Geri Dön
Kültür&Sanat Kurtulmuş: Türkiye’nin Milli Savunma Sanayi’nde güçlenmesiyle Ayasofya’nın ibadete açılması arasında birebir bir ilişki vardır

Kurtulmuş: Türkiye’nin Milli Savunma Sanayi’nde güçlenmesiyle Ayasofya’nın ibadete açılması arasında birebir bir ilişki vardır

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Osmanlı Sadrazamı ve Düşünür Said Halim Paşa’nın vefatının 100’üncü yılında düzenlenen sempozyuma katıldı. AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, “Türkiye’nin Milli Savunma Sanayi’nde güçlenmesiyle Ayasofya’nın ibadete açılması arasında birebir bir ilişki vardır” dedi.

Kurtulmuş: Türkiye’nin Milli Savunma Sanayi’nde güçlenmesiyle Ayasofya’nın ibadete açılması arasında birebir bir ilişki vardır

Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen sempozyuma AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, kültür dünyasının seçkin isimleri ile akademisyen ve araştırmacılar katıldı. Sempozyumda Said Halim Paşa’nın yaşam öyküsü, siyasi ve ilmi kişiliği, entelektüel birikimi, Türk modernleşmesi ve İslam düşüncesi üzerine yaptığı tespit ve teşhisler çeşitli yönlerden ele alındı. Altı oturumdan oluşan sempozyumda Said Halim Paşa’ya dair duygu ve düşünceleri, onun sosyal ve siyasi fikirlerine dair değerlendirmeleri paylaşıldı.
Sempozyuma katılan AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, “Said Halim Paşa devletin çok üst makamlarına kadar gelmiş çok önemli bir devlet adamıdır. Sadece siyasetin teorik olarak değil, aynı zamanda pratik olarak da nasıl yönetileceğine vakıf olan bir kişiydi. Doğuyu ve batıyı iyi sentez etmiş olan bir büyük bir âlimdi” değerlendirmesinde bulundu.

“EN TEMEL AKTÖR KENDİ MEDENİYETİMİZ ÜZERİNDE YÜKSELEBİLME BİLİNCİDİR”

Bu milletin kendi gövdesi üzerinde yükseleceğini söyleyen Kurtulmuş, “Bunu dünyaya daha güçlü bir şekilde haykırabileceğiz. Milletçe köklerimiz üzerinde nasıl daha ileriye gidebileceğiz, nasıl daha güçlü kalkınacağız, bu çabaları ortaya koyarsak çok daha güçlü olacağız. Türkiye’nin çok sert partili siyasi hayatındaki gelişmeler de göstermiştir ki Türkiye’deki yönetimler ya da siyasetin genel çerçevesi ne kadar çok millete yakınlaşırsa Türkiye’nin ekonomik ve diğer alanlardaki kalkınması da o kadar güçlü olmuştur. Örnek; Adnan Menderes, Turgut Özal ve şu an içinde yaşadığımız Cumhurbaşkanımızın öncülüğündeki bu dönemdir. Türkiye Milli Savunma Sanayi’nde güçlü bir şekilde adımlarını atıyorsa, Türkiye bir taraftan Uzay Sanayi ile ilgili çalışmalarını yapıyorsa ve Türkiye yeni bir kalkınma hikayesi yazmaya gayret ediyorsa hiç şüphemiz yoktur ki buradaki en temel aktör kendi medeniyetimiz üzerinde yükselebilme bilincidir” ifadelerini kullandı.

“EN GÜÇLÜ SİYASAL FİKİR BİLE SİYASİ PRATİKTEN UZAKSA ONUN TOPLUMA MİLLETE BİR FAYDASI YOKTUR”

Türkiye’nin Milli Savunma Sanayi’nde güçlenmesiyle Ayasofya’nın ibadete açılması arasında birebir bir ilişki vardır. Ayasofya’yı nasıl açabiliriz diyen bir zihniyete sahip olsaydık bugün Türkiye’nin Milli Savunma Sanayi’nde bu noktalara gelemezdik. Önümüzde çok daha fazla kapıların açılacağını ifade etmek isterim. Siyaset günlük pratik işidir ama siyaset aynı zamanda bir fikir ve paradigma işidir. En güçlü siyasal fikir bile siyasi pratikten uzaksa onun topluma millete bir faydası yoktur. Biz diyoruz ki, siyasal fikir ve pratiğin güçlendirilmesi gerekiyor. Batıcı zihniyetin hem Türkiye’de hem de bizim coğrafyamızda var olduğunu biliyoruz. Buna karşı bizim vereceğimiz en büyük cevaplardan birisi de Said Halim Paşa’nın İslamlaşmak dediği ya da İslamcılık dediği kendi kökleri üzerinden bu medeniyet coğrafyasının yeniden yükselmesi bilinci önümüzdeki 10 yıllara damgasını vuracak eskimeyen bir siyasi istikamet eskimeyen bir manifestodur. Bu anlamda Said Halim Paşa’nın hayatında da bütün bunları öğreniyoruz. Sait Halim Paşa bundan sonraki nesiller tarafından da daha iyi anlaşılmasına vesile olacak bu ve benzeri sempozyumlarla geniş kitlelere tanıtılmasını çok güzel bir ödev olduğunu biliyorum” şeklinde konuştu.

