Geri Dön
Politika Ömer Çelik: Ermenistan işgal ettiği toprakları terk ettiğinde sorun çözülür

Ömer Çelik: Ermenistan işgal ettiği toprakları terk ettiğinde sorun çözülür

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Azerbaycan'ın meşru müdafaa hakkını sonuna kadar savunduklarını belirterek, "Karabağ bölgesi Azerbaycan toprağıdır. Ermenistan orada işgalcidir. Ermenistan'ın Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne dönük bu mütecaviz yaklaşımları asla kabul edilemez. Ermenistan, işgal ettiği toprakları terk ettiği anda sorun çözülür" dedi.

Ömer Çelik: Ermenistan işgal ettiği toprakları terk ettiğinde sorun çözülür

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında AK Parti Genel Merkezi'nde yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı 1 saat 50 dakika sürdü. Toplantı devam ederken AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, basın toplantısı düzenleyerek MYK gündeminde görüşülen konular hakkında bilgi verdi. Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dış politika konularında kapsamlı bir değerlendirme yaptığını, Doğu Akdeniz'de gelinen son nokta, Azerbaycan'a verilen ve verilecek destekler ile Libya ve Suriye'deki gelişmelerin ele alındığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kongre süreçleriyle ilgili Teşkilat Başkanlığı'na talimatlar verdiğini kaydeden Çelik, "Ekim ayı içerisinde de bazı il kongrelerimiz başlayacak. Genel Başkanımız imkanlar ölçüsünde bu kongrelere ya mesaj göndererek ya video konferans yoluyla ya da imkanlar müsait olursa bizzat katılacaklar" açıklamasını yaptı.


'İTİDAL TAVSİYESİ ERMENİSTAN'A DESTEK VERMEKTİR'


Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırılarına değinen Ömer Çelik, Ermenistan ordusunun ateşkesi ihlal ederek bazı köylere soykırımvari saldırıda bulunduğuna dikkat çekerek, "Türkiye olarak uluslararası hukukun açık ihlali karşısında sesimizi yükselttik. Cumhurbaşkanımızın bu konudaki mesajı nettir. Türkiye sonuna kadar Azerbaycan'ın yanındadır. Türkiye Azerbaycanlı kardeşlerimiz nasıl istiyorsa, ne şekilde istiyorsa her zaman yanlarında olmaya devam edecektir. Burada bu cümlenin altını çiziyorum: Azerbaycanlı kardeşlerimiz nasıl istiyorsa, ne kadar istiyorsa ve ne şekilde istiyorsa Türkiye Azerbaycan'ın yanında olmaya devam edecektir. Ermenistan'ın sivil yerleşim yerlerine saldırısı 1949 Cenevre Sözleşmeleri dahil uluslararası hukukun açık ihlalidir. Uluslararası toplum Ermenistan'ı kınamalıdır” diye konuştu.


İki tarafa da itidal tavsiye etmenin zalime destek vermek anlamına geldiğini belirten Çelik, "Eğer bir yerde saldırgan varsa, bir yerde de saldırılan varsa 'taraflara itidal tavsiye ediyoruz' demek saldırganı teşvik etmektir. Azerbaycan halkına başsağlığı dileyip, destek vermek yerine Azerbaycan devletine 'meşru müdafaa hakkını kullanma' demek, Ermenistan saldırısına da destek vermektir. O sebeple her kim ki sadece bu konuda 'taraflara itidal tavsiye ediyoruz' gibi bir cümleyle meseleyi geçiştiriyorsa yaptığı iş Ermenistan'a destek vermekten ibarettir" görüşünü dile getirdi.


'ERMENİSTAN İŞGAL ETTİĞİ TOPRAKLARI TERK ETTİĞİNDE SORUN ÇÖZÜLÜR'


Ermenistan'ın bu saldırganlığı karşısında Azerbaycan'ın meşru müdafaa hakkını sonuna kadar savunduklarını ifade eden Çelik şu mesajları verdi:


"Azerbaycan, kendi hakkını, topraklarını müdafaa hakkına sahiptir. Karabağ bölgesi Azerbaycan toprağıdır. Ermenistan orada işgalcidir. Dolayısıyla en önce bu işgali sona erdirmesi ve Azerbaycan topraklarını terk etmesi için Ermenistan'a telkinde bulunulmalı ve gereken yaptırımlarla Ermenistan karşı karşıya bırakılmalıdır. Ermenistan, bu saldırısıyla provokasyondan yana olduğunu, Kafkaslar'da barış ve istikrarı bozan taraf olduğunu bir kere daha göstermiştir. Türkiye, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü konusunda Azeri kardeşlerimizin yanında olmaya, Azeri kardeşlerimizin toprak bütünlüğünü koruma konusunda en yüksek hassasiyeti göstermeye devam edecek. Ermenistan saldırgandır, burada barışı bozan bir provokasyona daha imza atmıştır. Ermenistan'ın Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne dönük bu mütecaviz yaklaşımları asla kabul edilemez. Ermenistan, işgal ettiği toprakları terk ettiği anda sorun çözülür. Onun dışında kimsenin Ermenistan saldırdıktan sonra Azerbaycan'a itidal tavsiye etmesi gibi bir yaklaşım kabul edilemez. Ermenistan'ın saldırganlığına bir şey demeyip, arkasından Ermenistan saldırganlığından sonra Azerbaycan meşru müdafaa hakkını kullandığı zaman taraflara itidal tavsiye etmek sadece ve sadece Ermenistan'ın barbar saldırganlığına destek vermek anlamına gelir."


Sözcü Çelik, Minsk üçlüsünün yaklaşık 30 yıldır hiçbir meseleyi çözemediğini, çözüm yerine adeta çözümsüzlüğü sürdürmek şeklinde bir faaliyet gösterdiğini anlatırken, "Herkesi Ermenistan'a karşı olmaya, Ermenistan'ın saldırganlığına karşı da Azerbaycan'dan yana olmaya bir kere daha davet ediyoruz" dedi.


'YALAN PROPAGANDASINA DAYALI HABERLERİ AKTARMASININ NE ANLAMI VAR?'


CHP'li Ünal Çeviköz'ün, Türkiye'nin Azerbaycan'a silah ve cihatçı gruplar gönderdiğine dair haberler olduğunu dile getirmesini eleştiren Çelik, "Bakın bu cümleyi daha önce Ermenistan Dışişleri Bakanı söyledi, Ermenistan'ın Moskova Büyükelçisi söyledi, aynı anda, eş zamanlı olarak CHP'nin dış politikadan sorumlu, eskiden büyükelçi olan, Bakü Büyükelçiliği yapmış bir siyasetçisinden dinledik. Biz bunu eleştirdiğimiz zaman diyorlar ki bize; 'İşte burada linç kampanyası yapılıyor, sözümüz bu değil, biz dünyadaki birtakım bu konuyla ilgili Rusya ile ilgili, Türkiye ile ilgili çıkan haberleri aktardık.' TBMM'deki bir siyasetçinin, Türk siyasetindeki bir siyasetçinin Ermenistan'ın yalan propagandasına dayalı yalan haberleri aktarıp da bunların yalan olduğunu söylemeden aktarmasının ne manası vardır?" diye konuştu.


'NE MANAYA GELDİĞİNİ İZAH ETME YÜKÜMLÜLÜĞÜ VARDIR'


CHP yönetiminin böylesine büyük bir gafı düzeltmesini beklediklerini, cevap gelmeyince eleştirdiklerini, bunun üzerine bazı CHP'lilerin Meclis'te 4 partinin Azerbaycan'a destek veren ortak bildiriyi hatırlattıklarını anlatan Çelik, "Böylesine bir yalan propagandaya sessiz mi kalalım, tepkisiz mi kalalım? Dolayısıyla Türkiye'deki bir siyasi partinin bu kadar, her dış politika olayında asla yapılmaması gereken, alfabe düzeyinde hatalar yapması, Türk siyaseti açısından üzüntü verici bir durumdur. Çünkü nihayetinde milli meselelerde ve büyük meselelerde vatandaşımız tek yürek olarak bunu sahiplenmektedir. Bu CHP tabanındaki vatandaşlarımıza da haksızlık. Bu bildiriye imza atan bütün siyasi partilerin duruşunu takdirle karşılıyoruz. Azerbaycan'ın yanında olmak bugün de tek yürek, tek millet olarak yanında olmak son derece önemlidir, ama aynı zamanda buradaki tabloyu da ne manaya geldiğini de bir siyasi partinin izah etme yükümlülüğü vardır" ifadelerini kullandı.


Çelik, aynı kara propagandanın Ermenistan ve Türkiye'nin hasmı olan odaklar tarafından sürdürüldüğüne işaret ederek, "Türkiye, Azeri kardeşlerimizin yanındadır, Azerbaycan'ın yanındadır. Onlar ne şekilde ve nasıl istiyorsa bu sürecektir, bugün kürsümüzde hem Türk bayrağı, şanlı bayrağımız hem Azerbaycan bayrağı var. Bu, buradan Azeri kardeşlerimize gönderdiğimiz bir selamdır, bir duadır, bir dayanışma mesajıdır. Onlarla her zeminde ve her yerde beraber olduğumuzu bu şekilde ifade ediyoruz" dedi.


