Kartalkaya'da 78 kişinin öldüğü otel yangınına ilişkin davanın duruşmasında 4'üncü gün
Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği otel yangınına ilişkin 19'u tutuklu 32 sanığı yargılandığı davanın ilk duruşması 4'üncü günde devam ediyor. İlk 3 günde 24 sanık savunma yaparken, bugünkü duruşmada da diğer sanıkların savunma yapması bekleniyor.
Kartalkaya Kayak Merkezi'nde bulunan Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetti, 133 kişi yaralandı. Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri Halit Ergül, Emine Murtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu, Elif Aras, Emir Aras, Zeki Yılmaz, Ahmet Demir, Kadir Özdemir, Cemal Özer, Mehmet Salun ile Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun ve İtfaiye Eri İrfan Acar hakkında 78'er kez 'Olası kastla öldürme' suçu ile 'Olası kastla kasten yaralama' suçlarından toplam 1998'er yıla kadar hapis cezası istendi.
22 YIL 6'ŞAR AYA KADAR HAPİS İSTEMİ
İddianamede ayrıca otelin teknik personeli Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer ve Bayram Ütkü, mutfak personeli Reşat Bölük, Enver Öztürk ve Faysal Yaver, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ile Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ile İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ile Muharrem Şen, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ve eski Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel'in 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
İLK 3 GÜNDE 24 SANIK SAVUNMA YAPTI
Dava için Bolu Sosyal Bilimler Lisesi içerisinde yer alan spor salonu, 700 kişilik mahkeme salonuna dönüştürüldü. Mahkeme salonu, kamera sistemlerinden altyapısına kadar son teknoloji ile donatıldı. Duruşma öncesinde yoğun güvenlik önlemleri alınırken, Türkiye'nin merakla beklediği davanın ilk duruşması 7 Temmuz'da başladı. Duruşmanın ilk gününde; Gazelle Otel Resort Müdürü tutuklu sanık Ahmet Demir, uygunluk değerlendirme şirketi olan FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi'nin çalışanı tutuksuz sanık Aleyna B., aynı şirketin yetkilisi tutuksuz sanık Ali A., teknik personeller tutuksuz sanık Bayram Ü., tutuklu Tahsin Pekcan, tutuklu Hüseyin Özer ile Bolu İl Özer İdaresi Genel Sekreteri tutuklu Sırrı Köstereli, Genel Sekreter Yardımcısı tutuklu Bünyamin Bal ve İl Özel İdaresi Ruhsat Müdürü tutuklu Yeliz Erdoğan, savunma yaptı.
Duruşmanın 2'nci günü olan 8 Temmuz'da tutuklu sanık Seben İlçe Özel İdare Müdürü Mehmet Özel, Grand Kartal Otel muhasebe çalışanı tutuklu sanık Cemal Özer, Gazelle Otel Muhasebe Müdürü Kadir Özdemir, otelin gaz sistemini kontrol edip bakımını yapan tutuksuz sanık Doğan A., gaz tesisatı teknik servisi sorumlusu tutuklu sanık Muharrem Şen, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı tutuklu sanık Ece Kayacan, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı tutuksuz sanık Kübra D., Grand Kartal A.Ş.'nin Genel Müdürü tutuklu sanık Emir Aras’ın, savunmaları alındı.
Dün ise otelde muhasebeci olarak çalışan tutuksuz sanık Mehmet S., otelin müdürü Zeki Yılmaz, otelin yönetim kurulu üyesi ve aynı zamanda otel sahibi Halit Ergül’ün kızları olan tutuklu sanıklar Ceyda Hacıbekiroğlu ve Elif Aras, Halit Ergül’ün eşi tutuklu sanık Emine Murtezaoğlu Ergül, otel aşçısı tutuksuz sanık Enver Ö., Otel’in aşçı yardımcısı tutuklu sanık Faysal Yaver savunma yaptı.
09.00'DA YENİDEN BAŞLADI
Duruşmanın görülmesine, bu sabah 09.00'da yeniden başlandı. Duruşma salonuna sanıklar, hayatını kaybeden 78 kişinin aileleri, yangından sağ kurtulanlar ve avukatlar alındı. Bölgedeki kalabalığın ilk günlere göre azaldığı görüldü. Davaya katılacak olanlar, polis kontrol noktasından geçirildikten sonra alana alındı.
