Geri Dön
İstanbul DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

1- İLETİŞİM BAŞKANI FAHRETTİN ALTUN: HAKİKAT GEÇİŞTİRİLEMEZ

Ahmet YEŞİLMEN- Uğur ŞAHİN / İSTANBUL, (DHA)- İLETİŞİM Başkanı Fahrettin Altun, 'Bâb-ı Âli Okulu: 21. Yüzyılda Dezenformasyon Tehdidi ve İletişim Stratejileri' programına katıldı. Programda konuşan Altun, "Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin vefatı sonrası yapılan dezenformasyonlarda gördük. Sizlerin de bildiği üzere, İran Cumhurbaşkanı'nın vefatı üzerine, daha önce görevde olan başka ülke liderlerinin vefatında yapıldığı gibi bir günlük yas ilan ettik. Bunun akabinde, bazı medya organlarında İran Cumhurbaşkanının vefatı için milli yas ilan edilirken 6 Şubat depreminde milli yas ilan edilmediğine ilişkin yalan haber dolaşıma sokuldu. Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin, iddianın dezenformasyon olduğunu, 6 Şubat depremlerinde 7 gün milli yas ilan edildiği yönündeki bilgilendirmesini ana haber spikeri ile paylaştı ve o da yalan haberini düzeltti. Düzeltmek zorunda kaldı. Fakat özür dilemedi. Geçiştirdi. Halbuki hakikat geçiştirilmez" dedi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığı tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen 'Bâb-ı Âli Okulu: 21. Yüzyılda Dezenformasyon Tehdidi ve İletişim Stratejileri' programına katıldı. İletişim Başkanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü'nde düzenlenen programa öğrenciler yoğun ilgi gösterdi.

"DİJİTAL MEDYA DÜZENİ İÇİNDE YENİ YENİ TEHDİTLERLE KARŞILAŞIYORUZ"

Programda konuşan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Dijital medya düzeni içinde yeni yeni tehditlerle, meydan okumalarla karşılaşıyoruz. Kuşkusuz bu meydan okumaların en büyüğü hakikatin sıradanlaşmasıdır. Hakikat krizidir. Bu krizi, bu meydan okumayı besleyen başlıca unsur ise çağımızın vebası haline gelen dezenformasyondur. Biz tam da bu nedenle bu seneki Bâb-ı Âli Okulu programımızın ana temasını '21. Yüzyılda Dezenformasyon Tehdidi ve İletişim Stratejileri' olarak belirledik. Program boyunca dezenformasyonun iletişim stratejilerindeki, diplomatik ilişkilerdeki, siyasal ve sosyal süreçlerdeki olumsuz etkileri etraflıca ele alınacak ve elbette dezenformasyonla mücadele stratejileri de alanında uzman isimlerce ortaya konacak" dedi

"OTOKRATİK YAPILARIN KENDİLERİNE ALAN AÇMALARI SONUCUNU DOĞURUR"

Altun "Biz, bu türden programlarla hatırı sayılır bir süredir dezenformasyon tehdidine dikkat çekerken, yabancı hükümetler ve uluslararası kuruluşlar da bu tehlikeyi ve onunla mücadeleyi gündemlerine almaya başladı. Örneğin, Dünya Ekonomik Forumu 'dezenformasyon'un gelecekte savaş, olağanüstü hava koşulları ve enflasyon gibi tehlikelerden daha büyük bir küresel tehdit olacağı öngörüsünde bulunuyor. Yine Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, dezenformasyonu insan haklarına zarar veren başlıca etmenlerden biri olarak yansıtmaktadır. Dezenformasyon, sebebiyet verdiği hakikat kriziyle modern toplumların bugün gerçek anlamda bir demokrasi krizi yaşamasının da müsebbibidir. Demokrasi, özgür bireylerin siyasal alana serbestçe katılmaları ve doğru bilgilerle siyasal karar alma süreçlerine yön vermeleriyle teşekkül eden, işleyen bir sistemdir. Eğer ki bireylerin bilgi kaynakları manipüle edilir ve yalan içerikler bireyleri etki altına alırsa bu takdirde siyasal özneden değil, manipüle edilmiş medya tüketicisinden bahsetmek durumunda kalırız. Bu da her şeyden önce toplumların kendi kaderine hükmetme, kendi geleceklerini şekillendirmelerine yönelik sağlıklı bir ortak irade geliştirmelerine engel olur. Ve bütün bunlar demokratik sistemler yerine otokratik yapıların kendilerine alan açmaları sonucunu doğurur" şeklinde konuştu.

