TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 'bütçe' mesaisi
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, '2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi' ve '2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporlarını görüşmek üzere toplandı.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın da katıldığı toplantıda bütçenin geneli üzerinde değerlendirmeler yapıldı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, "Türkiye'de yaşlı nüfus artıyor ancak yaşlılara ayrılan pay Avrupa Birliğinin (AB) gerisinde. 16 milyon emekli, torununa harçlık veremiyor. Geçen burada Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı, kurumun batma sebebi olarak emeklilerin geç öldüğünü söylüyor" dedi. Komisyon Başkanı Muş ve AK Parti’liler, CHP'li Ağbaba'nın SGK Başkanı Raci Kaya'nın sözlerini çarpıttığını belirterek, araya girdi. Ağbaba ve AK Parti Adıyaman Milletvekili Resul Kurt arasında tartışma yaşandı.
Komisyon Başkanı Muş, "SGK Başkanı bir analiz yaptı. Primlerin ödenmesi, ortalama emeklilik süresi, ortalama maaş bağlama süresi; dolayısıyla, burada teknik bir analiz vardı. Sayın Ağbaba diyor ki, 'Emeklilerin geç ölmesinden kaynaklandı.' SGK Başkanının söylediği o değil, 'Daha az prim ödeyip daha fazla maaş ödeyerek sistemimizi sürdüremeyiz' diyor; dolayısıyla, ona göre tedbir almamız gerekir. Teknik bir analiz yaptı, tamamen siyasi tartışmadan uzak bir değerlendirmesi vardı, dolayısıyla haksızlık yapmayalım" dedi.
'SAVAŞA HAZIRLANAN BİR BÜTÇE'
DEM Parti Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan ise bütçeden iyi sonuçların alınamayacağını savunarak, "Ne yazık ki biz bu bütçeye baktığımızda, iktidarın siyasi tercihlerinin değişimine dair en ufak bir emare olmadığını görüyoruz. Yine güvenlikçi bir anlayış var, yine savunmaya öncelik veren bir yaklaşım var, yine eskide ısrar var. Barışa değil, adeta savaşa hazırlanan bir bütçe tasarımıyla karşı karşıyayız üstelik" değerlendirmesinde bulundu.
'CUMHUR İTTİFAKI VERDİĞİ SÖZLERİ YERİNE GETİRECEKTİR'
Bütçe üzerine söz alan MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, bütçenin geneli üzerine yaptığı değerlendirmelerin ardından, "Emeklilerin ve kamu çalışanlarının aylıklarına ocak ayında yapılacak artışla bütçe imkanları çerçevesinde ilave refah payı verilmesinin uygun olacağı görüşündeyiz. Ayrıca, emekli aylıkları arasında oluşan eşitsizlikleri kademeli bir şekilde giderecek düzenlemelerin mutlaka yapılmasını gerekli görüyoruz. Bunlarla birlikte önümüzdeki süreçte esnafın ve çiftçilerin Bağ-Kur prim gün sayısının 7200'e düşürülmesi, 1'inci dereceye gelen memurlara 3600 ek gösterge verilmesi, ev kadınlarına prim desteğiyle birlikte emeklilik hakkı tanınması yönündeki düzenlemelerin yapılacağına da inanıyoruz. Cumhur İttifakı verdiği sözleri mutlaka yerine getirecektir" dedi.