BAŞ AŞÇI SAVUNMA YAPTI
Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel duruşmasında otelin baş aşçısı tutuksuz sanık Reşat B.'nin savunması alındı. Reşat B., savunmasında, "Ben sadece kış sezonunda otelde çalışırım. Yangının çıktığı grill plate cihazı saat 05.30-06.00 gibi açılır. Grill plate cihazı şov alanındadır. Grill plate cihazının yanındaki çöp kutusu boş olur, geceden temizlenir çünkü. Önce şalteri açar ve sonra grill plate cihazının düğmesini açar, iki işlemle açılır. İtfaiyenin yaptığı denetimde tespit ettiği eksikliklerden de haberim yok. Suçlamaları kabul etmiyorum. Çünkü ben canımı zor kurtardım, kendimi sakatladım. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum" dedi. Mahkeme başkanı, daha sonra tüm mutfak ve teknik personele yangının çıktığı anlara dair güvenlik kamerası görüntülerini izletti.
SANIK AVUKATLARI SALONU TERK ETTİ
Reşat B.'nin avukatı, savunma yapmaya başladığı sırada yangında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin tepki gösterdi. Bunun üzerine mağdur ve sanık avukatları arasında tartışma çıktı. Tartışmanın ardından bazı sanık avukatları, duruşma salonunu terk etti. Mağdur yakınları da salonu terk eden avukatlara tepki gösterdi. Duruşmaya ara verildi. Verilen aranın ardından yeniden başlayan duruşmada söz alan avukat Yüksel Gültekin, mahkeme heyeti ve duruşmaya katılanlardan özür dileyerek, "Huzuru bozarsam beni atın duruşmadan, başkası bozarsa onu da atın. Söz veriyorum mahkemenin suhuletle devam etmesi için gerekeni yapacağım" dedi.
‘AİLEMİZ YARIM KALDI’
Grand Kartal Otel yangınında ağabeyi Yılmaz Sarıtaş ve yeğenleri Nehir ve Doruk Sarıtaş’ı kaybeden Çiğdem Sarıtaş, duruşma salonu dışında gazetecilere açıklama yaptı. Duruşmayı takip eden Çiğdem Sarıtaş, hayatlarının olumsuz etkilendiğini belirterek, “Altı aydır sadece nefes alarak yaşıyoruz. Aslında bütün yaşantımız, bizim de o yangının olduğu gün bitti. Çünkü ailemiz yarım kaldı. Çekirdek ailemin yarısını katlettiler. Kalan yarısı annem ve babam. Zaten yaşantımıza devam etmeye çalışıyoruz. Eğer buna yaşantı denirse” dedi.
‘AYRICALIKLI MİSAFİRLERİNİ KURTARDILAR’
Sarıtaş, otelde öncelikli misafirlerin ve arabaların kurtarıldığını söyelerek, “Biz Ankara’da yaşıyoruz. Ankara’dan geldik. Mücadelemiz boyunca akrabalarımız, arkadaşlarımız da yanımızda oldular. Devam edeceğiz, takibe devam edeceğiz. Olası kastla yargılanmalarını istiyoruz. Çünkü bu bir katliam. Bu, deprem ya da trafik kazası gibi anlık olup biten bir olay değil. Yangın uzmanlarının söylediği gibi, 8 ila 10 dakika ‘altın zaman’ denilen, insanların tahliyesinin kolaylıkla yapılabileceği bir zaman dilimi vardı ve bu zaman dilimini değerlendirmediler. Arabaları çektiler. Bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, ayrıcalıklı misafirlerini kurtardılar. Bizim canlarımızı umursamadılar. Tahliye yapılabilecek bir durumdayken onu bile yapmadılar. Zaten yangına dair hiçbir önlem almamışlardı. Almadıklarını bildikleri halde insanları da uyandırmadılar. Bu zaten olası kast kapsamına giriyor” diye konuştu.
