Geri Dön
Gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye'de DEAŞ ile göğüs göğse çarpışan tek NATO ülkesiyiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye'de DEAŞ ile göğüs göğse çarpışan tek NATO ülkesiyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, video konferans ile katıldığı G20 zirvesinde, "Terör tehdidinin bertaraf edilmesi, itilafların önlenmesi ve istikrarın güçlendirilmesi noktasında elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Suriye'de DEAŞ ile göğüs göğse çarpışan tek NATO ülkesiyiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye'de DEAŞ ile göğüs göğse çarpışan tek NATO ülkesiyiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan'ın dönem başkanlığındaki G20 Zirvesi'ne ikinci kez Vahdettin Köşkü'nden canlı bağlantıyla katıldı. G20 zirvesine dün de video konferansla bağlanan Erdoğan bugün yaptığı konuşmada ise, “Suriye'de DEAŞ ile göğüs göğse çarpışan tek NATO ülkesiyiz. Yalnız bırakılmamıza rağmen, bugüne kadar 9 bine yakın yabancı terörist savaşçı yakaladık ve ülkelerine geri gönderdik. Çatışma bölgeler ile bağlantılı olduğunu tespit ettiğimiz yaklaşık 100 bine yakın kişiye, ülkemize giriş yasağı koyduk. Bir dönem teröristlerin cirit attığı bölgeleri güvenli hale getirerek, 411 bini aşkın Suriyeli kardeşimizin memleketlerine geri dönmelerini sağladık. Libya Milli Mutabakat Hükümeti'ne sağladığımız eğitim ve danışmanlık desteği, ülkenin daha fazla iç savaşa sürüklenmesini engelledi" dedi.


"TÜRKİYE, SON 6 YILDIR DÜNYADA EN FAZLA MÜLTECİYE EV SAHİPLİĞİ YAPAN ÜLKEDİR"

2030 Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için, önümüzde 10 yıldan kısa bir süre var diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

“Bu dönemi iyi değerlendirmemiz, kaybettiğimiz zamanı telafi etmemiz gerekiyor. Salgının yoksulluk ve eşitsizlik başta olmak üzere, birçok sorunu daha da derinleştirdiğini görüyoruz. Özellikle Afrikalı kardeşlerimiz ile Asyalı ve Latin Amerikalı dostlarımız çok ciddi zorluklar yaşıyor. Mülteciler ve yerlerinden edilen kişiler salgın karşısında en kırılgan kesimi oluşturuyor. Bu insanlar ekonomik sıkıntılar yanında, kasıtlı bir şekilde körüklenen İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığıyla da mücadele etmek zorunda kalıyor. Hiçbirimiz bu vahim tabloyu görmezden gelemeyiz. Savaştan etkilenen bölgelere ve risk altındaki topluluklara yönelik insani yardımların finans kaynaklarını güçlendirmeliyiz. Türkiye, son 6 yıldır dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkedir. Çoğu Suriyeli olmak üzere, 4 milyonu aşkın yabancıyı ülkemizde misafir ediyoruz. Suriye sınırları içinde, İdlib'te ve daha pek çok yerde milyonlarca ihtiyaç sahibine de insani yardım ve koruma sağlıyoruz. Bu rakamlar birçoğumuzun büyük şehirlerinin nüfusundan daha fazladır. Ülkemize sığınanların toplumumuzla uyum içerisinde ve insan onuruna yakışır şekilde yaşamaları için gayretlerimizi sürdürüyoruz. Üstelik bu çabaları, bize verilen desek sözleri büyük ölçüde tutulmamış olmasına rağmen, karalılıkla devam ettiriyoruz. Artık herkesin elini taşın altına koyarak, adil bir külfet ve sorumluluk paylaşımına gitmesini bekliyoruz. İnsana hizmet etmeyen, insana huzur, esenlik ve değer vermeyen adalet ve güvenliği temin etmeyen bir sistemin başarı şansı yoktur. Hırs, tahakküm, adaletsizlik ve rant üzerine kurulu mevcut küresel ekonomik mimarinin ne insanı ne de tabiatı koruması mümkündür."


“YAPTIĞIMIZ DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR ÇAĞRIMIZIN NE KADAR İSABETLİ OLDUĞU DAHA İYİ ANLAŞILMIŞTIR"