'24 MİLYON İNSAN AÇLIK SINIRININ ALTINDA'
Türkiye'de kişi başına düşen milli gelir rakamları ile ilgili konuşan İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, "Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, milyonların açlık sınırı altında yaşamaya çalıştığını gerçekten görmüyor musunuz? Bir uluslararası kuruluşun yaptığı çalışmaya bakın; Türkiye 2024 yılında milyoner sayısının en fazla arttığı ülke, bu konuda dünyada açık ara öndeyiz. Ama asgari ücret açlık sınırının epey bir altında, en düşük emekli maaşlar ise daha da aşağıda. İki Türkiye var. Aslında bütün meseleyi bu durum özetliyor. Bir tarafta milyoner sayısı dünyada en fazla artan ülkeyiz; ama diğer tarafta açlık sınırının altında boğuşan yaklaşık 8 milyon emekli var. Emeklilerin yüzde 50'si yani 4,5 milyon emekli 16 bin 881 lira, en düşük emekli maaşı alıyor; emeklilerin yüzde 80'i yani yaklaşık 12 milyon emeklimiz açlık sınırının altında maaş alıyor. Çalışanlar da yüzde 50 civarında açlık sınırının altında. En son burada Çalışma Bakanlığından gelen genel müdür arkadaşımız veriyi şöyle güncelledi; 'Asgari ücretten alanların oranı yüzde 40. Asgari ücretin 2-2,5 katı arasında olanlar yani 50 bin liranın altında olanların oranı da yüzde 72' dedi. Bu hesabı da dikkate aldığımız zaman yaklaşık Türkiye'de 24 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor" ifadelerini kullandı.
'24 MİLYON TÜRKİYE'YE HAKSIZLIKTIR'
Bu bölümde araya giren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Açlık sınırı diye bir şey yok, kusura bakmayın. Siz Türkiye'de 24 milyon insanın açlık sınırında olduğunu nasıl söylersiniz? Böyle bir şey olabilir mi. Kurumumuzun böyle bir rakamı yok. Herhangi bir istatistik yok. Asgari ücretlilerin eksik kayıtlı olduğunu bilmiyor musunuz? 24 milyon Türkiye'ye haksızlıktır. Öyle bir şey yok" diye konuştu.
CEVDET YILMAZ: GELİR TARAFINDA BEKLEDİĞİMİZİN ALTINDA KALMIŞ DURUMDAYIZ
Ardından komisyon toplantısında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Yılmaz, bir milletvekilinin 'Konya'da yaşanan su sorunu' ile ilgili sorusunu cevaplayarak, "İklim değişikliğiyle birlikte sadece biz değil, özellikle Akdeniz havzasında birçok ülke dünya ortalamasına göre daha yoğun etkilenecek. Bunu şimdiden görüp geleceğe dönük olarak tedbirlerimizi almamız gerekiyor. Su zengini bir ülke değiliz. Nüfus artışı, tüketim kalıplarının değişmesiyle birlikte su konusunda belki çok daha zorlu bir döneme gireceğiz. Dolayısıyla hep birlikte su konusunda çok ciddi tedbirler düşünmek zorundayız. Bu çerçevede kabinemizde de bu konular ele alındı, tartışıldı ve Sayın Cumhurbaşkanımız benim Başkanlığımda bir komisyon oluşturdu. Çevre, Şehircilik Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Maliye Bakanlığımız ve ilgili bakanlıklarımızdan oluşan bir komisyon. İlk toplantılarımızı yaptık, bir görev dağılımı gerçekleştirdik ve önümüzdeki süreçte suyla ilgili kapsamlı bir yol haritası hazırlama sürecindeyiz" ifadelerini kullandı.
'GİDERLERDE SAPMA SÖZ KONUSU DEĞİL'
'Bütçede sapma olduğu' iddialarını yanıtlayan Yılmaz, "Burası aynı zamanda hesap verme yeri. Bütçemizdeki sapma, bu yılın bütçesiyle ilgili gider tarafında faizlerdeki artışa rağmen bir sapma söz konusu değil. Geçen sene gider bütçemizi ne ilan ettiysek o çerçeve içinde kaldık, hatta harcamaların bir miktar altındayız ve aşım söz konusu değil. Gelir tarafında ise beklediğimizin altında kalmış durumdayız. Burada iki analiz yapmak isterim, birincisi daha genel bir analiz; Enflasyonun yükseldiği dönemlerde bütçeler geçici olarak olumlu etkileniyorlar. Tüketim, KDV'ler, ÖTV'ler, ithalden alınan vergiler; enflasyon artıyorken bu bütçeler üzerinde geçici bir olumlu etki oluşturuyor. Enflasyon düşerken ise tersine bir etki görüyorsunuz. Tüketim düştüğü için, ithalat düştüğü için, ekonomik aktivite daha ılımlı hale geldiği için bu ister istemez gelirler üzerinde de belli bir etki oluşturuyor. Bu geçici bir etki. İkincisi; kurumlar vergisindeki durum, bu daha çok enflasyon muhasebesiyle bağlantılı görünüyor. Enflasyon muhasebesi uygulaması gerçekleştirdik biliyorsunuz ve şirketler bilançolarında öz sermayeyi artırıcı tedbirler aldılar. Bu aslında uzun vadeli sağlıklı bir durum yani şirketlerimizin öz sermayeleri artmış oldu, bir anlamda daha az vergi ödemek için öz sermayelerini güçlendirdiler; bilançolarında öz sermayenin payı artmış oldu ama bu, kamu gelirlerinde olumsuz bir etki oluşturdu. Burada da şunu söylemem lazım; Yani bunları baştan tabii ki bürokrat arkadaşlarımız, uzmanlarımız keşke daha iyi öngörselerdi" diye konuştu.
