Geri Dön
Politika Bakan Kacır: Türkiye, rüzgar enerjisinde 10 yıl içerisinde Avrupa'nın lider ülkesi olacak

Bakan Kacır: Türkiye, rüzgar enerjisinde 10 yıl içerisinde Avrupa'nın lider ülkesi olacak

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Önümüzdeki dönemde rüzgar santrallerinde yerlilik oranımızı yüzde 60'ların çok daha üzerine hep birlikte taşıyacağız. Bu alanda Avrupa'da en iddialı 5 ülkeden biriyiz. Ama gelişme hızımız gösteriyor ki Türkiye, rüzgar enerjisinde önümüzdeki 10 yıl içerisinde Avrupa'nın lider ülkesi olacak. İzmir de bu liderlik sürecinin Türkiye'de öncü şehri olacak" dedi.

Bakan Kacır: Türkiye, rüzgar enerjisinde 10 yıl içerisinde Avrupa'nın lider ülkesi olacak

Bakan Kacır, İzmir Valisi Süleyman Elban'ı ziyaret etti. Ziyarette Kacır'a AK Parti Konak Belediye başkan adayı Ceyda Bölünmez Çankırı da eşlik etti. Ziyaretin ardından Kacır, İzmir İktisat Kongresi Binası'nda düzenlenen Kalkınma Ajansı Projeleri Açılış Töreni'ne geçti. Törende konuşan Kacır, "Bugün İzmir'e kazandırdığımız 11 projenin açılışını gerçekleştiriyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, ülkemiz Cumhuriyet'inin ikinci asrına büyük ve güçlü Türkiye olarak giriyoruz. Son 22 yılda gerçekleştirdiğimiz kalkınma hamleleriyle üretimle, istihdamla, eser ve hizmetlerle adeta tarih yazdık. Şimdiyse 22 yılda gerçekleştirdiğimiz kazanımları 'Türkiye Yüzyılı' vizyonuyla taçlandırıyoruz. Sağladığımız istikrar ve güven ortamıyla ülkemizi baştan başa kalkındırıyor, şehirlerimizi ihya ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ilmek ilmek dokuduğumuz eser ve hizmet siyasetiyle durmadan, yorulmadan millete hizmet aşkıyla çalışmaya devam ediyoruz. Elbette 81 şehrimizi kalkındırma yolculuğunda İzmir'imize de ayrı bir önem atfediyoruz. 'Halka hizmet, Hakk'a hizmettir' anlayışıyla, yatırım teşvikleriyle, sanayi alanlarıyla, KOBİ'lerimize sağladığımız imkanlarla, bölgesel kalkınma projelerimizle İzmir için, İzmirliler için hep birlikte çalışıyoruz" dedi.

'İZMİR'DE 182 BİNDEN FAZLA NİTELİKLİ İSTİHDAMIN ÖNÜNÜ AÇTIK'

Bakanlık olarak 'Türkiye Yüzyılı'nda sayısız projeyi İzmir'e kazandırdıklarını vurgulayan Kacır, "Son 22 yılda 751 milyar lira tutarında sabit yatırım için 6 bin 365 yatırım teşvik belgesi düzenledik. İzmir'de 182 binden fazla nitelikli istihdamın önünü açtık. Üretimin, sanayinin, ticaretin şehri İzmir'imize 4 yeni organize sanayi bölgesi, 3 endüstri bölgesi kazandırdık. Organize sanayi bölgelerimizde ilave 95 bin istihdam oluşturduk. Şehrimizde katma değerli üretim ve teknolojik girişimciliğini daha ileriye taşıma adına 4 teknopark, 100 Ar-Ge merkezi ve 24 tasarım merkezi kurduk. Girişimcilerimizin ve sanayicilerimizin yenilik odaklı projelerine 22 milyar 800 milyon lira Ar-Ge teşviki verdik. İzmir'in kalkınmasının, gelişmesinin, ekonomisinin taşıyıcısı olan KOBİ'lerimize can suyu olduk. Son 22 yılda şehrimizde 70 binden fazla KOBİ'ye 8 milyar 200 milyon lira destek olduk. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılına yaraşır şekilde ülkemizin 3 büyük şehrinde TEKNOFEST coşkusunu yaşarken İzmir de bu coşkuya ortak olan şehirlerimizden biri oldu. Yurdumuzun dört bir yanından vatandaşlarımızla, yediden yetmişe adeta bir seferberlik ruhuyla İzmir'de buluştuk. 1 milyonu aşkın ziyaretçimizi ağırladığımız TEKNOFEST İzmir'de Milli Teknoloji Hamlesi'nin somut çıktılarından her bir eserimizle gururla buluştuk. Gençlerimizin hayallerine, yarının Türkiye'sinde imzası bulunacak evlatlarımızın heyecanlarına tanık olduk. Ne mutlu ki Milli Teknoloji Hamlesi'ni omuzlayan bu ülkeyi daha ileriye taşıma derdinde olan azimli, birikimli, çalışkan TEKNOFEST kuşağı var" diye konuştu.

