Geri Dön
Politika Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yaptığı hiçbir şey olmamakla övünen siyasetçiler türedi

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yaptığı hiçbir şey olmamakla övünen siyasetçiler türedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yol yapmayan, hizmet üretmeyen, verdiği sözlerin arkasında durmayan siyasetçi profilleri arzıendam etmeye başlıyor. Hatta yaptığı hiçbir şey olmamakla övünen, bundan sonra da hiçbir şey yapmayacağını göğsünü gererek söyleyen siyasetçiler, belediye başkan adayları türedi Ankara'mızda" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yaptığı hiçbir şey olmamakla övünen siyasetçiler türedi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'nın Keçiören ilçesinde Keçiören Belediyesi tarafından yaptırılan Atatürk Cumhuriyet Kulesi'nin açılış törenine katıldı. Erdoğan, Çankaya'da şehrin simgelerinden biri haline gelen Atakule'yi hatırlatarak, "Aynı mimarımızın tasarladığı Atatürk Cumhuriyet Kulesi ile şehrimize yeni bir sembol daha kazandırıyoruz. Tabii temelinin atılmasının üzerinden 20 yılı aşkın süre geçtikten sonra açılışını yaptığımız bu kulenin serancamı da ayrı bir hikayedir. Ama bu hikayenin bana göre, en önemli tarafı şudur; bu kule, Keçiörenlilerin sahip çıkması sayesinde ayakta kalmış ve bugün Ankaralıların hizmetine girebilmiştir. Şayet ilçe halkı sahip çıkmasaydı; şimdi bu gördüğümüz eserin yerinde yeller esiyordu. Hukuki ve idare pek çok sorunun ardından Covid-19 salgınının yol açtığı zorlukları da aşmayı başaran kulemiz aslında başlı başına bir azim abidesidir" dedi.

'ANKARA'MIZI KURTARMAYA VAR MIYIZ'

Erdoğan, Atatürk Cumhuriyet Kulesi'nin Ankara’nın en yüksek binası sıfatıyla 197 metreden kenti selamlayacağını belirterek, şöyle konuştu:

"Bünyesindeki kütüphanesi, spor salonu, kafeteryası, nikah salonu, sergi salonu, seyir alanı, lokantası ve diğer birimler ile ziyaretçilerine unutulmaz hizmetler verecek. Kulenin en üst kısmında yer alan Selçuklu Yıldızı zaten başlı başına buraya vurulmuş bir Ankara mührüdür. Nikahlarını 152 metre yüksekliğindeki salonda kıyacak çiftlerimizin de yeni hayatlarına bulutların üzerinde girecekleri anlaşılıyor. Bundan sonra herkes herhalde nikahını Keçiören'de kıymaya gelir. Hazreti Mevlana’nın sık sık tekrarladığım bir sözü var; 'Kamil odur ki dünyada koya bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser.' Sorumluluk sahiplerinin isimlerini nesiller boyu yaşatacak olan gök kubbede kalan hoş seda misali geride bıraktıkları eserlerdir, hizmetlerdir. İnşallah bu kule, Ankara'ya hizmet ettiği müddetçe Turgut Altınok kardeşimize edilen hayır dualar da sürüp, gidecektir. Turgut kardeşimiz çok değil; 30-40 yıl önce imarıyla, altyapısıyla, çevre düzeniyle başkentin en sorunlu ilçelerinden birini, en gözde yerleşim yeri haline getirmiştir. Kendisi inşallah bu birikimini, bu üretkenliğini, bu vizyonunu, bu çalışkanlığını 31 Mart'tan sonra Ankara'nın tamamı için kullanacak. Şimdi 31 Mart'a kadar gece gündüz demeden çalışmaya var mıyız? Kapı kapı dolaşmaya var mıyız ve şu CHP zihniyetinin fetret devrinden Ankara'mızı kurtarmaya var mıyız?"

