Geri Dön
Eğitim Küçük Elvin her hafta 17 kilometre yol gidip, ayda 24 kitap okuyor

Küçük Elvin her hafta 17 kilometre yol gidip, ayda 24 kitap okuyor

Hatay'ın Kırıkhan ilçesindeki kırsal mahalleden her hafta 17 kilometre uzaklıktaki ilçe kütüphanesine gelen Elvin Gül Çiftçi (12), buradan Türk ve dünya edebiyatına ait kitaplar alarak ayda 24 kitap okuyor. Kırıkhan Kütüphane Müdürü Erdoğan Cengiz tarafından da okumaya olan ilgi ve sevgisinden dolayı 2 altın kitap hediye edilen küçük kız, en çok kitap okuyan öğrenci seçildi.

Küçük Elvin her hafta 17 kilometre yol gidip, ayda 24 kitap okuyor

İlçeye bağlı Saylak Mahallesi'nde yaşayan Elvin Gül Çiftçi, kendi yaş grubundan arkadaş bulamayınca kitap okumaya yöneldi. Her hafta cuma günleri anne ve babasıyla evden çıkıp minibüse binerek 17 kilometre uzaklıktaki ilçe kütüphanesine gelen 7'nci sınıf öğrencisi Elvin, özellikle Türk ve dünya edebiyatına ait iki günde bir, haftada 6, ayda ise en az 24 kitap okuduğunu belirtti. Kırıkhan Kütüphane Müdürü Erdoğan Cengiz tarafından da okumaya olan ilgi ve sevgisinden dolayı 2 altın kitap hediye edilen küçük kız, en çok kitap okuyan öğrenci seçildi.

Yaşıtlarına kitap okumaları tavsiyesinde bulunan Çiftçi, "Yaşadığım mahallede kendi yaş grubunda fazla arkadaşım olmadığı için bir süre sonra tek uğraşım kitaplar oldu ve okuduğum kitaplar ile kendimi onların büyülü dünyasında buldum. Türk ve dünya edebiyatına ait kitapları beğenerek ve yaşayarak okuyorum. Okuduğum kitapları özellikle Türk edebiyatı eserlerinden seçmeye çalışıyorum. Özellikle Tarık Buğra'nın kitapları ile dünya edebiyatına ait kitapları severek okuyorum'' dedi.

'BAZI SATIRLAR DEFALARCA OKUMAMA RAĞMEN ÖLÜMSÜZDÜR'

Okuduğu kitapların yazarlarının duygularını anlayınca onlarla tanışmış gibi hissettiğini belirten Elvin Gül Çiftçi, şöyle konuştu:

"Kitap okurken, kitabın içindeki kahramanlar ile evrenin her köşesini gezip, istediğim olayların içinde olabiliyorum. Sanki kitaplar evrendeki kara delikler gibi beni içine çekiyor. Hepsi sanki benim için yazılmış gibi hissettiriyor. Atatürk’ün şu sözüyle kendimi açıklayabilirim; 'Görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim duygularımı, fikirlerimi hissedebiliyorsanız ve anlayabiliyorsanız bu kafidir'. Eğer ben yazarların duygularını anlayabiliyorsam, ben onları tanımış gibi oluyorum. Jules Verne’nin 'Balonla Beş Hafta' kitabındaki Doktro Ferguson’un azmi, Tolstoy’un 'İnsan Ne ile Yaşar?' kitabındaki Michael’in bilgeliğini ve Sermin Yaşar’ın 'Dedemin Bakkalı' kitabındaki çocukların elindeki kandil yiyeceklerini isteyip Afrika’daki çocuklara gönderdiğinde yüreğimdeki o sevgiyi ve merhameti hissetmiştim. Kitaplar kendine ve başkalarına saygılı olmayı öğretirken, yüreğimizi ve aklımız insanlık sevgisiyle doldurur. Benim için bazı kitapların son sayfaları bir dostla vedalaşmak kadar zor, bazı satırları ise defalarca okumama rağmen ölümsüzdür."