DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3
DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3
1- CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: FAİZE DAYALI EKONOMİK NİZAMIN DEĞİŞMESİ İÇİN MÜCADELEDEN GERİ DURMAYACAĞIZ
Tuğçe SEZER ODABAŞI-Uğur GÜLBOY/İSTANBUL,(DHA)- 2'NCİ İSTANBUL Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tayyip Erdoğan olarak şahsen faizsiz ekonomi özlemimi bundan sonra da gür bir seda ile dillendirmeye devam edeceğim. Tıpkı 'Dünya beşten büyüktür' itirazımızda olduğu gibi, faize dayalı ekonomik nizamın değişmesi için de mücadeleden geri durmayacağız. Bunu yaparken sadece itirazla yetinmeyecek, alternatiflerini de üretecek, alternatif çözümlerin toplumda yaygınlaşması için çaba harcayacağız" dedi.
AlBaraka İslam Ekonomisi Forumu tarafından, 'Türkiye AlBaraka Zirveleri' kapsamında düzenlenen 2'nci İstanbul Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla bugün başladı. 1 Haziran'a kadar devam edecek olan zirve İstanbul Finans Merkezi'nde, Halkbank ev sahipliğinde bu yıl 'Etkili Bir Küresel Ekonomi Yolunda İslami Ekonomi Stratejileri' temasıyla gerçekleştiriliyor.
'İSLAMİ FİNANS SEKTÖRÜNÜN BÜYÜKLÜĞÜ YAKLAŞIK 2,5 TRİLYON DOLAR'
Zirvede konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Müslümanlar olarak dünya nüfusunun yüzde 25'ini oluşturuyoruz. Ancak İslami finans sektörünün büyüklüğü yaklaşık 2,5 trilyon dolar düzeyinde seyrediyor. Birleşmiş Milletler'den sonra en büyük uluslararası organizasyon olan İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi 57 ülkenin dünya ticaretinden aldığı pay ise sadece yüzde 11 civarındadır. Nüfus bakımından yüzde 25'e tekabül eden küresel ekonominin yaklaşık yüzde 9'unu teşkil ediyoruz. Bu rakamlar bize şunu anlatıyor. İslam alemi olarak aramızdaki ticaret, yatırım, finans ve iş birliği imkanlarını en üst düzeye çıkarmamız gerekiyor. İslam ekonomisi için stratejiler, 'Etkin Küresel Ekonomiye Giden Yol' teması altında düzenlenen zirvemizde yapılan ve yapılacak tartışmaların bu noktada çok faydalı olacağına inanıyorum. 3 gün sürecek zirve boyunca birbirinden seçkin isimler, pek çok önemli meseleyi değerlendirme imkanı bulacak. Küresel ekonominin kaotik atmosferinde, İslami finansın sunduğu etik, adil ve sürdürülebilir yaklaşımlar çok detaylı bir şekilde mercek altına alınacaktır. Stratejik İslami ekonomik planlamasından büyüme modellerine, teknoloji odaklı FinTek çözümlerden helal yaklaşımlara kadar geniş bir yelpazede ortaya konulacak fikirler, bizi hedeflerimize bir adım daha yaklaştıracaktır. Şunun bilinmesini özellikle isterim. Türkiye olarak tarih boyunca kültürler ve insanlar arası köprüler kurmuş bir coğrafyada yer almanın sorumluluğuyla hareket etmekteyiz" diye konuştu.
'KATILIM FİNANSIN İSTANBUL MERKEZLİ GELİŞİP SERPİLMESİNE BÜYÜK ÖNEM VERİYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul'un küresel merkez haline gelmesi için attığımız adımlar, ülkemizin yanı sıra tüm İslami finans camiasına da yeni fırsatlar sunuyor. İstanbul Finans Merkezi çatısı altında başlattığımız iş birlikleri, küresel ekonomiye entegrasyon kadar İslami değerlerimizi koruyan bir model inşa etme gayretimizin de en somut nişanesidir. Katılım finansın İstanbul merkezli olarak gelişip serpilmesine büyük önem veriyoruz. Sahip olduğu eşsiz konum, birikim ve potansiyel bu noktada İstanbul'a ve İstanbul Finans Merkezi'ne çok ciddi avantajlar sağlıyor. İlgili kurumlarımızın ve yetkililerimizin de gayretleriyle bu avantajları kalıcı kazanımlara tahvil edebilmeyi ümit ediyorum" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şurası bir gerçek ki her alanda alternatif paradigmalara duyulan ihtiyaç kendisini giderek daha fazla belli ediyor. Ekonomide, bilhassa da finans alanında insan odaklı, merhametli, sorumlu bir paradigmaya olan talep günden güne artıyor. Bir defa şu hakikati artık hepimiz görebiliyoruz. Cari küresel ekonomik sistem, sadece tüketimi ve kar maksimizasyonunu önceleyen sorunlu yapısıyla insani değerleri geri planda tutmakta, eşitsizlikleri beslemekte, üretimsiz bir büyümeyi özendirmektedir. Mevcut sistem, bu haliyle ekonomik kalkınmayı destekleyecek çözümler bulmak yerine tali önlemleriyle asıl problemlerin üzerini örtmektedir. Gelinen noktada mevcut sistemin bu haliyle devam edemeyeceği, süreci doğru okuyan birçok uzman ve düşünür tarafından da ifade ediliyor. Bakınız, burada şu parantezi açmak durumundayım. Yarım asra yaklaşan siyasi hayatı boyunca milletin takdiriyle geldiği tüm görevlerde, faize dayalı ekonomik sistemle kararlılıkla mücadele etmiş bir kardeşinizim" diye konuştu.
'MİLYARLARCA İNSANI BİR AVUÇ KAPİTALİSTİN KÖLESİ HALİNE GETİREN ÇARPIK SİSTEME DAİMA İTİRAZ ETTİM'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eşitsizlikleri derinleştiren, gelir adaletini bozan, milyarlarca insanı bir avuç kapitalistin kölesi haline getiren çarpık sisteme daima itiraz ettim. Yine itiraz ediyorum. Her ne surette olursa olsun faizi ve faize dayalı bir ekonomi sistemi meşru göremeyeceğimizi sık sık ifade ettim. Bunun yanında, faizin ekonomide, üretimde, ticarette ve sosyal hayatta yol açtığı sorunlara, sıkıntılara dikkat çektik. Rantiyenin sesi olan muhalefet, hemen her konuda olduğu gibi bunda da hep karşımıza dikildi. Doğru olan politikalarda dahi bu ülkenin ve milletin hayrına olacak yerli ve milli bir duruş sergileyemediler. Kendilerine ezberletilen argümanların ötesine geçemediler, daha doğrusu buna cesaret edemediler. Oysa insanlığı faize mecbur ve mahkum bırakan küresel sisteme itiraz etmek, özellikle yerilecek bir davranış değil, takdir edilecek vakur bir tavırdır. Tayyip Erdoğan olarak şahsen faizsiz ekonomi özlemimi bundan sonra da gür bir seda ile dillendirmeye devam edeceğim. Tıpkı 'Dünya beşten büyüktür' itirazımızda olduğu gibi, faize dayalı ekonomik nizamın değişmesi için de mücadeleden geri durmayacağız. Bunu yaparken sadece itirazla yetinmeyecek, alternatiflerini de üretecek, alternatif çözümlerin toplumda yaygınlaşması için çaba harcayacağız" ifadelerini kullandı.
'HALKBANK'IN KATILIM FİNANS SEKTÖRÜNDE HİZMET VERECEK OLMASINI MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUM'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyada artan eşitsizlikler, finansal krizlerin sebep olduğu güven bunalımı ve iklim değişikliklerinin beraberinde getirdiği ciddi ekonomik riskler, bizimle birlikte başkalarını da yeni modeller geliştirmeye teşvik ediyor. Tam da bu noktada İslami ekonomi ilkeleri, risk paylaşımını, adaleti ve toplumsal dayanışmayı merkeze alan özgün yapısıyla öne çıkıyor. Ancak halen hedeflediğimiz seviyelerin uzağında olduğumuzu da burada belirtmek mecburiyetindeyim. Tüm teşviklerimize rağmen ülkemizde katılım bankacılığının yüzde 8,1 oranında kalmasını, açıkçası biz yeterli bulmuyoruz. Türkiye Varlık Fonu tarafından gerçekleştirilen toplamda 1 milyar dolarlık sukuk ihracı kıymetli olsa da önümüzde hala ciddi bir mesafe var. Halkbank'ın katılım finans sektöründe hizmet verecek olmasını memnuniyetle karşılıyor, aldıkları bu stratejik karardan ötürü kendilerini tebrik ediyorum" dedi.
'ALTERNATİF MODELLERİN YAYGINLAŞMASI İÇİN HEPİMİZE GÖREVLER DÜŞÜYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Alternatif modellerin yaygınlaşması, kökleşmesi ve serpilmesi noktasında hepimize görevler düşüyor. İslami ekonominin, faizsiz ekonominin de ötesine geçen boyutları, ilkeleri, umdeleri ve düzenlemeleri ihtiva ettiğinin unutulmaması mühimdir. Londra'nın yanı sıra İstanbul'un ev sahipliğini yaptığı El Baraka zirvelerinin bu bakımdan önemli bir rol oynadığını görüyoruz. El Baraka Zirvesi gibi platformlar, İslam âleminin farklı coğrafyalarında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşları bir araya getirerek, ortak vizyon ve stratejilerin şekillendirilmesine imkan sağlıyor. Zirvenin sonunda ortaya çıkacak somut tavsiye ve stratejilerin yalnızca bugünün değil, yarının da ihtiyaçlarına cevap verecek güçlü bir temelin atılmasına vesile olacağı kanaatindeyim" diye konuştu.
