DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 1

1- BEYKOZ'DA OTOMOBİL DEREYE UÇTU; SÜRÜCÜ KAÇTI, YARALIYI İTFAİYE KURTARDI
Emre KURT- Mert ORDU/İSTANBUL,(DHA)- Beykoz'da, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobil dereye uçtu. Kazanın ardından otomobil sürücüsünün olay yerinden kaçtığı iddia edilirken, yaralı yolcu itfaiye tarafından kurtarıldı.
Kaza, saat 23.45 sıralarında Çubuklu Mahallesi Dedeoğlu Caddesi'nde meydana geldi. T.A. idaresindeki 34 TC 5377 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yol kenarındaki demir korkulukları aşarak dereye uçtu. Ters dönen otomobilde yolcu konumunda Umur Öztürk yaralandı.
İhbar üzerine olay yerine polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralı, itfaiye ekiplerince dere yatağından çıkarılarak sağlık ekiplerine teslim edildi. Öztürk, olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırıldı.
SÜRÜCÜ KAZA YERİNDEN KAÇTI
Kazada yara almadan kurtulan sürücü T.A. ise, iddiaya göre ters dönen otomobilden kendi imkânlarıyla çıkarak olay yerinden uzaklaştı. Polis, sürücünün yakalanması için çalışma başlattı.
Görüntü Dökümü
-----
(Cep telefonu)
-İtfaiye ekiplerinin yaralıya müdahalesi
(Aktüel)
-Yaralıyı kurtarma çalışması
-Yaralının ambulansa alınması
-İtfaiye ekiplerinin çalışmaları
-Genel ve detay görüntüler
========
2- KADIKÖY'DE İŞ YERİ ALEV ALEV YANDI
Mert ORDU/İSTANBUL, (DHA)- Kadıköy'de, elektronik eşya satışı yapılan bir iş yerinde yangın çıktı. Kısa sürede büyüyen alevlere önce çevredekiler yangın tüpü ile sonra itfaiye ekipleri müdahale etti.
Yangın, saat 21.45 sıralarında Osmanağa Mahallesi'nde bulunan iş yerinde çıktı. Elektronik eşya satışı yapıldığı öğrenilen iş yerinde henüz bilinmeyen bir nedenle başlayan alevler kısa sürede büyüdü. Yangını görenler, alevlere yangın tüpü ile müdahale etti, ancak başarılı olamadı.
İhbar üzerine olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekibi sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin müdahalesi sonucu yangın kontrol altına alınarak söndürüldü. Olay sırasında çevrede panik yaşanırken, polis ekipleri güvenlik önlemi aldı. Yangının ardından iş yeri kullanılamaz hale geldi. Yangının çıkış nedeninin belirlenmesi için inceleme başlatıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------
(Cep telefonu)
- Alevli şekilde yanan iş yeri
(Aktüel)
- İtfaiye ekiplerinin müdahale görüntüsü
- Yükselen dumanlar
- Sokakta toplananlar
- Genel ve detay görüntüler
=========
3- BEYOĞLU'NDA GEZİ OLAYLARININ YIL DÖNÜMÜNDE İZİNSİZ GÖSTERİ; GÖZALTINA ALINDILAR
Emre KURT/İSTANBUL,(DHA)- Beyoğlu'nda Gezi Parkı olaylarının yıl dönümünde eylem düzenlemek isteyen grup, Taksim'de sokak aralarında toplandı. İzinsiz gösteri üzerine polis, bazı kişileri gözaltına aldı.
