Geri Dön
PolitikaAdnan Menderes ölümünün 64'üncü yıl dönümünde mezarı başında anıldı

Adnan Menderes ölümünün 64'üncü yıl dönümünde mezarı başında anıldı

Eski Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edilişlerinin 64'üncü yılında Topkapı'daki Anıt Mezar'da düzenlenen törende dualarla anıldı, kabirlerine karanfiller bırakıldı. Törene katılan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "27 Mayıs'la açılan karanlık tünel, 12 Mart'la, 12 Eylül'le, 28 Şubat'la, 27 Nisan'la uzatıldı. 15 Temmuz ise bu kirli zincirin kanlı bir halkasıydı. Ama bu aziz millet, her seferinde aynı cümleyi daha gür bir sesle söyledi, 'Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.' Tankı durduran yürek, muhtırayı yıkan irade, darbeleri bozan sağduyu hep bu cümleden doğdu" dedi.

Adnan Menderes ölümünün 64'üncü yıl dönümünde mezarı başında anıldı

Merhum Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan, idam edilişlerinin 64'üncü yılında Topkapı'daki anıt mezarda düzenlenen törenle anıldı. Törene İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Yıldız, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri, İBB Başkan Vekili Nuri Aslan, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, merhum siyasetçilerin aile üyeleri ve çok sayıda seveni katıldı. Tören Kuran'ı Kerim okunmasıyla başlarken, Menderes, Polatkan ve Zorlu için dualar edildi. Menderes'in kabrine karanfil bırakıldı.

Adnan Menderes ölümünün 64üncü yıl dönümünde mezarı başında anıldı

'DEMOKRASİ ŞEHİTLERİ OLARAK EBEDİYEN YAŞAYACAKLAR'

Anma programında konuşan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "Şehadetlerinin 64. yıl dönümünde, Merhum Başvekilimiz Adnan Menderes'i dava arkadaşları, merhum bakanlarımız Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ı rahmetle yad ediyor, Onlar, milletimizin vicdanında, demokrasi şehitleri olarak ebediyen yaşayacaklar. Ruhları şâd, mekânları cennet olsun. Merhum Adnan Menderes, kürsüde milletin sesi, meydanlarda milletin nefesi, Yassıada'da milletin vicdanı ve Darağacında ise bu toprakların sarsılmaz onuruydu. O, toprağa düşüp de milyonların kalbinde filizlenen bir yiğitti. Aydın'ın Çakırbeyli köyünden çıkan o yiğit Anadolu evladı, 'Yeter! Söz milletindir!' diyerek, milletimizin teveccühüyle, Cumhuriyet tarihimizin 9. Başvekili oldu. Aziz milletimizin hayalini kurduğu, büyük kalkınma hamlelerini başlattı. Fakat bu yürüyüş, 27 Mayıs sabahı tank paletleriyle akamete uğratıldı. Milli irade, vesayet çizmeleriyle çiğnendi. Yassıada, işte o günlerde bir milletin onurunun mahkûm edilmeye çalışıldığı bir utanç sahnesine dönüştü. Aralarında 3. Cumhurbaşkanımız Celal Bayar'ın, nezaket timsali Başvekilimiz Adnan Menderes'in ve bakanlarımızın, komutanlarımızın, milletvekillerimizin bulunduğu 592 kişi, 11 ay boyunca yargılandılar" ifadelerini kullandı.

Adnan Menderes ölümünün 64üncü yıl dönümünde mezarı başında anıldı

'ADNAN MENDERES'İN SON NEFESTE HAYKIRDIĞI SÖZ, MİLLET SAĞ OLSUN'

Bakan Yerlikaya, "Hücrelerde, zindanlarda, İnsanlık dışı işkencelere maruz bırakıldılar en nihayetinde o kara seherde, Başvekilimiz Menderes'i, Bakanlarımız Zorlu ve Polatkan'ı idam sehpasına çıkardılar. Hüküm verdiler, 'ibret olsun' dediler. Evet, ibret oldu! İbreti alem gördü ki milletimizin iradesine hiçbir darağacı son veremez! Adnan Menderes'in son nefeste haykırdığı söz, cesaretinin ve mirasının özeti oldu. 'Millet sağ olsun!' Evet, millet sağ olsun Çünkü o bu topraklarda, milletimizin iradesini esir almaya kalkan her elin, vicdanlarda ebediyen mahkûm olacağını çok iyi biliyordu. O bize, iradenin millet, siyasetin hizmet, ölçünün demokrasi olduğunu gösterdi. Onun için unutulmadı ve bugün hala milyonların gönlünde yaşamaya devam ediyor. Adnan Menderes'in ölümü, ölünceye kadar sizleri takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir demişti nitekim öyle de oldu" şeklinde konuştu.

