TZOB Genel Başkanı Bayraktar: Tarımda son 30 yılın en büyük felaketini yaşadık
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda son 30 yılın en büyük don felaketinin yaşandığını belirterek, “Bu kadar düşük ısı değerleriyle daha önce hiç karşılaşmadık. Eksi 15-20 derecelere kadar düştük. 3-5 dereceye kadar alınabilecek tedbirler vardır ama bu seviyedeki soğukta hiçbir tedbir işe yaramaz ve nitekim yaramadı” dedi.
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Osmaniye Ziraat Odası'nı ziyaret ederek üreticilerle bir araya geldi. Toplantıda tarım sektörünün karşı karşıya olduğu sorunları değerlendiren Bayraktar, özellikle son dönemde yaşanan doğal afetlerin sektöre ağır darbeler vurduğunu ifade etti. Bayraktar, “Sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. 6 Şubat depremi gibi, tarım sektöründe de adeta bir deprem yaşadık. Bu gerçeği herkesin kabul etmesi gerekiyor. 65 ilde çok ciddi bir don felaketiyle karşı karşıya kaldık. Üreticilerimiz ve üretim alanlarımız büyük zarar gördü. Üzülerek söylüyorum ama bu bir gerçek” dedi.
'EKSİ 20 DERECELERLE KARŞILAŞTIK'
Son 30 yılın en büyük don felaketinin yaşandığını belirten Bayraktar, “Bundan sonraki süreçte Akdeniz havzasında bulunan bir ülke olarak bu afetlere hazırlıklı olmalıyız ve zaman zaman yaşayacağız. Bu konuda alabildiğimiz tedbirler var alamadığımız tedbirler var. Bu don felaketi son 30 yılın en büyük felaketlerinden bir tanesi. Yani son 30 yıldır biz bu kadar düşük ısı değerleriyle karşı karşıya kalmadık. Eksi 15-20 dereceleri bulduk ve böyle bir felaket karşısında hangi tedbiri alacaksınız? 3 derece, 5 derece bilemedin 10 derece için alınabilecek tedbirler vardır ama bu seviyedeki soğukta hiçbir tedbir işe yaramaz ve nitekim yaramadı. Bazı ürünleri kurtarabilme imkanınız olabilir ama eksi 20 dereceleri gördük, hiçbir tedbir fayda etmez ve nitekim de etmedi” dedi.
AFET SAYISINDA CİDDİ ARTIŞ
Bayraktar, Türkiye’de afet sayısının ciddi oranda arttığını vurgulayarak, “2014 yılında 500 olan afet sayısı 2024’e geldik bin 257’ye çıktı. 2025’e de çok hızlı başladık. Yani görmediğimiz bir afet kalmadı, don, dolu gördük, aşırı yağışlardan zarar gördük, hortum yoktu son yıllarda hortumu da görmeye başladık. Şimdi en büyük tehditlerden bir tanesi, bu bölgede de yaşıyoruz, kuraklık tehdidi ile karşı karşıyayız. Fakat havalar ısındı şimdi tarım sektöründe yangın felaketi başladı, yangınla zarar görmeye başladı. Köylerimiz evlerimiz yanıyor, ürünlerimiz zarar görüyor bazı hayvan varlıklarımızı kaybediyoruz” diye konuştu.
'ŞİDDETİ ARTAN AFETLER DAHA BÜYÜK KAYIPLARA YOL AÇIYOR'
Afet sayısından ziyade şiddetinin artmasının daha büyük sorunlara yol açtığını ifade eden Bayraktar, şöyle konuştu:
"Çünkü şiddet arttıkça zarar verme oranı fazlalaşıyor. Nitekim vilayetlerde bahçeleri gezdiğimizde bunu gördük. Yüzde 100’e varan oranlarda, bahçelerdeki bütün ürünleri bitirdiği gibi dallara zarar vermiş, bazı bahçelerde meyve ağaçlarının gövdeleri yanmış. Bu ne demek? Önümüzdeki yıllarda bu bahçelerde meyve tutumu olmayacak demektir. Birkaç yıl meyve alamayacak bahçeler gördük.”
'MEVSİMSEL KAYMALAR ETKİSİNİ SÜRDÜRECEK'
Mevsimsel kaymaların tarımı olumsuz etkilemeye devam edeceğini belirten Bayraktar, “Kış mevsimini yaşayalım derken kışı yaşayamadık, sonbahar gibi geçti. İlkbahara geldik, yağış beklerken aniden bir kar geldi, karla beraber bir soğuk, bir don felaketi geldi. Hiç beklemediğimiz bir don felaketi geldi, kaldı ki bu bölge şubat ayında da don felaketini yaşadı. Yani hem şubat ve nisan ayında bir felaketle karşı karşıya kaldık ve maalesef bu birçok ürüne zarar verdi” diye konuştu.
