Geri Dön
Gündem Süresiz nafaka mağdurlarının gözü bakanlıkta

Süresiz nafaka mağdurlarının gözü bakanlıkta

Süresiz nafaka mağdurları, nafaka ödeme sisteminin adil hale getirilmesini bekliyor. İstanbul Aydın Üniversitesi ile Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu Sivil İnisiyatifi tarafından düzenlenen “Süresiz Nafaka İçin Adil Çözüm” sempozyumunda sıralanan çözüm önerileri bir rapor halinde Adalet Bakanlığı'na iletilecek. Mağdurlar arasında 10 gün evli kalıp 29 yıl nafaka ödeyenler de yer alıyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin 100 günlük icraat programında yer alan "nafaka ödeme sisteminin adil bir hale getirilmesi" maddesi yaklaşık 2 bin kişiye umut oldu. Adalet Bakanlığı tarafından süreli nafaka yasa tasarısı hazırlandı. Yasa süre bitiminde kadınların devlet tarafından mağdur edilmemesi için şekillendi. Süresiz nafaka mağdurlarının sorunlarına dikkat çekmek amacıyla İstanbul Aydın Üniversitesi ev sahipliğinde Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu Sivil İnisiyatifi iş birliğiyle düzenlenen "Süresiz Nafakaya Adil Çözüm" sempozyumu hukukçu, akademisyen ve mağdurları bir araya getirdi. İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Ulusoy, tüm gün süren sempozyumdan çıkan çözüm önerilerini Adalet Bakanlığı'na sunacaklarını belirtti.

"SÜRELİ NAFAKA TALEBİNE HENÜZ RASTLAMADIK"

Anayasal olarak aile yapısının korunmasından yana olduklarının altını çizen Prof. Dr. Erol Ulusoy, "Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesine göre yoksulluğa düşecek taraf isterse diğer taraftan süresiz nafaka talep edebiliyor. Şimdiye kadar süreli nafaka talep eden bir boşanma davasına rastlamadık. Boşanma davası bittikten sonra yoksulluk nafakası alan taraf ömür boyu yoksulluk nafakasını almaya hak kazanıyor. Bunun adil olmadığını düşünüyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte uygulanmaya başlanan 100 günlük icraat programında süresiz nafakanın adil bir hale getirileceği duyuruldu. Biz bu çözüme bilimsel bir yaklaşım getirmek için sempozyum düzenledik” diye konuştu.

"NİKAHA DEĞİL EVLİLİK BİRLİĞİNE BAKILMALI"

Sempozyum çerçevesinde hazırladıkları adil çözüm önerilerini bakanlığa sunacaklarını anlatan Prof. Dr. Ulusoy, "Bakanlık değerlendirme yaptıktan sonra en adil çözümü TBMM'ye sunacaktır" dedi. Prof. Dr. Ulusoy o önerileri şöyle sıraladı:

"Öncelikle sadece resmi nikaha değil, evlilik birliğinin kurulup kurulmadığına bakılması gerekiyor. İkincisi evliliğin süresi, gerçekten bir evlilik birliği kurulup, aynı çatı altında yaşayıp, aynı odayı paylaşma eylemleri ne kadar sürdü, buna da bakmak gerekiyor. Medeni Kanunumuza göre iki taraf eşit kusurlu dahi olsa yoksulluğa düşen taraf yoksulluk nafakası alabilir. İki taraf da boşanmada eşit kusurlu ama bir taraf boşandığı için yoksulluğa düştü diye ömür boyu nafaka alacak. Burada da adil olmayan bir yasal düzenleme var. Bir diğer husus ise yoksulluğun belirlenmesi. Evlenmeden önceki mali durum ile boşandıktan sonraki durum arasında ne kadar bir değişiklik olabilir. Ancak bu kişi yoksulluğa düştü diye gösteriliyor. Boşanmadan önceki maddi koşullar ile sonraki koşulları karşılaştırılmalıdır. Bir diğer dikkat edilmesi gereken husus ise çocuk olup olmadığıdır. Bu da elbette yoksulluk nafakasının süresinin belirlenmesinde önem arz eder."