'BUNLARDAN BİR ŞEY OLMAZ'

Erdoğan, ana muhalefet partisini eleştirerek, "Bunlardan bir şey olmaz. Bunların Ankara'mıza, başkentimize verecekleri hiçbir hizmet yoktur, bundan sonra da olmayacaktır. Şehrin kaybolan son 5 yılını telafi etmenin ötesinde Ankara'yı, 'Türkiye Yüzyılı'na hazırlayacak yeni bir dönemin kapılarını Turgut kardeşimizin açacağını inanıyorum. Cumhurbaşkanı olarak yanındayım. Cumhur İttifakı olarak yanındayız ve vereceğimiz desteklerle Ankara'mız ayağa kalkacak. Türkiye, son 21 yılındaki tüm atılımlarını eser ve hizmet siyaseti ile gerçekleştirmiştir. Demokrasi ve kalkınma hamlelerimizden istifade etmeyen ne tek karış vatan toprağı ne herhangi bir fert vardır. Bu hakikat ortadayken son dönemde vizyonsuzluğu, programsızlığı, projesizliği, esersizliği, hizmetsizliği yücelten bir anlayışın öne çıkarılmaya çalışıldığını görüyoruz. Düşünebiliyor musunuz; yol yapmayan, hizmet üretmeyen, verdiği sözlerin arkasında durmayan siyasetçi profilleri arzıendam etmeye başlıyor. Havalimanından şehir merkezine kadar şu yollarda en ufak bir adım atıldı mı? Sadece, işte Melih beyin döneminde atılmış adımlar var. Ama gel gör ki bu beyefendi geldi geleli yollarda ne asfalt ne şu ne bu; hiçbir şey yok. Ankaralıyım, havalimanından şehir merkezine kadar ne yapıyorsak; biz yapıyoruz. Metro filan bir şey yok, derdi de yok. Hatta yaptığı hiçbir şey olmamakla övünen, bundan sonra da hiçbir şey yapmayacağını göğsünü gererek söyleyen siyasetçiler, belediye başkan adayları türedi Ankara'mızda. Üzerlerinde kayda değer bir emekleri olmadığı halde sahiplendikleri işleri saymazsak, el hak yaptıkları bir şey zaten yok. Önümüzdeki dönem için iş yapmaya niyetlenmediklerini açıkça beyan ettiklerine göre, bunlardan bir beklenti de söz konusu olamaz. Normal şartlarda; insanın utançtan yüzünün kızarması gerekirken bu tabloyu iftihar vesilesi gibi anlatanların takdirini milletimize, başkent halkına bırakıyorum. Zaten hesabı, 31 Mart günü soracağınıza inanıyorum" dedi.

'NEREDE CHP BELEDİYESİ VARSA, DÖKÜLÜYOR'

Erdoğan, seçimleri kimin kazandığından, kimin kaybettiğinden ziyade bu anlayışın ülkeye musallat olmasından üzüntülü olduklarını vurgulayarak, "Ankara böyle, İstanbul böyle, İzmir böyle. Nerede CHP belediyesi varsa, her taraf dökülüyor, rezalet. Çünkü Rabbi'miz bizlere ancak çalıştığımız kadarının karşılığını alacağımızı buyuruyor. 'Eser ve hizmet siyaseti' diyerek gecemizi gündüzümüze katarken; meydanı tembel siyasetiyle gençlerimize kötü örnek olanlara bırakamayız. Ankara başta olmak üzere ülkemizin en büyük şehirlerine tebelleş olan bu zihniyeti mutlaka ama mutlaka 31 Mart'ta siyasetten tasfiye etmeliyiz. Bunu en çok da şehirlerimizin geleceği için yapmalıyız. Şehirlerimize kamu bütçesinden tahsis ettiğimiz devasa bütçelerin bunların elinde nereye gittiği meçhul. Gerçi son dönemde bu paraların akıbetine dair bazı ipuçları görmeye başlamadık değil. Desteleri gördünüz değil mi? Dolarları gördünüz değil mi? Hayırdır ya ne iş bu? Bu durum başka bir dönemde, başka bir partinin mensuplarının başına gelse; yer, gök yıkılırdı. Bir dönem ağızlarını her açtıklarında ne diyorlardı; 'Hesap uzmanıyım.' Şimdi hesap uzmanı nerede? Ankara'da bir apartman dairesinde emekliye ayrıldı. Bunun da akıbeti aynı. Bu da gidecek ama belediye başkanı çok daha önceden gidecek" diye konuştu.

