Gündem
Politika
Spor
Dünya
Ekonomi
Kurumsal
English
You are already subscribed to notifications.

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

ABONE OL
DHA

1- ESENYURT'TA 15 YAŞINDAKİ ÇOCUK ARKADAŞINI BOĞARAK ÖLDÜRDÜ

Vehbi Demir - Özcan KILIÇ / İSTANBUL, (DHA) - ESENYURT'ta boş arazide buluşan 4 çocuk iddiaya göre çakmak gazı çekti. Bir süre sonra 15 yaşındaki Emrah A. 14 yaşındaki arkadaşı Yiğit Hamza Yüksel ile bilinmeyen nedenle tartışıp kavga etmeye başladı. Kavgada Yiğit Hamza boğularak öldü. Emrah A. ise gözaltına alındı.

Olay, 31 Temmuz Çarşamba günü saat 22.00 sıralarında Akçaburgaz Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, aralarında Emrah A. ve Yiğit Hamza Yüksel'in de olduğu 4 arkadaş yaşadıkları mahallede boş bir arazide buluştu. 4 arkadaşın da sohbet ettikten sonra çakmak gazı çektiği öne sürüldü. Bir süre sonra ise 15 yaşındaki Emrah A. çocukluk arkadaşı olan 14 yaşındaki Yiğit Hamza Yüksel ile tartıştıktan sonra boğazına sarıldı. Uzun bir süre boğazı sıkılan Yiğit Hamza yere yığıldı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yiğit Hamza ise sağlık ekiplerinin olay yerindeki ilk müdahalesinin ardından ambulansla hastaneye kaldırıldı. Hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen Yiğit Hamza kurtarılamadı. Hamza'nın cenazesi otopsi için Adli Tıp Kurumu'na götürüldü.

GÖZALTINA ALINDI

Gözaltına alınan Emrah A. ise Çocuk Büro Amirliği'ne götürüldü. Otopsi işlemleri tamamlanan 14 yaşındaki Yiğit Hamza Yüksel'in cenazesi de ailesi tarafından Adli Tıp Kurumu'ndan teslim alındı. Helallik için Esenyurt'ta bulunan aile evine getirilen Yiğit Hamza Yüksel'in cenazesi, Akçaburgaz Büyük Osmanlı Camii'nde öğlen kılınacak namazın ardından Hadımköy Mezarlığı'nda toprağa verilecek.

'BEN BOĞDUM' DEDİ

Baba Erdoğan Öz, "Olay saat 22.00 sıralarında oldu. Burayı çocuklar mekan tutmuş. Çekirdek çitleyip oturuyorlar. Benim oğlumla üç arkadaşı burada otururlarken bir anda benim oğlumun boğazına sarılmışlar, boğmuşlar çocuğu. Şu anda üçü de gözaltında, biz de cenazemizi öğlen kaldıracağız. Şimdi gören yok, gören kaçmış boğan çocuk da kaçmış. Sonra hastaneye geldi 'çocuğunu ben boğdum' dedi. İtiraf etti. Burada vefat etmiş. Hastanede oğlum öldükten 1 saat sonra çocuk geldi oraya, yerlerde ağlamaya başladı. 'Yiğit benim kardeşim, bilerek yapmadım' dedi. Sonra' boğazını ben sıktım' dedi, 'ben öldürdüm' diyerek itiraf etti. Dört kişilermiş, ikisini çocuk diyorlar işte tam bilmiyoruz neticeyi. En yakın arkadaşı, yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi. Bana baba derdi elimi öperdi öyle saygılıydı ki ben ondan hiç beklemezdim bunu kimse beklemiyordu" dedi.

"OCAĞIMIZA ATEŞ DÜŞTÜ"

Anne Nazlı Kutlu ise, "7-8 senedir bu mahallede oturuyorum. 16 yaşında oğlumu kaybettim, herkes çakmak gazı diyor. Arkadaşı çakmak gazı çekip oğlumun boğazını sıkarak öldürdü. Çocuğum gençliğine doymadı daha. Bütün ailelere sesleniyorum, çocuklarına sahip çıksınlar, ben sahip çıkamadım. Mahallelerde çakma gazı satılmasını istemiyorum, herkese sesleniyorum tüm Türkiye beni duysun, benim ciğerim yandı başka anaların ciğeri yanmasın. Arkadaş kurbanı oldu. Gaz etkisi halinde olduğu için gelip eşime demiş ben yaptım diye. Başka anaların babaların ciğerleri yanmasın, bizim ocağımıza ateş düştü başka ocaklara düşmesin" dedi.

Görüntü Dökümü:

----------------

- Olay yerinden görüntüler

- Yiğit Hamza'nın yakınları

- Röportajlar

- Yiğit Hamza'nın fotoğrafı

===========

2- BAKAN BAYRAKTAR: ABDÜLHAMİD HAN SONDAJ GEMİSİ KARADENİZ'DE FAALİYETLERİNE DEVAM EDECEK

Kübra SONKAYA - Feridun AÇIKGÖZ / İSTANBUL,(DHA)- ENERJİ ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye'nin hidrokarbon arama çalışmalarına katılan 4. sondaj gemisi Abdülhamid Han Karadeniz'e açılmadan önce gemide bir basın açıklaması yaptı. Bakan Bayraktar, "Abdülhamid Han Sondaj Gemisi filomuzdaki derin deniz sondaj filomuzdaki dördüncü gemi. En son filoya katılan yedinci nesil gemimiz. Şu ana kadar Akdeniz'de 3 derin deniz sondajı yaptı. İnşallah şimdi Karadeniz'de bu faaliyetlerine devam edecek." şeklinde konuştu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Zeytinburnu açıklarında bulunan Türkiye'nin hidrokarbon arama çalışmalarına katılan 4. sondaj gemisi Abdülhamid Han'da basın açıklama yaptı. Gemi Karadeniz'e açılmadan önce incelemelerde de bulunan Bakan Bayraktar, "Abdülhamid Han Gemisi, şu ana kadar Akdeniz'de üç tane derin deniz sondajı yaptı. Biraz sonra boğazı geçerek Karadeniz'deki yeni görev yerine gidecek" dedi.

