Geri Dön
Gündem Yenilenebilir enerjide Türkiye Avrupa ikincisi

Yenilenebilir enerjide Türkiye Avrupa ikincisi

İSTANBUL Aydın Üniversitesi’nde Küresel İklim Değişikliği ve Afetlerle Mücadelede Kitle İletişimi Çalıştayı düzenlendi. Çalıştayda ‘Küresel iklim değişikliği süreci ve afetlerle mücadelede medyanın rolü’ ele alındı.

Üniversitenin Enerji Politikaları ve Piyasaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EPPAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Filiz Katman, Türkiye’nin iklim değişikliğinden ciddi oranda etkilendiğini ve bu nedenle devletin ve sivil toplum kuruluşlarının özellikle yenilenebilir enerji konusunda ciddi çalışmalar yaptığını ve Türkiye'nin Avrupa'da bu alanda ikinci olduğunu söyledi.

Konunun uzmanı medya mensuplarının yer aldığıKüresel İklim Değişikliği ve Afetlerle Mücadelede Kitle İletişimi Çalıştayı'nda, dünyada ve Türkiye’de büyük afetlere yol açabilecek risklere karşı kamuoyunun farkındalığının artırılmasının yöntemleri, büyük afetlere hazırlıkta kitle iletişim araçlarının rolü ve bu araçların afet risklerine yaklaşımı konuşuldu.

İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Enerji Politikaları ve Piyasaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Filiz Katman, Türkiye’nin iklim değişikliğinden ciddi oranda etkilendiğine ve bakanlıkların, sivil toplum kuruluşlarının çalışmalar gerçekleştirdiğine değindi. Katman, “Şu an yaşadığımız durum iklim değişikliğiyle bağlantılı. Bütün kış boyunca beklediğimiz karın Şubat ayının son günlerinde gelmiş olması bunun bir göstergesi. Toplumda bilinç eksikliği mevcut” dedi.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÜRETİM FAALİYETİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR

Halkın iklim değişikliği hakkında bilinçlendirilmesi gerektiğinin önemini vurgulayan Katman, “İklim değişikliği konusunda belli bölgelerdeki üretim faaliyetlerinin olumsuz etkileneceğini dikkate almamız gerekiyor. Tropik iklim kuşağına girdiğimize dair çeşitli belirtiler var. İklim, uzun dönemli bir olay olduğu için muhakkak takip edilmesi gerekiyor. Küreselleşmenin en çok hissedildiği alan iklim alanı. Buzullarda yaşanan bir olay siz çok uzakta olsanız bile hava yoluyla size ulaştığı için ‘bundan etkilenmeyeceğim’ diyemiyorsunuz. Bu yüzden hazırlıklı ve bilinçli olmak gerekli. Bir şeyi bilirseniz ondan korkmazsınız bu sebeple bilgi düzeyinin artırılması gerekiyor. Bilgilerimizi paylaşmak ülkemiz için daha faydalı olacaktır” ifadelerini kullandı.

“MEDYA, KULLANDIĞI DİLE ÖNEM VERMELİ”

Filiz Katman, medyanın halkı bilgilendirmede ve bilinçlendirme de önemli yeri olduğuna değindi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Medyanın kullandığı dile çok önem vermesi gerekiyor. Konunun uzmanlarının sorumluluk üstlenmesi önemli. Sorunun ne olduğunu konunun uzmanları bildiği için medya çalışanlarıile uzmanlık alanı olan kişilerin temasa geçip bu süreci planlaması gerekiyor. Artan bir bilinç söz konusu ancak bunun tabana yayılması büyük önem taşıyor. Özellikle çocukların bu anlamda çok daha fazla bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Taze beyinler olduğu için, yerleşik kalıplı beyinlere nazaran çocukların ve gençlerin duyarlı yetişmesi daha kolay. Bu anlamda sempozyum bünyesinde lise öğrencilerini de dinleyici olarak davet etmeyi düşünüyoruz. Doğru bir dille farkındalık yaratılması konusunda hepimize sorumluluk düşüyor.”

“YENİLENEBİLİR ENERJİDE KAYNAK ARTIŞI SAĞLAYAN İKİNCİ ÜLKEYİZ”

Enerji kaynaklarında çeşitlendirilmeye gidilmesi, yerli kaynaklara önem verilmesi ve yenilenebilir kaynakların giderek artırılmasının son derece önemli olduğunu belirten Katman, “2017 yılında Avrupa bünyesi ülkeleri nezdinde değerlendirme yapıldığında en fazla yenilenebilir enerji kaynak artışı sağlayan ikinci ülkeyiz. Bu durumda özel sektörün çok büyük payı var. Özel sektör ve devlet planlı bir şekilde gerekli bütün adımları atarak çalışmalar yapıyor. Güneş paneli, güneş pili, rüzgar santrallerinde kullanılan mekanizmalar ve bu anlamda yapılan yatırımlar çok önemli. Orada kullanılan materyallerin Türkiye’de üretilmesi de büyük önem taşıyor çünkü bunların hepsi maliyeti düşürüyor ve maliyet düştükçe ekonomik olarak daha tercih edilir hal alıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarında halkımızın da faydalanabileceği alanlar var. Yenilenebilir enerji sektörü yeni iş alanları açıyor. Evlerin çatısına koyulacak bir panelle ihtiyacınızı karşılayıp, fazlasını devlete satabilirsiniz. Bu halk için de önemli bir gelir kaynağı. Bu alanda adımlar atılıyor ancak yeterli değil, bir adım atmak hiç adım atmamaktan daha iyidir” diye konuştu.

