Gündem
Politika
Spor
Dünya
Ekonomi
Kurumsal
English
You are already subscribed to notifications.

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

ABONE OL
DHA

1- GÜLLÜ’NÜN KIZININ YAKALANMADAN ÖNCEKİ GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI / Ek görüntü ve röportajla

Derya EVREN KORKMAZ-Şevval CİNDİR/İSTANBUL, (DHA)- YALOVA'daki evinin terasının penceresinden düşerek hayatını kaybeden şarkıcı Güllü'nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter ve arkadaşı Sultan Nur Ulu'nun yakalanmadan önce Büyükçekmece'de sokakta dolaştıkları anlara ilişkin görüntü ortaya çıktı. Tuğyan ile arkadaşının yakalanmadan önce gören esnaf Özgür Karadaş, "Sıkıntıları olduğu belliydi" dedi.

Yalova Çınarcık'ta Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi üzerindeki apartmanın 5'inci katındaki kapalı terasta ünlü şarkıcı Güllü (52), kızı ve arkadaşıyla eğlendiği sırada pencereden düşerek hayatını kaybetti. Güllü'nün ölümüyle Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde, Tuğyan Ülkem Gülter ve arkadaşı Sultan Nur Ulu, Yalova Cinayet Büro Şubesi tarafından İstanbul Büyükçekmece'de bulundukları sitede gözaltına altına alınarak Yalova'ya götürüldü.

GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI

Güllü'nün kızı Tuğyan Ülkem Güler ve arkadaşı Sultan Nur Ulu ile birlikte yakalanmadan önce sokakta yürüdüğü anlara dair güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde Tüğyan Ülkem Güler ve arkadaşı Sultan Nur Ulu ile birlikte Büyükçekmece Mimaroba Mahallesi'nde sokakta dolaştıkları anlar yer alıyor.

'SIKINTILARI OLDUĞU BELLİYDİ'

Tuğyan Gülter'in kısa bir süre önce Mimaroba Mahallesi'ndeki evlerine geldiği ve burada kaldığı öğrenildi. Arkadaşıyla yurt dışına kaçış hazırlığı yaptığı iddia edilen Tuğyan Gülter'i gören esnaf Özgür Karadaş, "Ben kendilerini ailece tanıyorum. Güllü hanım vefat etmeden 1 hafta önce bana geleceğini söylemişti. Olaydan sonra kızını burada görünce şaşırdım. Kızıyla birebir tanışıklığım yoktu. Arkadaşlarımla o mu, değil mi tartıştık. Dövmelerine baktık, rahatlığını görünce ne kadar rahat diye şaşırdık. Aynı gün içerisinde 3 kere buradan geçti. Hatta bir defasında telefonuyla çok ilgiliydi. Akşam yakalandı haberini görünce çok şaşırdık. Sonrada güvenlik kamerası görüntülerini bulduk zaten. Sıkıntıları olduğu belliydi" dedi. (DHA)

Görüntü Dökümü

-------------

(Güvenlik kamerası)

Tuğyan Ülkem Gülter ve arkadaşı Sultan Nur Ulu'nun yürüdüğü anlar

-Tuğyan'ın yakalandığı binadan görüntü

-Özgür Karadaş röportaj

-Genel ve detay görüntüler

=========

2- BÜYÜKÇEKMECE ADLİYESİ'NDEKİ HIRSIZLIK; GÖZALTI SAYISI 13'E YÜKSELDİ

Ceyda BIYIKLIOĞLU / İSTANBUL, (DHA) - BÜYÜKÇEKMECE Adliyesi'ndeki emanet bürosundan 25 kilogram altın ve 50 kilogram gümüş çalınmasına ilişkin yürütülen çalışmada gözaltı sayısı 13'e yükseldi.

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Emanet Bürosu'nda görevli hizmetli memur Erdal Timurtaş'ın, 25 kilogram altın ve 50 kilogram gümüşü çaldıktan sonra eşi ve çocuklarıyla birlikte İngiltere'ye kaçtığı belirlendi. Olayla ilgili soruşturma başlatan Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla gözaltına alınan emanet memuru Kemal D., sevk edildiği mahkemece tutuklandı. Savcılık tarafından derinleştirilen soruşturma kapsamında, çalınan altınların bulunması ve şüphelilerin tespitine yönelik yapılan operasyonda Erdal Timurtaş'ın kayınvalidesi, kayınpederi ve kayınbiraderi ile altınları yüklediği araçta bulunduğu kamera görüntüleriyle belirlenen 1 kişi ve altınların bir kısmını almak üzere olay yerine geldiği tespit edilen başka bir şüphelinin de aralarında bulunduğu 10 kişi 7 Aralık'ta gözaltına alındı.

GÖZALTI SAYISI 13'E YÜKSELDİ

Yürütülen soruşturmada iki kişinin daha gözaltına alındığı öğrenildi. Olaya ilişkin gözaltına alınan şüpheli sayısı 13'e yükseldi. Emniyette işlemleri süren şüphelilerin bugün adliyeye sevk edilmesi bekleniyor. (DHA)

Görüntü Dökümü

----

ARŞİV

==========

3- ARNAVUTKÖY'DE SİLAH ZORUYLA GİRDİKLERİ EVDE 4 YAŞINDAKİ ÇOCUK İLE ANNESİNİ DARBEDİP ZİYNET EŞYALARINI GASBETTİLER / Güvenlik kamerası görüntüsüyle

Vehbi DEMİR / İSTANBUL, (DHA) - ARNAVUTKÖY'de, iddiaya göre bir eve silah zoruyla giren şüpheliler, 4 yaşındaki Nura M. ve anne Rengin H.'yi darbederek ağızlarını bantladı. Silah zoruyla annenin kolundaki bilezikleri almaya çalışan şüpheliler, o sırada eve gelen ve onları durdurmak isteyen Murat M.'yi de darbederek toplam değeri yaklaşık 200 bin lira olan ziynet eşyası ve dövizi gasbetti. Darbedilen Nura ambulansla hastaneye kaldırılırken, polis kaçan şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı. Rengin H.'nin oğlu Berzan M. "Ben geldiğimde annemi bantlamışlar. Silahla onu tehdit etmişler. Benim 3 yaşındaki kardeşimi de darbettiler. Annemi ise gözünden darbettiler. Silahlı 2 kişiydiler, motosiklet ile geldiler. 'Altınları vermezseniz sizi öldürürüm' diye tehdit etmişler" dedi.

Olay, saat 17.00 sıralarında Yunus Emre Mahallesi Simya Sokak'ta meydana geldi. İddiaya göre, motosiklet ile gelen 2 şüpheli, kapıdan silah zoruyla girdikleri Suriye uyruklu aileye ait dairede, 4 yaşındaki Nura M. anne Rengin H.'yi (44), darbederek ağızlarını bantladı. Bu sırada eve gelen Nura'nın ağabeyi Murat M.(20) de durdurmak istediği şüpheliler tarafından darbedildi. Evdeki 3 kişiyi darbeden şüpheliler, toplam değeri 200 bin lira olan ziynet eşyası ve bir miktar dövizi gasbederek kayıplara karıştı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Polis ekipleri çevrede güvenlik önlemi alarak olayla ilgili inceleme başlattı. Darbedilen Nura, sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından ambulansla hastaneye kaldırıldı. Darp raporu için hastaneye başvuran Rengin H. ile oğlu Murat M.'nin işlemlerin ardından polis merkezine giderek şikayetçi olacağı öğrenildi.

'ALTINLARI VERMEZSENİZ SİZİ ÖLDÜRÜRÜM, DİYE TEHDİT ETMİŞLER '

Regin H.'nin oğlu Berzan M. "Ben çalışırken teyzem beni aradı. Hırsızların evi bastığını söyledi. Ben geldiğimde annemi falan hep bantlamışlar. Silahla onu tehdit etmişler. Benim 3 yaşındaki kardeşimi de darbettiler. Annemi ise gözünden darbettiler. Silahlı 2 kişiydiler, motosiklet ile geldiler. 'Altınları vermezseniz sizi öldürürüm' diye tehdit etmişler. Annem kolumdakileri çıkartıyor. Ardından yatak odasına girip her şeyi dağıtıyorlar. O sırada benim 20 yaşındaki kardeşim geliyor, kapıyı çalıyor. Sanki onun babasının evi, şüpheli çok rahat bir şekilde kapıyı açıyor. Kardeşim siz kimsiniz diyerek bir kişinin üzerine saldırıyor. Diğeri de gelip kardeşimi darbedip kaçıyorlar. Motosiklet plakasız, kardeşim bir süre peşlerinden koşuyor yakalamak için. Ardından polislere haber verdik, polisler geldi inceleme yaptılar, bekliyoruz. Annem, 3 yaşındaki ve 20 yaşındaki kardeşim şu an hastanedeler, darp raporu almak için. Ondan sonra karakola gidip şikayetçi olacağız. Zararımız 200 bin liraya yakın' dedi.

'AĞIZLARINI BANTLAMIŞLAR'

Dairenin yaklaşık 1 aydır izlendiğini öne süren Berzan M. "Bir ay önce saat 08.00'da evden çıkarken, ben kapıyı normalde kapatıyorum. Annem namaza kalktığı sırada bir ses duyuyor. Balkondan ne olduğunu anlamak için bakınca 2 kişiyi görüyor. O zaman hafif ticari bir araçla gelmişlerdi. Annem plaka almamıştı. Yaklaşık bir ay boyunca bizim ev izleniyordu. Normalde yatmıyorduk, yakalamak için. Bugün biz çalışıyorduk, annem teyzem ve küçük kardeşim evde tek oldukları sırada gelmişler. Darbetmişler, bantlamışlar ağızlarını falan. Bu kapıdan çok rahat bir şekilde girmişler, sanki onların evi. Ben bile 14 senedir bu evde yaşıyorum, böyle rahat giremiyorum. 2 bilezik, 4 yüzük bir miktar Euro ve Türk lirası çalmışlar' ifadelerine yer verdi.

'ŞOK GEÇİRİYORUM'

Mahalle sakini Kudret Kocaoğlu ise, "Suriyeli kardeşlerim benim, evlerine hırsız girmiş. Annelerini gasbetmiş, gelini gasbetmiş, bileziklerini, kolyelerini almış. 3 yaşında bir çocuk var, atmış. Ben görseydim polise teslim etmezdim onu. Din, dil, ırk ve mezhep fark etmeksizin kardeşiz, komşuyuz burada. Şu an şok geçiyorum" dedi. (DHA)

Görüntü Dökümü:

---------------------------

- Daireden görüntüler

- Polisin incelemeleri

- Sokaktan görüntüler

- Berzan M. röportaj

- Kudret Kocaoğlu röportaj

- Genel ve detay görüntüler

===========

4- BAKIRKÖY ADLİYESİ'NDE VELAYET DURUŞMASI SONRASI YUMRUKLU KAVGA: 'HEPİNİZİ ÖLDÜRECEĞİM'

Doğan Can CESUR / İSTANBUL (DHA) - BAKIRKÖY Adliyesi Bahçelievler Ek Binası'nda 4 yaşındaki N.Ş.B.'nin velayeti için görülen dava sonrası Ebubekir Baran (28) ve ölen eşi Sema Nur S.'nin (24) ailesi arasında adliye koridorunda çıkan tartışma kavgaya dönüştü. Ebubekir Baran'ın ağabeyi Mehmet Baran (31), karşı tarafın yakınları Ş.S.T. (17) ile S.A. tarafından yumruklu saldırıya uğradı. Olay anı güvenlik kamerasına yansırken, Baran yaptığı açıklamada, "Saldırganları azmettiren Muhammed Can S., 'Sizin hepinizi öldüreceğim, kefenlerinizi hazırlayın' diyerek tehditler savurdu" dedi. Ebubekir Baran'ın Haziran ayında eski eşi Sema Nur S.'nin ölümüyle sonuçlanan süreçte hedef alınarak, kayınbiraderi tarafından kaldırım taşıyla saldırıya uğradığı öğrenildi.

