DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3
DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3
1- BEYKOZ'DA FABRİKA ALEV ALEV YANIYOR-1
Murat KORKMAZ - İSTANBUL, (DHA)-Beykoz'da bir fabrikada yangın çıktı. Yangın, saat 16.00 sıralarında Örnekköy Mahallesi'nde bulunan bir fabrikada çıktı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda, polis, itfaiye ve sağlık ekibi sevk edildi. Fabrika alev alev yanarken itfaiyenin müdahalesi sürüyor.
Görüntü Dökümü:
----------
-Yangından görüntü
============================
2- (Geniş haber) TRAMVAY YOLUNDA KAZA; BİR KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Baran AKKAYA- Özgür EREN- Emin YEŞİL / İSTANBUL, (DHA)- Topkapı tramvay Yolu'nda demir korkuluklar üzerinden atlayarak raylardan yolun karşısına geçmeye çalışan adama tramvay çarptı. Tramvayın altında kalan adam hayatını kaybetti. Kaza nedeniyle durdurulan seferler ise ekiplerin çalışması sonrası normale döndü.
T1 Kabataş-Bağcılar Tramvay Hattının, Topkapı- Pazartekke tramvay durağı arasında saat 15.00 sıralarında raylardan geçmeye çalışan bir kişiye tramvay çarptı. 79 yaşındaki Muzaffer Savaş tramvay yolunun kenarında bulunan demir korkulukların üzerinden atlayarak karşı tarafa geçmeye çalıştı. Savaş, demirlerin üzerinden atladığı sırada kedisini görmeyen vatman ani fren çekicini kullansa da duramadı. Savaş tramvayın altında kaldı. İhbar üzerine olay yerine polis, sağlık ve itfaiye ekibi sevk edildi. İtfaiye ekipleri tramvayın çarptığı Muzaffer Savaşı sıkıştığı yerden çıkarıp sağlık ekiplerine teslim etti. Sağlık ekipleri, yaptıkları kontroller sonucunda Savaş'ın hayatını kaybettiğini belirledi. Olay yeri inceleme ekipleri çalışma başlattı. Kaza nedeniyle tramvay yolunda seferler bir süre durduruldu. Ekiplerin, olay yerindeki çalışmalarının ardından seferler normale döndü.
Kaza nedeni ile Metro İstanbul'dan yapılan açıklamada, "T1 Kabataş-Bağcılar Tramvay Hattımızda geçici bir süre için seferlerimiz Kabataş-Çapa ve Cevizlibağ-Bağcılar istasyonları arasında yapılmaktadır" denildi.
Görüntü Dökümü
------------------------
-Olay yeri inceleme ekipleri
-Temizlik ekibinin çalışması
-Seferlerin normale dönmesi
===========================
3- TRAMVAY YOLUNDA KAZA; YOLCULAR YÜRÜMEK ZORUNDA KALDI
Özgür EREN / İSTANBUL, (DHA)- FATİH Topkapı tramvay durağında tramvayın bir yayaya çarpması sonucu tramvay seferleri Kabataş-Çapa ile Cevizlibağ Bağcılar arasında yapılabildi. Sefer yapılamayan duraklar arasında bazı yolcular yürümek zorunda kaldı.
T-1 Kabataş-Bağcılar seferini yapan tramvayın, Topkapı durağında bir vatandaşa çarpması sonucu seferler çift yönlü durduruldu. Kaza nedeniyle tramvay seferleri Kabataş-Çapa ile Cevizlibağ Bağcılar arasında yapıldı. Sefer yapılamayan duraklar arasında ise yolcular bir sonraki durağa yürümek zorunda kaldı.
Omuzunda yük ile yürüyen Kerem Tilki, "Şu an Beyazıt'a gidiyorum. Seyitnizam'dan geliyorum. Tramvay arızalanmış, yürüyerek gidiyorum. Sanırım bir kaza olmuş" diye konuştu.
Yolcu Halit Demir ise, "Bağcılardan geliyorum, Çapa'ya gideceğim. Tramvay arıza yapmış yürümek zorundayım. Buradan Pazartekke'ye yürüyeceğim. Yapacak bir şey yok, sağlık olsun" dedi.
Görüntü Dökümü:
------------------
-Yürüyenlerde görüntü
-Elinde valiz olan kişi
-Omuzunda yük olan kişiden detay görüntü
-Yürüyenlerde genel detaylar
-Kerem Tilki ile röportaj
-Halit Demir ile röportaj
=============================
4- SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI'NDA UÇUŞLARIN YÜZDE 10'U İPTAL EDİLECEK
İbrahim YILDIZ / İSTANBUL, (DHA)- Sabiha Gökçen Havalimanı'nda hava koşulları nedeniyle yarın saat 13:00'a kadar uçuşların yüzde 10'nun iptal edildiği açıklandı.
Sabiha Gökçen Havalimanı Meteorolojik Acil Durum Komitesi (MADKOM) tarafından yapılan açıklamada, "İstanbul ve Sabiha Gökçen Havalimanında beklenen olumsuz meteorolojik koşullar nedeniyle, 29.02.2024 tarihinde, saat 13:00'a kadar olan uçuşların yüzde 10'u iptal edilecektir. Tüm yolcuların uçuşları ile ilgili son durumu, ilgili havayolunun internet siteleri ve çağrı merkezlerinden takip etmesi tavsiye edilmektedir" denildi.
Sabiha Gökçen Havalimanı'nda sis nedeniyle bu sabah saatlerinde uçuşlarda aksama meydana gelmişti.
=============================
5- BOĞAZ GEMİ TRAFİĞİNE AÇILDI
İstanbul DHA - ULAŞTIRMA ve Altyapı Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "İstanbul Boğazı gemi trafiği, kısıtlı görüşün (sis) düzelmesi sebebiyle saat 15.00 itibarıyla güney-kuzey yönlü olarak açılmıştır.ö denildi.
Boğazda etkili olan sis nedeniyle gemi trafiği sabah saatlerinde durdurulmuştu.