"HAKİKAT GEÇİŞTİRİLEMEZ"

Dezenformasyon ürünü haberlere sık sık rastlanıldığını dile getiren Altun, "Ne yazık ki ulusal ve uluslararası medya ve iletişim süreçlerine baktığımız zaman dezenformasyon ürünü haberlere sık sık rastlıyoruz. Bunu en son İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin vefatı sonrası yapılan dezenformasyonlarda gördük. Sizlerin de bildiği üzere, İran Cumhurbaşkanı'nın vefatı üzerine, daha önce görevde olan başka ülke liderlerinin vefatında yapıldığı gibi bir günlük yas ilan ettik. Bunun akabinde, bazı medya organlarında İran Cumhurbaşkanının vefatı için milli yas ilan edilirken 6 Şubat depreminde milli yas ilan edilmediğine ilişkin yalan haber dolaşıma sokuldu. Mesela geçmişte, 6 Şubat için 'Cumhurbaşkanı millî yas ilan etti' diye haber yapan bir medya organı, çekinmeden 'Depremde ilan edilmeyen yas niye şimdi' manşeti attı. Bir televizyondaki ana haber spikeri ise, izleyicilerinin gözünün içine baka baka ne yazık ki bu yalanı tekrarladı. Neyseki tam yayın esnasında programın editörü Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin, iddianın dezenformasyon olduğunu, 6 Şubat depremlerinde 7 gün milli yas ilan edildiği yönündeki bilgilendirmesini ana haber spikeri ile paylaştı ve o da yalan haberini düzeltti. Düzeltmek zorunda kaldı. Fakat özür dilemedi. Geçiştirdi. Halbuki hakikat geçiştirilmez" ifadelerini kullandı.

"İSRAİL SUÇLARI GİZLEMEK İÇİN DEZENFORMASYONU SİLAH OLARAK KULLANDI"

Hakikatin sesi kısılmasın diye mücadele ettiklerini belirten Altun, "Batı üniversitelerindeki İsrail zulmüne direnen öğrenciler, Filistin'i tanıdığını ilan eden ülkeler bu umudun diri olduğunun en büyük nişanesidir. İsrail, Gazze'de 230 gündür işlediği suçları örtmek için dezenformasyonu bir silah olarak kullandı. 45 bin çocuk, kadın, yaşlıyı katleden İsrail, dezenformasyon bombardımanıyla hakikati de katletmeye çalıştı. Lakin Hakikatin gür sedası galip geldi, geliyor, gelecek. Bütün baskılara rağmen üniversitelerde İsrail'in soykırımına tepkiler devam ediyor" dedi.

Görüntü Dökümü:

------------------

-Fahrettin Altun konuşması

===================

2- BAĞCILARDA İKİ GRUP ARASINDA SİLAHLI ÇATIŞMA

Özgür EREN/İSTANBUL, (DHA) - BAĞCILAR'da iki grup arasında, sokak ortasında silahlı çatışma çıktı. Çatışmada bir kişi yaralanırken çok sayıda ev ve park halindeki araca kurşun isabet etti.

Olay, saat 23.00 sıralarında, Yenigün Mahallesi 648 Sokak'ta meydana geldi. İddiaya göre; silahlı iki grup, cadde üzerinde karşılaşınca birbirlerine ateş etmeye başladı. 648 Sokak'ta başlayan 644 Sokak'ta son buldu. Çatışmada bir kişi yaralanarak yere düştü. Taraflar ara sokaklardan kaçarak uzaklaştı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Yaralanan kişi, ambulansla hastaneye götürülürken polis ekipleri, 648 ve 644 Sokak'ta çok sayıda eve ve araca kurşun isabet ettiğini belirledi. Olay yerinde, 40 adet boş kovan ve 2 adet mermi buldu. Polis, sokak ve çevresinde güvenlik kameralarını incelemeye alarak şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı.