'ATMADIK TAKLA BIRAKMIYORLAR'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'nın Keçiören ilçesinde Keçiören Belediyesi tarafından yaptırılan Atatürk Cumhuriyet Kulesi'nin açılış töreninde yaptığı konuşmanın devamında, 31 Mart’ın çok önemli olduğunu bildirerek, "Ankara'da da İstanbul’da da İzmir’de de Allah’ın izniyle bunları 31 Mart’ta emekli edelim. Daha yakın zamanda sürekli istismar ettikleri Atatürk’e karşı bir medya platformunun sergilediği terbiyesizliği de başlarını önlerine eğerek suskunlukla geçiştirmişlerdi. Çünkü bunların derdi ne Atatürk’tür ne şeffaflıktır ne dürüstlüktür ne de ülkemizin ve şehirlerimizin menfaatini savunmaktır. Bunların tek derdi kendi çevrimiçi dünyalarında kurdukları sahte düzeni korumaktır. Sivil toplum görüntüsü altında ülkenin ve milletin aleyhine her faaliyetin içinde olanlar da onlardan geri kalmıyor. Tüm kesimlerin temsilcileri tek parti faşizmi heveslisi CHP ile sırtını bölücü terör örgütüne dayayan DEM’e destek vermek için atmadık takla bırakmıyorlar. Çok iyi takla atıyorlar. Esermiş, hizmetmiş, projeymiş, erdemmiş, onurmuş zerre kadar umurlarında değil. Geçtiğimiz yıl yapılan 14- 28 Mayıs seçimlerinde ne dediler; ‘kazandık geliyoruz.’ Ne oldu? Bunlar 6’lı masada ne diyorlardı ‘kazanıyoruz, geliyoruz.’ Şimdi bunlardan hiçbiri Meclis'e girebildi mi? Hiçbiri şu anda Meclis'te yok. İşte bunların siyaset bilinci de bu kadar. Sandık sonuçları açıklanınca rezil rüsva olmuşlardı. Bile bile yaptıkları bu provokasyondan bilerek söyledikleri bu yalanlardan dolayı daha sonra ne milletten özür dilediler ne de pişmanlık duydular. Seçim akşamı yaşanan rezillikler dahil tüm günahı eski genel başkanlarına yıktılar. Hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi pişkince yollarına devam ettiler. Hala da yollarına devam ediyorlar. Buna rağmen aynı çevrelerin 31 Mart seçimleri öncesinde yine arzı endam etmeye başladıklarını, yine ortaya döküldüklerini görüyoruz. Başımıza bir de tüm bunları gördüğü, bildiği, yakinen şahit olduğu halde kazanmak değil sadece bize kaybettirmek için paçamıza yapışanlar çıktı. Kimler olduğunu biliyorsunuz değil mi? Sizin, bizim paçamızda ne işiniz var ya? Peki biz kaybedince kazanacak olan kim? Tabii ki tek parti faşisti CHP ve artık onun tescilli ortağı haline dönüşen DEM. Yani çaydaki dem değil ha karıştırmayalım. Allah bunlara da akıl fikir versin diyor ve biz kendi işimize bakıyoruz" ifadelerini kullandı.

'31 MART SEÇİMLERİNİ BU UZUN YOLCULUĞUN YENİ BİR BAŞLANGICI GÖRÜYORUZ'

Erdoğan, Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı'nın inşası yolunda kararlılıkla mücadeleye devam ettiklerini vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İşte bugün burada olduğu gibi omuz omuza, yürek yüreğe ülkemize ve milletimize hizmet için gece- gündüz çalışmayı sürdüreceğiz. Ankara’nın ve özellikle Keçiören’in de bu mücadelemize samimi destek vereceğinden şüphe duymuyorum. Bu şehrin etrafı gecekondularla çevrili bir köy görünümünden nasıl modern bir başkente biz dönüştürdüysek, inşallah geleceğe de inşallah yine en güzel şekilde biz hazırlayacağız. Ben Turgut kardeşime güveniyorum. Ve inşallah sadece Keçiören ile değil Ankara’nın genelinde kentsel dönüşümlerle beraber ‘yeniden bir Ankara yepyeni bir Ankara’ diyor, yola böyle koyuluyoruz. 31 Mart seçimlerini bu uzun yolculuğun yeni bir durağı, yeni bir başlangıcı olarak görüyoruz. Ankara artık Türkiye’nin idari başkenti olmanın ötesinde sadece ülkemizin değil dünyanın önde gelen savunma sanayi merkezlerinden birine dönüşmüştür. Kendi alanlarında önemli küresel oyuncular haline gelen savunma sanayi şirketlerimiz milli gururumuz olan ürünlerin tasarım ve üretimlerini burada yapıyor. Bu iklim diğer sektörleri de ateşliyor onların da yatırım, üretim, istihdam şevkini artırıyor. Son dönemde yaşanan ve üst üste gelen hadiselerin yol açtığı sıkıntılar, kazanımlarımızı görmemize ve sahip çıkmanıza asla engel olamaz, olmamalıdır. Küresel krizlerin tetiklediği hayat pahalılığı ve asrın afeti depremin getirdiği 104 milyar dolarlık ilave yük bizi hedeflerimizden uzaklaştırmadı. Fakat hiç arzu etmediğimiz sorunlara yol açtı. Bilhassa çalışanlarımızın ve küçük esnafımızın yaşadığı refah kaybının farkındayız. Bunun üstesinden gelmenin yolu afaki söylemler değil; daha çok çalışarak, daha çok üreterek, daha çok kazanarak devletimizin imkanlarını artırmaktır. Her bir vatandaşımızı hakkı olan güvenli, huzurlu, rahat hayat seviyesine kavuşturmak boynumuzun borcudur."