==============================
6- ADALET BAKANI TUNÇ: YARGIMIZ HER ZAMANKİNDEN DAHA TARAFSIZDIR; DARBECİDEN HESAP SORMAKTADIR
Gökçe KARAKÖSE - Ömer HASAR / İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL Üniversitesi'nde düzenlenen 28 Şubat Sempozyumu'nda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Bugün Türk yargısıyla ilgili laf edenler, yargı bağımsız değil, tarafsız diyenler aslında o 27 Mayısların, 12 Eylüllerin, 28 Şubatların yargısını özleyenler. Tüm açıklığıyla söyleyebiliriz ki bugün yargımız her zamankinden daha bağımsız ve tarafsızdır. Darbeciden hesap sormaktadır, bundan sonra da eğer böyle bir tehlike karşısında, böyle bir şeyi aklından geçirenlerle ilgili de zaten teyakkuzdadır" dedi.
Bakan Tunç, "28 Şubatları bundan sonra yaşamamak için elbette ki bu önemli günlerde hafızalarımızı tazeleyeceğiz ama bu yapısal dönüşümlerin daha kalıcı olması için de inşallah yeni demokratik, sivil bir Anayasayı milletimize olan borcumuzu yerine getirerek inşallah sağlayacağız" ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul 2 Nolu Barosu tarafından İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen 28 Şubat Sempozyumu'na katıldı. Sempozyumda Bakan Tunç'un yanı sıra İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, İstanbul Başsavcısı Şaban Yılmaz, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, İstanbul 2 Nolu Barosu Başkanı Yasin Şamlı da yer aldı. Tunç konuşmasında, 28 Şubat sürecinde yaşananlara değindi. Sempozyum 28 Şubat'ı yaşayanların katılacağı panellerle sürecek.
Sempozyumda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç,"Son 20 yılda darbe girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlandığı yıllar olarak tarihe geçti. Türkiye ne zaman istikrarı yakalasa, ne zaman tek başına iktidarla bir kalkınma sürecine girse şer güçler devreye girdi, demokrasi düşmanları, milli irade düşmanları devreye girdi. Türkiye'nin kalkınmasını, güçlü yürüyüşünü durdurmak için harekete geçtiler" ifadelerini kullandı.
"YILLAR SONRA BİLE HESABININ SORULUYOR OLMASI LAZIM"
Bakan Tunç, "Bir taraftan vesayetçi anlayışla mücadele ederken geçtiğimiz 22 yılda, diğer taraftan da ülkemizin kalkınması, ülkemizin refahı, milletimizin refahı için de çok önemli icraatlera imza attık. Bu engellemeler olmasaydı belki ekonomimiz 3 kat değil, 5 kat, 6 kat, 7 kat büyük olurdu. Hem Gezi olaylarının maliyeti, yaklaşık 250 milyar dolar. Tabii değişik rakamlar konuşuluyor, hem 28 Şubat'ın maliyeti, 15 Temmuz'un maliyeti tüm bunların ülkeye ekonomik maliyetleri olmasaydı bugün milletimizin refahı çok daha, kat kat yüksek olurdu. Bu vesayetçi anlayışın hem demokrasiye hem milli iradeye hem ekonomimize her alanda ülkemize zararları var. Darbe, yüz kızartıcı bir suç. Darbe, milli irade hırsızlığı. Dolayısıyla en kötü suç ve Ceza Kanunumuzda ağırlaştırılmış müebbet, hükümeti devirmeye teşebbüs, halkın seçtiği iktidarı yok etmeye ve onları cezalandırmaya yönelmek, milli irade hırsızlığı yapmak, en yüz kızartıcı suç. Dolayısıyla bunun özellikle yıllar sonra bile hesabının soruluyor olması lazım. 12 Eylülcülerin hesabı soruldu, 28 Şubatçıların hesabı soruldu. Bunların hepsi yargı önüne çıktı, ahir ömürlerinde o mahkeme salonlarında hesap vermeye çalıştılar" diye konuştu.
"SESSİZ DEVRİM DİYEBİLECEĞİMİZ BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİRDİK"
Bakan Tunç, "Aslolan bir daha bu süreçleri çocuklarımızın, gençlerimizin bir daha yaşamaması. Bunun için neler yapıyoruz neler yaptık önemli olan bu. Bunun için de çok şeyler yaptık. Bir daha bu ülkede darbe olmasın, milli irade hırsızları sahneye çıkamasın diye çok önemli yapısal dönüşümleri de gerçekleştirdik. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliği ve kararlılığı sayesinde siyasetçilerimizin, parlamentomuzun yoğun çalışması ve milletimizin yoğun desteği sayesinde gerçekleştirdik. Milletimizin destekleri olmasaydı, o referandumlarda anayasa değişikliklerine evet dememiş olsalardı, bunları gerçekleştiremezdik. 15 Temmuz'da milletimiz meydanlara inmeseydi yine ülkemizin önü kesilecekti. Biz milletimize şükran borçluyuz. Milletimiz için ne yapsak azdır. Ülkemizin geleceği için özellikle bundan sonra demokrasi dışı müdahalelerin olmaması için gerekli yapısal dönüşümleri anayasamızda sessiz devrim diyebileceğimiz bir şekilde gerçekleştirdik" dedi.