Kacır, şöyle devam etti: "TÜBİTAK burs ve destek programları kapsamında son 22 yılda 5 bine yakın araştırma projesine ve 7 bin 700'den fazla bilim insanına İzmir'de 15 milyar lira destek sağladık. Merak eden, araştıran, sorgulayan, keşfeden bir gençlikle teknoloji yolculuğumuzu sürdürüyoruz. İzmir'deki 2 atölyemizle 81 şehrimizde kurduğumuz Deneyap Teknoloji Atölyeleri ile gençlerimizi bilim ve teknoloji dünyasıyla tanıştırıyoruz. Robotikten kodlamaya, tasarım ve programlamaya, havacılık ve uzay teknolojilerine, pek çok yenilikçi teknoloji alanında 3 yıl süreli ücretsiz eğitim imkanlarını özel yetenekli öğrencilerimizle buluşturuyoruz."

'İZMİR KALKINMA AJANSIMIZ İLE YEREL KALKINMAYI DESTEKLİYORUZ'

Geleceğin Teknoloji Yıldızları programı kapsamındaki Deneyap Teknoloji Atölyeleri'ne önümüzdeki dönem için başvurularının devam ettiğini duyuran Kacır, "25 Mart'a kadar tüm illerimizde 4'ten 9'uncu sınıfa ve lise hazırlık sınıflarında okuyan öğrencilerimizin Deneyap başvurularını bekliyoruz. Öte yandan İzmir'imizin kendine has değerlerini, eşsiz tatlarını, yerel lezzetlerini de unutmadık. Şehrimizin 41 yöresel lezzetini coğrafi işaretle tescilledik. Hem üreticimizi hem tüketicimizi koruma altına aldık. Gerçekleştirdiğimiz tüm projelerle tarihte milli iktisat kararlarının alındığı İzmir'i günümüzde de kalkındırmaya, ihya etmeye gayret ediyoruz. İzmir Kalkınma Ajansımız ile yerel kalkınmayı destekliyor, yereldeki kalkınmayı genele yaygınlaştırıyoruz. Şehrimizde kamu kurumlarımızın, mahalli idarelerin, üniversitelerimizin, özel sektörümüzün ve sivil toplum kuruluşlarımızın toplam 671 projesine bugüne dek 4 milyar 700 milyon lira kalkınma desteği sağladık. Bugün de İzmir'de yerli ve yenilenebilir enerjiden kadın ve genç istihdamına, teknolojik altyapı ve donanımı yenileme çalışmalarından yeşil ve mavi dönüşüme, kuluçka merkezlerinden tarımsal kalkınmaya 11 projenin açılışını gerçekleştiriyoruz" dedi.

Tüm projelere detaylı olarak girmeyeceğini ancak birkaç projeden özellikle bahsetmek istediğini belirten Kacır, şunları söyledi:

"Mermer artıklarından doğalı özdeş mermer alimonite üretimiyle ekonomik, çevreci ve yenilikçi malzeme üretimini temin ediyoruz. Kadınlar ve gençler için Karabağlar Mobilya Akademi ile kadınlarımızın ve gençlerimizin şehrimizde iş gücüne katılımını destekliyoruz. Son yıllarda yenilenebilir enerji alanında gerçekleştirdiğimiz hamlelerle Türkiye'de rüzgar enerjisi sektöründe üretim üssü haline gelmiş şehrimizde, rüzgar enerjisi meteorolojisi ve çevresel test ve analiz merkezini kurmuş olduk. Bu merkezimizde sektörümüzün ihtiyaç duyduğu uluslararası standartlara uygun test ve analiz merkezini İzmir'e kazandırmış olduk."


'İZMİR'İN LAYIK OLDUĞU HİZMETLERE KAVUŞMASININ ZAMANI GELDİ'

