Geri Dön
Politika Kılıçdaroğlu: Ne yılarız, ne korkarız

Kılıçdaroğlu: Ne yılarız, ne korkarız

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bizleri tehdit ediyorlar, istedikleri kadar tehdit etsinler, ne yılarız, ne korkarız. Biz Kuvay-i Milliye ruhunu taşıyan insanlarız. Biz yedi düvelin önünde boyun eğmedik, size de eğmeyeceğiz” dedi.

Kılıçdaroğlu: Ne yılarız, ne korkarız

Ankara'dan özel uçakla Gürcistan'ın Batum Havalimanı'na gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, karayolu ile Sarp Sınır Kapısı'ndan geçerek Artvin'e geldi. Valilik tören alanında düzenlenen mitingde partililere hitap eden Kılıçdaroğlu, Artvin'e her gelişinde sıcak kanlı insanlarla karşılaştığını belirterek "Artvinli olmak aslında bir ayrıcalıktır. Dünyanın en güzel, Türkiye'nin en güzel bir doğasında yaşıyorsunuz. Dağlarıyla, tepeleriyle, yaylalarıyla, ormanlarıyla olağanüstü güzel. Ayrıcalıklı olmanızın nedeni de bu yeşilliğe sahip çıkmak için katıksız bir mücadeleyi sonuna kadar yürütmenizdir. Cerattepe'yi sadece siz değil Türkiye unutmadı. O mücadeleyi unutmadı. Onun ne kadar önemli bir mücadele olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama sonuçta bu güzel doğada yaşıyorsunuz, nefes alıyorsunuz, bu güzel doğada inşallah yeni belediye başkanımız sizlere hizmet verecek" dedi.

'ŞEHİTLER ONURUMUZDUR, GURURUMUZDUR'

Bu bölgeye geldiğinde hatırladığı bir şey daha olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Şavşat'tan Ardanuç'a giderken terör örgütünün saldırısına uğradım. Bir erimiz şehit oldu. Allah'tan rahmet diliyorum ona. Şehitler bizim onurumuzdur, gururumuzdur. Onları anmak, yad etmek hepimizin ortak görevidir. Çünkü onlar biz evlerimizde rahat uyuyalım diye, bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında gezelim diye hayatlarını feda ediyorlar. Şehitler o açıdan 82 milyonun kucakladığı değerlerdir. O değerler bizim tarihimizin, bizim insanlığımızın bize verdiği ortak değerlerdir. Kuşkusuz güvenlik görevlileri de bu bağlamda çok önemlidir. Bizim burada bir arada olmamızın, en azından birlikte olmamızın güvenliğini sağlayan polis kardeşlerimiz var. Onlar halkın polisi oldukları sürece benim başımın üstünde yerleri vardır. Onların bir sorunu var 3600 ek gösterge sorunu. Her gittiğim yerde söyledim. 'Bunu yapacağız' dedim. Öğretmenlerimize, hemşirelere de, din görevlilerine de 3600 ek gösterge verilmesi için sonuna kadar takipçisi olacağız" diye konuştu.

'8 MİLYONA YAKLAŞAN İŞSİZİMİZ VAR'

Bir evde işsiz varsa o evde huzur olmayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"8 milyona yaklaşan işsizimiz var. Gencecik fidan gibi çocuklarımız işsiz. Şu soruyu sorabilirsiniz bu çocuklar niye işsiz? Artvin'de iş bulamayıp da İstanbul'un büyük kentlerin varoşlarına gidip 'Acaba iş bulabilir miyim' diye gezinen gençlerimiz var. Niye gidiyorlar oraya? Burada iş olsa çalışmayacak mı? Çalışacak. Soru şu; 17 yıldır tek başına Türkiye'yi yönetiyorlar. Özellikle geçmiş seçimlerde AK Partiye oy veren kardeşlerime seslenmek istiyorum. 17 yıl bunları omuzlarında taşıdın. Şöyle bir düşünün 17 yıl öncesine gidelim. 2002. seçimi kazandılar. 17 yılda 2 trilyon dolar vergi toplandı. Hiçbir hükümetin cumhuriyet tarihinde toplayamadığı vergilerden daha fazla vergi topladılar. 70 milyar dolarlık özelleştirme yaptılar. Şeker fabrikası, kağıt fabrikaları, bankalar ne varsa sattılar. 500 milyar dolar da devleti borçlandırdılar. Soru şu; bütün bu paralar nereye gitti? Ben bu soruya özellikle AK Parti'ye oy veren değerli kardeşlerime soruyorum. Geçmişte gittiler ve oy verdiler sorumu onlara yöneltiyorum. Aldığımız nefes dışında her şey vergiye tabi. Peki niye vergi öderiz? Vergi öderiz ki devlet bir planlama yapsın. Fabrikalar kurulsun, sosyal destekler yapılsın, fındık, çay üreticisi şu veya bu şekilde mağdur olmasın. Vergi öderiz ki Türkiye üretsin, Türkiye'nin üretimde şanı dünyaya yayılsın. Peki bütün bunlar olunca ne olur işsizlik olmaz. Cumhuriyet tarihinde ilk kez 8 milyona yaklaşan işsizizimiz var. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte sandığa giderken 'Artık yeter' demeniz lazım" dedi.