"TÜRK YARGISIYLA İLGİLİ LAF EDENLER, 28 ŞUBATLARIN YARGISINI ÖZLEYENLER"
Bakan Tunç, "Özellikle vesayetçi, darbeci anlayışın kök saldığı en önemli kurumlardan birisi de yargımızdı. Maalesef Türk hukuk tarihine baktığımız zaman özellikle 60 darbesi sonrası maalesef o günkü yargı mensupları darbecilerin yanında durdu. Darbe mağdurlarını idama mahkum etti, darbecileri ise baş tacı etti ve onları korudu. Darbecilere Anayasa hazırlayan Anayasa hukukçularını gördük. Sonrasında 12 Eylül 1980 darbesi gerçekleşti, yine o günkü yargı darbe mağdurlarını yargıladı, yaşlarını büyüterek gençleri astılar ve darbecilerin yanında durdular. Darbecileri desteklediler. 28 Şubat'a geldiğimizde, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı bütün Yüksek Mahkeme Başkanları ve daire başkanlarını alıp Genelkurmaya götürdüler, askerlerin karşısında hazır ola geçirttiler. O günleri yaşadık. 15 Temmuz'a geldiğimizde, 15 Temmuz karanlık gecesi hemen duyar duymaz o Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başsavcıları, savcıları koşarak adliyelere geldiler ve hemen gözaltılara başladılar, yakalamalara başladılar. Millet meydanlara lideriyle beraber darbecilere karşı koyarken, Türk yargısı da adliyelerde o darbecileri soruşturmak için mücadele etti; sonrasında yargıladı. Bugün Türk yargısıyla ilgili laf edenler, 'Yargı bağımsız değil, tarafsız' diyenler aslında o 27 Mayısların, 12 Eylüllerin, 28 Şubatların yargısını özleyenler. Tüm açıklığıyla söyleyebiliriz ki bugün yargımız her zamankinden daha bağımsız ve tarafsızdır. Darbeciden hesap sormaktadır, bundan sonra da eğer böyle bir tehlike karşısında, böyle birşeyi aklından geçirenlerle ilgili de zaten teyakkuzdadır. Bundan hiçkimsenin şüphesi olmasın. 28 Şubatları bundan sonra yaşamamak için elbette ki bu önemli günlerde hafızalarımızı tazeleyeceğiz ama bu yapısal dönüşümlerin daha kalıcı olması için de inşallah yeni demokratik, sivil bir Anayasayı milletimize olan borcumuzu yerine getirerek inşallah sağlayacağız" ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü:
-------
- Salondan görüntüler
- Bakan Tunç'un açıklamaları
- Bakan Tunç'a hediye takdimi
- 28 Şubat kısa filminden detaylar
- Genel ve detay görüntüler
=============================
7- BAKAN TEKİN: 28 ŞUBAT'TA TÜRKİYE'DE BİR DAHA ASLA YAŞAMAK İSTEMEYECEĞİMİZ BİR SÜRECİ YAŞADIK
Emine DERYA - Erdi DEMİR / İSTANBUL (DHA) 100. DOĞUM Yılında Prof. Dr. Fuat Sezgin'e Vefa Programı ve Arap - İslam Bilimleri Tarihi Kitap Lansmanı, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlendi. Programa Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan katıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Allah'a hamdolsun, 28 Şubat bin yıl sürmedi. Çünkü o haklarından mahrum etmek istedikleri insanlar bu ülkenin öz evlatları, bu toprakların ev sahipleriydi. Ev sahibinin üstüne kapıyı kapattığını zanneden kendisi dışarıda kalırmış." dedi.Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise, "28 Şubat'ta Türkiye'de bir daha asla yaşamak istemeyeceğimiz bir süreci yaşadık" diye konuştu.
100. Doğum Yılında Prof. Dr. Fuat Sezgin'e Vefa Programı ve Arap - İslam Bilimleri Tarihi Kitap Lansmanı Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlendi. Programa Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı Mütevelli Heyeti ve Yönetim Kurulu Başkanı Mecit Çetinkaya, Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Program İstiklal Marşı'nın okunması ve saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı. Prof. Dr. Fuat Sezgin ile ilgili film gösteriminin ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır ile Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin birer konuşma yaptı. Sempozyum kapsamında, Prof. Dr. Ersan Aslan moderatörlüğünde, Bilal Erdoğan, Prof. Dr. Mahmut Ak ve Prof. Dr. Mahmut Karakuş'un konuşmacı olduğu bir de panel düzenlendi. Panel sonrası konuşmacılara Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin plaket takdim etti.
"EV SAHİBİNİN ÜSTÜNE KAPIYI KAPATTIĞINI ZANNEDEN KENDİSİ DIŞARIDA KALIRMIŞ"
Programda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Fuat Sezgin Hoca gibi bir ilim denizinin ülkemizin ilerleyişine engel olan askeri yönetimler sebebiyle yurdunu terk etmek zorunda kalması, bu topraklar açısından büyük kayıp teşkil etmişti. Hocamızın değerini ancak geç zamanlarda idrak edebildik. Ülkemizin vesayetle, darbelerle boğuştuğu bir dönemde ülkesinden uzak yaşamak zorunda bırakılan hocamız İslam bilim ve teknoloji tarihi bakımından eşi bulunmaz eserlerini, çalışmalarını yürüttüğü ülkenin diliyle yani Almanca olarak yayınlamak zorunda kalmıştı. Tabii az önce yerinde otururken sahnede tarihi fark ettim. Koşturmaca içinde olunca hangi günde olduğumuzun bazen farkında olmuyoruz. Bugün 28 Şubat. Aslında bu milletin evlatlarını eğitim hakkından ilim çabasından devletine hizmet etme gayretinden mahrum bırakmak isteyenlerin gerçekleştirdiği, bin yıl sürecek zannettikleri post modern darbenin yıldönümündeyiz. Enteresan bir tevafuk oldu belki. Hocamızı andığımız bugünde, bugün burada buluşuyor olmak. Allah'a hamdolsun, 28 Şubat bin yıl sürmedi. Çünkü o haklarından mahrum etmek istedikleri insanlar bu ülkenin öz evlatları, bu toprakların ev sahipleriydi. Ev sahibinin üstüne kapıyı kapattığını zanneden kendisi dışarıda kalırmış." dedi.
"İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİN ZENGİN MİRASINI GELECEK NESİLLERE AKTARIYORUZ"
Kacır, "Ülkemizin bilim yolculuğunu en üst düzeyde himaye eden Cumhurbaşkanımız, sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat takip ettiği çalışmayla eserlerini, kitaplarını, birikimini ülkemize kazandırarak malumunuz İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'ni kurduk. Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfıyla da İslam kültür ve medeniyetinin zengin mirasını gelecek nesillere aktarıyoruz. Müslüman bilim insanlarının oluşturduğu bilgi birikiminin insanlığın yolunu nasıl aydınlattığını hep birlikte keşfediyoruz. Önceki dönem yönetim kurulu üyesi olarak hizmet etmekten şeref duyduğum vakfımız tarafından yürütülen titiz bir çalışmayla Fuat Sezgin hocamızın İslam bilim tarihinde başvuru eser niteliğindeki Arap- İslam Bilimler Tarihi'nin tercümesi de Almanca'dan Türkçe'ye çevrilmiş oldu. Bilimin birçok sahasında İslam ilim adamlarının katkılarına ışık tutan 17 ciltlik bu şaheserin Türkçeye tercümesini başarıyla gerçekleştiren vakfımıza ve bu projeye emek veren herkese huzurlarınızda teşekkürlerimi sunuyorum." dedi.