'YILSONUNA KADAR 252 BİN KONUTUN ANAHTARLARINI DEPREMZEDELERİMİZE TESLİM ETMEYİ PLANLIYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küresel ekonomide ticaret savaşlarının alevlendiği, jeopolitik risklerin ise hala yüksek seyrettiği zorlu bir dönemden geçiyoruz. Yüksek küresel borçluluk, yaşlanan nüfus, iklim değişikliği gibi yapısal sorunlar küresel büyüme üzerinde baskılar oluşturuyor. Artan belirsizlikler sebebiyle, özellikle bazı sektörlerde ciddi sıkıntılar baş göstermeye başladı. En büyük ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği, son 2 yılda ortalama yüzde 0,8 büyüyebildi. Enflasyon meselesi, birçok ülkenin başını ağrıtmaya devam ediyor. Türkiye olarak ayrıca, doğrudan ekonomik maliyeti 105 milyar doları bulan deprem felaketinin izlerini silmeye çalışıyoruz. Son 2 yılda bu amaçla kullandığımız kaynağın tutarı 75 milyar doları buldu. 201 bin konutun anahtarını teslim ettik. Yılsonuna kadar 252 bin konutun anahtarlarını depremzedelerimize teslim etmeyi planlıyoruz. Yani çok çeşitli cephelerde gerçekten yoğun bir mücadele içindeyiz. Ticaret savaşlarıyla dalga boyu giderek artan fırtınalı sularda, 86 milyonun yolculuk ettiği Türkiye gemisini güvenle sahile çıkarmanın derdindeyiz. Tüm zorluklara rağmen hamdolsun iyi gidiyoruz. Az önce ifade ettiğimiz üzere, deprem bölgesinde yaralar hızla sarılıyor" ifadelerini kullandı.
'GAZZE'DE ZULMÜN DURMASI İÇİN GAYRET GÖSTERİYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Komşumuz Suriye, 13,5 yıl süren kanlı çatışmaların ardından 8 Aralık Devrimi'yle birlikte yavaş yavaş istikrara kavuşuyor. Bölgedeki diğer ülkelerle temaslarımız ve iş birliklerimiz güçleniyor. Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesine yönelik görüşmelere, 3 yıllık fasıladan sonra İstanbul'da tekrar ev sahipliği yapmaya hazırlanıyoruz. Vicdanlarımızı kanatan barbarlıkların yaşandığı Gazze'de zulmün durması ve ateşkesin bir an önce tesisi için gayret gösteriyoruz" ifadelerini kullandı.
'TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİMİZE SAĞLAM ADIMLARLA İLERLİYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İçeride, terörsüz Türkiye hedefimize sağlam adımlarla ilerliyoruz. Her şeye karşı çıkan mutlu azınlık dışında, siyaset kurumu ve toplumun kahir ekseriyeti, terörsüz Türkiye sürecine destek veriyor. 40 yıl boyunca, her biri canımızdan bir parça olan kayıplarımız haricinde, ülkemizin 2 trilyon dolarına mal olan bir beladan kurtulmaya çok yakınız. İnşallah dikkatli, sabırlı, samimi ve sağduyulu bir süreç yönetimiyle bu sefer menzile varacağımıza inanıyorum" dedi.
'YILLIK ENFLASYON 11 AYDIR KESİNTİSİZ DÜŞÜYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ekonomi cephesinde, 2 yıldır dirayetle uyguladığımız makroekonomik istikrar ve reform programımızın olumlu neticelerini görmeye başladık. Temel önceliğimiz olan enflasyonda gözle görülür iyileşmeler kaydettik. Yıllık enflasyon 11 aydır kesintisiz düşüyor. Nisan ayında son 40 ayın en düşük seviyesine geriledi. Hedefimiz net. Enflasyonu kalıcı şekilde tek haneli seviyelere indireceğiz. Petrol fiyatlarındaki düşüş, hem enflasyonu hem dış açığı aşağı çekiyor" diye konuştu.
'MART AYINDA İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 7,9'A GERİLEDİ'
Merkez Bankamızın brüt rezervleri 153 milyar doları aşmış durumda. İstihdam cephesinde de güçlü bir performans var. Mart ayında işsizlik oranı yüzde 7,9'a geriledi. 2005'ten bu yana en düşük seviyeyi gördük. Bununla birlikte emek yoğun sektörleri de yakından takip ediyoruz. Tekstil, hazır giyim, deri ve mobilya sektörlerinde çalışanlara, özellikle çalışan başına aylık 2 bin 500 lira KOSGEB desteği vermeye başladık. Kamu maliyesinde disiplinimizi koruyoruz. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede etkin adımlar atıyoruz. Hiçbir boşluk bırakmadan, özellikle göz bebeğimiz real sektörümüzü ihmal etmeden, çok boyutlu anlayışla süreci titizlikle yönetiyoruz. Ekonomi yönetimimizin yanı sıra biz de reel sektörümüzün nabzını tutuyor, onlardan gelen talepler doğrultusunda gerekli tedbirleri devreye alıyoruz. KOBİ'lerimiz için desteklerimizi sürekli güçlendiriyoruz. Geçtiğimiz hafta, imalatçı KOBİ'lerimizin yatırım ve işletme harcamaları için 30 milyar liralık yeni bir paket açıkladık. Ekonomik konjonktür ve sektörlerin ihtiyaçlarına göre yeni destek paketlerini hızla hayata geçireceğiz. Geride bıraktığımız iki yılda kayda değer mesafe aldığımız ekonomi programımızı, hedeflerimize ulaşıncaya kadar uygulamakta kararlıyız" ifadelerini kullandı.
'CUMHURİYET TARİHİNİN EN DÜŞÜK ENFLASYON VE FAİZ ORANLARINI YAKALAMIŞ BİR HÜKÜMETİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün açıklanan büyüme rakamları, doğru yolda olduğumuzu bir kez daha teyit etti. Türk ekonomisi 19 çeyrektir kesintisiz büyüyerek gücünü bir kez daha ispat etti. Biz, Cumhuriyet tarihinin en düşük enflasyon ve faiz oranlarını yakalamış bir hükümetiz. Böyle bir dönemde, üç beş ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan Gezi olayları olmasaydı, Türkiye bugün çok farklı bir konumda olurdu. Gezi kalkışmasıyla başlayan, 15 Temmuz ihanetiyle iyice şiddetlenen ülkemize yönelik saldırılar zinciri, yakın zamana kadar devam etti. İstanbul merkezli yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını müteakip sergilenen sokak terörü ve boykot çağrıları da bu saldırıların devamı niteliğindeydi. Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı'nın milli markaları hedef gösteren, bununla da yetinmeyip Türkiye'yi yurt dışına şikayet eden sorumsuz tavrı aslında nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu göstermeye kafidir. Ülkemizde bütün umudunu Türkiye'nin ekonomik olarak tökezlemesine, Türk ekonomisinin yara almasına bağlamış köhne bir zihniyet var. Maalesef bu zihniyetin aktörleri, ellerine geçirdikleri her fırsatı Türkiye'ye taş atmak ve milletimizi sırtından hançerlemek için kullanmaktadır. Dedikodular üzerinden siyaset yaptıklarını zannederek hem kendilerini komik duruma düşürüyorlar hem de kıratlarını ortaya koyuyorlar. Kendi seçmenleri bile bunların sorunları çözebileceğine inanmıyor. Hırsları akıllarını esir alanlara şunu hatırlatmak istiyorum. 'Tayyip Erdoğan kaybetsin de gerekiyorsa Türkiye batsın.' Anlayışıyla hareket ederek hiçbir yere varamazsınız. Hele hele hedef saptırarak yolsuzluklarınızın üzerine bant çekemezsiniz. Kendi çıkarlarını milletin menfaatlerinin önüne koyan muhterisler bugüne kadar başarılı olamadı. İnşallah bundan sonra da muvaffak olamayacak. Biz, ülkemize, milletimize ve tüm insanlığa hizmetten ayrılmadan yola devam edeceğiz" dedi.
'EMEKLİLERİN BAYRAM İKRAMİYELERİNİ ÖDEMEYE BAŞLIYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sözlerime son verirken, emeklilerimizin 4 bin lira olan Kurban Bayramı ikramiyelerini yarından itibaren ödemeye başlayacağımızın müjdesini burada sizlerle paylaşmak istiyorum. 31 Mayıs - 4 Haziran tarihleri arasında sırasıyla Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SSK'lı olmak üzere yaklaşık 16 milyon emeklimize toplam 57,4 milyar liralık ikramiye ödemesi yapacağız. Böylece bayram öncesinde ikramiye ödemelerini tamamlamış olacağız. İnşallah bundan sonra da saçlarını ülkemize ve milletimize hizmet yolunda ağartmış emeklilerimizin yanlarında olmayı sürdüreceğiz. İkramiye ödemelerimiz emeklilerimize hayırlı uğurlu olsun diyorum. Yine bu vesileyle, inşallah gelecek cuma günü vasıl olacağımız mübarek Kurban Bayramınızı şimdiden tebrik ediyorumö diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
-------
-Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması
========
2- CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, EUROLEAGUE ŞAMPİYONU FENERBAHÇE BEKO'YU KABUL ETTİ
İSTANBUL, (DHA)- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Turkish Airlines EuroLeague şampiyonluğunu kazanan Fenerbahçe Beko basketbol takımını Vahdettin Köşkü'nde kabul etti. (DHA)
========
3- BAKAN ŞİMŞEK: İSLAMİ FİNANSMAN BİZE FAYDALI BİR GÜZERGAH ORTAYA ÇIKARABİLİR
Tuğçe SEZER ODABAŞI-Uğur GÜLBOY/İSTANBUL,(DHA)- İSTANBUL Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi'nde konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "İslami finansman, günümüzde karşılaştığımız zorlukları düşündüğümüzde bize aslında çok faydalı bir enstrüman ve faydalı bir güzergah ortaya çıkarabilir. Refahın eşit bir şekilde paylaşılabilmesi için bizim temel mesajımız bu" dedi. Programda bir konuşma yapan İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan ise, "İnsan merkezli ekonomi kavramını güçlendirmemiz gerekiyor.Üretim, tüketim, dağıtım ve finansın merkezinde etik, şefkat ve sorumluluğun olduğu bir modelden bahsediyoruz" dedi.
AlBaraka İslam Ekonomisi Forumu tarafından, 'Türkiye AlBaraka Zirveleri' kapsamında düzenlenen İstanbul Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi'nin 2'ncisi bugün başladı. 1 Haziran'a kadar devam edecek olan zirve İstanbul Finans Merkezi'nde, Halkbank ev sahipliğinde 'Etkili Bir Küresel Ekonomi Yolunda İslami Ekonomi Stratejileri' temasıyla gerçekleştiriliyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi, Türkiye Varlık Fonu (TVF), İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF), İbn Haldun Üniversitesi, İstanbul Finans Merkezi (İFM) ve AlBaraka Grubu'nun stratejik ortaklığında hayata geçirilen zirveye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, Türkiye Varlık Fonu CEO'su ve Yönetim Kurulu Üyesi Salim Arda Ermut, Türkiye Merkez Bankası (MB) Başkanı Dr. Fatih Karahan ve Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Finansmanı Özel Temsilcisi Dr. Mahmud Mohieldin katıldı.
