'15 Temmuz, Türkiye'yi parçalanmaya götürecek bir harekattı'

Prof. Dr. Sencer İmer, terörün bugün gelinen noktada tüm devletlerin silah olarak kullandığı bir araç olduğunu söyledi. Prof. Dr. İmer, bu durumun esasen meşru ve ahlaka uygun olmadığını vurgulayarak, "Fakat dış siyasette ahlaka uygunluk pek aranmaz. Neticede devletler kendi çıkarları doğrultusunda her şeyi yaparlar. 2'nci Dünya Savaşı sonunda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Japonya'ya 2 atom bombası attı. Hiroşima'da yüz binlerce insan öldü. Biyolojik savaş da yasak; ama maalesef biyolojik silahlar da kullanılıyor. Kimyasal silah yasak ama kullanılıyor. Savaş hukukuna karşı bir noktada yakalanan insanların savaş esiri muamelesi görmeleri lazımken öldürülüyor. Yani dünyadaki devletler bu kuralları hem koyuyorlar hem de buna uymuyorlar. İşte bu FETÖ meselesi de böyle bir şey. Nasıl PKK terör örgütü dağa çıkan, etnik bazda Türkiye’yi parçalamaya çalışan, küçücük çocukları öldüren bir terör örgütüyse, FETÖ de insanların beynine girmek suretiyle yapılan bir operasyon. Yani küçücük çocukları daha okul çağında 'Sizlere kariyer vereceğiz' diyerek ele geçirip, belirli alanlarda da iyi yetiştirip; ama onları da bir robot haline dönüştürmek suretiyle zaman içerisinde devlet yönetimini de bu şekilde ele geçirmek suretiyle devleti çökertmek isteyen bir örgüt" diye konuştu.

'FETÖ, PKK'DAN DAHA DA TEHLİKELİ'

ABD'nin ve CIA'nin FETÖ'yü açıkça kullandığının görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. İmer, "Örneğin Türkiye'nin Fetullah Gülen'in iadesi konusundaki bütün girişimleri karşılıksız kalmıştır. Bu konuyla ilgili verilen dosyalar ABD’ye gönderildiği halde hiçbir şekilde değerlendirilmemiştir. Yani ABD bizim NATO içerisinde müttefikimiz olan bir ülke; ama maalesef bu ülke de böyle bir silahı bize karşı kullanmaktan hiç çekinmemiştir. Dolayısıyla FETÖ, PKK’dan daha da tehlikeli. Çünkü ordunun, güvenlik güçlerinin, adaletin, eğitim kurumlarının, bürokrasinin içerisine yani devletin birçok kılcal damarlarına sızarak devleti ele geçirmeye çalışarak kendi çıkarları ya da arkasındaki güçlerin çıkarları doğrultusunda her şeyi yaptılar. Ve şu anda dünyanın başka bölgelerinde bunu yapmaya da devam ediyorlar. Dolayısıyla bu çok büyük bir tehlikeydi. Ama bunu biz çok şükür halkımızın ve silahlı kuvvetlerimizin içerisinde devlete bağlı olan güçlerin şuurlu hareketiyle önledik. Türkiye büyük bir tehlike atlatmıştır. Bunun bilincinde olmalıyız. Bazı kişiler bunu küçümseyip ‘Bu bir tiyatroydu’ gibi yanlış yorumlar yapmaktalar. Bunlar doğru şeyler değil" diye konuştu.

DARBE GECESİ İNGİLİZ ÖZEL KUVVETLERİ GÜNEYİMİZE OPERASYON YAPACAKTI

Prof. Dr. İmer, FETÖ’nün darbe girişiminin başarılı olması durumunda Türkiye'nin bir iç savaşa sürükleneceğini ifade ederek, "Rusya Devlet Başkanı Putin'in danışmanı Aleksandr Dugin darbe girişiminden bir gün önce Türkiye'ye geldi ve kendisiyle Ankara'da bir otelde 20.00-21.00 saatleri arasında görüştüm. Bana demişti ki, 'Biz Rusya olarak Türkiye’nin bir iç savaş eşiğinde olduğunu gördük ve Türkiye bir iç savaşa gidiyordu'. Ne demekti iç savaş? Eğer bunlar o gece başarılı olsaydı buna karşı olan güçler de harekete geçecekti. Türkiye'de Suriye'deki gibi bir iç savaş çıkacaktı. Bu çok tehlikeli bir durumdu. Ayrıca Türkiye'nin bu zaafından faydalanmak isteyen dış güçler, bazı unsurlarını Türkiye’ye sevk etmek istiyorlardı. Örneğin Kıbrıs'ta üslenmiş olan 10 bin civarında İngiliz Özel Kuvvetleri personelinin, hava ve deniz yoluyla Antalya bölgesine, güneyimize gelip oradaki vatandaşlarını kurtarmak adı altında bir operasyon yapacaklarını biliyoruz" dedi.

'TÜRKİYE ÇOK BÜYÜK BİR BADİREYİ ATLATMIŞTIR'

İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin daha sonra yaptıkları çalışmalara da değinen Prof. Dr. İmer, "O çalışmalarda ortaya çıktı ki bütün güney illerimizde, yani Adana’dan başlayıp Van’a kadar uzanan güney hattımızda valiler maalesef o zamanlar FETÖ’ye bağlı oldukları için bütün güvenlik güçlerine talimat verip, kuzeye doğru çekilmelerini söylemişler ve meydanı boşaltmak istemişler. Oradaki 60 civarındaki PKK/PYD gücü ve aynı miktardaki IŞİD gücü Türkiye’ye girmek üzere bekliyorlarmış. Bu çok ciddi bir mesele. Yani Türkiye’nin güneydoğusu işgal edilecekti. Diğer düşmanlarımız da istekleri doğrultusunda bir şekilde Türkiye'yi ele geçireceklerdi. Ondan dolayı Türkiye çok büyük bir badireyi atlatmıştır. Türkiye tarihini tamamen değiştirecek, belki Türkiye'yi bir iç savaşa sürükleyecek, Türkiye'yi parçalanmaya götürecek bir harekattı. Ama halkımızın basireti ve silahlı kuvvetlerimizin, güvenlik güçlerimizin devlete olan bağlılığı sayesinde Allah'tan başarıya ulaşmadı" değerlendirmesinde bulundu.