Geri Dön
İstanbulDHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

1- KURBAN BAYRAMI TATİLİ YAKLAŞIYOR: PEKİ SEYAHATLERDE HİJYEN NE KADAR ÖN PLANDA

Ulaşcan ÖZER / İSTANBUL, (DHA)-Milyonlarca kişi önümüzdeki hafta bayram tatili için yola çıkmaya hazırlanıyor. Kara, hava ve deniz yoluyla gerçekleşecek bu büyük hareketlilikte, hijyen kurallarının önemine dikkat çeken uzmanlar, ishalden üst solunum yolu enfeksiyonları, hatta tüberküloz, kızamık gibi daha ağır seyredebilen hastalıklara neden olabilen mikroplarla mücadele için toplu taşımada alınması gereken önlemlere ve toplu taşımalardaki hijyen bilincinin önemine vurgu yaptı.

Geçtiğimiz günlerde 15 yaş ve üzeri 750 kişiyle yapılan 'Kamusal Alanda ve Evde Hijyen Alışkanlıkları Araştırması' kamu taşımacılığındaki beklentilerden, pandemi öncesi, sonrası hijyen alışkanlıklarına ve toplumun ortak alanlardaki kurallara bakışına kadar pek çok konuyu derinlemesine inceledi. Araştırmaya göre; şehir içi kamu taşımacılığı haftada ortalama 3,7 kez, şehirler arası taşımacılığı ise ayda 1,5 kez kullanılıyor. Belediyeye ait otobüsler yüzde 81 oranla en yaygın kullanılan taşıma aracı olurken bunu sırasıyla yüzde 65 ile metro, yüzde 63 ile minibüs/ dolmuş, yüzde 41 ile metrobüs, yüzde 33 ile tren ve yüzde 25 ile vapur takip ediyor. Toplu taşımayı kullananlar için ortamın kokusu, zemin temizliği ve havalandırma en önemli unsurlar olarak öne çıkıyor. Katılımcıların sadece yüzde 29'u toplu taşımada insanların hijyen konusunda yeterince özenli olduğunu düşünürken, her 2 kişiden biri toplu taşımada hijyenin hayati önem taşıdığını belirtiyor. Bu yüksek beklentiye rağmen, her 10 kişiden 7'si toplu taşıma araçlarının yeterince hijyenik olmadığını düşünüyor.

Ulaştırma Bakanlığı TCDD Taşımacılık A.Ş.'ye bağlı yüksek hızlı trenler bayram öncesi toplum sağlığını korumak amaçlı olarak tepeden tırnağa temizlendi. Hayat'ın ev bakım kategorisindeki markası Bingo, iş birliğiyle hayata geçirilen 'Sevdiklerini Koru - Kamusal Alanda Hijyen Farkındalığı' projesi kapsamında, bayram yolculuklarının sağlık açısından daha güvenli hale getirilmesi için 31 adet yüksek hızlı tren, vatandaşların toplu taşımadaki hijyen beklentilerine uygun olarak temizlendi. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hayat Kumbasar Karaosmanoğlu, ishalden üst solunum yolu enfeksiyonları, hatta tüberküloz, kızamık gibi daha ağır seyredebilen hastalıklara neden olabilen mikroplarla mücadele için toplu taşımada vatandaşların alması gereken önlemlere dikkat çekti. Prof. Dr. Karaosmanoğlu, özellikle bayram döneminde artan yolcu hareketliliği ve kalabalıkların, enfeksiyonlar açısından riski artırdığına dikkat çekerek, uzun ya da kısa mesafeli yolculuklarda milyonların kullandığı toplu taşıma alanlarında yapılan düzenli hijyenik temizliğin, halk sağlığı ve koruyucu hekimlik açısından da çok önemli olduğunu vurguladı.

'MİKROPLAR KÜÇÜK AMA YANKILARI BÜYÜK'

Toplu taşıma araçlarının enfeksiyon riski açısından en riskli alanlar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Karaosmanoğlu, "Çünkü gün içinde binlerce kişinin kullandığı, sosyal mesafenin sağlanamadığı, sınırlı havalandırmanın olduğu kapalı alanlar. Mikroorganizmalar çok küçük ama maalesef yankıları çok büyük oluyor. Bayram dönemi tabii ki insanların toplu taşımayı hem şehir içinde hem şehirlerarası mesafelerde çok daha fazla kullandığı bir dönem. Kalabalıkların bir arada daha fazla bulunduğu, özellikle de sarılıp öpüştükleri bir dönem. Böyle zamanlarda daha sık aralıklarla ortamın temizliği önemli. Nitekim 'Sevdiklerini Koru Kamusal Alanda Hijyen Farkındalık Projesi' de bu bağlamda çok değerli bizim için. Çok da sevindirici, çünkü biz özellikle enfeksiyon hastalıkları uzmanları olarak koruyucu sağlık hizmetlerini, tedavi hizmetlerinden çok daha değerli buluyoruz" dedi.

SADECE KONUŞURKEN BİLE MİKROP SAÇIYORUZ

Prof. Dr. Karaosmanoğlu, sadece bir kişinin hapşırmasıyla yaklaşık 100 bin civarında hastalık yapıcı mikroorganizmaların ortama saçılabildiğine de dikkat çekerek şu bilgileri verdi: "Bu partiküller, damlacıklar 5-6 metre uzağa kadar gidebiliyor. Tüberküloz, kızamık gibi hastalıkların etkenleri dahi havada asılı kalabiliyor. Dolayısıyla hava yoluyla bulaşabiliyorlar. Ama bizim daha çok gördüğümüz, grip, Covid, Sars gibi adenovirüsler. Yüzeylerde bulunuyorlar ve biz bunları en çok ellerimizle ediniyoruz. Bu nedenle hep el hijyenini vurguladık pandemi döneminde de. Tutacaklar, koltuk kenarları, kapı kolları, bilet basma alanları gibi yerler hijyen açısından en riskli yerler. Sadece konuşurken dahi bu mikroorganizmaları saçabiliyoruz."

