Sırrı Süreyya Önder, TBMM Genel Kurulu'nda anıldı
TBMM Genel Kurulu'nda, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder anıldı.
TBMM Genel Kurulu, 'Bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığında toplandı. Milletvekilleri sıralarına, hafta sonu hayatını kaybeden TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'in fotoğrafı konuldu. Milletvekilleri, DEM Parti sıralarına gelerek taziye dileklerinde bulundu. MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ile CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun, Önder'in DEM Parti sıralarındaki yerine karanfil bıraktı. Ardından, Önder için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve Fatiha suresi okundu. Oturuma, Sırrı Süreyya Önder'in kardeşi Ali Önder de katıldı.
'TÜRK TOPLUMUNUN HAFIZASINDA UNUTULMAZ YERİ OLACAKTIR'
Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, Önder'in hayatını kaybetmesinin bütün milletvekillerinde derin üzüntüye neden olduğunu belirterek, "Merhum Önder, uzlaşmacı siyaset anlayışı şiar edinen kişiliğiyle sadece partisine gönül verenlerin değil, birbirinden çok farklı siyasi kesimlerin de takdirini kazanmış müstesna bir insandı. Özellikle son dönemde terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda yürütmüş olduğu çalışmaları; ülkemizin huzuruna, milli birlik ve kardeşliğine olan katkıları açısından Türk toplumunun hafızasında unutulmaz yeri olacaktır. Eminim ki kendisinin hayattayken görmek istediği terörsüz Türkiye idealinin gerçekleşmesi halinde merhum Sırrı Süreyya Önder'in ruhu şad olacaktır" ifadelerini kullandı.
'ÜMİT EDİYORUZ ONUN MİRASI OLAN SÜREÇ BİR AN ÖNCE TAMAMLANIR'
Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen, Sırrı Süreyya Önder'in geride büyük izler bıraktığını ifade ederek, "Şüphesiz, Sırrı Süreyya Önder bugün değil, 20 yıl sonra da hayatını kaybetmiş olsaydı bizde yine derin bir acı ve hüzün yaratırdı. Ancak belki de bu hasta haliyle ömrünün son demlerini adadığı, içinde bulunduğumuz barış sürecinin tamamlanmamasından, daha doğrusu tamamlanmasını Sırrı Süreyya'nın görmemesinden kaynaklanan ayrı bir acı ve hüznümüz var. Ümit ediyoruz ki onun bir mirası olarak bu süreç bir an önce tamamlanır ve Türkiye gerçek anlamda demokratik, çağdaş, katılımcı, özgürlükçü bir demokrasiye geçiş sağlar. Rahmetli Başkanımız Sırrı Süreyya Önder, marifet ve hikmet sahibiydi. Aynı zamanda ilim ve irfan sahibiydi, bu memleketin bütün mahalleleriyle doğal, kendiliğinden ve müktesebatına dayalı bir iletişim içerisindeydi. Siyasetin bu kadar bölündüğü, ayrıştığı bir dönemde bütün mahallelerle bu kadar doğal bir ilişki kuran arkadaşımız maalesef kalmadı" diye konuştu.
'BİRÇOK TARTIŞMANIN ÇÖZÜLMESİNE KATKILARI OLMUŞTUR'
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu ise Önder'in en sıkıntılı konularda bile yaptığı esprilerle ortamı yumuşattığını vurgulayarak, "Sırrı Süreyya Önder, Meclis Başkanvekiliydi ve ayda bir bu Meclis'i yönetiyordu. Bundan ötürü de kendisiyle bizim hem Genel Kurul'da hem de arkada, Danışma Kurulu'nda çok yoğun mesailerimiz oldu. En netameli, en sıkıntılı, en zorlu konuları bile, o sanatçı kimliğinden ve nüktedan yapısından kaynaklanan tarzıyla yumuşatırdı ve 'Çözülemeyecek' dediğimiz birçok tartışmanın da çözülebilmesine çok ciddi katkıları olmuştur" dedi.