Burada bir konuşma yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Bugün elbette İslami finanstan bahsedeceğiz; ancak bence içinde bulunduğumuz küresel ortamı, büyük resmi gözönünde bulundurarak konuşmaya başlamalıyız. Politik belirsizlik hiç bu kadar yüksek olmamıştı. Burada yalnızca ticaret politikalarından söz etmiyorum ki bu konuda belirsizlik gerçekten zirvede. Bence dünya, ciddi rüzgarlara karşı yol almaya çalışıyor. Bu kulağa oldukça olumsuz gelebilir ancak aslında her zorluk, doğru konumlanmışsanız, anlayabiliyorsanız ve müdahale edebiliyorsanız fırsatlar da barındırır. İşte bu yüzden, bugün bazı küresel zorluklardan ve bunların İslami finansı nasıl etkilediğinden, bu kırılganlıkları nasıl ele alabileceğimizden bahsederek başlamak istiyorum" dedi.
'ABD İLE ÇİN ARASINDA JEOSTRATEJİK BİR REKABET VAR'
Şimşek, "Dünya şu anda bir 'VUCA' anı yaşıyor. VUCA, ABD ordusu tarafından kullanılan bir kısaltma ve şu dört kavramı ifade ediyor. Volatilite (dalgalanma), uncertainty (belirsizlik), complexity (karmaşıklık) ve ambiguity (muğlaklık). Bir süredir bu VUCA anından geçiyoruz ve söylediğim gibi, bu yalnızca ticaret politikalarıyla sınırlı değil. Neden mi cevabı gayet basit. ABD ile Çin arasında jeostratejik bir rekabet var ve bu da ticarette ciddi bozulmalara, parçalanmalara yol açıyor. Bu başlı başına önemli bir konu çünkü tarihsel olarak ticaret, büyümenin motorlarından biri olmuşken şu anda ciddi biçimde tökezliyor. Artık eskisi gibi işlemiyor. Ayrıca dünya, yüksek borç seviyeleriyle karşı karşıya. Yüksek kaldıraç oranlarının genellikle makro-finansal istikrarsızlıkla bağlantılı olduğunu biliyoruz. Elbette, yapay zeka devriminin eşiğindeyiz. İster genel yapay zekâdan ister süper yapay zekadan bahsediyor olalım, bu artık ufukta görünüyor. Bu, üretkenlik açısından muazzam bir potansiyel anlamına geliyor. Ancak aynı zamanda bu teknolojilere herkesin eşit derecede erişemeyecek olması, küresel ölçekte eşit fırsatların bozulması ve eşitsizliklerin artması anlamına geliyor. Eşitsizlikler de gelecekte gerilimlerin başlıca kaynağı olabilir" diye konuştu.
'EŞİT KATILIMA DAYALI ÇALIŞIYOR'
Bakan Şimşek, "İklim krizi başka bir büyük mesele. Üstelik halen devam eden sıcak çatışmalar, jeopolitik gerilimler ve savaşlar da var. Kısacası, dünya ciddi zorluklarla karşı karşıya ve bazı büyük aktörlerin bu sorunlarla baş etme yöntemleri de yardımcı olmuyor. Peki, İslami finans bu noktada nasıl bir çıkış yolu sunabilir. Bence konuşmamız gereken asıl soru bu. Çünkü büyüme artık az bulunan birşey olacak. Zaten 2008-2009 küresel finans krizinden önceki seviyelere kıyasla büyüme ciddi biçimde düştü. Büyümenin yüzde 3'ün altında olacağını görüyoruz ve bahsettiğimiz global hareketler içerisinde bu, daha da zorlu olabilir. Peki, burada paylaşılmış bir büyüme ve varlık sağlayabilmek için nasıl bir yol izleyebiliriz. İslami finans bir umut kaynağı olabiliyor çünkü riski paylaştığımız zaman, finansman aynı zamanda menkullere dayalı olduğu zaman, daha iyi bir güven sağlayabiliyoruz. Finansal istikrarsızlık gördüğümüz gibi sürüyor ve birlik, İslami finansmanın kaynağında bulunmakta çünkü eşit katılıma dayalı çalışıyor ve dediğim gibi, dahiliyet İslam'ın ana konularından bir tanesi. Sosyal dahiliyet, finansal dahiliyet herkes için eşit olmalı. Dolayısıyla İslami finansman, günümüzde karşılaştığımız zorlukları düşündüğümüzde bize aslında çok faydalı bir enstrüman ve faydalı bir güzergah ortaya çıkarabilir. Refahın eşit bir şekilde paylaşılabilmesi için bizim temel mesajımız bu" dedi.
'BU YAPININ BÜYÜMESİ İÇİN YATIRIM YAPMAMIZ GEREKİR'
Bakan Şimşek, "İslami finansmana baktığımız zaman çok hızlı bir büyüme görüyoruz. Özellikle değer ve piyasa payı konusunda; ama şunun farkında olmamız lazım ki, piyasa payı yüzde 1'in biraz üzerinde. Daha global finansal değerlere baktığımız zaman sadece yüzde 1'e ulaşabilmiş durumdayız. Yani gerçekten, dünyanın devamı için en iyi güzergahın bu olduğunu düşünecek olursak, şu an o kadar küçük bir oranda ki, tamamen buna odaklanamayız. Fakat bu yapının büyümesi için yatırım yapmamız gerekir. Buna ulaşabilmek için bizi geride tutan şeyin ne olduğunu anlamamız lazım" diye konuştu.
BİLAL ERDOĞAN: ETİK ŞEFKAT VE SORUMLULUĞUN OLDUĞU BİR MODELDEN BAHSEDİYORUZ
Zirvede bir konuşma yapan Bilal Erdoğan ise "Finansal ürünlerimizin İslami etik değerlerle uyumlu olup olmadığını sormalıyız. Sadece faizden kaçınmakla mı yetiniyoruz yoksa ahlaki ve sosyal yükümlülüklerimizi mi yerine getiriyoruz? Bireyleri güçlendirerek sisteme entegre ediyor muyuz yoksa sadece onları borçlandırmakla mı ilgileniyoruz? Bugün milyonlarca insan hala bankacılık sisteminin dışında yaşıyor, bunun nedeni dışlanmaları değil, sistemin kendisinin insanlığını yitirmiş olması.İslami finans, bu bireyleri yalnızca sisteme dahil etmekle kalmamalı, aynı zamanda onlara sunduğu onurla onları yüceltmelidir. Bu nedenle 800 milyondan fazla insanın temiz suya erişiminin olmadığını düşünmeliyiz. Sanırım buna Gazze'deki 2 milyonu da eklemelisiniz. Bir milyardan fazla insan gıda güvensizliğiyle karşı karşıya, gelir eşitliği artık gelişmekte olan ülkelerin bir sıkıntısı değil, aynı zamanda gelir eşitliği en zengin ülkelerin de gündeminde yer alan bir mesele haline geldi. Bunu değiştirebiliriz ancak bunu ancak insanları tekrar sistemlerimizin merkezine koyarak değiştirebiliriz. Bu nedenle insan merkezli ekonomi kavramını güçlendirmemiz gerekiyor.Üretim, tüketim, dağıtım ve finansın merkezinde etik, şefkat ve sorumluluğun olduğu bir modelden bahsediyoruz. İslami finansın önerdiği model tam olarak budur. Dolayısıyla zekat sadece bir ibadet değil, toplumsal eşitlik için bir mekanizmadır. Vakıf sadece tarihi bir kurum değil, toplumsal dayanışma için resmi bir yapıdır. Sadaka sadece kişisel bir yardım değil, toplumsal adaleti güçlendirmek için bir araçtır. Ve kar zarar paylaşımı sadece bir finansman modeli değil, hem riski hem de değeri paylaşmak için etik bir çerçevedir.Bu nedenle yalnızca reddettiğimiz şeylere değil, daha da önemlisi onun yerine yeniden inşa etmeyi amaçladığımız şeylere odaklanmalıyız. Bu nedenle değerli konuklar, İslami finansı etik köklerinden koparmadan büyütmeliyiz ve taklitten ziyade yenilik, ileriye giden yol olmalıdır. Küresel insani krizleri ele almak için kolektif finansal dayanışma mekanizmaları, zekat, vakıf ve sadakayı geliştirmeliyiz." diye konuştu. (DHA)
Görüntü Dökümü:
------------
-Mehmet Şimşek'in açıklamaları
-Bilal Erdoğan'ın açıklamaları
-Genel ve detay görüntüler
========
4- BAKAN KACIR: İSTİHDAM TEŞVİKLERİNİ TÜRKİYE'DE, 6 BÖLGEDE KADEMELİ OLARAK UYGULAYACAĞIZ
Gülseren KARAPINAR-Şevval CİNDİR/İSTANBUL,(DHA)-SANAYİ ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, DİMAP - Doğrudan Dijital Üretim Platformu Projesi Açılış Programı'na katıldı. Burada konuşan Bakan Kacır, "Yeni Teşvik Sisteminde, yatırıma katkı olarak sunduğumuz Kurumlar Vergisi indirimi, yatırım tutarının yüzde 20'si ile yüzde 50'si olacak. Güncellediğimiz Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi doğrultusunda istihdam teşviklerini 6 bölgede kademeli olarak uygulayacağız. İstihdam teşviklerini daha yüksek limitlerde ve daha uzun sürelerde sunacağız" dedi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mehmet Fatih Kacır, Teknopark Turgut Özal Etkinlik Merkezi'nde düzenlenen 'DİMAP - Doğrudan Dijital Üretim Platformu Projesi' açılış programına katıldı. Programda Kacır'ın yanı sıra Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü, Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Başkanlığı Bülent Özcan da yer aldı.
'TÜRKİYE'Yİ YÜKSEK TEKNOLOJİ YATIRIMLARININ ÇEKİM MERKEZİ HALİNE GETİRİYORUZ'
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, "Avrupa Birliği (AB) destekli 'Rekabetçi Sektörler Programı' kapsamında; sivil havacılık, otomotiv ve kompozit sektörlerinde, KOBİ'lerimizi yenilikçi üretim modelleriyle buluşturacak merkezi devreye alıyoruz. 9,8 milyon avro bütçeyle hayata geçirdiğimiz projenin, ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Tarihimizin en büyük ölçekli teşvik programı HIT-30 ile 2030 yılına dek 30 milyar doların üzerinde devlet desteğiyle Türkiye'yi yüksek teknoloji yatırımlarının çekim merkezi haline getiriyoruz" şeklinde konuştu.
