Geri Dön
Politika Erdoğan: Peygamber efendimize yapılan saldırılara karşı durmak, şeref meselemizdir

Erdoğan: Peygamber efendimize yapılan saldırılara karşı durmak, şeref meselemizdir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Mekke’ye, Medine’ye, Asya’ya, Afrika’ya, Avrupa’ya, tüm dünyaya, tüm alemlere ve tüm zamanlara şeref veren Peygamber Efendimize yapılan saldırılara samimiyetle karşı durmak bizim şeref meselemizdir. Biz son nefesimizi verdiğimiz gün değil, asıl bu saldırılar karşısında sessiz, tepkisiz kaldığımız, mukabelede bulunmadığımız gün öldük demektir" dedi.

Erdoğan: Peygamber efendimize yapılan saldırılara karşı durmak, şeref meselemizdir

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Erdoğan, Hatay'da 2 teröristin etkisiz hale getirilmesine ilişkin, "Bu olay, Türkiye’nin Suriye merkezli terör saldırıları konusundaki hassasiyetinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha göstermiştir. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekatlarımız ile İdlib’deki ısrarlı duruşumuzun bir bahane veya vehim değil, somut güvenlik kaygılarına dayandığını hiç kimse inkar edemez. Ayrıca Suriye sınırımız boyunca kontrolümüz altında bulunmayan yerlerdeki terör örgütü varlığının ve ülkemize yönelik tehditlerinin bize verilen tüm sözlere rağmen artarak sürdüğünü görüyoruz. Şayet bize verilen sözler tutularak buralardaki tüm teröristler belirlediğimiz hattın dışına çıkartılmazsa, ihtiyaç duyduğumuz her an harekete geçmek için meşru sebebe sahip olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyorum" mesajını verdi.

'ARTIK BU ORTA OYUNU BİR KENARA BIRAKILMALIDIR'

Suriye'den Türkiye'ye gelen DEAŞ mensuplarının eylem arayışlarının sürdüğünü geçtiğimiz günlerde yakalanan çok sayıdaki teröristten dolayı bildiklerini ifade eden Erdoğan, "Dolayısıyla Suriye’deki varlıklarını DEAŞ ile mücadeleye bağlayanların bahanesinin altı da boştur. DEAŞ ile gerçek anlamda sadece Türkiye mücadele etmektedir. Rusya’nın İdlib bölgesindeki Suriye Milli Ordusu güçlerinin eğitim merkezine yönelik saldırısı, bölgede kalıcı barış ve huzurun istenmediğinin işaretidir. Aynı şekilde Amerika’nın, Suriye’nin Irak sınırı boyunca oluşturmaya çalıştığı yapının yeni çatışmaların acıların trajedilerin habercisi olduğu da açıktır. Suriye halkı, bölge dışından gelen güçler ile onların güdümündeki terör örgütlerinin ve rejimin strateji oyunlarının bedelini kanıyla canıyla ödüyor. Biz bu riyakarlığa, haksızlığa bu adaletsizliğe seyirci kalamayız. Çünkü sınırlarımızın hemen yanı başında yaşanan her hadisenin sancısını biz de hissediyoruz. Hatay’daki olay bunun en son ve müşahhas örneğidir. Suriye topraklarına çöreklenen; ama DEAŞ ile bizim kadar mücadelesi olmayan güçler, artık bu orta oyununu bir kenara bırakmalıdır. Türkiye’nin gücü gerekiyorsa Suriye’yi tüm terör örgütlerinden temizlemeye yeterlidir" dedi.

'2023 HEDEFLERİNE ULAŞMAKTA KARARLIYIZ'

İstiklal harbini yöneten Meclisin bugüne kadar yaşadığı tüm badirelerin ardından dimdik ayağa kalkmayı başardığını kaydeden Erdoğan, "En son 15 Temmuz’da kuşatılmasına ve bombalanmasına rağmen milletimizle birlikte darbecilere cesaretle direnen Meclisimiz 2’nci kez gazilik unvanı ile şereflendi. Cumhuriyetimiz işte tüm bu badirelerden sıyrılıp gelerek bugünlere ulaştı. Yıkmak kolay yapmak zordur. Bunun için elimizdeki her değere, cumhuriyetimize de sahip çıkacağız. Yakın zamanda bölgemizde yaşananlar bu gerçeğin en açık ispatıdır. Geçmişten bugüne hepimizin bildiği tüm eksiklerine tüm sıkıntılarına rağmen cumhuriyetimize var gücümüzle sahip çıkarak kendimize güçlü bir gelecek inşa edeceğiz. Nasıl İstiklal Harbimizde Gazi Mustafa Kemal Paşa ordumuza 'İlk hedefiniz Akdeniz’dir' diyerek istikamet göstermişse, bugün bizim de ilk durağımız 2023 hedeflerimizdir. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması demek her alanda dünyanın en üst ligindeki varlığını tescil etmesi demektir. Ülkemizin son 7 yıldır kesintisiz yaşadığı saldırı dalgası kimi alanlardaki ilerlememizi yavaşlatmış olsa da 2023 hedeflerimize ulaşmakta kararlıyız. Böylece bizden sonraki nesillere 2053 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmış olacağız" görüşlerini dile getirdi.