'TASARRUF GENELGESİ KALEMLERİNİN TOPLAM TUTARININ BÜTÇE İÇİNDEKİ PAYI DÜŞMÜŞ'
Yılmaz tasarruf tedbirleri kapsamında 257 kamu idaresini yakından takip ettiklerini ve bin 958 harcama biriminde denetim gerçekleştirildiğini ifade etti. Yılmaz, "Genelge kapsamındaki harcamaların faiz ve deprem hariç bütçe içerisindeki payı önceki 10 yılın ortalaması olan yüzde 4,6'dan yüzde 3,1'e düşmüştür. Yani tasarruf genelgesi kapsamındaki kalemlerin toplam tutarı bütçe içindeki pay olarak baktığınızda düşmüş. Bu, bir etki oluştuğunu bize gösteriyor ama bunu bırakmamamız lazım. Tabii ki takip etmeye devam edeceğiz. Bir de araçlar konusu var; ülkemizde 130 bin makam aracı olunduğuna dair bilgi verildi. Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin mülkiyetinde toplam 125 bin 311 adet araç bulunuyor. Makam aracı olarak kullanılabilen taşıt sayısı ise toplam taşıt sayısının yüzde 1,6'sını oluşturmakta olup bu araçlar vali, kaymakam, genel müdür ve dengi, üstü yöneticilere tahsis edilmiş durumda" değerlendirmesinde bulundu. Yılmaz, araç kiralamaları ile ilgili bilginin olmadığını ancak bazı zamanlarda kiralamaların ekonomik olarak daha avantajlı olduğunu söyledi.
'CUMHURBAŞKANIMIZIN TAKDİRİNDE OLAN KONULAR'
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nde görev verilip verilmemesi ile ilgili iddiaların sorulması üzerine Yılmaz, "Bunlar Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirinde olan konular. Seçilmiş Cumhurbaşkanı, hükümeti, anayasamız gereği kabinesini istediği gibi ve istediği zaman oluşturma imkanı var. Yeni sistemde de güvenoyu şartı yok biliyorsunuz, artık vatandaş doğrudan güvenoyu veriyor. Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirinde olan hususlar" dedi.
'KKM O GÜNÜN İHTİYACIYDI'
Cevdet Yılmaz, Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat (KKM) ile ilgili hesapların yüzde 1 olduğunu ve KKM uygulamasının sona erdiğini kaydederek, "KKM'yi burada yapmıştık ve ilk kanunu da geçici bir düzenleme olarak yapmıştık yani kalıcı bir sistem değildi. Ben KKM'nin öyle yanlış olduğunu söylemiyorum. Geçici, o günün ihtiyacıydı; maliyeti de oldu, faydası da oldu. Faydasına da maliyetine de bakmak gerekir. Dolayısıyla faydasıyla, maliyetiyle bir dönemde bir işlev görmüş oldu, Türk lirasına istikrar sağlamaya dönük bir enstrüman olarak kullanıldı. Şimdi artık buna ihtiyaç kalmadı. Dolayısıyla piyasaları da sarsmadan, herhangi bir sorun oluşturmadan kademeli bir şekilde KKM'den çıktık ve bu da başarılı bir operasyon oldu" ifadelerini kullandı.