"28 ŞUBAT YAPILDIĞINDA EN BÜYÜK TAHRİBATI ALAN EĞİTİM SEKTÖRÜMÜZDÜR"
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin "Vakfa 28 Şubat gününe denk düşürmesi hasebiyle bu etkinliği ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Gerekçesine gelince şu; 28 Şubat'ta Türkiye'de bir daha asla yaşamak istemeyeceğimiz bir süreci yaşadık. Biraz önce Sanayi Bakanımız da konuşmasında bir kısmına değindi. 28 Şubat'ı yapanlar ne yaptıklarının farkındaydılar ve o kadar derin iş yaptıklarını düşündüler ki bin yıl sürecek diye tahmin ettiler. Gerçekten de toplumun bütün kılcal damarlarına sirayet edebilecek şekilde moda tabiriyle toplumun genleriyle oynayacak şeyler yaptılar. Onlar bahsi diğer belki ayrı bir 28 Şubat programında konuşulabilir. Vakfa teşekkür etme gerekçeme gelmek istiyorum. Çünkü bugün burada bulunmamızın 28 Şubat'a denk düşmesini bu anlamda çok önemsedim. Her darbe döneminde darbelerin bir siyasal iktidara ve kamu yöneticilerine karşı boyutu vardır; bir de diğer sektörlerle ilişkisi vardır. Mesela 28 Şubat yapıldığında en büyük tahribatı alan yapılardan bir tanesi eğitim sektörüdür. Hem Milli Eğitim Bakanlığı, İmam Hatiplere uygulanan katsayı engelinden tutun ve meslek liselerinin itibarsızlaştırılmasına değin bir sürü etkisi oldu; ama darbelerin Türkiye'deki akademiye ve bilimsel çalışmalara çok ciddi tahribatı olduğunu hepimiz biliyoruz. şeklinde konuştu.
"MÜFREDATLA İLGİLİ REVİZYONLARIMIZ VAR"
Müfredatta yapacakları revizyona da değinen Bakan Tekin, "Biz de Milli Eğitim Bakanlığı olarak 2016 yılında müfredatımızda revizyonlar yapmıştık. Bilim tarihiyle ilgili dersleri de Milli Eğitim Bakanlığı'na seçimlik dersler kategorisine koymuştuk. Şimdi de yine bugünlerde müfredatla ilgili revizyonlarımız var. Bu anlamdaki revizyonlarımızın önemli parçalarından bir tanesi çocuklarımızın, gençlerimizin bu anlamda hepsinin temsil ettiği geçmişi geleneği okumaktan haz aldığı, onur duyduğu bir kuşak yetiştirmek istiyoruz. Dolayısıyla müfredatımızın içerisine bu anlamda hususları yerleştireceğiz; Fuat Sezgin Hoca da dahil olmak üzere. Bir de bu vesileyle şunu da paylaşmış olayım. Malum lisans programları içerisinde bilim tarihi derslerini kimin okutacağına ilişkin bir tartışma da var. Biz bu vesileyle bilim tarihi derslerini vermek üzere Talim Terbiye Kurulu Başkanımızla da konuştuk. Bilim tarihi lisans programlarından mezun olan arkadaşlarımızın bu dersleri verebilmesiyle ilgili Talim Terbiye 9 nolu kararında da değişiklik gündemimizde. İnşallah onu da yapmış olacağız." dedi.
"BATI'YI GEÇMEMİZİN FORMÜLÜ, BİLİMLER MİRASINI DAHA İLERİYE TAŞIMAK"
Semzpoyum kapsamında düzenlenen panelde konuşan Bilal Erdoğan, "Hocamızın ortaya koymaya çalıştığı mesele şu. Bunu biz yapabildiysek tekrar yapabiliriz, nasıl yapıldığını da biliyoruz. Dolayısıyla gençler yani Batı niye bizim ecdadımızı anmıyor, ihmal ediyor. Bunun notunu elbette ki düşelim. Bizim Batı'yı geçmemizin formülü batının bugün geldiği noktayı çok iyi kavramak, onun öncesinde Müslüman biliminsanlarının bilimlere yaptığı yüzyıllar süren katkının olduğunu tespit etmek ve ondan sonra da Batı'nın bıraktığı yerden bayrağı alıp bu bilimler mirasını daha ileriye taşımak ve bunda bir Müslüman medeniyeti olarak öncü olmak. Yani hocamız bunu yapabileceğimizi bu kadar çalışarak ortaya koyuyordu. Onun için bu buluşmalarımızda hocamızın çalışkanlığına ciddi anlamda vurguyu yapıyoruz. Çünkü hakikaten gözümüzle gördük. 3 tane meselemiz var. Enstitümüz, kütüphanemiz, müzemiz. Eserle ilgili önemli bir dönüm noktasını geride bıraktık. Bundan sonra inşallah bu eserin yaygın erişimini sağlamak için dijitalleşme diğer dillere çeviri bunları yapmakla mükellefiz. Kütüphane konusu Almanya'da hocamızın kitaplarının bir kısmının rehin kalması, bir uzlaşıyla bundan sonra hem Frankfurt'ta hem İstanbul'da kitapların dijital kopyasının bulunması çalışmasını sürdürüyoruz. Öbür taraftan müzemizin geleceği. Elbetteki müzemiz yapılalı15-16 sene oldu. Müzemizin güncellenmesi daha yeni nesillere daha interaktif bir şekilde ulaştırılmasıyla ilgili çalışmalara yapacağız. Az önce Sayın Bakanımız enstitümüzün bilim tarihi mezunlarının seçmeli ders olarak bilim tarihinin öğretmeni olmasıyla ilgili müjdeyi verdi. Bu bizim için hayati önem taşıyor." şeklinde konuştu.