'YÜZEYLERDE GÜNLERCE CANLI KALABİLEN MİKROORGANİZMALAR VAR'

Enfeksiyonlara sebep olabilen bu mikroorganizmalardan kiminin sadece birkaç saat canlı kalabildiğini, ancak bazılarının günlerce yüzeylerde kalarak bulaşabildiğini de vurgulayan Prof. Dr. Karaosmanoğlu, "Bizim mesela besin zehirlenmesi etkenleri olarak bildiğimiz mikroorganizmalar yüzeylerden temas aracılığıyla bulaşabiliyor. Enterik bakteriler diyoruz biz bunlara. Bazı virüsler de özellikle Norovirüs, yüzeylerde uzun süre canlı kalabiliyor ve çok daha az miktardaki mikroorganizma bile mide bağırsak sisteminde de enfeksiyon yapabiliyor. Yani her zaman grip, Covid gibi solunum yolu enfeksiyonları değil, enterik enfeksiyonlar, deri enfeksiyonları gibi pek çok enfeksiyon toplu taşımalarda özellikle yüzeylerden temas aracılığıyla bizlere bulaşabiliyor" dedi.

1 SAATTE 15-20 KEZ YÜZÜMÜZE ELLİYORUZ

Yapılan çalışmalara göre sadece 1 saat içinde ellerimizi 15-20 kez ağzımıza veya burnumuza götürdüğümüzün gösterildiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Karaosmanoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: "Özellikle hapşırdığımızda, öksürdüğümüzde, ağzımızı kapatmamız, bunu da dirseğimizin içi ile yapmamız, eğer hastaysak maske kullanmamız, el hijyenimize dikkat etmemiz ve sık sık ellerimizi yıkamamız bizim alabileceğimiz önlemler. Yetkililerin yapacağı şey ise ortamın temizliğini düzenli olarak sağlamak, yüzeylerin hijyenini gerçekleştirmek, en çok ellerimizin temas ettiği yüzeylerin güvenli bir şekilde temizliğini yapmak. Solunum yolu enfeksiyonları evet kısa süreli ve çok daha yoğun olan toplu taşımada daha fazla risk oluşturuyor ama uzun süreli seyahatlerde de hem bunlar hem de bunun yanı sıra yiyecek içecek ve tuvaletler üzerinden bulaşabilecek enterik enfeksiyonlar karşımıza çıkabiliyor."

YOLCULAR DA HİJYENDEN YANA

Nuray Yılmaz, bayram için hızlı trenle yolculuk yapacağını söyleyerek "Ailemin yanına Sivas'a memlekete gidiyorum bayram dolayısıyla. Çantalarımızda mendillerinizle kolonyalarınızla yaşar hale geldik. Bindiğimiz bütün toplu taşıma araçlarında hijyene önem veriyoruz ve hijyenik olduğuna inanarak da zaten bu yolculukları yapıyoruz" dedi. Gökhan Kara ise "Şahsi aracım olmadığı için daha çok toplu taşımayı kullanıyorum. Şehir içi kullanıyorum daha çok. İşe giderken vs. İstanbul olarak zaten çok kalabalık bir şehirdeyiz. Hijyenik olması çok önemli bu araçların. Çünkü her yere dokunabiliyoruz, her yerdeyiz. Toplu taşıma araçlarının düzenli temizlenmesinin toplum sağlığı açısından da önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

Görüntü dökümü

-Prof. Dr. Hayat Kumbasar Karaosmanoğlu röp

-Trenlerin temizliğinden detay görüntüler

-Yolcularla röportajlar

-Genel ve detaylar

============

2- BEYOĞLU'NDA EĞLENCE MEKANINA GİRMESİNİ ENGELLEYEN KUZENİNİ VURDU; KURŞUN ENSESİNE İSABET ETTİ ÖLÜMDEN DÖNDÜ

Doğan Can CESUR / İSTANBUL (DHA) -BEYOĞLU'nda silahla eğlence mekanına girmek isteyen Şehmus D. (40), güvenlik görevlileri tarafından engellendi. Kuzeni Gökmen D. (47) ile Şehmus D. arasında eğlence mekanına girme nedeniyle çıkan tartışma kavgaya dönüştü. Bu sırada Gökmen D., kuzeninin silahını alıp ofise bırakmak isterken silah ateş aldı. Olayda Gökmen D. kurşunun ensesine saplanması sonucu yaralandı. Olayın ardından Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği ekipleri, Şehmus D.'yi yakalayarak gözaltına aldı.

Olay, 28 Mayıs Çarşamba günü saat 02.00 sıralarında Bostan Mahallesi'nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre Şehmus D. ile Gökmen D. eğlence mekanına gitmek istedi. Ancak kapıdaki güvenlik görevlileri Şehmus D.'ye silahla içeriye giremeyeceğini söyledi. Bunun üzerine Gökmen D. kuzeninin silahını ofise bırakmak istedi. Çıkan tartışmada Gökmen D., kuzeni tarafından önce darbedildi. Kavganın büyümesi sonucu Şehmus D.'nin ateşlediği silahtan çıkan kurşun Gökmen D.'nin ensesine isabet etti. Yaşananlar güvenlik kamerasına yansıdı.

