Gündem
Politika
Spor
Dünya
Ekonomi
Kurumsal
English
You are already subscribed to notifications.

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

ABONE OL
DHA

1- FAHRETTİN ALTUN: İSRAİL İNSANLARI VE İNSANLIĞI HUNHARCA KATLETMEYE DEVAM EDİYOR

Gülseren KARAPINAR-Ataberk KURT/İSTANBUL,(DHA)-CUMHURBAŞKANLIĞI İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Asya Yayıncılar Birliği (ABU) Haber Grubu Toplantısı ve Küresel Haber Forumu" programına katıldı. Burada bir konuşma yapan Altun, "Bugünlerde saldırılarını yeniden artıran İsrail, insanları ve insanlığı hunharca katletmeye devam ediyor. Daha dün İsrail, Kudüs Başkonsolosluğumuzdan bir görevlinin de aralarında bulunduğu diplomat bir gruba Cenin kentini ziyaretleri sırasında ateş açtı. Bu vahim olay, İsrail'in hukuksuzluğunu, sistematik zorbalığını ve kendileri dışında hiçkimseye hayat hakkı tanımadığını bir kez daha ortaya koydu. " dedi.

Asya Yayıncılar Birliği (ABU) Haber Grubu Toplantısı ve Küresel Haber Forumu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un katılımıyla İstanbul'da düzenlendi. 30'a yakın ülkeden 100'ü aşkın delegenin katıldığı programda, bölgesel ve küresel yayıncılık alanında haber üretimi, etik sorunlar, güvenlik, dezenformasyonla mücadele gibi konularda tartışma ve görüş alışverişinde bulunuldu. 'Ateş Altında Gazetecilik' temasıyla düzenlenen program, çatışma bölgelerinde görev yapan gazetecilerin karşılaştığı risklerden, yapay zeka destekli haber üretim süreçlerine kadar birçok konuda geniş bir tartışma alanı sundu. Forumda çatışma haberciliği, dezenformasyonla mücadele, gazetecilik etiği, yapay zeka ve algoritmaların haber üzerindeki etkileri gibi konular da ele alındı.

'TARİHTEKİ İLK YAPAY ZEKA DESTEKLİ SOYKIRIM'

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Bugün, şahit olduğumuz dehşeti ifade etmekte zorlandığımız, kelimelerin dahi yara bere içinde kaldığı bir Filistin gerçeği var. İsrail hükümetinin Filistin topraklarında mazlum ve masum halka yönelik uyguladığı hudutsuz katliam, bedeli ne olursa olsun en yüksek perdeden haykırılması gereken bir hakikattir. Bu toplantı da, bu buluşma da bu amaca hizmet etmektedir. Filistin halkının maruz kaldığı zulüm, tüm askeri ve teknolojik imkanların kullanıldığı bir soykırıma dönüşmüş vaziyettedir. Yakın bir geçmişte küresel bir teknoloji firması, Filistin'i desteklediği için bir yazılım mühendisinin işine son verdi. O mühendis, İsrail'in, uyguladığı katliamlarda yapay zeka teknolojisini nasıl sömürdüğünü, nasıl kötüye kullandığını gözler önüne serdi ve İsrail'in işlediği insanlık suçunu 'Tarihteki ilk yapay zeka destekli soykırım' olarak niteledi. Masumların canına kıymak için sofistike ağların kurulduğu bu işgalde binlerce bebek, çocuk, kadın, yaşlı, sağlık çalışanı ve gazeteci katledildi" dedi.

'İSRAİL'İN HUKUKSUZKLUĞUNU BİR KEZ DAHA ORTAYA KOYDU'

Altun, "Bugünlerde saldırılarını yeniden artıran İsrail, insanları ve insanlığı hunharca katletmeye devam ediyor. Daha dün İsrail, Kudüs Başkonsolosluğumuzdan bir görevlinin de aralarında bulunduğu diplomat bir gruba Cenin kentini ziyaretleri sırasında ateş açtı. Bu vahim olay, İsrail'in hukuksuzluğunu, sistematik zorbalığını ve kendileri dışında hiçkimseye hayat hakkı tanımadığını bir kez daha ortaya koydu. Böylesi bir çapraz ateş altında gazetecilerin üstlendiği sorumluluk, canı pahasına dünyayı hakikate uyandırmaktır. Bu hakikat uğruna, gazetecilerin insanüstü gayretlerine şahitlik ettik. TRT Arabi muhabiri Rubai Halit'in, canlı yayın sırasında ailesinin evinin bombalandığını fark ettiği ve ağlayarak anlattığı anlar hepimizin zihinlerinde dipdiri. İsrail saldırısında bir bacağını kaybeden TRT Arabi kameramanı Sami Şahada'nın 'Tek ayak olsam da bastonla kalsam da görevime ve Gazze'nin sesi olmaya devam edeceğim' sözleri kulaklarımızda" diye konuştu.

'7 EKİM 2023'TEN BU YANA İSRAİL 222 BASIN MENSUBUNU KATLETTİ'

Türkiye'nin yalnızca Filistin için değil tüm dünyada daha adil bir sistemin tesis edilmesi için çalıştığını belirten Altun, "10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde bu yıl, İsrail ordusunun uzun namlulu silahla hedef alarak öldürdüğü Anadolu Ajansı (serbest) kameramanı Said Ebu Nebhan'ın acısı kalbimizde. 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail, 222 basın mensubunu katletti. 222 gazeteci katledildi. Evet, 222 insan, evlat, ana, baba; ve bu sayı 100 yıl boyunca savaşlarda öldürülen gazetecilerin sayısından daha fazla. Ben buradan hakikat nöbeti tutarken İsrail saldırılarında can veren gazetecilere, hakikat erlerine Allah'tan rahmet diliyorum, ruhları şad olsun mekanları cennet olsun. Tüm bu acımasız saldırılara ve zulme rağmen gazeteciler, hakikati duyurmaktan bir an dahi vazgeçmediler. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi; 'Gazze'den dünyaya bir iletişim koridoru' açtılar." dedi.

