Geri Dön
Politika AK Parti Sözcüsü Çelik net konuştu: Hiçbir şekilde geçit vermeyeceğiz

AK Parti Sözcüsü Çelik net konuştu: Hiçbir şekilde geçit vermeyeceğiz

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Türkiye’de provokasyon mevsimi kapalıdır. Geçmişte bunlarla çok sonuç alınmıştı, adrese teslim uygulamalardı. Maşaları değişir, arkalarındaki zihniyet değişmez. Bu provokasyonlara hiçbir şekilde geçit vermeyeceğiz. Türkiye’de herkes birinci sınıf vatandaştır." dedi.

AK Parti Sözcüsü Çelik net konuştu: Hiçbir şekilde geçit vermeyeceğiz

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), yaklaşık 70 gün sonra Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yüz yüze toplandı. Parti genel merkezinde yapılan toplantı, yaklaşık 3 saat sürerken, oturma düzeni sosyal mesafe kuralına göre ayarlandı ve MYK üyeleri maske taktı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK sürerken, basın toplantısı düzenleyerek MYK gündemindeki konulara ilişkin bilgi verdi ve soruları yanıtladı. Teşkilattan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir'in teşkilatlara ilişkin geniş bir sunum yaptığını belirten Çelik, "Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'nda yapılacak değişiklikler Türk siyasetinde güçlü bir şekilde konuşuluyor. MYK bunu da değerlendirmeye almıştır. TBMM'de çeşitli teklifler söz konusu. Bu konuda da AK Parti TBMM grup başkanımız ve grup başkanvekillerimiz bilgilendirme gerçekleştiriyor" diye konuştu.

'NE IRKÇILIK NE ŞİDDET, İKİSİNE DE KARŞIYIZ'

ABD'de George Floyd'un gözaltına alınırken öldürülmesiyle başlayan 'nefes alamıyorum' protestolarına değinen Çelik, gösterilerde dile getirilen eşitlik talebini, ırkçılığa karşı sergilenen protestoları, Amerikan demokrasisinin ve toplumunun geleceği açısından sağlıklı bulduklarını ifade etti. Ömer Çelik, Floyd'a yönelik saldırının Amerika'yı ele geçilen ırkçılığa karşı hassasiyetin daha yüksek olması gerektiğini gösterdiğini kaydetti. Hem Avrupa'da hem Amerika'da tehdidin içerideki ırkçılar tarafından yükseltildiğine işaret eden Çelik, protestolar sırasında TRT World ekibine yapılan saldırıyı da kınadı.

Her protesto ve toplumsal olayda olduğu gibi ABD'deki gösterilerde de birtakım terör, şiddet ve yağmacı gruplarının ortaya çıktığını ifade eden AK Parti Sözcüsü Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Herhangi bir şekilde meşru protestoları şiddete, yağmaya dönüştürmeye çalışan, ABD'deki kamu düzenini yıkıcı bir etki ile karşı karşıya bırakmaya çalışan bütün bu gruplara karşıyız. Barışçıl protestoların bir hak olduğunu ve bunun 'nefes alamıyorum' sloganıyla eşitlik, adalet ve özgürlük talep etmesini son derece meşru buluyoruz. Bir değişim gerçekleşmesi gerektiğini, ırkçı, şiddete karşı bir tutum alınması gerektiğini ifade ediyoruz ama kamu düzenini bozacak şekilde insanların evlerini, iş yerlerini yağmalayanlar, şiddet uygulayanlar, meşru protesto hakkını bir şiddet hakkına dönüştürmeye çalışanlara da tamamen karşı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Meşru protestoları şiddete dönüştürmeye çalışan, kamu düzenini yıkıcı etkiyle karşı karşıya bırakmaya çalışan tüm gruplara karşıyız. Ne ırkçılık ne şiddet, ikisine de karşıyız. Bu ikisinden birini kimse tercih etmek zorunda değil."