Gezi Parkı olaylarının 12'nci yıl dönümü dolayısıyla Taksim'de eylem düzenlemek isteyen grup sokak aralarında toplandı. Güvenlik önlemleri kapsamında Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi’ne çıkışlara izin verilmedi. Eylemcilerin büyük bölümü, Mis Sokak’ta yaptıkları basın açıklamasının ardından dağıldı.Ancak grup içinden bazı kişiler, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırı davrandığı gerekçesiyle polis tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar sağlık kontrolü için hastaneye götürüldü. (DHA)
Görüntü Dökümü
---------
-Eylem yapan gruptan görüntü
-Polis ekiplerinin güvenlik önlemi alması
-Gözaltına alınanların araca bindirilmesi
-Gözaltı otobüslerinin ayrılması
-Genel ve detay görüntüler
===========
4- MARMARAY'DA ÇOCUKLARININ GÖZÜ ÖNÜNDE DARBEDİLEN BABA KONUŞTU
Didem ERGİN- Ataberk KURT / İSTANBUL, (DHA) MALTEPE'de Marmaray'da yer verme tartışması nedeniyle çocuklarının yanında darbedilen Deniz E.'nin burnu kırıldı. Olayın ardından İ.A. (22) ve E.D. gözaltına alındı. İşlemlerinin ardından İ.A., serbest bırakılırken, E.D. 'kasten yaralama' suçundan tutuklandı. Burnu kırılan Deniz E. yaşananları anlattı. Deniz E., "Kızın kişiliğine bir şey söylemedim. Sadece toplumsal kurallara uyması gerektiğini söyledim. Konu kapanmak üzerindeydi. Sonrasında arkadaki adam bağırmaya çalışırken çocuklar iyice korktu. Sesi daha yüksek çıkıyordu. Ondan sonra diğer adam ben arkadaki ile konuşurken beni ittirdi, sersemledim. Çocukları tutmaya çalışırken üstüne bir de yumruk yedim. Sonra kapı kapanırken atladı gitti. Takdir adaletin. Tutuklanmış diye duydum. İnşallah devamı da gelir" dedi.
Marmaray Süreyyapaşa İstasyonu'nda dün saat 16.45 sıralarında iki çocuğuyla birlikte seyahat eden Deniz E. ile bir kadın yolcu arasında yer verme meselesi nedeniyle tartışma çıktı. Tartışma sırasında trende bulunan E.D. (50), Deniz E.'yi darbetti. Kavgaya sonradan dahil olan İ.A.'nın da araya girmesiyle arbede büyüdü. Trenin durağa yanaşmasıyla inen taraflar, tartışmaya burada devam etti. Yaşanan olayda korkan çocukları ise duraktaki kadın yolcular sakinleştirmeye çalıştı. O anlar bir yolcunun cep telefonu kamerasıyla kaydedildi.
DARBEDEN ŞÜPHELİLER YAKALANDI
İhbar üzerine polis ve sağlık ekipleri bölgeye sevk edildi. Kavgada darbedilen Deniz E., hastaneye kaldırılırken burnunda kırık olduğu tespit edildi. Deniz E.'nin şikayeti üzerine şüphelilerden İ.A. olay yerinde, E.D. ise yapılan çalışmalar sonucu sonradan yakalandı. Gözaltına alınan iki şüpheliden İ.A., işlemlerinin ardından adli makamlarca serbest bırakıldı. E.D. ise 'kasten yaralama' suçundan adliyeye sevke edildi. E.D. çıkarıldığı mahkemede tutuklandı.
'ÇOCUKLARIM YANINDA BU ŞEKİLDE KONUŞMAYALIM'
Marmaray'daki kavgada darbedilen Deniz E., "Ben kapıda girmeye çalışırken bir bayan kapının orada duruyordu. Ben de çocuklarım da içeri girmeye çalışırken 'ben buradan geçmeye çalışıyorum siz orada hala durmaya çalışıyorsunuz. Neden orada duruyorsunuz. Kapının orada duruyorsunuz' dedi. Konu bunla ilgili değil aslında. Kapının önünde duruyor, çekilmesi gerekirken çekilmiyor, başka bir şeyler söylüyor. Sonrasında da ben başka bir şeyler söylüyorum. Ama bir türlü oradan çekilmiyor. Ondan sonra konu bitiyor. Orada durakta 2 saat hakaret etti diye şeyler söyleniyor ama Bostancı Küçükyalı trenine hiç bindiniz mi. Kaç dakika sürdüğünü daha iyi bilirsiniz. 2 dakika, 1 dakika, 1,5 dakika arasından fazla sürmüyor. 30 saniye kadar konuşmamız sürdü. 30 saniye sonra konuşma bittiğinde sonrasında bana vuracak olan adam kapıya yanaştı. Oradaki kızın ağladığını gördü. 'Bak kızı ağlattı' şeklinde söyledi. Beyefendi dedi, ben içeri girmeye çalışıyorum. Kapının önünden çekilmesini söyledim, çekilmedi. Benim çocuğun dışarıda kalması, ayağının ezilmesi, yaralı bir kaza geçirmesi, ağlamasından daha önemli dedim. Ben tek başıma girseydim zaten olay hiç olmazdı. Ben buradan giderdim. Arkada dururdum, kelimesini bile etmezdim. Ben çocuklarım için kapıda durmaması gerektiğini söyledim. Ondan sonra 'Sen görürsün. Aşağı in delikanlıysan' dedi. Kolumdan tutup çekmeye çalıştı. Hatta kapıdan indirmeye çalıştı. O sırada bir beyazlı kadın vardı, önümde. Aslında bütün olayı o gördü. Hiç kimse neden böyle konuşuyorsun, neden bu şekilde konuşuyorsun şeklinde bir ifadede bulunmadı. Bu kızın gözyaşlarına görünce ağladığını ifade ediyor. Ondan sonra tartışma bana döndü. Ben 'burada şu an çocuklarım var. Çocuklarım yanında bu şekilde konuşmayalım' dedim" ifadelerini kullandı.