'FİLİSTİN'DEKİ MÜCADELE BİTİNCEYE KADAR GAYRETLERİMİZ DEVAM EDECEK'

Altun, "Türkiye, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde her zaman ve zeminde Filistin'in gür sesi olmuş, olmaya da devam edecektir. Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden 'İsrail devletinin sınırları neresidir' diye soran, İsrail'in genişleyen ilhak haritasına dikkat çeken Sayın Cumhurbaşkanımız, İsrail'in işgalci politikalarını durdurmak için uluslararası topluma defaatle çağrıda bulundu. Bu doğrultuda Türkiye, İsrail ile ticari ilişkilerini kesti; Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'in yargılandığı davaya müdahil olma bildiriminde bulundu. Filistin'deki zulüm bitene dek gayretlerimizin devam edeceğini de özellikle vurgulamak isterim. Türkiye'nin mücadelesi, yalnızca Filistin için değildir, yalnızca bölgemiz için değildir, tüm dünyada daha adil bir sistemin tesis edilmesi içindir. Tüm dünyada zulmün sonlanması içindir. Şunu açık ve net bir şekilde ifade etmeliyiz. Tüm taraflarla yapıcı ilişkiler geliştiren, tüm tarafların güvenini kazanan Türkiye istikrarlaştırıcı gücüyle, aynı haftada birden fazla barış masasının kurulduğu bir diplomasi ve barış merkezi haline gelmiştir. Tüm bu süreçte, dünya güzel haberler için Türkiye'ye odaklanmış; uluslararası medya kuruluşları, haber ekipleriyle İstanbul'da adeta karargah kurmuştur" şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü

--------

-İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un salona gelişi

-Kısa filmden görüntü

-Fahrettin Altun'un konuşması

-Genel ve detay görüntüler

========

2- BAKAN GÖKTAŞ: AİLE KÜRESEL BİR GÜNDEM MADDESİ OLMALIDIR

Canan İLARSLAN - Uğur GÜLBOY / İSTANBUL, (DHA)- AİLE ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş Uluslararası Aile Forumu Açılışı'na katıldı. Burada bir konuşma yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Uluslararası düzeyde daha güçlü bir aile diplomasisi geliştirmeliyiz. Tıpkı çevre, iklim ya da insan hakları gibi aile de artık küresel bir gündem maddesi olmalıdır. Kültürel değerleri koruyan ama evrensel ilkeleri de önceleyen işbirliği zeminini sürdürmeliyiz." dedi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş Uluslararası Aile Forumu Açılışı'na katıldı. Forumda 27 ülkeden bakanlar ve üst düzey politika yapıcılarla, dünyanın dört bir yanından gelen katılımcılar da hazır bulundu. Forumda, dijitalleşmeden demografik değişimlere, kültürel dinamiklerden sosyal politikalara, aile kurumunun karşı karşıya olduğu küresel riskler, aile odaklı politikalar, aileyi uluslararası ölçekte güçlendirmek için neler yapabileceği ele alındı.

'BİREYSELLİĞİN ÖN PLANA ÇIKTIĞI BİR ÇAĞDA YAŞIYORUZ'

Forumun açılış konuşmasını yapabn Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Hepimiz biliyoruz ki insanlığın en kadim, en evrensel, en güçlü kurumu ailedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi 'Ailenin, toplumun çelik çekirdeği, özü, nüvesi, güç kaynağı' olduğuna inanıyoruz. Öyle ki aile kurumuna ikame edilebilecek başka hiçbir kurum yoktur. Bu anlamda aile toplumları ayakta tutan dinamik bir yapıdır. Medeniyetlerimizi inşa eden değerlerimizi yarınlara taşıyan temeldir. Fakat günümüzde aile kurumu büyük meydan okumalarla karşı karşıyadır. Hepimiz biliyoruz ki modernleşme hayatımıza pek çok kolaylık, imkan ve yenilik getirdi. Ancak bu süre hayatın her alanını etkilediği gibi aile kurumunu da derinden sarstı.Artık bireyselliğin ön plana çıktığı, sınırsız özgürlüğün yüceltildiği bir çağda yaşıyoruz. Bu bakış açısı aileyi toplumsal hayatın merkezinden çekip sadece kişisel bir tercihe indirgemeye başladı. Dayanışmanın yerini yalnızlık, bağlılığın yerini geçicilik, sorumluluğun yerini ise, sınırsız seçenekler alıyor. Diğer yandan aile kurumunu tehdit eden cinsiyetsizleştirme gibi küresel ideolojik akımlar hızla yaygınlaşıyor. Dijitalleşme, yüz yüze iletişimi azaltarak aile içi ilişkileri olumsuz etkiliyor. Teknolojik gelişmelerin dijitalleşmenin ve şehirleşmenin aileyi güçlendirmesi beklenirken çoğu zaman aile bağlarını zayıflatıyor. Modern hayatın dayattığı yaşam biçimi, aile kurmayı bir yük gibi gösteriyor. Gençler evlilikten uzaklaşıyor. Anne babanın rolleri zayıflıyor. Kuşaklar arası bağlar kopuyor" dedi.

'AİLE SAĞLIKLI BİR GELECEĞİN TEMİNATIDIR'

Doğurganlık oranlarında gerilemenin olduğunu belirten Göktaş, "Bugün geldiğimiz nokta yıllarca yürütülen kalkınma politikalarının aileyi ilerlemenin önünde bir engel gibi değerlendirmesinin sonucudur. Maalesef uzun yıllar pek çok ülkede doğurganlığın düşmesinin büyümeye katkı sağlayacağına inanıldı. Aynı nüfus mitiyle nüfus planlamaları adı altında müdahalelerde bulunuldu. Bu nedenle doğurganlık hızı birçok ülkede nüfus yenilenme seviyesinin altına düşmüş durumda. Bazılarında bu oran yüzde 1,0'in altına indi. Türkiye'de ise tarihimizin en düşük seviyesi olan yüzde 1,48'e geriledi. Nüfus azalması ve nüfusun yaşlanması birçok ülkede toplumsal yapıyı tehdit eden bir unsur haline geliyor. Diğer yandan göçler, afetler, savaşlar ve ekonomik baskılar, aileyi savunmasız bırakabiliyor. Tüm bu yaşananlar ekonomik gelişim, toplumsal dayanıklılık ve gelecek nesiller adına ciddi bir durumdur. Aile kurumunun ve demokratik yapıyı tehdit eden bu süreçler kültürler arası farklılıklar gösterse de kökeninde ortak dinamikler barındırıyor. Oysa biz biliyoruz ki aile sadece geçmişin değil sağlıklı bir geleceğin de teminatıdır. Bu gidişatı sorgulamak, modernleşmenin, küreselleşmenin gölgesinde aileyi ve dinamik nüfus yapısını nasıl koruyacağımızı yeniden düşünmek zorundayız. Bu nedenle aile bağlarını güçlendirecek kuşaklar arası dayanışmayı teşvik edecek adımlara ihtiyacımız var. Bugün bu zorlukları aşmak için ortak akıl ve güçlü bir irade, ortaya koymak gerekiyor" şeklinde konuştu.