‘DAVA GENİŞLETİLMELİ’
Çiğdem Sarıtaş, davanın genişletilmesi gerektiğini belirterek, “Şimdi bazı HTS kayıtları üzerinden devam edilmeli. Çünkü ilk aramalar, o HTS kayıtlarında; çalışanların birbirine haber vermesi, yönetim kurulunu araması. Bunlar önemli. Bir de benim nezdimde, oradaki otoparktaki araçları kurtaranların da gelmesi lazım. Diğer LPG tesisatını yapan personelin de gelmesi gerekiyor. Çünkü prosedüre uygun teçhizat döşenmemiş. Bunların da eklenmesi gerekiyor. Ayrıca İl Özel İdaresi genel sekreteri, yardımcısı ve ruhsat denetleme eski ve yeni müdürlerinin söyledikleri gibi, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin de sorgulanması, yargılanması gerekiyor. Çünkü oteller, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı. Denetleyecek kurum onlar. Buradan kaçış yok” ifadelerini kullandı.
‘ŞU AN BUNLARI KONUŞUYOR OLMAYACAKTIK’
Kurtarmaya imkan varken kimsenin kurtarılmadığını belirten Sarıtaş, “Burada göz göre göre gelen bir ölüm var. Hiçbirimiz kabullenemiyoruz. Saatlerce odada mahsur kalıp, sonrasında çıkamadılar. O zaman dilimini kullanmadıkları için çok kızgınım. Şu an bunların hiçbiri yaşanmıyor olabilirdi. Eğer ki yangını ilk gören 4 kişi, yukarıdan aşağıya bütün kapıları çalarak ‘Yangın var, dışarı çıkın’ demiş olsalardı, şu an bunları konuşuyor olmayacaktık” diye konuştu.
‘KENDİMİZİ ZOR ZAPT EDİYORUZ’
Sarıtaş, mahkeme salonunda sanıkları gördüklerinde neler hissettiklerini şöyle anlattı:
“Aşırı stresliyiz bu konuda. Kendimizi zor zapt ediyoruz. Düşünsenize, 78 cana mal olmuş katiller yanı başımızda. Sessiz kalarak ve metanetimizi koruyarak durmak çok zor.”
‘ODADA SİGARA İÇİYORLARDI VE DEDEKTÖRLER HİÇBİR ŞEKİLDE DEVREYE GİRMİYORDU’
Grand Kartal Otel duruşmasında otelin resepsiyon görevlisi tutuksuz sanık Yiğithan Burak Ç.’nin savunması alındı. Yiğithan Burak Ç. savunmasında şöyle dedi:
“İşe başlama belgelerinde iş güvenliği eğitimi gibi evraklar istenmedi. Bir hafta eğitim verildi. Gece resepsiyonda 5 günlük oryantasyon gerçekleştirildi. 9 Aralık’ta resepsiyon ekibi olarak Grand Kartal Otel’e çıktık. Gece 00.00 ile sabah 08.00 arasında çalışıyordum. Gece saat 01.00 gibi mutfağa inip atıştırmalık bir şeyler istedim. Resepsiyonda çalışırken kuvvetli bir sarsıntı ve yoğun bir duman hissettim. Yandaki odaya geçip yangın butonu veya yangın söndürme tüpü bulamadım. Sonrasında jandarmayı aradım. Acil durumda Kartalkaya’da bulunan jandarmayı aramam söylenmişti. Merdivende şiddetli duman vardı, yukarı katlara da çıkamadım. Benim de aklıma tek kişilik koltukları kapıların önüne çekmek geldi. Yukarıdan gelen misafirlere çıkış alanı yaratmak için bunu yaptık. Saat 03.26’da jandarmayı aradım. Kapının önünde ‘Yangın var’ diye bağırmaya başladım. 03.28’de şefim Görkem Bey’i aradım. Sonrasında resepsiyonda görevli arkadaşım ile birlikte Zeki Yılmaz’ı aradım. Bunların hepsi HTS kayıtlarında mevcuttur. Kapıdan ilk olarak gündüz güvenlik görevlisi olarak çalışan kişi çıktı. Sonra başka insanlar da dışarı çıkmaya başladı. Daha sonrasında Emir Aras ve ailesini gördüm. Otelden yatak ve battaniye çıkarıyorlardı, onlara katıldım. Yangın sırasında alarm çalmadı. İkinci katta kalan arkadaşlar odada sigara içiyorlardı ve dedektörler hiçbir şekilde devreye girmiyordu. Üzerime atılı suçlamaları reddediyorum ve beraatimi talep ediyorum.”