BELEDİYELERİN SGK BORÇLARI TARTIŞILDI
Belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) olan borçlarını ödemeleri ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Yılmaz'a, CHP'li milletvekillerinden sataşmalar geldi. Milletvekilleri borçların CHP'li belediyeleri çalıştırmamak üzere olduğunu ve borçların AK Parti'li belediyeler tarafından yapıldığını öne sürerek tahsil sürecini de eleştirdi. Yılmaz ise eleştiriler karşısında belediyelerin öz sermaye yaratabileceklerini ve SGK'ya olan borçların tüm AK Parti'li belediyeleri de kapsadığını ekledi.
'PROGRAM HEDEFİMİZ, YIL SONU ENFLASYONUNU YÜZDE 30'UN ALTINDA GÖRMEK'
Eylül ayı enflasyonun beklentilerin üzerinde gerçekleştiğini vurgulayan Yılmaz, "Dolayısıyla bu, yıl sonu tahminiyle ilgili daha ihtiyatlı bir hava oluşturdu. Ancak ekim ayı enflasyonunu beklememizde fayda var. Ekim ayı enflasyonu 3 Kasım'da çıkacak. Ekim ayı enflasyonunu gördüğümüzde yıl sonunu daha sağlıklı bir şekilde tahmin etme imkanı bulmuş olacağız. Ama benim tahminimi soracak olursanız eylül ayı sıra dışı bir ay oldu. Dolayısıyla ben ekimde tekrar normal bir çizgiye geleceğini düşünenlerdenim. Ekim ayı rakamını gördükten sonra yıl sonuyla ilgili daha sağlıklı bir şey söyleme imkanımız olacak. Ben şöyle ifade ediyorum: 30'un biraz altı, biraz üstü yani ekimi de görünce biraz daha rahat bir tahmin yapabileceğiz. Fakat şunu söyleyelim yani 2023'te 65 civarındaydı, 2024'te 44'e düşmüş oldu. Bu yıl inşallah program hedefimiz, yıl sonu enflasyonunu yüzde 30'un altını görmek. Gelecek yıl 20'nin altı, bir sonraki yıl da tek haneli rakamlar" diye konuştu.
'SAVUNMA SANAYİSİNDE HİÇBİR ŞEKİLDE FEDAKARLIK OLMAYACAKTIR'
Yılmaz, emeğin milli gelire oranının tarihi seviyelere yükselerek yüzde 35,9'a çıktığını aktararak, şöyle devam etti:
"İzlediğimiz ekonomi politikaları, 'Sermayeye yarıyor, şu oluyor, bu oluyor' diye birçok eleştiri oldu. Hiç de öyle değil, emeğin milli gelirden aldığı pay tarihi yüksek seviyelerde. Bunu rakamlarla da görebilirsiniz. Son olarak, savunmayla ilgili de bir şey söyleyeyim. Savunmaya önem vermeye devam edeceğiz. NATO'nun yüzde 5 hedefi koyduğu, Avrupa Birliği'nin SAFE Programı ilan ettiği, 'Demokrasinin beşiği' dediğimiz ülkelerin savunma harcamalarını arttırdığı bir dünyada, jeopolitik risklerin yükseldiği bir dünyada; Türkiye caydırıcı bir güç olmak zorundadır ve savunma sanayisini daha da geliştirmek durumundadır. Dolayısıyla, savunma sanayisinde hiçbir şekilde fedakarlık olmayacaktır. Savaşla, saldırganlıkla bunu izah etmek abesle iştigaldir. Böyle bir şey söz konusu değil."
TEKLİFLER KABUL EDİLDİ
Ardından Komisyon Başkanı Mehmet Muş, '2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu' ve '2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Teklifi' ile Sayıştay raporlarının geneli üzerindeki görüşmeler tamamlandığını belirtti ve teklifleri oylamaya açtı. Tekliflerin komisyonda kabul edilmesinin ardından Başkan Muş, komisyonu 31 Ekim'de toplamak üzere kapattı.