'İSTİHDAM TEŞVİKLERİNİ TÜRKİYE'DE 6 BÖLGEDE KADEMELİ OLARAK UYGULAYACAĞIZ'
Bakan Kacır, "Teknolojik Hamle kapsamındaki yüksek katma değerli yatırımlara, Yerel Kalkınma Hamlesiyle her şehre özgü 4 yatırım konusuna ve Stratejik Hamle ile belirlenen dış ticaret dengesini iyileştirici yatırımlar ile dijital ve yeşil dönüşüm yatırımlarına ayrıştırıcı teşvikler vereceğiz. Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesindeki yatırımlar için öz kaynakla gerçekleştirilecek makine alımlarına, makine bedelinin yüzde 25'ine kadar ve 240 milyon liraya kadar nakdi destek sunacağız. Yeni Teşvik Sisteminde, yatırıma katkı olarak sunduğumuz Kurumlar Vergisi indirimi, yatırım tutarının yüzde 20'si ile yüzde 50'si olacak. Güncellediğimiz Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi doğrultusunda istihdam teşviklerini Türkiye'de 6 bölgede kademeli olarak uygulayacağız. İstihdam teşviklerini daha yüksek limitlerde ve daha uzun sürelerde yatırımcılara sunacağız. Sanayi tesislerinin özellikle deprem riski yüksek Marmara Bölgesinden, Anadolu şehirlerine taşınmasını hızlandıracağız. Önümüzdeki dönemde kamuoyu ile paylaşacağımız ve ilk kez hazırlamış olduğumuz 'Sanayi Bölgeleri Master Planı kapsamında; Samsun, Adana, Mersin hattında Orta Anadolu'da ilan edeceğimiz yeni mega endüstriyel kentleri sanayi yatırımlarının adresi haline getireceğiz. Organize sanayi bölgelerinde ve endüstri bölgelerinde gerçekleşen yatırımlara bir üst bölge illerinde uyguladığımız daha ileri teşvikleri sunarak Türkiye'de planlı sanayileşmeyi destekleyeceğiz. Yeni yatırım teşvik sistemimiz 2030 sonuna kadar geçerli olacak" dedi.
'YERLİ İNOVASYON GÜCÜNÜ BÜYÜTEN ADIMLARI ATMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Bakanlık olarak katma değerli üretimi teşvik etmeye ve desteklemeye devam edeceklerini ifade eden Bakan Kacır, "Bugünde Avrupa Birliği destekli ve 'Rekabetçi Sektörler Programı' kapsamında hayata geçirdiğimiz DiMAP-Doğrudan Dijital Üretim Merkezi'nin açılışındayız. 9,8 milyon Euro yatırımla hayata geçen merkezimizi KOBİ'lerimizin ve yan sanayi işletmelerimizin dijital yetkinliklerini artıracak stratejik bir üs olarak kurguladık. Bu merkez; özellikle sivil havacılık, otomotiv ve kompozit sektörlerinde faaliyet gösteren KOBİ'lerimize, doğrudan dijital üretim kabiliyetlerini geliştirme, katmanlı imalat teknolojilerini uygulama imkanı sağlayacak. Yüksek hassasiyet gerektiren alanlarda seri üretim yapan KOBİ'lerimizin ürünlerini ulusal ve uluslararası kalite standartlarına uygun şekilde test edebileceği, belgelendirme süreçlerine doğrudan entegre olabileceği kritik bir altyapı sunacak. Merkezimizin, Türkiye'nin Ar-Ge ve girişimcilik ekosisteminin dönüşümünü ve rekabetçiliğini ivmelendireceğine inanıyorum. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, katma değerli üretimi teşvik eden, yüksek teknolojili girişimleri destekleyen, dijital dönüşümü hızlandıran ve yerli inovasyon gücünü büyüten adımları kararlılıkla atmaya devam edeceğiz. Sözlerime son verirken, projede emeği geçen tüm paydaşlara ve Avrupa Birliği'ne (AB) teşekkürlerimi sunuyorum. DİMAP Doğrudan Dijital Üretim Merkezinin ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'a Güler Sabancı tarafından hediye takdim edildi. Kurdele kesilmesi ve fotoğraf çekiminin ardından program sona erdi. (DHA)
Görüntü Dökümü:
----------
-Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın konuşması
-Bakan Kacır'a hediye taktimi
-Kurdele kesimi ve hatıra fotoğrafı çekimi
-Genel ve detay görüntüler
===========
5- İSTANBUL'DA PLAJLAR SEZONA HAZIR; GİRİŞ ÜCRETİ 1500 LİRA OLAN VAR
Tuğçe SEZER ODABAŞI-Ulaşcan ÖZER-Hadican EROL / İSTANBUL, (DHA)- İstanbul'da plaj, tesis ve turistik işletmeler yaklaşan yaz sezonuna hazırlanıyor. Haziran ayının ilk haftasında açılacak birçok plaj ve turistik işletmede giriş ücretleri de belli oldu. Şile'de bazı plajlarda giriş ücreti 300 lirayken bazı plajlarda 800 liraya kadar yükseliyor. Adalar'da ise giriş ücretleri 600 liradan başlayıp 1500 liraya kadar yükseliyor. Şile'de işletme sahibi İrfan Tutar, "Şile'nin 60 kilometre kum sahili var. İsteyen her yerde ücretsiz denize girebilir. Biz burada şezlong, şemsiye, duş, tuvalet, servis gibi hizmetler veriyoruz. Bu nedenle ücret alıyoruz. Geçen yıl 800 liraydı, bu yıl da aynı kaldı. Hiç zam yapmadık" dedi.
Adalar'da plaj sezonu 31 Mayıs - 1 Haziran itibarıyla başlıyor. Özel işletmelerin bulunduğu Büyükada ve Heybeliada'da, giriş ücretleri hafta içi 600 TL'den başlayıp hafta sonu 1500 TL'ye kadar yükseliyor. Bazı plajlarda bu ücret içeride kullanılabilecek harcama limiti olarak belirleniyor.
KİLYOS VE SARIYER'DE ORTALAMA FİYATLAR KORUNDU
Kilyos'ta da sezonun Haziran ayının ikinci haftası açılması planlanıyor. Günlük giriş fiyatları hafta içi 500 TL, hafta sonu ise 750 TL. Sarıyer'de 1 Haziran'da sezonu açmaya hazırlanan işletmeler, giriş ücretlerini hafta içi 600 TL, hafta sonu 800 TL olarak belirledi.
'GİRİŞ 120 LİRA'
Florya'da İBB'ye ait plajda geçen yıl 60 TL olan giriş ücreti bu yıl 120 TL olarak belirlendi. Plajı kullanan Özcan Öztürk, "Buranın plajı İstanbul'un en güzel plajlarından biri. Her şey var içinde şezlong, şemsiye, duşları. Bir de hizmeti de güzel, plaj olarak çok güzel bir yer. Bildiğim kadarıyla bu sene giriş ücreti 120 lira. Bir haftaya kadar sezon açılacak, sezon açıldığı zaman ben de gider girerim" dedi.
'GEÇEN YIL 800 LİRAYDI, BU YIL DA AYNI KALDI'
Şile'de Ayazma, Ağlayankaya ve Kurfallı gibi halk plajlarında denize ücretsiz girilebiliyor. Özel işletmelerde ise giriş ücretleri 300 TL'den başlayıp 800 TL'ye kadar çıkabiliyor. Şile'de hizmet veren bir işletme sahibi İrfan Tutar, alınan ücretin denize girmekten değil, verilen hizmetten kaynaklandığını belirterek, "Şile'nin 60 kilometre kum sahili var. Yani isteyen her yerde ücretsiz denize girebilir. Ama biz burada şezlong, şemsiye, duş, tuvalet, servis gibi hizmetler veriyoruz. Bu nedenle ücret alıyoruz. Geçen yıl 800 liraydı, bu yıl da aynı kaldı. Hiç zam yapmadık" dedi. Başka bir işletme sahibi Cahit Savcı ise sezonun okulların tatil olmasıyla birlikte başlayacağını belirtti. Savcı, "Şile artık eski Şile değil, kalabalıklaştı. Bayram sonrası sezon başlar. Geçen yıl kişi başı giriş 250 TL'ydi, bu yıl 300 TL yaptık. Köfte porsiyonu 400 TL, hamburger 350 TL, kutu içecekler 60-70 TL civarında. Yine de fiyatlarımız uygun" dedi.
'GİRİLECEK YER ÇOK AZ '
Şile'de oturan Büşra Yücel "İstanbul'da denize giren yakınlarım çok memnun. Bana göre İstanbul genelinde denize girilecek yer çok az çünkü denizler kirli. Ama özel işletmeler bakım yaptığı için önerilebilir" dedi.
'ÜCRETSİZ YERLER ÇOK KALABALIK OLUYOR'
Mihriban Koçhan ise, "Ücretli olmasını normal buluyorum. Ücretsiz yerler çok kalabalık oluyor. Ben Silivri, Büyükçekmece gibi daha sakin yerleri tercih ediyorum. Uygun bir ücret olması şartıyla ücretli plajlar daha mantıklı" ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü:
------------------------
-İstanbul Florya'daki Güneş plajı havadan görüntüler
-Özcan Öztürk röp
-İstanbul Şile Palm Beach detaylar
-İstanbul Şile Ayazma Plajı'ndan detaylar
-İrfan Tutar röportaj
-Cahit Savcı röportaj
-Büşra Yücel röportaj
-Mihriban Koçhan röportaj
========
6 - BAKAN GÖKTAŞ: GENÇ NÜFUSUMUZ AZALMAKTA
Didem ERGİN-Emir Efe Benlioğlu-/ İSTANBUL, (DHA)İstanbul Üniversitesi -Cerrahpaşa'da düzenlenen 'Disiplinlerarası Bir Yaklaşımla Ailenin Halleri' sempozyumunda konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş "TÜİK verilerine göre, 2001'de 2,38 olan toplam doğurganlık hızı, 2024 yılında 1,48 seviyesine gerilemiştir. Nüfusun kendini yenileme oranı 2,1'dir. Nüfus yaşlanırken genç nüfusumuz azalmakta. Dünyanın pek çok ülkesi benzer sınamalarla karşı karşıya kalmaktadır. Bunun yanı sıra boşanma oranlarında hızlı bir artış yaşanırken, evlilik oranlarında bir azalma görülmektedir. Bu endişe verici durum, nüfus artış hızımızın yavaşladığına ve aile yapımızın çeşitli risklerle karşı karşıya olduğuna işaret ediyor" dedi.
