Geri Dön
Sağlık-Yaşam “Korona virüs daha az öldürüyor ancak çok hızlı yayılıyor”

“Korona virüs daha az öldürüyor ancak çok hızlı yayılıyor”

Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüsü için tüm dünya kırmızı alarm vermiş durumda. Halen Türkiye'de tanı almış bir hasta olmasa da, Sağlık Bakanlığı bu konuda gerekli önlemleri alarak bilgilendirme yapmaya devam ediyor.

Olası bir yeni koronavirüs enfeksiyonu durumunda, okulların açılması ile birlikte hızlı bir yayılım olabilme olasılığı özellikle anne babaları kaygılandırıyor. İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nuriye Taşdelen Fışgın bu konuda yapılması gerekenleri anlattı. Prof. Dr. Fışgın, teneffüslerde kapı ve pencerelerin aynı anda açılarak havalandırılması gerektiğini belirtti. Yeni koronavirüs’te ölüm oranının daha önceki yıllarda SARS ve MERS enfeksiyonlarına neden olan koronovirüs’ten daha düşük olduğunu söyleyen Fışgın, bulaşıcılığının hepsinden daha yüksek olması nedeniyle korkuttuğunu belirtti.

"KORONAVİRÜS İLE 2002 YILINDA TANIŞTIK ANCAK MUTASYON GEÇİRDİ"

Akciğer enfeksiyonuna neden olan Koronavirüslerle dünyanın 2002 yılında tanıştığını ifade eden Prof. Dr. Fışgın, "Koronavirüs daha önceleri sadece burnu tutuyor, akciğerde enfeksiyon oluşturmuyordu. Ancak virüs mutasyon geçirdikten sonra ilk olarak SARS'ı gördük, ardından MERS enfeksiyonu ortaya çıktı ve son olarak ta yeni Koronavirüs" diyerek virüsün geçirdiği evrimi anlattı.

"VİRÜSLER KONUŞURKEN, HAPŞIRIRKEN, ÖKSÜRÜRKEN BULAŞIYOR"

Prof. Dr. Fışgın, virüsün nasıl bulaştığı hakkında ise şu bilgileri verdi: "Zaman zaman böyle salgınlar bekliyoruz. Bu nedenle de hazırdık denebilir. Bu virüsler damlacık yoluyla bulaşıyor. Konuşurken, hapşırırken, öksürürken çevreye bir sürü partikül yayıyoruz. Eğer virüs partiküller içerisindeyse çevreye yayılıyor ve 1 metreden daha yakın temas eden kişilerin mukozalarından vücuda giriyor ve enfeksiyon oluşturuyor."

"OKULLARDA KAPI VE CAM AÇILMALI, ÇÖP KUTULARI KAPAKLI OLMALI"

Okullardaki korkuya da dikkat çeken Fışgın, şunları söyledi: "Okullar ve toplu alanlardaki öneriler, sadece Koronavirüs için değil tüm solunum yoluyla bulaşan enfeksiyonlar açısından benzerdir. Havalandırmaların yapılması gerekiyor. Mutlaka teneffüslerde hem cam hem kapı açılarak hava akımının oluşturulması lazım. Özellikle çöplerin kapaklı olması gerekmekte. Bizim için el hijyeni çok önemli. En az 20 saniye parmak araları, tırnakların içi de dahil olmak üzere hijyenik el yıkama sağlanması gerekiyor. Sürekli el yıkayacak ortam bulunamıyorsa antiseptik ürünler de kullanılabilir ancak antimikrobiyalli sabunlar gerekli değil. Derimizden mikrop girmiyor zaten. Eldeki mikrobun burundan, gözden girmemesi için uğraşıyoruz. Enfeksiyon ağız, göz ve burundan vücuda giriyor. Bunların yanı sıra konuşurken, gülerken bir sürü partikül yayıyoruz. Hapşırırken tek kullanımlık mendil ile ağzımızı kapatmamız ve o mendili de çöpe attıktan sonra ellerimizi yıkamamız gerekiyor. Mendil yoksa da dirseğimizin ön yüzüyle ağız ve burnumuzu kapatarak hapşırmamız gerekiyor."

"MASKE TAKMAYA HENÜZ GEREK YOK"

Çok tartışılan maske konusuna da değinen Prof. Dr. Fışgın, maske takmanın şu an için gerekli olmadığını ancak kapalı ve havasız ortamlarda isteyenlerin kullanabileceğini ve cerrahi maskelerin yeterli olduğunu ifade etti.

"SARS VE MERS VİRÜSÜNDEN DAHA AZ ÖLDÜRÜYOR AMA ÇOK DAHA HIZLI YAYILIYOR"

Koronavirus ailesinden olan SARS ve MERS virüsleri ile yeni Koronavirus rakamları hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Fışgın şunları söyledi: "SARS enfeksiyonunda yaklaşık 8 bin olgu ve 800 civarında ölüm oldu. Yüzde 10 oranında ölüm demek oluyor. MERS enfeksiyonun da ise yüzde 36 oranında ölüm gördük ancak hasta sayısı yaklaşık 1800 kadardı. Yeni Koronavirus’ta ise bildirilen rakamlara göre yaklaşık 17 bin olgu ve 362 ölü sayısı var. Bu da ölüm oranının yüzde 2 olduğunu gösteriyor. Ancak yeni Koronavirus’un bu kadar korkutmasının nedeni bulaşıcılığı daha fazla. Bir ay gibi kısa bir sürede 17 bin olgu var. SARS enfeksiyonunda ise yaklaşık 9 ayda 8 bin olgu gördük."

"AŞI 20 AY İÇİNDE BULUNABİLİR"

Etkin bir antiviral ilaç tedavisinin olmadığını ifade eden Prof. Dr. Fışgın, aşının 20 ay içerisinde geliştirilmesini beklediklerini belirterek, "Biz bir sürü virüs ile karşılaşıyoruz. Eğer sağlıklı beslenirsek immün sistemimizi güçlendirmiş oluruz. Vücudumuzun savaşçı hücreleri var. Bu savaşçı hücreleri aslında beslememiz gerekiyor" dedi.