"KARADENİZ'DE FAALİYETLERİNE DEVAM EDECEK"

Bakan Bayraktar, Türkiye'nin dünyanın en gelişmiş filolarından birine sahip olduğunu vurgulayarak, "Abdülhamid Han Sondaj Gemisi filomuzdaki derin deniz sondaj filomuzdaki dördüncü gemi. En son filoya katılan yedinci nesil gemimiz. Şu ana kadar Akdeniz'de 3 derin deniz sondajı yaptı. İnşallah şimdi Karadeniz'de bu faaliyetlerine devam edecek. Bizim hepinizin bildiği gibi 2016 yılında ortaya koyduğumuz Milli Enerji ve Maden politikasının en önemli araçlarından bir tanesi Türkiye'nin kendi denizlerinde ve karalarında yoğun bir petrol ve doğalgaz aramacılığı faaliyetiydi, stratejisiydi. Bu kapsamda da biz geçmişten farklı olarak özellikle kendi imkân kabiliyetlerimizle, kendi gemilerimizle, kendi sismik ve sondaj gemilerimizle bu faaliyetleri özellikle denizlerimizde yapalım istedik ve bu çerçevede şu anda diyebilirim ki dünyanın en gelişmiş filolarından birine sahip Türkiye. İki sismik gemimiz var. Dört derin deniz sondaj gemimiz var ve bunlarla birlikte biz Akdeniz'de 9 tane sondaj kuyusu kazdık ve Karadeniz'de tabii 2020 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın milletimize müjde olarak paylaştığı Sakarya Gaz Sahası'nda Cumhuriyet tarihinin en büyük doğalgaz keşfini yaptık. Bu keşif neticesinde de çok kısa bir süre içerisinde o sahadan gaz üretmeye başladık" dedi.

"5.5 MİLYON METREKÜP GÜNLÜK ÜRETİMİMİZ VAR"

2025 yılının ilk çeyreğinde, 15 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacını karşılamayı hedeflediklerini belirten Bakan Bayraktar, "Şu anda evlerimizde kullanılan gazın bir miktarı bu sahadan geliyor. 5.5 milyon metreküp günlük bir üretimimiz var. Bu yaklaşık 2.4 milyon hanenin doğalgaz ihtiyacını, evin doğalgaz ihtiyacının artık kendi gazımızla, Karadeniz'de Sakarya Gaz Sahası'nda ürettiğimiz gazla karşılanması demek. O bölgede çok büyük bir rezerv var. Bizim şimdi önceliklendirdiğimiz vakit karşımızdaki ilk konu şu, biz Sakarya Gaz Sahası'nda üretimini çok hızlı bir şekilde artırmamız lazım. 2025 yılının ilk çeyreğinde hedefimiz bu 5.5'u 10 milyon metreküpe yani neredeyse 15 milyon hanenin doğalgaz ihtiyacını karşılayacak hale getirebilmek.Hemen akabinde yine geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanımızın açıkladığı bir yüzer üretim tesisini, yüzer üretim gemisini biliyorsunuz Türkiye'ye getiriyoruz. O da şu anda yola çıkmış durumda. İnşallah 2 aydan kısa bir süre içerisinde yine belki böyle bir program yaparız. Boğazdan geçerek Karadeniz'de 20 yıl boyunca çalışacağı lokasyona gidecek. Oradan da 10 milyon metreküplük yani yine bir 5 milyon hane halkına yetecek doğalgazı üreteceğiz 2026 yılı içerisinde. Dolayısıyla 10 milyon hane halkının ihtiyacını biz kendi gazımızla Karadeniz'de üretmiş olacağız. Tabi çok büyük bir operasyon. Deniz derinliğinin 2100 metre olduğu bir lokasyonda ve karaya 170 kilometre mesafede biz bu faaliyetleri yapıyoruz. Dolayısıyla bu üretimi hızlı bir şekilde kazandırabilmek için gemilerimizin çok yoğun bir takvimde çalışması lazım" ifadelerini kullandı.

"2025 YILININ İLK ÇEYREĞİNDE 12 KUYUYA ÜRETİME ÇIKMIŞ OLACAĞIZ"

8 kuyunun üretim faaliyetlerinin sürdüğünü ifade eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, "Üç gemimizle şu anda Karadeniz'de çalışıyordu biliyorsunuz. Fatih, Yavuz ve Kanuni gemileri. Bunların her birinin ayrı bir görevi var. Fatih sondajı yapan, Kanuni alt tamamlama dediğimiz kuyu alt tamamlama hizmetini yapan, Yavuz da üst tamamlamayı yaparak bu kuyudan artık üretime hazır hale getirmesini sağlayan çalışmaları yapıyor. Tabi bu aylarca, haftalarca süren çalışmalar her kuyu için. Bizim şu anda 8 tane kuyumuz üretimde. İnşallah bunu Eylül ayının sonunda 10'a çıkarmayı hedefliyoruz. Ondan sonra da 2025 yılının ilk çeyreğinde 12 kuyuya üretime çıkmış olacağız. Tabi hem ikinci faz için hem üçüncü faz için daha hızlı bir şekilde bu kuyuları hazırlamak lazım. Onun için de Abdülhamid Han Gemisini bu üretim odaklı bakış açısıyla Karadeniz'e bugün itibariyle uğurluyoruz. Filyos'ta elbette ki gemiyi görüyorsunuz , şu anda kulesi yok. Çünkü kuleyi söktük. Aliağa Limanı'nda kulesini aldık. Çünkü boğazı geçmesi, Çanakkale Köprüsü'nü geçmesi mümkün değildi. Dolayısıyla şimdi o faaliyet Filyos'ta kendi limanımızda inşallah tamamlanacak ve gemi en kısa sürede sondaja hazır hale gelecek. Fatih Gemisi'nin 5 yılı doldu. Zaman çok hızlı geçiyor hakikaten. 5 yılın sonunda her geminin mutlaka tekrar sertifikalandırılması lazım. Birtakım teknik özelliklerinin gözden geçirilmesi lazım. Bu faaliyet için de birkaç ay Fatih Gemisinden istifade edemeyeceğiz Karadeniz'de. İnşallah hızlı bir şekilde Abdülhamid Han onun görevlerini devralacak" diye konuştu.