'KİRA SÖZLEŞMESİNİ KADİR ÖZDEMİR İEL İMZALADIK'
Grand Kartal Otel duruşmasında otelde bulunan kafenin sahibi tutuksuz sanık İbrahim P.'nin savunması alındı. Yangında 3 çalışanının hayatını kaybettiğini ifade eden İbrahim P., "Bolu'da enerji şirketim var. Bolu'da yüksek standartta kafe açmak istedim. Bunun için otelde kafe açmak istedim. Yetkili arkadaşları bu konuda talimatlandırdım. Otelde kalan arkadaşlarımızın telefonu ile yangından haberim oldu. 03.37'de cevapsız aramam vardı. Sonrasında 2 dakika sonra döndüm. İsmail K.'yi arayarak hızlıca otele gitmesini istedim. 12'nci kattaki arkadaşlarımızla konuştum, durumlarının kötü olduğunu öğrendim ve sonrasında ulaşamadım. Çalışanlarımızdan birinin durumu ağırdı. Jandarmaya ifade için giderek elimizdeki evrakları teslim ettik. Sonrasında ise adliyeye sevk edildik. Kira sözleşmesini Kadir Özdemir ile imzaladık. Aylık 2 bin TL'ye kiraladık" dedi.
'KAFE AÇILMAMIŞTI, EKSİKLİKLERİ VARDI'
Kafeye alınan yangın yeterlilik raporu ile ilgili de İbrahim P., "Yangın raporunun otel tarafından temin edileceğini söyledi bana İsmail K. Otelin böyle bir denetim geçirdiğinden haberim yoktu. Raporun geri çekildiğine yönelik de bir bilgim yok. İsmail K., sömestr tatili öncesi yangın raporu için evrakların hazırlandığını söyledi bana. Gereken her türlü başvuruyu İsmail K. yaptı. Kafe açılmamıştı, eksikleri vardı. Ruhsat işlemleri henüz yapılmamıştı. Sömestr tatili geleceği için kafe için çalışmaları hızlandırmıştık. Ciddi bir yatırım yapacağımız için kira da 2 bin TL gibi sembolik bir rakamdı" diye konuştu.
'NİYE İŞÇİLER OTELDE KALDI' SORUSU
'İl Özel İdaresi'nden ruhsat almadan çalışmaya başlamadıysan, niye işçiler otelde kaldı?' diye sorulan İbrahim P., "Diğer çalışanlar otelde kalıyordu, şehir dışından gelenler otelde kalmak istiyordu. Gidiş geliş saatlerini de etkiliyordu. Bu nedenle otelde kalıyorlardı" cevabını verdi.
MUSAVAT DERVİŞOĞLU: YAŞANDIĞI GÜNDEN İTİBAREN TAKİPÇİYİZ
Kartalkaya’daki, Grand Kartal Otel’de 78 kişinin öldüğü otel yangını duruşmasını İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu da takip etti. Dervişoğlu, daha sonra duruşma salonu dışında gazetecilere açıklama yaptı.
Süreci en başından itibaren takip ettiklerini belirten Dervişoğlu, “Gerçekleşen o elim yangın faciasının yaşandığı günden itibaren takipçiyiz. Tekrar bütün müştekilerin acılarını paylaşıyoruz. Kayıplar için Cenabıallah'tan rahmet diliyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde zaten konunun her zaman takipçisi olduk. Konuyla ilgili kurulmuş komisyonda görevli olan arkadaşımızı da Sayın Çanakkale Milletvekilimiz Rıdvan Uz’u da hem süreç boyunca vazifelendirdik. Hem de buradaki davanın takibi noktasında kendisini görevlendirilmesini temin ettik. O da üzerine düşen sorumluluğun bütün icaplarını yerine getiriyor” dedi.
