Geri Dön
Sağlık-Yaşam Kadın genital organ sarkmalarında yeni cerrahi teknik: TAP-GAN tekniği

Kadın genital organ sarkmalarında yeni cerrahi teknik: TAP-GAN tekniği

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ömer Lütfi Tapısız, kadın genital organ sarkmalarında vajinal yoldan, yamalar kullanılmadan insanın kendi dokularının yardımıyla yapılan ameliyatların ön plana çıktığını söyledi. Bu doğrultuda rahmin bir parçasını ve güçlü bağlarını koruyarak 'TAP-GAN tekniği' diye adlandırılan özel bir ameliyat yöntemi geliştirdiklerini kaydeden Tapısız, "Bu geliştirdiğimiz ameliyat tekniği dünya literatürüne çok yakın bir zamanda girdi. Bu yöntemi hastalarımıza uyguluyoruz ve çok iyi sonuçlar alacağımızı düşünüyoruz" dedi.

Kadın genital organ sarkmalarında yeni cerrahi teknik: TAP-GAN tekniği

Doç. Dr. Ömer Lütfi Tapısız, doğum yapmış kadınların yüzde 50'sinde pelvik taban desteğinde azalma ve evresinden bağımsız pelvik organ sarkmasının görüldüğünü söyledi. Tapısız, kadınlarda rahim sarkmasının yaş almasıyla birlikte, bu bölgedeki destek yapılarda zayıflama ile gerçekleştiğini belirtti. Pelvik taban desteğindeki azalmanın 2 kadından 1'inde görüldüğünü ifade eden Tapısız, "Yaş ilerlediği zaman bu durumun görülme sıklığı artıyor. Kadınların 9 tanesinden 1'i genital organlarındaki sarkmaya bağlı operasyona ihtiyaç duyuyor. Bu bağlamda 'genital organ sarkması' gerçekten kadınlarımızı çok ciddi etkileyen bir sağlık sorunudur. Maalesef toplumlarda yaşın alınmasıyla birlikte bu tür durumlar normal olarak karşılanıyor. Hastalar yaşam kalitesini ciddi anlamda bozan bu kavramla birlikte yaşamanın normal olduğunu varsayıyor. Ek olarak bu duruma idrar kaçırma da eşlik edebiliyor. Yaşın ilerlemesiyle normal olarak düşündüğü pelvik organların sarkmasıyla hasta, konforsuz bir hayat dönemine girmiş oluyor" diye konuştu.

'SEZARYEN İLE DOĞUM DİREKT OLARAK BU HASTALIKTAN KORUMUYOR'

Tapısız, pelvik organlarda sarkma başlamadan önce bölgedeki destek yapılarda güçsüzlük olmaması için hastaların o bölgedeki kasları güçlendirici egzersizler yapmasının önemli olduğunu kaydetti. Tapısız, yapılan egzersizlere 'Kegel egzersizleri' adı verildiğini belirterek, şunları söyledi:

"Bu egzersizlere genç yaşlarda başlanmasında fayda olduğunu düşünüyorum. Günde 50-60 defa alt 'pelvik' bölgedeki kasları çalıştırmanın o bölgeye ciddi bir güç katacağını düşünüyorum. Bunun yanı sıra halk arasında bilinen 'vajinal doğum' yapanlarda bu durumun daha fazla görüldüğü ve sezaryen ile doğumun koruduğuyla ilgili bir inanış var. Sezaryen ile doğum maalesef direkt olarak kadınlarımızı bu hastalıktan korumuyor. Burada önemli olan nokta gebe kalınmasıdır. Gebelik sayısı arttıkça ve gebeliğin yarattığı hormonal duruma maruz kalınınca pelvik bölgedeki destek yapılarda relaksasyon meydana gelmektedir ve sonuç itibarı ile sezaryen ile doğum bile olsa pelvik bölgede sarkma görülebilmektedir. Bu bağlamda gebelik sayısının artması ile doğum şeklinden bağımsız olarak riskin arttığı bilinmelidir. Vajinal yolla doğum, doğal ve bir risk yok ise önerdiğimiz temel doğum yöntemidir. Ancak doğum sonrasında pelvik bölgede zedelenmeler oluştu ise iyi bir şekilde onarılması gerekmektedir. Ehil ellerde yırtıklar onarılmaz ise pelvik destek gücünde azalma olabilmekte ve sonrası pelvik organlarda sarkmalar gelişebilmektedir."