Çatışmanın başlamasıyla vatandaşların yaşadığı panik anları ve çatışma sonrası tarafların olay yerinden kaçışı, güvenlik kamerasına yansıdı.

Sokakta ikamet eden Ayfer Danış, "Dün akşam burada çatışma çıktı. 3 tane genç vardı burada. Bir şey olacağını biliyorduk. Bir kişi vardı, diğerleri ona ateş ediyordu, o da aşağıya doğru kaçıyordu. Bizim evimize de kurşun isabet etti. Akşam çok korktuk" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

------------------------

Güvenlik Kamerası

-Çevredekilerin kaçışması

-Çatışanların motosiklet ile kaçması

Aktüel

-Evlere ve araçlara isabet eden mermilerin izleri

-Sokaktan detay görüntü

-Araçların çekilmesi

-Ayfer Danış ile röportaj

===================

3- SULTANGAZİ'DE OTO LASTİK DÜKKÂNINA 10 GÜN ARAYLA İKİNCİ SİLAHLI SALDIRI KAMERADA

Baran AKKAYA- Emin YEŞİL / İSTANBUL, (DHA)- SULTANGAZİ'de bir oto lastik dükkânına 10 gün arayla iki kez silahlı saldırı düzenlendi. İlk saldırı sonrası güvenlik kamerası taktırtan dükkân sahibi İsmail Fırat, " İlk olay ayın 15'inde ikinci olaydan 10 gün önce oldu. İkincisi de ayın 22'sinde saat 04.00 sıralarında cama sıkıp gitmişler. Kimseyle bir husumetimiz, kavgamız yok" dedi. İkinci silahlı saldırı kameraya yansıdı.

Sultangazi Uğur Mumcu Mahallesi Orhangazi Caddesi'nde bulunan bir oto lastik dükkânına 22 Mayıs Çarşamba saat 04.00 sıralarında silahlı saldırı düzenlendi. Aynı dükkana 10 gün önce kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından bir kere daha silahlı saldırı düzenlenmişti. Dükkân sahibi İsmail Fırat 10 gün önce gerçekleştirilen silahlı saldırı sonrası dükkâna güvenlik kamerası taktırdı. İsmail Fırat'ın dükkanına 22 Mayıs Çarşamba gecesi yüzü maskeli bir kişi tarafından yeniden saldırı düzenlendi. Şüpheli, saldırının ardından hızla olay yerinden uzaklaşırken, saldırı anı iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Bunun üzerine İsmail Fırat karakola giderek yeniden şikâyetçi oldu. İkinci saldırının ardından iş yerinin camlarındaki kurşun izleri dikkat çekti.

SALDIRI KAMERADA

İlk olaydan 10 gün sonra 22 Mayıs Çarşamba gecesi gerçekleştirilen silahlı saldırı güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, yüzü maskeli bir kişinin caddede yürüyerek dükkana doğru geldiği, ardından oto lastik dükkanına yaklaşarak silahla ateş ettiği görülüyor. Şüpheli birkaç el ateş ettikten sonra hızla olay yerinden uzaklaşıyor.

"SULTANGAZİ'DE BU TİP OLAYLAR ÇOK OLMAYA BAŞLADI"