Türkiye'de denizüstü rüzgar enerjisi alanında ilk kez gerçekleştirilen Denizüstü Rüzgar Ölçüm Projesi kapsamında Küçükada'da kurulan ölçüm direğiyle yıl boyunca veri topladıklarını aktaran Kacır, "Sektörün gelişimi için gerekli modellemelerin ve yatırımların yapılmasına katkı sağlıyoruz. Kurduğumuz bu altyapılarla önümüzdeki dönemde rüzgar santrallerinde yerlilik oranımızı yüzde 60'ların çok daha üzerine hep birlikte taşıyacağız. Bu alanda Avrupa'da en iddialı 5 ülkeden biriyiz. Ama gelişme hızımız gösteriyor ki Türkiye, rüzgar enerjisinde önümüzdeki 10 yıl içerisinde Avrupa'nın lider ülkesi olacak. İzmir de bu liderlik sürecinin Türkiye'de öncü şehri olacak. Avrupa'da önümüzdeki 7 yıl içinde oluşacak yaklaşık 300 gigawatt rüzgar türbini talebinden pay almayı ve yine ülkemizde yeşil dönüşümün ana unsuru olan yenilenebilir enerji yatırımlarında 2035 yılına dek gerçekleşecek 15 gigawatt rüzgar türbini yatırımlarında yerli türbinlerimizin kullanılmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Bu önemli projeler bizim İzmir'in büyümesine, gelişmesine, tüm imkanlarımızla koyduğumuz katkının somut örneği niteliğinde. Sanayinin, ticaretin, üretimin lokomotifi İzmir'i gerçekten bir başka seviyoruz. Ancak İzmir, yerel düzeyde bekleyen potansiyelini maalesef uzun bir dönemdir harekete geçiremedi. Yerel yönetimde ihmal edilen İzmir ve İzmirliler, mevcut yönetimle maalesef eser ve hizmet siyasetine hasret. Artık İzmir'in layık olduğu hizmetlere kavuşmasının zamanı geldi. Şehrimizde yıllar yılı adeta kangren haline gelmiş sorunları çözmek, İzmir'i daha da güzelleştirmek, hak ettiği seviyeye ulaştırmak için vizyonumuzla, hedeflerimizle, programlarımızla ve adaylarımızla hazırız" dedi.

'DAHA ÇOK DESTEK BEKLİYORUZ'

İlk kurulan ajanslardan birinin İzmir Kalkınma Ajansı olduğuna dikkati çeken İzmir Valisi Elban ise "O günden bu yana kadar da kurumsal kapasitesini ciddi manada geliştirdi. Projelerin bütçe büyüklüğü ya da alandaki yapılış şeklinden ziyade vizyonu, teknolojisi ya da bilimselliği açısından değerlendirdiğimizde, çok özellikli işlere destek veren bir ajans. Bu da ajansın kurumsal kapasitesi ve vizyonu ile ilgili doğru tespit yapmamızı sağlayacak bir unsur. Tüm derdimiz; ülkemizin kalkınması. Kalkınalım ki istihdam olsun, üretelim, ihracat yapalım. Ama kalkınmak için sınırlı olan kaynaklarımızı doğru kullanmamız, doğru yere yatırım yapmamız, doğru yönelimimiz olması lazım. Doğru teknolojinin doğru zamanda da ülkeye getirilmesi lazım. Bunun için de bilgiye ve kurumsal kapasiteye ihtiyaç var. Özellikle bakanlığımızın hem teknoloji konusunda hem teknoloji ile diğer dönüşümlerin sağlanması konusunda inanılmaz çalışmaları var. O ivmede biz de il olarak yararlanmak istiyoruz. Biz de artık o yürüyen kervana dahil olmak hatta ön saflarda olmak istiyoruz. Bunun için de bu ve benzeri projeleri daha fazla yapmak istiyoruz. Bakanımızın desteği hep var; ama daha çok destek bekliyoruz" diye konuştu.

'KALKINMA YERELDE BAŞLIYOR'

AK Parti Konak Belediye Başkan adayı Ceyda Bölünmez Çankırı da "Küçük Menderes Havzası'nda tarımıyla, Bakırçay Havzası'nda sanayisiyle, Yarımada'da turizmiyle ve merkezde de bunların hepsini toplayan ticaretin kalbi bir şehrin içerisindeyiz. Burada yapmış olduğumuz projelerle kadın istihdamı, genç istihdamı sağlamanın yanı sıra artık İzmir'e farklı bir yön veren rüzgar enerjisinin ana merkezi haline geleceğiz. Buradaki projelerimizin ne kadar nitelikli olursa, diğer arkadaşlara ne kadar yön gösterici olursa, İzmir'e o kadar daha ticaretin, istihdamın gelmesini sağlayacaktır. Çevreye duyarlı firmaların da buraya katkı sunması gerçekten çok önemli. Kalkınma yerelden başlıyor. Projelerin belki maddi tarafını sizler vereceksiniz ama onların oradaki alan üretimi ve fiziksel koşullarını sağlamak konuları da yerel yönetimlerin üstüne düşen görevler. Seçim sürecinden sonra Allah izin verirse, hep beraber artık İzmir'de bir dönüşümü gerçekleştireceğiz. Bu dönüşüm, İzmir'de hizmet için gelecek. Kamunun, siyasetin, üniversitenin, sivil toplum kuruluşlarının hepsinin beraber çalışacağı, hepsinin bir konsorsiyum halinde, faydalanıcılarının da çok daha katma değerli olacağı bir İzmir'i sizlerin vereceği desteklerle, bizlere sunmuş olduğunuz olanaklarla biz de güçlendireceğiz" dedi.

