Geri Dön
Son Dakika Beyşehir’in eko sistemi koruma altına alınıyor

Beyşehir’in eko sistemi koruma altına alınıyor

Beyşehir’in eko sistemi koruma altına alınıyor

Beyşehir’in eko sistemi koruma altına alınıyor

Muhammet SIDAL/BEYŞEHİR (Konya),(DHA) - KONYA’nın Beyşehir ilçesinde Doğa Derneği tarafından akarsu ve su kaynaklarında türleri tehlikede olan balıkların ve yöreye has kuşların koruma çalışmaları başlatıldı.

İlçede bulunan ve yapısı bozulmamış su kaynakları ve akarsularda 2017 yılında doğa derneği tarafından başlatılan analiz ve tespit çalışmalarından sonraki adımı olan koruma ve karantina çalışmaları başladı. Turizm açısından önemli bölgelerde yer alan su kaynakları ve akarsularda yaşayan ve türleri tehlikede olan Hitit yağ balığı, yılan balığı, göğce balığı, dişli sazancık balığı, Beyşehir sirazı, kaya balığı, çöpçü balığı, kızılkanat ve yağ balığı gibi türlerin doğa derneği tarafından koruma çalışmalarına başlandı.

İlçede yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Doğa Derneği Doğa Kültürü Araştırma Sorumlusu Raziye İçtepe Akyol, 2002 yılında kurulan derneğin küresel anlamda türleri korumaya ve onları yaşatmak üzere çalışmalar yaptığını söyledi. Akyol, “Bu çalışmanın birinci fazının 2017 yılı sonunda tamamladık. Beyşehir Gölü’nün etrafındaki tüm akarsu kaynaklarının gözelerinin çıktığı yerlerindeki küçük endemik balıkların, yani sadece bu yöreye has olan balık türlerinin tespitini yaptık. Daha sonra bölgedeki değişik su kaynakları ve akarsularda yaşam süren, yöreye has endemik tür olarak nitelendirdikleri küçük balıkları da koruma konusunda Birleşmiş Milletler (BM) Küçük Destek Programı (SGP) kapsamında çalışmalar yürütmeye başladık. Çalışmalara ek olarak kuşları koruma çalışmalarına da başladık. Ama aynı zamanda eko sistemler; bu kapsamda sulak alanlar, bozkırlar, yüksek dağlar, denizler gibi alanlarda da çalışıyoruz. Bu alanlarda yaptığımız çalışmalar genellikle halk tabanlı koruma dediğimiz çalışmalar. Yaptığımız bu çalışmalarda türleri koruduğumuz ya da koruma çalışmalarına koyduğumuz katkı kadar bölgede aynı şekilde yaşayan yörenin kültürel çeşitliliğini de koruma çalışıyoruz. Onlarla ilgili yaptığımız araştırmalarda, özelikle o bölgede yapılan üretim desenlerine bakıyoruz. Çünkü, bu üretim desenleri o bölgedeki hem doğayı koruyor, hem de kırsal ekonominin kalkınmasını sağlıyor. Hem de gerçekten doğanın canını acıtmadan bir üretim ortaya koymuş oluyor. ”dedi.

‘TARIM İLAÇLARI SUYA ÇABUK KARIŞIYOR’

Yapılan tespitler sonucu tehdit olarak bulunan bulgular için ne yapılabilir hususunda da bir koruma planı çalışması hazırladıklarını belirten Akyol, bu tehditlerin neler olduğu ve bu alanlarda yaşayan yöre halkından beklentilerini şöyle açıkladı: “2018 yılı itibariyle de 1’inci fazın sonucunu ortaya çıkaran koruma planına bağlı kalarak bu çalışmayı uygulama aşamasına geçtik. Söz konusu dönemde BM’nin küçük destek programı SGP ile beraber aynı zamanda Beyşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile beraber çalışmayı yürütmeye başladık. Şu an 3 noktada 3 pilot alanımız var. Yeşildağ, Derebucak ve Eflatun Pınar ile bu pınar gözelerinde bulunan balık türlerinin etrafında bulunan tehditleri yöre halkıyla beraber korumayı ve bu balıkları tanıtmayı amaçlıyoruz. Bu koruma çalışmalarında öncelikli olarak hep muhatap olduğumuz kişiler yerel halklar. Balıkların tek yaşam alanları bu küçücük kalmış gözeler. İki metre alanlarda yaşıyorlar, bu alanlara işte çöp dökülmemesi, moloz dökülmemesi, bu alanların içinden arabalarla geçilmemesi gibi bazı hususlara dikkat edilmesi gerekiyor. Aynı zamanda biliyorsunuz bu tarımda kullanılan ilaçların suya çok çabuk karışma gibi maalesef olumsuz durumları var ve balıklar özellikle bunlardan çok etkileniyorlar. Plastik kullanımını azaltabiliriz, bu kimyevi gübre ve kimyevi tarım zehirlerini kullanmamaya gayret edebiliriz. Yaptığımız çalışmalarda özellikle üretim desenlerinde zaten biz kimyevi gübre kullanmayan, kimyasal zehir kullanmayan üretim desenlerine, üreticilere destek olmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda bu bölgede yaşayan endemik balık türlerimiz var. Endemik demek aslında sadece bu noktada, bu bölgede yaşayan yani yereldeki yaşayan türler. İnsanlardan da beklentimiz; bu balıklara sahip çıkmaları. Çünkü dünyada başka hiçbir yerde olmuyor. Sadece bu alanda, bu havza içerisinde varlar. Milyonlarca yıldır bu alanda yaşıyorlar, bunların da sadece insanlar yüzünden yok olması, kaybolması çok acı bir durum olur. Olabildiğince o balıklara sahip çıkmaları, her ne kadar küçük olsalar da bir nevi biz birbirimizin hemşerisiyiz, o balıklar da bizim buradaki en önemli ve en eski hemşerilerimizden. Bu küçük balık türlerinin korunmasına yönelik çalışmaları inşallah bir yıl içerisinde sonuçlandırmayı hedefliyoruz. Bu anlamda, Beyşehir Belediyemize de bu bölgede yürüttüğümüz çalışmalarda derneğimize verdiği desteklerden ötürü teşekkür ediyoruz.”

FOTOĞRAFLI