'ÜZÜNTÜM ÖFKEM, PEYGAMBERİMİZE YÖNELİK TERBİYESİZLİKTEN'

Erdoğan, İslam ve Müslüman düşmanlığının, Peygambere yönelik saygısızlığın özellikle Avrupa’daki yöneticiler arasında adeta kanser gibi yayıldığı bir dönemden geçildiğine dikkat çekerek, "Fransa’da Peygamber Efendimiz ile ilgili çıkan çirkin ve ahlak yoksunu karikatürleri yayınlayan derginin şimdi de kapaktan yayınladığı bir karikatürle şahsımı hedef aldığını duydum. Bu tür ahlaksız yayınlara ne yaptığını görmek amacıyla da olsa itibar etmeyi dahi zul kabul ettiğim için karikatüre bakmadım. Ben neyim ki? Benim sevgili Peygamberime, sevgililer sevgilisine bu denli hakaret eden bu namussuzlar ile ilgili benim herhangi bir şey söylememe de gerek yok zaten. Üzüntüm öfkem şahsıma yapılan iğrenç saldırıdan değil, aynı mecranın canımızdan aziz bildiğimiz Peygamber Efendimize yönelik terbiyesizliklerin kaynağı olmasındandır. Ve tabii hedefin şahsımız değil, savunduğumuz değerlerimiz olduğunu biliyoruz. Ülkemizde de bunların uzantılarının olduğunu da biliyor ve görüyorum. Hatta bu parlamentonun çatısı altında olanları da biliyoruz. Aile mevhumunu bir kenara koymak suretiyle bu tür saldırının içerisinde olanları da biliyoruz. Böyle bir zamanda yek vücut olmak gerekirken, hala bunlar buralardan oy devşireceklerini zannediyorlar. Bu pazarda size yer yok. İslam ve Türkiye düşmanlarının özgürlük adına girdikleri kin ve nefret bataklığında boğulup gideceklerine inanıyorum. Bunlar Avrupa’nın yeniden barbarlık dönemine geri gidişinin işaretleridir" diye konuştu.

'ŞEREF MESELEMİZDİR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa ve genel olarak Avrupa’nın, Macron’un ve onunla aynı zihniyeti taşıyanların kısır, provokatif, çirkin, nefret tohumları saçan politikalarını hak etmediklerini ifade ederken, "Sağduyulu Avrupalıları, kendileri ve çocukları adına aydınlık bir gelecek için bu tehlikeli gidişe karşı inisiyatif geliştirmeye davet ediyoruz. Müslüman ve Türk düşmanlığını iç politikalarındaki başarısızlıklarını örtmenin kılıfı olarak kullanmaya çalışanlardan o kirli ellerini mukaddes değerlerimizden çekmelerini istiyoruz. Peygamberimize hakareti savunarak kararmış kalplerini cesaretlendirmeye çalışanlara cevabı 1442 yıl önce Medine halkının verdiği şekliyle tekrarlayalım. Mekke’ye, Medine’ye, Asya’ya, Afrika’ya, Avrupa’ya tüm dünyaya tüm alemlere ve tüm zamanlara şeref veren Peygamber Efendimize yapılan saldırılara samimiyetle karşı durmak bizim şeref meselemizdir. Biz son nefesimizi verdiğimiz gün değil, asıl bu saldırılar karşısında sessiz, tepkisiz kaldığımız, mukabelede bulunmadığımız gün öldük demektir" ifadelerini kullandı.

