Çocuklara özel gezici araç depremin unutulan köylerine gidiyor
James Dyson Vakfı ile Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) iş birliğinde ‘Mobil Destek Ünitesi’ projesi hayata geçirildi. Proje kapsamında deprem bölgesinde merkezden uzak köylerdeki çocukların iyi olma hallerini desteklemek hedeflenirken, ebeveynlere de çocuklarını nasıl destekleyebileceklerine dair eğitim programları uygulanıyor. Mobil aracın, 23 Nisan’da yolculuğuna başladığını belirten AÇEV Genel Müdürü Senem Başyurt, “Programlarımız her köyde en az 6 haftalık program uygulayacak ve daha sonra başka yerleşim yerlerine gidilecek şekilde planlandı. Bu şekilde iki yıl içinde 20 köye ulaşmayı hedefliyoruz” dedi.
Gençlerin mühendislik odaklı eğitime teşvik edilmesi amacıyla faaliyet gösteren James Dyson Vakfı’nın bağışıyla hayata geçen ve AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) tarafından tasarlanan mobil destek ünitesi, deprem bölgesindeki 800 çocuğun iyi olma halini ve gelişimlerini destekleyecek eğitim programı uygulamalarıyla buluşmasını sağlamak için 23 Nisan’dan itibaren yollarda. Deprem bölgesinde yaşayan çocukları eğitim programı uygulamalarıyla buluşturmak ve psikososyal destek sağlamak amacıyla kurulan mobil destek ünitesinde, James Dyson Vakfı'nın çocukların yaratıcılık becerilerini geliştirmesi için tasarlanan Görev Kartları da dâhil olmak üzere eğitim materyalleri ve çocuk dostu alanlar yer alıyor. Mobil destek ünitesi, 3-7 yaş arası çocuklara, uygulamalı ve sanatla ilgili etkinlikler, ebeveynlerine ise çocuklarının iyi olma halini ve gelişimlerini destekleyecek destek programları ile ulaşacak.
“AMAÇLARIMIZIN, YAPMAK İSTEDİKLERİMİZİN ORTAK OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”
AÇEV Genel Müdürü Senem Başyurt ise, “Biz AÇEV olarak 30 yıldır çocukların iyilik hallerini desteklemek, yaşlarına uygun öğrenim görmelerini sağlamak için çalışmalar yapıyoruz. Aynı şekilde deprem zamanında da çalışmalarımızı depremden etkilenen çocukların ve ebeveynlerinin iyilik hallerini desteklemek üzere yeni projeler geliştirmeye odaklandık. James Dyson Vakfı ile de yollarımız bu noktada kesişti. Vakıf, global çerçevede özellikle mühendislik olmak üzere eğitimi desteklemek için büyük projeler yapıyor. Bizim bölgede yürüteceğimiz çalışmaları desteklemek üzere kendileriyle iş birliği içinde yeni bir projeye başlamış olduk. James Dyson Vakfı ile gerçekleştirdiğimiz ilk iş birliğimiz olsa da bundan sonra da birlikte çalışmayı sürdüreceğiz. Amaçlarımızın, yapmak istediklerimizin ortak olduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu.
“HER KÖYDE EN AZ 6 HAFTALIK PROGRAM UYGULAYACAK”
Projenin amacından da bahseden Başyurt, konuyla ilgili şöyle konuştu:
“James Dyson Vakfı ile hayata geçirdiğimiz mobil destek ünitemiz, kuracağımız merkezlerin yanı sıra hemen erişilemeyen köylere, deprem bölgesinden etkilenen daha küçük yerleşim birimlerine ulaşma amacıyla ortaya çıktı. Bu ünitemiz, bölgedeki bir köye gittiği zaman çocukların hem eğitim hem de özellikle sanat temelli programlar almalarını sağlayan ufak bir anasınıfına dönüşüyor. Sadece çocuklara değil, anne ve babalarına da çocuklarını nasıl destekleyebilecekleri yönünde programlar uygulamamızı sağlayan bir niteliği de mevcut. Bahsi geçen projemizi rahatlıkla erişilemeyen daha küçük yerleşim birimlerinde haftalık programlar uygulamak üzere planladık. Aracımız her gün bir başka köye ve yerleşim birimine gidecek ve orada bu programları uygulayacak. Bölgede en büyük ihtiyaçlardan birinin bir rutin ve istikrar olduğunu gördük. Çocuklar, bir hafta gelen desteğin ya da onları ziyarete gelen birinin gelecek hafta da geleceğini bilmek istiyor. Bu nedenle de programlarımız, her köyde en az 6 hafta uygulanacak ve daha sonra başka yerleşim yerlerine gidilecek şekilde planlandı. Biz bu şekilde iki yıl içinde 20 köye ulaşmayı hedefliyoruz. Böylelikle, hem çocukları hem ebeveynlerini düzenli olarak her hafta farklı programlarla destekliyor olacağız.”
“SANAT TEMELLİ BİR EĞİTİM PROGRAMI OLUŞTURMUŞ DURUMDAYIZ”
AÇEV olarak uzmanlık alanlarının çocukların altın yılları diye tanımladıkları ilk 6 yaş olduğunu vurgulayan Başyurt, “Bu yıllar, beyin gelişiminin en hızlı olduğu, en çok öğrenilen ve burada öğrenilenlerin insan hayatının kalanında etkisini sürdüren yıllardır. O nedenle özellikle deprem bölgesinde çocukların o yıllarını kaybetmemesi üzerine odaklanıyoruz. Yaptığımız programlar da ağırlıklı olarak 3-6 yaş arasındaki çocuklar için olacak. Onlar için sanat temelli bir eğitim programı oluşturmuş durumdayız. Belli bir rutin içinde bu programı uyguluyor olacağız. ‘Okuyan Bir Gelecek’ programımız var; çocuklarla kitap okuyarak hem onların kitap okuma alışkanlıklarını geliştirmeyi hem erken okuryazarlık becerilerini desteklemeyi hedefliyoruz. Tüm bu eğitimleri okul öncesi uzmanı öğretmenlerimiz veriyor. Bunun yanı sıra anne, baba ve genç kadınlarımızı destekleyecek programlarımız var. Bu programlarımızı uygulamak için ise yetişkin eğitimi alanında uzman kişilerle çalışıyor olacağız. Bu kişiler sabit olarak, her hafta belirlenen rotadaki köylere uğrayarak oradaki insanların ihtiyaçlarını dinleyip psikososyal olarak da destek olacak” ifadelerini kullandı.
“PROJEMİZ 23 NİSAN’DA BAŞLADI; ADIYAMAN VE GAZİANTEP NURDAĞI’NDA ÇOCUKLARLA BULUŞTUK”
Senem Başyurt sözlerine şöyle son verdi:
“AÇEV olarak bilimsel temelli programlar uyguluyoruz ve programlarımızı deprem bölgesindeki çocukların ihtiyaçlarına uygun olarak uyarladık. James Dyson Vakfı ile sürdüreceğimiz projelerde de yine bu bilimsel temelli programlarımızı geliştirme, uygulama ve farklı alanlarda destekleme konusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz. Projemiz 23 Nisan’da başladı; Adıyaman ve Gaziantep Nurdağı’nda çocuklarla buluştuk. Oradaki köylere gidip, çocuklara özel hazırladığımız içinde oyuncak, hijyen ve kırtasiye malzemeleri olan kitlerimizi dağıttık. Depremde tüm şahsi eşyalarını kaybetmiş çocukları bir nebze de olsa sevindirmek istedik.”