Geri Dön
Kültür&Sanat Akademisyenden çağrı: Türkiye’ye de ‘ayakkabı müzesi’ kurulsun

Akademisyenden çağrı: Türkiye’ye de ‘ayakkabı müzesi’ kurulsun

İstanbul’da bir vakıf üniversitesinin Ayakkabı Tasarımı ve Üretimi Programı’nda görev yapan öğretim görevlisi Havva Meryem İmre, ayakkabının insanlığın kültürünü, geldiği noktayı, ilerlemesini ve değişimlerini gösteren en önemli giysi olduğunu söyleyerek, ‘ayakkabı müzesi’ kurulması gerektiğini dile getirdi.

Akademisyenden çağrı: Türkiye’ye de ‘ayakkabı müzesi’ kurulsun

Birçok ülkede ‘ayakkabı müzesi’nin olduğunu belirten İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Ayakkabı Tasarımı ve Üretimi Programı Öğretim Görevlisi Havva Meryem İmre, Türkiye’de de kurulması gerektiğini vurguladı.

“NESİLDEN NESLE KÖPRÜ OLUŞTURULMALI”

Çok geniş bir coğrafyada 600 yıla yakın hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğu’nun deri ve dericilik üzerine çalışmalarının özellikle ayakkabı, terlik, çizme gibi görsel ve estetik yönden yüksek ürünlerin bir araya getirilerek, dünyadaki örneklerine ulaşılması için çalışmalara hız verilmesi kültürel ve sosyal gelişimin belgelenmesi ve ulaşılabilir hale gelmesinin önemine vurgu yapan Öğr. Gör. İmre, “Osmanlı dönemine ait ayak giysileri üzerindeki çalışmaların geliştirilerek, geniş kapsamlı bir ‘ayakkabı müzesi’ ile ilgili çalışmaların başlatılması, geçmişten günümüze kültürel mirasın varlığını gelecek nesillere aktararak ve köprü oluşturarak sürdürülebilirliğini sağlamak kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. ‘Dost başa düşman ayağa bakar’ atasözü insanı ve toplumu her yönüyle tanımak için en önemli görselin ayakkabı olduğunu çok iyi anlatmaktadır” diye konuştu.

“İLK AYAKKABI MÜZESİ 1865 YILINDA AÇILDI”

Öğr. Gör. Havva Meryem İmre “Toplumsal hayatın, ekonominin kültürel gelişim ve değişimini en belirgin şekliyle ortaya koyan ayakkabı için ilk açılan müze 1865 tarihli Northampton müzesidir. Bu müzeye 1995 yılında Toronto’da açılan Bata Ayakkabı Müzesi eşlik etmektedir. Yapılan arkeolojik çalışma ve kazılar sonunda ortaya çıkarılan en eski ayak giysilerinden biri olarak 1938 yılında Amerika Oregon Eyaletinde arkeolog Luther Cresmann’ ın Fort Rock volkanik mağarasında yaptığı çalışmalarda bulunan sandalettir. Bozulmadan günümüze ulaşan ve yavşan otu gibi bitki dalları lif haline getirilerek yapılmış bir düzine sandalet günümüzden 10 bin 500 yıl öncesine tarihlenmektedir” dedi.

“AYAKKABI BİR STATÜ GÖSTERGESİDİR”

Ayakkabının her dönemde bir statü göstergesi olduğunu belirten Öğr. Gör. Havva Meryem İmre “Ayakkabılar, insanoğlunun doğumundan ölümüne kadar yaşamının her evresinde coğrafi, sosyal ve ekonomik koşullara bağlı olarak biçim, imalatında kullanılan materyaller ve uygulanan teknikler açısından farklılıklar göstermekte, insan bedenini koruma görevinin yanı sıra süslenme ve statü belirleme aracı olarak da etkin bir dili oluşturmaktadır. İnsanoğlu bulunduğu coğrafi yapıya ve şartlara uygun olarak yaradılışı gereği ayağını korumak zorunda kalmıştır. Ayağı dış etkilerden korumak amacıyla önce ağaç kabukları sonra deri ile devam eden insanın ayağını koruma çabası kültürel gelişimi ile uygarlık basamaklarını tırmanırken ayakkabıda kullanılan malzemeler, aksesuarlar, işçilik, formlar gelişmiş ve değişime uğramıştır. Bir ömür boyunca bedenimizi taşıyan ayaklarımızın konforunu sağlayan ayakkabılar giyildiğinde sosyal açıdan nerede durduğunu göstererek değişimlerin ve gelişmelerin özelliklerini sembolize eden bir nesne olmuştur. Yeryüzünün dört bir tarafı geçmişin izlerini taşıyan kalıntılar ile doludur ve her kalıntı ait olduğu zamanın izlerini taşır ve bulunduğu coğrafi bölgedeki uygarlık düzeyinin göstergesidir. Bu kalıntılar içerisinde önemli olan nesnelerden biri ayakkabıdır” ifadelerini kullandı.