"BUGÜN ABDÜLHAMİD HAN'I KARADENİZ'E UĞURLUYORUZ"

İlk etapta Sakarya Gaz Sahası'nda faaliyete geçileceğini aktaran Bayraktar, "Biz tabii bir taraftan üretimi artırırken bir taraftan da Karadeniz'de yeni kuyuları kazmaya çalışıyoruz ve yeni keşifler yapmaya gayret ediyoruz. İnşallah bu sene içerisinde de, 2024 yılı çıkmadan da bu anlamda bir keşif kuyusunu da tamamlamış oluruz ve oradan ümit ediyorum milletimize güzel bir haber, güzel bir netice veririz. Bugün Abdülhamid Han'ı inşallah Karadeniz'e uğurluyoruz. Şimdi ilk etapta Sakarya Gaz Sahası'ndaki faaliyetler olacak ama bununla beraber tabii Batı Karadeniz'de, Orta ve Doğu Karadeniz'de de tespit ettiğimiz lokasyonlar var; ama dediğim gibi öncelik şu anda üretimi arttırmak. Aralarda mutlaka bu gemileri birkaç haftalık süreçte bu yeni sondajlar için de kullanmayı hedefliyoruz. Şimdi Akdeniz tabii bizim bu uzun dönemli petrol ve doğalgaz aramacılığında, denizlerdeki aramacılıkla alakalı ilk lokasyondu. Hatta Akdeniz'de bütün bu operasyonları daha sağlıklı yapalım diye biz kendi filomuza sahip olduk. Bu çok önemli bir adımdı. Akdeniz'den asla vazgeçmiş değiliz. Birileri gibi Akdeniz'deki veya Mavi Vatan'a biz masal gibi yaklaşmıyoruz. İnşallah Mavi Vatan bizim denizlerdeki destanımız olacak. Zira Akdeniz'de de çok ümitvar olduğumuz lokasyonlar da var" dedi.

"SOMALİ'DE DE BİR SONDAJ FAALİYETİMİZ OLACAK"

Libya ve Somali ile varılan deniz yetki alanı anlaşmasına değinen Bayraktar, "Şu ana kadar burada keşif olabilecek keşif diyebileceğimiz ekonomik anlam ifade eden bir faaliyetimiz olmadı ama bundan sonra tespit ettiğimiz lokasyonlarda Akdeniz'de aktif olmaya devam edeceğiz. Elbette ki bununla ilgili de planlamalarımızı 2026 yılı için yapıyoruz. Akdeniz'de sismik yapmadığımız lokasyonlar var, onları da tamamlayacağız ve inşallah en doğru lokasyonu kazarak oradan da milletimize hayırlı bir netice vermek istiyoruz. Tabii Türkiye'nin petrol ve doğalgaz aramacılığında işte Gabar'da petrol üretimimiz devam ediyor. Ama onun ötesinde daha önce defaatle ifade ettiğim bizim mutlaka farklı coğrafyalarda da, farklı ülkelerde de faaliyetlerimizin olması lazım. Türkiye'nin ihtiyacı bu anlamda çok büyük. Onun için Libya'da ve en son biliyorsunuz birkaç gün önce Somali'yle biz üç deniz yetki alanıyla alakalı bir imza attık ve bu şekilde oradan lisansları aldık. İlk etapta Oruç Reis ile Eylül ayı sonunda ve Eylül ayı içerisinde orada sismiğe başlayacağız. Belki o sismik neticesinde de Somali'de de bir sondaj faaliyetimiz olacak. Dolayısıyla çok taraflı, çok bölgeli, Türkiye bu petrol ve doğalgaz aramacılığına kararlılıkla devam ediyor" şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü:

-------

-Sondaj gemisinden görüntü

-Sondaj gemisinin içinden görüntü

-Kaptan köşkünden detaylar

-Bakan Bayraktar'ın konuşması

-Genel ve detay görüntüler

============

3- AYASOFYA CAMİİ'NDE İSMAİL HANİYE İÇİN GIYABİ CENAZE NAMAZI

Faruk SAVAŞ / İSTANBUL, (DHA) İRAN'ın başkenti Tahran'da suikaste uğrayan Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye için Ayasofya Camii'nde gıyabi cenaze namazı kılındı.

Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr.Ali Erbaş, Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye'nin Tahran'da şehit edilmesi sebebiyle Türkiye'deki tüm camilerde cuma namazının ardından gıyabi cenaze namazı kılınacağını duyurmuştu. Sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan Erbaş, "Filistin davasının büyük önderlerinden İsmail Heniye'nin şehit edilmesi münasebetiyle ülkemizde 1 günlük milli yas ilan edilmiştir. Yarın tüm camilerimizde salâ verilecek ve Cuma namazından sonra gıyabi cenaze namazı kılınacaktır. Mekanı cennet olsun." ifadelerini kullandı.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş da Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'ne cuma namazı için geldi. Burada hutbeyi okuyan Erbaş ardından İsmail Haniye için gıyabi cenaze namazını kıldırdı. Erbaş'ın yanı sıra çok sayıda vatandaş da Ayasofya'ya cuma namazı ve gıyabi cenaze namazını kılmak için geldi. Camiye sığmayanlar dışarıya serilen hasırlar üzerinde namaz kıldı.