'MİLLİ TEKNOLOJİ HAMLESİ'NİN MERKEZİ, TEKNOFEST KUŞAĞI'

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ege Üniversitesi (EÜ) MÖTBE Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Gençlik Buluşması'na katıldı. Buluşmaya Türkiye'nin ilk astronotu Alperen Gezeravcı, İzmir Valisi Süleyman Elban, AK Parti İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Hamza Dağ, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) Başkanı Ahmet Serdar İbrahimoğlu, milletvekilleri, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Üniversitede okuyan birinci sınıf öğrencileri mezun olmadan EÜ'ye yeni bir kongre merkezini kazandıracaklarını belirten Kacır, "Türkiye, Milli Teknoloji Hamlesi yolculuğunda sizlerin enerjisiyle muazzam bir hızla yoluna devam ediyor. Türkiye'nin bu yolculuktaki en büyük gücü, en büyük kuvvet çarpanı genç ve dinamik nüfus. Türkiye'nin ortanca yaşı 33, Avrupa'nın ortanca yaşı 43, Almanya'nın ortanca yaşı 47-48. Dünyayı yenilikçi teknolojiler dönüştürüyor. Dünyayı değiştiren teknolojilere, genç insanların kurduğu ekipler, teknoloji girişimleriyle imza atıyor. O vakit bizim varımız, yoğumuz gençlik. Milli Teknoloji Hamlesi'nin de öznesi ve merkezi, Türkiye'nin gençliği TEKNOFEST kuşağı diye düşünüyoruz" dedi.

'DEMİRAĞ'IN ÜRETTİĞİ UÇAKLAR, TOPRAĞA GÖMÜLMÜŞ'

Kacır, "Türk gençliği aslında kabiliyetleriyle ve yetkinlikleriyle, önleri açıldığında, bizler yanlarında durduğumuzda, neleri başarabileceklerini bütün dünyaya ispat etti. Bu ispatın en görünür alanı şüphesiz savunma sanayi alanı oldu ve havacılık oldu. Türkiye havacılıkta öncü ülkelerden değildi. Olabilir miydik? Pekala olabilirdik. Çok erken dönemde Türkiye'de milli havacılığın gelişmesi için çok önemli inisiyatifler girişimler olmuş. 2023 yılında 3 TEKNOFEST düzenledik, Türkiye'nin 3 büyük şehrinde Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında TEKNOFEST'ler düzenlemek istedik. Birini İstanbul, birini Ankara'da, diğerini de İzmir'de düzenledik. İstanbul'da düzenlediğimiz TEKNOFEST'i Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştiriyoruz. Bizden 60 yıl önce Atatürk Havalimanı'nda yine TEKNOFEST'ler düzenlenmiş. 60 yıl önce Atatürk Havalimanı'nda tıpkı TEKNOFEST'lerde yaptığımız işler gibi işler yapılmış. 'Gök' şenlikleri adıyla Nuri Demirağ tarafından festivaller düzenlenmiş. Metal gövdeli yerli uçaklar üreten Nuri Demirağ, kendisi ile uçaklar üretebilecek mühendisler, teknisyenler yetişsin diye uçakları uçuracak pilotlar yetişsin diye hem İstanbul'da hem de kendi memleketi Sivas'ta Gök okulları açmış. Atatürk Hava Meydanı'nda gök şenlikleri düzenlemiş. O uçakları görmek nasip olmadı çünkü Nuri Demirağ'ın ürettiği uçaklar, toprağa gömülmüş" diye konuştu.

'DÜNYADA İKİNCİ ÖRNEĞİNİ BULAMAZSINIZ'

Ankara'daki TEKNOFEST'i Etimesgut Havalimanı'nda düzenlendiklerini aktaran Kacır, şöyle devam etti:

