TBMM Genel Kurulu'nda, 'LGS' tartışması
TBMM Genel Kurulu’nda, Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınavın sonuçlarıyla ilgili tartışma yaşandı.
TBMM Genel Kurulu, 'Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşmek üzere Meclis Başkan Vekili Tekin Bingöl başkanlığında toplandı. Genel Kurul’da grup başkan vekillerinin gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu bölümde, 'LGS' tartışması yaşandı.
'KİMDEN NE KADAR RÜŞVET ALDINIZ'
CHP Grup Başkan Vekili Murat Emir, bugün Genel Kurul’da görüşülmesi beklenen enerji ve maden alanlarına ilişkin düzenlemeleri içeren kanun teklifiyle ilgili, "Millet adına yetki aldınız, onlar adına yasa yapacaktınız ancak 3 şirketin maden çıkarmasını istiyorsunuz. Hem diyorsunuz ki, 'Koordinatları veriyoruz merak etmeyin.' İyi bir şeyse tüm Türkiye'de yapın, neden sadece Muğla'da belli koordinatlarda yapıyorsunuz. Kime ne söz verdiniz, kimden ne kadar rüşvet aldınız da, 'Yüce Meclis' dediğiniz Meclis'i gece gündüz çalıştırıp zeytin katliam yasası getirmeye çalışıyorsunuz, buna nasıl elleriniz kalkacak, nasıl izin vereceksiniz, bölgelerinize nasıl gideceksiniz, çocuklarınızın, torunlarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız?" ifadelerini kullandı.
'BİZİ CHP'Lİ BELEDİYELERLE KARIŞTIRDI'
AK Parti Grup Başkan Vekili Muhammet Emin Akbaşoğlu da CHP Grup Başkan Vekili Murat Emir'e cevap vermek üzere söz aldı. Akbaşoğlu, "Ülkemizin çıkarları açısından, elektriğin üretimi ve enerjinin çeşitliliği bakımından, gerçekten Türkiye'nin milli ve yerli kaynaklarının mutlaka kullanılması gerekliliği zorunluluğuna binaen; Türkiye'nin menfaatini, milletimizin menfaatini gözeterek teklif ettiğimiz, 'Enerji Kanunu' içerisinde bulunan maddelere ilişkin, 'Rüşvet mi aldınız?' gibi bir soru yönelterek bizi herhalde CHP'li belediyelerle karıştırdı" diye konuştu.
'BURADA BİR KAMU ZARARI VAR'
Genel Kurul’da AK Parti ve CHP'li vekiller arasında sataşma yaşanırken söz alan CHP Grup Başkan Vekili Murat Emir, "Elektrik üretmek için illa o zeytinleri katletmek mi lazım? Burada bir kamu zararı var. Üstelik bu kamu zararı sadece milyar dolarlık bir zarar değil telafi edemeyeceğiniz doğa katliamı; bunu anlatmaya çalışıyoruz. Eğer burada kirli bir ilişki yoksa niye bu pisliğin içerisine elinizi sokuyorsunuz? Sokmayın elinizi. İhale yapılmış, şartlar belli, üstünün zeytin olduğu belli, kesilemeyeceği belli, 'Zeytin Yasası' belli. Son 22 yılda 10 kere 'Zeytin Yasası' değiştirdiniz. Sizin bu zeytinle alıp veremediğiniz nedir? AKP'nin zeytinle imtihanı; çekin elinizi zeytinden, düşün zeytincinin yakasından" dedi.
