DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 1

1- BEŞİKTAŞ BELEDİYESİ'NDE YOLSUZLUK SORUŞTURMASINDA BAŞKAN YARDIMCISI YILMAZ İLE BİRLİKTE 5 KİŞİ TUTUKLANDI
Ayşe GÜREL/İSTANBUL (DHA) - BEŞİKTAŞ Belediyesi'ne yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında gözaltına alınan 12 şüpheliden aralarında Belediye Başkan Yardımcısı Ali Rıza Yılmaz'ın da bulunduğu 5 şüpheli tutuklandı, 7 şüpheli ise adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Aziz İhsan Aktaş'ın örgüt liderliğini yaptığı iddia edilen suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, örgütün Beşiktaş Belediyesi'nden aldığı ve fesat karıştırıldığı tespit edilen ihalelerle ilgili olarak, aralarında Belediye Başkan Yardımcısı Ali Rıza Yılmaz'ın da olduğu 12 belediye çalışanı dün gözaltına alındı. Bugün adliyeye sevk edilen 12 şüpheliden, Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı Ali Rıza Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu 5 şüpheli sulh ceza hakimliğince tutuklandı. 7 şüpheli hakkında ise yurt dışına çıkış yasağı ve imza atma şeklinde adli kontrol şartıyla serbest bırakılmaları yönünde karar verildi. (DHA)
==============================
2- İSTANBUL'DA İZİNSİZ GÖSTERİLERE KATILAN 90 KİŞİ HAKKINDA İLK DURUŞMA GÖRÜLDÜ
Ayşe GÜREL/İSTANBUL (DHA) - İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcılığı'nın İBB'ye yönelik yürüttüğü soruşturmalar kapsamında Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından başlayan izinsiz gösteri yürüyüşlerine katıldıkları gerekçesiyle haklarında 3'er yıla kadar hapis istemiyle dava açılan 90 kişinin duruşması bugün görüldü. Mahkeme, salon kapasitesinin yetersizliği sebebiyle 90 sanığın iki ayrı gruba ayrılmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne(İBB) yönelik olarak yürütülen soruşturmalar kapsamında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından başlayan izinsiz gösteri yürüyüşlerine katılan toplam 90 kişi bugün İstanbul'da bulunan Çağlayan adliyesinde 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet' suçundan 6'şar aydan 3'er yıla kadar hapis istemiyle ilk kez hakim karşısına çıktı. İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemeleri'nde açılan davanın ilk duruşması, salon kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin salonunda görüldü. Duruşma salonunda tutuksuz sanıklar, avukatlar ve çok sayıda destekçi hazır bulundu.
DOSYANIN İKİ GRUBA AYRILMASINA KARAR VERİLDİ, DURUŞMA ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, salonun kapasite yetersizliği ve sanık sayısının fazla olması sebebiyle, sanıkların alfabetik isim sırasına göre 45'er kişi olarak iki gruba ayrılmasına, ayrıca İstanbul Valiliği'ne toplantı ve gösteri alanlarının tespit edilmesine dair yazı yazılmasına karar verdi. İlk 45 kişinin duruşması, yazılan yazılara cevap verilmesinin beklenmesi amacıyla 4 Temmuz'a ertelendi. (DHA)
=============================
3- ESENYURT'TA 18 YAŞINDAKİ MERYEM'İN 4'ÜNCÜ KATTAN DÜŞTÜĞÜ ANLAR KAMERADA
Baran AKKAYA/İSTANBUL,(DHA) - ESENYURT'ta yaşayan Meryem S.(18), dengesini kaybederek 4'üncü katta bulunan evinin camından düştü. Binanın zemin katındaki marketin tentesine çarparak beton zemine düşen genç kız, olay yerine gelen ambulans ile hastaneye kaldırıldı. Genç kızın düşme anı güvenlik kamerasına yansıdı.
