Geri Dön
Gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan: Memurlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü yine tutacağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Memurlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü yine tutacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "2002 yılında 392 lira olan en düşük memur maaşını reel olarak yüzde 136 artışla yaklaşık 12 bin liraya çıkardık. Temmuz ayında enflasyon farkı yanında refah payı artışını da dikkate alan bir düzenlemeyi yapacağız. Memurlarımızı enflasyona ezdirememe sözümüzü yine tutacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Memurlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü yine tutacağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Memur-Sen Genel Kurulu'na katıldı. Erdoğan, deprem felaketinde Memur Sen camiasının ilk andan itibaren tam bir seferberlik ruhuyla hareket ettiğini belirterek, "Memur-Sen’in 270 kişilik arama kurtarma ekibi gece gündüz çalışarak pek çok insanımızı enkazların altından canlı çıkardı. Yardım kampanyalarından, kan bağışına, çadırdan nakdi yardımlara kadar her alanda Memur-Sen'li kardeşlerimiz her alanda depremzedelerimizin yanında oldu. Biliyorsunuz bu deprem felaketinde sizler canla başla çalışırken kimileri de yalnızca şov yapmanın, acılarımızı istismar etmenin peşinde koştu. İnsanımızın canı yanarken bunlar devleti, devletin kurumlarını özellikle suçladılar. Milleti kışkırttılar. Hamaset yaptılar. Yıkıntılar önünde bol bol poz verdiler. İşleri bittikten sonra da deprem bölgesini terk ettiler. Biz ise devletimizin tüm kurumlarıyla, belediyelerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla halen sahadayız. Seçim gündeminden bağımsız olarak bölgede yürütülen tüm çalışmaları günbegün takip ediyoruz" dedi.

 

'YÜKÜMÜZ AĞIR'

Erdoğan, son olarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Akif İnan’ın da memleketi sayılan Kahramanmaraş’ta afet konutlarının temelini attıklarını belirterek, "Bin afet konutunun temelini İlham Aliyev kardeşimizle attık. Bu bin afet konutunun yanında başka ne var; okulu var. Gayet güzel bir proje. Bunun yanında camisi var. Bunun yanında sosyal donatı alanları var.  Bunlar durup dururken olmadı. Bunlar işte 'tek millet iki devlet' olmanın bir gerçeğidir. İnşallah 319 bini ilk 1 yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin konutun ve köy evinin inşasını tamamlayacağız. Tabii bu arada bazı köy evlerinin teslimini de yaptık. Afette evi yıkılan, düzeni sarsılan, hayatı altüst olan kardeşlerimizi yeni yuvalarına kavuşturuncaya kadar durmayacağız, dinlenmeyeceğiz. Elbette yükümüz ağır. Sorumluluklarımız çok. Elbette vatandaşlarımızın bizden büyük beklentileri var. Ama millet devlet olarak inancımız, irademiz engelleri aşma kararlılığımız tüm bunların hepsinden çok daha güçlüdür" diye konuştu. 

'MEMUR MAAŞLARI DIŞARIDAN GELEN PARALARLA ÖDENDİ'