'BU ÜLKENİN ÇOCUKLARI ÇATIŞMALI MİRASI HAK ETMİYOR'
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Sırrı Süreyya Önder'in Türkiye'nin huzur ve barışı için verdiği mücadele ile hafızalarda yaşayacağını söyleyerek, "Özellikle terörün son bulması ve silahların susması için gösterdiği gayret ve adanmışlık, gelecek nesillere bırakacağımız barış ve huzur dolu bir Türkiye'nin en somut göstergesidir. Bu uğurda attığı her adım, verdiği mücadele; ülkemizin huzuru, kardeşliği, barışı ve güvenliği için atılmış değerli adımlardır. Kendisiyle tarih, kültür, sanat, edebiyat ve siyaset üzerine yaptığımız çok sayıdaki sohbetler daima hafızamda ve kalbimde yaşayacaktır. Sırrı Süreyya Önder sağlık sorunlarını kamuoyuyla paylaşırken dahi, 'Barış için çalışmaya devam edeceğim' demesiyle milletimizin gönlünde yer edinmiştir. Bir açıklamasında şöyle demişti; 'Yerine konulması imkansız olan iki şey vardır, yitip giden canlar ve zaman.' Bu çatışmalı süreçte hayatını ve sağlığını kaybeden tüm şehitlerimiz ve gazilerimiz ülkemizin onurudur, onlara ağır bir sorumluluğumuz ve borcumuz var. Bu borcun altını çizdikten sonra söylemeliyim ki barış çocuklarımızın gözlerine bakarak kurmak zorunda olduğumuz bir şeydir. Çünkü bu ülkenin çocukları hiçbir dahli olmayan bir çatışmalı mirası hak etmiyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
'ÖMRÜNÜ BARIŞA ADAMIŞ BİR YAŞAM SÖZ KONUSU'
Önder'in hayatını kaybetmesi nedeniyle büyük bir üzüntü içerisinde olduklarını ifade eden CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Önder, iç tüzüğü adaletli uygulardı. Asla adaletten saptığından şüphe etmezdiniz ama eğer bir tercihte bulunacaksa, milletvekillerinin daha geniş konuşması, her konunun daha ayrıntılı, derinlemesine konuşulması lehine kullandığına defalarca tanık olduk. Kriz zamanlarında, gerginlik zamanlarında görevli olmasa dahi arka odaya gelip zaman zaman bir şakayla, bir fıkrayla, bir beyitle ama o bilge kişiliğiyle o sorunları çözdüğünün, çözüme katkı verdiğinin de hep birlikte şahidi olduk. Biz kendisinden razıyız. Tabii Türkiye, Sırrı Süreyya Önder gibi bir değerini kaybetmekle gerçekten boşluğu doldurulamayacak bir acı içerisinde çünkü sanatçı kimliği var, siyasetçi kimliği var. Ömrünü barışa adanmış bir yaşam söz konusu" ifadelerini kullandı.
'ORTAK MİRASA SAHİP ÇIKMAMIZ GEREKİYOR'
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu da Sırrı Süreyya Önder'in, 'Cenazemin arkasından Şeyh Galip'in Naat'ının okunmasını arzu ederim' sözlerini hatırlattı ve Naat'ı okudu. Akbaşoğlu, "Sırrı Süreyya Önder Bey, bir çalışma arkadaşımız, Meclis Başkan vekilimiz olarak büyük bir hatırayı, güzel bir anı yumağını her birimizin gönlünde, zihninde hatıra olarak bıraktı. Gerçekten zaman zaman Meclis başkanvekillerimizin odasında yaptığımız o entelektüel birikimini, özellikle terörsüz Türkiye bağlamında bir ideale dönüştürdü. Ahir zamanında bu konunun üzerinde de gerçekten yoğun bir çabayla Türkiye'nin birlik ve beraberliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine ve terörsüz Türkiye hedefine ulaşması yönündeki samimi çabalarıyla bize en büyük mirası bırakmış ve hep birlikte ortak sorumluluk paydası içerisinde bu mirasa sahip çıkma mesuliyetini bizlere hatırlatmıştır. Hepimizin ortak paydası, bu ortak mirasa ve ortak geleceğe, Sırrı Süreyya Önder Bey'in de ruhunu rahatlatacak şekilde sahip çıkmamız gerektiğidir" diye konuştu.
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, taziye dileklerinde bulunan tüm siyasi parti gruplarına teşekkür etti. Koçyiğit, Önder'in 18 günlük yaşam mücadelesi süresi boyunca Türkiye'nin dört bir yanından insanların hastaneye akın ettiğini söyleyerek, "Gerçekten bir kez daha gördük ki bir insan; bir ülkeyi, milyonlarca insanı, halkları, inançları buluşturabiliyormuş, kardeşliklerini pekiştirebiliyormuş. Sırrı Süreyya Önder bunu yaşarken yaptı, mücadelesiyle, herkese dokunarak, dertleriyle dertlenerek, kulak vererek yaptı. Ne olursa olsun bu ülkeye ve halklarına inandığı için yaptı. Hem hastalığı süresince hem de taziye sürecince gelenlere başta Meclis Başkanı olmak üzere tüm siyasi parti genel başkanlarına, milletvekillerine, sivil toplum kuruluşlarına DEM Parti adına minnettar olduğumuzu ifade etmek istiyorum" dedi.