“DEPREM RİSKİ ALTINDAYIZ”

Afetlerin, toplumu etkileyen bir sonuç olduğunu belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitim ve Uygulama Araştırma Merkezi (AFAM) Uzmanı Serhat Yılmaz, “Toplumun doğal afetlerin yaratacağı etkiye hazırlanmasını sağlayacak çalışmalar yapıyoruz. Topraklarımızın yüzde 76’sı birinci ve ikinci derece, yüzde 92’si ise bir, iki, üç ve dördüncü derecede deprem riski altındadır. Ciddi bir deprem tehlikesi içindeyiz. Bu yıl daha fazla hissedilen küresel iklim değişikliğinin sonuçları, su kaynaklarının azalması, kuraklıktan kaynaklanan etkiler bu riski tetikliyor. Kalabalık nüfuslu büyük kentler oluşturmaya başladığımızda, kentler de afete açık alanlar olarak risk havuzunda yer alıyor. Çünkü doğal kaynaklı olmasa bile insan kaynaklı risklere açık bir hal alıyor. Ülke olarak birçok afet türüne açığız. Kapasitemizi yeterli düzeyde geliştirmediğimizi düşünüyorum” dedi.

“MEDYA KAMUOYUNU BİLİNÇLENDİRMELİ”

Afetlerden görülecek zararlara yönelik sosyal kapasitenin artırılması gerektiğini ve bilgilenmenin önemli olduğunu söyleyen Yılmaz, “Sağlam binalarda oturursak depremden zarar görmeyiz, eşyaları sabitlersek üzerimize düşüp zarar vermesini engelleriz. Bunun gibi basit önlemlerin bile eğitimini alır bilgilenirsek, deprem anında nasıl davranacağımızı öğreniriz ve panik halinde zarar verecek hareketlerde bulunmayız. Depreme nasıl hazırlanacağını bilmeyen insan deprem gibi bir afet karşısında daha kaderci yaklaşıma sığınabilir ya da daha çaresiz hissedebilir. İnsanlara nasıl hazırlanacağını, depremin nasıl olduğunu, ne tür etkiler doğurduğunu ve bu tür etkilere karşı ne tür önlemler alınması gerektiğini öncesi ve sonrası olarak adım adım bilgilendirilmeli. Böylece zarar görme ihtimalini çok daha aza indireceğiz. Kamu kurumlarının, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektörlerin, medyanın ve temelde bireyin görev ve sorumlulukları var” diye konuştu.

“HENÜZ GEÇ DEĞİL”

Çalıştayda söz alan isimlerden NTV Hava Durumu Sunucusu Gökhan Abur İstanbul’un üç karakteristik rüzgarı olan poyraz, karayel ve lodosun inşa edilen gökdelenler nedeniyle ortadan kaybolduğunu, bunun da İstanbul’un iklimine etki ettiğini ifade ederken, İAÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Girgin, başta küresel iklim değişikliği olmak üzere genel anlamda toplumun bilinç düzeyinden bahsederek “Böyle bir topluma neyi nasıl anlatacağız? Kısa vadede bir şey yapamayız. Ancak eğitici birkaç kısa film televizyonlarda zorunlu yayın olarak kullanılabilir, o kadar” dedi. “Afetin ne olduğunu anlamamız için onu birebir yaşamamız lazım. Sözgelimi depremi algılayacaksak toplumca enkaz altında kalmamız lazım” diyen CNNTürk muhabiri Göksel Göksu, “Gazeteci, ne aradığını bilerek sahaya çıkmalı. Bunu 1999 depreminde gördük: Medya o süreçte büyük bir şaşkınlık içindeydi. Van depreminde bunu biraz üstünden attı” derken, CNN Türk Hava Durumu Sunucusu Bünyamin Sürmeli ise toplumun eğitim düzeyinin düşük olmasına rağmen kaliteli bir içeriği algılayabilmesinden hareketle, “Bu konuda kaliteli bir iş yaparsak halk bunu benimseyecektir” diye konuştu.

FOX TV Hava Durumu Sunucusu Ezgi Gözeger medyanın afet öncesi risk yönetimi alanında elini taşın altına koyması gerektiğini ifade ederken, çalıştayın başında geniş bir sunumla iklim değişikliklerini ve afetleri anlatan Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy ise dünyanın son 1500 yılın en sıcak dönemini yaşadığını ifade ederek, “Atmosferdeki karbondioksit parçacık oranı 400 ppm’yi aşarsa geleceği kurtarmak zor olur. Şu an bu oran sınırda. Yani henüz geç değil” diye konuştu.

Çalıştay, İstanbul Aydın Üniversitesi Enerji Politikaları ve Piyasaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EPPAM) Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM), koordinasyonunda; Toplumsal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (TARMER), Ulusal Güvenlik ve Strateji Uygulama ve Araştırma Merkezi (USAM) ve iş birliğinde gerçekleştirildi. 'Küresel İklim Değişikliği ve Afetlerle Mücadelede Kitle İletişimi Çalıştayı'nın, Nisan ayında yine İstanbul Aydın Üniversitesi’nce düzenlenecek olan “Küresel İklim Değişikliği, Çevre ve Enerji 2’nci Uluslararası Sempozyumu” kapsamında gerçekleştirildiği belirtildi.