'DAHA GÜÇLÜ BİR AİLE DİPLOMASİSİ GELİŞTİRMELİYİZ'

Ülkelerarası bilgi paylaşımının öneminden bahseden Göktaş, "Ülkelerarası bilgi paylaşımı, iyi uygulamaların aktarımı her zamankinden daha çok önem arz ediyor. Şunu çok iyi biliyoruz ki hiçbir ülke bu sorunlarla tek başına mücadele edemez. Hepimizin yaşadığı bu ortak sorunlarımıza, ortak çözümler aramak durumundayız. Aileyi korumak sadece bir sosyal politika değildir. İnsanlığın ortak sorumluluğudur. Aileyi yaşatmak, insanlığı yaşatmaktır. Açıkça görülüyor ki ihtiyacımız olan aileyi merkeze alan ve ekonomik, kültürel psikososyal boyutlarıyla ele alan bütüncül politikalardır. Aile dostu şehir planlamasından eğitim politikalarına medya içeriklerinden, dijital platformlara kadar her alanda ailenin korunmasını önceleyen stratejiler oluşturmalıyız. Uluslararası düzeyde daha güçlü bir aile diplomasisi geliştirmeliyiz. Tıpkı çevre, iklim ya da insan hakları gibi aile de artık küresel bir gündem maddesi olmalıdır. Kültürel değerleri koruyan ama evrensel ilkeleri de önceleyen işbirliği zeminini sürdürmeliyiz. Aileyi güçlendiren uygulamaların izlenebileceği uluslararası göstergeler geliştirmek de bu çabanın önemli bir parçası haline gelmelidir. Bu kapsamda politika yapıcılar olarak uygulama koyduğumuz her politikanın şu sorulara cevap vermesi beklenmektedir. Yürüttüğümüz politikalar aile yapısını ve dayanışmasını destekliyor mu. Aile durmayı kolaylaştırıyor mu zorlaştırıyor mu. Çocukların sağlıklı gelişimi ve güvenliği açısından nasıl bir etki yaratıyor. Aile içi ilişkileri güçlendirecek sosyal ve ekonomik zemini sağlıyor mu. Bu sorular politikalarımızı aile perspektifinden yeniden ele almamızı sağlayacaktır" ifadelerini kullandı.

'STRATEJİK BİR HEDEF ORTAYA KOYDUK'

Göktaş konuşmasının devamında, "Türkiye olarak geçtiğimiz yıl açıkladığımız ailenin korunması ve güçlendirilmesi vizyon belgesi ve eylem planı tam da bu sorulara yanıt arayan bütüncül bir yol haritasıdır. Bu belgeyle aileyi ve dinamik nüfus yapısını korumak, dijital güvenliği sağlamak, küresel risklere karşı aileyi dirençli kılmak, kuşaklar arası dayanışmayı güçlendirmek gibi pek çok stratejik hedef ortaya koyduk. Bu hedefler doğrultusunda kurumsal yapımızı güçlendirdik. Kurduğumuz Aile ve Nüfus Politikaları Daire Başkanlığıyla politikalarımızı daha çok boyutlu bir yaklaşımla koordine etmeye başladık. Cumhurbaşkanı Yardımcımızın başkanlığında oluşturduğumuz Nüfus Politikaları Kuruluyla uzun vadeli ve sürdürülebilir demografi stratejileri geliştiriyoruz. Aile Enstitüsüyle aile ve demografi alanlarında bilimsel temelli politika süreçlerini yürütüyoruz. Tüm bu süreçlerin sonunda gördük ki aileyi güçlendirmenin yolu tekil projelerden değil. Toplumun tüm kesimlerini aynı hedefle buluşturan kapsamlı bir seferberlikten geçiyor. İşte bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle 2025 yılını Aile Yılı ilan ettik" dedi.

'AİLEYİ EVRENSEL BİR DEĞER OLARAK YENİDEN TANIMLAMALIYIZ'

Bakan Göktaş "Aile Yılı finansal desteklerden eğitime, kültürel etkinliklerden, dijital dönüşüme kadar uzanan çok katmanlı bir hareketin çatısıdır. Evlenecek gençlerimize ve çocuk sahibi olmak isteyen ailelere sağladığımız destekler, ailelere yönelik özel indirim avantajları bu desteklerin sadece bir kısmını oluşturuyor. 7'den 70'e tüm aile bireylerini kapsayan bu politika ve faaliyetlerle aileyi daha güçlü ve geleceğe güvenle bakan bir toplumun temeli hale getiriyoruz. Tüm bu adımlar aileyi bir güç kaynağı olarak gören daha büyük bir vizyonun parçalarıdır. Bunlar sadece sembolik girişimler değil demografik gerçeklerle yüzleşen aile kurumunu canlandırmaya yönelik ulusal bir stratejidir. Bugün bizleri biraraya getiren bu forum da bu stratejinin uluslararası ölçekte paylaşılması açısından son derece kıymetlidir. Aile konusunu öncelikli gündem haline getirmek için yürüttüğümüz aile diplomasisinin önemli bir parçasıdır. Birlikte ortaya koyacağımız her katkı yarının ailelerini koruma ve güçlendirme çabamıza ışık tutacaktır. Bugün başlattığımız diyalog, küresel bir aile dayanışmasının temellerini atmaktadır. Sınırların, sektörlerin ve görüş farklılıklarının ötesinde birlikte hareket etmeliyiz. Aileyi evrensel bir değer olarak yeniden tanımlamalı, bu değeri yenilikçi çözümlerle savunmalıyız. Aksi halde çok yakın bir gelecekte kendimizi anaokullarının kapandığı, huzur evlerinin dolup taştığı, bağların dijital ama yalnızlığın salgın gibi yayıldığı bir dünyada bulabiliriz. Biz Türkiye olarak 'Güçlü toplum güçlü aileyle mümkündür' ilkesiyle hareket ediyoruz. 'Ailemiz geleceğimiz' diyoruz. Bu sadece bir slogan değil ortak hakikatimizdir. Gelecek nesillere daha adil, daha huzurlu, daha umutlu bir dünya bırakmak istiyorsak iş e aileyle başlamalıyız. Şunu unutmamak gerekir, sevgi, dayanışma ve adaletin hakim olduğu aileler gelecek nesillere bırakacağımız en büyük değerdir" dedi.