'TÜRKİYE'DE PROVOKASYON MEVSİMİ KAPALIDIR'

Çelik, Türkiye'de de koronavirüs süreci sonrasında camilere, kiliselere ve Hrant Dink Vakfı'na yönelik provokasyonlar yapıldığını hatırlatarak, "Bunların hepsini reddediyoruz. Bu provokasyonlar hiçbir şekilde medeni toplum düzeninin bir parçası olamaz. Memleketimizin geleceği bu provokasyonları anında bertaraf etmekle doğrudan orantılıdır. Türkiye'de provokasyon mevsimi kapalıdır. Geçmişte Türkiye'de bu provokasyonları yaparak çok sonuç aldılar. Toplumu böldüler, siyasi reformları engellediler, siyasi iktidarları zaafa uğrattılar. Bunların hepsi adrese teslim unsurlardır. Bunların maşaları değişir, arkasındaki odaklar ve zihniyet değişmez. Türkiye bunları tanımıştır, bunların adını koymuştur, bu provokasyonlara hiçbir şekilde geçit vermeyeceğiz. Türkiye'de herkes birinci sınıf vatandaştır. İkinci sınıf vatandaş yoktur. Bu topraklar isteyenin kafasına göre operasyon çekeceği dönemi çoktan geride bırakmıştır" diye konuştu.

'AİLEYİ SİYASET KONUSU YAPMAK AHLAKSIZLIKTIR'

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a yönelik eleştirileri de değerlendiren Ömer Çelik, CHP sözcülerinin 'sosyete damat' diyerek saldırdıkları Bakanın babası Sadık Albayrak'ın Anadolu'nun haklarını korumak için statüko sosyetesine karşı mücadele eden, hapis yatan ve bedel ödeyen bir isim olduğunu dile getirdi. Çelik, "Statüko sosyetesinin kendisine ait olan kavramları başkası için kullanmaması gerekir. Aile kavramını kim, hangi şekilde ve hangi sebeple siyaset konusu yapıyorsa yaptığı ahlaksızlıktır. Aile konusu siyaset dışı tutulmalıdır. Siyasi akılla mücadele etmek gerekir" dedi.

'5,5 MİLYON AİLEYE 1000 LİRALIK NAKDİ DESTEK YAPILDI'

Çelik, koronavirüs döneminde vatandaşa yönelik ekonomik destek çalışmalarına da dikkat çekerken, salgının yıkıcı etkilerinin giderilmesi için yapılan çalışmalar ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

"Bu süreçte atılan adımların toplam tutarı 260 milyar liraya ulaşmıştır. Atılan adımların ekonomik büyüklüğü çarpan etkisiyle birlikte 600 milyar lirayı aşmıştır. Şu ana kadar yaklaşık olarak 5,5 milyon aileye 1000 liralık nakdi destek yapılmıştır. Kısa çalışma ödeneği, işsizlik ödeneği ve nakdi ücret desteğiyle 4,5 milyonu aşkın vatandaşımıza 6 milyar kaynak aktarılmıştır. 2 milyondan fazla mükellefin 66 milyar lirayı bulan muhtasar KDV ve SGK pirim ödemeleri 6 ay ertelenmiştir. Kamu bankalarımızın temel ihtiyaç desteği kapsamında 6 milyon 617 bin vatandaşımıza 39 milyar 117 milyon lira kaynak sunması söz konusu olmuştur. Halkbank tarafından esnafımızı sunulan toplam destek 26 milyar 169 milyon liraya ulaşmıştır. Esnaf destek kredi kapsamında 684 bin 103 esnafımıza 16 milyar 906 milyon finansman desteği sağlanmıştır. Formül şudur; 'Önce toparlanma sonra atılım.' "

'YUNANİSTAN'IN BU KONULARA GİRMESİ AKIL TUTULMASI'