Görüntü Dökümü
----
- Programdan görüntüler
- Belgesel gösteriminden görüntü
- Bakan Mehmet Fatih Kacır'ın konuşması
- Bakan Yusuf Tekin'in konuşması
- Panelden örüntüler
- Bilal Erdoğan'ın konuşması
- Genel ve detay görüntüler
===========================
8- MİLLİ EĞİTİM BAKANI TEKİN: HER ÖĞRENCİMİZ YILDA EN AZ 40 SAAT SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİNDE YER ALACAK
Ahmet YEŞİLMEN- Uğur ŞAHİN/ İSTANBUL, (DHA) MİLLİ Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Zeytinburnu'nda "Trafikte Küçük Hata Yoktur Sosyal Sorumluluk Projesi Lansmanı" na katıldı. programına katıldı. Programda konuşan Bakan Tekin, "Her öğrencimiz yılda en az 40 saat sosyal sorumluluk projelerinde yer alacak. Öğrencilerimizin toplumsal hayatın bir parçası, topluma uyum sağlamış birer bireyler olarak yetişsin diye bu tür değişiklikler yaptık" dedi
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Zeytinburnu Fatma Süslügil İlkokulu'nda "Trafikte Küçük Hata Yoktur Sosyal Sorumluluk Projesi Lansmanı" na katıldı. Bakan Tekin'e Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy eşlik etti.
"TRAFİKTEKİ KAZALARIN YÜZDE 100'Ü İNSAN HATASI"
Programda konuşan Mili Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Burada bu kadar veliyi bulmuşken şu bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Biz hem temel eğitim hem ortaeğitim düzeyindeki öğrencilerimizin bu tür sosyal sorumluluk projelerinde içerisinde yer almasını arzu ediyoruz, istiyoruz. Mevzuatımızda da ona göre değişiklik yaptık. Her öğrencimiz yılda en az 40 saat sosyal sorumluluk projelerinde yer alacak. Gelişmiş batı ülkelerinin dizilerini seyrediyorsunuz orada çok fazla var bunlar. Öğrencilerimizin toplumsal hayatın bir parçası, topluma uyum sağlamış, toplumla beraber hareket eden bireyler olarak yetişsin diye bu tür değişiklikleri yaptık. Bunu hayata geçirdik bu birincisi. İkincisi, bu projenin sloganı. Hepimiz hata yapıyoruz. Geriye dönüp baktığımızda her hatamıza kendi zihnimizde bir meşruluk gerekçesi üretiyoruz. Üretmeyelim arkadaşlar. Hata yaptım ama niye yaptım diye sormayın kendinize. Eğer 'Hata yaptım ama şunun için yaptım', 'Hata yaptı ama şu da şunu yaptı' derseniz, bu konularda kendimizi düzeltmeyiz. Sizden istirhamım hatalarınızı meşrulaştıracak gerekçeler üretmeyin.Gerçekten de trafiteki küçük hataların bedeli ağır oluyor.Yüzde 99 gibi bir rakamdan bahsediyoruz. Trafikteki bu tür kazaların yüzde 99’u insan hatasından kaynaklanıyor. Bence yüzde 100’ü insan hatasından kaynaklı. Yüzde 1 makineye ya da yola atfettiğimiz hata da nihayetinde onu inşa eden insandan kaynaklanıyor. Dolayısıyla bu hatalarda kaybettiğimiz her canın muhasebesini ayrıca yapmalıyız. Kaybettiğimiz her ekonomik değerin muhasebesini ayrıca yapmalıyız. Burada kul hakkından tutun ülke millet zararına kadar her türlü konu sözkonusu" dedi
"SIFIR ATIK VE ÇEVREYLE İLGİLİ FARKINDALIK OLUŞTURULMASI LAZIM"
Tekin açıklamalarının devamında, "Aynı duyarlılığı diğer insanlar üzerinde olduğu kadar kullandığımız tükettiğimiz çevresel değerler üzerinde de sorumluluklarımız var. Sıfır atık ve çevreyle ilgili farkındalık oluşturulması da bizim için önemli. Bu sorumluk bizim dışımızda dünyada yaşayan bütün insanların hakkı olduğunu düşünürsek oraya karşı da sorumlu davranmak zorundayız. Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu konuda üstümüze düşeni yapmaya çaba sarf ediyoruz. Bizim de kusurlarımız var, biz de kusurlarımızı eksiklerimizi düzelteceğiz. Burada bu kadar veli varken sizden de istirhamım eğitim öğretim ya da toplumsal konulardaki farkındalık sadece ve sadece Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarında ya da Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenleri tarafından verilmez. " diye konuştu. Bakan Tekin hediye takdiminin ardından okul bahçesindeki öğrencilerin stantlarını gezdi.
Görüntü Dökümü:
----------------
- Protokolden detay
- Bakan Yusuf Tekin'in konuşması
- Bakan Yusuf Tekin'e hediye takdimi
- BakaN Tekin'in öğrencilerin standını gezmesi
- Genel ve detay görüntüler
============================
9- (Geniş haber) - MİT TIR'LARI DAVASINDA ERDEM GÜL'E "ÖRGÜTE YARDIM" SUÇUNDAN 5 YIL HAPİS CEZASI
Özden ATİK / İSTANBUL, (DHA) - YARGITAY'da bozulan MİT TIR'ları görüntülerinin yayınlanmasına ilişkin yeniden görülen davada, Adalar Belediye Başkanı ve eski Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkındaki davada karar çıktı. Gül, "Silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan Erdem Gül ve avukatları katıldı.
"GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR"
Savcının cezalandırılmasını talep ettiği mütalaaya karşı son savunması sorulan Erdem Gül, "Suçlamaları kabul etmiyorum çünkü gazetecilik suç değildir" dedi. Gül'ün avukatı Fikret İlkiz, MİT TIR'larına ilişkin haberlerin sadece Erdem Gül ve Can Dündar tarafından değil, birçok kişi tarafından haber yapıldığını söyleyerek "örgüte yardım" suçunun Anayasa'ya aykırı olduğunu, bu maddeden mahkumiyet kararı verilmesinin mümkün olmadığını belirtti. Avukat Akın Atalay da TCK 220/7. maddesinin Anayasa'ya aykırılık iddiasının mahkeme tarafından ciddiye alınmasını ve öncelikle bu konuda ara karar oluşturulmasını talep etti. Duruşma savcısı bu talebin reddini istedi. Mahkeme heyeti, kısa bir değerlendirme sonrasında Anayasa'ya aykırılık talebini reddetti.