Olay saat 21.30 sıralarında Mehterçeşme Mahallesi 1871 Sokak'ta meydana geldi. 4 katlı binanın en üst katında yaşayan yabancı uyruklu Meryem S., cam kenarında dengesini kaybederek düştü. Zemin kattaki marketin tentesine çarpan Meryem S., beton zemine düştü. Olayı görenlerin ihbarı üzerine adrese polis ve acil sağlık ekipleri geldi. Sağlık ekiplerinin kontrollerinde ağır yaralandığı belirlenen genç kız, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Polis ekipleri, binanın çevresinde olay yeri inceleme çalışması yaptı. Meryem S.'nin düşme anı, marketin güvenlik kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi. (DHA)
Görüntü Dökümü
-----------------
(Güvenlik kamerası)
- Düşme anı
(Aktüel)
- Ekiplerin çalışmaları
- Binadan görüntü
- Genel ve detay görüntüler
==============================
4- BAŞAKŞEHİR'DE 4 KATLI İŞ MERKEZİNDE YANGIN; 6 İŞ YERİ İLE 2 ARAÇ KULLANILAMAZ HALE GELDİ
Emre KURT/İSTANBUL,(DHA)- BAŞAKŞEHİR'de bulunan 4 katlı bir iş merkezinde çıkan yangın, kısa sürede bitişikteki apartmana ve park halindeki araçlara sıçradı. Yangın, itfaiye ekiplerinin yaklaşık bir saat süren müdahalesiyle söndürülürken mahalle sakinleri büyük korku yaşadı.
Yangın, saat 04.00 sıralarında Güvercintepe Mahallesi Ahmet Yesevi Caddesi, Bodur Sokak'ta bulunan 4 katlı binada çıktı. İş merkezinin giriş katından henüz belirlenemeyen nedenle çıkan alevler, kısa sürede büyüyerek binayı sardı. Alevler, iş merkezinin bitişiğindeki 4 katlı apartmana ve sokakta park halindeki araçlara da sıçradı. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Bu sırada, alevlerin sıçradığı apartmanda oturanlar yoğun duman arasında, kendi çabalarıyla binayı tahliye etti. Çevre ilçelerden de takviye itfaiye ekiplerinin müdahale ettiği yangın, yaklaşık bir saatlik çalışmanın ardından kontrol altına alınarak söndürüldü.
6 İŞ YERİ KULLANILAMAZ HALE GELDİ, KAMYONET İLE MİNİBÜS YANDI
Mahalle sakinlerinin büyük korku ve panik yaşadığı yangında; yangının başladığı bina içerisinde bulunan 6 iş yeri kullanılamaz hale gelirken, bina önünde park halinde bulunan 1 kamyonet ile bir minibüs de yanarak hurda yığınına döndü. Ayrıca, 2 otomobil de binadan koparak düşen parçalar nedeniyle hasar gördü. Yangında ölen ya da yaralanan olmazken, çıkış nedenine ilişkin inceleme başlatıldı.
'İTFAİYE EKİPLERİ 20 DAKİKA SONRA GELDİ'
Yangını komşuların bağırma sesiyle fark ettiğini söyleyen mahalle sakini Onur Demir, “Saat 04.00 gibi olay oldu. Komşular, 'İtfaiye, itfaiye' diye bağırıyorlardı. Yangın, aşağıdan başlayıp yukarı sıçramış. 2 tane de araç yandı. İtfaiye de geç geldi, binanın dış cephesi tamamen yanmış. Binada yaşayanlar da vardı. Şu an soğutma çalışmaları yapılıyor. Binada eczane vardı, alışveriş merkezi vardı, onlar da yandı. İtfaiye ekipleri 20 dakika sonra geldi. Bina komple kül oldu yani. " diye konuştu. (DHA)
Görüntü dökümü
----------------------
CEP TELEFONU
-Binanın ve araçların alev alev yanışı
-İtfaiye ekiplerinin gelişi
AKTÜEL
-İtfaiye ekiplerinin müdahalesi
-Soğutma çalışmaları
-Sokağa çekilen güvenlik şeridi
-Mahalle sakinleri
-Onur Demir röp.