KURŞUN ENSESİNDE KALDI

Olayın ardından hastaneye kaldırılan Gökmen D. tedavi altına alındı. Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği ekipleri konuyla ilgili çalışma başlattı. Bulvardaki güvenlik kamera görüntülerini inceleyen polis, şüphelinin Şehmus D. olduğunu tespit etti. Olaydan sonra taksiye bindiği belirlenen şüpheli, Sıraselviler Caddesi'nde yakalandı. Şehmus D. olayda kullandığı silahla birlikte gözaltına alınarak emniyete götürüldü.

BEYOĞLU ASAYİŞ POLİSİ YAKALADI

Emniyette ifadesi alınarak adli işlemleri yapılan Şehmus D. adliyeye sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan Şehmus D., 'Kasten yaralama' suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Şehmus D.'nin poliste 3 suç kaydı olduğu öğrenildi. Yaralı Gökmen D.'nin ifadesinde ise, "Orada bir kalabalık vardı ayırmak için yanaştım silah patladı vuruldum" dediği öğrenildi. Şüpheli Şehmus D.'nin ifadesinde isei "Mekana girecektik kuzenimle üzerimde silah olduğu için almayacaklarını düşündük. Kuzenim silahı alıp ofise bırakmak istedi. Ben itiraz ettim çekişme oldu arada vuruldu" dediği bilgisine ulaşıldı. (DHA)

Görüntü Dökümü:

-----------

(Güvenlik kamerası)

-Tartışma ve arbede

-Vurulan Gökmen D.

-Ensesini tutması

-Yaşanan hareketlilik

-Şüphelilerin gelmesi

-Taksiye binip gitmeleri

-Saldırgan Şehmus D.'nin fotoğrafı

-Ele geçirilen tabanca

=========

3- TAKSİM'DE EĞLENCE MEKANINDA HESAP TARTIŞMASI: 3 ARKADAŞI BEYZBOL SOPASIYLA DÖVÜP GASBETTİLER; O ANLAR KAMERADA

Doğan Can CESUR / İSTANBUL (DHA) - TAKSİM'de eğlence mekanına giden 3 arkadaş, kendilerinden içmedikleri içkinin parasını isteyen mekan çalışanları tarafından silah çekilerek beyzbol sopasıyla darbedildi. Ceplerinden 3 bin 700 lirası zorla gasbedilen 3 arkadaş polise giderek şikayetçi oldu. Olay anı güvenlik kameralarına yansırken, Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği ekipleri 6 şüpheliyi gözaltına aldı. Toplamda 24 suç kaydı olan şüphelilerden 3'ü tutuklandı.

Olay, 28 Mayıs Çarşamba günü saat 06.50 sıralarında Beyoğlu Hüseyinağa Mahallesi'nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre Onur B., Hasan B. ve Abdulsamet A. Taksim Meydanı'nda bir eğlence mekanına girdi. Burada bir süre eğlenen 3 arkadaştan Onur B., masaya içki istedi.

BEYZBOL SOPASIYLA DÖVDÜLER

Ancak 3 arkadaş içkiyi bardaklara doldurmadan mekan çalışanlarıyla aralarında hesap nedeniyle tartışma çıktı. Abdulsamet A.'nın "İçmediğim alkolün parasını ödemem" demesi üzerine çalışanlar Abdulsamet A., Onur B. ve Hasan B.'yi dışarı çıkardı. Burada çıkan kavgada 3 arkadaş mekan çalışanları tarafından silah çekilerek beyzbol sopasıyla darbedildi. Saldırganlar Abdulsamet A.'nın cebindeki 3 bin 700 lirayı da gasbetti.

BEYOĞLU ASAYİŞ POLİSİ YAKALADI

Olayın ardından çalışma başlatan Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği ekipleri, mağdurların ifadelerine başvurdu. Güvenlik kamera görüntülerini incelemeye aldı. Yapılan çalışmada olaya 7 şüphelinin karıştığı tespit edildi. Kamera görüntülerinden şüphelilerin, Şehmus K. (33), Ercüment A. (40), Eyyup C. (46), Muhammed K. (20), Hakan Ö. (43), İbrahim K. (25), ve Mustafa A. (36) olduğu belirlendi. Polis ekipleri şüphelileri olayda kullanılan tabancayla birlikte gözaltına aldı.

24 SUÇ KAYITLARI OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI

Emniyete götürülen şüpheliler, işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan şüphelilerden Muhammed K., Mustafa A. ve Şehmus K. tutuklanırken, Eyüp C., Hakan Ö. ve İbrahim K. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Şüphelilerin poliste daha önceden 24 suç kaydı olduğu da ortaya çıktı.(DHA)

Görüntü Dökümü:

-----------

(Güvenlik kamerası)

-Tartışma ve kavga

-Beyzbol sopasıyla vurmaları

-Yerde darbedilmesi

(Cep telefonu)

-Adliyeye sevk

-Ele geçirilen silahın fotoğrafı

=========

4- (ÖZEL) ESENYURT'TA İŞ ANLAŞMAZLIĞI YAŞADIĞI KİŞİYİ ÖLÜMLE TEHDİT EDİP OTOMOBİLİNİ YAKTI

Vehbi DEMİR - Özcan KILIÇ / İSTANBUL, (DHA) - ESENYURT'ta iddiaya göre, inşaat ve emlak işiyle uğraşan Erhan Çiftçi ve birlikte iş yaptığı Ömer Çevikel arasında anlaşmazlık çıktı. Çiftçi'den bir miktar para isteyen ancak alamayan Çevikel, ölümle tehdit ettiği Çiftçi'nin otomobilini yaktı. Polis, kaçan şüpheliyi yakalamak için çalışma başlatırken otomobilin kundaklandığı anlar güvenlik kamerasına yansıdı.