"TÜRKİYE'DE 2 MİLYONA YAKIN MAĞDUR VAR"

Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu Sivil İnisiyatifi'ni 2014'te kurduklarını anlatan İlknur Birsel Büyükakça, amaçlarının bu konuda farkındalık yaratmak olduğunu anlattı. Kişilerin borçlarını ödeyemediklerinde hapis cezası aldıklarını vurgulayan İlknur Birsel Büyükakça, "Bu kişiler ikinci evlilik yaptıklarında mağdur sayısı bir hayli artıyor. Nafaka borcu ödenmediğinde bunun bir de hapis cezası var. Hapis yatmak da bu borçtan kurtarmıyor. Borç faiziyle birlikte işliyor ve kişinin borcu yığılıyor" diye konuştu.

Platform olarak 2016'da Aile Komisyonu'nun dikkatini çekmeyi başardıklarını belirten Büyükakça kadın derneklerinin kendilerini yanlış anladığını söyledi. Büyükakça, "Aile komisyonu süresiz ibaresinin doğru olmadığına karar verdi. Aile Komisyonu'nun bu raporu kadın derneklerince çarpıtıldı. Çünkü ne biz ne de aile komisyonu nafaka kaldırılsın demiyoruz. Biz bunun belli kriterleri olması ve süreli olmasını istiyoruz. Süre bitiminde ise kadın gerçekten mağdursa eğer devlet tarafından bir fon tarafından ödeme yapılmasını talep ediyoruz. Biz ne kadın ne erkek sadece insan ve aileden yanayız. İnsan odaklı bir platformuz. Bizde bu durumdan dolayı mağdur olmuş yığınlarca kadın var anneler, kardeşler ve çocuklar" ifadelerini kullandı.

"SÜRELİ HALE GETİRİLMELİ"

Sempozyumu takip eden Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan ise ömür boyu nafaka ödemenin adil olmadığını belirterek, "Yoksulluk nafakasında 1988'de yapılan bir değişiklikle bir yıl süreyle verilmekte olan yoksulluk nafakası süresiz hale getirildi. O günden bu yana bir nafakanın süresiz olarak verilmesi konusunda çok ciddi eleştiriler oldu. Bugün bunların sonlandırılması ve adil bir çözüm bulunması yönünde bir sempozyum düzenleniyor. Buna katkı için buradayız. Yoksulluk nafakasını hak eden eşin az kusurlu olması gerekiyor. Çünkü boşanma hukukunun sistematiğinde gerek maddi gerekse manevi tazminatta az kusurlu olma gerekirken yoksulluk nafakasında bu ilkelerden ayrılarak eşit kusurlu eşe de verebilmektedirler. İkinci bir husus ise bir nafakanın öbür boyu sürmesi insan fıtratıyla uyumlu değildir. Asla “Hiç verilmemeli” demiyoruz ancak süreli olmalıdır.

"10 GÜN EVLİ KALDIM 29 YILDIR MAĞDURUM"

Akademisyen Latif Tarbak (50), 10 günlük evlilik sonrası boşandığı eşine 29 yıldır nafaka ödediğini söyledi. İkinci evliliğini yaptığını ve o evlilikten 2 çocuğu olduğunu söyleyen Tarbak, "Gelirimin yarısını 21 yaşında evlendiğim ve 10 gün evli kaldığım eski eşimle paylaşıyorum. 9 yılda anca boşandım. Ayda 2 bin 80 lira nafaka ödüyorum. Çocuksuz ve kısa süreli evliliklerde nafakaya sınır olmalı. Şu anki eşim ve çocuklarımın rızkına haciz konulmuş gibi hissediyorum" dedi.

"ENGELLİYİM NAFAKAYI ÖDEYEMİYORUM"

Cevat Gültekin (50) engelli olduğu için çalışamadığını ve ayda 300 lira nafaka ödemekte zorlandığını anlatarak, "3 yıl evli kaldım. Çocuk olmadığı halde nafaka veriyorum. Yüzde 54 engelli ve diyabet hastasıyım. Nafaka veremediğim dönemde 3 ay cezaevinde yattım, 3 yıldır da nafaka ödüyorum. 300 liralık bir nafaka ama engelli olduğumdan çalışamıyorum. Bunun bir an önce çözüme kavuşmasını istiyorum" diye konuştu.

Abdülkadir Almas ise çocuğunun velayetini aldığını ancak eşinin çocuğuna nafaka ödemeyi reddettiğini belirterek, "Türk Medeni Kanunu çocuğa annenin de nafaka ödeyebileceğini söylüyor. Ben bunu bir yıldır mahkemeden talep etmeme rağmen halen gündeme gelmedi. Çocuk benim yanımda olduğu ve anne çalıştığı halde ben halen ona nafaka ödemekteyim" dedi.