'ENFLASYON YILIN 2'NCİ YARISINDAN İTİBAREN DÜŞÜŞE GEÇECEK'

Erdoğan, birilerinin yine sinsi oyunlar peşinde koştuğunu belirterek, "Uyguladığımız ekonomi programı üzerinde şüpheler oluşturarak seçim sonrası için felaket tellallığı yapanlar her zamanki gibi kısa vadeli vurgun amaçlıyor. Hem piyasaların hem vatandaşımızın gönlü rahat olsun. Cumhurbaşkanı Yardımcımızla, Hazine ve Maliye Bakanımızla, diğer bakanlarımızla, bürokratlarımızla, ekonomi programımızın başarısı için yoğun mesai sarf ediyoruz. Milli gelirden istihdama, ihracattan kamu mali dengesine kadar tüm göstergeler hamdolsun doğru istikamette gittiğimizi gösteriyor. En büyük sorunumuz olan enflasyonun yılın 2’nci yarısından itibaren geçeceği hızlı düşüşü beraberce izleyeceğiz. İnşallah önümüzdeki yıldan itibaren hem geçmişin eksiklerini telafi etme hem geleceğin ihtiyaçlarını karşılama noktasında çok daha iyi bir yerde olacağız. Bizim için milletimize verdiğimiz her söz namus sözüdür. Başkalarından farklı olarak biz verdiğimiz sözleri unutmaz, hepsinin takibini yaparız. Ülkemizi geçtiğimiz 21 yılda 3 kattan fazla nasıl büyüttüysek, önümüzdeki dönemde 2 kat daha büyütmekte kararlıyız. Milletimizin duası ve desteğiyle, Allah’ın izniyle bu hedefe de hiç endişe etmeyin, ulaşacağız" diye konuştu.

'SURİYE'DE YARIM KALAN İŞİMİZİ MUTLAKA TAMAMLAYACAĞIZ'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da askerlerle düzenlenen iftar programına katıldı. Burada konuşan Erdoğan, milletin güvenliği için canı pahasına görev yapan askerlerin her birine başarılar dileyerek, "Bugün biliyorsunuz Çanakkale Deniz Zaferimizin 109'uncu yıl dönümünü idrak ediyoruz. Sabah ilk olarak Çanakkale'de aziz şehitlerimizi ziyaret ettik. Dünyanın en modern ordularına karşı 'Çanakkale geçilmez' dedirten o büyük kahramanları rahmetle, tazimle yad ettik. Çanakkale Savaşları ile birlikte İstiklal harbimizde, Kıbrıs Barış Harekatı'nda, terörle mücadelede, 15 Temmuz'da vatanı için, bayrağı için, hürriyeti için onuru için toprağa düşen şehitlerimize de bu vesileyle Allah'tan rahmet niyaz ediyoruz. Burada şu hususun altını çizmek istiyorum; Çanakkale sadece bizler için bir deniz zaferi değil. Bir milletin küllerinden yeniden doğuşunu müjdeleyen direniş ruhudur. Çanakkale bir iman okyanusudur ve o iman okyanusunda 20'nci yüzyılın haçlı ordusu Çanakkale'ye gömülmüştür. Çanakkale tarihin en büyük deniz zaferlerinden birisi olduğu kadar aynı zamanda parçalanmak istenen bir devletin, yok edilmek istenen bir milletin, yeniden ayağa kalktığı, imanını ve inancını tazelediği büyük bir kıyamdır" dedi.