Görüntü Dökümü:

-----------

Ayasofya'dan görüntüler

==========

4- TARİHİ CEBECİ KÖYÜNDE DEFİNECİ TALANI

Melihcan ÇALIŞKAN - Azra BAŞARAN - Uğur GÜLBOY-Emin YEŞİL / İSTANBUL (DHA) Sultangazi'de Cebeci köyünün sakinleri, tarihi kilise, mağara ve Bizans dönemine dayanan bazı tarihi yapıların; defineciler, maden işletmeleri ve bakımsızlık sebebiyle tahribata uğradığını belirterek tepki gösterdi. Tarihi Cebeci Köyü Çevre Koruma Ve Yardımlaşma Dayanışma Derneği Başkanı Özkan Ceka, "Bu bölge İstanbul'un en eski köylerinden bir tanesi. Tarihi Bizans'a kadar uzanır. Definecilerle ilgili de çok fazla sorun var. Bizzat köylünün yaşadığı, güvenlik ekiplerinin yaşadığı sorunlar var. Defineciler kiliseyi artık bitirdiler, köyümüzü ve tarihimizi yok ediyorlar. Lahit mezar tarzında bir mezar bulundu, kırıp parça parça götürdüler. Yetkililere ilettik, dönüş alamadık. Bu sadece bizim değil insanlığın sorunu. Bu alanda geniş çaplı arkeolojik kazı yapılsa biz birçok tarihi eserin gün yüzüne çıkacağına eminiz" dedİ. Bölgede eski bir mezarlık bulunduğunu da düşündüklerini söyleyen Ceka,"Sık sık bu bölgede insan kemiklerine rastlanıyor. Bunlarla alakalı yetkililere haber veriyoruz, gelip alıyorlar fakat bilgi alamıyoruz bir daha. En ufak bir hayvanın, köpeklerin eşelemesinde bile yer altından kemikler çıkıyor. Gerekli araştırmaların yapılmasını talep ediyoruz" dedi.

Sultangazi'de bulunan ve Alibeyköy Barajı'na yakın bir noktada yer alan Cebeci Köyü çevresindeki Osmanlı ve Bizans dönemine ait tarihi yapılar dikkat çekiyor. Köy sakinleri geçmiş dönemlerde de gündeme gelen köyün tarihi kilisesi, mağarası ve Osmanlı ve Bizans dönemine dayanan bazı tarihi eserlerin; defineciler, maden işletmeleri ve bakımsızlık sebebiyle tahribata uğradığını belirterek yapıların durumuna tepki gösterdi. Mübadele dönemi öncesinde Rum köyü olduğu bilinen bölgede Mimar Sinan'ın eseri Mağlova Kemeri ve Güzelce Kemeri de yer alıyor.

"DEFİNECİLER TAHRİP ETTİ"

Köylüler, tarihi Bizans dönemine kadar uzandığı düşünülen kilisenin, defineciler tarafından tahrip edildiği ve yok olmak üzere olduğunu belitti. Kilisenin yaklaşık yüz elli metre ilerisinde bulunan mağaranın da çevresindeki yapılarla birlikte, bakımsızlığı da dikkat çekti.

"MERMER KALINTILAR ÇALINDI"

Çevrede birçok eski mezar kalıntısı da bulunduğunu belirten köylüler, alanda sık sık insan kemiklerine benzer kemiklerin toprak üstüne çıktığını aktardı. Çevre sakinlerinin iddiasına göre; defineciler tarafından talan edilen arazide daha önce bir lahit mezar da keşfedildiği, bu mezarın defineciler tarafından parçalanıp bölünerek haç sembolü taşıyan mermer kalıntıların çalındığı belirtildi.

"ÇEVREDE UYUŞTURUCU KULLANANLARIN VE DEFİNECİLERİN EŞYALARI VAR"

Köyde bulunan mağara ve çevresindeki yapılarda uyuşturucu bağımlılarının madde kullandığı, definecilerin ise eşyalarını dahi alanda bıraktığı görüldü. Köy sakinleri eski bir mezarlık da bulunduğu düşünülen arazinin temizlenmesini, arkeolojik çalışmalar yapılarak yer altında kalan eski yapıların gün yüzüne çıkarılmasına dair çalışmalar yapılmasını talep etti. Çevrede, kemiğe benzer kalıntıların da bulunduğu görüldü.

YURTDIŞINDAN BÖLGEYE GELEN ARKEOLOGLAR VAR

Tarihi Cebeci Köyü Çevre Koruma ve Yardımlaşma Dayanışma Derneği Başkanı Özkan Ceka, "Bulunduğumuz bölge İstanbul'un en eski köylerinden bir tanesi. Eski Rum köyüdür, daha öncesinde Bizans zamanından kalan bir köydür. Yani burada kilise, tarihi bentler, eski bir mağara, yani eskiye dair bir yaşanmışlık var. Bununla alakalı biz Kültür Varlıkları'na, belediyemize, birçok kez başvurmamıza rağmen herhangi bir işlem yapılmadı. Biz kendilerinden buradaki tarihin gün yüzüne çıkartılmasını talep ediyoruz. Hani bu alandaki tarih ciddi anlamda çok önemli. Yani, yurt dışından gelen arkeologlar var bölgeye ama bizim başvurumuza rağmen herhangi bir işlem yapılmıyor" dedi.