'TURHAN ÇÖMEZ KAMUOYUNU ALDATIYOR'
Ardından söz alan AK Parti Grup Başkan Vekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, İYİ Parti Grup Başkan Vekili Turhan Çömez'in LGS kapsamında yapılan merkezi sınav sonuçlarıyla ilgili sosyal medyada dezenformasyon yaptığını belirterek, "Sayın mevkidaşınız Turhan Çömez beyin çok açık ve seçik bir şekilde yalan bir tweetle bütün kamuoyunu aldatması, yanlış yöne yönlendirmesiyle ilgili husus da notlarımda vardı ama değinemedim. Dolayısıyla kamu görevlileriyle ilgili çok açık ve seçik bir şekilde gerekli açıklamalarla ilgili merciler tarafından yapıldı, bunu kamuoyu biliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Genel Kurul’da kürsüye gelerek değerlendirmelerde bulunan İYİ Parti Grup Başkan Vekili Turhan Çömez de, "Ben bu konuşmayı Bakanınızın ifadesiyle, 'Geri zekalıya anlatır gibi anlatmayacağım'; onu kendisi yapar. Ben, vicdanı olan, izanı olan, ahlakı olan, vatan sevgisi olan, Allah korkusu olan herkesin anlayacağı şekilde anlatacağım. LGS sınavı oldu, bir soru önergesi verdim, dedim ki: Sayın Bakan, 719 öğrenci tam puan almış. Bu öğrencilerin bana okullarını, bu öğrencilerin illerini ve perde arkasını cevap ver. Bakan Bey, lütfedip bu Parlamentoyu, bu Meclis'i muhatap alıp bir tek satır cevap vermemiş. Beni aramamış, bana bilgi vermemiş, Parlamentoya bilgi vermemiş" derken, AK Parti sıralarındaki milletvekilleri, 'Yalan söylüyorsun' diye tepki gösterdi. Çömez, bunun üzerine, "Bu, bahse konu okulun resmi sitesinde yayımlanmış, niye bunu inkar ediyorsunuz? Alın, görün ve utanın söylediklerinize. Benim sorularıma cevap veremiyorsunuz, bunu söyleyecek cesaretiniz yok, bunu söyleyecek siyasi ahlakınız yok" ifadelerini kullandı.
BİRLEŞİME ARA VERİLDİ
İYİ Partili Çömez'in açıklamaları esnasında AK Parti sıralarından tepkiler gelmeye devam ederken, Meclis Başkan Vekili Tekin Bingöl birleşime 10 dakika ara verdi. Genel Kurul, birleşime verilen aranın ardından Yeni Yol grubunun TBMM Başkanlığına sunduğu grup önerisi görüşmelerini sürdürüyor.
SİYASİ PARTİ TEMSİLCİLERİ SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMELERDE BULUNDU
Genel Kurul'da siyasi parti grup başkanvekillerinin değerlendirmelerinin ardından Meclis Başkanvekili Tekin Bingöl, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un tezkeresini okuttu. Tezkere de, "Genel Kurul’un 18 Haziran 2025 tarihli 98'inci Birleşiminde Mardin Milletvekili George Aslan tarafından yapılan konuşmada dile getirilen, 'Soykırım' ve 'Yok etme' ithamlarının TBMM tutanaklarında yer almasının milletimizin birlik ve beraberliği ile ortak geçmişine yönelik TBMM'nin temsil ettiği misyonla uyuşmayacağı, bu nedenle bu sözlerin reddedildiğine yönelik ifadenin tutanaklarda ilgili kısma not olarak işlenmesi hususunun Genel Kurul’un tasviplerine sunulmasını arz ederim" denildi. Tezkerenin okunmasının ardından oylamaya geçildi. Tezkere, Genel Kurul'da kabul edildi.
'KARARI, EKSİK BULDUĞUMUZU İFADE ETMEK İSTİYORUM'
Genel Kurul'da tezkere ile ilgili siyasi partilerin grup başkanvekilleri değerlendirmelerde bulundu. İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, "18 Haziran tarihinde talihsiz bir beyanda bulunulmuştur, Türkiye Büyük Millet Meclisinde. Ermeni diasporasının yurt dışında yaptığı faaliyetlere adeta destek verecek, onları besleyecek beyanlarda bulunulmuştur. Bunun üzerine biz de hem Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına hem diğer siyasi partilere bu konuyla ilgili bir dilekçe verdik ve söz konusu ifadenin metinden bir tutanakla çıkarılmasını ve beraberinde de bu iddiada bulunan milletvekilinin üç kınama cezası almasını talep ettik. Zira, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bunun niteliksiz bir tartışma ve iddia olduğu iddiası ortadayken binlerce, yüzlerce Hınçak ve Taşnak Ermeni örgütleri tarafından katledilmiş Türk varken Türk milletini, Türk devletini soykırımcılıkla suçlamak bir hakarettir, saygısızlıktır. Burada Divan Katibine ceza verdi ya bu Meclis, Divan Katibinin göstermiş olduğu tepkiden çok daha ağır bir tavırdır bu. Dolayısıyla bu talebimizi yineliyor, alınmış olan kararı bu haliyle eksik bulduğumuzu ifade etmek istiyorum" dedi.