‘BÜYÜK BİR SORUMSUZLUKLA KARŞI KARŞIYAYIZ’
Dervişoğlu, gerekli önlemlerin alınmadığını söyleyerek, “Bir ihmaller zincirinden kaynaklanmış bir faciadır. Dolayısıyla çok yönlü ele alınması icap eden bir husus. Konunun bir tarafında il özel idaresi var. Bir diğer tarafında belediye var. Bir diğer tarafında Çalışma Bakanlığı. Diğer tarafında da Turizm Bakanlığı var. Hem duruşmada anlaşıldı hem de ifadelerden ortaya çıktığı gibi yerine getirilmemiş birtakım sorumluluklar var karşı karşıyayız. Aslında sorumluluklar yerine getirilmemiş demek bile doğru değil. Büyük bir sorumsuzlukla karşı karşıyayız. Herkes bugün burada yargılanıyor ama gerek raporlardan gerek ifadelerden anlaşıldığı üzere Turizm Bakanlığı yetkilileri kendileriyle ilgili soruşturma izni verilmediği için adalet huzuruna çıkarılmıyorlar. Burada yargılamanın son derece şeffaf bir biçimde gerçekleştirilmesi lazım. Yargılamanın sonucunda verilecek olan kararın da sadece kayıplarımızın ailelerinin gönüllerini ferahlatmakla yetinilmeden bir daha böyle olayların yaşanmasını engelleyecek nitelikte karar olması lazım” ifadelerini kullandı.
‘ÇIKACAK OLAN KARAR BÖYLE OLAYLARIN YAŞANMASININ DA ÖNÜNÜ ENGELLEMELİDİR’
Dervişoğlu, duruşmadan çıkacak kararın çok önemli olduğunu ifade ederek, “Hukuk tarihi açısından bir kırılma noktasıdır. Buradan ortaya çıkacak olan karar bir daha böyle olayların yaşanmasının da önünü engellemelidir. Dolayısıyla böyle bir tarihi günde zaten geçmişte birlikte olarak acılarını paylaştığımız insanların bugün kendileriyle dayanışma içerisinde olduğumuzun da onlara gösterilmesi bakımından buradayız. Bu sebeple şimdiden çıkacak olan kararın hem Kartalkaya'daki yangında şehit olan insanların ailelerinin gönüllerini ferahlatması hem de dediğim gibi bir daha böyle olayların yaşanmasının önüne geçilmesinin temini açısından adil bir biçimde sonuçlanmasını bekliyoruz. Sonuna kadar takipçisi olacağız. Suçlular mutlaka cezalandırılmalı. Yine altını çizerek söylüyorum. Böyle olaylar yaşanmamalı. Kimse kimseyi himaye edememeli. Gönüllerdeki yangın hiç olmazsa söndürülmelidir” diye konuştu.
'BÖYLE BİR RİSK OLDUĞUNU BİLSEM KAFE AÇAR MIYDIK'
Bolu'da Grand Kartal Otel duruşmasında oteldeki kafenin yetkilisi tutuksuz sanık İsmail K.'nin savunması alındı. İsmail K., "Ruhsat için İl Özel İdare Ruhsat ve Denetleme Şube Müdürlüğü'ne müracaat ettim. Müracaatlarım aralık ayının birinci haftası alındı. Otelde çalışacağımız için itfaiye raporu gerekliydi. Mesleki yeterlilik belgesi ve personel için SGK girişleri gerekiyordu. Otelde yetkili olarak gördüğüm Kadir Beyden itfaiye uygunluk belgesini talep ettim. İl Özel İdare'den bulamadım, kendisinden talep ettim. Belgenin acil verilmesi ve kafenin açılması gerektiğini söyledim. O zaman İl Özel İdare'ye veya belediye arşivinden bulabilirsin diye sıkıştırdım. 'Kafe için ayrıca itfaiye uygunluk belgesi alınması gerekli' dediler bana. Kadir Özdemir, bizim adımıza belediyeye talepte bulundu. 3-4 gün sonra İl Özel İdare'ye gittiğimde belgeyi alabileceğimi düşündüm. Onlar da gelip inceleme yapacaklarını söylediler. Ben yokken gelmişler, sonrasında ben İl Özel İdare'ye gittiğimde denetimin uygun çıktığını söylediler. Daha sonra evrakın kolluğa ardından da Bolu Valiliği'ne gideceği söylendi. Bu sırada yangın çıktı. Otelin yangın uygunluk belgesi olmadığını bilmiyorum. Otelin giriş kapısında 'Kültür ve Turizm Bakanlığı denetimindedir' yazıyor. Böyle bir risk olduğunu bilsem kafe açar mıydık?" dedi.
OTEL SAHİBİ SAVUNMA YAPTI
Bolu’da 78 kişinin öldüğü Grand Kartal Otel’deki yangın duruşmasında otelin sahibi Halit Ergül’ün savunmasına geçildi. Ergül'ün avukatı, müvekkilinin yorgun ve uykusuz olduğu için savunmalarının alınmamasını talep etti. Savcı ise dosyanın bütünlüğünün bozulmaması için talebi reddetti.