'ARTVİN ASLANLARIN YATAĞIDIR’

2014 yerel seçimlerinde Artvin Belediyesi'ni kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları dedi.

"Bana gazeteciler, televizyoncular sordu. 'Beni en çok üzen Artvin Belediyesi'ni kaybetmiş olmaktır' dedim. Çünkü Artvin, aydın insanların, çalışkan insanların, haksızlığa direnenlerin, yeri geldiğinde de hesap soranların kentidir. Artvin sıradan bir vilayet değildir, Artvin aslanların yatağıdır. Yeşil doğanın içinde yaşayanların kentidir. Artvin bir dayanışma kentidir. Yeşile, doğaya sahip çıkanların kentidir. Bu yüzden çok üzüldüm. İnşallah o üzüntümüzü geri alacağız. Siz de takipçisi olacaksınız, ben de takipçisi olacağım. Kazandığımızda asgari ücret net 2 bin 200 lira olacak. Kesinlikle olacak. 1 Ocak’tan, nisan ayına kadar olan farklar da ödenecek. Hiçbir işçi siyasi görüşü ve fikirleri nedeniyle işinden atılmayacak. Herkesin işi, aşı olacak. Artvin huzurun başkenti olacak. Bunlar benim temel arzularım."

'NE YILARIZ, NE KORKARIZ'

Huzur olmasını arzuladığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Seçim yapıyoruz, sanki savaşa gidiyoruz. Her türlü iftirayı atıyorlar, insanda insaf ve ahlak olur. PKK saldırısına uğrayan benim, suçlanan benim. Sana mı saldırdı? Bana saldırdı. Biz güçlüyüz, çünkü biz haklıyız ve inançlıyız. Biz insanımızı severiz çünkü, haklıyız. Biz komşusu aç yatarken, tok yatanlardan değiliz. Belediye başkanımızın da bu felsefeyle hareket etmesini istiyoruz. Bizleri tehdit ediyorlar, istedikleri kadar tehdit etsinler, ne yılarız, ne korkarız. Biz Kuvay-i Milliye ruhunu taşıyan insanlarız. Biz 7 düvelin önünde boyun eğmedik, size de eğmeyeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

STK TEMSİLCİLERİ İLE BULUŞTU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Artvin'de sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcileri ile bir araya geldi. Burada konuşan Kılıçdaroğlu, Batı ülkelerinde Türkiye'yi kimin besleyeceği tartışması olduğunu ileri sürerek şöyle dedi:

"Türkiye üretmiyor. Eğer Türkiye üretseydi saman mı ithal ederdik? Eğer Türkiye üretseydi 200 bin ton sıfır gümrüksüz patates mi ithal ederdik? Türkiye üretseydi soğan mı ithal ederdik? Sadece Yunanistan'dan 2018 yılında satın aldığımız pamuğun miktarı 113 milyon dolar. Tütün ithal ettik 15 milyon dolardan. 82 milyon nüfus var, kim besleyecek Türkiye'yi? Türkiye'ye tavsiyede bulundular, 'Çekilin tarımdan' dediler. Dünya Bankası destek verdi bize. Ne desteği verdi? 'İster ek ister ekme dönüm başına para veriyorum sana' dedi. Vatandaş ekmedi, nasılsa 'Hazır para alıyorum' dedi. Sonunda ekilmedi. İki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor Türkiye'de. Milleti nasıl doyuracağız; dışarıdan ithal ederek. Dönemin Tarım Bakanı Fransa'ya gitti. Türkiye Cumhuriyeti Tarım Bakanına, Fransız tarımına yaptığı katkı nedeniyle şövalye nişanı verildi. Buna kim itiraz edecek? Ziraat Odaları itiraz edecek, Ticaret Odaları itiraz edecek, Sanayi Odaları itiraz edecek. Türkiye'nin bu gerçeğini topluma aktarmak gerekiyor. Üreten bir Türkiye mi güçlüdür, tüketen bir Türkiye mi? Bugün Türkiye'de 82 milyonu kim besleyecek? Almanya 'Biz besleriz' diyor, Fransa 'Biz yaparız' diyor, Hollanda, Kanada 'Biz besleriz' diyor, Venezuela inekleri yani angusları 'Bizden alacaksınız, biz besleriz' diyor. Batı'da bizi kim besleyecek, bunun kavgası var."