Olay, 31 Mayıs'ta saat 04.00 sıralarında Selahaddin Eyyubi Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre; inşaat ve emlak işiyle uğraşan Erhan Çiftçi, bir süre önce Ömer Çevikel ile tanıştı. Çevikel, çevresinde gördüğü emlak işlerini Çiftçi'ye yönlendirerek satışlardan komisyon alıyordu. Birkaç görüşmeden sonra Çiftçi, Çevikel ile artık görüşmek istemedi. Bunun üzerine Çevikel, Çiftçi'yi telefonla arayarak tehdit etmeye başladı. Çiftçi'den bir miktar para talep eden Çevikel, istediği parayı anlayınca Çiftçi'nin evinin önüne geldi. Şüpheli Çevikel, Çiftçi'nin otomobilinin sürücü koltuğu tarafında bulunan camı kırarak yanıcı maddeyi aracın içine attı. Araç alev alev yanarken şüpheli olay yerinden koşarak uzaklaştı. Alevlerin yükselmesiyle birlikte aracın lastikleri patladı. Patlama sesine uyanan Çiftçi, aracına yangın söndürme tüpüyle ilk müdahaleyi yaparak 112 acil ihbar hattına bildirdi. İhbar üzerine olay yerine itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekipleri yanan otomobili kısa sürede söndürdü. Polis ekipleri ise çevredeki güvenlik kameralarını izleyerek kaçan şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı. Öte yandan şüpheli Çevikel'in otomobili yaktığı anlar saniye saniye güvenlik kamerasına yansıdı.

'BENDEN HARAÇ İSTİYORDU'

Otomobilin sahibi Erhan Çiftçi, "Ömer Çevikel diye birisi, sürekli beni arayıp benden haraç istiyordu. Ne kadar istediğini bilmiyorum. Whatsapp üzerinden arayarak yüz yüze görüşmek istediğini söylüyordu. Normalden beni aramasını istiyordum ama o ısrarla Whatsapp üzerinden benimle iletişime geçiyordu. Yüz yüze görüştüğümüzde sana söylerim diyordu. Bu şekilde sürekli beni rahatsız ediyordu. Mesajlar attı bana. Şantaj yaparak ölümle tehdit etti beni. Geçen gece saat 4 sıralarında 1534. Sokak'tan buraya doğru geliyor. Aracımın yanında bir servis minibüsü vardı. Servis minibüsün yanına saklanıyor. Ardından aracımın sağ tarafına yanıcı bir madde atıyor. Daha sonra da diğer tarafa geçerek şoför koltuğu tarafındaki camı kırıp içeriye bir yanıcı madde daha atıyor. Arabamın piyasa değeri yaklaşık 500 ile 600 bin lira arası. Benden ne kadar para istediğini bilmiyorum. Bu şekilde bir zarar verdi bize. Patladığına göre molotof kokteyline benziyor. Bunlar organize bir şekilde çalışıyor, tek değildir. Polis merkezine giderek durumu izah ettim. Can güvenliğimin olmadığını düşündüğüm için koruma talep ettim. Kendisinden şikayetçi oldum" dedi. (DHA)

Görüntü Dökümü:

-----------

(Güvenlik Kamerası)

- Şüphelinin gelmesi

- Aracı yakması

- Şüphelinin kaçması

(Cep Telefonu Kamerası)

- Aracın son hali

(Aktüel)

- Yanan araçtan görüntüler

- Araç sahibinden röportaj

- Genel ve detay görüntüler

==========

5- (ÖZEL) SULTANGAZİ'DE DAİREYE HIRSIZLIK İÇİN GİRDİLER; ÇOCUK SESİYLE PANİKLEYİP KAÇTILAR

Emin YEŞİL / İSTANBUL, (DHA)- SULTANGAZİ'de gündüz saatlerinde apartmana giren iki kadın, kapısını zorlayarak açtıkları dairede değerli eşya bulamayınca binaya giren çocuğun sesini duyup kaçtı. Saniyeler sonra gelen ev sahibi dağınık halde bulduğu evine hırsızların girdiğini anladı. Şüphelilerin evden birşey alamadan kaçtığı anlar güvenlik kameralarına yansıdı.

Olay, 50. Yıl Mahallesi'nde 29 Mayıs Perşembe günü saat 10.45 sıralarında meydana geldi. Mahallede bulunan ve dış kapısı açık apartmana giren 2 şüpheli, giriş katındaki dairenin ziline bastı. İçeriden yanıt gelmeyince kadınlardan biri kapıyı zorlayarak açtı, diğeri ise bina içinde gözcülük yaptı. Daireye giren kadın, dakikalarca içeride çalacak değerli eşya aradı. Çalacak birşey bulamayan kadın şüpheli daha sonra daireden çıktı. Bu sırada binanın önüne gelen çocuğun sesini duyan ve gözcülük yapan kadın dairedeki kadını uyardı. Bunun üzerine 2 kadın hızla binadan ayrıldı. Şüphelilerden biri apartmandan çıkarken güvenlik kamerasını fark edip yüzünü gizlemeye çalıştı.

