Geri Dön
Eğitim “Yüz yüze eğitimde duygusal gereksinimlere dikkat”

“Yüz yüze eğitimde duygusal gereksinimlere dikkat”

Pandemi nedeniyle yüz yüze eğitime ara veren okullar yeniden öğrencileriyle buluşuyor. ilkokullar tüm sınıf düzeyiyle seyreltilmiş şekilde, haftanın 2 günü devam edecek. Özel gereksinimli öğrenciler için özel eğitim okulları ve sınıflar eğitim vermeye başlayacak. Sınav döneminde olan 8'inci ve 12’nci sınıf öğrenciler de tam zamanlı olarak Bilim Kurulu'nun öngördüğü şartlar çerçevesinde sınıflarda yerlerini alacaklar. Dr.Öğr. Üyesi Meryem Demir Güdül, “Öğrencilerin duygusal gereksinimlerinin de bu süreçte göz önünde bulundurulması gerekiyor” dedi.

“Yüz yüze eğitimde duygusal gereksinimlere dikkat”

Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı Dr. Öğr. Üyesi Meryem Demir Güdül, “8. ve 12. sınıf öğrencilerinin ergenlik döneminde olduğunu düşündüğümüzde arkadaşlarla etkileşim ve sosyalleşme öncelikli ihtiyaçlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu ihtiyacı gidereceği için öğrencilere kısıtlı biçimde de olsa okula gidiyor olmak iyi gelecektir. Bu süreçte özellikle öğrencilerin akranları ile sağlıklı iletişim kuracakları güvenli ortamlar yaratmak en önemli hedef olmalıdır. Ayrıca Pandemi döneminde sınava hazırlanmakla ilgili kaygı, kızgınlık, üzüntü gibi duyguları paylaşmalarını sağlamak, duygularını fark etmeleri ve kabul etmeleri açısından önemli olacaktır. Özellikle grup çalışmaları ile arkadaşlarının da benzer duygular yaşayabildiğini fark etmek yalnız olmadıklarını görmeleri onlara iyi gelecektir. Ayrıca okul içerisinde gerekli önlemlerin alındığı spor ve sanat çalışmalarına yer vermek öğrencilerin daha fazla olumlu duygu yaşamalarına katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.

“SAĞLIK VE SINAV KAYGISI ÖN PLANDA”

Yüz yüze eğitime geçişi yalnızca akademik kayıpları telafi etmek şeklinde yorumlanmaması gerektiğine dikkati çeken, Dr. Öğr. Üyesi Meryem Güdül, şunları söyledi:

“Öğrenme süreci ve başarı duygulardan bağımsız değildir. Fiziksel sağlığı ya da geleceği hakkında yoğun kaygı yaşayan bir öğrencinin derse odaklanması ya da etkili ders çalışması mümkün olamayacaktır. Ergenlik dönemi de duygusal iniş çıkışların yaşanabildiği ve duygusal kontrolün henüz gelişmekte olduğu bir dönem. Bu noktada duygu düzenlemesi ve olumsuz duygularla etkili biçimde başa çıkmaları konusunda öğrencilere yardım etmek gerekecektir. Bu konuda okul psikolojik danışmanlarının Salgın Sonrası Okula Dönüş Psikososyal Destek Programı’ gibi programlarla eğitimler aldıklarını ve gerekli hazırlıklarını sürdürdüğünü biliyoruz. Bölümümüz de bu amaçla Bakırköy Kaymakamlığı’nın geliştirdiği bir projenin ortağı olarak okul psikolojik danışmanlarının etkili çalışmalar yürütmesine katkı sağlıyor."

“İKİNCİ ÖNEMLİ KAYGI KONUSU İSE SINAVLAR”

Okula dönüş sürecinde PDR’cilerin çalışması gereken en temel konunun kaygı olduğuna dikkati çeken Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı Öğr. Üyesi. Dr. Güdül, “Öğrenciler kendileri ve yakınlarının sağlığı konusunda kaygılılar. Bu konuda önlemler üst düzeyde alınmalı ve hem veliler hem öğrenciler bu konularda düzenli bilgilendirilmeli. İkinci önemli kaygı konusu ise sınavlar. Bireysel ya da küçük gruplar ile hedef belirleme, ders programı oluşturma, etkili ders çalışma gibi konularda yapılacak eğitsel planlama çalışmaları öğrencilerin motivasyonları ve çalışma becerileri üzerinde olumlu etki yaratabilecektir. Ayrıca 8. Sınıf öğrencileri gidebilecekleri liseler, 12. Sınıf öğrencileri de meslek ve üniversite seçimleri konusunda da desteğe ihtiyaç duyabileceklerdir” dedi.

“YAKINLARINI KAYBEDEN VE EKONOMİK KRİZDEN ETKİLENEN ÇOCUKLAR”

Pandemi döneminde yakınlarını kaybeden öğrencilerin de olduğuna dikkati çeken Güdül, “Kayıplarla baş etme konusunda yardıma ihtiyacı olan öğrencilere yönelik psikolojik danışmanlık çalışmalarına mutlaka yer verilmeli. Ayrıca biliyoruz ki bu dönemlerde aile içi çatışmalar ve eşler arası ayrılıklar da artabiliyor. Bu durum travmatik etkiler yaratabileceği gibi öğrencilerin ihmal ve istismar durumlarıyla karşılaşma olasılıklarını da arttırmaktadır. Öğrencileri ve velileri bu konularda bilinçlendirmek, risk grubunda olan öğrencilerle iletişim içinde olmak ve öğretmenlere bu konuda iş birliği yapmak da kritik olacaktır. Elbette bu işte kritik role sahip öğretmenleri, onların hem akademik hem de psikolojik anlamda desteklenmelerinin gerektiğini de es geçmemek gerekir” şeklinde konuştu.

“VELİLERLE ARTAN ETKİLEŞİMİN KORUNMASI VE ARTTIRILMASI ÖNEMLİ”

Uzaktan eğitim döneminde, ailelerin katılımcı rollerine dikkati çeken Dr. Öğr. Üyesi Meryem Güdül yüzyüze eğitime geçiş aşamasında aile ve eğitimci odaklı çalışmaların önemine şu sözlerle değindi:

“Bu dönemde özellikle velilere yönelik çalışmalar hız kazandı. Çünkü yüz yüze etkinliklere veli katılımları sağlamak iş yoğunluğu, ulaşım zorluğu gibi sebeplerden zorlu olurken, online çalışmalara veliler çok daha kolay katılım gösterdiler. Ayrıca birçok veli çocukları ile daha çok vakit geçirip, onların eğitim süreçlerine daha çok dahil oldu. Böylece eğitim süreçlerindeki zorlukları ve çocuklarının gereksinimlerini daha iyi anlama fırsatı buldular. Velilerle artan etkileşimin korunması ve arttırılması önemli. Onların yaşadıkları kaygıları ve baş etmekte güçlük çektikleri konular üzerinden ailelere özel eğitim ve destek grupları oluşturulabilir. Ayrıca evlilikle ilgili problemler yaşamaları durumda yararlanabilecekleri destek kaynakları konusunda bilgilendirmek de yararlı olacaktır.”