'ABD'NİN TARAFSIZLIĞINA GÖLGE DÜŞÜREN BİR YAKLAŞIM'


ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun bir aydan az bir süre içinde Yunanistan'ı 2 kez ziyaret etmesini değerlendiren Ömer Çelik, "Bu, ABD'nin meselelerdeki tarafsız duruşuna gölge düşüren bir yaklaşım. Aynı şekilde Kıbrıs Adası'nı ziyaret ettiğinde de Rum Kesimi'ni ziyaret etti, ama Türk Tarafı'nı teamüllere aykırı biçimde ziyaret etmedi. Bu da tarafsızlığa gölge düşüren bir durumdur. Burada Türkiye çok yönlü bir diplomasiye açık olduğunu defalarca ifade etti ve görüştü. ABD'nin sadece Rum Tarafı'nı ziyaret eden ya da bir ay içinde iki kere Yunanistan'a giderek tek yönlü destek açıklaması yapan yaklaşımları bölge barışına hizmet etmez. Ayrıca bizim müttefiklik ilişkilerimiz açısından yakışıksız bir durum ortaya çıkar. Burada ABD'nin dengeli politikasına yeniden dönmesi gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.


'MASADA İSTEMİYORLARSA SAHADA ÇÖZERİZ'


Tek taraflı Rum Kesimi'nin ziyaret edilmesinin Rum Tarafı'nı çözümsüzlük konusunda teşvik, Pompeo'nun Yunanistan'a destek veren yaklaşımının ise kurulan diplomasi masalarında yanlış şekilde yönlendirme anlamına geldiğini vurgulayan Çelik, "Yanlış yönlendirmelerin etkilerini de Yunanistan'da görüyoruz. Her gün bir dayatmada bulunurken, her gün bir ön şart sürerken bütün bunlar yokmuş gibisinden Türkiye'ye birtakım şartlar önermeye kalkıyorlar. Türkiye, her halükarda bir müzakere, diplomasi devletidir. Masada istiyorlarsa sorunları masada çözeriz, masada istemiyorlarsa sahada çözeriz. Bu, hak ve menfaatlerimizi koruma konusundaki kararlığımızdan herhangi bir şekilde vazgeçtiğimiz anlamına gelmez. Türkiye muhatapları için en güvenilir müzakere ve diplomasi devletidir ama sahada tercih ediyorlarsa o konuda da Türkiye'nin kararlılığıyla herhangi bir şekilde kimsenin boy ölçüşmesi mümkün olmayacaktır" mesajını verdi.


'TERÖRİSTLER İLE MASUMLAR ARASINDA CİDDİ BİR AYRIM OLMALI'


Ömer Çelik, Çin'in Uygur Türkleri ve Müslüman azınlığa dönük uygulamalarının her zaman gündemlerinde olduğunu, insan hakları ve inanç özgürlüğü açısından bu konuyu çok yakından takip ettiklerini söyledi. Türkiye'nin dini etnik ve kültürel çok güçlü bağlara sahip olduğu Uygur Türklerinin durumuyla yakından ilgilendiklerini belirten Çelik şunları kaydetti:


"Türkiye, Uygur Türklerinin ve Sincan bölgesindeki diğer Müslüman azınlıkların insan haklarına, inanç hürriyetlerine saygı gösterilmesini, buradaki kampların kapatılmasını sürekli olarak Çin makamlarına bildiriyor. Bizim bu konudaki tek arzumuz Uygur Türklerinin Çin'de refah ve huzur içerisinde yaşamalarıdır, Çin'in gelişimine Çin toplumunun barışına, refahına, güvenliğine eşit vatandaşlar olarak katkı sağlamalarıdır. Çin'in egemenlik ve toprak bütünlüğüne tabii ki saygı gösteriyoruz. Çin'in terörle mücadele hakkına saygı gösteriyoruz fakat Uygur Türklerinin karşı karşıya olduğu muameleler bu bağlamda değerlendirilemez. Teröristlerle masumlar arasında çok ciddi bir ayrımın yapılması gerekiyor. Uygur Türklerinin haklarına saygı gösterilmesi konusundaki çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu konuda da Çin tarafıyla açık bir dille iş birliği içerisinde bu meselenin çözümü konusundaki çalışmalarımız, diyaloglarımız sürecek."