Söz verilen avukat Tora Pekin, "Mütalaada sayın savcı 'Bu dosya basın özgürlüğü davası' değil diyor. Oysa bu dosyayla ilgili ifade ve basın özgürlüğü kapsamında verilmiş üç ayrı Anayasa Mahkemesi kararı var. Zaman gazeteciyi haklı çıkardı. Bu dosya basın özgürlüğü davası değilse nedir? Kuşkusuz basın özgürlüğü davasıdır" diyerek beraat talebinde bulundu. Son sözü sorulan Gül, "Beraat etmek istiyorum. Gazetecilik ve adalet kazansın" dedi.
ALT SINIRDAN UZAKLAŞILARAK CEZA VERİLDİ
Kısa bir aranın ardından mahkeme heyeti, sanık Erdem Gül hakkında "Silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçunun sabit olduğunu değerlendirdi. Heyet oy birliğiyle aldığı kararında, "sanığın suç tarihinde ulusal bir gazetenin Ankara temsilcisi olması nedeniyle suça konu haberlerle örgüt lehine toplumda oluşturduğu algının boyutu, özellikle sanığın suça konu haberinden sonra örgüt tarafından bu haberlerin eş güdümlü olarak kullanılmaya başlanılarak uluslararası alanda 'Teröre destek veren ülke' konumuna düşürmek kastının yoğun olarak bulunması ve böylelikle örgüte sağlanan fayda, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak" önce 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Sanığa verilen cezanın geleceği üzerindeki etkileri dikkate alan heyet, indirim uygulayarak 5 yıl hapis verdi. Erdem Gül bu suçtan 3 ay hapis yatmış, 26 Şubat 2016'da Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararı vermesinin ardından tahliye edilmişti. Gül'ün cezası kesinleşirse yeniden cezaevine girebilir.
"BU HABERE CEZADIR"
Duruşma çıkışında basın mensuplarının soruları üzerine Erdem Gül, "Dosyada sadece eylem olarak bir tane haber var. Dolayısıyla bu ceza direkt habere cezadır" dedi.
Görüntü Dökümü
--------------------------
-Erdem Gül'ün konuşması
==============================
10- ÇEKMEKÖY'DE EŞİNİ REHİN ALIP ÖLDÜRDÜ, İFADESİNDE DEHŞET DOLU ANLARI ANLATTI
Oğuzhan UYSAL / İSTANBUL, (DHA) - ÇEKMEKÖY'de tartıştığı eşi Emine Ülkü Araz'ı evde rehin aldıktan sonra tabancayla vurarak öldüren Hakan Araz 'Tasarlayarak kasten öldürmek' suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Hakan Araz savcılıktaki ifadesinde, "Balkona doğru ben atlayacağım diyerek yürüdü. Ben de bunun üzerine Emine'ye elimdeki silahla ateş ettim. Kaç el ateş ettiğimi hatırlamıyorum, daha sonra Emine yere düştü. Bende balkon kapısının eşiğinde şuurumu kaybederek bayılmışım" dedi.
Çekmeköy Güngören Mahallesi'nde dün saat 04.30 sıralarında Hakan Araz tartıştığı eşi Emine Ülkü Araz'ı evde silahla rehin aldı. Emine Ülkü Araz'ın "Eşim silahla beni rehin alıyor" diye polis ihbar hattına mesaj göndermesi üzerine çok sayıda ekip adrese sevk edildi. Müzakereci ekipler silahlı kocayı, kapıyı açması ve eşini serbest bırakması konusunda uzun süre ikna etmeye çalıştı. Polisin tüm ikna çabalarına rağmen Araz'ın kapıyı açmaması üzerine olay yerine özel harekat polisleri çağrıldı. Özel harekat polislerinin olay yerine geldiği sırada evin içinde 7-8 el silah sesi duyuldu. Özel Harekat polisleri evin kapısını koçbaşı ile kırarak içeri girdi. Polis, şüpheliyi dairenin balkonunda yakaladı. Vücudunun çeşitli yerlerinden aldığı mermilerle ağır yaralanan Ülkü Araz ise kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
TUTUKLANDI
Olay sonrasında gözaltına alınan Hakan Araz emniyetteki işlemlerinin ardından Anadolu Adliyesine getirildi. Hakimliğe sevk edilen Hakan Araz 'Tasarlayarak kasten öldürme' suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
"YANLIŞLIKLA OLDU DİYEREK POLİSLERİ GÖNDER DEDİM"
Hakan Araz savcılıktaki ifadesinde, "Yaklaşık saat 04.30 sıralarında Emine'nin ani sıçramasıyla ben de uyandım. Kapıdan ses duydum. Kapıya ilerledim, kapıda polis olduğunu anladım, üzerimizde iç çamaşırı olduğu için polislerden müsaade istedim. Bu süreçte Emine'ye polisleri sen mi çağırdın diye sordum. 'Sen çağırdıysan bile yanlışlıkla oldu diyerek polisleri gönder. Birbirimizi üzmeyelim' dedim. Emine, kendisinin çağırmadığını, arkadaşının aramış olabileceğini söyledi. Bu arada polisler kapıyı tekrar çaldılar. Ben tekrar müsaade istedim. İkinci müsaadeyi evde bulundurduğum ruhsatsız silahımı polislerden saklamak için istedim. Emine'ye 'silahı arsaya atayım, sonra da kapıyı açalım. Polislere bir şey olmadığını söyleriz' dedim. Ben balkona çıktım, balkonun dibinde polisler vardı. O yüzden silahı atamadım. Ben tekrar içeriye girdim" dedi.