Aile kurumunun karşı karşıya olduğu toplumsal riskler ve bu risklere karşı çözüm arayışlarının ele alındığı sempozyum, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Açılış konuşmasını yapan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın ise, "Aile; bireyin kimliğinin şekillendiği, toplumsal değerlerin aktarıldığı ve sosyal yapının temellerinin atıldığı birincil kurumdur" diyerek, aile kurumunun korunmasının toplumsal istikrar açısından taşıdığı öneme dikkat çekti.
'DOĞURGANLIK HIZI, 2024 YILINDA 1,48 SEVİYESİNE GERİLEMİŞTİR'
Sempozyumda konuşan Bakan Göktaş, "Bugün, 'Disiplinlerarası Bir Yaklaşımla Ailenin Halleri' başlıklı bu önemli sempozyumun açılışında sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Aile, geçmişten bugüne ülkemizin birliğinin ve devamlılığının teminatı olmuştur. Fakat dünyada yaşanan hızlı değişim karşısında ailenin yapısı farklı sınamalara maruz kalmaktadır. Tam da bu nedenle, disiplinlerarası bir bakış açısıyla aileyi ele almak, bütüncül çözümler üretmek açısından kritik önemdedir. Ben bu anlamda, bugün bizleri bir araya getiren bu sempozyumun ayrıca kıymetli olduğunu belirtmek istiyorum. Başta Rektörümüz Sayın Nuri Aydın olmak üzere, sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum. Aile kurumunun bugünkü durumu ve karşılaştığı zorluklar, bilimsel verilerle de ortaya konmaktadır. TÜİK verilerine göre, 2001'de 2,38 olan toplam doğurganlık hızı, 2024 yılında 1,48 seviyesine gerilemiştir. Nüfusun kendini yenileme oranı 2,1'dir. Biz şu anda Türkiye olarak kendimizi yenilemeyecek durumdayız. Dolayısıyla nüfus yaşlanırken genç nüfusumuz azalmakta. Dünyanın pek çok ülkesi benzer sınamalarla karşı karşıya kalmaktadır. Bunun yanı sıra boşanma oranlarında hızlı bir artış yaşanırken, evlilik oranlarında bir azalma görülmektedir. Bu endişe verici durum, nüfus artış hızımızın yavaşladığına ve aile yapımızın çeşitli risklerle karşı karşıya olduğuna işaret ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi, 'Aileyi savunmak insanı savunmaktır, aileyi korumak toplumu yaşatmaktır, aileyi büyütmek geleceği inşa etmektir' İşte bu inançla hazırladığımız Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planımız bizler için önemli bir yol haritasıdır. Eylem Planımız aynı zamanda, aile politikalarımızı küresel ve toplumsal değişimleri de dikkate alan disiplinlerarası bir zeminde şekillendirdiğimizin de bir göstergesidir" dedi.
'KURUMSAL KAPASİTEMİZİ GÜÇLENDİRDİK'
Bakan Göktaş "2025 yılını, Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle 'Aile Yılı' ilan ederek aile kurumunu güçlendirmeye yönelik bir seferberlik başlattık. Bakanlık olarak, aile politikaları alanında kapsamlı ve stratejik bir yaklaşımla çalışmalarımıza hız kazandırdık. Diğer yandan, kurumsal kapasitemizi güçlendirdik. Bu kapsamda geçtiğimiz yıl Aralık ayında iki yeni önemli yapı oluşturduk. Bu yapılar, Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulu'durö dedi.
'HAZIRLIKLI OLMAMIZ LAZIM'
Göktaş, "Nüfus Politikaları Kurulu ile ülkemizin dinamik nüfus yapısını korumak için kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler geliştiriyoruz. Türkiye, genç ve dinamik nüfusa sahip olan bir ülke. 2023 yılında göreve geldiğimde ortanca yaşımız 30'du. Şu anda 34,4 yani yaşlanıyoruz. Çocuk sayımız azalıyor, bebek sayımız azalıyor. Yaşlanmaya doğru devam ediyoruz, ömürler uzuyor. Sağlık hizmetlerimiz çok gelişti. Çok şanslıyız bu konuda ama diğer yandan gerçekten genç ve dinamik nüfus yapımız ülkemizi güçlü kuruyor bütün Avrupa ülkelere baktığımız zaman ülkemiz hala genç ve dinamik nüfus yapısına sahip. Fakat bu yaşlanmanın önüne geçmemiz için bugün acilen hazırlıklı olmamız lazım. Bugünden çalışmamız lazım. Diğer yandan Aile Enstitümüz ile de, akademik araştırmalarla aile konusunda politika geliştirici faaliyetler yürütüyoruz. Aileyi koruma vizyonumuzu, somut destek ve teşvik mekanizmalarıyla da güçlendiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2025 Aile Yılı kapsamında verdiği müjdeler, aileyi destekleyen yeni teşvik ve hizmetlerimizdir" dedi.
'2025 YILI BİR ATILIM YILI OLMAKTADIR'
Bakan Göktaş "2025 yılı, aile konusundaki çalışmalarımızı adeta zirveye taşıyacağımız bir atılım yılı olmaktadır. Yeni sosyal destek programları, evlilik ve çocuk teşvikleri, gençlere yönelik rehberlik ve danışmanlık hizmetleri bunlardan sadece birkaçıdır. Ayrıca yıl boyunca ülkemizin dört bir yanında aile değerlerini destekleyen etkinlikler, projeler ve kampanyalar düzenliyoruz. Her alanda ilgili tüm bakanlıklarımızla, STK'larımızla, yerel yönetimlerimizle, üniversitelerimizle 2025 Aile Yılı kapsamında çalışmalar yürütüyoruz. Bu sayede Aile Yılı, topyekün bir seferberlikle yürüttüğümüz, toplumun her kesimine dokunan bir döneme dönüşmüştür. Kıymetli Misafirler, 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesi, aile odaklı politikalarımız açısından bir başlangıç noktasıdır. Ancak elbette ki, aile ve nüfus meseleleri sadece bir yıla sığdırılamayacak kadar uzun vadeli bir vizyon ve kararlılık gerektirmektedir" dedi.
TÜRKİYE'DE ÇALIŞAN KADIN ORANIMIZ YÜZDE 35'
Bakan Göktaş "Bu inançla Sayın Cumhurbaşkanımız, geçtiğimiz günlerde düzenlediğimiz Uluslararası Aile Forumu'nda 2026-2035 dönemini "Aile ve Nüfus 10 Yılı' olarak ilan etti. Düşüşler çok hızlı gerçekleşiyor. Ancak eğer 1,48'den 1,58'e 1,60'a yükseltmek çok uzun zaman gerektiriyor. Şu anda çalışabilecek -hani hep diyoruz ya- iş yaşam dengesi. Türkiye'de çalışan kadın oranımız yüzde 35. Çalışmayan kadın oranımız yüzde 65. Çalışan kadınlarda doğurganlık oranımız 1,38. Peki çalışmayan kadınlarda doğurganlık hızımız nedir, 1,72'dir. Çalışan kadınlar da ikinci çocuğu yapmakta çekimser davranıyor. Yani bunun aslında çalışan ya da çalışmayan kadınlarla bir bağlantısı yok" dedi.
'HER ALANDA AİLEYİ MERKEZE ALAN GÜÇLÜ ADIMLAR ATACAĞIZ'
Mahinur Özdemir Göktaş "Önümüzdeki 10 yıla yayılan bu vizyoner program, aileyi merkeze alan politikaların hayata geçirilmesi ve sürekliliğini sağlayacak. İş yaşam dengesinin uyumundan eğitime, teknolojiden sosyal politikalara kadar her alanda aileyi merkeze alan güçlü adımlar atacağız. Bu kapsamlı vizyon, Türkiye'nin gelecek yüzyılını inşa ederken aile kurumunu en sağlam köprü ve temel taşı olarak konumlandırmaktadır. Durumun ne denli kritik ve aynı zamanda uzun vadeli politikalar gerektirdiğinin farkındalığıyla, önümüzdeki on yılda hedefimiz dinamik nüfusumuzu korumaktır. Değerli Konuklar, aile bizim en kadim ve en köklü kurumumuzdur. Toplumumuzun özünü ve çekirdeğini oluşturan aile kurumu, değerlerimizin yaşatılmasında vazgeçilmez bir işleve sahiptir. Bugün burada gerçekleştirdiğimiz sempozyum, aileye dair meselelere bilimin ve farklı disiplinlerin ışığında yaklaşarak bizlere ufuk açıcı fikirler sunacaktır" dedi. Sempozyumun kapanışında İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'a hediye takdim etti.
Görüntü Dökümü
------------------------
Sempozyumdan detaylar
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı detayları
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın konuşması
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş
Hediye töreni detayları
===========
7 - BAKAN KACIR: YATIRIMCININ FİNANSMAN YÜKÜ AZALACAK YATIRIM İŞTAHI ARTACAK
Gülseren KARAPINAR-Şevval CİNDİR/İSTANBUL, (DHA)-SANAYİ ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, OzuBEX Sanayi Dönüşüm Merkezi açılış töreni ve Dijitalleşmede Yeni Ufuklar Konferansı'na katıldı. Burada bir konuşma yapan Bakan Kacır, "Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda hayata geçirdiğimiz yeni teşvik sistemiyle; yatırımları hızlandırmak üzere finansman destekleri sağlayacağız. Yatırım kredilerinde 11,5 ila 18,4 puan faiz kar payı desteğiyle yatırım tutarının yüzde 20'sine ve 240 milyon liraya varan teşvikler sunacağız. Yatırımcının finansman yükü azalacak, yatırım iştahı artacak" ifadelerini kullandı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, OzuBEX Sanayi Dönüşüm Merkezi açılış töreni ve Dijitalleşmede Yeni Ufuklar Konferansı'na katıldı. Programa Bakan Kacır ile birlikte Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Barış Tan, Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü, Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği (AB) Başkanlığı Bülent Özcan, BEYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Yasemin Aksu ve davetliler katıldı. Konferansta Bakan Kacır'a plaket takdim edildi. Kurdela kesiminin ardından hatıra fotoğrafı da çekildi.
