Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan 69 kişinin öldüğü deprem davasında kararın bozulması talebi

Merkez Dulkadiroğlu ilçesi Aslanbey Mahallesi’ndeki Güneşli Kocabaş Sitesi’nin 7’nci bloku, 6 Şubat’ta meydana gelen ilk depremde yıkıldı. Binada yaşayanların 69’u hayatını kaybederken, 13’ü de yaralandı. Binanın yıkılmasıyla ilgili Kahramanmaraş 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada binayı yapan şirketin ortaklarından tutuklu Ökkeş Say'a (41) ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 14 yıl 5 ay 10 gün, şantiye şefi Abdullah Üren (33) ile yapı denetim firmasında denetçilik yapan Tebernuş Özyurt’a (48) ‘Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 12 yıl 2 ay 20 gün, tutuksuz sanıklar şirket ortağı Ökkeş Kır (48) ve statik proje müellifi Ali Taş’a (52) ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 14 yıl 5 ay 10 gün, statik proje ve uygulama denetçisi Abdulkadir Tatar (75), şantiye şefi Kerim Sönmez (37) ve yapı denetim firması yetkilisi Mücahit Kar’a (34) ise ‘Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 12 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası verdi. Şirket ortaklarından tutuksuz Ahmet Say’ın beraat ettiği davada mahkeme heyeti tutuksuz sanıklar Ökkeş Kır, Ali Taş, Abdulkadir Tatar, Mücahit Kar ve Kerim Sönmez’in de tutuklanmalarına karar verdi.

Ceza alan sanıklar, avukatları aracılığıyla kararı Yargıtay’a taşıdı ve dosya, Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi’ne gönderildi. Avukatlar, temyiz dilekçelerinde müvekkillerin lehine olan delillerin toplanmadığını, savunmalarına itibar edilmediğini, dava aşamasında ortaya konulan KTÜ raporunda tekniğe ilişkin kabul edilemez hatalar yanında raporda yer alan bilirkişi imzalarının sahte olduğu kanıtlanmasına rağmen bunun göz ardı edildiği, bu nedenle verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirtti. Sanık avukatlarının temyiz taleplerini ve dosyayı inceleyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hazırladığı tebliğnameyi 12'nci Ceza Dairesi’ne göndererek 8 sanığa verilen cezanın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasını talep etti. Başsavcılık, 79 sayfalık bozma talebinin gerekçesinde kovuşturmanın eksik yapılmasını gösterdi. Mahkemece kurulan hükümde soyut tespitler düzeyinde kalındığı, yargılama sürecinde ortaya çıkan çelişkiler, iddia ve savunmalar arasında yapılan karşılaştırmalar, delillerin içeriksel değerlendirilmesi ve sanıkların kusur durumuna ilişkin bireyselleştirilmiş hukuki yorumların detaylı biçimde irdelenmediğinin belirtildiği tebliğnamede 24 Ocak 2020’de meydana gelen Elazığ depremine de yer verildi.

TEBLİĞNAME

Yargılama sürecinde katılanların tamamına yakınının Elazığ depremi nedeniyle binalarda ciddi hasar meydana geldiğini söylediği, binada oluşan çatlakların başparmak girecek düzeyde tarif edildiği ancak dava sürecinde bunun dikkate alınmadığına dikkat çekilen tebliğnamede şöyle denildi:

"Elazığ depremi, deprem yorgunu bina olgusu çerçevesinde sanıkların hukuksal durumlarının TCK'nın taksir ve bilinçli taksir maddeleri bağlamında tartışma ve değerlendirme konusu yapılmadan, bu konuda multidisipliner bilirkişi heyetinden rapor aldırılmadan; Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü çalışanları hakkında soruşturma yürütülüp yürütülmediği, dava açılıp açılmadığı, dava açılmışsa davaların birleştirilmesi hususu değerlendirilmeden; bu konuda yapılan başvuruya ilişkin evraklar, telefon aramaları olup olmadığı araştırılmadan sanıkların eksik kovuşturmayla cezalandırılmalarına karar verilmesi, kovuşturma genişletilmeden, sanıkların eksik kovuşturmayla cezalandırılmalarına karar verilmesi hukuka aykırı görüldüğünden hükmün bozulması talep olunur.”