"KAÇ EL ATEŞ ETTİĞİMİ HATIRLAMIYORUM"
Hakan Araz ifadesinin devamında, "Emine ile konuştum, 'Emine ben sana katlanamam, senin namussuzluklarına katlanamam' dedi. Kapıya doğru gitti, ancak kapıyı açmadı. Sonra bana 'gel silahı saklayalım' dedi. Beraber balkona çıktık. Bu esnada yoldan iki araç geldiğini gördük. Birinin özel harekat aracı olduğunu fark ettim, biri de ambulanstı, Emine ile birlikte polislerin kapıyı kırarak girmelerini engellemek için kapının arkasına çekyat koyduk. Emine gelen polis araçlarını da gördü. Birden tekrar yine alevlendi. İçeriye doğru koştu, çekyata asıldı, ben de çekyatın üzerine elimde silahla oturdum. Balkona doğru 'ben atlayacağım' diyerek yürüdü. Ben de bunun üzerine Emine'ye elimdeki silahla ateş ettim, kaç el ateş ettiğimi hatırlamıyorum, daha sonra Emine yere düştü. Bende balkon kapısının eşiğinde şuurumu kaybederek bayılmışım. Emine bana yönelik ağır küfürlü konuştu. Elimdeki silahı da almaya çalıştı. Böyle olunca ben sinirlendim. Kendimi kaybettim. Üzerime atılı suçlamayı anlattığım hâliyle kabul ederim, olay nedeniyle pişmanım" ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü
-----------
-Arşiv
=============================
11- İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ'NDEN 'DUVARSIZ ÜNİVERSİTE' AÇIKLAMASI
Gökçe KARAKÖSE, Ömer HASAR / İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, üniversitenin ziyarete açılmasıyla ilgili eleştirilere yanıt verdi. Prof. Dr. Zülfikar, "Akla hayale ve insafa sığmayan eleştiriler oldu. Yanıltıcı fotoğraflarla amfimizde olan personelimizi sığınmacı gösteren, bu nefis mekanlarda dizi film çekmek isteyenleri işgalci olarak gösterenler oldu. Doğaldır ki üniversitelerimizin kapılarında parmaklık olamaz. Bilim yuvasına parmaklık vurulamaz; yakışmaz da. Bizim aldığımız her kararda kamu yararı olduğunu düşünüyor ve bunu gözetiyoruz. Ders işleyişlerinin bozulması veya zarar görmesi veya derslerin işlenmemesi gibi kamu zararına yol açılmasına asla izin vermeyiz" dedi.
İstanbul 2 Nolu Barosu tarafından İstanbul Üniversitesi'nde 28 Şubat Sempozyumu düzenlendi. Sempozyuma Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da katıldı. İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, İstanbul Başsavcısı Şaban Yılmaz, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, İstanbul 2 Nolu Barosu Başkanı Yasin Şamlı'nın da yer aldığı sempozyumda, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, İstanbul Üniversitesi'nin ziyaretçilere açılmasıyla ilgili eleştirilere yanıt verdi.
"YANILTICI FOTOĞRAFLARLA PERSONELİMİZİ SIĞINMACI GİBİ GÖSTERDİLER"
Rektör Prof. Zülfikar, "Son günlerde kurumumuza yöneltilen haksız, izansız eleştirilere de değinmek istiyorum. Duvarsız Üniversite, açık bilim, açık kapı, bilimle toplum arasındaki açıklığın kapatılması, bilgi toplumu olmak dedik. Akla hayale ve insafa sığmayan eleştiriler oldu. Yanıltıcı fotoğraflarla amfimizde olan personelimizi sığınmacı gösteren, bu nefis mekanlarda dizi film çekmek isteyenleri işgalci olarak gösterenler oldu, ama ne yazık ki hakikaten önyargılı basın da bunları araştırmadan ve soruşturmadan bu tuzağa düşüverdi ama çok şükür aklı selim o basın mensupları bu yazılanların provokasyon olduğunu gördü, yazdı ve doğrularla iş yerine oturdu. Aklı selimin çok önemli olduğuna inanıyoruz. Selim İngilizce tabiriyle perfect, mükemmel demek. Selim olmak böyle birşey. Akıl da doğrular arasında bağlantı kurmak, aklı selim olmak bütün doğruları bir yerde buluşturmak. Bunu çok önemsiyoruz. Her olaya aklı selim bakmayı, aklı selim olmayı önceliyoruz" dedi.
"HAYAL EDENLERİN BURAYA GİRMESİ EN DOĞAL HAKLARIDIR"
Prof. Dr. Zülfikar, "Duvarsız üniversitenin dünyanın sloganları olduğunu, dünyada bununla ilgili pek çok şeyin yapıldığını hepimiz biliyoruz. Öğrencilerimizin, evlatlarımızın da burada iyi eğitim almaları, tehlikeye atılmamaları, en öncelikli işlevlerimizdir. Üniversite, öğrenci olmazsa olmayacak bir yerdir. Nasıl ki onların anneleri, babaları, kardeşleri, toplumumuzun fertleri olarak buraya gelme hakkını haiz iseler, gelecekte bizi hayal eden, buraya girmeyi hayal eden toplumumuzun diğer fertlerinin de gelmesi en doğal haklarıdır. Bu tarihi kampüsü deneyimlemeleri, tanımaları, anlamaları ve 28 Şubat'ların bir kere daha olmaması, dönmemek üzere kapanması için buralarda bulunmalarının çok önemli olduğunu düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
"TOPLUMUN BİLİMLE BULUŞMASINI GERÇEKLEŞTİRMEK İSTİYORUZ"
Prof. Dr. Zülfikar, "Toplumun bilimle buluşmasını gerçekleştirmek istiyoruz. Benim hayatım gençlerle, öğrencilerle, çocuklarla geçti meslek gereği. Buranın onların geleceğinin teminatı olması için elele, baş başa, gönül gönüle vereceğiz. Çözümleri birlikte üreteceğiz. Türkiye Yüzyılı bilim yolunda ilerleyeceğiz. Hiçkimse üniversitenin idari birimleriyle öğrencilerimizin arasına nifak tohumu ekemeyeceklerini kendi menfur emellerine maskelenmiş menfaatlerine, maskelenmiş kendi menfaatlerine adına doğru dedikleri menfaatlerine, doğru evrenseldir. Evrensel olana doğru deriz ama o değilse, kişiselse buna da menfaat deriz. Onlara alet edemeyeceklerinin de altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum. Biz kötü ve hatalı olanları değiştireceğiz. Eksiklikleri tamamlayacağız tabii. İyilerini, daha iyilerini yapmak için uğraşacağız. Hocasıyla, idarecisiyle, öğrencimizle aramızı açmayacak, bir kez daha bunu sıklaştırmak için çabalarımızı hepbirlikte yapacağız" ifadelerini kullandı.