"DOĞALGAZ ÇALIŞMASI YAPILIYOR ESERE RASTLANIYOR"

Ceka, "Kazı çalışmaları yapılıyor. Örnek veriyorum; bir doğal gaz çalışması yapılıyor. Antik bir esere rastlanıyor. Bölgenin değeri çok fazla yüksek ama biz sesimizi bir türlü yetkililerimize duyuramıyoruz. İstanbul'a bu kadar yakın ve bu kadar tarihi eseri bulunduran bir bölge başka yok aslında" dedi.

"ARAZİNİN YAŞANMIŞLIĞININ ORTAYA ÇIKARILMASINI İSTİYORUZ"

Ceka, "Biz sadece buradaki tarihin, din, dil, ırk ayırt etmeden gün yüzüne çıkmasını istiyoruz. Yerin altına doğru yapılar var daha öncesinden zaten bunun fotoğrafları da mevcut. Bu arazinin daha önceki yaşanmışlığının biz ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Köy halkı olarak tarihe kazandırılmasını talep ediyoruz" diye konuştu.

DEFİNECİLER LAHİT MEZARI PARÇA PARÇA GÖTÜRDÜLER

Ceka, "Definecilerle alakalı çok fazla sorun var; bizzat köylünün yaşadığı, güvenlik ekiplerinin yaşadığı sorunlar var. Burada kiliseyi artık defineciler bitirdi. Aynı şekilde mağaramızın içi, yine burada bulunan Mimar Sinan'a ait su kemerleri, bir buçuk yıl polis korumasında kaldı. Definecilerden kurtulmak için. Şu anda defineciler hala talan ediyorlar köyümüzü. Yakın zamanda üzerinde haç işareti bulunan bir taş bulundu, lahit mezar bulundu. Lahit mezarı komple götürdüler. Ağır olduğu için kırıp parça parça götürdüler. Biz bunu yetkililere bildirdik, fotoğraflarını ilettik. Bunlarla alakalı da bir dönüş almadık. Takipçisiyiz. Bu yalnızca bizim sorunumuz değil aslında, insanlığın bir sorunu. Buradaki tarih geleceğe ışık tutabilir" diye konuştu.

"BÖLGEDE SIK SIK KEMİKLERE RASTLANIYOR"

Ceka, "Sık sık zaten bölgede insan kemiklerine rastlanıyor. Bununla alakalı biz yetkilileri direkt arıyoruz. Geliyorlar, alıyorlar ama bununla alakalı herhangi bilgi biz alamıyoruz bir daha. Yani en ufak bir hayvan eşelemesinde bile, köpek eşelemesinde bile yer altından kemikler çıkıyor"

"YÜZLERCE YILLIK ESERLER"

Cebeci Köyü'nde yaşayan Nazan Akta, "Cebeci Köyü sakinleri olarak 1924 yılında mübadele zamanında dedelerimiz buraya göç etmişler. Geldiklerinde burası bir Rum köyüymüş zaten. Rumlar Selanik'e gitmişler. Bizimkiler de bu tarafa gelmişler. Biz geldiğimizde dedemler geldiğinde yani burada Rumlardan kalan birçok eserler vardı. Bunların çoğu günden güne hep yok olmaya çalışıldı" dedi.

"TOPRAK DOLDURULDU"

Akta, "Yıllarca tahrip oldu bu aşamaya kadar geldi. Şimdi biz de, Kültür Bakanlığı'ndan bunların daha gün yüzüne çıkmasını istiyoruz. Bir araştırılsın, altında bir yaşanmışlık var diye düşünüyoruz. Geniş çaplı bir kazı yapılmasını istiyoruz. Günden güne toprak dolduruldu buralara. Toprak doldurulmadan önce çok fazla gün yüzüne çıkmış alanları vardı. Daha çok Bizans eserlerine benziyordu. Toprak dolduruldu, tahrip edildi" dedi.

"GELİYORLAR KAZIYORLAR TAHRİP EDİYORLAR"

Akta, "Ara ara kazımlar yapıldı. Yapıldıktan sonra daha da fazla zaten tahrip oldu. Yani insanlar merak ediyorlar ve geliyorlar, kazıyorlar. Bir şey buldukları da yok ama tahrip sadece" dedi.

Görüntü Dökümü:

--------

-Tahrip olan kilisenin görüntüsü

-Lahit kapağı benzeri haç sembolü bulunan mermerlerin görüntüsü (Cep Telefonu Kamerası)

-Kemik görüntüsü

-Tarihi mağara ve yer altı yapılarından görüntü

-Özkan Ceka ve Nazan Akta ile röportaj

-Genel ve detay görüntüler

==========

5- BAŞAKŞEHİR'DE TACİZ İDDİASI ORTALIĞI KARIŞTIRDI (Ek görüntülerle geniş haber)

Oğuzhan CİN/İSTANBUL, (DHA)-BAŞAKŞEHİR'de 8 yaşındaki bir kız çocuğunun taciz edildiği iddiası ortalığı savaş alanına çevirdi. Toplanan öfkeli kalabalık kız çocuğunu taciz ettiği iddia edilen Y.B.(35)'nin evini taşladı. Polis, kalabalığı biber gazı kullanarak dağıtırken, Y.B. gözaltına alındı.

Olay, akşam saatlerinde Güvercintepe Mahallesi’nde meydana gelen olayda, 8 yaşındaki kız çocuğunun Y.B.(35) tarafından taciz edildiği iddiası ortalığı savaş alanına çevirdi. Olayın ardından kaçmaya çalışan Y.B. vatandaşlar tarafından yakalandı. Bir süre darbedilen Y.B.’nin eve kaçması üzerine toplanan kalabalık Y.B.'nin oturduğu binayı taşladı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Kalabalığı dağıtmakta zorlanan polis ekipleri biber gazı kullanarak vatandaşları dağıttı. Gözaltına alınan Y.B. zırhlı polis aracıyla polis merkezine götürüldü. Y.B.'nin evinin önünde toplanan kalabalık evi taşlarken, Y.B.'yi linç etmek istedi. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda takviye çevik kuvvet ekibi sevk edildi. Olayın yaşandığı sokakta geniş güvenlik önlemi alan polis ekipleri gözaltına alınan Y.B.'yi zırhlı araca bindirerek polis merkezine götürdü.