Olay, 18 Eylül Perşembe günü saat 10.30 sıralarında Bahçelievler'deki Bakırköy Adliyesi Ek Binası'nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre 4 yaşındaki N.Ş.B.'nin velayeti için 5. Aile Mahkemesi'nde görülen duruşma sonrası Ebubekir Baran ve ailesi, vefat eden eski eşi Sema Nur S.'nin annesi Şenses S. (47), kızkardeşi Seda Nur S. (24) ve yakınlarıyla koridorda karşı karşıya geldi. Tartışma kısa sürede büyüyerek kavgaya dönüştü. Olayda karşı tarafın yakınları olduğu iddia edilen Ş.S.T. ile S.A., Ebubekir Baran'ın ağabeyi Mehmet Baran'a yumruk attı. Koridorun karıştığı kavgaya güvenlik güçleri müdahale etti. Taraflar ardından adliyeden ayrıldı.

KAYINBİRADERİ DIŞARIDA TEHDİT ETTİ

Yaşananlar güvenlik kamerasına yansıdı. Olayın ardından dışarı çıkan Ebubekir Baran, burada eski eşinin kardeşi Muhammed Can S. (21) tarafından 'Sizin hepinizi öldüreceğim, kefenlerinizi hazırlayın' sözleriyle tehdit edildiğini iddia etti. Baran'ın şikayetçi olması üzerine olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

'DAYISI AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NDE YARGILANMAKTADIR'

Ebubekir Baran, "Evet, 18 Eylül'de Bakırköy'de velayet davamız vardı. Çocuğumun geçici velayeti anneanneye verilmişti. Mahkemede sürekli talep ettiğimiz ve davanın en başından beri defalarca belirttiğimiz üzere, ailenin madde ticareti yaptığına ilişkin beyanlarımızı bildirmiştik. Bunun sonucunda yapılan araştırmalarda, 4.5 yaşındaki çocuğumla aynı evde yaşayan küçük dayısı Ahmet S.'nin 800 paket uyuşturucu madde, silahlar ve çelik yeleklerle suçüstü yakalanıp tutuklandığı tespit edildi. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuklu olarak yargılaması devam etmektedir. Bunların tamamı dosyada mevcuttur" dedi.

'2 KİŞİ AİLEME VE BANA SALDIRDI'

Baran, "Duruşmada savunmamı yaptım ve çocuğumun savunmasız olduğunu, bir an önce velayetin tarafıma verilmesi gerektiğini söyledim. Çocuğumun büyük tehlike altında olduğunu ifade ettim. Bu şekilde ailenin madde ticareti yaptığını belirttik ve duruşma tutanakları da buradadır. Savunmayı yaptığım anda, duruşma salonunda karşı tarafın ailesinden çocuğumun anneannesi ve teyzesi bulunuyordu. Savunmamı yaptığım için hemen Muhammed Can S.'ye haber verildi. Muhammed Can S. her zaman yaptığı gibi uyuşturucu çetesinin üyelerini adliyeye gönderdi ve adliyede 16 yaşında 2 kişi aileme ve bana saldırdı. Abimi darbettiler. Bununla ilgili şikayetçi olduk. Saldırganlar adliye polisi tarafından gözaltına alındı fakat sonrasında serbest bırakıldı. Aylardır hala serbest bir şekilde dolaşmaktadırlar" ifadelerini kullandı.

'KEFENİNİZİ HAZIRLAYIN'

Baran, "Saldırının hemen ardından polis eşliğinde adliyenin dışına çıktık. Adliye önünde, saldırganları azmettiren karşı tarafın ailesinden Muhammed Can S., 'Sizin hepinizi öldüreceğim, kefenlerinizi hazırlayın' diyerek elini kolunu sallayarak kaçmıştır. Açıkça azmettirici olduğu bellidir. Bir an önce yakalanmalarını talep ediyorum. Adliyemizin içinde böyle birşeye cüret eden bir uyuşturucu çetesinin dolaşıp insanlara saldırmasını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz ve kınıyoruz. Azmettiricisiyle birlikte gereğinin yapılmasını bekliyoruz; acil olarak adalet bekliyoruz" diye konuştu.

OLAYIN GEÇMİŞİ

10 Haziran'da Esenler'de yaşanan olayda Ebubekir Baran, çocuğunu teslim etmek için gittiği sırada kayınbiraderi Muhammed Can S. tarafından kaldırım taşıyla saldırıya uğramıştı. Camı kırılan araçta Baran'ın 4 yaşındaki çocuğu da bulunuyordu. Baran kolundan yaralanmış; saldırı cep telefonu kamerasına yansımıştı. Bu olaydan 4 gün sonra, Baran'ın boşanma aşamasındaki eşi Sema Nur S., Baran'ın yaşadığı binanın önünde silahla kendini vurmuş ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Genç kadının ölmeden önce çektiği videoda, "Kızım aileme emanet, o adama verirseniz hakkımı helal etmem" dediği ortaya çıkmıştı. Olay sonrası Ebubekir Baran gözaltına alınmış; işlemlerinin tamamlanmasının ardından serbest bırakılmıştı.(DHA)

Görüntü Dökümü:

------------

(Güvenlik kamerası)

-Tarafların mahkemeden çıkması

-Tartışma yaşanması

-Mehmet Baran yumruk atılması

-Koridorda kavga yaşanması

-Polisin müdahale etmesi

(Cep telefonu)

-Ebubekir Baran'ın açıklamaları

ARŞİV

===========

5- ARNAVUTKÖY'DE İNŞAAT BEKÇİSİ ŞANTİYEDE ÖLÜ BULUNDU; AİLESİ BENZİN KOKUSUNDAN ZEHİRLENDİĞİNİ İDDİA ETTİ

Canan İLARSLAN - Hadican EROL/ İSTANBUL, (DHA)- ARNAVUTKÖY'de ailesinin bir süredir haber alamadığı inşaat bekçisi Nezir Uygur'un (53), şantiyede cansız bedeni bulundu. Uygur'un ailesi şantiyede arama çalışması yaptığı sırada, benzin kokusundan etkilenerek zehirlenme şüphesiyle hastaneye başvurdu. Aile, Uygur'un zehirlenmiş olabileceğini öne sürdü.

Olay, 7 Aralık'ta saat 11.30 sıralarında Hadımköy'deki bir inşaatın şantiyesinde meydana geldi. İddiaya göre, inşaatta bekçi olarak çalışan Nezir Uygur'dan saat 17.00'a kadar haber alamayan ailesi, şantiye alanına gitti. İhbar üzerine şantiyeye acil sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Nezir Uygur'un cansız bedeni bulunurken arama çalışmalarına katılan ailesi benzin kokusundan etkilenerek hastaneye kaldırıldı. Tedavileri tamamlanan ailesi otopsi işlemleri tamamlanan Nezir Uygur'un cenazesini Adli Tıp Kurumu'ndan teslim aldı. Nezir Uygur'un cenazesi dün öğle namazına müteakip Bilal Habeşi Mescidi'nden kaldırılarak Deliklikaya Mezarlığı'na defnedilirken ailesi ölümünün benzin kokusundan zehirlenme olduğunu iddia etti.

'SU POMPASININ BENZİNİ MUHTEMELEN'

Hayatını kaybeden Nezir Uygur'un yakını Ümit Ceye, "Kendisi halamın eşi oluyor. Olay bu pazar günü oldu. Normalde pazar günü işe gitmiyor. İşe çağırıyorlar. Çukur gibi bir yerde yağmur suyu birikmiş. Ama çukur gibi bir yer dediğim yer kapalı bir ortam. Öyle kapısı yok, bir şey yok. Havasız bir ortam. Bir tahta merdiven yapmışlar. Suyu tahliye etsin diye küçücük bir pencereden adamı içeriye koyuyorlar. Adam içeriye giriyor, orada benzinli su kontörü var. Oradan suyu tahliye ediyor. Gündüz birkaç kez benzin almaya gidip geliyormuş. Saat 17.00'da eve gelmesi gerekiyor. Gelmeyince biz de şüphelendik. Arıyoruz, telefonu açmıyor. Oğlu babasını almaya iş yerine gidiyor. Bekçi daha önce oraya gitmiş. Müdahalede bulunmuş. Ama bekçi de o kokudan etkilendiği için hemen çıkmış. Amca düşmüş diye haber vermiş. Biz de hemen gittik. Fabrikanın içinde biz 20 kişi falan 2 saate yakın aradık. Hiçbir yetkili yok, hiçbir personel yok. Bir bekçi var, o da zaten benzinden etkilenmiş. Onu da hastaneye kaldırmışlar, hastaneye götürmüşler. Şuan hastanede, sabah konuştuk. Su pompası çalıştırıyorlarmış, onun benzini muhtemelen" dedi.

'NESEF ALAMIYORDU'

Ümit Ceye, "İçeride başka hiçbir şey yoktu. Ama oraya bir insanın girmesi imkansız bir yer. Tahtadan merdivenden 3 metre yüksekliği olan bir yer. Tedbir amaçlı kas, hiçbir şey de görmedik. Biz içeri girdiğimizde, hiçbir şey yoktu. Biz içeri girdiğimizde ilk önce oğlu girdi 'Baba' diye bağırdı. Akşam 17.00-19.30 arası biz aradık, adamı bulamadık. Sonradan bulduk. Adam zaten aşağıya indiğimizde, kendi çabasıyla oraya kadar gelmiş. Biz aşağı indiğimizde adam zaten nefes almıyordu. 'Düşme' demişler ama düşme olayı yok. Bu adam tamamen ihmal yüzünden zehirlenerek orada ölmüş" dedi.

'BİZ DE ZEHİRLENDİK'

Şantiye alanındaki benzinden kendilerinin de etkilendiğini belirten Ümit Ceye "Ben, rahmetlinin oğlu, dayım ve iki itfaiyeciyle beraber 5 kişi içerideydik. 5-10 dakika içerisinde beşimiz de zehirlendik. Ben dün akşam saat 01.00'da hastaneden çıktım. Orada bayılmıştım, hastaneye kaldırmışlar. 5 dakika içinde olan bir şey. İki itfaiyeci zehirlenmiş, polisler zehirlenmişti, rahmetlinin oğlu yine zehirlenmişti. Şu an biri hala hastanede gözetim altında, onun durumu iyi değil. Bekçi Çam Sakura Hastanesi'nde yatıyor. Onun durumu da iyi değil. İfademizi de verdik ama orada o adamı resmen ölüme itmişler. Bu adamın çalıştığı yerde aşırı bir koku var. Hiçbir tedbir yok. Biz aşağı indiğimizde adam cansız yatıyordu. Olay yerinde vefat etmiş" diye konuştu.

'FİRMANIN HİÇBİR YETKİLİSİ YANIMIZDA YOKTU'

Ümit Ceye, "11.30'da işe gidiyor. Saat 05.00'da paydos edip eve gelmesi gerekiyordu. Ama normal çalışma saatleri değil bu, mesaiye çağırmışlar. Firmanın hiçbir yetkilisi de yanımızda yoktu. Biz sadece kendi akrabaları olarak ve itfaiye ekibi olarak adamı aramışız. Komşularla aramışız. Firma yetkililerine ulaşmaya çalışıyorlar, 'Şehir dışındayız, bugün gelemeyeceğiz, yarın geleceğiz' diyorlar. Bir inşaatta adamın firmasında cenaze çıkıyor. Kimse hiç mi ilgilenmez?" ifadelerini kullandı.

