TBMM Sanayi Komisyonu'nda gerginlik çıktı (4)
TBMM Sanayi Komisyonu'nda gerginlik çıktı (4)
ÜRETİCİ VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINDAN TEMSİLCİLER KATILDI
Komisyonda, zeytin üreticileri ve sivil toplum kuruluşlarından 1'er temsilcinin salona alınması ve söz hakkı tanınması yönünde karar alındı. Ardından kanun teklifinde ilk imza sahibi olan Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya, teklif ile ilgili açıklamalarda bulundu. Kaya, Türkiye Yüzyılı vizyonunun en önemli ayaklarından birinin enerji bağımsızlığı olduğunu söyledi ve enerji ithalatının yıllar içerisindeki değişiminden bahsetti. Yenilenebilir enerji kaynaklarındaki programların hızla hayata geçirilmesi gerektiğini belirterek, "Yenilenebilir kaynak kullanımı yeşil dönüşüm için bir ihtiyaç olmanın yanı sıra enerjide dışa bağımlılığın azaltılarak enerji kaynaklı cari açığın düşürülmesi bakımından da stratejik bir öneme sahiptir. Teklifle, Türkiye Ulusal Enerji Planı'nda belirlenen yenilenebilir enerji hedeflerine gecikmeksizin ulaşılmasını teminen halihazırda 48 ayı bulan izin ve onay süreçlerinin sadeleştirilerek 24 ayın altına düşürülmesi hedeflenmekte ve ülkemizin enerjide yeşil dönüşümün hızlandırılması ve emisyonların azaltılarak sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması amaçlanmaktadır" ifadelerini kullandı.
'TEKLİFLE, MADENCİLİKTE İZİN SÜREÇLERİ YENİDEN DÜZENLENDİ'
Kaya, yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretiminin Türkiye'nin enerji arz güvenliği politikasının stratejik bir unsuru olarak ön plana çıktığını ve yerli kömür santrallerinin özellikle kış mevsiminde enerji ihtiyacını karşıladığını ekledi. Kaya, "Teklifle madencilik faaliyeti yürütülen alanlarda yapılacak rehabilitasyon çalışmalarına ilişkin hükümlerin düzenlenmesi ile çevre ve insan hassasiyetini artırarak madencilik faaliyetlerinin daha etkin ve verimli şekilde yapılması hedefleniyor. Madencilik faaliyetlerinin gerektirdiği yatırımların ekonomik büyüklüğü göz önüne alındığında, bu yatırımların gerçekleştirilebilmesi için piyasa öngörülebilirliği kadar hukuki öngörülebilirliği de elzemdir. Madencilikte izin süreçleri söz konusu öngörülebilirliğin en kritik unsurlarından birini oluşturmaktadır. Uygulamada izin süreçlerinin makul sürede tamamlanamadığı işletme ruhsatı süreleri göz önüne alındığında bu sürelerin büyük bir bölümünün izin aşamalarında geçirildiği ve üretime uzun yıllar sonra başlanabildiği görülmektedir. Bu nedenlerle madencilik yatırımlarının planlanması zorlaşmakta, madencilik cazip bir yatırım alanı olmaktan çıkmaktadır. Bu durumun en büyük göstergeleri, gelişmiş ülkelerin aksine ülkemizde köklü yatırımcı sayısında düşüş, yatırımcı sayısının düşük sayıda kalması ve ruhsat talep sayılarındaki düşüştür. Tüm bu hususlar göz önüne alınarak hazırlanan teklifte madencilikte izin süreçleri yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, tekliflere izin süreçleri MAPEG Genel Müdürlüğünden ruhsat verilmeden önce tamamlanacaktır. Çevresel etki değerlendirmesi süreçleri ve izin süreçleri arasında koordinasyon artırılarak yatırımların hızlandırılması öngörülmektedir" diye konuştu.
'STRATEJİK MADENLERİN YASAL ÇERÇEVESİ BELİRLENEREK KAMULAŞTIRMA İMKANI YÜKÜMLÜLÜĞÜ GETİRİLİYOR'
Kurumlar arası ihtilafın olması halinde stratejik veya kritik madenlerle ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcısı başkanlığında bir kurul tarafından karar verileceğini kaydeden Kaya, "Teklifle stratejik ve kritik madenlerin yasal çerçevesi belirlenerek bu madenlere ilişkin acele kamulaştırma imkanı ve stoklama yükümlülüğü getirmesi amaçlanmaktadır. Bilindiği üzere, maden arama faaliyetleri neticesinde toprak altındaki maden rezervleri, tenörü, yoğunluğu ve üç boyutuyla belirlenebilmekte, bu sayede işletme faaliyeti süreci tasarlanabilmekte ve madencilik yatırımlarının ekonomik sonuçları öngörülebilir hale gelmektedir. Bu yönüyle arama faaliyetleri madencilik süreçlerinin ilk ve önemli halkasını oluşturmakta. Teklifte maden arama ruhsatı düzenlemesi için yatırım teminatı şartı getirerek doğası gereği önemli ölçüde emek, sermaye, teknik bilgi, donanım gerektiren maden arama faaliyetlerinin ekonomik güç ve teknik açıdan yeterli kriterlere sahip olan yatırımcılar tarafından yürütülmesi ve bu sayede ülkemizdeki maden arama faaliyetlerinin niteliğinin artırılması, arama ruhsatı döneminde taahhüt edilen yatırımların gerçekleştirilmemesi halinde teminatına red kaydedilmesi, asgari arama faaliyetlerinin yürütülmemesi halinde ise ruhsat iptali yaptırımı ve arama ruhsat sahalarının atıl vaziyette bırakılmasının önüne geçilmesi, bu düzenlemeler sayesinde arama faaliyetlerinin daha etkin, daha verimli yapılması amaçlanmaktadır" dedi.
'ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR İBARESİ YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILIYOR'
Kaya, teklifle birlikte rehabilitasyon bedelinin artırılacağını ve rehabilitasyon yükümlüğüne uyumu sağlamak için yeni yükümlülükler getirileceğini dile getirdi. Kaya, "Teklifle, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) kararı alınmadan diğer izin ve onay süreçlerine müracaatın ön şart olması durumu ortadan kaldırılmaktadır. Ayrıca, 'Çevresel Etki Değerlendirme Gerekli Değildir' kararı ibaresi yürürlükten kaldırılması düzenlenmektedir. Buradaki mevcut sorun enerji yatırımlarında karşılaşılan temel sorunlardan biri valilikler tarafından verilen, 'ÇED Gerekli Değildir' kararının kamuoyunda ilgili paydaşlar nezdinde Çevresel Etki Değerlendirme yapılmadığı yönünde algılanmasıdır. Bu durum hem kamuoyunda hem de sivil toplum kuruluşlarında ve yargı mercilerinde çevresel risklerin göz ardı edildiği izlenimine yol açmakta, teknik süreçlerinin gereği gibi anlaşılmasını zorlaştırmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
'CUMHURBAŞKANI'NA MADEN STOKU BELİRLEME YETKİSİ VERİLMEKTEDİR'
Stratejik ve kritik madenlerin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Millî Savunma Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri doğrultusunda tespit edileceğini aktaran Kaya, şöyle devam etti:
"Ülkenin olası riskli durumlara özgü ihtiyaçları gözetilerek Cumhurbaşkanına ülkenin ihtiyaçları gözetilerek maden stoku belirleme yetkisi de verilmektedir. Böylelikle teklif edilen düzenleme sayesinde başta nadir toprak elementleri olmak üzere kamu menfaatleri açısından özel öneme sahip madenlerimize ilişkin özel düzenlemeler bir hukuki sürece kavuşturulmaktadır. Dünyada da bunun benzer örnekleri mevcuttur. Kendi stratejik ve kritik ham maddelerini belirleyen AB, ABD, Japonya, Avustralya gibi ülkeler genellikle millî güvenlik, ekonomik büyüme, teknolojik gelişme ve sürdürülebilir kalkınma gibi çeşitli stratejik hedeflere göre hareket etmektedir."
'ZEYTİN AĞAÇLARININ TAŞINDIĞINDA ESKİ VERİMİNİNE DÖNÜŞEBİLECEĞİNE İLİŞKİN ÇALIŞMALAR MEVCUT'
Kaya, maden çıkarılma işlemlerinin tamamlanmasının ardından rehabilitasyon çalışmaları kapsamında 4 milyon ağaç dikildiğini ve bu ağaçların 183 bininin zeytin ağacı olduğunu ifade etti. Kaya, "Türkiye'de mevcut ruhsatların yüz ölçümü oranı nedir, sayıları nelerdir dersek; arama ruhsatı yüzde 8,7, işletme ruhsatı 8,76, işletme izni 3,1. İşletme izinli alan içerisinde bugün itibarıyla bir fiil kazı yapılan alan ise ülke yüz ölçümünün binde 1'i kadardır. Ülkemizde 2002'den önce 89 milyon zeytin varken bugün 200 milyon zeytin ağacı bulunmaktadır. Ülkemizin zeytin ihracat geliri, 2024 yılında zeytin ihracat geliri 60 milyon dolardır. Yapılan incelemeler neticesinde maddenin yasalaşması halinde elde edilecek kömür termik santralleri yaklaşık on yıl götürecektir. Zeytin ağaçları taşındığı takdirde verimini koruyor mu? Zeytin ağaçlarının taşınabileceğine ve taşındıktan sonra kısa sürede eski verimine dönüşebileceğine dair uygulamada akademik çalışmalar mevcuttur" ifadelerini kullandı.
KOMİSYON TOPLANTISI DEVAM EDİYOR
Komisyon muhalefet milletvekillerinin kanun teklifinin tümü üzerinde yaptığı değerlendirmelerle devam ediyor. (DHA)