Genel Kurul'da, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, EMEK Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir, Yeniden Refah Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin'in konuşmalarının ardından Genel Kurul gündeminde bulunan konuları görüşmeye başladı.
CHP'NİN 'ÖZGÜR ÖZEL'E SALDIRI ARAŞTIRILSIN' ÖNERGESİ REDDEDİLDİ
TBMM Genel Kurulu'nda, Yeni Yol Partisi ve İYİ Parti'nin Meclis Başkanlığına sunduğu araştırma önergelerinin görüşmelerinin ardından CHP grubunun sunduğu, 'CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e 4 Mayıs 2025 tarihinde yapılan fiziki saldırının her yönüyle araştırılması' başlıklı araştırma önergesi görüşmelerine başlandı.
'GELİN BU MECLİS SUSMASIN'
Önerge üzerine CHP adına söz alan İzmir Milletvekili Murat Bakan, "4 Mayıs’ta Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel'e alçakça bir saldırı gerçekleştirildi. Ancak biz burada yalnızca bir kişiye yönelik bireysel bir saldırıyı değil, Türkiye'de siyasal muhalefeti, kurumsal dengeyi ve anayasal düzeni hedef alan organize bir müdahaleyi konuşuyoruz. Bu saldırı rastlantı değil, basit bir güvenlik zafiyeti değil; bu, doğrudan siyasal anlamı olan, organize edilmiş planlı bir eylem. Arkadaşlar, bu bir saha testidir. Siyasal iktidarın sınırlarını kimlerin zorlayabileceğini, hangi reflekslerin gelişeceğini, kimin susacağını, kimin direneceğini ölçmeye yönelik bir denemedir ve bu deneme doğrudan CHP Lideri üzerinden İstanbul'un kalbinde Atatürk Kültür Merkezi gibi sembol bir mekanda gerçekleştirilmiştir. Biz, bu önergeyle hiçbir kurumu toptan suçlamıyoruz ancak bu kurumların içinde görevlerini ihmal eden, kasıtlı davranan, güvenliği siyasi saiklerle şekillendiren kişi ve yapıların araştırılmasını ve saldırganın arkasındaki gizli elin ortaya çıkarılmasını istiyoruz çünkü devlet ancak kendi içindeki hataları, eksikleri tanımlayarak güçlenir ve bu Meclis de millet adına hakikati aramakla yükümlüdür. Siyaseti düşmanlaştıran, muhalefeti hedef haline getiren, tehditleri olağanlaştıran bu siyasal iklim saldırganlara cesaret vermektedir. Bugün bu saldırının arkasındaki gizli el sadece bir failin değil, onu cesaretlendiren, yönlendiren sistemin ve iklimin kendisidir. Bu gerçekle yüzleşilmediği süreci yeni saldırılar kaçınılmazdır. Gelin, bu Meclis susmasın" ifadelerini kullandı.
'BU OLAYI BİRKAÇ BOYUTUYLA ELE ALMAMIZ GEREKİYOR'
Yeni Yol Partisi grubu adına söz alan Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e geçmiş olsun temennisinde bulunarak, "Bazı olaylar yeni ve birtakım tartışmalara sebebiyet verebilir ve bundan bazı hayırlar sadır olabilir. Sayın Cumhurbaşkanının sıcağı sıcağına araması, ilgili kurumların ani refleks göstermesi elbette iyidir ama bu aynı zamanda bize şunu gösteriyor: Bu memleketin siyasi tansiyonunun kimler tarafından tayin edildiğini gösteriyor. Yani şunu kabul edelim ki herhangi bir yerde gerginliği, siyasi tansiyonu oranın en güçlü kişisi belirler; iş yerinde patron belirler, şef belirler, siyasette iktidar belirler, evde baba- anne belirler. Siyasette uzunca bir süredir gerginlikten, tansiyonu artırmaktan, toplumu bölerek, ötekileştirerek, yönetmekten kazanç sağlayan bir iktidarın böyle bir olay karşısında şaşkınlık yaşaması tabii ki anlaşılamaz bir şey ama bu olayı bizim birkaç boyutuyla ele almamız gerekiyor" diye konuştu.