'BU DÜNYANIN HER YERİNDE SUÇTUR'


Açıklamalarının ardından soruları yanıtlayan sözcü Çelik, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan Kobani soruşturması ve bazı muhalefet partilerinin HDP'ye verdiği desteğin sorulması üzerine, 6- 8 Ekim olaylarını hatırlattı. Açık bir isyan çağrısıyla 35 ilde, 96 ilçede ve 131 yerleşim merkezinde çıkan olaylarda 37 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 763 vatandaşın yaralandığını belirten Çelik şunları söyledi:


"Bunlar soruşturulmasın mı, bunların üzerine gidilmesin mi? Yargı diyor ki; 'Ben çeşitli soruşturmalar sonucunda yeni delillere ulaştım ve bu konuyu soruşturuyorum.' Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını öldüren bir terör örgütünü kutsamaya çalışanlar o gün açıkça isyan çağrısı yaptılar. Bu dünyanın her yerinde suçtur. Deniyor ki; 'Böyle yapılarak siyasal katılma yolları kapatılıyor.' Dünyanın neresinde 'PKK terör örgütü değildir' demek bir siyasal katılma yoludur? 'PKK terör örgütü değildir' cümlesini birisi kullandığı andan itibaren demokratik ve hukuk alanının dışına çıkmıştır. Bir kişi kendisine siyasetçi diyorsa bir kişi 'demokratik kurum ve kurallar içinde hareket ediyorum' diyorsa siyasal katılma yolu demokrasiden yana olmak, hukuktan yana olmak bakımından açıktır. Bunun da birinci maddesi teröre karşı olmaktır. Birisi teröre karşı değil, teröre destek veren bir davranış sergiliyor, bunu sistematik olarak yapıyor, bu engellendiği zaman da ‘siyasal katılma yolları kapanıyor' diyor. Öyle bir siyasal katılma yolu yok."


'AZERBAYCAN’IN DURUŞUNA AYNEN KATILIYORUZ'


Çelik, Azerbaycan'a askeri mühimmat veya teçhizat, asker gönderilmesinin söz konusu olup olmadığına ilişkin soruyu da "Ben burada detayına girmeyeyim. İki devlet, tek millet. Bugüne kadar da ilk defa kendi bayrağımızın yanında sadece Azerbaycan bayrağını kullanarak basın toplantısı yapıyoruz. Bunun bir anlamı var. Azerbaycan toprak bütünlüğünü kendi toprak bütünlüğümüz kadar hassasiyetle savunuyoruz. Azerbaycan'ın Ermenistan karşısındaki duruşuna aynen katılıyoruz. Azerbaycanlı kardeşlerimiz kendilerinin yanında nasıl olmamızı istiyorlarsa o şekilde olacağız" şeklinde yanıtladı.


POMPEO'NUN TARAFSIZLIĞINI KAYBETTİĞİNİ GÖSTEREN BİR AÇIKLAMA


ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Yunanistan ile ilgili açıklamaların hatırlatılması üzerine Çelik, "Sayın Pompeo'dan beklemediğimiz, Pompeo'nun tarafsızlığını kaybettiğini gösteren bir açıklama. Soğukkanlılığını kaybeden Türkiye değil, Yunanistan tarafı. Meis Adası'na gelip, provokasyon yapan onların Cumhurbaşkanı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına çirkin ifadelerle saldıranlar onların medyası. ABD ile müttefik bir ülkeyiz, Akdeniz'deki barışı önemsiyoruz. Sadece Rum Kesimi'ne giderek, Türk Kesimi'ne uğramayarak, Yunanistan'ı bir ay içinde iki defa ziyaret ederek, Yunanistan ile tarafgir olduğuna dair mesajlar vererek hem tarafsızlığını kaybediyor hem de bu sorunun çözümüne pozitif bir katkı sağlamamış oluyor. Umarım başta Sayın Pompeo olmak üzere ABD makamları kısa zamanda bu pozisyonlarını değiştirirler" değerlendirmesinde bulundu.


'ERMENİSTAN PANİK İÇİNDE'


Türkiye'nin Ermenistan'a ait bir savaş uçağını düşürdüğü iddiası ile ilgili soruya ise Çelik'in yanıtı şöyle oldu:


"Ermenistan tarafı bir panik içinde. Ermenistan saflarında savaşan paralı askerler olduğu, PKK unsurları ile yakın bağları olduğu ortaya çıkıyor. Ermenistan Başbakanı bunu örtbas etmek için Türkiye'nin oraya cihatçı gruplar gönderdiğini söylüyor. Oraya yabancı unsurları getiren Ermenistan'ın kendisidir. Bu yalana dünyada kimse inanmadı, Türkiye'de de bir tek CHP'li yetkili hariç kimse itibar etmedi. Türkiye'nin bir F-16'sının Ermenistan'a ait savaş uçağını düşürdüğüne dair haber yaydılar, bu tamamen yalandır."