‘PAHALI MİSAFİR ARAÇLARI VARDI’
Grand Kartal A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanıyım. Yangın gecesi Gazelle Otel'deydim. Saat 03.30 gibi eşim aradı, ‘Çok kötü, yanıyoruz’ dedi ve hemen giyinip süratle yola çıktım. Yolda 112'yi aradım, ‘Biz de yola çıktık’ dediler. Yolda Mehmet Güner aradı, yangını sordu. ‘Ne durumda bilmiyorum, gidiyorum’ dedim. 15 kilometre kala kızıllık vardı ve ‘Eyvah, çok büyük’ dedim. Otele gidince her yeri sarmıştı. Yolculuk 1 saat sürmüştür. İtfaiyeler peş peşe gelmeye başladı. Kayak hocaları vardı, ‘Giremezsin’ dediler. Zaten girilecek gibi değildi. İtfaiye ekipleri misafirleri indiriyordu, onları gördüm. Bir kişinin vefat ettiğini söylediler, o an yıkıldım. Serseri mayın gibi dolanıyordum. Kepçeci geldi, pahalı misafir araçları vardı. Kepçeyle alıp yol açtık. Emir'i aradım, onun da üstü başı is içerisindeydi. Personel ve kayak hocaları orada uğraşıyordu. İtfaiye ekipleri güvenlik için uzaklaştırdı” dedi.
‘300 PERSONELDEN BİRİNİN HATASINI BURADA HEPİMİZ ÇEKİYORUZ’
Yangının personel hatasından dolayı çıktığını ifade eden Ergül, “Vefat edenler çok olunca kafa da gitti. Jandarma yanımda duruyordu, büyük ihtimalle gözaltı içindi. İfade için Bolu’ya geldim. Yangının nasıl başlamış olabileceğini düşündüm. Ben, orada şov bölümünde aşçılar yapmaması gereken şeyi yaptı, oradan çıkmıştır diye düşündüm. Yine de yanılmadım. 300 personelden birinin hatasını burada hepimiz çekiyoruz. Yangının nedeni ile ilgili bilirkişi raporunda, ‘Gaz düzgün olsaydı kendi kendine sönebilirdi’ diyor. Avukatların dediğine göre Aygaz ile sözleşmemiz varmış, yılda iki kez denetlemeye gelmesi gerekiyormuş ama gelmemişler. Evrak işlerinde başka imzalar vardı. İş güvenliği uzmanı ‘Gerek yok’ dedi. Ece ve Kübra Hanım, ‘Sözleşmeleri Kadir Özdemir imzalardı’ diyor. Kime sorsak, ‘Kimse eğitim almadık’ diyor. Balili kızlardan biri, ‘2 yıl önce yangın eğitimi almıştık Gazelle Otel’de’ diyor. ‘Eskilerden aldık’ diyenler var. Eğitimi 2 kişiye mi yaptık?” dedi.
‘İNSAN DEĞİLSEM ÇOCUKLARIMI VE TORUNLARIMI DA ORADA YATIRDIM’
Otelin muhasebecisi Kadir Özdemir’in Grand Kartal Otel’e gelmesi için 4x4 araç aldığını ifade eden Ergül şöyle devam etti:
“Emir Aras beni aradı, ‘İtfaiye için şunlar şunlar eksikmiş, Kadir Özdemir müracaat ederken hata yapmış’ dedi. O zaman, ‘Anormal bir şey yoksa Kadir Özdemir geri çeksin’ dedim. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından denetleniyoruz. Otelin girişinde ‘Denetleniyor’ diye Kültür ve Turizm Bakanlığının tabelası var. İnsan değilsem çocuklarımı ve torunlarımı da orada yatırdım.”