"Etimesgut, şu an bir askeri havalimanı. 1941'de Ankara'da, Etimesgut'ta bir uçak fabrikası kurulmuş. Bu farika, 9 yıl faaliyetlerini sürdürmüş. 1949'da fabrikada 950 kişi çalışıyormuş. Bu fabrikaya ne olmuş? Kapatılmış çünkü 1948'de Türkiye'ye Marshall yardımları girmeye başlamış. Marshall yardımları, ABD öncülüğünde Batı tarafından Türkiye gibi ülkelere verilen sözüm ona kalkınma yardımları. Yardımlar ile Türkiye'ye deniyor ki 'Sana kalkınma yardımları yapıyoruz. Sakın kısıtlı kaynaklarını riskli işlere harcama, uçak yapmaya kalkma. Bu işlerde rekabet gücü, elde etmen mümkün değil. Bizim sana çizdiğimiz istikamette, bizim sana tayin ettiğimiz alanlarda çalış.' 1949'da Etimesgut'ta uçak fabrikası kapatılıyor. Vecihi Hürkuş TBMM tarafından 3 kez takdirname alan bir İstiklal Savaşı kahramanı. Uçaklar yapmış ama uçakların uçurulmasına sertifika olmadığı için izin verilmemiş. Uçaklara sertifika düzenleyecek bir kurum yok. 1920'lerde TOMTAŞ uçak fabrikasından bahsedebiliriz. Türkiye'nin havacılık tarihi, sanayileşme tarihi adeta 2000'li yıllara kadar akamete uğramış, hikayeler tarihe dönmüş. 2000'li yıllardan sonra Türkiye özellikle terörle mücadelede ihtiyaç duyduğu tüm teknolojileri kendi imkanlarıyla geliştirme üretme iddiasıyla yeni bir yolculuğa çıkmış. 2000'lerin başında peçeteye 'Selpak' der gibi İHA'ya 'Heron' diyorduk. Heron, İsrail'in İHA markası. İHA deyince aklımıza İhlas Haber Ajansı geliyordu. İsrail'den alınan robot uçaklar vardı, bunlar uçması gerektiğinde maalesef çoğu zaman uçmuyordu. İhtiyaç duyduğumuzda maalesef etkin şekilde yararlanamıyorduk. Nihayetinde Türkiye kendi öz evlatlarına, Türk mühendislerine, teknisyenlerine bilim insanlarına güvendi, Türkler Bayraktar, Anka, Akıncı, Aksungur, Hürkuş, Hürjet, Gökbey, Kızılema ve KAAN'la gökyüzüne imza attı. Bu başarı hikayesinin dünyada ikinci bir örneğini bulamazsınız. Bu kadar kısa zaman içinde bu kadar farklı havacılık platformlarını gökyüzüyle buluşturabilen dünyada ikinci bir örnek bulmak çok zor."

'KENDİ HABERLEŞME UYDULARINI ÜRETEBİLEN 10 ÜLKEDEN BİRİ OLACAĞIZ'

"Benim bir tek önceliğim var; Türk müteşebbisini, girişimcisini, sanayicisinin önündeki engelleri kaldırmak" diyen Kacır, şöyle devam etti:

"Önündeki engelleri kaldırdığımızda zaten alanlarındaki en başarılı işi yapabilecekler. Ümit ediyoruz ki bu başarı hikayesi uzay alanına da taşınsın. Uzayda en az savunma sanayi kadar stratejik bir alan. Bu iddiayla 2021 yılında Milli Uzay Programı'nı Cumhurbaşkanımız dünyaya ilan etti. Önce 2018 yılının sonunda Türkiye Uzay Ajansı'nı kurduk. 2021 yılının başında 2030 için 10 büyük hedefle Milli Uzay Programı'mızı dünyaya ilan ettik. Türkiye bu alanda iddia sahibidir, tecrübe sahibidir. 20 yılda uzay teknolojilerinde kabiliyet kazandık. 20 yıl önce görüntüleme uydularında ortak üretimle yola çıktık. BİLSAT uydusunda üretim faaliyetlerine dahil olduk, daha sonra RASAT görüntüleme uydusunu yerli olarak ürettik, daha sonra Göktürk görüntüleme uydusunu yerli olarak ürettik ve nihayetinde görüntüleme uydularının bütün alt sistemlerini yerli ve milli olarak geliştirme kabiliyeti edindik. Yüksek çözünürlüklü İMECE'yi de 2023 yılında uzaya gönderdik. Halihazırda İMECE'yi kullanıyoruz. 20 yılda uydu geliştirmede önemli bir birikim ve deneyim elde ettik. Bununla birlikte haberleşme uydularımızı yerli ve milli olarak geliştirmemiz gerektiğine inandık. TÜRKSAT 6A'yı üretmeye yönelik projeyi başlattık. İnşallah önümüzdeki 3-4 ay içerisinde TÜRKSAT 6A'yı uzaya göndereceğiz ve kendi haberleşme uydularını üretebilen 10 ülkeden biri olacağız. Uzaya erişimde de iddia sahibiyiz. Roketsan katı yakıtlı roket teknolojisinde, delta hibrit yakıtlı roket teknolojisinde, tecrübeli kurumlar. Uzaya erişmeyi başarmış kurumlar. Bütün bu programlar, Türkiye'nin hangi alanlarda, hangi kazanımları elde edebileceği planları çerçevesinde hazırlanıyor. Bizim, bir Ay'a erişim programımız var. Bunu alaya alanlar olduğunu biliyorum. Arzu ediyoruz ki bu teknolojide kabiliyetimizi bir üst lige çıkaralım. TÜRKSAT 6A'yı üretiyoruz, Ay'a erişmeyi hedefliyoruz. Kendi milli hibrit roket motorumuzla 380 bin kilometre yol alacağız. Bu teknolojiyi uzayda kullanabilen dünyadaki ilk ülke olma hedefiyle bunu gerçekleştireceğiz."