Görüntü Dökümü:

----------

-Uluslararası Aile Forumu'ndan görüntüler

-Bakan Mahinur Özdemir Göktaş'ın konuşması

-Genel ve detay görüntüler

==========

3- TCMB BAŞKANI KARAHAN: ENFLASYONUN 2025 SONUNDA YÜZDE 24 SEVİYESİNDE GERÇEKLEŞECEĞİNİ TAHMİN EDİYORUZ

Tuğçe SEZER ODABAŞI/İSTANBUL(DHA) - TÜRKİYE Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, 2025 yılı ikinci Enflasyon Raporu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada "2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. 2026 yıl sonu için yüzde 12 olan enflasyon tahminimizi de koruduk. Enflasyonun 2027 yılında yüzde 8'e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 seviyesinde istikrar kazanmasını hedefliyoruz" dedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)'nın 2025 yılı ikinci Enflasyon Raporu Toplantısı bugün gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan "Tüketici enflasyonu Nisan ayında yüzde 37,9'a gerileyerek, 2024 Mayıs ayındaki tepe noktasına kıyasla önemli bir düşüş gösterdi. Öncü veriler bu eğilimin, Mayıs ayında da sürdüğüne işaret ediyor" dedi.

'ŞUBAT-MART DÖNEMİNDE BELİRGİN BİR YAVAŞLAMA GÖRDÜK'

Karahan, "Bu gelişmede, özellikle yurt içi enerji fiyatlarında öngörülere kıyasla daha düşük seyrin ve Sağlık Uygulamaları Tebliği'ne yönelik düzenlemenin etkisi öne çıktı. Nisan ayında finansal piyasalardaki gelişmelerin etkisiyle kısmi bir yükseliş izledik. Geldiğimiz noktada TÜFE yıllık enflasyonu yüzde 37,9. Ancak, gerek ana eğilim göstergelerinin ortalaması gerekse tahmin performansı görece iyi olan medyan enflasyon, yıllıklandırılmış ana eğilimin yüzde 30'un biraz üzerinde olduğunu ima ediyor. Bu da bize dezenflasyonun süreceğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.

'DAYANIKLI TÜKETİM MALLARINDA YÜZDE 19 SEVİYESİNDE ENFLASYON SÖZ KONUSU'

Mal ve hizmet enflasyonundaki gelişmelere de değinen Karahan, "Temel mal enflasyonu, ilk çeyrekteki ılımlı seyir sonucunda yıllık bazda yüzde 20'ye geriledi. Finansal koşullara duyarlılığı yüksek olan dayanıklı tüketim mallarında ise yüzde 19 seviyesinde bir enflasyon söz konusu" dedi.

'KİRA ENFLASYONU HİZMET GRUBUNA KIYASLA ATALET SERGİLİYOR'

Hizmet enflasyonunda da düşüş eğiliminin sürdüğünü belirten Karahan, "Geçmişe endeksleme eğilimi güçlü eğitim ve kira gibi kalemler hizmet grubunu yukarı çekiyor. Kira enflasyonu, deprem ve kentsel dönüşüm gibi konut sektörüne özgü unsurların da etkisiyle hizmet grubunun kalanına kıyasla belirgin bir atalet sergiliyorö diye konuştu.

'KUR GEÇİŞKENLİĞİ AZALDI'

Karahan, "Aynı dönemde, kur gelişmelerine hassasiyeti yüksek olan dayanıklı tüketim malları gibi bazı temel mal kalemlerinde ise fiyat artışları güç kazandı. Nitekim, enflasyonu ithal girdi yoğunluğu ayrımında incelediğimizde, ithal içeriği görece düşük kalemlerde enflasyonun yavaşlama eğilimini sürdürdüğünü, ithal içeriği yüksek kalemlerde ise kur gelişmelerinin etkisiyle fiyat artışlarının güçlendiğini görüyoruz. Mevcut ve öncü veriler, döviz kuru geçişkenliğinin geçtiğimiz yıla göre azaldığını ve son dönemdeki döviz kuru gelişmelerinin enflasyona yansımasının sınırlı olduğunu gösteriyor. Azalan KKM bakiyesi, finansal koşullardaki sıkılaşma ve küresel gelişmelerin etkisiyle talep koşullarının yılın kalanında daha ılımlı olacağını ve kur geçişkenliğini sınırlayacağını öngörüyoruz. Özellikle uluslararası ham petrol fiyatları, bir önceki Enflasyon Raporu'nda öngördüğümüz patikanın önemli ölçüde altına gerileyerek, TL cinsi ithalat fiyatlarının manşet enflasyona olan etkisini hafifletti" ifadelerini kullandı.

'ZİRAİ DON, GIDA FİYATLARINDA RİSK OLUŞTURDU'

Gıda enflasyonuna yönelik risklere de işaret eden Karahan, "Geçtiğimiz ay yurt genelinde gerçekleşen zirai don hadisesi, başta meyve olmak üzere işlenmemiş gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskleri artırdı. Mevcut ve öncü veriler, henüz gıda fiyatlarına yansıyan olumsuz bir görünüm olmadığına işaret etse de, bu gelişmenin önümüzdeki dönemde gıda enflasyonu üzerindeki baskıları artırabileceğini değerlendiriyoruz" dedi. Enflasyon beklentilerindeki gelişmelerin de dikkatle takip edildiğini ifade eden Karahan, "Son dönemde finansal piyasalarda yaşanan gelişmelerin etkisiyle Nisan ayında enflasyon beklentilerindeki iyileşme duraksadı. Yıl sonu beklentileri bağlamında ise piyasa katılımcılarının beklentisinin yüzde 30 seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Bu görünüm para politikasındaki sıkı ve kararlı duruşumuzu korumayı gerekli kılıyor" diye konuştu.