'KIBRIS'TA GÜNEYE YÜKLENMİŞ OLSAYDIK TAMAMEN BİZİM OLURDU'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletçe Çanakkale ruhuna ne kadar sahip çıkılırsa geleceğe de o derece güvenle bakılacağına inandığını ifade ederek, şunları söyledi:

"Kahraman Mehmetçiklerimizin yanı sıra istikbalimizin güvencesi olan gençlerimizin de şehitlik ve şehadet bilincine sahip olması çok ama çok önemlidir. Asker- millet olarak nam salmış bu vasfıyla dünyada tevayüz etmiş bir milletin mensupları olarak bizi biz yapan temel değerlerden şehadet şunun zayıflamasına asla izin veremeyiz. Her karışında bir aslanın yattığı vatan topraklarını başka türlü muhafaza etmemiz mümkün olmaz. Bu gerçeğe, yakın tarihimizde defalarca şahitlik ettik. Kıbrıs Türkleri daha bundan yarım asır önce, soykırımın eşiğinden döndü. 1974 Barış Harekatı'nda ülkemizin dört bir köşesinden subayı, astsubayı tam 498 Mehmedimiz şehit oldu. Tüm baskılara rağmen şayet Türkiye'nin müdahalesi olmasaydı bugün ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olurdu ne de Kıbrıs Türkleri kalırdı. Hatta belki de Güney'e yüklenmiş olsaydık; bugünün bir evladı olarak söylüyorum, artık Güney- Kuzey diye bir şey kalmaz tamamen Kıbrıs bizim olurdu. Aynı şekilde 40 yıllık bölücü terörle mücadelemizde vatan topraklarının müdafaası için henüz hayatlarının baharında olan binlerce evladımızı şehit verdik. Son olarak 15 Temmuz'da 253 insanımız İstiklal ve istikballeri uğurunda kahramanca toprağa düştü."

'GÜÇLÜ BİR ORDUYA SAHİP OLMAK BİZİM İÇİN TERCİHTEN ÖTE MECBURİYETTİR'

Erdoğan, DEAŞ'ından, DHKP-C'sine kadar envai çeşit terör örgütlerinin eylemlerinde ve sınır ötesi operasyonlarda nice kardeşlerin vatan uğrunda hiç düşünmeden canlarını feda ettiğini kaydederek, "Yani 1071'den beri hem bu toprakları vatan yapmak hem de ebedi ve ezeli vatanımız olarak muhafaza etmek için can verdik. Kanımızı döktük. Mücadele ettik ve bedel ödedik. İnşallah bundan sonra da aynı azim ve kararlılıkla vatanımıza, ezanımıza, bayrağımıza sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Şu gerçeği asla unutmamalıyız; kimsesizlerin kimsesi olan Türkiye Cumhuriyeti var olduğu, köklerine sahip çıktığı, mazluma kol kanat gerdiği müddetçe emin olun bize yönelik saldırılarında ardı arkası hiç kesilmeyecektir. Bizler millet olarak ilahi kelimetullah davamızı yücelttiğimiz sürece bizi bu topraklardan kazıma planları hiçbir zaman son bulmayacak. Şehit kanlarıyla sulanmış, kendi öz yurdumuzda hür, başı dik, onurlu ve huzurlu bir şekilde yaşamak istiyorsak oyunları bozmaya, hain emelleri kursaklarda bırakmaya devam etmekten başka çaremiz yoktur. Bu bakımdan güçlü bir orduya sahip olmak bizim için tercihten öte bir mecburiyettir. Biz caydırıcılığını her zaman en üst seviyede tutması gereken bir ülkeyiz, bir milletiz, bir orduyuz. Türk milleti olarak bize hasımlarımıza karşı ancak kendi bileğimiz, kendi kuvvetimiz, kendi geliştirdiğimiz imkan ve kabiliyetlerimiz koruyabilir" diye konuştu.

'ELİN OĞLU YAPAR DA BİZ NİYE YAPMAYALIM?'

Erdoğan, konuşmasında savunma sanayi ve yerli üretimdeki oranların yükselmesine değinerek, şöyle dedi:

"20 sene önce biz yüzde 20'lerdeydik. Ama şimdi yüzde 80'lerdeyiz. Yüzde 20 yerli ve milliye sahipken şimdi hamdolsun yüzde 80 yerli ve milli olarak silahımıza, araç gereç mühimmatımıza sahibiz. Ve bunlarla da asla yetinmiyoruz. Bunu çok daha ileriye taşımak zorundayız. Şimdi uçak gemimizi yaptık. Ne diyoruz; yetmez. Şimdi 2'nci uçak gemisini daha da büyüğünü yapma kararlılığımız var. Paşam bu işin başında. Deniz Kuvvetleri Komutanımız ekibiyle şu anda çalışıyorlar ve şu anda arayışlarımızı da devam ettiriyoruz. Ve insansız uçaklarımız ortada. Tek koldan çalışmıyoruz. Bunun dışında denizin altında da insansız denizaltıları, bunları da yapmanın gayreti içerisindeyiz. İnşallah bunu da başaracağız, bu işi de halledeceğiz. Yani elin oğlu yapar da biz niye yapmayalım? Biz niye yapamayalım? Biz de bu kabiliyet var. Beyin var. Evelallah bunları da başaracağız. İş başa düştüğünde ne üyesi olduğumuz ittifakların ne de görevi küresel barışı korumak olan uluslararası yapıların hiçbir işe yaramadığını yakın dönemdeki acı tecrübelerden biliyoruz. Biz işte bunun için sürekli 'yerli ve milli savunma sanayi' diyor, her alanda tam bağımsız Türkiye için çalışıyoruz. Onun için dikkat ederseniz birçok yerde konuşmalarımızda artık 'kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz' dedik ve kestik. Bunu Cudi'de yaptık, Gabar'da yaptık, Tendürek'te yaptık. Yaptık da yaptık. Bundan sonra da yapacağız. Sınır ötesi de yapacağız. Yani 'sınır ötesi, ne işiniz var orada?' diyenlere karşı, kimler olduğunu biliyorsunuz; cevabımız oralara yaptığımız operasyonlardır. Biz işte bunun için 'Güçlü Türkiye Güçlü Ordu' diyor, milletimizin birliğinin ve kardeşliğini en büyük DNA'mız olduğunu ifade ediyoruz. İşte bu anlayışla kahraman ordumuzun vatan müdafaası görevini en güzel şekilde yerine getirebilmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz."

'SURİYE'DE YARIM KALAN İŞİMİZİ MUTLAKA TAMAMLAYACAĞIZ'

Erdoğan, konuşmasında geçmişten örnekler vererek, "Ben şöyle bir geriye doğru dönüyorum. Yani 20- 30 sene öncesine doğru; burada komutanlarım da o süreçleri gayet iyi bilir. Ya biz toplu iğneyi yapamıyorduk, toplu iğne. Bize Amerika'sı, Batı'sı normal tabanca vermiyordu. Kesti attı. Biz senle müttefikiz; vermiyordu. Ama şimdi onlara biz yerli tabanca satıyoruz. Onlar sıraya giriyor. İş bu noktaya geldi. Eğer çalışırsan senin de olur. Ama çalışmazsan onların kapısında kul köle olursun. Artık bunları aştık. Şimdi biz de tabancanın yanında, biz orta menzilli tüfeklerimizin daniskasını üretiyoruz. Ve bundan da sıraya giriyorlar. Hele hele şimdi mühimmatta çok çok öndeyiz. 155'liklerden sıraya girenler var, isteyenler var. Onlar sıraya giriyor, istiyorlar, biz de yetiştiremiyor. Bu noktaya geldik. Çalışırsan senin de oluyor. Elikanlı terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz zorlu mücadelenin başarıya ulaşması için sizlere her türlü desteği veriyoruz, vereceğiz. Bir süredir sabırla uyguladığımız 'terörü kaynağında kurutma stratejimiz'in müspet neticelerini sınırlarımız içinde ve dışında görmeye başladık. Silahlı insansız hava araçlarımızla, kendi ürettiğimiz mühimmatlarla, yerli milli silahlarımızla, nerede bir terörist varsa buluyor ve başını kopartıyoruz. Operasyonlarımız neticesinde artık can çekişen iyice köşeye sıkışan ve bitme noktasına gelen bu kiralık katil sürelerinin yeniden palazlanmasına, milletimizin başına tekrar bela olmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Kimin projesi olduğuna bakmadan Güney sınırlarımızın ötesinde bir 'teröristan' kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Irak hududumuzun güvenliğini bu yazı itibari ile komple garanti altına alacak, Suriye'de yarım kalan işimizi de mutlaka tamamlayacağız. Amacımız; evlatlarımıza terörün karanlık gölgesinden tamamen kurtulmuş, yolu da bahtı da aydınlık bir Türkiye teslim etmektir. Bölgemizde terörün olmadığı bir iklimi tesis etmeyi sadece şehitlerimize değil aynı zamanda gelecek nesillere yönelik bir borç olarak görüyoruz" dedi.