'ÇOCUKLARIN ÜSTÜNE KANLI BİR ŞEKİLDE DÜŞTÜM'
Deniz E., "'İstersen Süreyya Plajı'na gelin benim eşim orada bekliyor beni zaten' dedim. O da işten geliyordu. Öncesinde konuşmuştuk çocuklarımı ona verecektim. Ondan sonra 'istiyorsanız gerekli şekilde konuşuruz' dedim. Ondan sonra arkadaki mavili adam olaya dahil oldu. O dahil olurken diğer adam aslında gidiyordu. Konu kapanmak üzerindeydi. Sonrasında arkadaki adam bağırmaya çalışırken çocuklar iyice korktu. Sesi daha yüksek çıkıyordu. Ondan sonrası diğer adam ben arkadaki ile konuşurken beni ittirdi, ben sersemledim. Çocukları tutmaya çalışırken üstüne bir de yumruk yedim. Sonra kapı kapanırken atladı gitti. Ben burnumu tutup çocukları tutmaya çalışırken diğer taraftan arkadaki mavili adam beni itti ve çocukların üstüne kanlı bir şekilde düştüm" dedi.
'ÇOCUKLARIMIN YANINDA BENİ TEHDİT ETMEYE DEVAM ETTİ'
Deniz E., "Sonra hala konuşuyorlardı. Bana hakaret eden insanlar var ya Küçükyalı'dan Süreyya Paşa'ya kadar akan o kanı çocukların yanında durdurmaya çalışırken, hakaret edenlere söylüyorum. O kızın ağlaması mı önemliydi benim çocuğumun oradan geçmesi mi önemliydi. Ondan sonra o kişi Süreyya Plajı'nda indi ve çocuklarımın yanında beni tehdit etmeye devam etti. Görüntüler var. 'Sen bekle. Çocuklarımı bir bırakayım seninle konuşacağım' dedim. Hatta güvenlik geliyordu, 'bakın bunu yakalayın. Bu bana saldıran kişi' dedim. Hala bir şeyler saydırıyordu sen görürsün şeklinde" diye konuştu.
'BEN ÇOCUKLARIMI KAPIDAN İÇERİYE SOKMAYA ÇALIŞAN BİR BABAYIM'
Deniz E., "Ben çocukların annesine seslendim 'alır mısın' diye. Ondan sonra annesine doğru bırakırken tabii kendimi kaybettim. Artık o sırada çocuklarımın güvenliğini sağlayamadığım için kendimi kaybettim. Sonrasında olaylar devam etti, sonuç bu. Kısacası bana hakaret eden kişilere söylüyorum. Kapıdaki kıza belki sesimi yükseltmiş olabilirim ama ben çocuklarımı kapıdan içeriye sokmaya çalışan bir babayım. 'Sen kapıda niye orada duruyorsun' dediğimde çekilseydi konu zaten bitmişti. 'Buradan geç abi' dediğin zaman ben niye oradan geçmek zorundayım. Ben devletin trenine binmeye çalışan bir insanım. Ve iki tane çocuğum var. Ve üç kişi bu şekilde gelirken, bir çocuğum size çarpıyor. O zaman bir çocuğumu buraya almam lazım bir çocuğuma arkama almam lazım ya tren kapanırken, hareket ederken, çocuğum arkada kalırsa, ya bir şey olursa niye çocuğumun acısını ben çekeyim" dedi.