'TAHMİN ARALIĞIMIZI YÜZDE 19 İLE 29 OLARAK KORUDUK'

Karahan, enflasyon tahminlerinde bir değişiklik yapılmadığını vurgulayarak, "Orta vadeli tahminlerimizi oluştururken, enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşu sürdüreceğimizi esas aldık. Ayrıca, ekonomi politikalarındaki eşgüdümün de artarak devam edeceğini tahminlerimize yansıttık. Bu çerçevede, bir önceki Rapor dönemiyle aynı şekilde, 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. 2026 yıl sonu için yüzde 12 olan enflasyon tahminimizi de koruduk. Enflasyonun 2027 yılında yüzde 8'e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 seviyesinde istikrar kazanmasını hedefliyoruz. Yıl sonunun yaklaşması nedeniyle, 2025 tahmin aralığının mekanik olarak daralması gerekirdi. Ancak, son dönem artan belirsizlikler nedeniyle, tahmin aralığımızı yüzde 19 ile 29 olarak koruduk. Tahmin aralığı 2026 yıl sonu için ise yüzde 6 ve 18'e karşılık gelmektedir" ifadelerini kullandı. (DHA)

Görüntü Dökümü:

--------

TCMB Başkanı Fatih Karahan'ın açıklaması

=========

4- PROF. DR. ALTAN: BALIKYOLU KÖPRÜSÜ 'BEN GÖÇÜYORUM' DİYOR

Tuğçe ODABAŞI - Hadican EROL - Şevval CİNDİR- Özcan KILIÇ- Vehbi DEMİR/İSTANBUL, (DHA)-ESENYURT'ta kolonundan beton parçalarının döküldüğü, kirişlerindeki demirlerin göründüğü Balıkyolu Köprüsü çevredekileri tedirgin etti. Mahalle halkından Müslim Kara "Altından geçerken, yağmur yağsa, korkuluklara biri yaslansa onlar bile düşecek halde. Kabarmış, demirleri görünüyor. Bir an önce bakım yapılmasını istiyoruz" dedi. Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan "Yükten dolayı artık demir kesiti o kadar küçülmüş ki burkulma bile var. Demiri koruyan beton kaplama kaybolmuş artık. Demir dışarıda duruyor ve korozyona uğramış. Burada korozyondan dolayı demir çapları küçülmüş durumda. Yani yük bindikçe demir artık burkuluyor. Bu ne demektir? 'Ben göçüyorum, bana çare üretin, yoksa ben göçeceğim' demektir" dedi.

Esenyurt, TEM Otoyolu girişinde her gün binlerce aracın geçtiği Balıkyolu Köprüsü'nden beton parçalar dökülmeye devam ederken kolon ve kirişlerindeki demirler görülüyor. Köprünün korozyona uğramış demirleri ve çatlayan beton tabakaları, 23 Nisan'da İstanbul'da meydana gelen depremin ardından daha da belirgin hale geldi. Hem sürücüler hem de alt geçidi kullanan yayalar için risk oluşturan köprü çevredekileri tedirgin etti. İstanbul Arel Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, köprü ve üst geçitlerin 2018 yılı deprem yönetmeliğine göre belirli aralıklarla kontrol edilmesi gerektiğini, hasarlı yapıların güçlendirme çalışmasının zaman kaybedilmeden yapılması gerektiğini söyledi.

'BAKIM YAPILMAMIŞ BİR KÖPRÜYLE KARŞI KARŞIYAYIZ'

Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan "Yaygın bir korozyon var köprüde. Tabii ki bu ne demektir? Bakım yapılmamış bir köprüyle karşı karşıyayız. Rutin bakımları vardır bir köprünün. Betonarme köprülerde genelde 10 senede bir bakım yapılır. Bu, gerektiğinde daha da kısalabilir. Ama tabii bir 10 senede bir bakım yapılsa bu halde olmamalıydı" dedi.

'ÇEVRESEL KOŞULLAR KÖPRÜYÜ YIPRATIR'

Prof. Dr. Altan, betonarme köprülerde demiri koruyan beton kaplamanın artık kaybolduğuna işaret ederek, "Köprüde bir su, bir de aşırı yük köprüyü yıpratır. Tabii burada demiri koruyan beton kaplama kaybolmuş artık. Bakın, demir dışarıda duruyor ve korozyona uğramış. Betonarme köprülerde demir ve beton iki tane taşıyıcı vardır. Bunlardan birisi çekmeye, biri basmaya çalışır. İkisi birlikte betonarme deriz biz bunlara. Eğer demir çapları düşerse taşıyıcı özelliği azalır. Bakın, burada korozyondan dolayı demir çapları küçülmüş durumda. Elimizle bile kırılabiliyor çapları ve taşıyıcı özelliği azalıyor" diye konuştu.

'35 YIL ÖNCEKİ TRAFİKLE BUGÜNKÜ AYNI DEĞİL'

Prof. Dr. Altan, köprünün tasarlandığı dönemdeki trafik yükünün günümüz koşullarına göre çok daha az olduğunu, bu yüzden aşırı yüklenmenin de yapıya zarar verdiğini vurgulayarak, "Zaten bu köprü 35 sene önce tasarlandı. O zaman üzerindeki trafik yoğunluğuna göre bir yük belirlenmiştir. Ama tabii 35 sene sonraki trafik daha farklı bir boyutta yaşanmakta burada. Yani bu da aşırı yük oluşturur. Bir su, bir de aşırı yük köprüyü yıpratır. Tabii çatlamalar oluşuyor bu aşırı yükten dolayı. Beton tabaka çatladığı zaman su giriyor. Demiri korozyona uğratınca, suyun bardakta donup çatladığı gibi, dışarıdaki beton tabakayı çatlatıyor. Çatlatınca da demir nem ve su almış oluyor ve korozyona uğruyor. Korozyona uğradıkça demir artık taşıyıcı özelliğini kaybediyor" ifadelerini kullandı.

'DEMİR KESİTİ O KADAR KÜÇÜLMÜŞ Kİ ARTIK BURKULMA VAR'

Köprüdeki bazı kolonlarda ciddi deformasyonların oluştuğunu belirten Prof. Dr. Altan, "Bakın, şu kolonda bir burkulma bile var. Yani yukarıdaki yükten dolayı artık demir kesiti o kadar küçülmüş ki burkulma bile var. Yani yük bindikçe demir artık burkuluyor. Bu ne demektir? 'Ben göçüyorum, bana çare üretin, yoksa ben göçeceğim' demektir. Yani demir göçecek. Zamanında bakımlar yapılsaydı köprü kurtulurdu. Ömrü uzatılabilir de bakımla. Bir köprünün ömrü de uzatılabilirdi. Ama şimdi ömrü kısaltılmış bakımsızlıkla. Kolonla kiriş dediğimiz yatay bölümde de, birleşim noktalarında da yaygın biçimde korozyon görüyoruz" şeklinde konuştu.