'CUMHURBAŞKANI EMİR VERİP, BU OLAYLARIN ÖNÜNÜ- ARKASINI İYİCE ARAŞTIRMASI GEREKİYOR'
İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yapılan saldırıyı kınayarak, "Eğer bu işin üzerine ciddi anlamda gidilmezse bunun sonunu alamazsınız. Bu işler, iktidar hep daim değil. Bu Meclis’i senelerdir takip ediyoruz. Bu iktidarda bulunanlar yarın muhalefete düştüler, hatta muhalefete bile döşemeden yok olup gidenler oldu. Bunların, yarın öbür gün, bugün göz kapayanların başlarına gelmeyeceğini düşünebilir misiniz? Onların da başına gelebilir. Bunun, siyaset kurumunun ciddiyeti açısından, Parlamentonun sesinin kısılmaması açısından, siyasetçinin can güvenliği açısından önünün, arkasının, yanının, sağının, solunun iyice incelenmesi lazım. İşte, kalkmış yumruk atmış, 'Biz de cezaevine attık.' Bu şekilde biterse bunlar devam eder. Bu şekilde devam ederse bir milletvekili babasının mezarını ziyarete gidemez, böyle sorunlar ortaya çıkar. Bunların önüne geçmenin bir tek yolu var, lafla bu işi kınamak değil bu işin gereğini yapmaktır. Gereğini yapmadan sadece alelade, 'Biz kınıyoruz, böyle olmamalıydı' demek yeterli değil, bir telefon da bana göre yeterli değil. Sayın Cumhurbaşkanının bir emir verip, bu olayların önünü- arkasını iyice araştırması gerekiyor yoksa hepimiz zan altında kalırız" dedi.
'BİZ BU HİKAYELERİ 12 EYLÜL’DE YAŞADIK'
DEM Parti grubu adına söz alan İzmir Milletvekili İbrahim Akın ise Özgür Özel'in saldırısının gerçekleştirdiği iklimden bahsederek, "Araştırıldığı ve söylendiği gibi gerçekten bizim açımızdan böyle bir ortamı zehirlemek isteyen bir zihniyetin planlaması şeklinde olduğunu ifade etmek isteriz. Biz bu meseleyi sadece Özgür Özel'e saldırı değil, aynı zamanda Türkiye'nin demokratik ikliminin değişmesine itiraz eden, bundan memnun olmayan, çıkarları bununla buluşmayan, saldırıyla kendi varlığını korumaya çalışan, işi gücü olmayan insanların hesaplarında 380 bin lira para bulunuyorsa bu ülkede başka türlü bir hikayenin hala yürüdüğünü gösteren bir durum vardır. Biz bu hikayeleri 12 Eylül sonrası biliyoruz, yaşadık, gördük. Bunlara tekrar tenezzül etme ortamı eğer yaratılıyorsa bunun temel sebebi o insanlarda, kötülük üreten insanlarda değil, kötülük üreten sistemin kendisinde ve anlayışın kendisinde olduğunu düşünüyoruz. O nedenle, bir an önce artık daha fazla bu kötülük üreten sistemin devam etmesini sağlayan anlayıştan vazgeçin, aklınızı başınıza toplayın. Bugün onlara yapılan her şeyin başkasına yapma ihtimali vardır" değerlendirmesinde bulundu.
'SİYASİ REKABETİ DÜŞMANLIĞA ÇEVİREN BİR DİLİN TOPLUMU ZEHİRLEDİĞİNİ GÖRÜYORUZ'
Önerge üzerine AK Parti grubu adına söz alan Kocaeli Milletvekili Veysal Tipioğlu, Özgür Özel'e yapılan saldırının demokratik siyaset kurumuna yapıldığını vurgulayarak, "Önergede dile getirilen güvenlik zafiyeti iddialarıyla ilgili olarak Sayın Özel'in koruma ekibi olaya anında ve etkili bir müdahalede bulunmuş, saldırgan çok kısa sürede etkisiz hale getirilerek gözaltına alınmıştır. Olayın hemen ardından güvenlik kuvvetlerimiz ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından kapsamlı bir soruşturma başlatılmış, tüm bu süreçler şeffaf ve kamuoyuna açık bir şekilde yürütülmüştür. Şiddet her kimden ve kime karşı yapılırsa yapılsın asla meşru görülmez. Bu Meclis çatısı altında bulunan bizler farklı fikirlerde olabiliriz, farklı partilerden olabiliriz ancak ortak paydamız bu ülkenin demokrasisi, hukuku ve birlik içinde yaşama iradesidir. Demokratik mücadele sandıkla yapılır, sözde yapılır, fikirle yapılır; yumrukla, tehditle, şiddetle değil. Siyasi rekabeti düşmanlığa çeviren bir dilin toplumu zehirlediğini görüyoruz" ifadelerini kullandı.
ÖNERGE REDDEDİLDİ
Siyasi parti temsilcilerinin araştırma önergesi üzerine yaptığı değerlendirmelerin ardından oylamaya geçildi. Önerge, AK Parti ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.