=============================
5- SİYASİLERDEN SIRRI SÜREYYA ÖNDER'E HASTANEDE ZİYARET
Yılmaz OKUR - Gülseren KARAPINAR/İSTANBUL, (DHA)- TBMM Başkan Vekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in hastaneye kaldırılmasının ardından, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Fuat Oktay ve Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan durumu hakkında bilgi almak ve geçmiş olsun dileklerini sunmak için hastaneye geldi.
TBMM Başkan Vekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, kalp rahatsızlığı nedeniyle önceki gece Şişli'de özel bir hastaneye kaldırılmış ve yaklaşık 12 saat süren ameliyatın ardından yoğun bakıma alınmıştı. Tedavisi yoğun bakımda devam eden Önder'in sağlık durumu hakkında bilgi almak ve geçmiş olsun dileklerini sunmak için TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Fuat Oktay ve Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan hastaneye geldi.
'BİZİ GÜÇLÜ KILAN BENZERLİKLERİMİZ, BİRLİKTELİĞİMİZ'
Ziyareti sonrasında açıklama yapan TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Fuat Oktay, "Valimiz konuyu çok yakından takip ediyor. Doktorlarımız, hastanemiz yakından ilgileniyorlar. Gereken her şey yapılıyor zaten. Tabii ki buradaki birlik, beraberlik, dayanışma ruhu son derece önemli aslında. Biz burada şunu görüyoruz, Sırrı Süreyya Önder'in şahsında aslında Türkiye'de bir birlik ve beraberlik ve dayanışmanın örneğini görüyoruz. Farklılıklardan ziyade bizi güçlü kılan benzerliklerimiz, birlikteliğimiz. Dolayısıyla bu anlamda da çok büyük bir anlam ifade ediyor aslında bu çerçevede. Türkiye'de biz, kim bize ne yapmak isterse istesin, Türkiye'ye dönük planlar ne olursa olsun, Türk milletinin en büyük özelliği birliğini, beraberliğini, dayanışmasını hiçbir zaman, hiçbir şekilde bozmayacaktır. Güçlenerek de devam edecektir. İnşallah bu anlamda da zaten 'Terörsüz Türkiye' diye başlayan bu çalışmalar inanıyoruz ki sonuca ulaşacaktır. Bütün arzumuz da bu yönde. Zaten bütün milletimizin de, tüm taraflarında, Sırrı Süreyya Bey'in şahsında bütünleşen bu yakın ilginin yine bir başka yansıması da aslında 'Terörsüz Türkiye' çalışmalarına bir an önce sonlanmasıyla ilgili arzunun beklentinin bir göstergesidir. Yani milletimiz artık 'Yeter' diyor. Devletimiz artık aynı şekilde 'Yeter' diyor. Bir ve beraber olma dönemi, iç çepeyi güçlendirme dönemi. Dolayısıyla bu sorunları arkamızda bırakıp artık bir ve beraber olarak ileriye bakmamız lazım. İleriye yürümemiz lazım. İnşallah bunu da hep birlikte başaracağız. Ümit ediyoruz ki Sırrı Süreyya Bey de bir an önce sağlığına bir an önce tekrar kavuşur. Kaldığı yerden tüm çalışmalarına devam eder inşallah" dedi.