“Dünya genelinde yaklaşık bir buçuk milyona ulaşan can kaybını, sadece kovid-19 virüsünün ölümcül etkisine bağlamak yanlıştır" ifadelerini kullanan Erdoğan, “Bu vahim tablonun oluşmasında, küresel sistemin artık çözüm yerine sorun üreten, sorunları derinleştiren, çarpık yapısının da payı vardır. Salgın, hem mevcut düzenin bu çarpıklıklarını gözler önüne sermiş, hem de tüm insanların aynı gemide olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Birleşmiş Milletler(BM) kürsüsünden sık sık yaptığımız dünya beşten büyüktür çağrımızın ne kadar isabetli olduğu daha iyi anlaşılmıştır. Aynı şekilde, Suriye'den Libya'ya, Doğu Akdeniz'den Dağlık Karabağ'a, Irak'tan Filistin'e kadar farklı cephelerde yürüttüğümüz hak, özgürlük ve adalet mücadelesinin önemi ortaya çıkmıştır. Hal böyleyken, ülkemizin attığı bu adımlar, dolayısıyla eleştiriye, hatta itibar suikastine maruz kalması, iyi niyetli bir durum değildir. Biz öncelikle kendi milli güvenliğimizi, kendi vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini sağlama almaya, ardından da bölgemizin ve gönül coğrafyamızın istikrar, huzur ve iç barışına taktı sunmaya çalışıyoruz. Terör tehdidinin bertaraf edilmesi, itilafların önlenmesi ve istikrarın güçlendirilmesi noktasında elimizden gelen çabayı gösteriyoruz" diye konuştu.


“SURİYE'DE DEAŞ İLE GÖĞÜS GÖĞSE ÇARPIŞAN TEK NATO ÜLKESİYİZ"

“Suriye'de DEAŞ ile göğüs göğse çarpışan tek NATO ülkesiyizö diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Yalnız bırakılmamıza rağmen, bugüne kadar 9 bine yakın yabancı terörist savaşçı yakaladık ve ülkelerine geri gönderdik. Çatışma bölgeler ile bağlantılı olduğunu tespit ettiğimiz yaklaşık 100 bine yakın kişiye, ülkemize giriş yasağı koyduk. Bir dönem teröristlerin cirit attığı bölgeleri güvenli hale getirerek, 411 bini aşkın Suriyeli kardeşimizin memleketlerine geri dönmelerini sağladık. Libya Milli Mutabakat Hükümeti'ne sağladığımız eğitim ve danışmanlık desteği, ülkenin daha fazla iç savaşa sürüklenmesini engelledi. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin provokasyonlarına rağmen, Doğu Akdeniz meselesinde daima sabırlı, soğukkanlı davrandık. Dağlık Karabağ'da 30 yıldır süren işgalin son bulmasına katkı sunduk. Her ne kadar zor günler yaşasak da, Hz. Mevlana'nın dediği gibi, ümitsizliğin ardında nice ümitler, karanlığın ardında nice güneşler olduğunun farkındayız. Tüm insanlık olarak, el ele, gönül gönüle verdiğimizde, sıkıntılarımızın daha da hafifleyeceğine inanıyoruz."


“ÜLKEMİZİN BM İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİNİN EK 1 LİSTESİNDEN ÇIKARTILMASINI BEKLİYORUZ"

“Yaşadığımız toprakları, sadece atalarımızdan bir miras değil, aynı zamanda çocuklarımızın bizlere bir emaneti olarak görmeliyiz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece bugünü değil, yarınları; sadece kendimizi değil, çocuklarımızı, sonraki nesilleri de düşünmeliyiz. Salgın sonrasında da insanlığın ekonomik ve sosyal adaletle birlikte, çevre sorunlarıyla mücadelede de gereken dersleri çıkaracağına inanıyorum. Türkiye olarak tarihi mesuliyetimiz yok denecek kadar az olmasına rağmen, iklim değişikliği ile mücadeleye aktif katkı sağlıyoruz. Aynı şekilde, ülkemizdeki ekosistem ve biyolojik çeşitliliğin korunması için de, gerekli önlemleri alıyoruz. Son 5 yılda yaptığımız 16,5 milyar dolarlık yatırımla, Türkiye'nin enerjide kurulu güç kapasitesinin yaklaşık yüzde 49'unun yenilenebilir kaynaklardan oluşmasını temin ettik. Elektriğimizin yüzde 63'ünü yerli ve yenilenebilir kaynaklardan üretiyoruz. Güneş enerjisi kurulu gücünde dünyada 13'üncü, Avrupa'da 7'nci sıradayız. Çevre kirliği ve iklim değişikliği ile mücadele edilirken, yeni haksızlıkların, yeni çifte standartların oluşmasına müsaade edilmemelidir. Paris Antlaşmasının uygulanması ile ilgili endişelerimizin, halen giderilememiş olması, bizi yolumuzdan alıkoymuyor. Ülkemizin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin ek 1 listesinden çıkartılmasını bekliyoruz. Çevre ile ilgili yatırımlarımızı sürdürürken, dijital teknolojilere de öncelik veriyoruz. Ülkeler arasında teknolojik uçurumun kapatılmasını amaçlayan BM en az gelişmiş ülkeler için, teknoloji bankasına ev sahipliği yapıyoruz. Teknoloji bankasının faaliyetlerinin hep birlikte desteklenmesi, G20'nin öncelikleri ile de uyumludur. Zirvede alacağımız kararların, bu hedeflere ulaşılmasında fayda sağlayacağına inanıyorum. Bu zor dönemde, G20 dönem başkanlığı dönemini başarılı bir şekilde ifa eden, Suudi Arabistan'ı tebrik ediyor. Önümüzdeki dönem için de şimdiden İtalya'ya başarılar diliyorum" diye konuştu.