'ÖLÜME GÖNDERİLMİŞ ŞEKİLDE ÇALIŞTIRILMIŞ'

Hayatını kaybeden Nezir Uygur'un yeğeni Mehmet Kasım Uygur, "Bunun sorumluları kimse ortaya çıkacak. Benim amcam oraya ölüme, göz göre göre gönderildi. Tek başına, baretsiz, maskesiz, hiçbir iş güvenliği kanununa uyum sağlanmadan orada tek başına ölüme gönderilmiş şekilde çalıştırılmış. Zorla gönderilmiş. Amcam, 'Ben bugün gelmiyorum, bugün izinli günüm' demesine rağmen zorla işe götürülmüş. Biz bunu kabul etmiyoruz " ifadelerini kullandı. (DHA)

Görüntü Dökümü:

----------

(Fotoğraf)

-Nezir Uygur'un fotoğrafı

(Cep telefonu)

-Şantiyeden görüntüler

-Adli Tıp'tan cenazeyi teslim alan ailenden röportaj

==========

6- BAĞCILAR'DA TÜP MİDE AMELİYATI OLAN ROJİN'İN ÖLÜMÜ: 6 YIL HAPİS İSTENEN DOKTOR SEMANUR'UN ÖLÜMÜNDEN TUTUKLANMIŞ

Ceyda BIYIKLIOĞLU/ İSTANBUL, (DHA) - BAĞCILAR'da özel hastanede tüp mide ameliyatı olan Rojin Elveren'in (19) ölümüne ilişkin soruşturmada, ameliyata giren 2 doktor hakkında iddianame hazırlandı. İddianamede doktorlar Erol V. ve Volkan K. hakkında 'Taksirle ölüme neden olma' suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istendi.Diğer yandan meslekten men edilen Erol V.'nin Yenidoğan Çetesi soruşturması kapsamında sanık olarak yer aldığı, mide küçültme ameliyatı yaptığı Semanur Aydın'ın hayatını kaybetmesinin ardından tutuklandığı, ameliyat yapılan hastanenin ise soruşturma kapsamında kapatıldığı öğrenildi.

Olay, 12 Temmuz 2023 yılında Bağcılar’da meydana geldi. Yenidoğan Çetesi davasında da adı geçen özel hastanede mide ameliyatı olan Rojin Elveren, mide küçültme operasyonu sırasında kalbinin durması sonucu hayatını kaybetti. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, doktorlar Volkan K. ve Erol V.'in, Elveren’in ameliyatında yaşanan komplikasyonda, komplikasyon yönetiminin etkin ve yeterli yapılmaması nedeniyle soruşturma başlatıldı.

AMELİYATI YAPAN DOKTORUN GEREKLİ VE ETKİN MÜDAHALE YAPMADIĞI

Teftiş Kurulu Müfettişi tarafından atanan uzmanlarca alınan raporda, inceleme yapıldığı, 103 kilogram olan Rojin Elveren'in tüp mide ameliyatı olmak için hastaneye yatırıldığı ve hastanın ameliyat öncesi gerekli incelemelerin yapılmadığına yer verildi. Hastanın durumu değerlendirildiğinde, maktulün kanamaya bağlı ölebileceğinin, ameliyatı yapan hekim tarafından gerekli ve etkin müdahale yapılmadığının anlaşıldığı kaydedildi.

DÜZENLENMESİ GEREKEN RAPORLAR DÜZENLENMEDİ

İddianamede, maktulün ameliyat olmak için ilk önce başka bir hastaneye gittiği oradaki Prof. Dr. Bülent K.’nin yönlendirmesiyle sözkonusu özel hastaneye gittiği öğrenildi. 103 kilo olarak ameliyata giren Elveren’in, ilgili yönetmelik kapsamında, genel cerrahi, endokrinoloji, ve metabolizma hastalıkları, ruh sağlığı hastalıkları uzmanlarınca düzenlenmesi gereken raporun düzenlenmediği de tespit edildi. Olayın, bahse konu ameliyat sırasında kanama yaşanmasıyla başladığı, Elveren' e müdahale edildiği sonrasında ameliyata devam edildiği, ameliyatın bitimine yakın tekrar kanamanın olduğu yapılan müdahalelere rağmen Elveren'in hayatını kaybettiği belirtildi.

ADLİ TIP RAPORU: KANAMAYA BAĞLI ÖLÜM

Adli Tıp 8. İhtisas Kurulu’nun mütalaasında, Elveren’in tüp mide ameliyatı sırasında gelişen büyük damar yaralanmalarına bağlı durumun hemorojik şok sonucu meydana geldiği ifade edildi. Kanamanın ameliyatın başında gerçekleştiği ve hemen Kalp Damar Cerrahı çağırılması gerekirken ameliyata devam edildiği, bu nedenle Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erol V. ile Anestezi Uzmanı Dr. Volkan K.'nin uygulamalarının tıbben uygun olmadığı kanaatine varıldı. Sanıklar savunmalarında üzerlerine atılı suçları kabul etmediklerini beyan etti.

6 YILA KADAR HAPİS TALEBİ

İddianamede sanıklar Erol V. ve Volkan K. hakkında 'Taksirle ölüme neden olma' suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istendi. Diğer yandan Doç. Dr. Volkan K.'nin Yenidoğan Çetesi dosyasında sanık olarak yer aldığı ve Erol V.'nin de Yenidoğan Çetesi iddianamesinde adı geçtiği öğrenildi. Diğer yandan Erol V.'nin hekimlik belgesi iptal edilmesine rağmen İstanbul’da 2023'te mide küçültme ameliyatı olan Semanur Aydın’ın (23) hayatını kaybetmesine ilişkin farklı bir dosyada tutuklu olduğu öğrenildi. Ameliyatın yapıldığı hastanenin 'Yenidoğan çetesi' soruşturmasında kapatıldığı, yine soruşturma kapsamında hastane yöneticilerinin telefon görüşme kayıtları incelenerek olayın ortaya çıktığı öğrenildi. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından 7 şüpheli hakkında 'Suç Delillerini Yok Etme Gizleme veya Değiştirme', 'İhmali Davranışla Kasten Adam Öldürme', 'Resmi Belgede Sahtecilik' suçlarından 20 yıldan 37 yıla kadar hapis istemiyle fezleke hazırlandı.(DHA)

Görüntü Dökümü

-----

ARŞİV

=========

7- EYÜPSULTAN'DA ZEHİRLENME ŞÜPHESİYLE HAYATINI KAYBEDEN ÇOCUKLARIN AİLESİ KONUŞTU / Tekrar

Canan İLARSLAN - Harun ŞAHBAZOĞLU/İSTANBUL,(DHA) - EYÜPSULTAN'da zehirlenme şüphesiyle kaldırıldıkları hastanede hayatını kaybeden çocukların anne ve babası konuştu. Baba Yücel Birkent, "Yediklerimiz temiz. Hastanenin ihmal zinciri zaten cinayetle eş değerde. İki tarafta da müthiş bir ihmal var ama herhangi bir elle tutulur bir şey yok" dedi.

Olay, 22 Eylül günü Topçular Mahallesi'nde meydana geldi. Yücel ve Aleyna Birkent çifti, çocukları 4 yaşındaki Alparslan ve 2 yaşındaki Melisa Rabia ile birlikte yedikleri yemekten sonra fenalaştı. Hastaneye götürülen anne Aleyna Birkent'in kalp krizi geçirdiği belirlendi. Baba ve çocuklar ise yapılan tedavinin ardından taburcu edildi. Ertesi sabah çocukları yeniden fenalaşan baba, onları tekrar hastaneye götürdü. Ancak 4 yaşındaki Alparslan ve 2 yaşındaki Melisa Rabia yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olaya ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında ailenin yedikleri yemekten alınan örnekler temiz çıkarken, evin üst katındaki soğuk hava deposundan alınan numunelerle ilgili sonuçların beklendiği belirtildi.

'OĞLUM ET VE BALIK ÜRÜNLERİNİ SEVMİYOR'

Hayatını kaybeden çocukların babası Yücel Birkent, "Pazar akşamı, evimde ailemle beraber yemeğe oturduk. Soframızda tavuk, çorba, bir de makarnamız var. Ama şöyle bir süreç var: Benim oğlum zaten et ve tavuk seven birisi değil. Kızım zaten o gün çorba içti. Kızımın iştahı da var ama oğlum da normalde yemek ayırmaz ama sadece et, balık ve tavuk ürünlerini sevmiyor, yediremezsin. Öyle bir yemek yedik. Sonra zaman ilerledi. Uykuya geçtik. Sabaha karşı işte 3.30-4.00 arasında ilk bende başladı. Normalde hiçbir şey yok. Lavaboya gidiyorum, oraya kadar da bir şey yok. Sonrasında lavaboda bir kere düşüyorum, bilinç kaybı yaşıyorum, tekrar zor bela kalkıyorum, odaya geliyorum. Odada düşüyorum, bayılıyorum. Eşim yarım saat sonra 'Benim de bir midem rahatsızlandı' dedi. Onu bir lavaboya götürdüm. Sonra çocuklarında yarım saat veya 15 dakika arayla başladı. Biraz daha zaman geçtikçe eşim de artık dayanacak gibi değil, hastaneye gidelim. Ne olduysa ondan sonra oldu. Anlattım 'Ben tedaviyi reddediyorum öncelik eşim ve çocuklarım' Hesabımda işte 17 bin lira limit var. Tabii hastane haklarını da bilmiyoruz. Bu süreçten sonra 'Tamam' dediler. İşte eşimi bir kontrole aldılar. Sonra çocuklarımı diğer alanlara aldılar" diye konuştu.

'SARI SERUM DA BU DURUMU BELKİ TETİKLEDİ'

Yücel Birkent, "Akşam üzeri oldu. Tabii bu süreçte de oğluma, kızıma önce beyaz serum, ardından sarı serum takılmış. Tabii ben bunları doktor olmadığım için hangi serumun nerede kullanıldığını bilemem. Çocuğa bakıyorum normal görünüyor. Doktor 'terlemesi normal çok sıvı kaybetmiş, çok çok su içmesi lazım' diyor. Tamam dedim, işte kalkıyor, 'Baba, su var mı?' diyor. 'Var oğlum' diyorum. Su içiyor. İşte sadece üç defa kustu. Bugün çocuk büyüten çoğu insanlarda bilir. Bir çocuk hemen kusmada değil de, birkaç defa süreç ilerleyince. Rehberime bakıyorum, abimin ismi yazıyor. Telefonu açtım, doktor. Buyurun dedim, 'Oğlunuzu kaybetmek üzeresiniz' dedi. Kapattım telefonu yüzüne. Ben geldiğimde oğlumu zaten morga kaldırmışlar. Kızımı da tekrar kontrol edin dedim. Bu hastane kızıma kayıt yapmamış, kan almaya çalışmışlar 'adli vaka yoktur kendi imkanınızla gideceksiniz' diye. Bu hastane devletin hastanesinin aynısı değil, biz acilden gelmişiz buraya. Bu çocuklar devlet güvencesinde ve acilden geldiğimiz için her kim olursa olsun devletin güvencesinde ama 'adli vaka yoktur' diyip kızımı ölüme terk ediyorsunuz. Sarı serumu sonradan öğreniyorum. Bu sarı serum benim öğrendiğim kadarıyla yasak olan bir şeymiş. Neden veriliyor? Ya bu da etkilemiş olabilir mi mesela? Evimin yukarısından bir şüphemiz yüksek. Bu sarı serum da belki tetikledi bu durumu. Üstünü örtbas mı etmeye çalışıyorlar? Onu da anlamıyorum. Ya neden hala bu doktorlara bir soruşturma açılmadı? Neden bir ifade verilmedi? Bu hastane bir kere bile arayıp başsağlığı dilemedi, taziye vermedi veya bir açıklama yapmadı. Kızımı ölüme bıraktın sen, cinayet işledin. Doktor değilim ama bu sarı serum varsa, tetiklemişse, olabilir. Sarı serum da tetiklemiş olabilir. Şu anda ben o analizleri veya bir raporları göz önünde bulunduramam ama kendi fikrim olarak neden olmasın yani? Belki o tetikledi. Yani olasılıklar içerisinde ama bir açıklama yok. Bir bilgi yok. Kapılarını kapatıyorlar, bekliyorlar. Nasıl olacak bu iş? Benim iki çocuğumu da siz o zaman öldürdünüz" dedi.