'GÜÇLENDİRME MÜMKÜN AMA MALİYETLİ'

Köprünün durumu karşısında alternatiflerin de değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Altan, "Eğer bu köprünün alternatifi yoksa ekonomik olarak da bakılması lazım. Ona göre bir fizibilite çalışması yapılıp buranın yeniden yapılması ya da iyice güçlendirilmesi lazım. Bu köprü güçlendirilebilir. Dışarıdan, içeriden boyutlar büyütülür. Korozyon olan kısımlar temizlenir, hepsi bakılabilir. Ama tabii çok büyük bir köprünün yeniden yıkılıp yapılması kadar bir masraf da olabilir. Ondan dolayı daha modernize, çağımıza uygun, teknolojiye uygun, daha güzel bir köprü yapılabilir. O zaman o kadar uğraşmaya da gerek kalmaz" diye konuştu.

'DEPREM YÖNETMELİĞİNE GÖRE YENİDEN İNCELENMELİ'

Köprülerin periyodik olarak kontrol edilmesi gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Altan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Facialara ulaşmamak için rutin bakımlarına bakmamız lazım. Zaten yoğunluk arttığı için aşırı yük yükleniyor. Bunlar da göz önüne alınarak köprüler rutin biçimde, 5 senede ya da 10 senede, malzemesine göre bakım görmeli. Deprem gelse bu köprüler ne halde olur, siz biliyorsunuz. 2018 Deprem Yönetmeliği'ne göre bu köprüler kontrol edilmeli ve ona göre tekrar dizayn edilmeli."

'BİR AN ÖNCE BAKIM YAPILMASINI İSTİYORUZ'

Çevre sakini Müslim Kara, "Yağmur yağdığı zaman yukarıdan sıvalar dökülüyor sürekli. Sabahleyin insanlar işe giderken genellikle hep burada duruyorlar. Allah muhafaza. Yani görüyorsunuz, burada öyle bir trafik oluyor ki geçit yok. Trafik neredeyse 1-2 saat burada aksıyor. Okula yetişemeyenler, işe yetişemeyenler, burası adeta ana baba günü. Ama herkes de buranın altında duruyor. Duyarsız da değiliz. Gerekli mercilere bildiriyoruz ama insan hayatı demek ki bu kadar ucuzmuş" diye konuştu.

Bir başka çevre sakini Ahmet Zeren ise, "Hiç bakım yapılmadı. Bakılsaydı zaten bu hale gelmezdi. Burada mesela çocuklar okula gidiyor. Altından geçerken, yağmur yağsa biri saklansa… Allah korusun. Korkuluklara biri yaslansa, onlar bile düşecek halde. Kabarmış, demirleri görünüyor. Allah korusun yani. Bir cana zarar gelmesini istemiyoruz. Bir an önce bakım yapılmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:

----------------------

Dron

-Köprüden görüntü

Aktüel

-Köprüden detaylar

-Köprünün ayaklarından detaylar

-Muhabir Tuğçe Sezer Odabaşı (anons)

-Prof. Dr. Altan'ın köprünün ayaklarını kontrolü

-Prof. Dr. Altan ile röp.

-Vatandaşlarla röp.

-Genel ve detay görüntü

==========

5 - İBB OPERASYONUNDA GÖZALTINA ALINANLAR ADLİYEYE SEVK EDİLDİ

Ayşe GÜREL/İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik 'yolsuzluk' soruşturmasında, Medya A.Ş. ve Kültür A.Ş.'de yapılan usulsüz ihalelere karıştığı iddiasıyla gözaltına alınan 20 şüpheli adliyeye sevk edildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Medya A.Ş. ve Kültür A.Ş.'de usulsüz ihaleler düzenlendiği ve rüşvet elde edildiği iddialarına ilişkin soruşturma sürüyor. Soruşturmada, Ekrem İmamoğlu ile Beylikdüzü Belediye Başkanlığından itibaren irtibatlı olan Taner Çetin'in, Medya A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı tutuklu şüpheli Murat Ongun'a bağlı olarak Medya A.Ş ve Kültür A.Ş'de karıştığı eylemlere ilişkin inceleme yapıldı. Çetin'in kendisine yakın şirketler üzerine ihaleler organize ettiği, ihaleleri alan şirketlerden 'rüşvet' alarak maddi menfaat sağladığı ve bu menfaatlerle mal varlıkları edindiği belirlenmişti. Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından soruşturma dosyasına sunulan bilgilere göre, Çetin'in, söz konusu satın almalarında ödemeleri doğrudan Medya A.Ş ve Kültür A.Ş'den iş alan firmalara yaptırdığı belirlendi. Şüpheli Taner Çetin'in karıştığı adrese teslim ihale ve bu ihalelerden rüşvet alınması süreçlerinde yer aldığı tespit edilen, suç tarihinde İBB personeli, şirket temsilcisi ve şirket çalışanı olan 20 şüpheli gözaltına alındı.

ŞÜPHELİLER ADLİYEYE SEVK EDİLDİ

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan, aralarında İBB Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Taner Çetin, Çetin'in asistanı Arzu Can, İBB Halkla İlişkiler Müdürü Serap Karay, İBB Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı Mustafa Karaoğlu, Çeşme Belediye Başkan Yardımcısı Onur Gülin ve Musa Özışık'ın da bulunduğu 20 şüphelinin, İl Jandarma Komutanlığındaki işlemleri tamamlandı. Şüpheliler, sağlık kontrollerinin ardından Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi. Savcılıkta, ifade verme işlemlerinin başlaması bekleniyor. (DHA)

Görüntü Dökümü:

-------

-Şüphelilerin adliyeye sevki

========

6- BEYLİKDÜZÜ'NDE EŞİNİ BIÇAKLAYARAK AĞIR YARALAYAN SANIK HAKKINDA 36 YIL 4 AYA KADAR HAPİS İSTEMİ

Ceyda BIYIKLIOĞLU / İSTANBUL, (DHA) - BEYLİKDÜZÜ'nde boşanma aşamasında olduğu eşi Şeyda Nur Bulut'u sokak ortasında defalarca bıçaklayan tutuklu sanık Murat Bulut, üçüncü kez hakim karşısına çıktı. Bakırköy 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada taraf ve sanık avukatlarıyla tutuklu sanık Murat Bulut hazır bulundu. Sanık Bulut hakkında, 'Eşi kasten öldürmek suçuna teşebbüs', 'Alenen hakaret', 'Eşe karşı cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarını oluşturduğu bu kapsamda şüphelinin üzerine atılı suçların yasal unsurlarını gerçekleştirmesi nedeniyle hakkında 36 yıl 4 ay hapis cezası istendi.