İsmail Fırat, "İlk olay ayın 15'inde ikinci olaydan 10-15 gün önce oldu. Olayın ikincisi de ayın 22'sinde sabaha karşı saat 04.00 sıralarında cama sıkıp gitmişler. Aslında çok soran oldu ama kimseyle bir husumetimiz bir kavgamız bir gürültümüz yok. Düşünüyorum ve bir sonuca varamadım onunla ilgili, husumetlim yok ama. Tabi şikâyetçi oldum. İlk cama sıktıkları zaman polis arkadaşları aradım, gelmeleri uzun sürmedi 10 dakika içinde buradalardı. İşlemlerini yaptılar olay yeri inceleme ekipleri geldi, kurşunu buldular daha onunla ilgili bir geri dönüş olmadı. İkinci olayda aynı şekilde çağırdım geldiler karakolda çok bekletildim yoğunluk vardı. Benimle ilgilenemediler, o şekilde çıktım doğru dürüst ifade de veremedik. İlk olaydan sonra hemen kamera taktırdım, kameranın hemen üzerine geldi olay bir gün sonra sıkmışlar. Sultangazi'de bu tip olaylar çok olmaya başladı, herkesin canını sıkıyor" dedi.

Görüntü Dökümü

--------------------

-Saldırı anı güvenlik kamerası

-Oto lastik dükkânı sahibi İsmail Fırat ile röportaj

-Camlara isabet eden mermi izleri

-Genel ve detay görüntüler

===================

4- SARIYER'DE TAKSİCİYİ ÖLDÜREN ŞÜPHELİYE AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET VE 13 YIL HAPİS

Oğuzhan UYSAL / İSTANBUL, (DHA)- Sarıyer'de taksi şoförü Yaşar Yanıkyürek'i öldürdükten sonra taksiyle kaçan İran uyruklu sanık Yoosef Bagherian Gharehtapeh hakkında ilk duruşmada karar çıktı. Yoosef Bagherian Gharehtapeh ağırlaştırılmış müebbet ve 13 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldı.

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Yoosef Bagherian Gharehtapeh, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Duruşmada maktul Yaşar Yanıkyürek'in ailesi ile taraf avukatları hazır bulundu.

"CANİCE BİR CİNAYET İŞLENMİŞTİR"

Duruşmada söz verilen taksici Yaşar Yanıkyürek'in oğlu, "Canice bir cinayet işlenmiştir. Hatırlamaması mümkün değil. Her şeyi planlı ve bilerek bir cinayet işlemiştir. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum" dedi. Mütalaasında Cumhuriyet savcısı sanığın cezalandırılmasını istedi.

"30 TANE HAFIZA İLACI KULLANDIĞIM İÇİN HATIRLAMIYORUM"

Duruşmada savunma yapan sanık Yoosef Bagherian Gharehtapeh, "Ülkeye kaçak yolla girmedim. Ben 30 tane hafıza ilacı kullandığım için olayı hatırlamıyorum. Olaydan sonra tüm ilaçları aldılar, beni dövdüler. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Birçok şeyi hatırlamıyorum. Araca bindiğimizi hatırlıyorum. Beni çok dövdüler bir şey hatırlamıyorum. İlaçlarımı da aldılar" dedi.

AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET VE 13 YIL HAPİS

Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Yoosef Bagherian Gharehtapeh'in, 'nitelikli kasten öldürme' ve 'silahla yağma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 13 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Mahkeme, sanığın samimi pişmanlık göstermediğini değerlendirerek cezada herhangi bir indirim uygulamadı. Mahkeme hakimi karardan sonra Yaşar Yanıkyürek'in ailesine, "Ölüyü geri getirmez. Allah gani gani rahmet eylesin" diyerek başsağlığında bulundu.

İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Yoosef Bagherian Gharehtapeh hakkında 'Tasarlayarak kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve 'Silahlı yağma' suçundan ise 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edilmişti.