'YA DEMOKRASİDEN YANASINIZ YA DA SÖZLERE TAHDİT KOYMA PEŞİNDESİNİZDİR'
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli ise George Aslan'ın sözlerinin çarpıtıldığını belirtti. Bu sözler üzerine İYİ Parti sıralarından tepkiler yükseldi ve iki parti milletvekilleri karşılıklı olarak sataşmalarda bulundu. Temelli, "Görüşe karşı olabilirsiniz, o sözleri eleştirebilirsiniz; demokrasi budur, katılmayabilirsiniz. İllaki birbirimizin sözlerine bire bir katılmak zorunda değiliz ama tahammül etmek zorundayız. Vekilimizin sözüne de o gün karşı cevaplar verilmiştir, o konu orada konuşulmuştur. Şimdi gelip burada tasfiye eder gibi, 'Altına bu notu düşelim' demek; bir, ifade özgürlüğü meselesi; iki, demokrasi meselesi, Anayasa meselesi, bütün bunları yeniden düşünmenizi gerekli kılar. Ya demokrasiden yanasınızdır ya da tahditli demokrasi altında, burada sözlere tahdit koyma peşindesinizdir" diye konuştu.
'BU MİLLETE HAKARET ETTİRMEYİZ'
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, Sezai Temelli'ye cevaben, "2015 yılında, 2005 yılında çağrı yapıldı, 'Ortak tarih komisyonu kuralım' dendi, böyle ahlaksızca ve çirkince bir iddiayı tartışalım dendi. Ne oldu biliyor musunuz? Ermenistan reddetti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sizin, 'Soykırım' dediğiniz konuyu niteliksiz bir tartışma olarak nitelendirdi. İfade ve düşünce hürriyeti çok kıymetlidir, çok önemlidir; bu kürsüden her düşünce ifade edilir ama ben şimdi içinizden birisine kalkıp, 'Sen katilsin, soykırımcısın' dediğim zaman bu, ifade özgürlüğüne girmez. İfade özgürlüğü kisvesi altında bu millete biz hakaret ettirmeyiz, ettirmeyeceğiz" dedi.
'SOYKIRIM VE YOK ETME KELİMELERİ KABUL EDİLEMEZ'
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ise 18 Haziran tarihli Genel Kurul'da söz alamadıklarını vurgulayarak, "Öncelikle bu, 'Soykırım' 'Yok etme' gibi ifadeler asla kabul edilemez. Geçen dönemde bunların tartışmalarını, polemiklerini de yapmıştık fakat benim burada, bu kısa süre içerisinde dikkat çekmek istediğim önemli bir husus var, o da şu: 18 Haziran Çarşamba günü Ermenistan Devlet Başkanı Paşinyan, Cumhurbaşkanımızın davetlisi olarak Türkiye'ye gelmeden 2 gün önce bu konuşma yapılıyor. Kaldı ki ne zaman yapılıyor? Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan ilişkilerinin çok olumlu bir sürece girdiği zaman, hatta Ermenistan'ın bile bu eski söylemlerini neredeyse bıraktığı, bu tür ifadeleri kullanmadığı bir süreçte bu, 'Soykırım' ve 'Yok etme' ifadelerini asla kabul edilemez" ifadelerini kullandı.
'BU ASİL MİLLET HİÇBİR MİLLETE KARŞI SOYKIRIMDA BULUNMAMIŞTIR'
Tezkereye 'Evet' oyu verdiklerini söyleyen AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, "Zira bu aziz ve asil millet, tarihin en şerefli milletidir ve hiçbir halka, millete karşı bir soykırımda bulunmamıştır. Milletimizin ve devletimizin bu konuda çok açık ve seçik bir şekilde tarihin gözü önünde cereyan eden hadiselerde, bu demokratik ve şeffaf yönetim çerçevesinde, bütün kaynaklarımız da bütün milletlere, bütün tarihçilere açıktır. Bu konuda Başkanlık tezkeresinin doğru ve isabetli olduğu kanaatiyle biz de grubumuz olarak Başkanlık tezkeresinin lehine oy verdik" diye konuştu.