'TUTUKLANMIŞ DİYE DUYDUM, İNŞALLAH DEVAMI DA GELİR'
Kapıdaki kıza sadece toplumsal kurallara uyuması gerektiğini söylediğini belirten Deniz E., "'Neden bu şekilde davranıyorsunuz', şeklinde konuştum tabi konuşmak zorundayım. Çünkü bu arada çocuğumu gezdirmeye götürmedim. Çocuğumu iş yerine götürmek zorunda kalan bir babayım. İş yerime götürdüm. İş yerimden gelirken yaşanan bir olay ve ben bunu birçok kez yaşıyorum. Bir keresinde az kalsın bir çocuğum arkada trende kalıyordu kapanırken. Kimse anlayışlı olmayınca birilerine laf söylemek gerekiyor. Birkaç kişiye söyledim bu kızda onlardan biri. Kızın kişiliğine ya da bir şeyine değil. Sadece orada durmasını, toplumsal kurallara uyuması gerektiğini söyledim. Ne diyeyim artık takdir halkın. Takdir adaletin. Tutuklanmış diye duydum. İnşallah devamı da gelir" şeklinde konuştu. (DHA)
Görüntü Dökümü
--------------------
-Deniz E.'nin röportajı
-Genel ve detay görüntüler
==========
5- 'FİLİSTİN İÇİN SESSİZ KALMA' PROGRAMI GECE DE SÜRDÜ
Vehbi DEMİR - Özcan KILIÇ / İSTANBUL, (DHA)- Türkiye Basın Federasyonu öncülüğünde düzenlenen 'Filistin İçin Sessiz Kalma' programı gece de sürdü. İsrail'i protesto etmek amacıyla düzenlenen program pazar günü saat 12.00'a kadar devam edecek.
Türkiye Basın Federasyonu öncülüğünde düzenlenen 'Filistin İçin Sessiz Kalma' programı gece de sürdü. Filistin'de yaşanan zulme dikkat çekmek amacıyla yaklaşık 100 gazeteci, 24 saat sürecek ortak canlı yayın nöbetiyle İsrail'in uyguladığı insanlık dışı politikaların protesto edileceği program pazar günü saat 12.00'a kadar devam edecek. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun'un yanı sıra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Büyükgümüş, AK Parti Genel Sekreteri Eyyüp Kadir İnan ve AK Parti MKYK Üyesi Mahir Ünal da şimdiye kadar katılanlar arasındaydı.
'GAZZE'DE İNSANLIK ÖLÜYOR'
AK Parti MKYK Üyesi Mahir Ünal, "Öncelikle Gazze'de ne olduğunu bir tanımlamak lazım. Birileri Gazze'de bir savaş olduğunu söylüyor. Gazze'de yaşanan savaş değil, Gazze'de bir soykırım yaşanıyor. Ve Gazze'de herhangi bir inanç, etnik yapı, kültür, bunların dışında Gazze'de insanlık ölüyor. Yani bu meseleyi bir savaş, bu meseleyi bir terör saldırısı, bu meseleyi toprak mücadelesi, bu meseleyi bir Filistin meselesinin dışında bir insanlık krizi, bir insanlık meselesi ve bu meseleyi bir soykırım olarak tanımlayıp öncelikle öyle yaklaşmamız gerekiyor. Orada topraklarını savunan, orada doğdukları, yaşadıkları yeri savunan, insanlara karşı evet Dünya ayağa kalkıyor. Kalbinde insanlığa dair duygusunu muhafaza eden herkes, bu konuda bir şey yapmaya çalışıyor. İşin bu bir tarafı, bir de orada soykırımı yapan bir irade var. Filistin haritasına 1947 yılından bu yana aşama aşama baktığınızda orada insanların evlerinden, yurtlarından nasıl sürüldüğünü ve orada 1947'den bugüne nasıl bir insanlık dramı yaşandığını çok net görürsünüz. Yani bu insanlık suçunu işleyenler, kendi işledikleri suçu meşrulaştırmak için bir insandışılaştırmaya
gidiyorlar. Yani medyada kendi soykırımlarını meşru göstermek için orada yaşayan insanlara dönük bir insandışılaştırmayla, bir nefret suçuyla da aynı zamanda karşı karşıyayız" şeklinde konuştu.
