Destici: Bütçe açığı olmamalı, denk bütçe yapmalıyız
Destici: Bütçe açığı olmamalı, denk bütçe yapmalıyız
Mikail KARAMAN/ANKARA,(DHA)- BÜYÜK Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, “Cari açığımız var çünkü dış ticarette bir türlü ihracat, ithalat dengesini yakalayamadık. Bu iki meseleyi halletmeden Türkiye ekonomisinin düzlüğe çıkmasını bekleyemeyiz. Bütçe açığı olmamalı, denk bütçe yapmalıyız. Dış ticaretimizde açıktan kaynaklanan ve daha sonra da bunu başka gelirlerle telafi edemediğimiz bir cari açıkla da muhatap olmamalıyız” dedi.
BBP lideri Mustafa Destici, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında ülke ve dünya gündemindeki güncel gelişmeleri değerlendirdi. Destici, 2 gün önce İstanbul Çekmeköy’de gerçekleştirilen narkotik operasyonunda açılan ateş sonucu ağır şekilde yaralanarak şehit olan polis memuru Emre Albayrak’ın şehit edilmesine ilişkin, “Öncelikle şehidimize Allah'tan rahmet, geride bıraktığı gözü yaşlı eşine, aile büyüklerine ve tüm yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum. Tabii bir başsağlığı ve sabır dileğimiz de; kahraman polis teşkilatımıza, tüm emniyet mensuplarımıza ve İçişleri Bakanlığı mensuplarımızadır. Son derece üzgünüz fakat polisimizi şehit eden katilin ve ailesinin babasının kardeşinin siciline baktığımızda çok fazla suç işlediklerini görüyoruz. Sayısız kez uyuşturucu kullanmaktan, satmaktan, çetecilikten, gasptan ve adam yaralamadan onlarca cezaları olduğunu ya da davaları olduğunu görüyoruz. Bu bizi daha da fazla üzüyor. Şunu görüyoruz, mevcut cezalar maalesef bu suçlarla mücadele etmeye yetmiyor. Mevcut cezalarla ya da yasalarla bu suçları önleyemiyor, suçluları caydıramıyoruz. Çünkü suçlular hak ettikleri cezaları almıyorlar. Daha düşük cezalara çarptırılıyorlar. Belli aralıklarla çıkarılan infaz düzenlemeleriyle de daha da erken bir şekilde ceza evinden çıkıyorlar ve tekrar aynı suçları işliyorlar. Bizim bir kez daha ısrarla çağrımız bir bu ve benzer suçlarla ilgili cezaların arttırılması, buralarda indirim yapılmaması, infaz yasaları bu tür suçları kapsamamalı ve cezaevinde bulundukları süre içerisinde de mutlaka rehabilite edilmeleri gerekiyor” diye konuştu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmelerinin başladığını hatırlatan Destici, “Genel olarak bütçeye baktığımızda bütçe giderleri 18 trilyon 979 milyar, gelirler 16 trilyon 260 milyar ve bütçe açığı 2 trilyon 713 milyar. Bütçe açığının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya (GSYİH) oranı da yüzde 3. Türkiye'nin ekonomisinin 2 temel problemi var; bütçe açığı ve cari açık. Bu 2026 bütçesinde de bütçe açığının artarak devam ettiğini görüyoruz. 2025 yılı bütçe açığına baktığımızda 2 trilyon 208 milyardı, bugün 2 trilyon 713 milyar. Yani neredeyse yüzde 25’lik bir artış görmekteyiz. Cari açığımız yine var çünkü dış ticarette bir türlü ihracat, ithalat dengesini yakalayamadık. Bu iki meseleyi halletmeden Türkiye ekonomisinin düzlüğe çıkmasını bekleyemeyiz. Bütçe açığı olmamalı, denk bütçe yapmalıyız. Dış ticaretimizde açıktan kaynaklanan ve daha sonra da bunu başka gelirlerle telafi edemediğimiz bir cari açıkla da muhatap olmamalıyız. Bu iki açık devam ettiği sürece yüksek faiz, yüksek enflasyon ile iç ve dış borçlanma devam eder. Onun için bütün önceliğimiz denk bütçe ve cari açığı olmayan bir dış ticaret” ifadelerini kullandı.