'HAÇLI SEFERİNİ YENİDEN BAŞLATMAK İSTİYORLAR'

Kendi diniyle birlikte diğer dinlerin kutsallarına da saygı duyan bir milletin mensupları olduklarını kaydeden Erdoğan "Şimdi buradan ben Batıya sesleniyorum. Hepsine sesleniyorum. Ya siz değil misiniz Ruanda’da yüzbinlerce insanı katleden? Siz değil misiniz milyonlarca Cezayirliyi katleden? Siz değil misiniz Afrika’nın her ülkesine sadece 'elmas, fosfat, altın var' diye giren ve oradaki insanları katleden? Ya siz katilsiniz katil. Bugün hala aynı şeylerin arayışı içindesiniz. Lübnan’a gidiyorsun. Ne işin var senin Lübnan’da ya? Lübnan’da bir felaket yaşanıyor ve güya oraya istikamet vermeye gidiyor. Ne oldu aradığını buldun mu orada? Bulamadın, niye? Kovdular seni, kovdular. Vaka bu. Ve tanındıkça bunlar her yerden kovulacak. Adeta bunlar Haçlı Seferini yeniden başlatmak istiyorlar. Haçlı Seferlerinden itibaren ne zaman ki Avrupa üzerinden gelen fitne ve kin tohumları bu topraklara düşmeye başlamıştır, işte o vakit huzur bozulmuştur. Bin yıl birlikte yaşadığımız insanlarla bir anda düşman kesilmemiz için hiçbir sebep yoktur. Biz sadece dışarıdan ve içeriden maruz kaldığımız saldırılara karşı kendimizi savunduk. Tehcir ve mübadele gibi hadiseler Batılı güçlerin topraklarımızda sahneledikleri oyunların acı sonuçlarıdır" değerlendirmesinde bulundu.

'FAŞİST SURATLARINA YAPTIKLARI MASKE TÜRÜNDEN BİR RİYAKARLIK DEĞİL'

Erdoğan, Türkiye genelinde ibadete açık 435 kilise, sinagog ve havra bulunduğunu hatırlatarak, "Bunlar devletimizin yedi eminindedir, güvencesi altındadır. Hiç kimsenin inancına, ibadetine, kutsalına müdahale etmedik, etmiyoruz ve etmeyiz. Hatta son 18 yılda, burası da önemli, vakıf mallarının iadesinden kilise ve diğer ibadethanelerin restorasyonuna kadar farklı inançlara mensup vatandaşlarımızın dini özgürlüklerini genişletmek için pek çok adım attık. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak Hristiyan ve Musevi vatandaşlarımızın sıkıntısını, derdini daima kendi sorunumuz olarak gördük. Ülkemizdeki hoşgörü anlayışı Avrupa’daki gibi faşist suratların yüzlerine maske yaptıkları türden bir riyakarlık değil, inancımızın köklerinden ve kalbimizin derinliklerinden gelen samimi bir hissiyattır" dedi.

'HUSUMET BEKLEMEYİZ'

Merkel’in Almanya’da Mevlana Camii’ne sabah namazında 100-150 kadar Alman polisinin girmesini izah edemeyeceğini belirten Erdoğan, "Ne yaptığına bakarım, sadece görüşmek, konuşmak, bunlar çıkar yol değil. Bugün milyonlarca insanın yaşadığı Almanya’da eğer oradaki vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın inancına kimliğine eğer gerekli değeri vermiyorsanız kusura bakmayın. O insanların ciddi bir kısmı şu anda senin vatandaşın. Onların inanç hürriyetine, eğitim öğretim özgürlüğüne, yaşam hürriyetine değer vermen lazım; ama yok böyle bir şey. İstiklalimize ve istikbalimize, değerlerimize saygı duyulması şartıyla biz hiç kimseye inancından, kökeninden, renginden, mezhebinden, meşrebinden ötürü husumet beslemeyiz" diye konuştu.

'KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZİ SÖYLEDİK'

Minsk Üçlüsünün 30 yıl boyunca Ermenistan işgali altındaki Azerbaycan toprakları ile ilgili bir çözüm geliştiremediğine dikkat çeken Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile dün yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili şu bilgileri verdi:

"Kendileriyle buradaki süreci etraflıca ele aldık, değerlendirdik. Dedik ki ‘artık bu işe Kafkaslarda gelin bir son verin'. 'İstersen bu işi birlikte çözeriz. Siz Paşinyan ile görüşmeleri yapın, ben İlham kardeşimle bu görüşmeleri yapalım ve bu işi artık şöyle tatlı bir yere bağlayalım. Heyetinizi gönderin, heyetimizle görüşmeler yapsın. Dışişleri bakanlarımız birbirleriyle görüşmeler yapsın, ama bir şeye karar vermemiz lazım. Bu işi çözecek miyiz çözmeyecek miyiz? Biz samimiyiz. Ben sizin de samimi olduğunuza inanıyorum. Bu adımı atalım'. Güzel bir görüşme oldu, temennim odur ki inşallah bunu neticelendiririz. Tabi kırmızı çizgilerimizi de söyledik. Kırmızı çizgilerimiz aşıldığında da hiç kimse kusura bakması babamızın oğlu olsa gözümüz görmez. Daha bize diyorlar ki 'Siz Ortadoğudan, Suriye’den, Azerbaycan’a asker gönderiyorsunuz. Şu anda Ermenistan 2 bin civarında istihbari olarak tespit ettiğimiz PKK’lıları, YPG’lileri 600 dolar maaşla oraya aldı, orada savaşıyorlar, yabancı savaşçı olarak bunlar orada. ‘Benim onlardan haberim yok’ dedi. ‘Ben şimdi size haber veriyorum’ dedim. Yani bunun üzerinde durmanız lazım ve buna göre adımlarımızı atmak gerekiyor. Ve bu PKK’lılar, YPG’lilerin Suriye’den oraya ithah edildiğini söyledim. Bu konuda da dayanışmamız lazım. Özellikle tabii Sayın Putin’in bu PKK, YPG, bunlara böyle yüz vereceğine ihtimal vermiyorum. Ama Paşinyan’a bunu söylemesi lazım, aksi takdirde gereği yapılır."

'MÜSLÜMANDAN TERÖRİST OLMAZ'

Erdoğan, "Peygamber Efendimize hakareti de düşünce ve fikir özgürlüğü kılıfı altında meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Hollanda’da bir müsvedde var ya, adı da güya Özgürlük Partisi. Ne özgürlüğü ya? Adı özgürlük, arkasında ne takarsan var. Halbuki Müslümandan terörist olmaz, teröristten de Müslüman olmaz. Zira terörist kendi amaçlarına ulaşmak için masum insanları katletmekten çekinmeyen bu yolda her yöntemi kullanabilen, kalbi kara eli kanlı bir canidir. Teröristi Müslüman da olsa, Hıristiyan da Musevi de olsa, Budist de olsa herhangi bir dine mensup olmasa da diğer tüm sıfatlarının ötesindeki amaçları ve eylemleriyle tanımlamak gerekir. Kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın, teröristi böyle görmeyen ve tavır geliştirmeyen herkes işte Fransa’nın düştüğü duruma düşer. Aynı şekilde Peygamber Efendimize yönelik saygısızlıkların özgürlükle izahı da en bayağısından bir kandırmaca gayretinden başka bir şey değildir" mesajını verdi.

'BENİMLE İLGİLİ KONUŞ'

Erdoğan, dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Fransız mallarına yönelik boykot ile ilgili açıklamasını ise şu sözlerle eleştirdi:

"Dün Bay Kemal eşimle ilgili bazı laflar etti. Sende zerre kadar yürek varsa sen benimle ilgili konuş, eşimle ilgili konuşma. Sen ne biçim siyasetçisin ya? Sana siyasetçi demek için sokaktan binlerce şahit getirmek lazım. Senin siyasetle alakan yok. Sende o yürek varsa kalkarsın siyasetçiysen benimle ilgili konuş, siyasetçi arkadaşlarımla ilgili konuş. Biliyorsun ki onlar seni paçavraya çevirirler. Yakılacak çantalar arıyorsan sizde çok. Yanınızda Beyaz Türkler çok. Onların yakacak çantaları da vardır, o ayrı bir konu. Ve zeka yoksunu bir adamsın, zira Airbus’ları satmamızı istiyorsun. Yav onunla bunun ne alakası var? Birisi stratejik bir ürün ve bu sadece Fransa’nın da değil zavallı. Bunun ortakları arasında İngiliz’i var, İtalyan’ı, Alman’ı var, bütün bunlarla beraber ortaklığın, konsorsiyumun ürünü, bundan bile senin haberin yok, bu kadar zavallısın sen ya. CHP’ye gönül veren kardeşlerime diyorum ki iyi tanıyın bu adamı ve ülke için maalesef bu bir sıkıntı."