"ÜNİVERSİTELERİN KAPISINDA PARMAKLIK OLMAZ"
Prof. Dr. Zülfikar, sözlerini şöyle tamamladı: "Doğaldır ki üniversitelerimizin kapılarında parmaklık olamaz. Bilim yuvasına parmaklık vurulamaz, yakışmaz da. Bizim aldığımız her kararda kamu yararı olduğunu düşünüyor ve bunu gözetiyoruz. Ders işleyişlerinin bozulması veya zarar görmesi veya derslerin işlenmemesi gibi kamu zararına yol açılmasına asla izin vermeyiz. Bu bizim sadece hedefimiz değil, aynı zamanda sorumluluğumuzdur da. 28 Şubat'ta gördüğü çilelere rağmen yılmadan insan haklarını ve bilim özgürlüğünü savunan bütün öğrencilerimizi bir kez daha şükranlarımla selamlamak istiyorum. Baskılar karşısında sırtımızı dönmeyiz. Eğer yok etmek anlayışı varsa bulunduğumuz yerden çıkarılma anlayışı varsa biz o anlayışın karşısında asla sırtımızı dönmeyiz. Bu bize inancımızın verdiği bir güçtür ona inanıyoruz. Üzerimize düşeni de elimizden geleni de sonuna kadar yapmaya da azimliyiz. Biz böyle bir mekanı devraldık. İstanbul Üniversitesi de bu geleneğin temsilcisi olmaya devam edecektir."
Görüntü Dökümü:
-----
- Salondan genel görüntüler
- Osman Zülfikar'ın açıklamaları
- Genel ve detay görüntüler
===========================
12 - SARIYER'DE MURAT KURUM'DAN OLTA BALIKÇILARINA ZİYARET
Haber-Kamera: Zeki GÜNAL/İSTANBUL,(DHA) AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı Murat Kurum Sarıyer'de olta balıkçılarını ziyaret etti. Amatör balıkçılarla sohbet eden Kurum, vatandaşların sorunlarını dinledi.
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Murat Kurum Yeniköy Sahili'nde olta balıkçılarını ziyaret etti. Amatör olta balıkçılığı yapan vatandaşlarla sohbet eden Kurum bölgenin ve balıkçıların sorunlarını dinledi. 31 Mart 2024 yerel seçimleri için vatandaştan destek isteyen Kurum, aksaklıkların giderilmesi sözünü de verdi.
Görüntü Dökümü
------
- Murat Kurum'un oltayla balık tutması
- Kurum'un amatör balıkçılarla sohbet edip sorunlarını dinlemesi
- Genel ve detay görüntüler
=============================
13- ZİYARET SAATİ DIŞINDA HASTA GÖRMEK İSTEYEN AVUKAT İÇERİ ALINMAYINCA KAPIYI TEKMELEDİ
Derya EVREN KORKMAZ/İSTANBUL, (DHA)- BAŞAKŞEHİR'de devlet hastanesinde taşkınlık çıkaran avukat Ferhat Firuzmen, polis ekiplerince gözaltına alındı. Avukatın kendisini gözaltına almak isteyen polislere 'O talimatı veren savcı beni arasın, siz bana dokunamazsınız' diyerek karşı koyduğu belirtildi. Gözaltına alınan avukat Firuzmen çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Başakşehir'de bulunan bir hastanenin yoğun bakım servisinde tedavi gören hastayı ziyarete giden Avukat Ferhat Firuzmen, ziyaret saati olmadığı için içeri alınmadı. Bunun üzerine hastaneden ayrılan Firuzmen, bir süre sonra yeniden hastaneye döndü ve yoğun bakımdaki hastayı ziyaret etmek istedi. Ancak personeller tekrar ziyaret saati olmadığını ifade ederek Firuzmen'in içeri girmesine izin vermedi.
Sinirlenen Avukat Ferhat Firuzmen kapalı olan otomatik kapıyı tekmelemeye başladı. Kapıyı kıran Firuzmen'i sakinleştiremeyen görevliler polise haber verdi. İhbar üzerine olay yerine gelen ekipler, Firuzmen'i gözaltına almak istedi. Firuzmen'in polis memurlarına da 'O talimatı veren savcı beni arasın, siz bana dokunamazsınız' diyerek direndiği belirtildi. Firuzmen, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Firuzmen, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Öte yandan avukat Firuzmen'in kapıyı tekmelediği anlar ise hastanedeki güvenlik kamerasına yansıdı.
Görüntü Dökümü
----------------------------------
-Güvenlik kamera görüntüsü
-Şüphelinin adliyeye sevk edilmesi
=============================
14- GAZİOSMANPAŞA'DA YİYİP İÇİP HIRSIZLIK YAPAN KİŞİ GBT KONTROLÜNE TAKILDI
Özgür EREN / İSTANBUL, (DHA)- GAZİOSMANPAŞA'da bijuteri dükkanında iş yeri sahibiyle sohbet edip, yiyip içtikten sonra kol saatleri ve parfüm çalan hırsızlık şüphelisi GBT kontrolünde yakalandı. Şüphelinin evinde yapılan aramalarda ise 3 kol saati ele geçirildi.
Karadeniz Mahallesi'nde 24 Şubat Cumartesi günü bir bijuteri dükkanına müşteri gibi gelen şüpheli bazı ürünlerin fiyatlarını sordu. İş yeri sahibiyle yarım saate yakın sohbet eden şüpheli ikram edilen çayı içip kahvaltısını yaptı. Şüpheli sohbet sırasında iş yeri sahibinin dikkatini dağıtarak 7 kol saatiyle parfüm çaldı ve dükkandan hiçbir şey olmamış gibi ayrıldı. Hırsızlık anları iş yerinin güvenlik kameralarına yansıdı. Daha sonra güvenlik kamera görüntülerini izleyen dükkan sahibi durumu fark ederek polise şikayette bulundu. Polis ekipleri şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı. Sarıgöl Mahallesi'nde denetim yapan polisler, şüpheli gördükleri birini durdurarak GBT'sini kontrol etti. Kontrol sırasında S.T.'nin (40) bijuteri dükkanındaki hırsızlık şüphelisi olduğu anlaşıldı. Gözaltına alınan şüpheli emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. S.T.'nin evinde yapılan aramalarda ise 3 kol saati ele geçirildi.
Görüntü Dökümü:
------------------
-Şüphelinin gözaltına alınıp polis merkezine sevki
-Ele geçirilen kol saatlerinin fotoğrafı
-Arşiv görüntüler