'UZAY EKONOMİSİNDEN PAY ALABİLİRİZ'

Kacır, "Her projemizde nihai olarak Türkiye'ye stratejik kazanımlar getirme hedefimiz var. Bu teknolojiyi çalışan en iddialı 4 ülkeden biriyiz. Eğer Ay'a erişirken uzay aracımızda kendi motor teknolojimizi kullanabilirsek, bu teknolojiyi önümüzdeki dönemde uyduların yörüngeler arası transferi için değerlendirebilir ve uzay ekonomisinden pay alabiliriz. Uzay ekonomisi ne kadarlık bir ekonomi? 600 milyar dolarlık bir ekonomi. Yüzde 1 alsak 6 milyar dolar yapar, yüzde 10 alsak, 60 milyar dolar yapar. Küresel uzay ekonomisi, birkaç yıl içinde 1 trilyon dolara çıkacak" dedi.

"2021'de ilan ettiğimiz Milli Uzay Programı'nın önemli projelerinden biri de insanlı ilk bilim misyonunu gerçekleştirmek" diyen Bakır, şöyle devam etti: "Dedik ki bilim insanlarımızın ufkunu uzaya taşıyacağız. Alanlarında küresel ligde en ileri araştırmalar nasıl yapılıyorsa; bizim bilim insanlarımız da bu çalışmaları yapacak, dünyayla yarışacak, dünyanın önüne geçecek; ama ne önemlisi yıllardır ancak photoshop ile astronotların üzerine yerleştirdiğimiz ay yıldızlı bayrağımızı bu defa göğsünde taşıyan bir vatandaşımız uzaya yükselmiş, Türk gençlerinin hayallerini ufkun ötesine taşımış olacak. Türkiye'nin evlatları hiçbir alanda başka milletlere ait olduğu gerekçesiyle hayallerini sonlandıramayacak. Türkiye uzay misyonlarına devam edecek. İnşallah nice güzel işe birlikte imza atacağız."

EÜ'nün teknoparkını önümüzdeki dönemde büyütecekleri belirten Kacır, "İnşallah İzmir Ege Üniversitesi, Türkiye'nin milli teknoloji yolculuğunun öncülerinden biri olmaya devam edecek" dedi.

FABRİKA AÇILIŞ TÖRENİNDE KONUŞTU

Kacır, daha sonra Ege-D Tech Projesi Ege Derin Teknoloji Fabrikası'nın açılış törenine geçti. Törende konuşan Kacır, "Ülkemizi teknoloji girişimleri için cazibe merkezi konuma getirmek üzere ulusal teknoloji girişimciliği stratejimizi kamuoyuyla paylaştık. TURCORN 100 projemizle hızlı büyüme potansiyeli taşıyan teknoloji girişimlerinin daha hızlı ölçeklenmesine ve küresel pazarlara açılmasına rehberlik ediyoruz. Avrupa'nın en büyük derin teknoloji fonu ve dünyanın ilk çok uluslu girişim sermayesi olan NATO inovasyon fonuna dahil olduk. Hedefimiz, 2030 yılına dek araştırma ve inovasyon altyapımızla yeni girişimlerin yeşermesini destekleyerek ülkemizde 100 TURKCORN ve 100 bin teknoloji girişiminin doğmasını sağlamak. Milli Teknoloji Hamlemiz doğrultusunda teknoloji geliştiren ve üreten Türkiye'yi birlikte inşa edeceğiz" dedi.

Kacır, "Ülkemizin köklü araştırma üniversitelerinden EÜ bünyesinde 6,5 milyon euro bütçeyle hayata geçirdiğimiz Ege Derin Teknoloji Fabrikası'nın açılışını gerçekleştirmenin heyecanını paylaşıyoruz. Bu tesiste sunduğumuz üretim ekipmanlarının yanı sıra kapasite geliştirme faaliyetleri ile İzmir ve çevresinin güçlü bilimsel araştırma altyapısını girişimcilik kültürüyle buluşturuyoruz. Bu altyapı bünyesinde, sosyoekonomik uyum için girişimcilik kapasitelerinin iyileştirilmesi, ön kuluçka merkeziyle girişimlerin fikirden pazara ihtiyaç duyduğu eğitim ve mentörlük hizmeti sunuyoruz. İnanıyorum ki bu merkezde filizlenecek girişimler ülkemizin geleceğine ışık tutacak ve Türkiye'nin girişimcilik ve inovasyon ekosisteminin gücüne güç katacak. Burası, İzmir'den doğacak derin teknoloji TURCORN'larının ilk durağı olacak" diye konuştu.