'İKİ TARAFTA DA MÜTHİŞ BİR İHMAL VAR'

Baba Yücel Birkent, "Bizim evimizin üst katında bir manav var. Bu arkadaş dükkanının işletmesinin bir bölümünü tavuk toptancısına çevirmiş. Sanayi tipi soğuk hava deposunu benim oturma odam, işte mutfağa da bazı yansıyan bölümlerine gelmiş. Benim mutfak tarafından simsiyah sular damlamaya başladı ama herhangi bir gıda veya üstü kapalı veya açık bir şeye damlamadı. Tavan kısmı bir günde karardı, ayın 17'sinde. Ardından 23'ünde de çocuklarımı kaybediyorum. Yediklerimiz temiz. Hastanenin ihmal zinciri zaten cinayetle eş değerde. İki tarafta da müthiş bir ihmal var ama herhangi bir elle tutulur bir şey yok, gözle görülür bir şey yok. Bir ifade alınma, alındı mı, alınmadı mı? Bunun da bilgisi yok" ifadelerini kullandı.

'ÇOCUKLARIMIN KABRİNE GİDEMİYORUM AĞIR GELİYOR'

Baba Yücel Birkent, "Çocuklarımın resmini, oyuncaklarını, hatta kızımın oyuncaklarını, oğlumun oyuncaklarını, işte nazımızın geçtiği, güzel arkadaşlarımızın çocukları var. Birkaç hatıra niteliğinde ayırıp verdik. Çünkü kaldıramıyorum, eşim kaldıramıyor. Ya şimdi duvara resmini asmak istiyorum, zaten atlatamadık. Ben henüz bir yerden sonra artık kabullenmemeye başladım. Çocuklarımın kabrine gidemiyorum. Nasıl bir süreç olacak bu? Gidemiyorum kabrine ağır geliyor taşıyamıyorum, kabullenemiyorum. Ama suçluların yakalanmasını, daha doğrusu bu cinayete ortak olan, ihmal zincirine ortak olan her kim varsa artık yani soruşturmalar nasıl yürür, bilmiyorum ama bir an önce sonuçlanmasını istiyorum. Çünkü artık biz de sağlıklı düşünemiyoruz yorulduk. Çocuklarımın hakkını her zaman, her yerde koruyacağım. Sonucu ne olursa olsun, bu ihmali yapanların hesabı sorulacak. Eşime gidiyorum. 'Çocuklarımız evde seni bekliyor, sen yoğun bakıma gir çık, tedavini ol' Diyemedim ki vefat etti diye. Nasıl diyeyim? Ameliyattan sonra doktor eşliğinde gittim söyledim. Günlerce yüzüne bakamadım" dedi.

'MÜŞAHEDE ALANINDA 'ANNE' DEDİKLERİNİ BİR KERE DUYDUM'

Anne Aleyna Birkent, "Eşim ilk önce beni götürdü tabii yürüyemedim. Hastane çalışanıyla beraber beni geldiler, götürdüler. İşte baktılar, EKG falan çektiler bana. Dediler kalp ritmim yavaşlamış, düzensiz ritim var. 'Beynine pıhtı atacaklar' falan dediler. Ondan sonra işte beni ambulansla çağırdılar, ambulansla sevk ettiler. Ama sevk etmeden önce ben çocuklarımı gördüm. Benim karşıma müşahede alanında karşı karşıya yattık beraber. Ben seslendim 'Oğlum' dedim. O zaten son görüşümdü. 'İyi misin?' dedim. Böyle bana bakıyorlar, bitkinlerdi. Konuşmaya çalıştım. Böyle bana baktılar sadece sakince. 'Tamam, oğlum yatın, uyuyun, dinlenin' dedim. Ben zannettim oradan sonra beraber eşimle eve gidecekler. Ben bunları beni sevk etmeden önce düşündüm. O dakika ambulansı beklerken müşahede alanında kardeşim yanıma getirdi. Yanağımdan öptü. 'İyi misiniz?' dedim. 'İyiyim', 'Bir tarafın ağrıyor mu? Ağrımıyor mu?' dedi. Kızımı getirdi. Oğlumu kardeşim kaldıramadı. Oğlum biraz ağırdı. Oğlumu, kızımı son kez orada gördüm, müşahede alanında. Orada 'Anne' dediklerini bir kere duydum. Sonradan öyle ambulansla gittim" dedi.

'HASTANENİN İHMALİ VAR'

Anne Aleyna Birkent, "Bir hafta yoğun bakımda yattım. Ne olduysa ben evde zannediyorum. Bana 'Çocuklar iyi, annemde' dedi. Bende 'Oh, çok şükür' dedim. Ben yoğun bakımdan çıktığım zaman eşim yanıma geldi. Baktım, eli yüzü, gözü şişmiş. Dedim, 'Bana mı üzüldü, böyle oldu?' Bana dediği kelime, 'Çocuklarımızı kurtaramadık' Ben 'Nasıl ya?' dedim. Ondan sonra böyle bağırdığımı hatırlıyorum. Ben geçenlerde haber izledim, 'Sarı serum öldürüyor, tehlike saçıyor' diye. Yani şüphelendim. Öyle bir şey olabilir, etkilemiş olabilir. Benim, oğlumun bir tane antibiyotiğe alerjisi vardı. Dedim, tetikledi mi acaba? Çocuklar tetikleyebilir. Kabre bir kere gidebildim. O da kısa durdum. Zaten inanamıyorum, Bunlar çocuklarım mı? Yani böyle kendimi zor tuttum. Oradan çıkın, ne işiniz var orada diye bağırasım geldi. Hastanenin ihmali var. Sen çocuğumu nasıl taburcu edersin, iyi dersin? 'İyiyse o zaman niye öldü?' Ne olduysa çıksınlar ortaya, hala inanamıyorum. Canım çok yanıyor. Evde böyle sessizlik var. Çocuklarım nerede? diyorum. Hiç böyle gelmeyeceklerini düşünmek yani çok zor" dedi. (DHA)

Görüntü Dökümü:

------------

-Hayatını kaybeden çocukların görüntüsü

-Aileden görüntüler

-Yücel Birkent ile röportaj

-Aleyna Birkent ile röportaj

ARŞİV

=========

8- MODEL BÜŞRA KARAKAŞ'TAN DARP İDDİALARINA İLİŞKİN AÇIKLAMA

İSTANBUL (DHA)- İSTANBUL'a tatil için gelen Rus turist Maria Avdienko (25), arkadaşı tarafından iş insanı A. D.'nin Beşiktaş'ta düzenlenen doğum günü partisinde model ve kick boks sporcusu Büşra Karakaş tarafından darbedildiğini öne sürdü. Büşra Karakaş Avdienko'nun iddialarına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada "Gizli kayıt aldığının anlaşılması üzerine kendisinden etkinliği terk etmesi istenmiştir. Bu talep karşısında agresif tavırlar sergilemiş ve ayrılmamak için direnmiş, etkinlik alanından ayrılması karşılığında para talep etmiştir. Herhangi bir şiddet veya darp eylemi olmaksızın şahıs ortamdan uzaklaştırılmıştır" ifadeleri yer aldı.

Büşra Karakaş tarafından yapılan yazılı açıklamanın tamamı şöyle: Türkiye Cumhuriyeti'ni ulusal ve uluslararası platformlarda temsil etmiş, ülkemize çeşitli alanlarda başarılar kazandırmış bir birey olarak, şahsıma yönelik tamamen asılsız ve kurguya dayalı iddialarla ilgili kamuoyunu bilgilendirme zorunluluğu doğmuştur. Hayatım boyunca şiddetle, darpla veya herhangi bir hukuksuz eylemle anılmamış biri olarak, hakkımda çıkarılan ve kişilik haklarımı zedeleyen bu iddiaları kesin bir dille reddediyorum. Söz konusu olay, 18 Kasım 2025 tarihinde özel bir doğum günü kutlaması sırasında yaşanmıştır. İddiaların aksine; Maria A. adlı kişi, doğum günü kutlamasına davet edilmediği halde, katılanlardan biriyle sosyal medya üzerinden iletişime geçerek kendini zorla davet ettirmiştir. (İlgili Instagram mesajları mevcuttur.) Bahsi geçen kişi davetlilerin bilgisi ve izni olmaksızın ortamda kayıt yapan bir akıllı gözlükle gizli çekim yaparken fark edilmiş, tuhaf ve provokatif davranışlar sergilemiştir. (İlgili görüntüler mevcuttur.)

'ETKİNLİK ALANINDAN AYRILMA KARŞILIĞINDA PARA TALEP ETMİŞTİR'

Açıklamanın devamında "Gizli kayıt aldığının anlaşılması üzerine kendisinden etkinliği terk etmesi istenmiştir. Bu talep karşısında agresif tavırlar sergilemiş ve ayrılmamak için direnmiş, etkinlik alanından ayrılması karşılığında para talep etmiştir. Herhangi bir şiddet veya darp eylemi olmaksızın şahıs ortamdan uzaklaştırılmıştır. Olay gecesi kolluk kuvvetleri, kutlamanın yapıldığı yere gelmiş ve birkaç kişi karakola davet edilmiştir. Karakolda Maria A. isimli şahsın kimseden şikâyetçi olmaması üzerine taraflar karakoldan ayrılmıştır" denildi.

'KAYITLARDA HERHANGİ BİR DARP VEYA ŞİDDET GÖRÜNTÜSÜ YER ALMAMAKTADIR'

Açıklamada " Savcılık dosyasında ve emniyette bulunan karakola ilişkin kamera kayıtlarında da herhangi bir darp veya şiddet görüntüsü yer almamaktadır.İddia sahibi kişi, olaydan sekiz gün sonra şikâyetçi olmuş, ancak alınan raporda somut bir darp ya da yaralanma bulgusu tespit edilmemiştir. Bugün gelinen noktada; izinsiz kayıt alınması, görüntülerin sosyal medyada dolaşıma sokulması ve bu süreçte baskı oluşturulmaya çalışılması, yaşananların şantaj ve itibarsızlaştırma girişimi boyutuna ulaştığını açıkça göstermektedir. Bu nedenle ilgili kişiler hakkında hukuki ve cezai başvurular yapılmış olup, süreç İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde yürütülmektedir. Avukatlarım konuyu yakından takip etmektedir. Gerçeklerin yargı sürecinde ortaya çıkacağına olan inancım tamdır. Kamuoyunun, doğrulanmamış ve tek taraflı iddialara itibar etmemesini rica ederim" ifadeleri yer aldı. (DHA)

=========

9- SULTANGAZİ'DE İŞ YERİ VE EVLERİ ATIK SU BASTI

Tuğçe SEZER ODABAŞI/İSTANBUL, (DHA)- SULTANGAZİ Cebeci Mahallesi'nde yaşayanlar, 1,5 yıldır iş yerleri ve evlerini basan atık suyla mücadele ediyor. İSKİ ve belediyeye başvurmalarına rağmen kalıcı çözüm bulunamadığını belirten mahalle halkından Erol Çamsarı, "Her yağmurda aynı korkuyu yaşıyoruz. Uykularımız kaçıyor, iş yerlerimiz su altında kalıyor. Artık dayanacak gücümüz kalmadı" dedi.