'YATIRIMCININ FİNANSMAN YÜKÜ AZALACAK YATIRIM İŞTAHI ARTACAK'
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Yaklaşık 10 milyon Euroluk bir yatırımla hayata geçen merkezin, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Bu dönem, Türkiye'nin üretim altyapısını koruduğu ve yeni yatırımlarla genişlettiği bir dönem olsun istiyoruz. Bu amaçla hazırladığımız yeni Yatırım Teşvik Sistemi, bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın kararıyla Resmi Gazete'de yayınlandı. Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda hayata geçirdiğimiz yeni teşvik sistemiyle; yatırımları hızlandırmak üzere finansman destekleri sağlayacağız. Yatırım kredilerinde 11,5 ila 18,4 puan faiz/kar payı desteğiyle yatırım tutarının yüzde 20'sine ve 240 milyon liraya varan teşvikler sunacağız. Yatırımcının finansman yükü azalacak, yatırım iştahı artacak. Yeni Teşvik Sistemi daha seçici ve odaklı olacak. En güçlü destekleri, Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi programında sunacağız. Teknolojik hamle kapsamındaki yüksek katma değerli yatırımlara, yerel kalkınma hamlesiyle her şehre özgü 4 yatırım konusuna ve stratejik hamleyle belirlenen dış ticaret dengesini iyileştirici yatırımlarla dijital ve yeşil dönüşüm yatırımlarına ayrıştırıcı teşvikler vereceğiz. Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesindeki yatırımlar için öz kaynakla gerçekleştirilecek makine alımlarına, makine bedelinin yüzde 25'ine, yatırım tutarının yüzde 15'ine ve 240 milyon liraya kadar nakdi destek sunacağız. Yeni teşvik sisteminde, yatırıma katkı olarak sunduğumuz kurumlar vergisi indirimi, yatırım tutarının yüzde 20- 50 düzeyinde olacak. Güncellediğimiz Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi doğrultusunda istihdam teşviklerini 6 bölgede kademeli olarak uygulayacağız. İstihdam teşviklerini daha yüksek limitlerde ve daha uzun sürelerde sunacağız" dedi.
'DEPREMDEN YOĞUN ETKİLENEN 65 İLÇE YOĞUN İSTİHDAM TEŞVİKLERİNDEN YARARLANACAK'
Yeni yatırım teşvik sisteminin 2030 yılına kadar devam edeceğini ifade eden Bakan Kacır, "Depremden çok yoğun etkilenen 65 ilçe ve cazibe merkezleri programındaki iller en yoğun istihdam teşviklerinden yararlanan yerler olacak. Buralardaki OSB'lerde çalışanların SGK primi işveren paylarını 14 yıl, çalışan paylarını 10 yıl hükümetimiz karşılayacak. İl merkezlerinden ciddi düzeyde daha az gelişmiş olan 289 ilçeye bir ileri bölge teşvik sunarak, kalkınma ve refahı tüm ülkeye daha hızlı yayacağız. Kapasite fazlası olan sektörlerde verimli olmayacak yatırımları teşvik sisteminden çıkardık. Teşvik sisteminde destekleyeceğimiz yatırımları 'Hedef Sektörler' başlığında adresledik. Programda tanımlanmamış sektörler ve ürün gruplarına yönelik yatırımları artık teşvik etmeyeceğiz. Genel teşvik sistemini sonlandırdık. Böylelikle teşvik sistemine dahil etmediğimiz sektörlere yönelik yatırımlarda kullanılan makine ve teçhizatın gümrük vergisi muafiyetini kaldırdık. Yerli makine üreticilerimizi koruduk. Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi kapsamındaki yatırımlara OSB'lerde oluşturduğumuz rezerv alanlarda, uygun koşullarda yer tahsis edileceğiz. Birinci bölgedeki makinelerin 4'üncü, 5'inci ve 6'ncı bölgelere taşınmasıyla gerçekleşen yatırımlar için taşındıkları bölgedeki istihdam teşviklerini uygulayacağız. Böylelikle sanayi tesislerinin özellikle Marmara Bölgesinden, Anadolu şehirlerine taşınmasını sağlayacağız. OSB'lerde ve endüstri bölgelerinde gerçekleşen yatırımlara bir üst bölge illerinde uyguladığımız daha ileri teşvikleri sunarak planlı sanayileşmeyi destekleyeceğiz. Yeni Yatırım Teşvik Sistemimiz 2030 yılı sonuna dek geçerli olacak.Müjde niteliğinde birçok detay barındıran yeni teşvik sistemimizin, yatırım yapan, istihdam sağlayan, değer üreten iş dünyamıza ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum" dedi.
'İHRACATI ARTIRACAK TÜM PROGRAMLARI DEVREYE ALIYORUZ'
Bakan Kacır, "İhracat kabiliyetlerini artıracak, rekabetçiliği yükseltecek tüm enstrümanları ve programları süratle devreye alıyoruz. Değişen yaşam biçimleri, hızlanan dijitalleşme ve yeşil dönüşüm; beyaz eşya sektörünü küresel ölçekte kapsamlı ve çok katmanlı bir dönüşümün eşiğine getiriyor. Beyaz eşya ürünleri, temel ihtiyaçları karşılamanın ötesine geçerek; kullanıcı deneyimini önceleyen, dijital bağlantılarla zenginleşen ve yaşam konforunu artıran akıllı teknolojilere dönüşüyor. Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz ve Avrupa Birliği destekli, Bakanlığımızın 'Rekabetçi Sektörler Programı' kapsamında hayata geçirilen OzUBEX Dijital Dönüşüm Merkezi, özellikle beyaz eşya değer zincirindeki KOBİ'lerimizin dijital yetkinliklerini geliştirme yolunda kritik bir destek altyapısı sunuyor. Bin metrekare kapalı alana sahip gerçek bir üretim ortamında; müteşebbislerimiz, mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz geliştirdikleri ürünleri test etme ve iyileştirme imkanı bulacak. Dijital olgunluk, Otomasyon yeterlilik ve IOT yeterlilik değerlendirmeleriyle Öğren-Dönüş programı, gibi dijital dönüşüme yönelik birçok hizmeti burada bu merkezde müteşebbislerimize sunmuş olacağız. Bu merkezin; başta KOBİ'lerimiz olmak üzere beyaz eşya sanayimizin dijital dönüşüm kapasitesini güçlendireceğine, verimliliğini artıracağına ve küresel rekabetçiliğine çok önemli katkılar sağlayacağına yürekten inanıyorum. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, katma değerli üretimi teşvik eden, yüksek teknolojili girişimleri destekleyen, dijital dönüşümü hızlandıran adımlar atmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Sözlerime son verirken OzUBEX Sanayi Dönüşüm Merkezinin üniversitemize, İstanbulumuza, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından Sanayi ve Teklnoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'a plaket takdim edildi.Kurdela kesilmesi ve fotoğraf çekiminin ardından program sona erdi. (DHA)
Görüntü Dökümü
---------
-Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın salona gelmesi
-Bakan Kacır'ın konuşması
-Plaket takdimi
-Kurdele kesimi ve hatıra fotoğrafı çekimi
-Salondan görüntüler
-Genel ve detay görüntüler
==========
8 - MUHARREM CAN KURTULUŞ DAVASINDA SANIKLAR İLK KEZ HAKİM KARŞISINA ÇIKTI
Ceyda BIYIKLIOĞLU/ İSTANBUL, (DHA)- MUHARREM Can Kurtuluş'un 14 Aralık 2024'te silahlı saldırıda öldürülmesi sonucu açılan davada sanıklar ilk kez hakim karşısına çıktı.Bakırköy 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu. 4 tutuklu sanığın yargılandığı davada 1 sanık tahliye edildi.
Muharrem Can Kurtuluş, 14 Aralık 2024 tarihinde otopark kavgası nedeniyle silahlı saldırıya uğramış ve hayatını kaybetmişti. Olayla ilgili tutuklanan 4 sanık iBakırköy 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmada sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu.
Asilcan A. savunmasında, "Olay günü avm'ye gittik. Bir süre sonra 22.30 gibi kalktık. Otoparka gittik. Atakan ve S.S. araçla önden gitti. Bariyerlerden çıktı ve ilerledi. Biz otoparktan çıkmak istedik. Önümüze bir araç durdu. Bu maktulün aracıydı. Aracı çekmesini istedik. Maktule 'Aracı çeker misiniz' dedi. Bize çekmeyeceğini söyledi. Sonkan ve maktul arasında küfürleşme oldu. Sonkan araçtan indi, maktulle tartıştılar ve kavga ettiler. Ben de indim. Yerde telefon vardı. Ben bizden birinin telefonu sandığım için telefonu aldım. 100-150 metre ilerde Atakan'ı gördük. Durduk. Atakan arabadan indi. Atakan yarayı görünce ne oldu dedi. Bende yol tartışması oldu kavga etti dedim. O sırada telefon çaldı. Ben o zaman telefonun bize ait olmadığını anladım. Atakan telefonu aldı. Maktule 'Neredesin telefonunu verelim' dedi. Arabaya bindik. Telefonu vermek için gittik. Maktulü gördük. Yanında görevliyle bekliyordu. Maktul yine ters ters konuşmaya başladı. Sonkan arabadan indi. Aralarında yeniden bir tartışma oldu. Birbirlerine vurdular Atakan da kardeşini korumak amacıyla arabadan indi. Yardım etmek için Atakan belinden çıkarıp silahla ateş etti. Ben silahı vermedim. Arabada silah olduğunu bilmiyordum. Silahı olduğundan haberim yoktu. Yere doğru ateş etti. Öldürmek veya yaralamak gibi bir niyeti yoktu. Ben ateş edince arabadan indim. Silahı elinden aldım. Belime koydum. Arabaya tekrar bindim. Hiçbirimiz ne yaralandığını ne de öldüğünü bilmiyorduk. Biz ona silah gelmedi diye düşündük. Biz hiçbirimiz maktule tekme atmadık. Böyle ayrıldık. Taha'yı tanımam. Olayı anlatmadan Taha'yı da Avcılar'da araca aldık. Esenyurt'a geldik. Silahı eve bıraktım. Yarım saat geçmeden evin arkasındaki caddeye araç park ettiğim sırada polisler beni aldı. Çok pişmanım. Yaralandığını görseydim. Yardım ederdik" dedi.
'OLAYIN HEYECANIYLA YANLIŞ İFADE VERDİM'
Sulh Ceza Hakimliği'nde 'Atakan'a silahı ben verdim' şeklindeki çelişkili ifadesi sorulan sanık Asilcan A., olayın heyecanıyla o şekilde ifade verdiğini Atakan'a silahı kendisinin vermediğini söyledi. Asilcan A. "Orada yalan ifade verdim. Bu ifadem doğrudur. Neden yalan ifade verdiğimi hatırlamıyorum. İfade değiştirmemde diğer sanıkların bana bir baskıları olmadı" dedi.