Destici, "Dış ticaretle ilgili cari açığın tek sebebi Türkiye’nin Çin ile olan ticaretidir. 65 milyar dolarlık ithalat yapıyoruz, sadece 5 milyara yakın bir ihracatımız var. Yani 60 milyar dolar açığımız var. Çin ile olan ticaretimizi dengelediğimizde cari açığımızın hemen hemen tamamına yakınını kapatmış olacağız. Bütçe açığıyla ilgili de baktığımız zaman Türkiye faizden kurtulduğu zaman denk bütçe yapar noktaya gelecektir” dedi.
‘KADIN ÜNİVERSİTELERİ VE HASTANELERİ KURULMALIDIR’
Destici, "Yakın zamanda İstanbul’da bir okulda kız öğrencilerinin sistematik bir şekilde taciz ve akran zorbalığına maruz kaldığı haberleri gündeme yansıdı. Yine geçtiğimiz aylarda bir grup doktorun kurdukları WhatsApp grubunda hastaneye gelen kadın hastalarla ilgili burada ifade edemeyeceğimiz sapıkça yorumlar yaptıkları, bunları paylaştıkları, yazışmaların ortaya çıkmasından sonra ise açığa alındıkları haberleri yer almıştı. Her iki konuda da idari soruşturma ve yargı süreci devam ediyor. İddiaların gerçekliği mutlaka yargının yargı süreçleri sonunda ortaya çıkacaktır. Biz kendimizi savcı ya da hakim yerine koyup hüküm verecek değiliz. Lakin görüntülere baktığımızda, durumun vahametini anlıyoruz. En üst düzeyde eğitim almış, Hipokrat yemini etmiş bir gruptan bahsediyoruz. Çürümenin hangi noktaya geldiğini anlatmak için bunları söylüyorum. Üzülerek ifade ediyorum, benzer hadiselerle hastanelerde ve okullarda yaşanan taciz olaylarıyla sıklıkla karşılaşılıyor. Yine maalesef bu tip hadiselerde hukuka intikal edenlerden kat ve kat fazlası kadınların maruz kaldığı sosyal ve psikolojik baskılar nedeniyle gizli kalıyor. Hasta olduklarında bu tip örnekler nedeniyle ve ya kültürel farklılıklar nedeniyle, haklı haksız gerekçelerle tedavi olmaya gitmeyen ya da gönderilmeyen kadınlarımız var mıdır? Bu sorunun net cevabı: ‘Vardır.’ Bu gerçeği yok sayamayız. Gerekçelerin haklı ya da haksız olmasını tartışmıyoruz. Gerekçeleri haksız bile olsa tedavi olmaya gitmeyen, gidemeyen ya da gönderilmeyen bir kadına, ‘erkek doktora muayene olmak istemiyorsan tedavi olma ya da öl’ demek doğru bir bakış açısı mıdır? Yine benzer gerekçelerle potansiyelleri ve yetenekleri olduğu halde okula gitmeyen ya da gönderilmeyen kızlarımıza ‘karma okula gitmek istemiyorsan eğitim görme’ demek doğru bir tavır mıdır? Kadınlarımızın ve kızlarımızın tedavi ile eğitime ulaşmalarının önündeki bütün engelleri kaldırmalıyız. O sebeple bir kere daha söylüyoruz ki, Türkiye'de mutlaka ama mutlaka talep karşılanmalı ve kadın üniversiteleri kurulmalıdır. Yine aynı şekilde Türkiye'de büyük şehirler başta olmak üzere, kadın nüfusunun yoğun olduğu tüm şehirlerimizde kadın hastaneleri kurulmalıdır” ifadelerini kullandı.