Erdoğan, 1999 Marmara Depremi sonrasında yaşanılanları hatırlatarak, "Geçmişte Marmara depremi sonrasında yaşadıklarımızı hatırlayın. Kimdi onlar? İşte şu andaki CHP. Ne yaptılar? Hiç. Biz o zaman da yine deprem bölgesini gezdik, dolaştık. Ama maalesef ortada yönetim diye bir şey yoktu. Ülkemiz 1999 depreminde sadece can kayıplarıyla sarsılmadı. Sadece yıkıntıların altında ezilmedi. Ekonomik olarak da ciddi bir dar boğaza girdi. Memur, işçi, emekli maaşları ancak dışarıdan gelen paralarla ödenebildi. Bugün ülkeye utanmadan, sıkılmadan '300 milyar dolar getireceğim' yalanını atanlar o günlerde aynen IMF komiserlerinin çantacılığını yapıyordu. Bay Bay Kemal; halef selef olduklarınız o zaman niçin size bir kuruş para vermediler? Memurların parasını ödemediniz. Ülkeye yatırımlar noktasında en ufak bir şey yapamadınız. Bizim ise böyle bir derdimiz yok. İşte 2023. IMF Türkiye’den alacağını tahsil için bizimle görüşüyor. Davos’tayız. O zaman Bebecan benim bakanım ve Davos’ta IMF’nin başkanı ile konuşuyoruz. Kendisine dedim ki ‘Türkiye’den alacaklarınızı alıyor musunuz?’ 'alıyoruz.' ‘Türkiye’nin başbakanı benim. Siz alacaklarınızı alacaksınız; ama Türkiye’yi siz yönetemezsiniz, Türkiye’yi ben yönetirim.’ O zaman bizim 23,5 milyar dolar borcumuz var IMF’ye. O zaman Merkez Bankamızın döviz rezervi 27,5 milyar dolar. Ve aradan yıllar geçti. Sene 2013. 2013’te biz IMF’ye olan borcumuzu bitirdik. Ondan sonra da IMF’ye ile ilişiğimizi kestik" diye konuştu.

'BUGÜN BAMBAŞKA BİR TABLO VARDIR'

Erdoğan, muhalefetin IMF'nin temsilcileriyle otel odasında görüştüğünü söyleyerek, "Neymiş; biz sıkıntıdaymışız. IMF’den para almamız lazımmış. Biz tabii o zaman dedik ki 'bizim böyle bir şey ihtiyacımız yok, gerek yok.' Onlar geldiği gibi döndüler. O gün bugün ihtiyaç yok. Şimdi ne diyor bu; herhalde esrar, eroin kaçakçılarının Londra’ya götürdüğü paralardan 300 milyar dolar alacak. Başka türlü gelmez. 27,5 milyar dolar o zaman döviz rezervimiz vardı Merkez Bankası’nın. Elhamdülillah şu anda 122 milyar dolar bizim döviz rezervimiz var. Tabii bununla kalmıyor, yetinmiyor; çünkü bunlarda yalan bol. Eğer yalan sanatını öğrenmek isteyenler varsa Bay Bay Kemal’e müracaat etsinler. Bu işi çok iyi bilir. Ben tabii sizlere yalanı asla tavsiye edemem; çünkü bu millet doğruluk üzerine ayakta durmuştur, yalan üzerine değil. Milletimiz bırakın geleceğe dair umut beslemeyi yarın ne olacağını dahi o zamanlar kestiremiyordu. Türkiye 6 Şubat'ta çok daha geniş bir alanda çok daha yıkıcı, şiddeti çok daha büyük bir deprem yaşadı. Elini vicdanına koyan herkes kabul edecektir ki bugün bambaşka bir tablo vardır" diye konuştu.

'MEMUR VE İŞÇİMİZİ ENFLASYONA EZDİRMEDİK'

Erdoğan, öğretmenlerden sağlıkçılara kadar Cumhuriyet tarihinin en büyük atamalarını yaptıklarını belirterek şunları söyledi:

"Emeklilerimizden memurlarımıza, işçilerimizden iş dünyamıza, hiç kimseyi toplumumuzun hiçbir kesimini ihmal etmiyoruz. Milletimize verdiğimiz hangi söz varsa bahaneye sığınmadan tek tek hayata geçiriyoruz. Emeklilikte yaşı bekleyen 2 milyon 250 bin kardeşimizin talebini karşıladık. Nisan ayından itibaren şartları uyan vatandaşlarımız maaşlarını almaya başladı. En düşük emekli maaşını 7 bin 500 liraya, bayram ikramiyelerini de 2 bin liraya çıkartarak bir başka önemli adım daha attık. Ramazan Bayramı’nda zamlı ikramiyelerini hesaplarına yatırarak emeklilerimize çifte bayram yaşattık. Ayrıca diğer emeklilerimizin durumlarını da iyileştirecek bir hazırlık yapması noktasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızı talimatlandırdık. Seçimden sonra yeni meclisin yasama faaliyetlerine başlamasıyla 7 bin 50 liranın üzerinde emekli maaşı alan vatandaşlarımızı da sevindirecek bir güzel haberi inşallah milletimizle paylaşacağız. Yine bu dönemde müjdesini sizlerle birlikte verdiğimiz sözleşmeli kamu görevlilerinin kadroya geçişini sağladık. Böylece farklı kamu kurumlarında çalışan yaklaşık 500 bin kardeşimizin sorununu çözüme kavuşturduk. Kamu çalışanlarının ve emeklilerinin uzun süredir beklediği ek gösterge düzenlemesini hayata geçirdik. Sene başında kamu çalışanlarımıza ilave yüzde 13,5 oranında refah payı vererek çalışanlarımıza yüzde 30 oranında zam yaptık. Böylece 2002 yılında 392 lira olan en düşük memur maaşını reel olarak yüzde 136 artışla yaklaşık 12 bin liraya çıkardık. Temmuz ayında enflasyon farkı yanında refah payı artışını da dikkate alan bir düzenlemeyi yapacağız. Memurlarımızı enflasyona ezdirememe sözümüzü yine tutacağız. Biz bugüne kadar ne dedik; ‘hiçbir zaman memurumuzu ve işçimizi enflasyona ezdirmedik ve ezdirmeyeceğiz."

'DEVLETLE MİLLET ARASINDA GÜVEN İKLİMİ TESİS ETTİK'

Ardından Kahramanmaraş merkezli depremleri hatırlatan Erdoğan, asrın felaketine maruz kaldıklarını ancak milleti de devleti de enkaz altında bırakmadıklarını belirterek, "Hane desteği, taşınma ve kira yardımı ile vefat edenlerin yakınlarına nakdi yardım olarak bugüne kadar 30 milyar lira ödeme yaptık. Halen 3,5 milyon insanımızın barınma dahil tüm ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Kalıcı konutların inşası için kolları sıvadık. Hatta bayramdan itibaren tamamlanan evlerimizi teslim etmeye başladık. Felaket bölgesindeki 11 vilayetimiz ve 14 milyon insanımız devletine, hükümetine güveniyor. Hepsinden öte istikbaline güvenle bakıyor. Hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun hiçbir vatandaşımız 1 sene içerisinde yeni yuvasına kavuşacağından asla şüphe duymuyor. Devletle millet arasında işte böyle bir güven iklimi tesis ettik. Bu güven ilişkisini kalıcı hale getirerek daha da güçlendirmekte kararlıyız. Biz sadece deprem yaralarını sarmakla kalmadık. Hesaplamalara göre 104 milyar doları bulan deprem maliyetine rağmen milletimizin diğer alanlardaki sorunlarını çözmeye, birbirinden önemli projeleri devreye almaya devam ettik" dedi.

'KILIÇDAROĞLU'NU SİYASETTEN EMEKLİ EDECEĞİZ'