OLay 8 Nisan 2024 tarihinde Beylikdüzü Adnan Kahveci Mahallesi Kalkan Sokak'ta meydana geldi. Boşanma aşamasında olan Murat Bulut ile Şeyda Nur Bulut çifti, Küçükçekmece'den beraber metrobüse binerek Beylikdüzü'ne gitti. Çift, Kalkan Sokak'a geldiğinde aralarında tartışma çıktı. Tartışma sırasında Murat Bulut, 3 çocuğunun annesi Şeyda Nur Bulut'u defalarca bıçakladı. Saldırgan, çevredekilerin tepkilerine rağmen ısrarla eşini bıçaklamaya devam etti. Bulut kanlar içinde yerde kalırken, Murat Bulut ise ihbar üzerine olay yerine gelen polis ekiplerince gözaltına alındı. Ağır yaralanan Şeyda Nur Bulut olay yerindeki ilk mdahalesinin ardından sağlık ekiplerince hastaneye kaldırıldı. Murat Bulut ise, emniyetteki işlemlerin ardından çlıkarıldığı mahkemede tutuklandı.

'TAHLİYEMİ TALEP EDERİM'

Bakırköy 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya taraf ve sanık avukatlarıyla tutuklu sanık Murat Bulut katıldı. Bulut savunmasında, Ben Şeyda'ya karşı 'Sen daha gebermedin mi' şeklinde birşey söylemedim. Ben çocuklarımı görmek için Şeyda'nın yanına gitmek zorunda kaldım ve kendimi kaybederek bu eylemi gerçekleştirdim. Ben hep mütevazı davrandım. Öyle bir niyetim olsa Şeyda'yı takip ederdim öldürme gayesiyle hareket etmedim. Tahliyemi talep ederim" dedi.

'TALEBİM YOKTUR'

Duruşmada mahkeme başkanı tarafından, Şeyda Nur Bulut hakkında Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı raporun dosyaya ulaştığına da yer verildi. Raporda, Bulut'un yaralandıktan sonra Acil Servise getirildiği, burada 3 kez yeniden canlandırma yapıldıktan sonra yanıt alındığı, yoğun bakım ünitesinde takip edildiği ve bilinci açıldıktan sonra vücudunun sağ tarafındaki kasları kullanamadığına da yer verildi. Raporda, muayenelerde toplam 22 adet kesici delici alet yaralanmasına ait iz tespit edildiği de aktarıldı. Raporda müştekinin fizik tedavi gördüğü ve desteksiz ayakta duramadığına da yer verildiği belirtildi.

Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan mağdur Şeyda Nur Bulut "Adli Tıp raporuna bir diyeceğim yoktur. Kovuşturmanın genişletilmesi talebim yoktur" diye konuştu.

SAVCILIK ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINI AÇIKLADI

Cumhuriyet Savcısı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütalaada çiftin Adnan Kahveci Mahallesi Çamlık caddesinde dolmuştan inerek bir süre caddede peş peşe yürüdüğünü belirtildi. Sanığın ele geçirilemeyen bir bıçağı çıkararak birçok defa Şeyda Nur Bulut'un vücudunun çeşitli yerlerine batırdığı, yere düşen kadının ayağa kalkmaya çalıştığı sırada sanığın Bulut'a hitaben 'Sen daha gebermedin mi' şeklinde alenen hakaret ederek aynı bıçakla göğsünden yaraladığı tespit edildiğine yer verildi. Mütalaada ayrıca sanığın, 'Eşi kasten öldürmek suçuna teşebbüs' suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar, 'Alenen hakaret' suçundan 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar, 'Eşe karşı cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan ise 4 yıldan 14 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

MAHKEMEDEN ARA KARAR

Mahkeme sanık Murat Bulut'un tutukluluk halinin devamına karar vererek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

İDDİANAMEDEN

Sanık Bulut hakkında, 'Eşi kasten öldürmek suçuna teşebbüs', 'Alenen hakaret', 'Eşe karşı cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarını oluşturduğu bu kapsamda şüphelinin üzerine atılı suçların yasal unsurlarını gerçekleştirmesi nedeniyle hakkında 36 yıl 4 ay hapis cezası istendi. (DHA)

Görüntü Dökümü

---

ARŞİV

=========

7- İSTANBUL'DA YASADIŞI BAHİS PARALARININ İŞLETİLDİĞİ REZİDANSA OPERASYON: 6 GÖZALTI

Derya EVREN KORKMAZ / İSTANBUL, (DHA)- Ümraniye'de bir rezidansta kurulan ve farklı bahis sitelerine entegre panel sistemiyle yasa dışı bahis faaliyetlerinden elde edilen gelirlerin işletildiği bir 'dış finans evi'ne operasyon düzenlendi. Operasyonda 6 kişi gözaltına alındı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, yasa dışı bahis suçunun önlenmesi ve şüphelilerin yakalanmasına yönelik Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde çalışma başlattı. Yapılan incelemelerde, Ümraniye'de bir rezidansta yasa dışı bahis dış finans evi olarak kullanılan bir daire tespit edildi. Panel sistemleri üzerinden farklı bahis sitelerine entegre çalıştığı belirlenen adres teknik ve fiziki takibe alındı.

Yürütülen çalışmalar sonucunda, söz konusu finans evinde yasa dışı bahis faaliyetleri yürüttüğü belirlenen bir kişi tespit edildi. Bu kişiyle birlikte hareket ettiği değerlendirilen diğer şüpheliler de izlemeye alındı. 19 Mayıs'ta adrese operasyon düzenleyen ekipler, 6 şüpheliyi yakalayarak gözaltına aldı.

Adres ve dijital materyaller üzerinde yapılan incelemelerde; panel sistemi üzerinden farklı kişilere ait IBAN hesaplarına para giriş-çıkış işlemleri yapıldığı, 'yatır-çek onaylama' ekranlarının aktif olarak kullanıldığı ve çeşitli haberleşme uygulamaları üzerinden bahis içerikli mesajlaşmaların sürdürüldüğü tespit edildi. Adreste yapılan aramalarda 26 ofis telefonu, 6 cep telefonu, 7 dizüstü bilgisayar, 1 ledger cihazı ve çok sayıda dijital materyal ele geçirildi. Gözaltına alınan 6 kişi, emniyetteki işlemlerinin ardından bugün adliyeye sevk edildi.