'KENDİSİNİ BÜTÜN HER KESİMDEN İNSANA, SİYASİ GÖRÜŞÜ FARKLI OLSA DA SEVDİRMİŞ BİR İNSAN'
Ziyareti sonrasında açıklama yapan Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, "Hepinizi hürmetle muhabbetle selamlıyorum. Burada malumunuz olduğu üzere Sırrı Süreyya Önder Bey'in rahatsızlığı dolayısıyla kendisine bir ziyaret gerçekleştirdik. Öncelikle kendisine Cenab-ı Allah'tan acil şifalar diliyoruz. Yakınlarına, sevenlerine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Bir an evvel sağlığına kavuşmasını ve yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde birlikte çalışmayı ümit ediyoruz. Cenab-ı Allah acil şifalar versin. Daha önce DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncel Bakıran Beyefendi'yi arayarak geçmiş olsun dileklerimizi iletmiştik. Ancak bugün de kendisini hastanede bizzat ziyaret etmek istedik ve bu ziyareti gerçekleştirdik. Tabii ki kendisi vatanını, milletini, bayrağını seven bir kimseydi. Bir dava adamı, davası uğrunda fedakarlıkta bulunmuş, bedel ödemiş insan. Ve aynı zamanda sevecen kişiliğiyle, samimiyetiyle, güler yüzüğüyle, huyuyla, ahlakıyla kendisini bütün her kesimden insana, siyasi görüşü farklı olsa da sevdirmiş bir insan. Dolayısıyla gerçekten de değerli bir şahsiyet. Bu nedenle bizler de bu rahatsızlığını duyduğumuzda, bu özelliklerini bildiğimiz için gerçekten de büyük üzüntü yaşadık. Kendisinin biraz önce de söylediğim gibi bir an önce şifasına kavuşmasını, tekrardan meclisteki çalışmalarına, siyasi çalışmalarına dönmesi için dua ediyoruz. Ve bir kez daha bütün aile, efradına, sevenlerine ve tabii ki parti camiasına, siyasette yol yürüdüğü arkadaşlarına da geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Sizlere de ilginiz için teşekkürler ediyorum. Ziyaretimizin hayırlı olmasını diliyorum" dedi. (DHA)
Görüntü dökümü:
--------------------
- Fuat Oktay'ın açıklaması
- Fatih Erbakan'ın açıklaması
============================
6- 5 YAŞINDAKİ MELİKE'Yİ ÖLDÜREN BABASI VE ÜVEY ANNESİ, İLK KEZ HAKİM KARŞISINA ÇIKTI
Ceyda BIYIKLIOĞLU/İSTANBUL (DHA) - ARNAVUTKÖY'deki Sazlıbosna Baraj Gölü'nde 2018 yılında 5 yaşındaki bir kız çocuğunun cesedi bulundu. 2024 yılının Kasım ayına kadar faili meçhul olarak kalan dosya, Esenyurt'taki bir ortaokul öğrencisinin rehber öğretmenine, 'Babam kardeşimi öldürüm, göle attı' demesi üzerine çözüldü. Tutuklanan baba Cahit Eşiyok, anne Meryem Ataman ve üvey anne Zehra Öztürker, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanıklar savunmalarında 5 yaşındaki Melike Eşiyok'un ölümü için birbirlerini suçlarken, duruşmada pedagog eşliğinde ifade veren 2 kardeş ise, babalarının kardeşleri Melike'yi öldürdüğü anları kapı aralığından izlediklerini ve üvey annelerinin de yardım ettiğini anlattı. Anne Meryem Ataman'ın tahliye edilmesine karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
