Geri Dön
Gündem “Depreme karşı yapılan en büyük hatalardan biri hızlı üretim ve niteliksiz yoğunluk”

“Depreme karşı yapılan en büyük hatalardan biri hızlı üretim ve niteliksiz yoğunluk”

“4 Ekim Dünya Mimarlık Günü” vesilesiyle mimarlık öğrencilerine önerilerde bulunan Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ece Ceylan Baba, “Depreme karşı yapılan en büyük hatalardan biri hızlı üretim ve niteliksiz yoğunluktur. Depreme karşı alınan önlemlerin iyileştirilmesinde mimarların da sorumluluğu vardır. Bu yüzden öğrencilere tavsiyem, tüm çalışmalarını gelecekte olabilecek afetleri, yenilikleri dikkate alarak yapsınlar” dedi.

Dünya Mimarlık Günü, 1985 yılından bu yana her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü, BM Dünya Konut Günü’ne paralel olarak kutlanıyor. Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) tarafından bu yılki teması ise “Sağlıklı bir dünya için temiz çevre” olarak belirlendi.

Dünya Mimarlık Günü’ne ilişkin açıklamalarda bulunan Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ece Ceylan Baba, sağlıklı bir çevre için mimarların; doğaya rağmen değil, doğanın mükemmelliğinden ilham alarak tasarım yapabileceğine vurgu yaptı. Baba, “Bu yüzden mimarlar çevreyi çok iyi gözlemlemeli, bağlamsal düşünebilmeli ve ileri görüşlü olup herhangi bir afet veya beklenmedik doğa olaylarına adapte olabilen projeler tasarlamalıdır” dedi.

DOĞA DOSTU MALZEME KULLANILMALI

Mimarlığın hayatın içinde, dinamik bir meslek olduğunu belirten Prof. Dr. Baba, mimaride sürdürülebilirlik konusunun çok önemli olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Baba, “Dünyanın kaynakları tükenmek üzere… Sürdürülebilir bir dünya için mimarlar da sorumluluk hissetmeli... Mimari projelerde yeşil ve açık alanlara yer verilmeli, doğa dostu malzeme kullanılmalı. Mimarlar yeni gelişen teknolojiyi kullanarak bir yandan da doğa dostu çözümler geliştirilebilmeli” diye konuştu.

DEPREME KARŞI ‘UMUT ELAZIĞ’

Mimar Emre Arolat ile birlikte Türkiye’de deprem sonrası yıkımların ve acıların bir daha yaşanmaması için çözüm önerisi getiren ‘Umut Elazığ’ isimli sosyal sorumluluk projesini de başlatan Prof. Dr. Ece Ceylan Baba, projeye ilişkin bilgi verdi. Projenin Elazığ Valiliği, Elazığ Belediyesi ve Elazığ Sanayi ve Ticaret Odası işbirliğiyle ve bağımsız bir kurul danışmanlığında gerçekleştirildiğini anımsatan Prof. Dr. Baba, projede Elazığ kenti için 600 bin metrekarelik alanı kapsayan, doğaya ve çevreye duyarlı, kendi kendine yetebilen, sürdürülebilir ve alternatif mimari tasarım çözümlerinin geliştirilmesinin hedeflendiğini söyledi.

İNSANA, DOĞAYA, ÇEVREYE FAYDA SUNMAK ÇOK ÖNEMLİ

Umut Elazığ çalışmalarında, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisinin öğretilerinin de göz önünde bulundurulduğunu ifade eden Prof. Dr. Baba, kent için doğal afetler ve salgınlar gibi olağanüstü durumlarla baş edebilecek tasarımlar yapıldığını söyledi. Projede yaklaşık beş yüzü aşkın konut ve yaşam ünitesi olduğunu kaydeden Ece Ceylan Baba, “Bunların her biri farklı büyüklük ve içerikte ama hepsinin ortak özelliği doğa ve tarımla ilişkisinin olması. Projede ‘Yol Boyu’ isimli ticari bir aks mevcut. Bunun sayesinde Elazığ’ın yerel değerlerinin tekrar canlandırılacağı atölye ve gıdalar üzerine üniteler oluşturulacak” diye konuştu. Projenin 15 Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisi ve 3 yeni mezun tarafından tasarlandığını da belirten Prof. Dr. Baba, projenin ülkemiz için öncü bir proje olmasını arzu ettiğini söyledi.

YAPI SEKTÖRÜ, BİR OLMALIDIR

Türkiye’nin depreme hazır olmadığını anımsatan Prof. Dr. Baba, mimarların da depreme karşı sorumluluğu olmasına rağmen bu durumda bir yere kadar söz sahibi olabileceklerine işaret etti. Yapı sektörünün bir bütün olarak deprem sorununa çözüm araması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Baba, “Merkezi ve yerel yönetim, yatırımcı, mimar, inşaat mühendisi gibi sektörün tüm bileşenleri bir araya gelmeli. Bu sorunun çözümü için ortaya koyulan çalışmalar, kolektif bir aklın ürünü olmalı. Bence yapılan en büyük hatalardan biri kontrolsüz hızlı üretim ve niteliksiz yoğunluktur” şeklinde konuştu.

DEPREM TOPLANMA ALANLARI ÇOK AMAÇLI TASARLANABİLİR

Deprem toplanma alanlarında da mimarinin önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Baba, “Deprem toplanma alanlarının önceden belirlenip kesinlikle yapılaşmaya açılmaması gerekir. Bu yüzden belki şöyle düşünülebilir; bu alanlar sadece deprem toplanma alanları değil, afet dışındaki zamanlarda da yine kentin ve kentlinin rekreasyonu için kullanılan çok amaçlı alanlar olarak tasarlanabilir” açıklamasını yaptı.