Sultangazi 2517. Sokak'ta bulunan esnaf ve mahalle sakinleri, özellikle son aylarda artan su baskınları nedeniyle zor günler yaşıyor. Atık su kanalından taşan pis sular, defalarca iş yeri ve evleri bastı. Yağmur yağmamasına rağmen 1,5 yıldır su baskınlarıyla uğraştıklarını ve mağdur olduklarını dile getiren mahalle sakinleri duruma tepki gösterdi. İş yerlerini her su baskınında kendi imkanlarıyla temizlemek zorunda kaldıklarını belirten esnaf, kanalizasyon ve kot yıkama atıklarının karıştığı pis suyun çevreye mikrop yaydığını da belirterek kalıcı çözüm talep ediyor.

'YAĞMUR YAĞMASA DA SU BASKINI OLUYOR'

Sokakta iş yeri bulunan Barış Akarsu, deponun sürekli atık suyla dolduğunu belirterek, "Burada bir işletme sahibiyim. Aşağıda da bu işletmenin deposu bulunuyor. Depo çok kez su baskınına uğruyor. Yağmur yağsa da yağmasa da baskına uğruyor. Bunun sebebinin; yukarıda bulunan bir kot yıkama dükkanının atıkları olduğu söyleniyor. Ben bildiğiniz bir çöplüğün ev sahipliğini yapıyorum. Çok sayıda şikayetim, çok sayıda aramam oldu ama hiçbir şekilde yanıt gelmedi. Temizlemeye suyu çekmeye bile gelmediler. İSKİ'yi defalarca aradım, 'Dönüş sağlayacağız' deyip kapattılar hiçkimse gelmedi. Gece 02.00'ye kadar buradaydım, gelen olmadı. Şimdi de geldiler, 'Araç giremedi' deyip hemen gittiler. Yaptıkları çalışma hiçbir şekilde fayda etmiyor. Ben bu sorunu 1,5 senedir yaşıyorum, ciddi maddi zararım var. Çözüm bulunsun diye uğraşıyorum ama hiçbir şekilde çözüm bulunmuyor. Her defasında şikayette bulunuyorum" diye konuştu.

'PİS SU AKIYOR AİLELER EVLERİNİ TERK EDİYOR'

Akarsu, "Yanda bir ev var, hepsinin ayakları su içinde, içinde aile yaşıyor. Aşağıda bir daire daha vardı, daireyi bırakıp gittiler.Dün gece bir aile daha evi bırakıp kaçtı. Evin ışıklarını bile söndürmeden kaçıp gittiler kendilerini kurtarmak için. O derecede yoğun su geliyor ve bu pis su, bildiğimiz atık su. Mavi su, kot suyu bu. Bu da mikrop içerdiği için insanlar çocuklarıyla birlikte kaçıyor. Yetkililerin bir an önce buraya odaklanmalarını istiyorum" ifadelerini kullandı.

'YAĞMUR YAĞINCA UYKULARIMIZ KAÇIYOR'

Sokakta iş yeri bulunan Erol Çamsarı ise, "Yağmur yağdığı zaman uykularımız kaçıyor. Evimizi, iş yerimizi su basıyor. Bu sokağı komple su basıyor. Kim ilgileniyor bilmiyoruz ama kimse ilgilenmiyor. Tahliye için İSKİ çalışanı arkadaşlarımız geliyor, gidiyor ama bizim canımız yandıktan sonra gelmelerinin bir anlamı kalmıyor bizim için" dedi.

'LOKANTANIN MUTFAK BÖLÜMÜ 1 METRE SU DOLDU YEMEKLERİ ÇÖPE ATTIK'

Lokanta işleten Burhan Solun ise, Bu sorunu sürekli yaşıyoruz. Mahalle sakinleri ve esnaf olarak bu mağdduriyeti sürekli yaşıyoruz. Belediyeden İSKİ'den gelen arkadaşlarımız yardımcı oluyorlar ama bu sorunu bitiremiyorlar. Bu sıkıntımız sürekli devam ediyor. Lokantamızın mutfak ve imalat bölümü yaklaşık 1 metre suyla doldu. Biz bunu kendi imkanlarımızla tahliye ettik ama sıkıntılarımız devam ediyor. Bu mağduriyetin giderilmesini istiyoruz. Bu sıkıntıyı bir daha yaşamak istemiyoruz.Giderden sürekli su geliyor, kapatıyoruz tekrar açılıyor. Bu atık su, kanalizasyon suyudur. Kokusundan dolayı lokanta olduğu için içeri müşteri alamıyoruz. Büyük zararımız var. Geçen ay da aynı sorunu yaşadık. Aradık İSKİ ve belediyeyi. Dün yine yağmur yağdı, aynı sorunu biz yine yaşadık. Dükkanı kapatmak zorunda kaldık. Elimizdeki yemeklerin, dönerlerin hepsi kaldı çöpe gitti.Bu sorunu sürekli yaşıyoruz." dedi.

'YAĞMUR YAĞMADAN SIKINTI YAŞIYORUZ'

Mahalle sakinlerinden Sönmez Akkuş ise, "Bu belki onuncu kez oluyor. Bu 1,5 sene içinde bu problemi hep yaşıyoruz.Yukarıda 'Künklerin suyunu kapattık, artık gelmeyecek.' dediler ama şu an bodrum yine suyla dolu. Hep yeşil su, künklerin suyu. Bu künk nerededir ben onu da bilmiyorum.Hepsi mühürlenmiş bir daha olmayacak dediler. Yağmur yağmadan bile sıkıntı yaşıyoruz" diyerek tepkisini dile getirdi.(DHA)

Görüntü Dökümü:

---------------

(Cep telefonu)

-Su baskınından detay

(Aktüel)

-İş yerindeki pis sulardan görüntü

-Barış Akarsu ile röportajı

-Erol Çamsarı ile röportaj

-Burhan Solun ile röportaj

-Sönmez Akkuş ile röportaj

-Genel ve detay görüntüler

=========

10- HONG KONG'DAKİ YANGIN SONRASI UZMANDAN UYARI: 50,5 METRENİN ÜZERİNDEKİ BİNALARDA 2 KAÇIŞ KOVANI OLMALI

Tuğçe SEZER ODABAŞI-Ataberk KURT/İSTANBUL,(DHA)- HONG Kong'da yüksek katlı blokların bulunduğu site kompleksinde çıkan yangında 156 kişi öldü, 40 kişi ise kayboldu. 15 kişinin gözaltına alındığı yangın sonrasında ölenler için 3 günlük yas ilan edildi. Son 20 yılda İstanbul'da yapılan yüksek katlı binalar da dikkat çekiyor. Yangın Güvenliği Uzmanı Levent Yasa, yüksek yapılarda güvenliğin 'Bütüncül bir sistem' olduğunu vurgulayarak kritik uyarılarda bulundu. Kaçış alanlarının hayati önem taşıdığını belirten Yasa, "Özellikle 50 metrenin, 50,5 metrenin üzerindeki binalarda 2 kapalı kaçış kovanı bulunması gerekiyor. Bu kaçış kovanlarından birinin mutlaka basınçlandırılması ve içeriye dumanın girmesinin engellenmesi gerekiyor ki insanlar kaçtıklarında dumanın zehirli etkilerine maruz kalmadan hızlı bir şekilde binayı terk edebilsinler" dedi. Yangın tatbikatlarının önemine de vurgu yapan Yasa, "Binaların yangından korunması hakkındaki yönetmeliğe göre, içinde 200 kişiden fazla ikamet olan binalarda mutlaka ve mutlaka acil durum tatbikatlarının yapılması gerekiyor. Bu tatbikatların yılda 1 kere yapılması, eğitim aldıktan sonra tatbikat düzenlenmesi gerekiyor. Bu tatbikatların yapılmasından bina yöneticileri ve bina sahipleri sorumludurlar" diye konuştu.

Dünyanın farklı ülkelerinde yüksek katlı binalarda meydana gelen yangınlar, gökdelen ve rezidans tipi yapılardaki güvenlik açıklarını yeniden gündeme getirdi. Hong Kong'da geçtiğimiz günlerde çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği yüksek katlı bina yangınının görüntüleri hafızalardaki yerini korurken, benzer bir felaketin Türkiye'de yaşanmaması için Yangın Güvenlik Uzmanı Levent Yasa bir takım uyarılarda bulundu.Yangın güvenliğinin yalnızca tek bir unsurdan ibaret olmadığını vurgulayan Yasa "Son 20 yılda ülkemizde yüksek katlı binalar yapılmaya başladı biliyorsunuz. Bizim yönetmeliklerimize göre de bu binalarda yapılması gereken yangın korunum sistemleri var. Yangından korunmak aslında bir bütün. Yani yangından korunma sistemleriyle alakalı herhangi bir sistemin eksikliği sizin yangın güvenliğinizin tümünü boşa çıkarabiliyor. Bu yüzden mutlaka ve mutlaka yangın korunum sistemlerinin tümünün hem standartlara uygun şekilde yapılması hem de tümünün kontrol altında ve standartlara uygun şekilde yapıldıktan sonra da sürekliliğinin sağlanması gerekiyor" diye konuştu.

'BU SİSTEMLERDEN BİRİ EKSİK OLURSA CAN KAYIPLARIYLA KARŞILAŞABİLİRİZ'

Yasa, yangın güvenliğinin binanın tasarım aşamasında başladığını belirterek, "İlk başta mimari aşamadan başlanacak olursa, mimari aşamada yangın güvenliğini sağlamak için kaçış yolları, kaçış merdivenleri, yangın korunma için sprinkler ve yangın söndürme sistemleri, bunun haricinde duman tahliye sistemleri, acil durum kaçış yönlendirmeleri ve aydınlatmaları. Bütün bunların hepsi bir bütün halinde yapılmadığı sürece tam olarak yangından korunmayı sağlamış olmuyorsunuz. Bu sistemlerden herhangi birisi eksik olursa, sizin yangın korumanız büyük bir sekteye uğrayabilir ve çok büyük açık vererek can kayıplarıyla karşı akarşıya kalabiliriz. Bu sistemlerden herhangi birisi eksik olursa çok büyük açık vererek can kayıplarıyla karşı karşıya kalabiliriz.Yangın çıkarabilecek herhangi bir kaynak varsa binada, özellikle yüksek binalarda çıkan yangınlarda bu kaynakların da mutlaka kontrol altında tutulması gerekiyor. Jeneratör dairesi kazan dairesi gibi alanların da, -teknik hacim diyoruz biz bunlara- teknik hacimlerinin de kontrol ediliyor olması, standartlar dahilinde işletilmesi ve yangın güvenliğinin sürekli gözönünde bulundurulması gerekiyor" dedi.