Arnavutköy'deki Sazlıbosna Baraj Gölü'nde 2018 yılında poşete konulmuş halde cesedi bulunan 5 yaşındaki kız çocuğu hakkındaki soruşturma, o tarihte kimliği tespit edilemediği için Daimi Suçlar Bürosu'na devredilmişti. 2024 yılının Kasım ayına kadar faili meçhul olarak kalan dosya, 12 yaşındaki E.E.'nin Esenyurt'taki okulundaki rehber öğretmenine, 'Babam kardeşim Melike'yi öldürüp, poşete koydu. Onu da götürüp göle attı' demesi üzerine yeniden açıldı. Öğretmenin durumu polise bildirmesi sonrasında çocuğun pedagog eşliğinde alınan ifadesinden yola çıkan polis ekipleri, cesedi bulunan Melike Eşiyok'un babası Cahit Eşiyok, annesi Meryem Ataman ve Cahit Eşiyok'un eski eşi Zehra Öztürker'i gözaltına aldı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüpheliler, çıkarıldıkları adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olayla ilgili Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanını ilk duruşması bugün görüldü. Duruşma salonunda tutuklu sanık Meryem Ataman ve avukatlar hazır bulunurken, diğer tutuklu sanıklar Cahit Eşiyok ve Zehra Öztürkler duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi(SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
ANNE: 'DİĞER ÇOCUKLARIMI KORUMAK İÇİN SUSTUM'
Kimlik tespitleri ile başlayan duruşmada ilk olarak savunması alınan anne Meryem Ataman, "Ben diğer çocuklarımı korumak için sustum. 2018'de Melike'nin öldüğünü öğrendim. Bana Cahit söyledi. Zehra evden gidince, beni arayıp çocuklara bakamadığını söyledi. Eve gittiğimde Melike'nin öldüğünü öğrendim. Vücudunda morluklar vardı. 'Polise gitsem bizi suçlarlar' diyerek korkusundan gitmediğini söyledi. 'Eğer polise gidersen seni de öldürürüm' dedi. Çocuklarıma zarar vermesin diye sustum. Zaten çocuklar büyüyünce onlar anlatsın istedim. Çocukların öğretmene anlattığını öğrenince Melike'nin kimliğini yanımda taşımaya başladım. Çünkü çocuklar öğretmene anlatmıştı ve olayı pazartesi ortaya çıkaracaklardı. Çocukların saçları kesilmişti, gözlerinin altı mosmordu. Aç susuz bırakılmışlar. Gidip şikayet edemedim. Çünkü tehdit edildim. Gidecek yerim de yoktu" dedi.
SANIK CAHİT EŞİYOK: VİCDAN AZABI ÇEKİYORUM
Daha sonra savunması alınan sanık Cahit Eşiyok, "Üstüme atılı hiçbir suçu kabul etmiyorum. Ben polis ekiplerine her şeyi anlattım. Ölen çocuk benim çocuğum. Vicdan azabı çekiyorum. 2017 yılında Meryem ile boşandık. O sırada diğer sanık Zehra ile birlikte 7-8 ay kadar çocuklarla birlikte yaşadık. Çocuklarıma düşkün olduğum için velayeti ben aldım. Çocuklar Zehra ve ben, başka bir eve taşındık. İlk başta her şey çok güzeldi, ama sonra Zehra çocuklara kızmaya başladı. Bu sebeple Zehra ile tartışmalarımız artmaya başladı. Bana, 'Çocukları anneye ver. Bizim huzurumuz kalmadı' dedi. Ben de, 'Olmaz' dedim. Bir gün Zehra beni arayıp, 'Çocuklardan bıktım. Yine altına kaçırdılar. Ben artık bakmayacağım' dedi. Ben de, 'Bakmazsan bakma' dedim. Bir gün oğlum H. ile kızım E. bana, Zehra'nın Melike'yi çarşafla peteğe bağladığını söyledi. Bunun üzerine Zehra ile kavga ettik ve çocukları alıp evden çıktım. O gece arabada yattık. Melike bana, 'Ben o kadını sevmiyorum. Eve geri dönmeyelim' dedi. Ben de yaşı küçük diye dikkate almadım. H.E ve E.E'ye, 'Kadın size kötü davranıyor mu?' diye sordum. Onlar da, 'Yok' dediler. O yüzden onları dinleyip, eve geri döndüm. Eve döndükten 2-3 gün sonra Zehra beni arayıp, çocuklardan şikayetçi oldu. Salona tuvaletini yaptıkları için kızıp, çocukları dövdüm. 2 gün sonra, bu sefer de Melike altına kaçırmış. Gittim, üstünü değiştirdim. Yine bir gün yemek yerken kusmaya başladılar. Zehra, 'Benim inadıma yapıyorlar' deyip bağırıp çağırdı ve biz yine tartıştık" dedi.