‘İNANIYORUM Kİ ZAFER AZERİ TÜRKÜ KARDEŞLERİMİNDİR’

Son iki asırdır dünyayı demokrasi, özgürlük, çoğulculuk, hukuk devleti gibi kavramlar üzerinden yönetenlerin gerçek yüzlerinin son dönemde ardı ardına yaşanan krizlerle birlikte ortaya çıktığını belirten Erdoğan, "Bu cilalı maskenin ardındaki faşist, ırkçı, kibirli, kendinden olmayan herkesi düşman gören zihniyet Avrupa demokrasisini kanser gibi sarıyor. Avrupa değerleri, Fransa değerleri denen ve tüm dünyaya dikte edilen ilkeler bizzat bunları vaaz edenler tarafından çiğnenmektedir. Özellikle İslam ve Türk düşmanlığı artık gözlenmeye dahi gerek duyulmayan bir kompleksin dışavurumu olarak tüm Avrupa’da yükseliyor. Bedelini dünyanın ve insanlığın kalan kısmının tamamının acı ve sefalet olarak ödediği sahte özgürlük ve refah düzenlerinin tehdit altına girdiğini görenlerin hırçınlığı her geçen gün artıyor" görüşünü kaydetti.

Türkiye’nin, bu çirkin ve nobran zihniyetin saldırılarına rağmen medeniyetinin ve tarihinin mirası olan sorumluluklarını yerine getirdiğini söyleyen Erdoğan, "Hamdolsun Azeri Türk kardeşlerim şu anda kaybettikleri toprakların ciddi bir kısmını geri aldılar. İnşallah en kısa zamanda da kaybettikleri toprakların ben inanıyorum ki tamamını geri alacaklar ve Azeri Türkler topraklarına yeniden dönecekler. İnanıyorum ki zafer Azeri Türkü kardeşlerimindir. Buradaki mücadelede her an yanlarında olduk, yanlarında olmaya da devam edeceğiz. Siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızı güçlendirdikçe hedeflerimize biraz daha yaklaşıyor, mazlumlar ve mağdurlar nezdindeki itibarımızı sürekli yükseltiyoruz. Girdikleri yanlış yolu düzeltmeye çalışmak yerine, çıkış yolunu ülkemizi kuşatma altına alarak arayanların sonu hüsran olacaktır. Muhteris ve zalim yönetimleri bekleyen akıbet bir süre sonra kendi ülkelerinde dahi sokağa çıkamayacakları bir nefretin odağı haline dönüşmektir. Biz kendi yolumuzda ilerlemeyi sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, konuşmasının ardından CHP'den AK Parti'ye katılan iki belediye başkanına rozetlerini taktı.

GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Fransa'nın seyahatlerle ilgili bir kararı varsa, biz o kararı bir görürüz, gözden geçiririz. Bunlara karşı mukabil adımları da atarız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısının ardından Meclis'te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Fransa'nın Ankara Büyükelçiliğinin, vatandaşlarına Türkiye'ye seyahat uyarısı yaptığının hatırlatılması üzerine "Şu anda orayla ilgili hukuki bir süreç var. Buradaki ayağı var, oradaki ayağı var. Bu süreci başlatıyoruz. Fransa'nın seyahatlerle ilgili bir kararı varsa biz o kararı bir görürüz, gözden geçiririz. Bunlara karşı mukabil adımları da biz atarız. Türkiye bir kabile devleti değil, hele hele Macron gibilerin baktığı, tanıdığı bir devlet de değil" diye konuştu.

'BİZ ZATEN SINIR ÖTESİNDEYİZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni bir sınır ötesi operasyon söz konusu olup olmadığına ilişkin soruya, "Biz zaten sınır ötesindeyiz. Pençe'de, Barış Pınarı'nda, Zeytin Dalı'nda, bütün oralarda her an varız ve şehitlerimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız" cevabını verdi.

'BUNLAR HESAP KİTAP BİLMİYOR'

Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'askıda ekmek' kampanyasının muhalefet tarafından eleştirildiğinin hatırlatılması üzerine de "Türkiye'de böyle bir şey var mı? Bugün evine ekmek götüremeyen diye bir şey Türkiye'de var mı? Buna inanıyor musunuz? Bazı şeyleri siz kendiniz bir çözün. Var mı böyle bir şey? Elhamdülillah, bugün asgari ücretiyle, maaşıyla, her şeyiyle birçok ülkeyi geride bırakmış bir Türkiye var. Büyüme oranına bakıyorsun, şu anda dünyada hamdolsun en iyi noktada olan bir ülkeyiz. IMF'in, OECD'nin ölçeklerine bakıyorsun, en iyi konumda olan ülke konumundayız; ama bunlar hesap kitap bilmiyor" ifadelerini kullandı. Nursima ÖZONUR/ANKARA, (DHA)