'50,5 METRE ÜZERİNDEKİ BİNALARDA 2 KAPALI KAÇIŞ KOVANI OLMALI'

Yasa, kaçış yollarının yangın güvenliğinin en kritik unsurunu oluşturduğunu belirterek, "Yüksek binalarda dikkat edeceğimiz hususlardan en önemlilerinden bir tanesi de kaçış. Kaçış mesafeleri ve kaçış merdivenlerinin mutlaka standartlara uygun olması lazım. Eğer standartlara uygun kaçış merdivenlerini biz dizayn edemezsek ve insanları buralardan kaçıramazsak maalesef ölümlerle karşılaşıyoruz ki Hong Kong'ta meydana gelen olayda da insanlar binalardan çıkamadılar, kaçamadılar. Bu yüzden can kayıpları meydana geldi. Özellikle 50 metrenin, 50,5 metrenin üzerindeki binalarda 2 kapalı kaçış kovanı bulunması gerekiyor. Bu kaçış kovanlarından birinin mutlaka basınçlandırılması ve içeriye dumanın girmesinin engellenmesi gerekiyor ki, insanlar kaçtıklarında dumanın zehirli etkilerine maruz kalmadan hızlı bir biçimde binayı terk edebilsinler" dedi.

'KAÇIŞ HOLLERİ VE MERDİVENLER DEPO OLARAK KULLANILIYOR'

Yangın güvenliği sistemlerinin bakımının ihmal edildiğini söyleyen Yasa, "Ülkemizde şöyle bir durum söz konusu. Bina yapılırken, iskan alınmadan önce yapılan itfaiye kontrollerinde bunların hepsi tam olarak yapılıyor. İşletmelerde problemler meydana çıkıyor. Yangın sistemleri birçok yerde kapatılıyor veya arızalandıktan sonra onarımı maliyetli olduğundan onarımları yapılmıyor ve yapılmayan bu onarımdan sonra yangın korunum sistemleri tamamen devre dışı kalmış oluyor. Böyle bir durumda maalesef insanları buralardan kurtarmamız mümkün değil. Çünkü yüksek binalara ulaşabilecek itfaiye merdivenlerimiz yok. İtfaiye merdiveni de belli bir yüksekliğe kadar çıkabiliyor takdir edersiniz. Kaçış yollarında insanlarımızın yaptığı en büyük hatalardan birisi de bu merdivenlerin ve kaçış hollerinin depo olarak kullanılması, havalandırma amacıyla kapıların açık bırakılması ve bu alanların farklı amaçlar için kullanılması. Bu tür alanlar eğer kaçış yollarında depo olarak kullanılırsa bu malzemeler çok hızlı tutuşuyorlar sıcaklıkla ve geçişi de engelleyecek şekilde bir mani aksam oluşturduklarından dolayı insanların kaçışı çok hızlı engelliyorlar; insanlar o binalardan çıkamıyor. Eğer ki bu kapılar kilitlenirse, bağlanırsa veya önüne arkasına geçişi engelleyecek malzemeler koyulursa bu da yine can kayıplarının en büyük sebeplerinden bir tanesi" dedi.

'YANGIN TATBİKATLARINDAN BİNA YÖNETİCİLERİ VE BİNA SAHİPLERİ SORUMLU'

Yasa yangınlarda dumanın en büyük ölüm nedeni olduğunu hatırlatarak, "Yangınlarda insanlar önce dumanla zehirlenir, koma haline geçerler veya hayatlarını kaybederler, sonrasında yanarlar. Yani canlı bir insanı yakmanız çok zordur. Bunun olmaması için, yani dumandan bir can kaybı yaşanmaması için mutlaka mutlaka kaçış yollarının açık tutulması, hiçbir zaman içine malzeme depolaması yapılmaması, kapıların asla kilitlenmemesi ve sürekli buradaki sistemlerin, yani basınçlandırma sistemlerinin, acil durum kaçış yollarının, aydınlatmalarının açık tutulması ve çalışır durumda tutulması hayati öneme haizdir.Binaların yangından korunması hakkındaki yönetmeliğe göre, içinde 200 kişiden fazla ikamet olan binalarda mutlaka ve mutlaka acil durum tatbikatlarının yapılması gerekiyor. Bu acil durum tatbikatlarının da standartları var. Bu tatbikatların yılda 1 kere yapılması, eğitim aldıktan sonra tatbikat düzenlenmesi gerekiyor. Bu tatbikatların yapılmasından bina yöneticileri ve bina sahipleri sorumludurlar. Özellikle sitelerde de yönetim şirketleri varsa eğer, yönetim şirketleri bu tatbikatları ve eğitimleri yaptırmak zorundalar. Eğer ki bu tatbikatlar yapılmazsa insanlar tahliyeyi nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. Yangın ekipleri oluşturulmuşsa, acil durum ekipleri oluşturulmuşsa bu ekipler olası bir yangına nasıl müdahale edeceklerini bilmiyorlar, tahliyeyi nasıl yöneteceklerini bilmiyorlar. O yüzden mutlaka yönetmeliklerimize uygun olarak tatbikat ve eğitimlerin düzenlenmesi gerekiyor ki insanlarımız bu konuda bilinçlensin" dedi.

'YANGIN EĞİTİMLERİ ANAOKULU ÇAĞINDAN BAŞLAMALI'

Özellikle yüksek riskli ortamlarda yapılan tatbikatlarda profesyonel ekiplerin görev alması gerektiğini söyleyen Yasa, "Profesyonellerin olduğu veya teknik ekiplerin olduğu alanlarda gerçeğe yakın, duman verilen, sıcak hava verilen ya da işte direkt açık ateşi söndürmelerin yapıldığı tatbikatları yapabilirsiniz. Fakat konut benzeri ya da ofis benzeri, riski düşük olan alanlarda ve yüksek binalarda bu tür tatbikatları gerçekleştirmek riskler de içerebilir. O yüzden bunun çok kontrollü yapılması lazım. Binada engelli insanlar olabilir, panik atak olanlar olabilir, tansiyon hastası olabilir, kalp hastası olabiliri bunları da sürekli gözönünde bulundurmanız lazım. Habersiz tatbikat çok tehlikelidir, habersiz tatbikat herhangi bir tesiste yapılmaması gerekir. Özellikle yangın konusunda yapılan eğitimlerin mutlaka ve mutlaka Milli Eğitim müfredatına alınıp okul çağından itibaren, hatta anaokulundan itibaren başlaması, üniversite çağına kadar da devam etmesi gerekiyor ki insanlarımız bilinçlensin. İnsanda başlayan bu bilinçlenmeler topluma yansısın" diye konuştu.

'2026'DA YÖNETMELİK DEĞİŞİYOR KONTROLLER SIKILAŞACAK'

Tatbikatların yapılmadığına dikkat çeken Yasa, "Birçok sitede bunlar yapılmıyor fakat 2026 yılında Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik'te değişiklikler meydana gelecek. Bu değişiklikler yapıldığı andan itibaren de bunlar tüm siteler için halen zorunlu fakat idare tarafından daha sıkı kontrol edileceğinden daha çok tatbikat ve eğitimlerle karşılaşacağız. Bu da ülkemiz için sevindirici bir durum. Herkesi yangın güvenliği konusunda bilgilendirmeye çalışacağız tabii ki" diye konuştu. (DHA)

Görüntü Dökümü:

------------------

-Gökdelenlerden görüntüler

-Yangın uzmanı Levent Yasa ile röportaj

-İtfaiye ve yangın söndürme araçlarından görüntü

-Genel ve detay görüntüler

=========

11- BAKAN BAYRAKTAR 30 YILLIK HAYALİMİZ OLAN HAZAR GEÇİŞLİ BORU HATTINDA SOMUT ADIMLARA GELDİK

Gülseren KARAPINAR- Ataberk KURT İSTANBUL, (DHA)- TÜRK Devletleri Teşkilatı (TDT) Enerji Bakanları Beşinci Toplantısı’nda konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazar’ın doğusundaki hidrokarbon kaynaklarını Hazar’ın batısına taşımak önceliklerimizden biri olmalıdır. 30 yıllık hayalimiz olan Hazar Geçişli Boru Hattıyla Türkiye’ye doğal gaz ulaştırma hedefimizde artık somut adımlar atma aşamasına geldik. Hazar’ın batısında zaten bunun için altyapı hazır, TANAP bu bağlamda çok stratejik bir proje. Bu hedefte sağlayacağımız ilerlemeler hem Türk Devletleri’nin kalkınmalarına katkı yapacak hem de Avrupa ve Akdeniz enerji piyasaları bağlamında oyun değiştirici bir etkisi olacak dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ev sahipliğinde Türk Devletler Teşkilatı Enerji Bakanları Beşinci Toplantısı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın katılımıyla gerçekleştirildi. TDT Enerji Bakanları Beşinci Toplantısı’na Bakan Bayraktar ile birlikte Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov, Kırgızistan Enerji Bakanı Taalaibek Ibraev, KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanı Peter Szijjarto, Özbekistan Enerji Bakanı Jurabek Mirzamahmudov, Kubanıçbek Ömüraliyev TDT Genel Sekreteri, Kazakistan Enerji Bakan Yardımcısı Ilyas Bakytzhan katıldı. Program kapsamında teknik Yenilenebilir enerjiden petrol ve doğal gaza, nükleer enerjinin barışçıl kullanımından akıllı şebekelere kadar enerjinin tüm alanlarında iş birliği ve atılacak adımlar değerlendirildi.

‘30 YILLIK HAYALİMİZ OLAN HAZAR GEÇİŞLİ BORU HATTINDA SOMUT ADIMLARA GELDİK’

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Orta Asya’da üretilecek yenilenebilir enerji kaynaklı elektriği Hazar’ın batısına taşımayı öngören 'Yeşil Enerji Koridoru' projesinin bu bağlamda çok mühim olduğunu belirtmek isterim. Biz bu konuda Azerbaycan, Gürcistan ve Bulgaristan ile birlikte çalışıyoruz. Ayrıca Azerbaycan, Kazakistan ve Özbekistan da kendi aralarında bir anlaşma imzaladılar. Kırgızistan’ın da bu birlikteliğe katılmak isteğini öğrendik ve bundan memnuniyet duyduk. Biz de bu parçalı yapıları birleştirip bir sinerji yaratmak gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye ve Kırgızistan’ın da katılımıyla bu iş birliği çok daha anlamlı ve güçlü olacaktır. Bu proje ile bölgenin potansiyelini hayata geçirerek üretilen elektriği önce Türkiye pazarına, buradan da Avrupa’ya taşıyacağız. Hazar’ın doğusundaki hidrokarbon kaynaklarını Hazar’ın batısına taşımak önceliklerimizden biri olmalıdır. 30 yıllık hayalimiz olan Hazar Geçişli Boru Hattıyla Türkiye’ye doğal gaz ulaştırma hedefimizde artık somut adımlar atma aşamasına geldik. Hazar’ın batısında zaten bunun için altyapı hazır, TANAP bu bağlamda çok stratejik bir proje. Bu hedefte sağlayacağımız ilerlemeler hem Türk Devletleri’nin kalkınmalarına katkı yapacak hem de Avrupa ve Akdeniz enerji piyasaları bağlamında oyun değiştirici bir etkisi olacak. Doğal gazın yanı sıra Orta Asya petrol kaynakları için de en önemli güzergahların başında Türkiye geliyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı vasıtasıyla uluslararası pazarlara doğrudan erişim sağlayabiliyor Bakü-Tiflis-Ceyhan projesi ile günlük yaklaşık 600-700 bin varil petrolü Ceyhan üzerinden dünya pazarına ulaştırıyoruz. Dünyada dengeli bir petrol arzının sağlanması için son derece kritik önem taşıyan bir proje dedi.