İstanbul'un Fethi kutlamaları kapsamında Ayasofya'da Kur'an tilaveti okunmasına Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'ndan gelen tepkiye değinen Çelik, "Hristiyanların dini duygularına hakaret olduğunu söylüyor. Biz hiçbir Hristiyanın dini duygusuna asla hakaret etmeyiz. Biz herkesin dini duygularına hürmet ederiz, saygı duyarız. İslam düşmanlığı, ırkçılık sizin coğrafyalarınızda var ama Hristiyan düşmanlığı, Yahudi düşmanlığı ya da göçmen düşmanlığı gibi kavramlar bizim inançlarımıza da siyaset felsefemize de aykırı. Avrupa'da minarelerinden ezan sesini yasaklayan tek devlet Yunanistan'dır. Başkentinde cami olmayan tek Avrupa Birliği devleti Yunanistan'dır. Ayrıca maalesef utanmadan koronavirüs günlerinde yüzyıllardır ezanın susmadığı Batı Trakya'da ezanı susturmaya çalışmışlardır. Bu ırkçılıkla bu İslam düşmanlığıyla yüzleşecekleri yerde Yunanistan'ın bu konulara girmesi, doğrusunu söylemek gerekirse akıl tutulmasından başka bir şey değildir. Biz Fetih suresi okuyoruz, onlar 'meydan okuyorsunuz' diyorlar. Biz kimseye meydan okumak için değil, biz burada kendi tarihimizi, kendi hafızamızı anmak için, bir günü anmak için gereken şekilde toplumumuzla buluşmak için bu törenleri düzenliyoruz" diye konuştu.

Koronavirüs sürecinde Libya, Suriye, Filistin ve Rohinya'da çok ciddi gelişmeler olduğunu, bunları da takip ettiklerini belirten Çelik, Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac hükümetinin yeni başarılara imza attığını, darbeci Hafter'in Serrac hükümetine karşı yaptığı provokasyonlar ve katliam girişimlerinin engellenmesi konusunda Türkiye'nin büyük bir misyon ürettiğini vurguladı. Uluslararası toplumun meşru Serrac hükümetinin yanında yer alması gerektiğine işaret eden Çelik, NATO'nun da BM tarafından desteklenen Serrac hükümetine destek vermeye hazır olduğunu ifade ettiğini, Türkiye'nin buradaki pozisyonunun BM ile de uyumlu olduğunu dile getirdi.

'BAROLAR İLE İLGİLİ DÜZENLEME GÜNDEMİMİZDE'

Açıklamasının ardından soruları da yanıtlayan Ömer Çelik, baroların da içinde bulunduğu meslek örgütleri ile ilgili yasal düzenlemenin MYK gündemine gelip gelmediğine ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:

"Bunu MYK'larımızda tartışıyoruz, bu gündemimizde. Buradaki yaklaşımımız ile ilgili modelleri tartışıyoruz, henüz sonuçlandırmadık bu tartışmayı. Sonuçlandırmadığımız için de Meclis'e gelme takvimi ile ilgili bir şey söyleyemeyeceğim. Aşağıdaki demokratik çoğulculuğun yukarıya çıktıkça daraldığını, aşağıdaki demokratik meslek örgütü olma vasfının yönetimlerde bir ideolojik kamp haline geldiğini uzun zamandır görüyoruz. Dolayısıyla burada yazılan çizilenlerin çoğunda olduğu gibi bozucu bir şey değil, tam tersine o meslek örgütlerinin tabanlarındaki demokratik gücün ve çeşitliliğin yönetimlere de nasıl yansıyabileceği konusundaki modelleri arkadaşlarımız tartışıyorlar. Aşağıda geniş bir irade söz konusuyken, yukarıya gittikçe bunun tek tipleşmesi ve tekelci bir yönetim haline gelmesi, birer meslek örgütü hukuk konusunda, demokratik işler konusunda hassasiyet oluşturması gerekirken, zaman zaman bazılarının yönetimlerinin bir siyasi kamp gibi davranması karşısındaki rahatsızlıklar, buralar ile ilgili bir düzenlemeyi tabii gündeme getirmiştir. Düzenleme tabii ki demokratik olacaktır, düzenleme tabi ki o meslek örgütlerinin mesleki faaliyetlerini güçlendiren, onların hukuk ve demokrasi konusundaki hassasiyetlerine destek veren içerikler tartışacaktır."