Şemsi Bayraktar, konuşmasının sonunda tarım sektörünün iklim değişikliği ve afetlere karşı daha hazırlıklı hale gelmesi gerektiğini vurgulayarak, alınabilecek önlemler üzerinde durulması gerektiğini belirtti. Şemsi Bayraktar, daha sonra ise üreticilerin sorularını cevaplandırdı.
BAYRAKTAR, ADANA'DA ÇİFTÇİLERLE BULUŞTU
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Adana'nın Yüreğir ilçesinde çiftçilerle bir araya geldi. Üreticilerin sorunlarını dinleyen Bayraktar daha sonra Doğankent Mahallesi'nde basın açıklaması yaptı. Türkiye'de yaşanan iklim değişikliğinin, tarım sektörünü etkilemeye devam ettiğini aktaran Bayraktar, “Dolu, don, aşırı yağışlar ve kuraklık gibi pek çok doğal afet, üreticilerimize büyük zararlar verdi. Bu yıl afetlerin sona ermesini bekliyorduk; ancak ne yazık ki iklim olayları giderek şiddetini artırıyor. Çiftçimiz hangi tedbiri alırsa alsın, bu afetlere karşı yeterli koruma sağlayamıyor. Şu an 44'üncü vilayete geldim, daha önce 43 vilayeti bahçe bahçe gezdim. Gittiğim tüm bölgelerde ürünlerimiz ciddi zararlar gördü. Özellikle don felaketi, son 30 yılda görülmemiş bir düzeye ulaştı. Bazı bölgelerde hava sıcaklığı eksi 20 dereceye kadar düştü. Bu ısı değerlerini son 30 yılda hiç yaşamamıştık. Böylesine düşük sıcaklıklarda, alınabilecek tüm tedbirlere rağmen ürünleri korumak mümkün olmuyor. Bu nedenle, ülke genelinde 65 ilimiz don felaketinden olumsuz etkilendi. Adana ilimiz de şanssız illerimizden bir tanesi. 23 Şubat'ta yaşanan don felaketiyle karşı karşıya kaldı. Aşağı yukarı bütün ürünlerimiz zarar gördü. Nisan ayına geldiğimizde tekrar don felaketiyle karşı karşıya kaldı. Sadece meyve bahçelerimiz değil, hububat ürünlerimiz de zarar gördü” dedi.
‘KURAKLIK BİZİ BEKLEYEN ÇOK BÜYÜK TEHLİKE’
Kuraklık tehlikesi ile ilgili konuşan Bayraktar, “Bizi bekleyen çok büyük kuraklık, çiftçilerimiz cazibe suyu bulamayınca yer altı sularına müracaat ettiler fakat yer altı suları da 200-300 metre aşağısında su bulamıyorlar. Yer altı suları da kurumaya başladı. Kuraklıkla ilgili tedbirleri mutlaka almamız lazım. Sularımızın yüzde 77’sini tarımda kullanıyoruz, muhakkak suretle sulama yatırımlarını bitirip cazibe suya kavuşturmamız lazım bu son derece önemlidir. Bütün çiftçilerimizi basınçlı sulama sistemine geçirmemiz gerekiyor. Tarım sektörü en fazla suyu kullanan olduğuna göre burada almamız gerekiyor” diye konuştu.
‘GENÇLERİMİZİ TARIMDA TUTMAMIZ LAZIM’
Genç nüfusun tarımsal sektörden uzaklaştığını ifade eden Bayraktar, şöyle konuştu:
“Bu ülkede eğer gıda güvenliğini sağlamak istiyorsak, sofralarımızda eksik bir şey olsun istemiyorsak herkesin, hepimizin çiftçimizin arkasında durması lazım. Yarın sofralarımızda üç öğün bir şeyler eksik olmaya başladığı zaman çiftçinin kıymetini anlamanın bir anlamı kalmaz. Giden çiftçi dönmüyor, çocuklarımız dönmüyor, gençlerimiz dönmüyor. Bakın, bu rakamı Cumhurbaşkanımıza da verdim, bakanlarımıza da verdim, buradan da tekrar söylüyorum. 18-32 yaş arasında genç nüfusumuz azalıyor, nüfusumuz yaşlanıyor. Çiftçilerin ortalama yaşı 59 oldu. Bu yaş kadınlarda 61, erkeklerde 58. Yani ortalama 59. Bu 2024 yılı rakamı, 2025’te belki bu 60 olur. Hadi kadın çiftçiler biraz destek veriyor da onlarla bu işi götürüyoruz, ama gençlerimizi muhakkak tarımda tutmamız lazım. Bu konuda bir teklifte bulunduk. Gençlerimizin sosyal güvenlik primlerinin devlet tarafından ödenmesini talep ettik. Olmazsa, şu an 8 bin TL destek alan gençlerimizin bir kısmı, sosyal güvenlik güvencesi olmadığı için tarım sektöründe kalamıyor. Oysa bu destekle birlikte sosyal güvence sağlanırsa, gençler üretmeye devam edebilir."