Görüntü Dökümü

---------

-Toplanan kalabalık

-Polis ekiplerinin vatandaşları dağıtmaya çalışması

-Yaşanan gerginlikten görüntü

-Polis ekiplerinin müdahalesi

-Genel ve detay görüntüler

==========

6- ESENYURT'TAKİ RESTORAN CİNAYETİ FAİLİ YAKALANDI

Ali AKSOYER/İSTANBUL,(DHA) ESENYURT'ta motosikletli ve maskeli şüpheliler tarafından, restorana düzenlenen silahlı saldırı sonucu 1 kişinin öldüğü cinayetin faili yakalandı. Silahlı saldırıda, yoldan geçen 1 kişi çocuğunun yanında vurularak hayatını kaybetmişti. Şüpheli Onurcan E. çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

YANLIŞLIKLA ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ

Olay, 16 Temmuz saat 22.00 sıralarında Zafer Mahallesi Doğan Araslı Bulvarı'nda meydana geldi. Caddedeki bir restorana motosikletle gelen maskeli kişi ya da kişiler tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Motosikletli saldırganlar restorana ve çevreye defalarca ateş ettikten sonra olay yerinden kaçarak izlerini kaybettirdi. Silahlı saldırı sırasında çocuğuyla olay yerinden geçen Amir Sheıkh Alkahwatıe vurularak ağır yaralandı. Silahlı saldırıda ağır yaralanan Amir Sheıkh Alkahwatıe tüm çabalara rağmen kurtarılamadı.

SİLAH KULLANAN ŞÜPHELİ GÖZALTINA ALINDI

Olaydan sonra polis ekipleri tarafından başlatılan çalışmada çevrede çok sayıda boş kovan bulundu. Hedef alınan restorana ve çevredeki araçlara mermi isabet ettiği tespit edildi. Cinayet Büro Amirliği ekipleri güvenlik kamera görüntülerini inceleyerek şüphelilerden birinin kimliğini tespit etti. Gaziosmanpaşa'da yapılan operasyonda olayda silah kullanan şüpheli Onurcan E. gözaltına alındı. 21 yaşında olduğu öğrenilen ve poliste 8 suç kaydı olan şüpheli çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

OLAY ANI GÜVENLİK KAMERASINDA

Silahlı saldırı anı güvenlik kamerası görüntülerine yansımıştı. Görüntülerde, ölen kişinin caddede yürüdüğü sırada restorana yapılan silahlı saldırı sonucu yere düştüğü ve restorandakilerin panikle yere yattığı anlar görülüyor.

Görüntü Dökümü

------

-Şüphelinin adliyeye sevki

(Güvenlik kamerası)

-Olay anı

=========

7- BİYOLOJİK ANNESİ ANGORA, TAŞIYICI ANNESİ EZO: TÜRKİYE'NİN İLK TÜP TAYI 'BALAT'

Kübra SONKAYA - Hadican Erol / İSTANBUL, (DHA)- TÜRKİYE'de ilk kez gerçekleştirilen embriyo transferi yöntemiyle dünyaya gelen 'Tüp Tay Balat' Arnavutköy'de kameralar karşısına çıktı. Biyolojik annesi Angora, taşıyıcı annesi Ezo olan Balat ile ilgilili bilgiler veren Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mehmet Can Gündüz, "Yanımızda Balat var, Türkiye'nin ilk embriyo transferiyle doğan tayı. Biyolojik annesi yanımızdaki Angora, taşıyıcı annesi ise sol tarafımızda duran Ezo ve babamız da yan tarafta duran Friesian ırkı Alp" şeklinde konuştu.

Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Can Gündüz ve ekibi tarafından gerçekleştirilen çalışmayla Türkiye'de ilk kez, "Friesian" ırkı atlardan elde edilen embriyoların farklı ırklardaki kısraklara aktarılmasıyla tüp taylar elde edildi. 11 aylık gebelik sürecinin sonunda taşıyıcı kısrak Ezo'dan dünyaya gelen Tüp Tay 'Balat', Arnavutköy'de kameralar karşısındaydı. Projenin başkanlığını yapan Prof. Gündüz, "Normal şartlarda atların gebelik süresi 11 ay sürüyor ve senede bir yavru almak mümkün. Bu yöntemle bir aşım sezonunda, yani bir çiftleşme sezonunda, bir kısraktan birden fazla yavru alabiliyoruz.Türk hayvancılığı olarak bir başarı elde etmek istiyorsak özellikle teknolojik yöntemleri hızlı bir şekilde kullanmalıyız" dedi.

"2000'Lİ YILLARIN BAŞLARINDA ÇALIŞMAYA BAŞLADIK"

Proje başkanı Prof. Dr. Gündüz, yaklaşık 25 yıldır çalışmaların sürdüğünü belirterek, "Akademisyen olarak 20 yıldan fazla bir süredir At Reprodüksiyonu üzerine çalışıyoruz. Uzmanlık alanım ise Atlarda Yardımcı Üreme Teknikleri, kısaca buna Atlarda Tüp Bebek diyebiliriz. 2000'li yılların başlarından itibaren İstanbul Üniversitesinde başladığımız çalışmanın ilk ürünlerini Balıkesir Üniversitesi'nde almaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu aşamaya gelinceye kadar çok fazla sıkıntı çektik, birçok problemle karşılaştık. Bu konularda bizden yardımını esirgemeyen dönemimizin rektörü bugünün YÖK üyesi olan Sayın Prof. Dr. Mahmut Ak'a, bizlere Balıkesir Üniversitesi'nin kapılarını açan ve her konuda desteğini esirgemeyen Balıkesir Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Yücel Oğurlu ve ekibine de çok teşekkür ederim. Ben bu projenin gözüken yüzüyüm ama arkamda büyük bir ekip var. Bu ekip olmadan bu projeyi tamamlamıuz mümkün olamazdı. Hocasından asistanına, teknisyeninden öğrencisine, işçisinden memuruna kadar olan tüm arkadaşlarıma minnettarım onlara" ifadelerini kullandı.