SANIK GÖKMEN: SİLAHI ASİLCAN ELİME VERDİ
Sanık Atakan G. ise savunmasında "Olay günü biz arkadaşım S.S. ile avm'de yemek yemek için restorana gittik. Bir saat sonra kardeşim Sonkan ve arkadaşım Asilcan yanımıza geldiler. Sonra da S.S.'nin arkadaşı olan M.T. yanımıza geldi. Birlikte alkol aldık, yemek yedik. Gece 00.00 sıralarında ayrıldık. Otoparka gittik. Arkadaşlarımın gelmesini bekledik. Araçların otoparka giremeyip beklediklerini görünce bir kargaşa olduğunu anladım. Daha sonra Sonkan ve Asilcan bizim yanımıza geldiler. Sonkan'ın kaşı kanıyordu. 'Kavga ettik' dediler. Asilcan kavga ettiği kişinin telefonunun kendisinde kaldığını söyledi. Ben de tepki gösterdim. Telefon çaldı. Ben cevap verdim. Konuşan kişi bariyerlerde beklediğini söyledi. Küfürleşme olmadı. Sonkan, Asilcan ve S.S. ile oraya gittik. Aracımın sağ koltuğunun altında silah vardı. Silah Cem T. T.'ye aittir. Tehdit aldığım için silahı taşıyordum. Arabada silah olduğunu Asilcan ve Sonkan da biliyordu. Bariyerlere geldiğimizde Sonkan araçtan indi küfür ettiler. Maktul kardeşimi dövüyordu. Ben de müdahale etmek için araçtan indim. O an anlamadığım şekilde Asilcan silahı elime verdi. Maktulde silah görmedim. Alkolünde etkisiyle birkaç el ateş ettim. O anda yaralandığını görmedim. Bu sırada maktulün yanında bir kişi daha olduğunu hatırlıyorum. O kişi ve Asilcan kavgaya dahil olmadı. Sonra araca bindik. Avcılar'a yola çıktık. Selin'i eve gitmesi için yolda indirdik. Mekandan çıktığımız sırada Taha beni aramıştı. Cevap verememiştim. Avcılar'a doğru giderken 'Beni alın' dedi. Taha işten çıktığını söyleyerek kendisini almamızı söyledi. Taha'yı aldım. Birlikte bana ait olan Cem T. T.'nin oturduğu eve gittik. Ben Taha'ya bu olaydan bahsetmedim. Silahın nerede olduğunu bilmiyorum. Yarım saat sonra polisler bizi evde yakaladılar. Cep telefonunu kavga olduğu için teslim edemedim. Ateş ederken hedef gözetmedim. 15-20 metre mesafe vardı. Çok pişmanım. Üzgünüm" dedi.
'MUHARREM BANA SERT BİR CİSİMLE VURDU'
Sanık Sonkan G. ise savunmasında "Suç tarihinde saat 21:30 civarında arkadaşım Asilcan ile birlikteyken abim Atakan'ın araması üzerine ismini hatırlayamadığım restorana gittik. Birlikte yemek yedik, alkol aldık. Saat 23:30-00:00 civarında restorandan kalktık. Abim Atakan kendisine ait araçla önden giderek bariyerlerden çıktı ve ilerledi. Biz de diğer araçla ilerlerken önümüzde bir araç durdu. Bu araç maktulün aracıydı. Aracı çekmesini istedik. Maktul aracı çekmeyeceğini söyleyerek 'Bekleyeceksiniz lan' diyerek bize küfür etti. Daha sonra ben araçtan indim. Maktulle aramızda arbede yaşandı. Maktul önce gözüme yumruk attı. Sonra kafama vurdu. Beni kolunun altına sıkıştırdı, vurmaya devam etti. Eliyle değil de bana sert bir cisimle vurduğunu tahmin ediyorum. Çünkü darbeleri çok sertti. Yüzümün üst tarafı kanadı, kafam şişti. Beni nasıl kurtardıklarını hatırlamıyorum. Araca binip abim Atakan'ın aracının bulunduğu yere gittik. Bu sırada ben abimi telefonla arayıp olanları anlatmadım. Abimin aracının yanına gittiğimizde abim gözümün üzerindeki yarayı görerek bana ne olduğunu sordu. Ben de maktulle kavga ettiğimizi söyledim. Sonra Asilcan'da bulunan maktulün telefonu çaldı. Abim 'Adamın telefonunu neden aldınız' dedi. Ben kavga sırasında maktulün telefonunu Asilcan'ın aldığını görmedim. Asilcan telefonu yerde gördüğünü, bizim olduğunu düşünerek aldığını söyledi. Çalan telefona abimin cevap verip vermediğini hatırlamıyorum. Ben, abim Atakan, Asilcan abimin aracına binerek tekrar bariyerlerin bulunduğu bölüme gittik. Maktulü ben görerek burada diye işaret ettim. Maktul yanında İspark görevlisiyle bekliyordu. Ben araçtan indim. Maktulle aramda yeniden arbede yaşandı. Benim kafama, gözüme yine sert darbelerle vurdu. Maktul beni koltuğunun altına almıştı. Sonra silah sesi duydum. Silahla kimin ateş ettiğini görmedim. Korktum araca bindik. Aracı abim Atakan kullanıyordu. Araçta silah olduğunu biliyorduk. Asilcan da biliyordu. Çünkü bu aracı dönem dönem biz de kullanıyorduk. Silahın çoğunlukla aracın sağ koltuğunun altında olduğunu ben de Asilcan da biliyorduk. Biz yoldayken Taha ile Atakan telefonla konuştu. Biz zaten Taha ile o gün buluşacaktık. Taha ile buluşmadan önce olayları anlatmadık. Buluştuktan sonra benim alnımdaki yarayı gördüğü için ne olduğunu sordu ben de kavga ettiğimizi söyledim. Maktulün yaralandığını görmedik. Araçtan inerek maktule tekme atmadık" dedi.
SANIK KESKİN: HİÇBİR ŞEYDEN HABERİM YOKTU
Sanık Taha Keskin ise savunmasında "Suç tarihinde saat 00:00 sıralarında Atakan'a şarjımın bittiğini, yaklaşık 1 saat sonra Avcılar Cihangir mahallesinde bulunan teyzemlerde olacağımı belirten mesaj gönderdim. Saat 01:30 sıralarında Atakan'ın telefonundan Sonkan beni aradı. Cihangir mahallesine geldiğini söyleyerek benden konum istedi. Kendisine konum gönderdim. Araca bindiğimde Sonkan'ın alın kısmında yara bulunduğunu gördüm. Sebebini sorduğumda kavga ettiklerini söylediler. Üçü de çok fazla alkollüydüler. Hatta Atakan'a aracı kullanmayı teklif ettim ancak kabul etmedi. Araçta silah görmedim. Eve girdikten kısa süre sonra evden içecek almak amacıyla çıktığımda polisler beni yakaladılar ve durumdan bu şekilde haberdar oldum. Telefonda veya yüz yüze geldiğimizde Atakan, Sonkan veya Asilcan bana bu olaydan bahsetmemişlerdi. Yakalanma anında polislerden kaçmadım. Sadece bana silah doğrulttukları için korkarak birkaç adım geri attım" diye konuştu.
TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ
Muharrem Can Kurtuluş'un öldürülmesine ilişkin görülen davada sanıklardan Taha Keskin adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Sanıklar Atakan G., Sonkan G. ve Asilcan A.'nın ise tutukluluk halinin devamına karar verilerek duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
İDDİANEMEDEN
Olay, 14 Aralık 2024 gece saatlerinde bir restoranda başladı. İddiaya göre Atakan G., Sonkan G., Asilcan A. ile arkadaşları M.T. ve S.S. Beylikdüzü Yakuplu Mahallesi'nde bulunan bir restoranda birlikte alkol aldı. Gece 00.27 sıralarında restorandan ayrılan grup otoparka geçti. Burada Sonkan Gökmen ve Asilcan Aras, M.T.'nin aracına binerken, Atakan G. ve Selin S. başka bir araca geçti. Otoparkta, Muharrem Can Kurtuluş'un bulunduğu aracı gören Sonkan G. 'Bu ne yapıyor' diyerek araçtan indi ve Asilcan A. ile birlikte Kurtuluş'un yanına yöneldi. İkili, Muharrem Can Kurtuluş'a saldırarak cep telefonunu gasp etti. Maktül, daha sonra tanık Erkan Alkış'tan yardım istedi. Alkış, kendi cep telefonundan Kurtuluş'un numarasını aradı. Telefonu açan Atakan Gökmen'in maktule küfür ederek nerede olduğunu sorduğu belirtildi. Bir süre sonra Atakan Gökmen, Sonkan G. ve Asilcan A., tekrar Muharrem Can Kurtuluş'un yanına gitti.
İddiaya göre Asilcan A., araçta bulunan tabancayı Atakan Gökmen'e verdi. Atakan Gökmen, bu tabanca ile Muharrem Can Kurtuluş'a 6-7 el ateş etti. Göğüs bölgesinden vurulan Kurtuluş, sağlık ekiplerince hastaneye kaldırıldı ancak hayatını kaybetti. Saldırı sonrası şüpheliler olay yerinden kaçtı. Atakan G., arkadaşı Taha Keskin'i arayarak yardım istedi. Asilcan A. ve Sonkan G. aracın yanında yakalanırken, kaçmaya çalışan Atakan Gökmen ve Taha Keskin de kısa sürede gözaltına alındı. Evde yapılan aramada Muharrem Can Kurtuluş'a ait cep telefonu, olayda kullanılan tabanca ve bir miktar uyuşturucu madde ele geçirildi. Sanık Atakan Gökmen, Sonkan Gökmen ve Asilcan Aras hakkında "kasten öldürme' suçundan müebbet, 'Silahla geceleyin birden fazla kişiyle yağma' suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapsi isteniyor. Ayrıca Atakan G. hakkında 'Ruhsatsız silah taşıma' suçundan 2 yıldan 4 yıla hapsi istendi. Taha Keskin hakkında ise 'Suçluyu kayırma' suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. (DHA)
Görüntü Dökümü
----
ARŞİV
=========
9- BAYRAMPAŞA'DA SOSYAL MEDYADAN TANIŞTIĞI İKİ KADINI GASBETTİ
İSTANBUL, (DHA)- Bayrampaşa'da sosyal medyadan tanıştığı iki kadını silahıyla darbederek cep telefonunu ve cüzdanını gasbetti. Şüpheli kısa sürede yakalanırken, hırsızın kadına silahın kabzasıyla vurup kaçtığı anlar güvenlik kamerasına yansıdı.