HIRSIZLARIN ÇIKIŞINDAN SANİYELER SONRA EVE GELDİ

Şüphelilerin binadan ayrılmasından saniyeler sonra ev sahibi kadın çocuklarıyla birlikte daireye geldi. Evin dağınık halini gören kadın panik yaşadı. Olayın ardından güvenlik kamera kayıtlarını izleyen ev sahibi, durumu polis ekiplerine bildirdi.

BAŞKA MAHALLEDE GÖRÜLDÜLER

Yaşananlar güvenlik kameralarına yansırken, şüpheli 2 kadının 8 Mayıs Perşembe günü Cumhuriyet Mahallesi'nde de bir binaya girdikleri ve binadaki dairenin kapısını zorlayarak açmaya çalıştıkları, başarısız olunca da binadan ayrıldıkları öğrenildi. (DHA)

Görüntü Dökümü:

----------

(Güvenlik kamerası)

-Şüphelilerin binaya girmesi

-Daireye girmesi

-Şüphelinin gözcülük yapması

-Şüphelilerin ayrılması

-Başka bir mahallede daireye girmeye çalışması

========

6- PROF. DR. MİKDAT KADIOĞLU: TOPLANMA ALANI DEĞİL SAĞLAM BİNA ŞART

İrem Çağla ZİNCİRLİ-Fırat ALKIZ/İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, "İstanbul gibi büyük bir kentte deprem sonrası toplanma alanları hiçbir zaman yeterli olamaz, bu mümkün değil. Zaten insanlar evlerine yakın yerlerde toplanmak istiyor. Bu yüzden toplanma alanına ihtiyaç duymayacak şekilde sağlam binalarda oturmamız gerekiyor. Deprem anında binaya olan güvenimizi kaybetmememiz gerekiyor. Eğer binamız sağlamsa toplanma alanına da ihtiyacımız kalmaz" dedi.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Esenler Belediyesi 15 Temmuz Millet Bahçesi'nde 'Depreme Hazırlık ve Temel Afet Bilinci' etkinliğine katıldı. Depremle ilgili konuşan Kadıoğlu, "Yer bilimcilerinin uyarısına göre özellikle kıyı bölgelerinde zemini uygun olmayan ve zayıf olan alanlarda risk daha fazladır. Bu durumu uzun zamandır zaten biliyoruz. Örneğin Avrupa Yakası'nda Zeytinburnu'ndan Avcılar ve Beylikdüzü'ne kadar olan sahil şeridi, Anadolu Yakası'nda ise tren hattının deniz tarafı da dolgu zemin olması nedeniyle riskli bölgeler arasında yer alıyor" diye konuştu.

'GÜNDÜZ OLAN DEPREMLER DAHA BÜYÜK SORUNLARA YOL AÇIYOR'

Kadıoğlu, "Deprem için en uygun saat gece saatleridir çünkü aileler bir arada olur. Gündüz meydana gelen depremler daha büyük sorunlara yol açabiliyor. Gece deprem olduğunda aileler bir arada olduğundan haberleşme gibi problemler ortadan kalkıyor. Binanın sağlam olması ve deprem olduğu zaman evde ne yapacağımızı biliyor olmamız çok önemli. Depremden sonra hemen haberleşme araçlarına ve arabaya koşmadan önce sosyal medya gibi alternatif yollara bilgi almalıyız. Çünkü normal hatlar çalışmayacaktır, trafik olacaktır. Bunları bilerek önceden alternatif yöntemleri konuşmamız ve buna hazırlık yapmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.

Kadıoğlu, "İstanbul gibi büyük bir kentte deprem sonrası toplanma alanları hiçbir zaman yeterli olamaz, bu mümkün değil. Zaten insanlar evlerine yakın yerlerde toplanmak istiyor. Bu yüzden toplanma alanına ihtiyaç duymayacak şekilde sağlam binalarda oturmamız gerekiyor. Deprem anında binaya olan güvenimizi kaybetmememiz gerekiyor. Eğer binamız sağlamsa toplanma alanına da ihtiyacımız kalmaz" ifadelerini kullandı.

'TATBİKATLAR GELİŞTİRİLMELİ'

Tatbikatların geliştirilmesi gerektiğini belirten Kadıoğlu, "Tatbikatları bir gösteriye dönüştürmememiz gerekiyor. Şu ana kadar yapılan tatbikatların mutlaka değiştirilmesi gerekiyor. Özellikle okullardaki yapılan tatbikatlarda sınıfları eşleştirmek lazım. Binalarda eş sistemini kurmalıyız. Buna göre iki sınıfın eş olması lazım. Deprem anında sınıfı hemen boşaltıp kaçmak yerine öğretmen eşliğinde masaların altına girerek depremin sona ermesini beklemek gerekiyor. Deprem bittiğinde de tahliyenin güvenliği için bir kişinin kaçış yolunu ve merdivenleri kontrol ediyor olması gerekiyor. Tahliyenin güvenli olduğuna emin olduktan sonra eş öğretmenlerin sınıfları kontrol etmesi lazım. Eğer yaralı varsa bir öğretmen yaralıların başına durmalı. Diğer öğretmen iki sınıfı toplanma alanına götürerek bilgi vermeli. Böyle bir sistematiği var. Ama Türkiye'de maalesef bu böyle değil" diye konuştu.