"BİR KISRAKTAN BİRDEN FAZLA YAVRU ALABİLİYORUZ"

Normal şartlarda bir kısrağın senede bir yavrulayabildiğini vurgulayan Gündüz, "Bu işin temellerini aslında 2000'li yıllarda atmaya başladık. İlk önce ben öğrenciliğin son yıllarında internlüğümün bir kısmını Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleştirdim. Orada, ilk defa bu teknikleri görmeye başladım. Sonrasında da farklı ülkelere giderek kendimizi geliştirerek bu teknikleri uygulamaya başladık. Aslında uyguladığımız bu teknik; yardımcı üreme tekniklerinin temel basamağını oluşturuyor. Amacımız, bunu çok daha ileriye taşıyıp daha yüksek teknolojiyle, çok daha farklı yöntemlerde başarıyla oturtabilmek. Normal şartlarda atların gebelik süresi 11 ay sürüyor ve senede bir yavru almak mümkün. Bu yöntemle bir aşım sezonunda, yani bir çiftleşme sezonunda, bir kısraktan birden fazla yavru alabiliyoruz ve bu şekilde de fazlaca sayıda tay elde edebiliyoruz. Bunun dışında gebeliği sıkıntılı süreçte olan kısraklar olabiliyor, gebeliği devam etmeyen kısraklar olabiliyor. Biz bu kısrakların taylarını alarak, taşıyıcı annelere naklederek; onların da üretkenliklerini devam ettirebiliyoruz" diye konuştu.

"LABORATUVAR ORTAMINDA DONDURUP UZUN YILLAR SAKLANABİLİYOR"

Bu projenin aynı zamanda hayvancılık ticareti ile de ilişkili olduğunu vurgulayan Gündüz, "Bu tekniklerin bir avantajı da, biz elde ettiğimiz embriyoları donör kısraklardan yani verici kısraklardan aldığımız gibi, alıcı kısraklara nakledebiliyoruz ya da bunları laboratuvar ortamında dondurup uzun yıllar boyunca saklayabiliyoruz. Sonrasında da bunun şehirlerarası, milletler arası transportunu sağlayıp aynı zamanda ticaretini de yapabiliriz. Bir başka sebep de şu olabiliyor: normal şartlarda yine kısraklar, aktif spor hayatları yarış hayatları bittikten sonra damızlığa ayrılıyor ve üretkenlikleri başlıyor. Bizim yaptığımız çalışmayla, kısrakların aktif spor hayatları bitmeden, yine onların embriyolarını taşıyıcı kısraklara naklederek onların yavrularını spor hayatları da devam ediyorken alabiliriz" şeklinde konuştu.

"BİYOLOJİK ANNESİ ANGORA, TAŞIYICI ANNESİ EZO"

Tüp Tayın dünyaya geliş sürecini açıklayan proje başkanı Gündüz, "Embriyo transferi demek; donör kısraktan yani verici kısraktan alınarak taşıyıcı kısrağa transferi şeklinde tanımlanabilir. Bu da belli aşamalardan oluşuyor. Öncelikle biz donör kısrakları seçiyoruz. Belli kriterler doğrultusunda uygun olan kısrakları çalışmamıza alıyoruz. Sonra alıcı kısrakları belirliyoruz. Gebeliğin sonuna kadar devamını sağlayacak sağlıklı bir şekilde doğurabilecek emzirebilecek taşıyıcı kısrakları belirliyoruz. Sonrasında bunların senkronizasyon aşaması geliyor. Sonra da verici kısraklardan embriyoları alarak taşıyıcı annelere naklediyoruz. Sonrasında da gebelik yine taşıyıcı annede devam ediyor. Doğum taşıyıcı annede oluyor yine emzirme işlemini de taşıyıcı anne gerçekleştiriyor. Yanımızda Balat var, Türkiye'nin ilk embriyo transferiyle doğan tayı. Biyolojik annesi yanımızdaki Angora, taşıyıcı annesi ise sol tarafımızda duran Ezo ve babamız da yan tarafta duran Friesian ırkı Alp" şeklinde konuştu.

"YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ TÜRK HAYVANCILIĞININ GELİŞMESİ İÇİN ÖNEMLİ"

Gündüz, bir sonraki aşamada embriyo oluşumunun laboratuvar ortamında ve daha hızlı bir şekilde gerçekleşeceğini aktararak, "Türk hayvancılığı olarak Türk atçılığı olarak bir başarı elde etmek istiyorsak özellikle teknolojik yöntemleri hızlı bir şekilde kullanmalıyız. Biz genetik ilerlemeyi elde etmek istiyorsak dediğim gibi bu yöntemlerden fazlasıyla yararlanmalıyız. Hem çok fazla sayıda hızlı bir şekilde yavru elde edebiliyoruz, hem gebeliği devam etmeyen kısrakların üretkenliklerini devam ettirebiliyoruz. Bu açıdan, bu tarz yardımcı üreme teknikleri, Türk hayvancılığının gelişmesi için oldukça önemli. Bundan sonraki çalışmalarımızda, laboratuvar ortamında döllenen embriyoların, yine annelere nakli şeklinde çalışmamız devam ediyor. Eğer bunları da oturtabilirsek o zaman süreç çok daha hızlı bir şekilde ilerleyecek. Tek bir yumurtayla uğraşmaktansa laboratuvar ortamında hızlı bir şekilde çok daha hızlı embriyo elde etmek mümkün" açıklamalarında bulundu.