MELİKE'NİN NASIL ÖLDÜĞÜNÜ ANLATTI
Melike'nin öldüğü günü anlatan sanık Cahit Eşiyok, "Kızım Melike'nin öldüğü gün işteydim. Sabah ben işe gittikten 2 saat sonra Zehra beni arayıp, Melike'nin nefes almadığını ve eve gelmem gerektiğini söyledi. Ağabeyime rica ettim. Beni eve bıraktı. Eve vardığımda Zehra kapıyı açtı. Melike'nin yattığı odaya gittim. Yatağında sırt üstü yatıyordu. Tepki ve cevap alamadım. Kalp atışını dinledim, nabız yoktu. Kalp masajı yapmaya çalıştım. Öldüğüne emin olduktan sonra, bağırarak ağlamaya başladım. Hastaneye götürmek istedim, ama Zehra bana, 'Sakin ol. Çocuk ölmüş. Hastaneye götürsek de geri gelmeyecek' dedi. 'Nasıl oldu bu?' diye sorduğumda, bana Melike'nin kendisinden su istediğini, içerken öksürüp, fenalaştığını söyledi. Zehra bana, 'Hastaneye götürsek bizi hapse atarlar. Bizim öldürdüğümüzü düşünürler. Denize atalım' dedi. Ben de, 'Öyle olmaz gömelim' dedim. Kızımı yıkarken dizinde morluklar vardı. Zehra'ya sorduğumda, 'Parkta düştü' dedi. Bu morluklar ölmeden 10 gün önce vardı. Çocuğumu banyoya götürdüm. Yıkadım, yatak çarşafıyla kefen niyetine sardım. Büyük bir poşet vardı onun içine koydum. 'Nasıl götüreceğiz?' diye sorduğumda Zehra, 'Birisi var, araç kiralıyor' dedi. Beraber gidip, arabayı aldık. Melike'nin cansız bedeni odadaydı. Kapıyı kilitledik. Sonra eve geldik. Akşam havanın kararmasını bekledik. Hava kararınca yola çıktık. Bir mezarlığa gittik. Dolu mezarı kazmaya çalıştım, ama sinirim boşaldı. Kazamadım. Sonra farklı bir mezarlığa gittik, ama benim araçtan inecek durumum yoktu. Pes edip eve geldik. Ertesi gün oldu. Biz Sazlıbosna Barajına gittik. Cesedi araçtan çıkardım. Gölün ortasına denk gelecek şekilde poşeti getirdim. 2 taş koyarak suya bıraktım. Kendime geldikten sonra pişman oldum. Ağlamaya başladım. Zehra, 'Başka eve taşınalım' dedi. Biz de taşındık" ifadelerini kullandı.
'ÇOCUKLARA EZİYET ETTİĞİNİ FARK ETTİM'
Savunmasında diğer sanık Zehra'nın çocuklarına eziyet ettiğini fark ettiğini söyleyen Cahit Eşiyok, "Ben Zehra'dan, 'Acaba o mu öldürdü?' diye şüphelenmeye başladım. Bir türlü çocuklarımla baş başa kalmamıza izin vermiyordu. Bir gün Zehra'nın evden çıktığını öğrendim. Hemen eve döndüm. Eve gittiğimde, oğlum H.E. ve kızım E. E'nin saçlarını kestiğini, ikisini de dövdüğü için oğlumun altına kaçırdığını ve çocukları tazyikli soğuk suyla yıkadığını gördüm. Zehra'yı arayıp, eve çağırdım. Geldiğinde her şeyi bildiğimi söyleyip, 'Nasıl böyle bir şey yaparsın?' dedim. Dizlerime kapandı, özür diledi. Ben de ona vurmaya başladım Saçlarından tutup balkona sürükledim. Balkondan atmaya çalıştım. Bana direndi. Beni itti, ben yere de düşünce kaçıp, dışarı çıktı. Zehra'nın gitmesinden sonra Meryem'i arayıp, eve dönmesini istedim. Bu aşamada amacım çocukları Meryem'e bırakıp, Zehra'yı öldürmekti. Meryem'i ablasından aldım. Evin önüne gelene kadar Melike'nin öldüğünü söylemedim. Evin önünde her şeyi anlattım. Ağlamaya başladık beraber. Çocuklar Meryem'i görünce çok sevindiler" dedi.