4 Mayıs Pazar günü saat 16.10 sıralarında ve 11 Mayıs Pazar günü saat 16.30 sıralarında meydana geldi. İlk olayda bir kişi, sosyal medyada tanıştığı kadının isteği üzerine evine gitti. Yıldırım Mahallesi'ndeki eve giden kişi, silah kabzasıyla kadının kafasına vurarak cep telefonunu ve cüzdanını gasbetti. Aynı kişi, ilk olaydan bir hafta sonra yine sosyal medyadan tanıştığı başka bir kadının evine giderek gasbetti. Kadının cep telefonunu ve cüzdanını çalan hırsız oradan hızla kaçtı. Olayların ardından inceleme başlatan polis ekipleri, güvenlik kameralarının kayıtlarını inceledi. Şüphelinin Azerbaycan uyruklu M.G. (27) olduğu belirlendi. Ekipler, şüpheliyi Atışalanı Caddesi'nde 17 Mayıs'ta silahıyla birlikte yakalayarak gözaltına aldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyede sevk edilen şüphelinin tutuklandığı öğrenildi. Öte yandan hırsızın kadına silahın kabzasıyla vurup kaçtığı anlar ise güvenlik kamerasına yansıdı. (DHA)
Görüntü Dökümü:
-----------------------
Şüphelinin kadını gasbetmesi
=========
10- BEYOĞLU'NDA MİNİBÜSÜN YOLUN KARŞISINA GEÇMEYE ÇALIŞAN YAYAYA ÇARPTIĞI ANLAR KAMARADA
Hasan YILDIRIM / İSTANBUL, (DHA)- BEYOĞLU'nda geri geri gelen minibüs yolun karşısına geçmeye çalışan kadına çarptı. Kadının aracın altında kalmaktan son anda kurtulması bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı.
Kaza, Beyoğlu Bülent Demir Caddesi'nde saat 11.40'ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 34 EOC 496 plakalı kapalı kasa minibüs sürücüsü Bayram A. geri geri gelirken yolun karşısına geçmeye çalışan yayaya çarptı. Kadına çarptığını fark etmeyen sürücüyü esnaf uyararak durdurdu. Yere düşerek yaralanan Sevim Ateş, esnafın yardımıyla aracın altından kurtarıldı. Yaralı kadın, ambulansla hastaneye kaldırıldı.
KAZA ANI KAMERADA
Kaza anı ise bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, geri manevra yapan minibüs sürücünün yayayı fark etmeyip çarptığı anlar görülüyor. Yere düşen kadının yardımına ise esnaf yetişiyor.
'BİZ YARDIM EDİP ÇIKARDIK'
Kadının yardımına koşan esnaf Emir Küçüksindir, "Ben burada arkadaşlarla muhabbet ediyordum. Aracın geri geri geldiğini gördüm. Seslendim, durdurmaya çalıştım ama camları kapalıydı duymadı. Bir arkadaş camdan müdahale ederek uyardı ama teyze aracın altında kalmış bulundu. Zamanında durdu. Biz yardım edip çıkardık. Ambulansa bindirdik. Umarım sağlık durumu iyidir" dedi.
Görüntü Dökümü:
--------------------
(Güvenlik kamerası)
Minibüsün geri gelerek kadına çarpması
Esnafın yardıma koşması
(Aktüel görüntü)
Olay yerinden görüntü
Esnaf ile röp.
=====
11- UÇAKTA 'BOMBA' ŞAKASI YAPAN 3 YOLCU KARA LİSTEYE ALINDI
İbrahim YILDIZ/İSTANBUL, (DHA)- ANKARA-Diyarbakır seferini yapmaya hazırlanan AJet'e ait yolcu uçağında 'bomba' kelimesini kullandığı için gözaltına alınan 3 yolcu, havayolu şirketi tarafından kara listeye alındı.
Esenboğa Havalimanı'nda meydana gelen olayda sabah saat 08.00 sıralarında Diyarbakır seferini yapmaya hazırlanan AJet Havayolları'na ait uçak yolcu alımını tamamladı. Edinilen bilgiye göre, kalkış için son hazırlıkları yapan uçakta bulunan 3 yolcu kendi arasında bomba kelimesini kullanarak şakalaşmaya başladı. Bunun üzerine uçuşta görevli kabin görevlisi durumu pilota bildirdi. Polis, uçakta bomba araması yaparken, gözaltına alınan 3 yolcu ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. İdari para cezası verilen yolcular hakkında havayolu şirketi hakkında hukuki sürecin başlatıldığı ve kara listeye eklendiği öğrenildi. (DHA)
========================
12- DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI DURAN, İSTANBUL'DA TÜRKİYE-SİERRA LEONE YATIRIM FORUMU'NA KATILDI
İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL'da düzenlenen Türkiye - Sierra Leone Yatırım Forumu'na katılan Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran, Sierra Leone Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Timothy Musa Kabba ile görüştü.
Türkiye - Sierra Leone Yatırım Forumu İstanbul'da düzenlendi. Forum öncesi Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran ve Sierra Leone Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Timothy Musa Kabba görüşme gerçekleştirdi. Dışişleri Bakanlığı görüşmenin ardından açıklama yaptı. Açıklamada, "Bakan Yardımcımız Türkiye'nin Sierra Leone'nin önde gelen ticaret ortakları arasında yer aldığına dikkat çekerek, iki ülke Cumhurbaşkanlarının ortaya koydukları güçlü siyasi irade çerçevesinde ticaret hacmimizin 500 milyon dolara ulaşmasını hedeflediğimizi vurguladı." ifadelerine yer verdi.
==========================
13- GAZETECİ SEDEF KABAŞ'IN 'HALKI YANILTICI BİLGİYİ ALENEN YAYMA' SUÇUNDAN 3 YILA HAPSİ İSTENDİ
Leyla YILDIZ / İSTANBUL, (DHA)- Gazeteci Sedef Kabaş'ın sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşım nedeniyle 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi istendi.
Gazeteci Sedef Kabaş'a 8 Şubat 2024 tarihinde sosyal medya platformu X üzerinden, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan hakkında yaptığı bir paylaşım nedeniyle 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçundan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Hazırlanan iddianamede, Kabaş'ın paylaşımında, Karahan'ın seçimden sonra elektrik ve doğal gaza zam gelebileceği yönünde bir sözünü paylaştığı belirtildi. Yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçuna yönelik paylaşım yapıldığı, ihbar üzerine soruşturmanın başlatıldığı yer aldı. Gazeteci Sedef Kabaş'ın paylaşımı üzerine Dezenformasyonla Mücadele Merkezi 12 Şubat 2024 tarihinde yaptığı paylaşımda, "olaya ilişkin söz konusu söylemler Merkez Başkanı tarafından ifade edilmedi, doğru bilgi değildir." dediği iddianamede yer aldı.
'HALKI YANILTICI BİLGİYE SEVK ETME AMACIM YOKTUR'
Şüpheli Sedef Kabaş savcılığa verdiği ifadede, "Sosyal medya paylaşımım bizzat benim ürettiğim paylaşım değildir. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın zamlar hakkındaki bir cümlesini tırnak içerisinde yaptığım bir paylaşımdır. Herhangi bir ekleme olmaksızın basın ve ifade özgürlüğü kapsamında bu haberi kendi sayfamda paylaştım. Kesinlikle yalan bilgiyi paylaşma, çarpıtma, halkı yanıltıcı bilgiye sevk etme amacım yoktur. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.
CEZA İSTEMİ
Kabaş hakkında, 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianame Anadolu Asliye Ceza Mahkemesince kabul edildi. Kabaş'ın önümüzdeki günlerde yargılanması bekleniyor.
==========
14 - ATAŞEHİR'DE SEYİR HALİNDEKİ OTOMOBİL ALEV ALEV YANDI
Mert ORDU/İSTANBUL,(DHA)- ATAŞEHİR'de seyir halindeki bir otomobilde yangın çıktı. İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle yangın kısa sürede söndürülürken otomobil kullanılamaz hale geldi.
Yangın, saat 16.00 sıralarında Site Mahallesi Çamlıca Bağlantı Yolu'nda seyir halindeki otomobilde çıktı. 34 MMC 653 plakalı otomobil, henüz belirlenemeyen bir nedenle yanmaya başladı. Alevlerin kısa sürede büyümesiyle çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri, müdahale ettikleri yangını kısa sürede kontrol altına aldı. Otomobilin kullanılamaz hale geldiği yangında polis ekipleri çevrede güvenlik önlemi alarak bağlantı yolunu trafiğe kapattı. Yolda uzun araç kuyrukları oluştu.Ölen ya da yaralananın olmadığı yangının çıkış nedeniyle ilgili inceleme başlatıldı.(DHA)
Görüntü Dökümü
-------------------
(Cep telefonu)
-Yanan araçtan görüntü
(Aktüel)
-İtfaiye ekiplerinin müdahalesi
-Polis ekiplerinden görüntü
-Genel ve detay görüntüler
========
15- TUZLA'DA FABRİKADA ÇIKAN YANGIN İTFAİYE EKİPLERİ TARAFINDAN SÖNDÜRÜLDÜ
İsa ALMAÇAYIR / İSTANBUL, (DHA)- TUZLA'da taş öğütme fabrikasında jeneratörden çıkan yangın fabrikanın dış cephesine sıçradı. İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle yangın büyümeden söndürüldü.
Tepeören Mahallesi Öz Vatan Caddesi'nde bulunan taş öğütme fabrikasında saat 16:20 sıralarında yangın çıktı. İhbar üzerine olay yerine itfaiye ve polis ekibi sevk edildi. Polis ekipleri yangın nedeniyle caddeyi trafiğe kapattı. Fabrikanın bahçesinde bulunan jeneratörlerden çıkan yangın kısa sürede fabrikanın dış cephesine de sıçradı. İtfaiyenin çalışması sonucunda yangın kontrol altına alındı. Yangında ölen ya da yaralanan olmazken fabrikada hasar meydana geldi. Polis yangınla ilgili çalışma başlattı.
Görüntü Dökümü:
-----------------
-Yangından görüntüler
-İtfaiyenin müdahalesi
-Genel görüntüler