'SOYKIRIM OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİNİ DOĞRU BULMAYIZ'
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise 1915 yılında savaş koşullarında yapılan işlerden övünülemeyeceğini aktararak, "Bu olayların araştırılması, tartışılması, değerlendirilmesi parlamentoların işi olmaktan öte bilim insanlarının, tarihçilerin işi olmak durumundadır. Elbette ki her birimizin kendine göre görüşleri olabilir ama o günkü yaşananları, çekilen acıları, kaybedilen canları, hem o tehcir sırasında ölen Ermeni vatandaşlarımızı hem o sırada ölen Türkleri, Kürtleri ve adını sayamadığımız on binleri, binleri buradan yad etmek isterim. Bu büyük acıyla toplumsal bir yüzleşmenin olması gerektiğine inanırız; biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunun bir soykırım olarak değerlendirilmesini doğru bulmayız, isabetli bulmayız. Bir defa, soykırım kelimesi hukuki bir kavram olarak 1945'ten sonra literatüre girmiş, dolayısıyla o güne teşmil edilemeyecek bir durumdur. İkincisi, tarihsel gerçeklikler ortaya koymaktadır ki sonuçları itibarıyla son derece üzüntü verici olmakla birlikte bir soykırım kastının olmadığına dönük de son derece güçlü deliller bulunmaktadır" dedi. CHP'li Emir'in sözlerine İYİ Parti sıralarından tepkiler yükseldi.
İSRAİL'İN SURİYE'DEKİ SALDIRILARINA KARŞI TBMM BAŞKANLIĞI TEZKERESİ KABUL EDİLDİ
Genel Kurul'da kanun teklifinin 1'inci bölümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından Meclis Başkanvekili Tekin Bingöl, İsrail'in Suriye'deki saldırılarına karşı TBMM Başkanlığı Tezkeresi'ni okuttu. Tezkerede, "İsrail’in hukuk tanımazlığı bugün yüzünü bir kez daha Suriye’de göstermiştir. Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında devam eden soykırım, Lübnan ve İran’a yapılan saldırıların ardından bugün de Suriye’nin başkenti Şam’ın hedef alınması, İsrail yönetiminin bölgesel barışı topyekûn tehdit eden bir çatışma stratejisi yürüttüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Uluslararası toplumun müşterek taahhüdü olan Birleşmiş Milletler Şartı’nı ve uluslararası hukukun kural ve prensiplerini ayaklar altına alan İsrail, bir taraftan Suriye’nin toprak bütünlüğünü açıkça ihlal etmekte, diğer taraftan Filistin halkına karşı sürdürdüğü soykırımı dikkatlerden uzaklaştırmaya yönelik yeni bir saldırganlığa girişmektedir" ifadeleri kullanıldı.
'TBMM OLARAK İSRAİL'İN SURİYE'YE YÖNELİK ALÇAK SALDIRILARINI EN SERT ŞEKİLDE KINIYORUZ'
İsrail'in gerçekleştirdiği saldırıların Suriye ve bölgeyi istikrarsızlaştırdığı vurgulanan tezkerenin devamında şu ifadelere yer verildi:
"Bu noktada uluslararası toplumun anlaşılmaz sessizliği ve etkisizliği İsrail’in bu hukuk tanımaz ve pervasız saldırganlığına cesaret vermektedir. Bu saldırılara karşı tüm insanlıkça güçlü bir tepki verilmediği sürece hem bölgemizde hem de dünyada barış, güvenlik ve istikrar ortamının zarar görmeye devam edeceği aşikardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak; İsrail’in başta başkent Şam olmak üzere Suriye’ye yönelik alçak saldırılarını en sert şekilde kınıyoruz. Uzun yıllar boyunca büyük acılar çekmiş Suriye halkının yanında olduğumuzu yineliyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini desteklediğimizi, dost ve kardeş Suriye halkının huzuruna kasteden tüm eylemlerin karşısında olduğumuzu en güçlü şekilde vurguluyoruz. Suriye’deki barış ve istikrarın bölge barışı ve istikrarına da hizmet edeceğini, tersine gelişmelerin ise sadece, varlığını kan ve çatışma üstüne kuran Netanyahu ve ekibine çıkar sağlayacağını ifade ediyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bölgemizdeki huzur, istikrar, güven ve barış ortamı için her türlü çabayı göstermeye devam edeceğimizi ilan ediyoruz. İsrail’in bölgesel krizi derinleştiren ve dünya barışını tehdit eden saldırganlığına karşı uluslararası toplumu sesini yükseltmeye; etkili, tutarlı ve kararlı önlemler almaya bir kez daha davet ediyoruz. Bu çerçevede, bu bildirinin oylanarak kabul edilmesi ve alınan kararın Resmî Gazete’de yayımlanması hususunu Genel Kurul'un tasviplerine arz ederim."