'DEPREM ANINDA HEMEN KAÇMAK YANLIŞ'

Kentsel dönüşümün önemine değinen Kadıoğlu, "Devletin kentsel dönüşüm için verdiği destek birçok aile ve bina için yeterli. Ancak insanlar küçük hesaplar ve anlaşmazlıklar nedeniyle bu destekten yararlanamıyor. Bunlarından yararlanmamız gerekiyor. 'Yarısı Bizden' kampanyası şu anda yapılan en iyi şey. Depremle ilgili birçok yanlış bilgi ve algı var. Deprem anında hemen kaçmak yanlış. Deprem çantası ifadesi de yanlış bir kavramdır. İlk yardım çantası olabilir ama çantayı alıp kaçacağım diye bir şey yok. Deprem anında sağa sola koşmak, kaçmak, doğru şeyler değil. 'Bu binada müteahhit oturuyor, altı kayadır' gibi inançlara göre de bina almak çok yanlıştır. Deprem olmaz, olsa da bana bir şey olmaz söylemi de yanlıştır. Depremle ilgili çok hatalarımız var. İlk iş depremde ne yapacağımızı öğrenmemiz gerekiyor. Sonra deprem panik yerine küçük bir tatil olacak" dedi.

Görüntü Dökümü:

----------

-Genel detaylar

-Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu röp.

=======

7- SİLİVRİ'DE MOTOSİKLETLİ PARK HALİNDEKİ ARACIN AÇILAN KAPISINA ÇARPARAK YERE DÜŞTÜ

Uğur Samet AVCI/İSTANBUL,(DHA)- SİLİVRİ'de, minibüs durağı önünde park halinde olan otomobil sürücüsü ön kapısını açtı. Bu sırada yolda ilerleyen motosiklet sürücüsü açılan kapıya çarparak yere düştü. Sürücü o sırada seyir halinde olan ve hemen yanından geçen başka bir aracın altında kalmaktan son anda kurtuldu. O anlar güvenlik kamerasına yansıdı.

Silivri'de, minibüs durağı önünde park halinde olan otomobil sürücüsü ön kapısını açtı. Bu sırada yolda ilerleyen motosiklet sürücüsü açılan kapıya çarparak yere düştü. Sürücü o sırada seyir halinde olan ve hemen yanından geçen başka bir aracın altında kalmaktan son anda kurtuldu. Aracın kapısını açan sürücüye tepki gösteren motosikletli kadın çevredekilerin yardımıyla yerden kalktı. Motosikleti çevredeki esnaf tarafından kaldırım kenarına alınan kadın otomobil sürücüsüyle de tartıştı. O anlar güvenlik kamerasına yansıdı.

Görüntü Dökümü:

-------------------

(Güvenlik kamerası)

- Arabanın kapısının açılması

- Motosikletlinin yere düşmesi

===========

8- ESENYURT'TA KAYINVALİDESİNİ HASTANEYE GÖTÜRMEK İÇİN SİTEYE KAMYONETLE GELDİ; İÇERİ ALINMAYINCA GÖREVLİLERE SALDIRDI

Veysel TİMDU/İSTANBUL, (DHA)- ESENYURT'ta rahatsızlanan kayınvalidesini hastaneye götürmek için siteye kamyonetle gelen damat, içeri alınmayınca güvenlik görevlileriyle tartıştı. Çıkan arbedeyi çevredekiler cep telefonu kamerasıyla kaydederken rahatsızlanan kadın polisin çağırdığı ambulansla hastaneye kaldırıldı.

Olay, saat 01.00 sıralarında Orhangazi Mahallesi'nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre; kayınvalidesinin rahatsızlandığı haberini alarak yaşadığı siteye kamyonetle gelen damat, güvenlik görevlilerince içeri alınmadı. Siteye kamyonetle girişin yasak olduğunu belirterek kendisini içeri almayan özel güvelik görevlileriyle tartışan damat, küfrederek görevlilere saldırdı. Çıkan arbedeyi gören site sakinleri polis ekiplerine haber verdi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, tarafları güçlükle sakinleştirdi. Hasta kadın, polis ekiplerinin çağırdığı ambulansla hastaneye kaldırılırken yaşananları sitede yaşayanlar cep telefonu kamerasıyla kaydetti. (DHA)

Görüntü Dökümü:

---------

(Cep telefonu)

-Çıkan tartışma ve arbededen görüntüler

===========

9- TARİHİ YARIMADA'DA 12'NCİ GELENEKSEL YEŞİLAY BİSİKLET TURU

Yılmaz OKUR/İSTANBUL, (DHA)- YEŞİLAY'ın Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Türkiye Bisiklet Federasyonu işbirliğiyle düzenlediği 'Geleneksel Yeşilay Bisiklet Turu' nun 12'ncisi İstanbul'da yapıldı. Tur Sarayburnu'ndan başlayarak Dolmabahçe'ye kadar devam etti. Buradan başlangıç noktasına geri dönen bisikletseverler turu Sarayburnu'nda noktaladı. Yeşilay Genel Başkanı Mehmet Dinç, "Bisikletli pedallı yaşam bizi sağlıklı yaşamak noktasında çok cesaretlendirecek, çok güçlendirecek. O yüzden biz yıl boyunca 1 hafta Tarihi Yarımada'da, 1 hafta Bostancı'da, İstanbul'da düzenli olarak bisiklet turu yapıyoruz ama senede bir defa bütün Türkiye'de 81 ilimizde aynı gün geleneksel bisiklet turumuzu gerçekleştirmiş oluyoruz."dedi.

Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Türkiye Bisiklet Federasyonu'nun iş birliğiyle Türkiye'nin tüm şehirlerinde eş zamanlı düzenlenen Geleneksel Yeşilay Bisiklet Turu, bisikletseverleri biraraya getirdi.Spor yaparak bağımlılıkla mücadelenin önemini vurgulamak ve sporu daha geniş kitlelere yaymak için yıl boyunca bisiklet turları düzenleyen Yeşilay, bu yıl 12'ncisini düzenlediği Geleneksel Yeşilay Bisiklet Turu İstanbul'da yapıldı. Tarihi Yarımada'da düzenlenen tura bisikletseverler yoğun ilgi gösterdi. Sarayburnu'nda toplanan bisiklet severler, start verilmesinin ardından Galata Köprüsü'nden geçerek Dolmabahçe Sarayı önüne geldi. Dolmabahöe Sarayı önünden geçen bisikletseverler yeniden Sarayburnu'na döndü.

'BİSİKLETLİ YAŞAM SAĞLIKLI YAŞAM NOKTASINDA BİZİ GÜÇLENDİRECEK'

12'nci Geleneksel Yeşilay Bisiklet Turu öncesinde açıklama yapan Yeşilay Genel Başkanı Mehmet Dinç "Geleneksel Yeşilay Bisiklet turumuzu yapıyoruz. Yeşilay'ın marka haline gelmiş faaliyetlerinden bir tanesi bisiklet turumuz. Bütün bağımlılıklardan uzak, sağlıklı yaşamın öncüsü olma rolünü Yeşilayımız bütün gücüyle, kuvvetiyle devam ettiriyor. Bisiklet de sporun, sağlıklı yaşama ne kadar etkili olduğunu gösterme anlamında bizim için çok önemli araçlardan bir tanesi. Bisikletli pedallı yaşam bizi sağlıklı yaşamak noktasında çok cesaretlendirecek, çok güçlendirecek. O yüzden biz yıl boyunca 1 hafta Tarihi Yarımada'da, 1 hafta Bostancı'da, İstanbul'da düzenli olarak bisiklet turu yapıyoruz ama senede bir defa bütün Türkiye'de 81 ilimizde aynı gün geleneksel bisiklet turumuzu gerçekleştirmiş oluyoruz. Bugün de İstanbul'da binlerce, 81 ilimizde on binlerce bisikletlimizle beraber turlar yapacağız. Sağlıklı yaşamın hepimiz için ne kadar önemli olduğunu ifade etmiş olacağız. Böylelikle hem sağlıklı yaşamla alakalı mesaj vermek istiyoruz. Yeşilay bağlamında da şunun altını çizmek istiyoruz, bir insan ancak bağımsız yaşayarak mutlu olabilir. Ancak bağımsız yaşayarak sağlıklı olabilir. Bütün bağımlılıklardan uzak olmanın yolu sanattan, spordan, sosyal ilişkilerimizden geçer. O yüzden hayatınıza ne kadar renk katarsak sporla, sanatla, sosyal ilişkilerimizle o kadar bağımlılıklardan uzak, güçlü, mutlu, huzurlu, umutlu bir hayat yaşamış olacağız. O yüzden de sporu özellikle de bisikleti bu yolda önemli bir imkan olarak görüyoruz" ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından başlangıç düdüğüyle bisiklet turuna katılanlar Sarayburnu'ndan Karaköy istikametine hareket etti. Buradan Dolmabahçe'ye kadar devam eden katılımcılar, bu noktadan geri dönerek Sarayburnu'nda bisiklet turunu noktaladı (DHA)

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Yeşilay Bisiklet Turu'ndan detay

-Bisikletlilerin ilerleyişi

-Genel Başkan Mehmet Dinç'in açıklamaları

-Genel ve detay görüntüler

===========

10- İSTANBUL'DA ÇOCUK KONGRESİ'NDE BİLİM SANAT VE GELECEK BULUŞTU

İSTANBUL,(DHA)- İSTANBUL İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi'nde gerçekleştirilen 2'nci İstanbul Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) Çocuk Kongresi'nde 750 öğrenci ve yazarın Temel Bilimler, İnsan ve Toplum Bilimleri, Mühendislik ve STEAM, Sanat, Müzik, Milli Teknoloji Hamlesi, Yapay Zeka, Sürdürülebilirlik, Yeni Medya, Milli Manevi Değerler ile Havacılık ve Uzay alanlarınki sunumları yarıştı. Kongre sonunda sözlü ve poster sunumlarıyla öne çıkan 15 öğrenci ve danışman öğretmene başarı belgesi verildi.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen 2'nci İstanbul Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) Çocuk Kongresi Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesinde gerçekleştirildi. Bu yıl ikincisi düzenlenen kongrede, İstanbul genelindeki 39 Bilim ve Sanat Merkezi'nden yönetici, öğretmen ve öğrenciler bir araya geldi. Öğrencilerin bilimsel düşünme becerilerini geliştirmelerini, araştırma yöntemlerini deneyimlemelerini ve fikirlerini ifade etme cesareti kazanmalarını amaçlayan kongre, yoğun ilgi gördü. Kongre kapsamında toplam 129 sözlü bildiri ve 68 poster bildirisi sunumu gerçekleştirildi. 750 öğrenci ve yazarın hazırladığı çalışmalar; Temel Bilimler, İnsan ve Toplum Bilimleri, Mühendislik ve STEAM, Sanat, Müzik, Milli Teknoloji Hamlesi, Yapay Zeka, Sürdürülebilirlik, Yeni Medya, Milli Manevi Değerler, Havacılık ve Uzay gibi geniş bir tematik çerçevede hazırlandı. Sunumlar, 41 okul yöneticisi ve 52 hakem öğretmenin değerlendirmeleriyle gün boyunca farklı oturumlarda dinleyicilerle buluşturuldu.