'HASTA BÖYLE BİR DURUM YAŞIYORSA ERKENDEN DOKTORA GİTMELİ'

Hastaların yaşayacağı belirtilerden bahseden Tapısız, bu bölgedeki sarkmalara bağlı sıklıkla hastaların ele gelen vajinal kitle nedeni ile başvurduğunu kaydederek, şöyle konuştu:

"Çok fazla ayakta kalınınca ve uzun süreli yürüyüş yapıldığı zaman pelvik organların yer değiştirerek sarkmasına bağlı olarak alt bölgede ağrı meydana gelebilir. Tam manasıyla ele gelmeden sadece ıkınınca da ele gelme durumu olabilir. Bu hastalar bu durumun geçebileceğini düşünse de maalesef pelvik organlarda sarkma gün geçtikçe ilerleyecek bir hastalıktır. Hastaların böyle bir şikayeti mevcutsa erkenden doktora başvurmalıdır. Hastalar bu sayede ameliyatsız ya da daha az komplike ameliyatlar ile tedavi edilebilmektedir. Hastanın böyle bir duruma yaşı ilerleyince, menopozla birlikte maruz kalabileceğini bilmesi önemlidir. Bizim her zaman önerimiz ilk başta cerrahisiz yöntemlerle bu işi çözmeye yönelmektir. Hayat standartlarını değiştirmek, kegel egzersizleri ve menopozla birlikte oluşacak östrojen eksikliğine bağlı pelvik atrofi (zayıflama) oluştuysa bunları düzeltmek tedavide ilk yapılması gerekenlerdir."

'GENİTAL ORGAN SARKMALARINDA BİRÇOK YÖNTEM KULLANILABİLMEKTE'

Tapısız, genital organ sarkmalarının tedavisinde cerrahi olarak birçok yöntemin uygulanabileceğini belirtti. Bir yöntemin karından organları yukarı çekme olduğunu söyleyen Tapısız, "Günümüzde tercihen bu ameliyatlar kapalı yani laparoskopik olarak gerçekleştirilmektedir. Bunun yanında daha yaygın olarak vajinal yaklaşım yöntemleri de kullanılmaktadır. Yani sarkan organların vajinal yol ile tekrardan onarılmasıdır. Eğer rahim sarkması da mevcutsa, rahmin korunarak ya da alınarak diğer organların toplanması yöntemleri uygulanmaktadır. Bu cerrahi protokollerini hastaya ve hastalığın boyutuna göre bizler belirlemekteyiz. Cerrahi uygulamalarda 2 türlü yaklaşım bulunmaktadır. Biri halk arasında 'yama' olarak adlandırılan 'meş cerrahisi'dir ki bu yöntemde tül benzeri bazı ara maddeler kullanılmakta ve meş ile sarkan organ/organların yukarı doğru asılması sağlanmaktadır. Bu uygulamalar hem vajinal hem de karından yaklaşım ile yapılabilmektedir. Bir de doğal, yabancı cisim (meş) kullanılmaksızın o bölgenin onarılmasıyla yapılan yöntemler bulunmaktadır" dedi.

'GELİŞTİRDİĞİMİZ YÖNTEM DÜNYA LİTERATÜRÜNE GİRDİ'

Pelvik organ sarkmalarında meş (yama) cerrahi yönteminin dünyada çok sık kullanılan bir tedavi yöntemi olduğunu, ancak yabancı cisim olmasından istenmeyen etkilere yol açabileceğini belirten Tapısız, 2019 yılında Amerika İlaç ve Gıda Dairesi'nde (U.S. FDA) ve İngiltere'nin sağlık politikalarına yön veren Ulusal Sağlık ve Bakımda Mükemmeliyetçilik Enstitüsü'nde (NİCE) yamaların kullanılmasıyla ilgili yasaklar getirildiğini anımsattı ve şunları kaydetti:

"Günümüzde kadın genital organ sarkmalarında vajinal yoldan, yamalar kullanılmadan insanın kendi dokularının yardımıyla yapılan ameliyatlar ön plana çıkmıştır. Bu bakış açısıyla biz de yeni bir ameliyat yöntemi geliştirdik. Yöntemimizde rahmin en güçlü olduğu kısmı bağları ile birlikte korunmakta. Rahim sarksa bile yine de onu tutan bağlarının olduğu unutulmamalıdır. Biz, rahmin bize yarayacak sağlam bağlarıyla olan kısmını koruyup, bütün onarımımızı natürel olan bu kısma sabitlediğimiz özel, yeni bir yöntemi tarif ettik. Böylece insanın doğal dokusunu koruyarak 'meş cerrahisinde' olan yamaları kullanmadan çok özel bir yöntem geliştirdik. Bu geliştirdiğimiz ameliyat tekniği dünya literatürüne çok yakın bir zamanda girdi. Bu yöntemi hastalarımıza uyguluyoruz ve çok iyi sonuçlar alacağımızı düşünüyoruz. Bu ameliyat sonrası hastaların yaklaşık 1 hafta gibi kısa bir dönemde normal fonksiyonlarına dönmesi de geliştirdiğimiz yöntemin önemli bir artısıdır. Geliştirdiğimiz yeni ameliyat yönteminin adı 'TAP-GAN Tekniği'dir (TAPısız-doGAN Tekniği). Bu cerrahi yöntemi ben ve 2 hekim arkadaşım, Ali Rıza Doğan ve Şadıman Kıykaç Altınbaş ile birlikte geliştirdik. Meşsiz, natürel, kusursuza yakın bir onarım imkânı veren yöntemimizin tüm dünyada da yaygınca kullanılacağını ümit ediyoruz."