'GELECEĞİ PARLAK GÖRÜRSENİZ, BEKA SORUNU YOKTUR'

'Beka sorunu' tartışmalarıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, "Beka sorunu tartışılıyor. Beka ne demektir? Geleceği parlak görürseniz, beka sorunu yoktur. Ama gelecek karamsarsa beka sorunu vardır. Bir ülkenin beka sorunu nedir? 21'inci yüzyılda beka sorunu, bir ülke üretemiyorsa, geleceği yoktur. Neyi üretecek, makine halısı mı üretecek yoksa katma değeri yüksek ürün mü? Makine halısını TIR'larla ihraç ettik, elin oğlu bir çanta cep telefonuyla geliyor bizden daha fazla para kazanıyor. Türkiye üretimde hangi ligde olacak? Birinci ligde olacaksa o zaman birinci lige çıkılacak adımlar atılması gerekiyor. Üniversiteler bilgi üretecek. Bir ülkenin üniversiteleri bilgi üretmiyorsa, katma değeri yüksek ürünler üretilemez, unutacağız" diye konuştu.

'NE OLDU O DEVLETE?'

Cumhuriyetin ilk yıllarında tarım ürünleri satılarak fabrikalar kurulduğunu anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları dedi:

"Uşak Şeker Fabrikası nasıl kuruldu biliyor musunuz? Türkiye'nin ilk şeker fabrikasıdır; yumurta satılarak. 1925 yılında Kayseri'de uçak fabrikasının temeli atılmıştır. 9 yıl sonra Kayseri'den kalkan ilk uçak Ankara'ya inmiştir. 1940'lı yıllar Türkiye Cumhuriyeti Devleti uçak ihraç eden devlettir. Kendi denizaltısını yapan devlettir. Ne oldu o devlete? 1950'lerde dediler ki bize Batı'nın egemen güçleri 'Siz niye uçak, gemi yapıyorsunuz, size bedava verelim'. Bedava verdiler. 2'nci Dünya Harbi'nden ne kadar döküntü askeri uçak, silah ne varsa getirip bedava verdiler. Biz de fabrikaları kapattık. Ne zaman uyandık; Kıbrıs çıkarmasıyla. Kıbrıs'a çıkarma yaptık, Amerika dedi ki 'Bir dakika. Benden izin almadan nasıl çıkarma yaptın. Silahları ben sana verdim. Çıkarma gemisini ben sana verdim. Benim silahlarımı benden izinsiz kullanamazsın' dedi. Askerin çatal kaşığından palaskasına kadar dışarıdan geliyordu. Bir toplumu geriye götürmek istiyorsanız, teslim almak istiyorsanız ilk yapacağınız iş o toplumu üretimden koparmaktır."

'UMUTSUZ DEĞİLİZ, HEPSİNİ ÇÖZERİZ'

Son 16 yılda Londra'daki bir avuç tefeciye Türkiye Cumhuriyeti'nin 149 milyar dolar faiz ödediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Kim ödüyor; bizler ödüyoruz. 149 milyar dolarla ikinci bir Türkiye inşa edersiniz. Binlerce fabrika yaparsınız. İşsizlik olmaz. İşsizlik niye var? Üretim yok. 'Her işveren bir işçi alsın.' İyi de işveren yardım kuruluşu değil ki kâr etmeden nasıl yapacak? Kâr etmesi lazım ki çalışsın, ayakta dursun. İşimiz zor ama umutsuz değiliz, çözeriz hepsini çözeriz. Ekonomik kriz çıktığında 2018'in Ağustos ayında 13 maddelik ekonomik krizden çıkış maddesi söyledim. 'Devlette liyakatten tutun israfa kadar bunları engelleyin' dedim. Liyakatı sağlayın israfı bitirin. Alınan hiçbir önlem yok. Hiçbir şey yok. Biz freni patlamış bir kamyondayız ve yokuş aşağıya gidiyoruz. Bir devlet kendi geleceğini planlar. 21'inci yüzyıldayız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kalkınma planı var mı 2019 yılında? Kalkınma planı yok. Çünkü en son kalkınma planının süresi 2018'de doldu. Kimin haberi var. Hangi sanayi odası, ticaret odası, ziraat odası, ihracatçı birlikleri itiraz etti? Vergi veriyoruz, vergileri nerelere harcayacaksınınız? Hangi yatırımları yapacaksınız? Hangi planlama? Hiçbirisi yok. Ama bunları aşmak mümkün. Nasıl aşacağız; demokratik yollarla aşacağız. Kavga edecek halimiz yok. Birbirimizi gırtlayacak halimiz de yok. Oturacağız, demokratik yollardan bunları aşacağız. Görev bana düştüğü kadar sivil toplum kuruluşlarının kanaat önderleri olarak sizlere de düşüyor."

Toplantı basına kapalı sürdü.