‘2028 YILINDA TÜKETTIĞİMİZ DOĞALGAZIN EN AZ YÜZDE 20’SİNİ DEPOLAYABİLMEYİ HEDEFLİYORUZ’

Bakan Bayraktar, Toplantımızın Türk Devletler Teşkilatı vizyonuna ve kardeşliğimize yakışır şekilde geçmesini temenni ederek sizlere ülkemizdeki enerji gelişmelerine ve temel politikalarımıza ilişkin bazı bilgiler vermek istiyorum. Son 20 yılda üç katına çıkan enerji talebimiz önümüzdeki 30 yıl içerisinde de en az 3 kat artacak. Artan enerji talebimizi karşılamak ve ortaya çıkabilecek zorlukların üstesinden gelmek amacıyla farklı politikalar ve stratejiler geliştiriyoruz. diye konuştu.

Bayraktar, Yenilenebilir kurulu güce baktığınızda, son yıllarda tamamı özel sektör yatırımı olmak üzere 30 bin megavit üzerinde kapasiteyi devreye aldık. 2035 yılına kadar sadece güneş ve rüzgardan 120 bin megavitlik kapasiteye sahip olmayı hedefliyoruz. Bunun yanı sıra, karbonsuz baz yük olan nükleer enerjide 2050 yılına kadar 20 kilowatt kapasiteye ulaşma hedefimiz var. Akkuyu Nükleer Santralinden ilk elektriği önümüzdeki sene üreteceğiz, yeni nükleer santral projeleri için de çalışmalarımız ve müzakerelerimiz devam ediyor. Hidrokarbonlar da hala büyük önem arz ediyor Türkiye için. Bunlara yönelik yatırımlar da enerji politikamızda önemli bir yere sahip. 2020 yılında yaptığımız Karadeniz’deki keşiften 2023 yılında üretime başladık. Yapacağımız yatırımlarla üretimimiz, 2028’de yıllık 16.5 milyar metreküpe üretimimizi çıkaracağız ve Türkiye’deki neredeyse tüm hanelerin doğal gaz ihtiyacını karşılar hale geleceğiz. Bir yandan da doğal gaz altyapımıza önemli yatırımlar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Doğal gaz depolama ve LNG gazlaştırma terminali sayımız ile kapasitemizi artırdık, arttırdık. 2028 yılında tükettiğimiz doğal gazın en az yüzde 20’sini depolayabilmeyi hedefliyoruz. Bu yatırımlarımızın meyvelerini de alıyoruz. Kendi arz güvenliğimizi sağlamanın yanı sıra bölgemizdeki ülkelerin arz güvenliğine de katkı yapıyoruz. Macaristan dahil Doğu Avrupa’da birçok ülkeye doğal gaz ihraç etmeye başladık. Bulgaristan, Romanya, Sırbistan ve Kuzey Makedonya bunlardan bazıları. BOTAŞ çok geniş bir tedarik çeşitliliğine sahip. Bugün 22 farklı ülke ve 33 şirketten doğal gaz alıyoruz.Türkmenistan’dan da bu sene ilk kez ülkemize gaz ithal ettik. Bir sonraki adım olarak bu akışın miktarını daha da arttırmayı hedefliyoruz. Suriye’ye Azerbaycan ve Katar ile iş birliği yaparak ülkemiz üzerinden gaz vermeye başladık. Yıllardır elektrik sağladığımız Suriye’ye gaz tedarikine de başlayarak toparlanma sürecine ve Suriye halkının normal yaşam koşullarına ulaşmasına katkı yapıyoruz. Petrol tarafında da yerli üretimimiz devam ediyor. Yeni sahalar keşfetmeye yönelik çalışmalarımız sürüyor. Yurtdışında da petrol faaliyetlerimiz ve yatırımlarımız mevcut. Somali ve Pakistan’da arama sahaları için anlaşmaları tamamladık. Kamu şirketlerimiz yurtiçinde ve yurtdışında uluslararası standartlarda faaliyetler yürütmekte. Socar, MOL ve MVM, Kazmunaygaz, Turkmengaz ile çok verimli ve giderek gelişen iş birliklerimiz var. TDT üyelerinin tamamının kamu ve özel şirketleriyle de bu iş birliklerini gerek kendi ülkelerimizde gerekse de üçüncü ülkelerde geliştirmek arzusundayız. Enerji dönüşüm sürecinin önemli aktörlerinden biri olan kritik minerallerle ilgili faaliyetlerimizden de bahsetmek istiyorum. Milli Maden politikamızda kritik ve stratejik madenler önemli bir yer tutuyor. Savunma sanayimizin, elektrikli otomobilimizin, depolama teknolojilerinin ve yenilenebilir enerji ekipman üretiminin merkezinde kritik ve stratejik madenler yer alıyor. Bu çerçevede tıpkı enerji alanında olduğu gibi TDT bünyesinde madenler için de bir bakanlar buluşmasının faydalı olabileceğine yürekten inanıyorum ifadelerini kullandı. (DHA)

Görüntü Dökümü

-------------------

-Fotoğraf çekimi

-Bakan Bayraktar’ın katılımcılarla sohbet etmesi

-Bakan Bayraktar’ın konuşması

-Genel ve detay görüntüler

===========

12- ÖZGÜR ÖZEL EKREM İMAMOĞLU'NU ZİYARET EDİYOR - 1

Esra GÜNTEPE -Fırat ALKIZ/İSTANBUL,(DHA)- CUMHURİYET Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret etmek için Silivri'ye geldi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (İBB) görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret etmek için Silivri'ye geldi. Özel saat 11.00 sıralarında Silivri'de bulunan Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na giriş yaptı. Özel'in ziyaret sonrası açıklama yapması bekleniyor.(DHA)

Görüntü Dökümü

----

- Özgür Özel'i konvoyunun gelmesi

==========

13- ESENYURT TEM OTOYOLU'NDA TANKER DEVRİLDİ; TRAFİK YOĞUNLUĞU OLUŞTU

Emre KURT/İSTANBUL,(DHA)- ESENYURT TEM Otoyolu Edirne istikametinde seyir halindeki hammadde yüklü tanker şoförünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yol kenarındaki su kanalına devrildi. Yaralanan şoför ambulansla hastaneye kaldırıldı. Çalışmalar sırasında oluşan trafik yoğunluğu havadan görüntülendi.

Kaza saat 09.00 sıralarında TEM Otoyolu Esenkent mevkii Edirne istikametinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, seyir halindeki köpük ve silikon üretiminde kullanılan hammadde yüklü 34 LA 5286 plakalı tanker, henüz belirlenemeyen bir nedenle şoförünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu otoyol kenarındaki su kanalına devrildi. İhbar üzerine olay yerine polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralanan şoför, itfaiye ekiplerince bulunduğu yerden çıkarılarak sağlık ekiplerine teslim edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan yaralı ambulansla hastaneye kaldırılırken, şoförün hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi.

OTOYOLDA TRAFİK YOĞUNLUĞU OLUŞTU

Kaza nedeniyle otoyolda trafik yoğunluğu oluşurken, devrilen tankerin kaldırılması için bölgeye vinç sevk edildi. Çalışmalar sırasında güvenlik gerekçesiyle trafik tek şeritten kontrollü olarak sağlandı. Tankerin bulunduğu yerden kaldırılmasının ardından trafiğin normale dönmesi bekleniyor. Çalışmalar ve trafik yoğunluğu havadan görüntülendi.(DHA)

Görüntü Dökümü

-----

(Dron)

-Devrilen tanker

-Tek şeritten kontrollü ilerleyen otoyol ve oluşan trafik

-Ekiplerin tankeri kaldırma çalışmaları

-Genel ve detay görüntüler

===========

14- BEŞİKTAŞ'TAKİ TERÖR SALDIRISINDA ŞEHİT DÜŞENLER İÇİN ANMA TÖRENİ

Hasan YILDIRIM-Ali DANAŞ/İSTANBUL,(DHA)-BEŞİKTAŞ'ta 10 Aralık 2016 tarihindeki terör saldırısında şehit olanlar 9 yıl sonra aynı noktada anıldı. Şehitler için Kuran-ı Kerim okundu; dualar edildi. Törende şehitler için inşa edilen anıta karanfiller bırakıldı.

10 Aralık 2016 tarihinde Beşiktaş-Bursaspor arasında oynanan futbol karşılaşmasının ardından düzenlenen terör saldırısında 40'ı polis 47 kişi şehit olmuştu. Terör saldırısının 9'üncü yıl dönümünde, şehitler için aynı noktada anma töreni düzenlendi. Törene İstanbul Valisi Davut Gül, 1'inci Ordu Komutanı Orgeneral Bahtiyar Ersay, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Yıldız, Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanı Serdal Adalı, şehit yakınları ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı çeşitli birimlerden polisler katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan törende, şehitler için Kur'an-ı Kerim okundu; dualar edildi. Şehit yakınları, şehitler için inşa edilen anıta karanfiller bıraktı. Bir şehit yakını "Ciğerim yanıyor. Kuzum benim neredesin? Bugün ateşin düştüğü gün" diyerek ağladı. Törenin ardından Dolmabahçe'deki Bezm-i Alem Valide Sultan Camii'nde mevlit okundu. (DHA)

Görüntü Dökümü:

------------

Törenden görüntüler

Şehitler Anıtı'na karanfil bırakılması

Şehit yakınının feryat etmesi

Protokolün karanfil bırakması

BJK Başkanı Serdal Adalı'nın anıta çelenk bırakması

Genel ve detay görüntüler

=======

15- FATİH'TE KİRACISI TARAFINDAN VURULAN EV SAHİBİ HAYATINI KAYBETTİ

Emre KURT-Utku Can SÖNMEZ / İSTANBUL, (DHA)- FATİH'te kiracısı tarafından silahla vurularak ağır yaralanan Recep Hakan Emül, hastaneye kaldırıldı. Emül, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Olay sonrası kaçan şüpheliyi yakalamak için çalışma başlatıldı.

Olay, dün saat 14.30 sıralarında Fatih Yedikule Mahallesi İkiyüzlü Çeşme Sokak'ta meydana geldi. İddiaya göre, iş yerinin önünde kiracısı ile henüz bilinmeyen bir nedenle tartışan Recep Hakan Emül, kiracısı tarafından vuruldu. Göğsünden silahla vurulan Emül ağır yaralanırken, saldırgan olay yerinden kaçtı. Silah sesini duyan çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kalbine isabet eden kurşun nedeniyle ağır yaralanan Recep Hakan Emül, ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırıldı. Recep Hakan Emül, hastanedeki tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Polis ekipleri kaçan şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı.

'KOMŞUMUZ HAKAN YERDE YATIYORDU, KALBİNDEN VURULMUŞTU'

Evinde yemek yediği sırada silah sesi duyduğunu söyleyen Recep Hakan Emül'ün komşusu Göksel Önal, "Önce çocukların torpil patlattığını sandık. Dışarı çıktığımda yıllardır tanıdığımız arkadaşımız, komşumuz Hakan yerde yatıyordu. Kalbinden vurulmuştu. Ne olduğunu anlayamadık. Söylenenlere göre kiracısı tarafından vurulmuş. Kiracısının eşini alıp karakola götürdüler, vuran kişi ise yakalanmadı. Başka yaralı yoktu. Komşu, öldüğünü söyledi ama biz emin olamadık. Kalbinden vurulmuştu" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------

(Cep telefonu)

-Yaralının yerde yattığı anlar

-Yaralının ambulansa taşınması

-Çevreye toplanan kalabalık

-Ambulans ve polis ekipleri

(Aktüel)

-Olayın yaşandığı sokaktan detay görüntüler

-Çevre sakiniyle röportaj

=========

16- KÜÇÜKÇEKMECE'DE METROBÜSTE ÇIKAN YANGIN SÖNDÜRÜLDÜ

Özgür EREN-İhsan DÖRTKARDEŞ-Altunay TUGA/İSTANBUL,(DHA) - KÜÇÜKÇEKMECE'de metrobüsün motor kısmından çıkan yangın söndürüldü. Duraktaki görevlilerin yangın söndürme tüpüyle müdahale ettiği yangını çevredeki sürücüler cep telefonu kamerasıyla kaydetti.