'ŞEHRİMİZİ KALKINDIRMAK; HEPİMİZİN ORTAK HEDEFİ'

AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Hamza Dağ da savunma sanayisinde yerlilik oranının yüzde 20'lerden yüzde 80'lere çıktığını belirterek, "Bu sayede Türkiye'nin imalat sanayinde orta, yüksek teknolojili ürün ihracatı 2023'te 972 milyar dolara ulaşmıştır. Yerli otomobiliyle yolda kalan 60 yıllık hayalimiz, yerli ve milli otomobilimiz TOGG'la gerçeğe kavuşmuştur. Türkiye ilklere imza atabiliyorsa, TEKNOFEST'te milyonlarca gencini fikirleriyle ağırlıyorsa, Türkiye İMECE'yi uzaya fırlatabiliyorsa, ilk astronotunu uzaya gönderebiliyorsa, dünyanın 175 ayrı ülkesine 230 çeşit savunma sanayi ürünü satabiliyorsa; hem son 21 yılda atılan kararlı ve istikrarlı adımların hem de gönlü ve zihni güçlü gençlerin sayesinde olmuştur. 'Türkiye Yüzyılı'nda İzmir'i hak ettiği konuma ulaştırma derdimiz ve tasamız var. Bu büyük vizyonda belediye başkanı olarak sorumluluk üstlenmek için aday olduk. İzmir'in ekonomik potansiyelini en üst noktaya çıkarmak, şehrimizi kalkındırmak; hepimizin ortak hedefi. Şehrin ekonomisini ayağa kaldıracak 3 stratejik alan belirledik. Bunların başında bilişim sektörü geliyor. Belirlediğimiz stratejik alanlardan biri yenilebilir enerji, diğeri sağlık turizmi" dedi.

'TÜRKİYE BÜTÜN PROJELERDE KABİLİYET KAZANMAYA DEVAM EDECEK'

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Dokuz Eylül Üniversitesi'nde gençlik buluşmasına katıldı. Buluşmada Bakan Kacır'a İzmir Valisi Süleyman Elban ve AK Parti İzmir milletvekilleri ile astronot Alper Gezeravcı eşlik etti. Buluşmada konuşan Bakan Kacır, Türkiye, gençlerinin gücüyle, savunma sanayinde gerçekleştirdiği başarı hikayelerinin benzerlerini teknolojinin tüm alanlarında ortaya koyabilir. Uzayı da bu hedefler doğrultusunda çok önemli bir alan olarak değerlendiriyoruz. Çünkü uzay teknolojileri hem taşıdıkları ekonomik değer hem de stratejik imkanlar açısından pek çok teknolojik gelişmenin kapısını aralıyor" dedi.

'İLERİ SEVİYELERİ DE TAŞIMAYA AMAÇLIYORUZ'

Dünyada 60 yılı aşkın bir zamandır bir uzay yarışı olduğunu söyleyen Bakan Kacır, "İnsanoğlunun bir yandan yerkürenin ötesinde bir hayat arayışı gibi görünen bu uzay yarışı, pek çok teknolojinin dünyada var olmasını da bugüne dek mümkün kıldı. Türkiye olarak biz bu yarışta son 20 yılda adım adım iddia kazandık. Biz 20 yıl önce kendi uydularını üretme konusunda önemli bir adım attık. Daha geriye gidecek olursak 40 yıl önce bir adım attık. Rahmetli Turgut Özal, Ankara'da TÜBİTAK Uzay Araştırmaları Enstitüsü'nü ODTÜ kampüsünde kurduğunda Türkiye'nin kendi uydularını geliştirmesini hayal etmişti. Ama 80'ler, 90'lar Türkiye'nin kayıp yılları oldu. Dünyada bilgisayar devriminin, internet devriminin her şeyi dönüştürdüğü dönemi Türkiye, ekonomik istikrarsızlıklar, siyasi istikrarsızlıklarla geçerken, maalesef kaybetti" dedi.

2000'li yıllarda uydu üretimi konusunda Türkiye adım adım projeler başlattığına dikkat çeken Bakan Kacır, "Önce BİLSAT görüntüleme uydusunda ortak üretime dahil olduk. Sonra RASAT görüntüleme uydusunu yerli olarak ürettik. Sonra Göktürk görüntüleme uydusunu yerli olarak ürettik. Ve nihayetinde elektro-optik kamerasına, tepki tekerine, yıldız izlerine kadar tüm kritik alt sistemleriyle haberleşme cihazlarına kadar yüksek çözünürlüklü görüntüleme uydusu İMECE'yi yerli ve milli olarak geliştirmeyi, üretmeyi başardık. Ve Cumhuriyet'in 100’üncü yılında İMECE'yi uzaya gönderdik ve halihazırda İMECE'den istifade ediyoruz. Şimdi bu hedefi bir seviye yukarıya taşıyoruz. İlk milli haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6-A'yı önümüzdeki üç dört ay içerisinde uzaya göndereceğiz ve bu kabiliyete sahip dünyadaki 10 ülkeden bir olacağız. Bütün bunlar aslında önümüzdeki dönemde Türkiye'nin yıllık 600 milyar doları aşan uzay ekonomisinden daha fazla pay almasını sağlayacak. Bütün bu projeler nitelikli insan kaynağımızın, beşeri sermayemizin Türkiye için çalışmasını, Türkiye'de hayatına devam etmesini temin edecek projeler olacak. İnşallah bunu daha ileri seviyeleri de taşımaya amaçlıyoruz" diye konuştu.