Görüntü dökümü

---------

-Arşiv

===================

5- ÇOCUK HEKİMLERİNİN İSYANI: İMAM BİLE VİTAMİN VEYA GIDA TAKVİYESİ ÖNERİYOR

Özlem YURTÇU KARABULUT, Güven USTA / KKTC (DHA) Türk Pediatri Kurumu Derneği'nin (TPK) 22-26 Mayıs tarihleri arasında KKTC'de gerçekleştirdiği 59'uncu Türk Pediatri Kongresi'nde düzenlenen basın toplantısında, çocuklarda ezbere kullanılan gıda takviyeleri, vitaminler vb ile aşı karşıtlığı konusundaki tehlikelere dikkat çekildi. TPK Yönetim Kurulu'ndan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, "Tıpkı aşı karşıtlığında olduğu gibi bu konuda da kontrolsüz bir yayılım var. Yüzde 99'u doktor olmayan kişiler. İçlerinde imam bile var. 'Bunu içirin çocuğunuza iyi gelecek, şu takviyeyi herkes kullansın' vs. Doktorlar linçleniyor, bu konuşanların kim olduğuna bile bakılmıyor. Her çocuk magnezyum kullanmalı diyor biri. Gıda takviyesi diye geçtiği için çok güvenli sanılıyor. Oysa yetişkinlerde bile karaciğere, böbreğe, kemiklere zarar verebiliyor" dedi.

Türkiye ve dünyadan 2 bine yakın çocuk hekiminin katıldığı 59'uncu Türk Pediatri Kongresi'nde "Çocuklar Masumdur" ana teması ile çocuk sağlığı ve hastalıklarıyla ilgili son bilimsel gelişmeler masaya yatırıldı. Türk Pediatri Kurumu Derneği (TPK) tarafından 22-26 Mayıs tarihleri arasında KKTC'de gerçekleştirilen kongrede öne çıkan konular arasında çocuklardaki beslenme bozuklukları, aşı karşıtlığının tehlikeleri ve ezbere kullanılan vitamin, gıda takviyelerinin yaratacağı riskler yer aldı. Düzenlenen basın toplantısına, TPK Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, TPK Yönetim Kurulu Üyesi ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Özgür Kasapçopur, TPK Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Fügen Çullu Çokuğraş, Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, Prof. Dr. Çiğdem Aktuğlu Zeybek, Prof. Dr. Ömer Faruk Beşer, Prof. Dr. Cengiz Candan ile Prof. Dr. Nur Canpolat katıldı.

"HER ÇOCUĞA VİTAMİN GEREKLİ DİYE BİR ŞEY YOK"

Prof. Dr. Fügen Çullu Çokuğraş, çocuklarda yetersiz beslenme tehlikesine dikkat çekerek hastanede yatan çocuk hastalar arasında yapılan bir araştırmadan bahsetti ve "Beslenme yetersizliği oranları yüzde 11 ila 16 arasında kilo ve boy açısından malnütrisyon (yeteriz beslenme) mevcuttu. İlk 5 yaş çok önemli beslenme bozukluğu açısından. İlk 5 yaşta olan beslenme bozukluğu, daha sonraki hayatındaki birçok hastalık için son derece önemli bir kriter. Bu, sadece büyüme, gelişmeyle ilişkili değil. Nörolojik gelişimle, bağışıklık sisteminin gelişimiyle, daha ileride ortaya çıkabilecek olan birtakım hastalıklarla ilişkili. Sadece kilo değil, kaliteli kilo önemli gelecekteki hastalıklar açısındanö dedi. Çocuklara ezbere vitamin verilmemesi gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Çokuğraş, "Bebeklerde ilk 2 yaşına kadar ve daha sonra da kışları D vitaminli mutlaka kullanıyoruz. Türkiye'deki annelerde demir eksikliği olması nedeniyle, 4'üncü aydan sonra mutlaka demir damlasına başlayın diyoruz. Ondan sonra ise 'Mutlaka kullanın' dediğimiz hiçbir şey yok. Vitaminler herkes için kullanılması gereklidir diye bir şey yok. Eksiklik var ise, beslenme bozukluğu var ise o zaman evet" diye konuştu.