Görüntü Dökümü

----------------

-Adreslere girilmesi

-Adreslerde arama yapılması

-Şüphelilerin gözaltına alınması

-Şüphelilerin emniyete götürülmesi

-Şüphelilerin adliyeye sevk edilmesi

=========

8- (ÖZEL) FATİH'TE SOKAKTA YÜRÜRKEN ÜZERİNE ÇANAK ANTEN DÜŞTÜ

Baran AKKAYA-Emin YEŞİL/İSTANBUL,(DHA)- FATİH’te sokakta yürüyen bir kişinin üzerine binanın çatısında bulunan çanak anten düştü. Hafif yaralanan adamın yardımına çevredekiler koşarken, çanak antenin düştüğü anlar çevredeki bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı.

Olay saat 21 Mayıs Çarşamba günü saat 10.30 sıralarında Fatih'te Hobyar Mahallesinde meydana geldi. Sokakta yürüyen bir kişinin üzerine bina çatısında bulunan çanak anten düştü. Üzerine çanak anten düşen kişi bir anda neye uğradığını şaşırdı. Çanak anten koluna çarpıp düşen adam hafif yaralandı. Yaralanan kişinin yardımına çevredekiler koştu. Adamın yolda yürüdüğü sırada çanak anteni görmesi ve antenin adamın omzuna çarparak yere düştüğü anlar çevredeki bir iş yerinin güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. (DHA)

Görüntü Dökümü

----------

(Güvenlik kamerası)

-Çanak antenin adamın omzuna düşmesi

-Çevredekilerinn adamın yardımına koşması

==========

9- BASIN EKSPRESTE ALEV ALEV YANAN OTOMOBİLİN SÜRÜCÜSÜ: 'KİMSEDE YANGIN TÜPÜ YOK, OLANLAR DA BOŞ'

Özgür EREN-Emin YEŞİL-Altunay TUGA/İSTANBUL,(DHA)- BAĞCILAR Basın Ekspres yolunda seyir halindeki otomobil alev alev yandı. Trafiğin durma noktasına geldiği yangında beton mikseri şoförü alevlere hortum ile müdahale etti. İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürülen yangında otomobil kullanılmaz hale gelirken araç sahibi Yüksel Bilişah, "Sağ olsun millet durdu ama kimsede yangın tüpü yok, olanlar da boş çıktı" dedi.

Olay, saat 11.30 sıralarında Basın Ekspres yolu Başakşehir istikametinde meydana geldi. Otomobiliyle seyir halinde olan Yüksel Bilişah, motor kısmından yükselen dumanları fark ederek emniyet şeridine çektiği aracından indi. Motor kısmından çıkan alevler kısa sürede büyüyerek tüm aracı sardı. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekibi sevk edildi.

BETON MİKSERİNİN SUYU YETMEDİ

Yoldan geçen diğer sürücüler, araçlarındaki yangın tüpleriyle müdahale etse de başarılı olamadı. O sırada olay yerinden geçen beton mikserinin şoförü, alev içerisinde kalan otomobile müdahale etmeye çalıştı. Beton mikserindeki su, yangını söndürmek için yeterli olmadı. Olay yerine gelen itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle yangın söndürülürken otomobil kullanılamaz hale geldi.

TRAFİK DURMA NOKTASI GELDİ

Yangın nedeniyle Basın Ekspres yolunda her iki yönde de uzun araç kuyrukları oluştu. Zaman zaman Başakşehir istikametinde trafik durma noktasına geldi.

'GENEL OLARAK YANGIN TÜPLERİMİZ BOŞ'

Aracı yanan Yüksel Bilişah "Aracı ben kullanıyordum, duman çıkmaya başlayınca sağa çektim. Söndüremedik, sağ olsun millet durdu ama kimsede yangın tüpü yok, olanlar da boş çıktı. Genel olarak yangın tüplerimiz boş. Beton mikseri durdu, yardımcı olmak için. Onunda suyu yetmedi. Sonuç bu" diye konuştu. (DHA)

Görüntü Dökümü:

----------

(Cep telefonu)

-Alev alev yanan otomobil

-Beton mikserinin durması

-Mikserde bulunan suyun yanan araca sıkılması

(Aktüel)

-Yanan araçtan genel ve yakın detaylar

-Aracın çekiciye yüklenmesi

-Trafik polislerinden görüntü

-genel ve detay görüntüler

-Araç sürücüsü ile röportaj

========

10- ATAŞEHİR'DE KAÇAN KURBANLIĞI ÇEVREDEKİLER GÜÇLÜKLE YAKALADI

Leyla YILDIZ / İSTANBUL, (DHA)- Ataşehir'de kurban pazarından kaçan boğayı çevredekilerin yakalamaya çalıştığı anlar kameraya yansıdı.

Mimarsinan Mahallesi Üsküdar Caddesi Yedpa Ticaret Merkezi yakınında bulunan kurbanlık pazarındaki boğa ipini kopararak kaçtı. Kurbanın sahibi ve çevredekiler, paniğe neden olan boğayı yakalamak için seferber oldu. Kaçan boğa bir süre sonra çevredekiler tarafından güçlükle yakalandı. Vatandaşların kurbanlık boğayı yakalamaya çalıştığı anlarını bir kişi cep telefonu kamerıyla görüntüledi.

Görüntü Dökümü:

-------------------

(Cep telefonu görüntüsü)

-Kurbanlığın kaçması

-Vatandaşların yakalamaya çalışması

-Kurbanlığın yakalanması

=========

11- ARNAVUTKÖY'DE BARAKADA ÇIKIP YAN BİNAYA SIÇRAYAN YANGIN SÖNDÜRÜLDÜ

Özcan KILIÇ-Taylan ERGÜN/İSTANBUL, (DHA) -ARNAVUTKÖY'de barakada çıkan yangın rüzgarın etkisiyle bitişiğindeki binaya sıçradı. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı yangın kısa sürede söndürüldü.

Yangın, saat 11.45 sıralarında Hadımköy Mahallesi Tuğcu Sokak'taki bir barakada çıktı. Henüz bilinmeyen nedenle çıkan yangın kısa sürede büyüyerek bitişiğindeki 3 katlı binaya sıçradı. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekibi sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle yangın kısa sürede söndürüldü. Yangının çıktığı baraka kullanılmaz hale gelirken sirayet eden binanın dış cephesi zarar gördü. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı yangın cep telefonu kameralarıyla kaydedildi. (DHA)

Görüntü Dökümü:

-------------

(Cep telefonu)

-Alevli görüntü

-Yangının sıçradığı bina

-Ekiplerinin müdahalesi

(Aktüel)

-Genel ve detay görüntüler

© Copyright 2025

DHA