Kongre, Bilim ve Sanat Merkezi öğrencilerinin sahne aldığı piyano dinletisiyle başladı. Müzikal açılışın ardından öğrencilerin bilimsel ve sanatsal projeleri salonda kurulan çeşitli platformlarda izlenime sunuldu. Etkinliğe İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, ilçe milli eğitim müdürleri, okul yöneticileri, öğretmenler, veliler ve öğrenciler katıldı.

'ÇOCUKLARIN HAYALİ, BİR MİLLETİN İSTİKBALİDİR'

Kongrenin açılış konuşmasını yapan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, Bilim ve Sanat Merkezlerinin bireysel farklılıkları gözeten ve çocukların yeteneklerini açığa çıkaran kurumlardan çok daha fazlası olduğuna dikkat çekti. "Bugünün çocukları, yarının bilim insanları, sanatçıları, mühendisleri olacak. Onların içlerindeki cevheri fark edip geliştirmek hepimizin ortak sorumluluğu. II. Çocuk Kongresi, öğrencilerimizin hem akademik hem de sanatsal yönlerini ortaya koyduğu çok yönlü bir platform oldu" dedi. Yentür, öğrenci projelerinin sadece birer sunumdan ibaret olmadığını, ülkenin geleceğine tutulan birer ışık olduğunu vurguladı. Kongre temasının '21. Yüzyılda BİLSEM'li Olmak' olduğuna dikkat çeken Yentür, çağın dinamikleriyle donatılmış, yerli ve milli bakış açısına sahip bireylerin yetiştirilmesinin önemine değindi.

'BU KÜRSÜLERDE KONUŞAN HER ÇOCUK, YARININ TÜRKİYE'SİNE SES VERİYOR'

Konuşmasının devamında, kongrede sunum yapan her öğrencinin fikir dünyasının bir ülkenin yarınlarına işaret ettiğini ifade eden Yentür: "Burada yalnızca bilimsel sunumlar değil; bir medeniyetin istikameti de sergileniyor. Öğrencilerimizin cesareti, öğretmenlerimizin adanmışlığı ve velilerimizin desteğiyle biz İstanbul'da büyük bir eğitim ailesiyiz. Çünkü biliyoruz ki, çocuk konuşursa gelecek ses bulur; çocuk üretirse millet yükselir" dedi. Konuşmasının sonunda şair İsmet Özel'in dizelerine yer veren Yentür, "Ben öyle bilirim ki yaşamak, berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır" sözleriyle konuşmasını tamamladı.

SUNUM YAPAN ÖĞRENCİLERE BAŞARI BELGELERİ VERİLDİ

Kongre sonunda sözlü ve poster sunumlarıyla öne çıkan 15 öğrenci ve danışman öğretmenlerine başarı belgeleri, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Yentür tarafından takdim edildi. (DHA)

===========

11- RUS EİFMAN BALESİ'NDEN AKM'DE 'ANNA KARENİNA' PERFORMANSI

İSTANBUL, (DHA)- KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği 16'nci Uluslararası Opera ve Bale Festivali kapsamında, Boris Eifman'ın yorumuyla sahneye taşınan 'Anna Karenina' balesi, AKM'de sahnelendi. İzleyicilerin dakikalarca ayakta alkışladığı performans 1 Haziran'da tekrar sanatseverler ile buluşacak.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği 16'nci Uluslararası Opera ve Bale Festivali kapsamında, ünlü koreograf Boris Eifman'ın çarpıcı yorumuyla sahneye taşınan 'Anna Karenina' balesi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Telekom Opera Sahnesi'nde sahnelendi. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Tan Sağtürk'ün Eifman Balesi ve eser hakkında konuşması ile başlayan gece, etkileyici performansın dakikalar boyunca alkışlanması ile sona erdi. Lev Tolstoy'un dünya edebiyatına damga vuran aynı adlı başyapıtından ilhamla sahneye uyarlanan, Pyotr Ilyich Tchaikovsky'nin müziği ile hayat bulmuş olan bale, 1870'lerin Rusya'sında geçen tutkulu ve trajik bir aşk hikayesini merkezine alıyor. Sadakat, tutku, ihanet ve içsel çatışmalar arasında parçalanan Anna Karenina'nın dramatik öyküsü, Eifman'ın psikolojik derinlik taşıyan koreografisiyle adeta bir duygular fırtınasına dönüştü. Eserin müziğinde, Rus romantizminin en büyük bestecilerinden Pyotr Ilyich Tchaikovsky'nin eserleri kullanılıyor. Klasik bale tekniklerinin modern dansla iç içe geçtiği bu estetik şölen, hem görsel hem duygusal anlamda izleyenleri derinden etkiledi. Yalnızca dansı değil, insan ruhunu da sahneye taşıyan bir anlatıcı olan Boris Eifman'ın “Anna Kareninaösında, büyük bir aşkın yükünü taşıyan bir kadının içsel fırtınaları, dansın zarafetiyle hayat buldu. Dekor tasarımı Zinovy Margolin, kostüm tasarımı Vyacheslav Okunev, ışık tasarımı Gleb Filshtinsky imzalı eserde, Anna rolünde Maria Abashova, Vronsky rolünde Artyom Lepkov, Karenin rolünde Dmitry Krylov sahnedeydi. Eser, 1 Haziran'da tekrar sanatseverler ile buluşacak. (DHA)

Görüntü Dökümü:

-----------

-'Anna Karenina' balesinden görüntüler

=====

İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Sıradaki Haber