'MİLLİ UZAY PROGRAMINDA BİR AY PROJEMİZ VAR'

Milli Uzay Programı'nda bir Ay projesinin olduğunu dile getiren Bakan Kacır, “Aya milli hibrit roket motorumuzu ateşleyerek erişmeyi amaçlıyoruz. Her bir projede çıtayı biraz daha yükselmiş oluyoruz. İMECE 600 kilometrede görev yapan 600 kilogramlık bir uyduyken TÜRKSAT 6-A 36 bin kilometrede görev yapan 4,5 tonluk bir uydu. Ay 380 bin kilometrede. Bu teknolojiyi geliştiren, dünyada iddia sahibi 4 ülkeden biri Türkiye. Eğer başarabilirsek bu teknolojiyi uzayda kullanmayı, hedefimiz yörüngeler arası uydu transferi yapan araçları bu teknolojiyle geliştirmek ve dünya pazarından bu alanda pay alabilmek. Çünkü bütün savunma sistemlerimiz, uçurduğumuz uçaklar, fırlattığımız füzeler, bulundukları konumları, hangi anda nerede olduklarını uydulardan öğreniyorlar. Dolayısıyla bu alanlarda geliştirdiğimiz her bir kabiliyet aslında Türkiye için stratejik bir kabiliyet hem de muazzam bir ekonomik potansiyel. Cumhurbaşkanımız 2021 yılında Milli Uzay Programı'nı ilan etti, 10 büyük hedef açıkladı. Ve bunların arasında bizce en kıymetli hedeflerden biri Türkiye'nin insanlı ilk uzay bilim misyonunu gerçekleştirmekti. Daha önce hiç astronot göndermemiştik. 40'tan fazla millet, 20'den fazla devlet bir şekilde uzaya erişmiş. Kendi bilim insanlarımızın hazırladığı bilimsel çalışmaları, Uluslararası Uzay Laboratuvarı'nın tüm altyapısından istifade ederek orada gerçekleştirmeyi, böylelikle Türk bilim insanlarının alanlarında dünyadaki tüm rakipleriyle aynı seviyede işler yapmasını mümkün kılmayı ama daha da önemlisi ay yıldızlı bayrağımızla uzaya gidecek bir vatandaşımızın Türk gençliğine ve Türk çocuklarına ilham kaynağı olmasını hedefledik. Türkiye bütün bu projelerde adım adım kabiliyet kazanmaya devam edecek. Gençler, bu alanlarda özgüveninizi kırmak isteyenlere asla prim vermeyin. Bu işleri küçümsemek isteyenlere yüz vermeyin" dedi.

'İNSANOĞLU GÜNÜN BİRİNDE MARS'A ERİŞECEK'

Yürüttükleri bilimsel çalışmalardan bahseden astronot Alper Gezeravcı ise “Deneyimlerimizi, bilim insanlarımızın kendi laboratuvarlarında, kendi çalışma ortamlarında şehir şehir gezerek çalışma imkanı bulduk. Hocalarımızı Ankara'ya toplayarak, Ankara'da TÜBİTAK yerleşkesinin içerisinde tüm deneyleri tekrar çalıştık. Üçüncü sırada hocalarımızı deney düzenekleriyle birlikte ABD'ye getirdik. ABD'nin de Uluslararası Uzay İstasyonu’nda modülleri NASA'nın testlerinde, kontrol merkezi var, orası da bilimsel deneylerin kontrol süreçlerini yürütüyor. Deneylerimizi bir kez de orada tekrardan çalışma fırsatı bulduk" dedi.

Gezeravcı, deneylerinin rastgele seçilmiş deneyler olmadığını belirtip, bir tane görevi tamamladıklarını, 9 görev alanında Türkiye'nin koymuş olduğu hedeflerle ilgili çalışmaların devam ettiğini kaydetti. Gezeravcı, "Deneyler de tıpkı bizim astronot seçim süreci gibi yine Türkiye Uzay Ajansı'nın kontrolünde bir deney seçim sürecinin sonunda belirlerdi. Burada amaç Türkiye Cumhuriyeti'nin bundan sonraki uzay alanında yapmaya çalıştığı ve koyduğu hedeflere erişme yolunda, ileride daha da büyüyen uzay ekosisteminden pay almaya imkan tanıyacak, uzayda kurulacak farklı ekosistemlerde bir alt birleşen oluşturabilecek deney alanlarındaki çalışmalardı. İnsanoğlu günün birinde Mars'a erişecek ve bu süre çok uzak değil" diye konuştu.