DOKTOR LİNÇLENİYOR NE OLDUĞU BİLİNMEYENLERE İNANILIYOR

Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım ise bu konuda sosyal medya üzerinden yayılan akımların çok büyük tehlike yarattığını belirterek şu uyarılarda bulundu: "Bu konuda da aslında aşı karşılığına benzer bir durum var. Şöyle ki, kontrolsüz bir yayılım var sosyal medyada. Yüzde 99'u doktor olmayan, başka başka kişiler. İçlerinde imam bile var! Bunu için çocuğunuza iyi gelecek, şunu almanız lazım, herkes bundan kullansın. Yani böyle bir tanımlama asla yok. Her çocuğun metabolizması birbirinden farklıdır. Şu takviyeyi herkes kullansın diye bir çıkarım asla olamaz. Ama instagram'da bizim de önümüze düşüyor. Bunu herkes içsin. Dediğim gibi imam da var, beslenme uzmanıyım diyen de var. 1 milyon takipçili olan influencer var. Ben kullandığım çok iyi geldi diyor, gönül rahatlığıyla herkes kullansın diye öneriyor. Bu platformlarda doktor linçlenirken bu önerileri yapanların kim olduğuna bakılmıyor. Aslında iş, çok tehlikeli boyuta gidiyor. Mesela geçenlere gördüm, her çocuk magnezyum kullanmalı diye bir açıklama var. Böyle bir dünya yok! Veya her çocuk balık yağı içmek zorunda değil. Balık yağı eşzamanlı kanamayı kolaylaştıran bir ürün. Çocuğun kanamalı bir hastalığı varsa bunu kullanamaz. Gıda takviyesi diye geçtiği için çok güvenli olduğu düşünülüyor ama kontrolsüz gıda takviyesi yetişkinlerde bile karaciğer disfonksiyonu, böbrekti hasarı veya kemikte bazı bulgulara yol açabiliyor. Bizim ülkemizde çok tehlikeli bir laf var: Ya bu bitkisel zaten"

"BOY KİLO NORMAL AMA TÜKETTİĞİ SADECE KARBONHİDRAT"

Prof. Dr. Ömer Faruk Beşer ise bu konuda ana kuralın aslında "hekim kontrolüö kuralı olması gerektiğini kaydederek Instagram'dan, YouTube'dan önümüze düşen bu gibi paylaşımlardan ailelerin uzaklaştırılması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Beşer, beslenme bozukluğunun sadece az beslenmekle ilişkili olmadığını da söyledi ve ekledi: "Çocuk alması gereken kaloriyi sadece ekmekten alıyor örneğin. Boyu, kilosu, görüntüsü normal gibi durabiliyor. Ama aslında orada da bozukluk var. Obezite veya yanlış içerikle beslenme söz konusu. Yani çocuğun boyu, kilosu iyi ama tükettiği sadece karbonhidrat. Yeteri kadar protein alamaması, büyümesi, zeka gelişimi, birçok fonksiyonu için alması gereken gıdayı alamaması durumu. Bunları da tespit etmek çok zor. Az veya fazla alımı tespit edebilmemiz lazım. Şimdiye dek yapılan çalışmalara baktığımızda yatan hastalar çocuklarda yüzde 11-16 arasında olan yetersiz beslenme oranı ayaktan başvuran çocuklarda da (deprem öncesinde) yüzde 5 ila 10 civarında. Depremden sonra bazı bölgelerde daha da kötüleşmiş olabilir bu durum"

"KORKUYORUZ ÇÜNKÜ ÇOCUK FLECİ DİFTERİ YENİDEN GELEBİLİR"

TPK Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş ise aşı karşıtlığının korkutucu boyutlara ulaştığını vurgulayarak şu bilgileri verdi: "Korkuyoruz çünkü ülkemizde aşılanma oranlarının düşmesi bir tarafa, yurdumuza aşısız gelen çok sayıda çocuğun, göçlerin olduğunu biliyoruz. Onlardan gelebilecek çocuk felçli difteri gibi çok ciddi, şimdilerde artık Türkiye'de görmediğimiz ama iyi önlem alınmazsa maalesef yakında tekrar karşılaşmak zorunda kalacağımız birtakım hastalıklar var. Çocuklar sadece ailelerin çocukları değil, bütün toplumun çocuğudur. Aşı karşıtlığı toplum sağlığını riske sokan davranıştır. Çocukluk çağı aşıları zorunlu hale gelmelidir. Aşısız çocukların okula alınmadığı ülkeler var. Onun için yasal zorunluluk haline getirilmelidir. Ben burada Sağlık Bakanlığı'na çok ciddi bir iş düştüğünü düşünüyorum. Bizler ne zaman aşıyla ilgili bir şey söylesek, inanılmaz bir linç yiyoruz. Sosyal medyada 'Sizin asacağız, keseceğiz, mahkemelerde sürdüreceğiz' bir sürü tehditle karşılaşıyoruz. Ama bakanlık yetkilileri bununla ilgili bizim yanımızda durmuyorlar. Daha yukarıdan, daha yüksek bir sesle, hatta birtakım yasalarla bunun önlenmesi gerekiyor"