'KONGRELERE AĞUSTOS'TA BAŞLAMAYI DEĞERLENDİRİYORUZ'

Kongre süreciyle ilgili bir soru üzerine, AK Parti'nin salgın nedeniyle ara vermeden önce 187 ilçe kongresini tamamladığını, şu an 780 ilçe kongresinin beklediğini belirten Çelik, "Ağustos'ta başlama gibi bir değerlendirmemiz var. Kovid tedbirlerine uygun bir model oluşturacağız. Yani eskisi gibi bir model olmayacak, ama onu gerçekleştireceğiz. Şu anda bir kamp takvimimiz yok. Çünkü kampta çok sayıda arkadaşımız aileleri ile bir araya geliyor. Onu şu anda değerlendirmiyoruz. Mesafeye maskeye uymak zorundayız" yanıtını verdi.

18 yaş altı ve 65 yaş üstüne yönelik sokağa çıkma kısıtlamaları ile ilgili sorulan soruya ise Çelik "Özel bir değerlendirme yapmadık, tabii oradaki vatandaşlarımızın sıkıntılarını biliyoruz. Çok evde kapalı kaldılar, fakat görüyorsunuz bütün bu tedbirler peyder pey açılırken bizim buradaki hassasiyetimiz onların hayatlarının korunması, sağlıklarının korunmasıdır. Normalleşme süreci başladı. Şu ilk etkileri görelim. Muhakkak ilgili mekanizmalar bunu gündeme alacaktır" cevabını verdi.

'CHP'NİN DARBECİLİK İMASI DEMOKRASİMİZİ ZEHİRLİYOR'

Bir soru üzerine 'Türkiye'nin darbe gündemi yoktur' açıklaması nedeniyle CHP yöneticilerinden gelen eleştirileri de değerlendiren Ömer Çelik, sözlerinin AK Parti'nin kurumsal görüşleri olduğunun altını çizdi. Çelik, konuşmasında şunları kaydetti:

"Bizim 'Türkiye'nin darbe gündemi yoktur' deyişimiz onların darbeci sözlerini eleştirmekten vazgeçtiğimiz gibi değerlendiriliyor. Diyoruz ki, Türkiye'nin bir darbe gündemi yoktur, Türk demokrasisi işlemektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi güçlü bir şekilde işlemektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, küresel salgında hükümetler tek tek sarsılırken nasıl dayanıklı bir sınav verdiğini göstermiştir. Türkiye'de kurumlar, demokrasi, hukuk devleti işliyor. Yaptıkları şey hem meşru hükümete hem Türk Silahlı Kuvvetleri'ne iftira atmaktır. CHP'lilerin yaptığı 'Siz iktidardan seçimle ya da başka yollarla gideceksiniz' açıklamasının Türk siyasetinde ne manaya geldiğini siyasetçiler bilir. Niye bu darbeci sözler belli bir partiden geliyor? Türkiye'nin bir darbe gündemi yoktur, ama CHP'de birilerinin darbecilik gündemi var. İki de bir darbeci sözler söylüyorlar, biz onlara cevap verdiğimiz zaman diyorlar ki, 'Biz darbeyi neyle yapacağız? Zabıtayla mı yapacağız?' Ben de size zaten 'Darbe yapabilirsiniz' demiyorum. Darbeci zihniyetten kendinizi bir türlü kurtaramıyorsunuz. Sürekli olarak bu kışkırtmaların peşinde koşuyorsunuz. Tartışmayı biz açmadık. Eski statükonun nimetlerinden bir türlü kendinizi arındıramadınız. Türkiye açısından, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve toplumumuz, milletimiz açısından bir darbe gündemi yoktur. Türk siyasi tarihi açısından sabıkalı sözler bunlar, bu sözlerden uzak duracaklarına, daha demokratik yerde duracaklarına bunu söylüyorlar. Açık ve net söylüyorum, CHP'deki bazılarının ikide bir darbecilik ima eden sözler söylemesi, demokrasimizi zehirleyen, siyasetimizi enfekte eden bir yaklaşımdır. Bundan samimi bir şekilde uzak durmaları gerekir."