Adnan Menderes ölümünün 64üncü yıl dönümünde mezarı başında anıldı

'SANDIK, MİLLETİN SÖZÜDÜR, HUKUK, DEVLETİN TEMİNATIDIR İRADE, MİLLETİN TARTIŞILMAZ HÜKMÜDÜR'

Bakanı Yerlikaya, “Tarihin her döneminde vesayet gölgeleri oldu, terör tehditleri oldu, ekonomik ve siyasi saldırılar oldu. Ama hiçbirisi bu aziz milleti yolundan çeviremedi. 27 Mayıs'la açılan karanlık tünel, 12 Mart'la, 12 Eylül'le, 28 Şubat'la, 27 Nisan'la uzatıldı. 15 Temmuz ise bu kirli zincirin kanlı bir halkasıydı. Ama bu aziz millet, her seferinde aynı cümleyi daha gür bir sesle söyledi, 'Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.' Tankı durduran yürek, muhtırayı yıkan irade, darbeleri bozan sağduyu hep bu cümleden doğdu. Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri gibi, "Meşruiyetini milletten alan, sırtını sadece millete dayayan, milletin çizdiği rotadan sapmayan bir iktidar anlayışından geliyoruz çünkü biliyoruz ki Sandık, milletin sözüdür, Hukuk, devletin teminatıdır İrade, milletin tartışılmaz hükmüdür ve bu üç değer bir araya geldiğinde ortaya çıkan güç, Türkiye'yi her türlü saldırıya karşı, sarsılmaz bir kudrete taşımaktadır. Bugün, Savunma sanayiinden diplomasideki etkinliğimize, Enerjiden tarıma, teknolojiden insani yardımlara kadar attığımız her adımda, Menderes'in yarım kalan cümlelerini tamamlıyor ve Türkiye Yüzyılı'nın ilk satırlarını yazıyoruz. Türkiye Yüzyılı, yalnız bugünü değil, yarınları da kucaklayan bir vizyondur. Bu vizyon; dünden ders alan, bugünü hakkıyla yaşayan, yarını ise umutla inşa eden büyük bir yürüyüşün adıdır" dedi.

'TÜRKİYE, DARBELER TARİHİ İLE YÜZLEŞMEK NOKTASINDA ÖNEMLİ MESAFE ALDI'


Anma programında konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Ömer İleri, "27 Mayıs darbesi sonucunda şehit edilen ve üzerinden geçen bunca yıla rağmen milletin gönlündeki yerini muhafaza eden şehit başbakanımız Adnan Menderes'e, Bakanlarımız Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan'a Allah'tan rahmet diliyorum. Bu süreçte bedel ödeyen ancak milli irade noktasındaki duruşundan kesinlikle vazgeçmeyen dedem merhum Tevfik İleri'nin de içinde bulunduğu tüm büyüklerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Şükürler olsun ki, 1950'de başlayan bu yürüyüş ile bugün, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde birçok sınamayı, birçok tuzağı aşmış ve nihayet milli egemenliğin kayıtsız, şartsız ve tartışmasız olarak üstün tutulduğu, siyaset kurumunun kıyılarda köşelerde değil, tam olarak memleket yönetiminin merkezinde konumlandığı bir Türkiye ayağa kalkmış vaziyettedir. Türkiye, özellikle AK Parti iktidarı döneminde ortaya koyduğu gelişime paralel olarak, darbeler tarihi ile yüzleşmek noktasında da önemli bir mesafe aldı. 27 Mayıs darbesinin millete zorla bayram olarak kutlatıldığı günlerden, Cumhurbaşkanımızın ve yönetici kadrolarımızın çabaları ile artık Yassıada hukuk tiyatrosunun yok sayıldığı, darbeden mesul olan zihniyetin dahi 'darbeler kötüdür' demek zorunda kaldığı bir Türkiye'ye, şükürler olsun ulaştık. Ancak, bu anlamda daha gidilmesi gereken yol, yapılması gereken muhasebeler var diye de düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

'DARBELER ESASEN BELİRLİ SÜREÇLERİN SADECE NİHAİ SONUÇLARIDIR'


İleri, "Darbeler esasen belirli süreçlerin sadece nihai sonuçlarıdır. Millet iradesini kabullenmeyen, tepeden bakmacı, nefret odaklı bir zihniyetin en fiili şekilde dışa yansımalarıdır. Bu ülkede darbeler süreci bitmiş olsa dahi, birlik ve beraberlik ihtiyacında olduğumuz günlerde bu tepeden bakmacı zihniyetin yeri geldiğinde ortaya koyduğu siyaset anlayışıyla, yeri geldiğinde toplumun geniş kesimlerini ötekileştirici duruşuyla siyasetimizi ve gündelik yaşamlarımızı zehirleme ve bu milletin moralini bozmaya yeltenme potansiyeli vardır. Dolayısıyla darbeleri ve sonuçlarını konuştuğumuz kadar darbelere giden yolun taşlarını döşeyenleri ve bunların zihniyetlerini de konuşmalıyız. Darbelerin arkasındaki ruh ve karakter halini net olarak anlamak demokrasiye gönülden inanmış bizler için tabi ki oldukça zor. Ancak gördüklerimizden bazı ipuçları çıkarıyoruz: bu zihniyetin yolcuları kendilerini çok önemli görmek, başkalarına her daim tepeden bakmak, kendinden farklı düşünenlerden nefret etmek, o düşünceleri ortadan kaldırmak noktasında gerekirse devlet nizamını tanımamak gibi antidemokratik refleksler, sorunlu psikolojiler ve karakter zafiyetlerine sahipler maalesef. Unutmayalım: Türkiye, iddiası olan, tarihi misyonu ve vizyonu olan büyük bir ülke. Bu millet, dünyanın şu zorlu sürecinde Türkiye Yüzyılı anlayışıyla sadece büyük Türkiye değil, aynı zamanda ‘Daha Adil Bir Dünya’ hedefiyle hareket eden büyük bir millet" ifadelerini kullandı.