Yangın, saat 08.00 sıralarında Florya metrobüs durağındaki araçta çıktı. Beylikdüzü istikametinde ilerleyen metrobüsün motor kısmında çıkan alevleri fark eden şoför, durakta durarak yolcuları tahliye etti. Görevliler yangın tüpleri ile alevlere müdahale ederek yangını büyümeden söndürdü. Metrobüsün motor kısmının alevli yanması cep telefonu kamerasına yansırken seferlerde aksama yaşanmadı. (DHA)

Görüntü Dökümü:

----------

(Cep telefonu)

-Metrobüsün alevli yanması

-Görevlilerin yangını söndürmesi

(Aktüel)

-Metrobüsten görüntü

-Görevlilerin çalışması

-Metrobüsün yanan kısmı

-Yoldan görüntü

-Genel ve detay görüntüler

========

17- KADIKÖY'DE İNŞAAT İŞÇİSİ DÜŞTÜĞÜ ÇUKURDAN YARALI OLARAK ÇIKARILDI

İsa ALMAÇAYIR/İSTANBUL,(DHA)- KADIKÖY'de inşaattaki sondaj çalışması sırasında çukura düşen işçi kurtarıldı. Yaralı olarak çıkarılan işçi hastaneye kaldırıldı.

Olay, saat 10.35 sıralarında Merdivenköy Mahallesi Seyhan Sokak'taki inşaat şantiyesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre; sondaj çalışması sırasında ayağı kayan işçi, açılan çukura düştü. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Yaklaşık yarım saat süren çalışmanın ardından inşaat işçisi düştüğü çukurdan çıkarıldı. Sağlık ekiplerine teslim edilen işçi ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı. Ekipler olaya ilişkin inceleme başlattı. (DHA)

Görüntü Dökümü:

------------

Olay yerinden görüntü

Ekiplerden görüntü

Yaralının kurtarılarak ambulansa bindirilmesi

Genel ve detay görüntüler

==============

18- FATİH'TE İŞ YERLERİNDEN KASA ÇALAN HIRSIZLAR KAMERADA

Ali AKSOYER / İSTANBUL, (DHA)- FATİH'te hırsızlık için girdikleri iş yerlerindeki kasaları açamayınca taşıyarak çalan hırsızlar gözaltına alındı. Şüphelilerin hırsızlık yaptıkları anlar güvenlik kameralarına yansırken, gözaltına alınan şüpheliler işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

Fatih'te iki ayrı iş yerine giren hırsızlar açamadıkları kasaları çaldı. Polis tarafından olayla ilgili başlatılan çalışmada kasalarda 200 gram altın, 13 bin dolar para ve çeşitli ziynet eşyaları bulunduğu belirlendi. Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri, yaptıkları çalışmada hırsızların güvenlik kameralarınca görüntülendiğini belirledi. Görüntülerde şüphelilerin iş yerlerinden kasaları taşıyarak çaldıkları görüldü. Polis bu güvenlik kameralarının izini sürerek şüphelilerin kimliklerini tespit etti. Yapılan teknik ve fiziki takibin ardından şüphelileri yakalamak için Başakşehir, Bağcılar, Fatih, Bakırköy ilçeleri ile Şanlıurfa'da tespit edilen 10 ayrı adrese eş zamanlı baskın yapıldı. Operasyonda hırsızlık örgütü üyesi 8 şüpheli gözaltına alındı. Baskınlarda bir miktar uyuşturucu madde ele geçirildiği öğrenildi.

Asayiş Şube Müdürlüğünde sorgulanan şüphelilerin iki ayrı iş yerinin kasalarını çaldıkları, ayrıca Başakşehir, Şişli ve Bahçelievler'de 3 kuyumcu hırsızlığı teşebbüsünde bulundukları, 9 ayrı plaka hırsızlığının failleri oldukları tespit edildi. Şüpheliler işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildiler.

Görüntü Dökümü:

--------------------

-Şüphelilerin adliyeye sevki

-Şüphelilerin hırsızlık yaptıkları anlar güvenlik kamera görüntüsü

========

19- ÜMRANİYE'DE 4 KATLI İŞ YERİNİN ÇATISINDA ÇIKAN YANGIN SÖNDÜRÜLDÜ

İsa ALMAÇAYIR / İSTANBUL, (DHA)- ÜMRANİYE'de tekstil atölyesi olarak kullanılan 4 katlı binanın çatısında çıkan yangın itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü.

Yangın, saat 09:40 sıralarında Ihlamurkuyu Mahallesi Petrol Yolu Caddesi'nde tekstil atölyesi olarak kullanılan 4 katlı binanın çatısında çıktı. Soba borularından çıkan kıvılcımlardan dolayı başladığı düşünülen yangını görenler itfaiyeye haber verdi. Olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Polis ekipleri yangın nedeniyle caddeyi trafiğe kapattı. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık bir saat süren çalışması sonucunda yangın söndürüldü. Yangında ölen ya da yaralanan olmazken binanın çatısında hasar meydana geldi. Ekipler yangının çıkış nedenini araştırıyor.

Yangını gören Ersin Balcı, "Binada soba kullanılıyor. İtfaiye ekiplerinin söylediğine göre bacalardan çıkan bir yangın oldu. Burası tekstil atölyesi olarak kullanılıyor. Yangında herhangi bir yaralı ya da can kaybı yok' dedi.

Görüntü Dökümü

------------------

(cep telefonu)

Çatı katının alev alev yanması

(AKTÜEL)

Olay yerinden görüntü

Ekiplerden görüntü

İtfaiye ekiplerinin çalışması

Ersin Balcı ile röp

=======

20- KANSERİ YENEN 10 YAŞINDAKİ ECE THY UÇAĞINDA PİLOT KOLTUĞUNA OTURDU

İbrahim YILDIZ/İSTANBUL, (DHA)-TUSAŞ'a düzenlenen terör saldırısında şehit olan mühendis Zahide Güçlü Ekici'nin kanseri yenen 10 yaşındaki kızı Ece Naz Ekici, Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat'ı ziyaret etti. Hayali pilot olmak olan Ece Naz, THY hangarlarını gezdikten sonra uçağa binerek pilot koltuğuna oturdu.

Türk Havacılık Uzay Sanayii AŞ'ye (TUSAŞ) 23 Ekim 2024'te düzenlenen terör saldırısında mühendis Zahide Güçlü Ekici şehit oldu. Ekici'nin kanser tedavisi gören kızı Ece Naz, hastalığı 10 yaşında yendi. En büyük hayali 'Hürkuş' uçaklarında pilotluk yapmak olan Ece Naz, Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat'ı ziyaret etti. Bolat, ileride pilot olmak isteyen Ece Naz'ı THY hangarlarında gezdirdikten sonra uçakta pilot koltuğuna oturttu. Bolat, ziyareti sosyal medya hesabından paylaştı.

'ECE, ANNESİ GİBİ GÜÇLÜ HAVACILIK SEVDALISI'

Hain terör saldırısında hayatını kaybeden Zahide Güçlü Ekici'nin hatırasını yaşatmak için 5 bin fidan dikme projesini hatırlatan Bolat, "5 bin fidanın 2 bini geçen hafta toprakla buluştu. Bu anlamlı adım vesilesiyle, geçtiğimiz ay bizleri ziyaret eden çok özel bir kardeşimizi yeniden hatırladım. Henüz 10 yaşında olan ve cesaretiyle kanseri de yenmeyi başarmış Ece Naz, TUSAŞ mensubu annesi Zahide Güçlü Ekici gibi havacılık sevdalısı. Bir ay önce kendisini ağırladığımızda test pilotu olmak istediğini söylemişti. Biz de onu hangarlarımızda gezdirerek uçaklarımızı yakından incelemesini sağlamıştık. O gün gözlerindeki ışıltıyı unutmak mümkün değil" dedi.

'ONUN HAYALİNİ DUYMAK BENİM İÇİN DAHA ANLAMLI'

10 yaşındaki Ece'nin havacılık sevdasının kendisine TUSAŞ Yönetim Kurulu'nda görev yaptığı dönemi hatırlattığını ifade eden Bolat, "O yıllarda Gökbey helikopterimizin, Hürjet ve Kaan projelerimizin, yerli ve milli havacılık altyapısının planlanmasında ve ihalelerinde sorumluluk üstlenmiş, ülkemizin gökyüzündeki bağımsızlığını güçlendiren projelere katkı sunmuştuk. 2023 yılında da Türk Hava Yolları ile TUSAŞ arasında hedeflerimiz doğrultusunda, 20 uçaklık Hürkuş eğitim uçağının filomuza katılması için anlaşma imzalamıştık. Ece Naz'ın Hürkuş kullanma hayalini duymak bu yüzden benim için çok daha anlamlı" diye konuştu.

'ECE HAVACILIĞIN GURURU OLACAK'

Bolat, "Ziyaretimize, Türk Hava Yolları'nda ikinci pilot olarak görev yapan ve havacılık sevgisini teknisyen babasından devralmış Başak Bensu Bayramoğlu da katılmıştı. Ece Naz, pilotlukla ilgili merak ettiği tüm soruları kendisine sorarken, havacılığın aslında bir kuşaktan diğerine aktarılan güçlü bir tutku olduğunu bir kez daha görmüştük. Küçük yaşına rağmen büyük hedefler koyan Ece Naz'ın bir gün Türk havacılığının gökyüzündeki gururu olacağına yürekten inanıyorum. Sizlerle paylaştığım fotoğraf karelerinin, tüm çocuklarımıza ve gençlerimize hayallerinin peşinden gitmek için cesaret vermesini diliyorum. Cenab'ı Allah'tan rahmet dilediğimiz şehidimiz Zahide Güçlü Ekici'nin emanetine sahip çıkmayı ise bir borç biliyoruz" dedi. (DHA)

==========

21- SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI'NDA 11 AYDA 250 BİNİ AŞKIN UÇUŞ TRAFİĞİ YAŞANDI

İbrahim YILDIZ / İSTANBUL, (DHA)- SABİHA Gökçen Havalimanı 2025 yılı Ocak-Kasım aylarını kapsayan 11 aylık trafik sonuçlarına göre, söz konusu aylarda 250 bin 538 uçak trafiği gerçekleşirken, 44 bin 217 bin 405 yolcuya hizmet verildi.

Sabiha Gökçen Havalimanı Meydan Otoritesi HEAŞ, havalimanını 2025 yılı Kasım ayı ve Ocak-Kasım dönemini kapsayan 11 aylık yolcu ve trafik sonuçlarını yayımladı. Yayımlanan verilere göre havalimanı Kasım ayında iç hatlarda 9 bin 409, dış hatlarda 13 bin 680 olmak üzere toplam 23 bin 089 uçak iniş-kalkış yaptı. Yolcu trafiği ise; iç hatlarda 1 milyon 758 bin 618, dış hatlarda 2 milyon 387 bin 864, olmak üzere toplamda 4 milyon 146 bin 482 yolcuya hizmet verildi. Ocak-Kasım ayları dönemini kapsayan 11 aylık verilere göre ise iç hatlarda 105 bin 978, dış hatlarda 144 bin 560 olmak üzere toplam 250 bin 538 uçak trafiği gerçekleşti. Havalimanını, söz konusu dönemde iç hatlarda 19 milyon 442 bin 009, dış hatlarda 24 milyon 775 bin 396 olmak üzere toplamda 44 milyon 217 bin 405 yolcu kullandı.(DHA)

© Copyright 2025

DHA