Erdoğan, birilerinin dönemsel olarak fiyatları yükselen ve sonra da tekrar düşen bazı ürünler üzerinden kötümser bir tablo çizmek istediğini söyleyerek, "Son mahalli idareler seçimleri öncesinde yaptıkları istismar siyasetinin aynısını bugün de tekrarlıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar. Avrupa'da herhalde sizler de sosyal medyada görmüşsünüzdür. Cumhurbaşkanlarına oy verenler, kalkmışlar fakire oy vermişler. Yanındaki 3 tanesine de patates, domates, salatalık koymuşlar. Benim vatandaşım bu işi gayet iyi biliyor. Gayet iyi biliyor ama Bay Bay Kemal öğrenecek. Daha yapacak çok iş var. Dün gece Kılıçdaroğlu çıkmış asgari ücret üzerindeki vergiyi kaldırmaktan bahsediyor. Yahu bir insan bu kadar mı ülkesinden ve milletinden habersiz olur. Bir siyasetçi çalışma hayatına bu kadar mı yabancı olur? Hani derler ya; 'Uyan da balığa gidelim.' Biz asgari ücreti vergi dışı bırakalı neredeyse 1,5 sene oldu Bay Bay Kemal. Dahası diğer ücretlerin de asgari ücret kadar ki gelirlerini vergi dışı bıraktık. Hiç mi gündemi takip etmiyorsun? Yahu bu akıl hocalarına ders ver. Ama onlar da sana ders vermiyor. Bizim emekçi kardeşlerimiz için neler yaptığımızı hiç mi araştırmıyorsun? Önüne konulan kağıt parçalarını okumadan önce hiç mi sorgulamıyorsun? İnşallah 14 Mayıs'ta bu trajikomik durumlara da son verecek, tekaüt vakti geldiği anlaşılan Kılıçdaroğlu'nu siyasetten emekli edeceğiz. Böylece hem kendisini hem CHP seçmenini hem de milletimizi bu eziyetten kurtaracağız. Kılıçdaroğlu ve ortakları hangi yalana sarılırsa sarılsın sokaktaki vatandaş bunların çapsızlıklarını da bizim gayretlerimizi de çok iyi biliyor, görüyor, refahını artırmak için verdiğimiz samimi mücadeleyi takdir ediyor" diye konuştu.

'SENİN ALEVİLİĞİNDEN BİZE NE'

Erdoğan, ekonomiye dair rakamların ve oranların ortada olduğunu vurgulayarak, "Çalışanlarımızın ve emeklerimizin alım gücü 2002 yılına göre bugün her bakımdan daha fazladır. Deprem sonrası özellikle büyükşehirlerimizde aniden artan kira fiyatlarıyla ilgili olarak söylüyorum; gerekli çalışmaları yapıyoruz. Gerek TOKİ vasıtasıyla daha fazla konut üreterek gerekse memurlarımız ve ücretli çalışanlarımızın refah kayıplarının önüne geçerek bu meseleyi de mutlaka çözüme kavuşturacağız. Şunu unutmayın; biz siyaseti ikbal için değil, ülkeye ve millete hizmet için yapan insanlarız. Biz milletin derdiyle dertlenen, yükünü hafifletmeye çalışan bir kadroyuz. Biz hangi görüşten olursa olsun 85 milyonun her bir ferdine özellikle mesuliyet duygusuyla hareket eden bir ittifakız. İnsanları fikrine, meşrebine, mezhebine, kökenine göre ayırmanın ne inancımızda ne de siyasi geleneğimizde yeri vardır; asla olmayacaktır. Bay Bay  Kemal diyor ki; 'Ben aleviyim.' Senin Aleviliğinden bize ne. Biz böyle bir şeyden seni eleştirdik mi? Hayırlı olsun. Ne kadar güzel. Ama bugüne kadar sen bunu hiç söylemiyordun. Ne oldu da şimdi söyledin? Çok manidar. Bu millet artık bunları yutmayacak. Hangi kurumda çalışırsa çalışsın, hangi mezhepten, hangi meşrepten olursa olsun bunların hiçbiri bizim derdimiz değildir. Rabbimiz ne buyuruyor; 'Biz sizleri kavimlere, kabilelere ayırdık. Birbirinizle iyi tanışasınız, anlaşasınız diye' Üstünlük Allah katında itikat iledir. Mesele bu. Sen Alevi olmuşsun şu olmuşsun bu olmuşsun; Bay Bay Kemal bunların hiçbirisi bizi ilgilendirmiyor" ifadelerini kullandı.