"TARAMA KARŞITLARI DA EKLENDİ"

Prof. Dr. Çiğdem Aktuğlu Zeybek de aşı karşıtlığına topuk kanı tarama karşıtlığının da eklendiğini, bunun da bazı kalıtsal ve hasar bırakan hastalıkların erken tespiti açısından büyük bir tehlike yarattığını söyledi. Prof. Dr. Zeybek, "Tam aşılı çocukların oranı 2008'de yüzde 80,5, 2013'de yüzde 74,1 iken, 2018'de yüzde 66,9. 2023 daha açıklanmadı, bu oran çok daha düşecek büyük olasılıkla. Bu aşı karşıtlığına şu anda tarama karşıtlığı da eklendi. Topuk kanı karşıtları, kanlar alınmıyor, tanılar gecikiyor. Bunlar da sosyal medyada çok etkili oluyorlar. Bunlar, çocuğun sağlıklı gelişmesini engelleyecek olan bir takım tepkiler. Derhal ve hızla önlem alınması gerektiğini düşünüyorum" diyerek sözlerini noktaladı.

Görüntü dökümü:

----------

Prof. Dr. Fügen Çullu Çokuğraş açıklamaları

Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım açıklamaları,

Prof. Dr. Ömer Faruk Beşer açıklamaları,

Prof. Dr. Haluk Çokuğraş açıklamaları

Prof. Dr. Çiğdem Aktuğlu Zeybek açıklamaları,

===================

6- AVCILAR'DA MARKETLERDE SON KULLANMA TARİHİ GEÇEN GIDA ÜRÜNLERİ TOPLATILDI

İhsan DÖRTKARDEŞ/İSTANBUL, (DHA)- AVCILAR'da zincir market şubelerinde yapılan denetimlerde son kullanma tarihleri geçmiş çeşitli gıda ürünleri toplatıldı.

Avcılar Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, yapılan şikayetler üzerine Cihangir ve Denizköşkler Mahallesi'ndeki zincir market şubelerinde gıda ürünlerini denetledi. Ekipler, Cihangir'deki bir markette son kullanma tarihi geçmiş birçok ürün belirledi. Tarihi geçen peynir çeşitleri, kırmızı et ürünleri, tavuk, tatlı ve sütleri toplatılarak siyah iki torba içine koyuldu ve tutanakla market sorumlusuna teslim edildi. Zabıta Amiri Baki Sarıkaya bu ürünlerin soğuk ortamda saklanmasını ve gelecek olan Avcılar İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü görevlilerine teslim edilmesi gerekliğini hatırlattı. Öte yandan toplatılan ürünler arasında bulunan yufkanın 1 ay önce son kullanma tarihinin dolduğu belirlendi.

Denizköşkler Mahallesi'ndeki denetimde ise yine son kullanma tarihi geçmiş ürünler tespit edilerek tutanakla görevliye teslim edildi. Avcılar Tarım ve Orman Müdürlüğü görevlilerinin bayat ürünleri inceledikten sonra cezai işlem yapacağı ifade edildi. Denetimlerin devam edeceği açıklandı.

Görüntü Dökümü:

-------------------

-Zabıta aracı

-Zabıta memurları denetim yaparken

-Toplanan son kullanma tarihleri geçmiş ürünler

-Tutanak hazırlanırken

-Ürünler torbaya konularak mühürlenirken

-Toplanan ürünlerden görüntüler

-Genel ve detay görüntüler

İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Sıradaki Haber