“KÜLTÜR SANAT MERKEZİ İNŞA EDERKEN, TEMEL HEDEFİMİZ, EN TEMELDE BİR ATMOSFER, BİR İKLİM İNŞA ETMEKTİR”

Programda konuşan Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, “Zeytinburnu Kültür Sanat, açıldığı 2009 yılından beri açılış ideallerine bağlı kalan ve bu yönüyle Zeytinburnu ve İstanbul halkı için göz aydınlığı denilebilecek bir kurum olmuştur. Bunu özellikle vurguluyorum, çünkü özellikle yerel yönetimlerde bizimkisi gibi kurumlarda inşa edilen yapılara maddi ve manevi bir misyon yüklenerek açılan kurumların o misyonun istikrarla sürdürülmesi de hayati bir önem arz etmektedir. Kültür sanat işleri söz konusu olduğunda, sürdürülebilirliğin sağlanması, sabır ve istikrar, planlamada mutlaka göz önünde bulundurulması gereken unsurlar olmalıdır. Çünkü bir kültür sanat merkezi inşa ederken, temel hedefimiz, en temelde bir atmosfer, bir iklim inşa etmektir. Zeytinburnu Belediyesi, Zeytinburnu Kültür Yayınları ve Zeytinburnu Kültür Sanat ilk günden bugünümüze bu şuurla bilinçle uzun yürüyüşünü sürdürdü, sürdürüyor. Geldiğimiz noktada bugün gururla geriye bakınca görüyoruz ve söyleyebiliyoruz ki, kitaplarından, dergilerine, kurslarından, atölyelerine, seminerlerinden, söyleşilerine, konserlerinden atölyelerine, sinema ve tiyatro gösterimlerine, sanat yarışmaları ve sempozyumlarına kadar titizlikle inşa edilmiş büyük bir resim karşımızda durmaktadır.” ifadelerini kullandı.

“BUGÜNE KADAR GERÇEKLEŞTİRİLEN SEMPOZYUMLARI ART ARDA SIRALAMAK BİLE EMEĞİ GÖSTERİYOR”

Başkan Arısoy, “Bir kısmında sizlerin de yer aldığı, daha sonradan kitap olarak da yayınlanan sempozyumlarımızın sadece isimlerini art arda sıralamak bile arkasındaki emek ve planlamayı gösterecektir. Uluslararası Göç Sempozyumu (2005), Uluslararası Göç ve Kadın Sempozyumu (2008), Bitkilerle Tedavi Sempozyumu (2010), Vefatının 75. Yılında Mehmet Akif Ersoy Sempozyumu (2011), Türkiye’de İslamcılık Düşüncesi ve Hareketi Sempozyumu (2013), 110. Doğum Yılı vesilesiyle Necip Fazıl Kısakürek Sempozyumu (2015), 100. Doğum Yılı vesilesiyle Cemil Meriç Sempozyumu (2016), Bir Aydın Üç Dönem Kemal Tahir Sempozyumu (2018), 100. Doğum Yılı vesilesiyle Tarık Buğra Sempozyumu (2018)” şeklinde konuştu.

2. GÜN ONLINE OLARAK 4 OTURUMLA DEVAM EDECEK

Oturum konuşmacıları Prof. Dr. M. Hanefi Bostan, D. Mehmet Doğan, Prof. Dr. Yasin Aktay, Prof. Dr. Kudret Bülbül; Paşa’nın hayatı, İslamcılık fikri ve bu akım içindeki yeri, Paşa’nın Osmanlı’daki algısı ve geçmişten günümüze ne söylediğini değerlendirecekler. Sempozyumun birinci oturumunda, oturum başkanlığını Beşir Ayvazoğlu üstlenecek. Paşa’nın entelektüel isimlerle ilişkilerini, “Kadın Serbestisi”, ilim ve maarifle ilgili fikirlerini değerlendirmek üzere Prof. Dr. Abdullah Uçman, Cihan Aktaş, Prof. Dr. Mustafa Gündüz, Dr. Kemal Kahraman söz alacak.

Sempozyumun ikinci gününde dört oturum gerçekleştirilecek. Doç. Dr. Turgay Anar’ın başkanlık yapacağı ikinci oturumda; Ümit Aktaş, Doç. Dr. Ahmed Dağ, Dr. Güngör Göçer ve Erdal Kurğan, Paşa’nın imparatorluğun son dönemde yaşadığı krizler hakkındaki fikirlerini ve sunduğu kurtuluş reçetesini, meşrutiyet düşüncesi üzerine değerlendirmelerini içeren sunumlar yapacaklar. Prof. Dr. Fazıl Gökçek’in başkanlık yapacağı üçüncü oturumda Paşa; kendi içindeki çelişkileri, spor ve kültüre olan merakı, dili ve üslubu, iktisat sosyolojisi veçhelerinde değerlendirilecek. Hakan Arslanbezer, İbrahim Öztürkçü, Kürşad Arıkan, Ali Haydar Beşer tebliğlerini sunmak üzere bu oturumda yer alacak.

Sempozyumun dördüncü oturumunda Paşa, İslamcılık anlayışı, hakikat algısı, çağdaş siyasal teorisi bağlamlarında değerlendirilecek. Prof. Dr. Ferhat Ağırman’ın başkanlığında gerçekleşecek bu oturumda, Prof. Dr. Bedri Gencer, Prof. Dr. Ergün Yıldırım, Dr. Kürşad Atalar, Dr. Vahdettin Işık söz alacak. Son oturum Prof. Dr. Yücel Bulut’un başkanlığında, Doç. Dr. Alev Erkilet, Prof. Dr. Kenan Çağan, Prof. Dr. Mehmet Fatih Birgül, Dr. Ahmet Süruri’nin katılımlarıyla yapılacak. Katılımcılar; Paşa’ya yapılan eleştiriler, onun milliyet, din ve yabancılaşma algıları üzerinde duracaklar.