"NE MUTLU BİZE Kİ, EZO'NUN HAYATA DÖNMESİNİ SAĞLADIK"

Projede yer alan, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veterinerlik Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Dr. İbrahim Kurban ise, anne Ezo'nun hayata dönmesini sağladıklarının altını çizerek, "Hepimiz biliyoruz ki atların ayakları kırıldığı zaman atlar uyutulur, acı çekmeden hayatları sonlandırılır. Bunun sebebi aslında atın ayağı kırıldıktan sonra ayağının iyileşmeyeceği değil; spor hayatının bitmesinden kaynaklıdır. Şimdi Ezo da bu atlardan bir tanesi. Yaklaşık 14-15 yıl önce, bacağı kırıldığı için üniversiteye bırakılan bir attı. Sonrasında operasyonlar oldu, ayağı iyileşti ve biz de onu damızlık olarak, damızlık kısrak olarak değerlendirdik. Ne mutlu ki bize, onun hayata dönmesini sağladık. Aynı zamanda da ne mutlu ki, Ezo için de çok değerli bir durum bu; Türkiye'nin ilk embriyo nakli tayını taşımış, doğurmuş ve şu anda da onu büyütüyor. Bu yüzden Ezo, bizim için, benim için, bu proje için çok önemli. Atçılık için de, atların ayağı kırıldıktan sonra bile insanlığa fayda sağlayacağının bir ispatı aslında" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:

-------

-Atlardan görüntü

-Tüp Tay Balat'tan görüntüler

-Çiftlikten genel görüntüler

-Proje Başkanı Prof. Dr. Mehmet Can Gündüz'ün konuşması

-Dr. İbrahim Kurban'ın konuşması

-Genel ve detay görüntüler

===========

8- İSTANBUL'DA TERÖR OPERASYONU: 11 GÖZALTI

İSTANBUL, (DHA) İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından DEAŞ ve çatışma bölgelerindeki silahlı terör örgütleriyle bağlantılı olan 15 şüphelinin yakalanmasına yönelik operasyon düzenlendi. 7 ilçede 15 farklı adrese düzenlenen operasyonlarda 11 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı.

Görüntü Dökümü

----

- Operasyondan görüntüler

=========

9- ŞİŞLİ'DE UYUŞTURUCU DENETİMİ: 4 GÖZALTI

Mustafa Mert KARACA/İSTANBUL,(DHA)-ŞİŞLİ'de Kuştepe Mahallesi'nde uyuşturucuyla mücadele kapsamında denetim gerçekleştirildi. Denetimlerde 4 kişi gözaltına alındı. Polis ekipleri tarafından yapılan üst aramasında uyuşturucu madde ele geçirildi.

İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı polis ekipleri tarafından Kuştepe Mahallesi'nde uyuşturucu kullanan ve satanlara yönelik denetimi yapıldı. Denetimlere Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü, Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğü ve Trafik Şube Müdürlüğü ekiplerinden 79 personel katıldı.

DURDURULAN ARAÇLAR DİDİK DİDİK ARANDI

Mahallenin giriş ve çıkışlarına denetim noktaları kuruldu. Denetimlerde şüpheli görülen araçlar ve kişiler durduruldu. Araçları arayan narkotik polis ekipleriyle ve yunus polisleri, sürücü ve yolcuların üst aramalarını yaptı. Denetimlerde toplam 107 araç kontrolü ve 415 Genel Bilgi Taraması (GBT) sorgusu yapıldı.

NARKOTİK KÖPEĞİ 'KOBE' UYUŞTURUCU ARADI

Denetimlerde, Narkotik köpeği 'Kobe' nin de araçlarda uyuşturucu araması yaptı. Denetimler sırasında 2 kişinin üst aramasında toplam 7.1 gram uyuşturucu madde, 7 sentetik uyuşturucu, 1 kişinin üst aramasında ise, 1 ruhsatsız tabanca ele geçirildi. Denetimlerde 13 araç sürücüsüne belge eksikliği nedeniyle para cezası kesildi.Denetimler sırasında polis tarafından aranan 2 kişi de gözaltına alındı.

Görüntü dökümü:

------------

(Aktüel)

-Denetimden görüntüler

-Gözaltılardan görüntü

-Ele geçirİlen uyuşturucu

-Narkotik köpeğinden görüntü

-Genel ve diğer detaylar

=========

10- SİLİVRİ'DE OTO GALERİDE PATLAMA

Uğur Samet AVCI/İSTANBUL,(DHA) SİLİVRİ'de oto galeride sabah saatlerinde patlama meydana geldi. Patlama sonrası çıkan yangın itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü. İş yerinde maddi hasar meydana gelirken, olayla ilgili inceleme başlatıldı.

Olay, sabah saat 05.00 sıralarında Piri Mehmet Paşa Mahallesi İnönü caddesindeki bir iş yerinde meydana geldi. Oto galeride henüz belirlenemeyen bir nedenle patlama meydana geldi. Haber verilmesi üzerine olay yerine sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. İş yerinin kapalı olması nedeniyle, itfaiye ekipleri iş yerinin camını kırarak içeri girdi. Patlama sonrası çıkan yangını, ekipler oto galerideki otomobillere sıçramadan söndürdü. İş yerinde maddi hasara neden olan patlamayla ilgili inceleme başlatıldı.

Görüntü Dökümü

-------

- İş yerinden detaylar

- İtfaiye ekiplerinden detaylar

- Otomobillerin içeriden çıkarılması

© Copyright 2025

DHA