‘BANA SORMADAN HİÇBİR ŞEY YAPAMAZDI’
“12'nci katta özel misafir yoktu. Orada asansör bile çıkmaz. Orası boş, orada misafir ağırlanmaz. Grand Kartal Otel Genel Müdürü Emir Aras'tır. Ama bana sormadan hiçbir şey yapamazdı. Kadir Özdemir muhasebe müdürüdür ve epey etkilidir. Alışları yapar, büyük alışları benim emrim ile yapar. Elektrik olayı 2 yıl öncesine kadar Grand Kartal Otel'de yoktu. Kartal A.Ş.'nin elektrikçileri yapardı. Biz de Hüseyin'i aldık yazın da Gazelle Otel'de çalışırdı. Bayram'ın da yardıma geldiğini biliyorum. Zeki Yılmaz da müdürdür ama çok yetkisi yoktur. Cemal Özel de sıradan bir elemandır. Elektrik tesisatında değişim olsa Hüseyin beyin haberi olurdu” dedi.
‘KEŞKE BİZİ DE 15 GÜN MÜHÜRLESELERDİ’
Kartalkaya’da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel yangınıyla ilgili duruşmada verilen ara öncesi savunma yapan otel sahibi Halit Ergül’ün çapraz sorgusuna geçildi. Ergül çapraz sorguda, “En son denetlemede bile bize spring sistemi ile ilgili bir şey söylenmedi. Denetlemeler de normal çıktığı için bilmiyorum. Bizden sonra bin 500 otel mühürlendi. Keşke bizi de 15 gün mühürleselerdi bu olay yaşanmasaydı. Otelde denetimlerden tam olarak geçiyorduk. Turizm İşletme Belgesinde 12'inci kat var. Yapı iskan ruhsatında görülüyor mu bilmiyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından müşteri şikayeti nedeniyle daha önce cüzi bir ceza yedik. Onun dışında ceza yemedik. Otelde üst yönetim yetkisi bendedir ve kimseye devretmedim. Denetime gelen Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerini otelde ücretsiz konuk etmedim. Odalarda sigara içiliyor diye çalışanlarıma dedektörleri kapatın talimatı vermedim. Arabaları yangın sırasında garajdan çekin diye talimat vermedim” dedi.
‘BEN 2.5 AYDIR UYUMUYORUM’
Mağdur avukatının ‘Yangına ilişkin kusurunuz var hiç pişmanlık duyuyor musunuz?’ şeklindeki soruya Ergül, “Cevap vermek istemiyorum" dedi. Mağdur avukatı tekraren “Pişman mısınız buradaki aileler en azından üzgün olduğunuzu söylemenizi bekliyor” derken Ergül, “Ben 2.5 aydır uyumuyorum. İnsan olan buna üzülmez mi benim huzurum yok" diye cevap verdi.
DURUŞMA SALONU KARIŞTI
Sonrasında yangında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin sanığa bir soru sorduğu sırada Halit Ergül’ün avukatı, sorulan soruların esasa uygun olmadığını söyledi. Yüksel Gültekin de avukata ‘Sana mı soracağım sorularımı, müdahale ediyorsun. Benim 8 tane canım gitti” dedi. 2 avukat arasında sözlü tartışma başladı. Avukatlar tartıştığı sırada Halit Ergül’ün kızlarından Ceyda Hacıbekiroğlu'nun eşi olan damadı ile mağdur aileleri arasında tartışma çıktı. Tartışma büyüdü ve arbedeye dönüştü. Çıkan kavgaya polis ekipleri müdahale etti. Salon hızla boşaltılırken, Ceyda Hacıbekiroğlu’nun kocası da polis eşliğinde salondan çıkarıldı. Çıkan olaylar nedeniyle duruşmaya yarın sabah 09.00’a kadar ara verildi.
8 YAKININI KAYBEDEN AVUKAT AÇIKLAMA YAPTI
Salonda çıkan arbede sonrası ara verilen duruşmanın ardından yangında 8 yakınını kaybeden Avukat Yüksel Gültekin, gazetecilere açıklama yaptı. "Çok vahim bir durumla karşı karşıyayız. Şimdi Halit Bey’in ifadesinden önce, benim için en önemli meseleyi arz etmek istiyorum. Otele, tahmini bir hafta önce gelen denetim elemanları Halit Bey’in sahibi olduğu Gazelle Otel’de kalıyorlar. Muhtemelen ücretsiz kalıyorlar. Ücretli kalsalar bile, çok ciddi bir indirim aldıkları açık. Şimdi Türkiye’nin geldiği duruma, etik pozisyona bakın. Halit Bey’in otelini denetlemeye gelen elemanlar Grand Kartal’a değil, Gazelle Otel’e gidip orada kalıyorlar. Bu bile başlı başına nasıl bir organizasyon, ben artık açıkça ‘suç örgütü’ diyorum, karşı karşıya olduğumuzu gösteren en büyük delildir" diye konuştu.