'KILIÇDAROĞLU AKLINA KİM GELİRSE TEHDİT ETTİ'

Erdoğan, bugüne kadar küresel ekonominin ve Türkiye'nin mali durumuna bakmaksızın kamu görevlilerine gelecek kaygısı yaşatmadıklarını belirterek, "Kılıçdaroğlu gibi her hafta Meclis kürsüsünden farklı meslek gruplarını tehdit etmedik. Neler demedi; polisimizi tehdit etti, öğretmenlerimizi tehdit etti, doktorlarımızı tehdit etti. Aklınıza kim gelirse. 'Göreve gelince elbette devri sabık yaratacağız' diyen tek parti faşizmi heveslisi zorbalardan olmadık. Kimsenin ekmeğiyle oynamadık. Şimdi ne diyor; 'Biz kimseyi işinden etmeyeceğiz.' 4 yıldır belediyelerde işlerinden edilen benim vatandaşlarımın hakkını, hukukunu acaba sen ne ile izah edeceksin? 'İyi bir Ankara', 'İyi bir İstanbul', 'İyi bir İzmir' diyor. Yahu ne iyisi? İşte 4 senedir sizi gördük. Her tarafı pislik götürüyor. İzmir öyle, Ankara öyle,  İstanbul öyle. Zaten bir yağmur vesaire yağdığı zaman bakıyorsun belediye başkanları ortada yok. Niye; tatildeler. Bunlar için en uygun yer Bodrum. Hep oradalar. Devlete, millete ve vazifesine ihanet etmediği sürece kimseye biz kapıyı göstermedik. İnşallah bundan sonra aynı ilkeli, ahlaklı ve kuşatıcı tavrımızı koruyacağız. Daha elinde hiçbir güç ve imkan yokken kamu personelini tehdit edenlere meydanı bırakmayacağız. Hale bak. Elma şekeri dağıtır gibi önüne gelene birer cumhurbaşkanlığı yardımcısı verdi. Önce '6'lı masa' dedi. Sonra bu 7'li masa oldu. Daha sonra 9 oldu. Şu anda bununla yürüyor. Ne Kılıçdaroğlu ve ortakları gibi devletimizi FETÖ'cülere ne bölücülere teslim edeceğiz ne de sırf siyasi görüşü sebebiyle birilerini dışlayacağız. İşini layıkıyla yapan görevine sadık milletine aşkla hizmet eden herkesin hakkını aldığı bir yönetim olarak yolumuza devam edeceğiz" dedi.

'CUMHUR İTTİFAKI LGBT'Cİ DEĞİLDİR'

14 Mayıs'ın çok büyük bir önem taşıdığını vurgulan Erdoğan, "Seçimde önümüze gelecek oy pusulasında sadece ittifaklar ve adaylar olmayacak. Bu pusulada aynı zamanda 2 farklı gelecek olacak. 2 farklı toplum ve devlet tasavvuru yer alacak. Ya toplumun temel direği olan aile kurumuna sahip çıkanları ya da aile düşmanı sapkın akımların desteğini alanları tercih edeceğiz. Cumhur ittifakı LGBT'ci değildir. Şu anda adı millet olan zillet ittifakında LGBT aleyhine bir söz duydunuz mu? Yok. Çünkü LGBT'yi açık ve net savunuyorlar. İP savunuyor. Ya bizim kutsalımız nedir; ailedir. Aile kurumunu bu denli bir kenara koyan anlayışa  14 Mayıs'ta benim milletim gereken dersi verecektir, ben buna inanıyorum. Ya ülkenin bekasını her türlü hesabın üstünde tutanları ya da çıkarları için bölücülerle ve FETÖ’cülerle iş birliği yapmaktan çekinmeyenleri seçeceğiz. Ya 85 milyonun birlik ve beraberliğini savunanları ya bu toplumu Alevi, Sünni, Kürt, Türk diye bölen fitte tüccarlarını tercih edeceğiz. Ya son 21 yıldır ülkeyi başarıdan başarıya koşturan ehil kadrolara ya da geçmişinde SSK'yı batırmaktan başka hiçbir hikayesi olmayan bir muhterise oy vereceğiz. 14 Mayıs seçimleri işte bu kadar önemli. Bu kadar hayati" diye konuştu.