'TEK BAŞINA ARABAYA KOYDU VE GÖTÜRDÜ'
Üzerine atılan suçlamaları kabul etmeyen sanık Zehra Öztürker ise savunmasında, "Melike yemeğini yemediği için Cahit elini kaldırdı. Ben engel oldum, sonra işe gitti. O gün Melike tüm gün yattı. Hiçbir şey yemedi. O gün Cahit odaya girdi. Melike'nin eli, ayağı buz gibiymiş. Ben o sırada mutfakta kahvaltı hazırlıyordum. Yanıma geldi, 'Melike hareket etmiyor' dedi. Cahit, tek başına Melike'yi arabaya bindirdi ve götürdü. Nereye gömdü bilmiyordum. 'Hastaneye gidelim' dediğimde, 'Sen karışma. Seni de öldürürüm, çocuklarını da' dedi.
'KARDEŞİMİN ÖLÜMÜNÜ KAPI ARALIĞINDAN İZLEDİK'
Duruşmada hayatını kaybeden Melike Eşiyok'un kardeşleri H.E. ve E.E.'nin de pedagog eşliğinde ifadeleri alındı. H.E. ifadesinde, "Biz kapı aralığından gördük. Kardeşim koltukta yatıyordu. Ayağında ve kolunda kesik vardı. Babamın bacağının yanında çekiç vardı. Zehra da babamın yanına sürekli buz götürüyordu. Biz o zaman bir şey yapamadık, küçüktük. Bizi babam da, Zehra da dövüyordu. Annem, Melike'yi babamın öldürdüğünü bilmiyordu. Biz söyleyince, babam onu tehdit etti. Bana ve kardeşlerime çok işkence yaptılar. Zehra benim ayağıma çekiçle vuruyordu. Bizi sürekli dövdükleri için altımıza kaçırıyorduk. Diğer kardeşim E.'yi, soyarak yağmurda beklettiler. Günlerce susuz ve aç kaldık. Melike'ye hiç yemek vermiyorlardı" dedi.
Diğer kardeş E.E. ise, "Babamla Zehra, Melike'yi öldürdü. Babam Melike'yi zincirle elinden tutup, sırtüstü yatırıp öldürdü. Tüm sinirlerini Melike'den çıkarıyorlardı. Kıyafetlerimizi çıkarıp bizi soğuk suyla yıkıyorlardı. Bizi sopayla her gün dövüyorlardı" dedi.
ANNE TAHLİYE EDİLDİ MAHKEME ERTELENDİ
Tüm tarafların savunma ve ifadelerinin tamamlanmasının ardından duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütalaada, sanıklar Cahit Eşiyok ve Zehra Öztürker'in 'Altsoydan çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmasına, çocukların annesi Meryem Ataman'ın ise yargılandığı 'Suçluyu kayırma' suçundan beraatine ve tahliyesine karar verilmesini istedi. Mütalaayı değerlendiren mahkeme heyeti, sanık Meryem Ataman'ın tahliye edilmesine karar vererek, sanık avukatlarının mütalaaya karşı savunma hazırlayabilmesi amacıyla duruşmayı 2 Mayıs tarihine erteledi. (DHA)