‘SANIK VEKİLİ, SORU SORMAMIZI ENGELLİYOR’
Gültekin, sanık avukatlarının mağdur avukatlarının soru sormasını engellediğini ifade ederek, “Sanık vekilleri, özellikle Halit Bey’in vekili, baştan beri her soru soran meslektaşımıza müdahale etti. Mahkeme reisinden, çok nazik bir şekilde buna engel olmasını arzu ettim, söyledim. Ancak netice itibariyle aynı şekilde müdahaleler devam etti. Diğer meslektaşlarımız sabır gösterdiler. Ama takdir edersiniz ki burada benim iki vasfım var. Birincisi, evet, 35 yıllık bir hukukçuyum; hukuku ve usulü biliyorum. Başından beri de buna azami şekilde uymaya gayret ediyorum. Yargılamanın usule uygun şekilde yürütülmesine çalışıyorum” dedi.
‘ORGANİZE CİNAYET ŞEBEKESİ’
Gültekin, adaletin yerini bulacağını söyleyerek, “Mahkemenin içeriğiyle ilgili karar anlamında bir şey söylemek istemiyorum. Ama şunu net şekilde ifade etmek istiyorum: Yaşadıklarımız, akıl tutulmasıdır. 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde, 2025 yılında, neredeyse bir organize cinayet şebekesi ile karşı karşıyayız. Çok vahim bir durum var. 15 gün önce bir başvuru yapılıyor. 70 metrekarelik bir kafeterya ile ilgili. Sonra burada yangınla ilgili problemler çıkıyor. Özel İdare, burada yangın önlemleri alınması gerektiğini tespit ediyor. Deniyor ki, 'Geri çekelim o zaman başvuruyu.' Hemen devreye kim giriyor? Gazelle Otel’in müdürü. Neden? Çünkü hepsi aynı şebekenin elemanı. Gazelle'nin müdürü devreye giriyor, torpille, belediye başkan yardımcısına ulaşıyor vs. Sonuçta başvuru geri alınıyor. Ama bu geri alma işlemiyle kurtulduklarını zannediyorlar. Oysa olay tespit edilmiş. Deniyor ki, 'Kardeşim burada yangın riski var. Bu önlemler tamamlanmadan biz buraya onay vermeyiz.' Ama bunlar geri çekince meseleyi kapandığını zannediyorlar. Çok ilginç, trajikomik bir durum. Ben hala adaletin yerini bulacağına inanıyorum. Önemli olan, bu otellerde kalan, denetim görevini yapmayan, işbirlikçi Turizm Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin bu davaya dâhil edilmesidir. Türkiye açısından önemli olan budur. Mutlaka adalet yerini bulacaktır. Hukuk bunlardan hesap soracaktır. Ama kamuoyundan ricam, lütfen bu meseleyi unutmayalım. Bu mesele bugün böyle oldu, yarın başka türlü olabilir. Burada göz göre göre 78 can cinayete kurban gitmiştir. Faillerin bir kısmı dışarıdadır. Şu an yatlarda, katlarda gezmektedirler. Ama ben devletin elinin uzanacağına olan inancımı korumak istiyorum. Ben sükunetle ve suhuletle bu meselenin çözülmesini bekliyorum. Halit Bey’in gelmesiyle ilgili bir beyanda bulundu. Otele gelmesiyle ilgili. Ben yalnızca bir soru sormak üzere söz aldım” dedi.
‘ZALİMİN ZULMÜ VARSA, MAZLUMUN ALLAH’I VAR’
Duruşmada arbede çıktığını da hatırlatan Gültekin, “Bu arada esas olayı alevlendiren şeyin, Halit Bey’in damadının 'Yeter lan' diye bağırması olduğu söylendi. Ben onu duymadım. Bir de Ceyda’nın eşi, dışarı çıkarken 'Bu nasıl bir yüzsüzlük' diyerek müştekilere saldırmış. Anlatabiliyor muyum? Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah’ı var. Bunlardan hesabı soracağız” dedi.






