'İNSANLIK CEPHESİ İÇİN BÜYÜK BİR MÜCADELE VERİYORLAR'
Türk milleti için Gazze'nin farklı bir manaya sahip olduğunu dile getiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Büyükgümüş, "Gazze'de insanlık tehdit altında. Gazze'de kardeşlerimiz esir durumda. Gazze'de büyük bir soykırım yaşanıyor. Hep bunları işliyor, anlatıyoruz. Ama ben biraz maddi planında bu böyle olsa da, mana anlamında bunun tersi bir durumda olduğumuz kanaatindeyim. Yani burada özgürlüğü kısıtlananlar bizleriz. Gazze'deki kardeşlerimiz Dünya'nın en özgür insanları şu an. Kendi iradeleri için, inandıkları dava için, vatanları için, insanlık cephesi için büyük bir mücadele veriyorlar. Ben olayı şöyle değerlendiriyorum.
Benim okuduğum yerden, Dünya'da ikinci bir sömürgeci dalga ile karşı karşıyayız. Yani insanları bir meşru aktör olarak, canlılar olarak görmek yerine; bugün çünkü Dünya'daki hukuk sisteminde insan en değerlidir. İnsanın üstün yararı vardır. Bunu görmek yerine oradaki kardeşlerimizi çocuk, kadın, genç, yaşlı; yani insana ait değerlerle görmek yerine bunu aşağılayan ve yok edilmesi gereken bir canlı türü olarak tanımlayan bir İsrail çete yönetimi var karşımızda" ifadelerini kullandı.
'BENZERİ YOKTUR BÖYLE BİR VAHŞETİN'
Programa katılan Demirören Haber Ajansı Genel Müdürü Cemal Coşkun, yaklaşık 2 yıllık süreçte Gazze'de yaşanan vahşeti rakamlarla ele aldı. 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'in saldırılarında 54 binin üstünde kişinin öldüğünü belirten Coşkun, "Çok ciddi bir rakam. 123 bin yaralı var, çok ciddi yaralanmalar var ve maalesef Gazze'de artık sağlık sistemi de çalışmıyor. Çünkü sağlık sistemine de saldırı var, ambulansa saldırı var, hastaneye saldırı var, sağlık görevlisine saldırı var. Direkt hedef gözeterek sağlık görevlilerine saldırı var. Yaralılara müdahale edilmesine müsaade etmiyor İsrail. Benzeri yoktur böyle bir vahşetin. Hayatını kaybedenlerin 12 bin 400'ü kadın, 18 bin çocuk var. İşimiz gereği Türkiye'de veya Dünya'da olan biten hadiselere baktığımız zaman, çocukların öldüğü olaylar hepimizi derinden etkiliyor. Günlerce konuştuğumuz oluyor. 18 bin çocuk 7 Ekim 2023'ten bu yana saldırılarda hayatını kaybetti" dedi.
Coşkun, "Bunların içerisinde daha ürkütücü bir rakam var, son rakamlara göre hayatını kaybedenlerin 930'u ise bebek. Bebek katili İsrail, buna artık bir devlet denmeli mi o da tartışılır. Devlet bebekleri ve çocukları öldürmez. 221 tane gazeteci arkadaşımız görevlerini yaptığı sırada İsrail'in saldırılarıyla hayatını kaybetti. Meslek hayatımızda hiç bu kadar gazetecinin öldüğü bir dönem hatırlamıyoruz. Direkt hedef göstererek orada mesleğini yapmaya çalışan, bir şekilde İsrail'in saldırılarını Dünya'ya duyurmaya çalışan meslektaşlarımızı katlediyor. İsrail vahşetin dünyaya duyurulmasını istemiyor" diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
--------------------
(Aktüel)
- Programdan görüntüler
- Mahir Ünal'ın konuşması
- Büyükgümüş'ün konuşması
- Cemal Coşkun'un konuşması
- Genel ve detay görüntüler





