Geri Dön
AnkaraCumhurbaşkanı Erdoğan: Ukrayna ve Rusya'ya ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ukrayna ve Rusya'ya ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ukrayna ve Rusya'ya ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz

Aybala MELEK/ANKARA, (DHA)- CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin, "Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak, savaşın Karadeniz’e sirayet etmesine mani olduk. Fakat son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırılar, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmektedir. Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmaz. Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu'nda düzenlenen '16'ncı Büyükelçiler Konferansı'na katıldı. Burada konuşan Erdoğan, 2008 yılından itibaren düzenlenen konferansın her yıl farklı bir temada yapıldığını, 16'ncı Büyükelçiler Konferansı'nın ‘Barış, İstikrar ve Refah Üreten Dış Politika’ başlıklarında gerçekleştirilmesini, bölgesel ve küresel konjonktür itibarıyla son derece yerinde bulduğunu kaydetti.

'GÜÇ MÜCADELESİNİN DAHA DA SERTLEŞTİĞİNİ GÖRÜYORUZ'

Erdoğan, modern diplomasinin temellerini atan Vestfalya Antlaşması’nın üzerinden neredeyse dört asır geçtiğini kaydederek, "Bu süre zarfında şüphesiz hem Avrupa’da, hem bölgemizde, hem de dünyada tüm insanlığı etkileyen çok mühim hadiseler yaşandı. Son yıllarda teknoloji ve küreselleşmenin de etkisiyle ana aktörü devlet olan uluslararası ilişkiler, çok daha geniş bir alanı kapsar hale geldi. Çok uluslu şirketler, sivil toplum örgütleri, düşünce kuruluşları, uluslararası medya ve yatırımcılar gibi yeni oyuncular, geleneksel diplomasiyi dijital, dinamik ve kontrolü gittikçe zorlaşan bir zemine taşıdı. Son 30 yılda iki kutupluluktan çok taraflılığa evrilen uluslararası sistemin, gelinen noktada çok kutupluluğa dönüşmeye başladığını, dolayısıyla güç mücadelesinin daha da sertleşmeye namzet olduğunu görüyoruz. Büyük oranda söylem düzeyinde kalsa da insan hakları ve küresel adalet gibi kavramlar daha fazla gündemde yer alıyor. Bunlar elbette dikkate değer gelişmelerdir. Hepsi ayrı ayrı önemlidir. Fakat burada şu tespitin de mutlaka yapılması gerekiyor; tüm bu gelişmeler insani krizleri, küresel eşitsizliği, savaşları, çatışmaları, istikrarsızlıkları çözmek yerine sorunları daha da derinleştirmiştir" dedi.

'SINIR HATLARINDA YAŞANAN İNSANLIK DIŞI GÖRÜNTÜLERİ UNUTMADIK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yüzyılın ilk yarısında 20 yıl arayla milyonlarca insanın hayatını kaybettiği iki dünya savaşı yaşandığını hatırlatarak, "Holokost, yine bu dönemde büyük bir barbarlık ve vahşet örneği olarak insanlığın ortak hafızasında derin izler bırakmıştı. İkinci Cihan Harbi sonrası inşa edilen küresel yönetişim ve güvenlik mimarisinin gayesi; benzer trajedilerin, soykırımların, vicdanları yaralayan savaş ve insanlık suçlarının önüne geçmekti. Bunda tam başarı sağlandığını söylemek yanlış olur. Ruanda’da yaklaşık 100 gün içinde 800 bin insan soykırıma uğradı. Bosna’da, Avrupa’nın göbeğinde utanç verici katliamlar yaşandı. Irak’ta, Arakan’da, Somali’de, Orta Afrika’da ve daha pek çok yerde milyonlarca masum insan, çatışma ve iç savaş sebebiyle hayatını kaybetti. Haksız da olsa güçlüyü koruyan, haklı da olsa mazlumu ezen mevcut düzen, on yıllar boyunca istikrarsızlık üretti, kriz üretti, adaletsizlik üretti. Bu acı hakikate hepimiz bizzat şahitlik ettik. Komşumuz Suriye’de 600 binden fazla Suriyeli, Baas rejiminin ve terör örgütlerinin saldırılarında şehit oldu. Sednaya gibi işkence merkezlerinde yüz binler eziyet gördü, milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etti. 13,5 yıl boyunca katliam devam ederken, 13,5 yıl boyunca sivillerin tepesine varil bombaları yağarken, vicdan sahibi bir avuç ülke dışında, demokrasi ve insan hakları havarisi kesilenlerin hiçbirinin sesi çıkmadı. Sınır hatlarından yansıyan insanlık dışı görüntüleri hiçbirimiz unutmadık. Şişlerle delinen, batırılan, ülkemize doğru itilen botları unutmadık. Avrupa başkentlerinde kaybolan binlerce Suriyeli çocuğu unutmadık. Popülist siyasetçilerin ve medyanın kışkırttığı ırkçı saldırıları unutmadık" diye konuştu.

'ULUSLARARASI KURUMLARIN ÇOĞU İŞLEVSİZ'

Suriye gibi aynı şekilde Gazze'de 70 binin üzerinde Filistinlinin öldürüldüğüne, 170 binin üzerinden yaralının olduğunu işaret eden Erdoğan, "Yıkıntıların altında ne kadar cenaze olduğunu kimse bilmiyor. Şu anda pek çok anne, pek çok eş, çocuk, annelerini, babalarını, eşlerini arıyor ya da onların akıbetlerine ilişkin haber almayı bekliyor. Sadece annesini, babasını, kardeşini değil, evini, okulunu kaybetmiş on binlerce çocuk, soykırımın canlı tanıkları olarak bugün enkazlar arasında Gazze’de hayata tutunmaya çalışıyor. Gazze’nin yüz ölçümü 365 kilometrekare. Yani Gazze derken İstanbul’da Beykoz, Ankara’da Mamak büyüklüğünde bir alandan bahsediyoruz. Soykırımdan önce Gazze’nin nüfusu 2,3 milyon civarındaydı. İşte böyle bir yerleşim alanına 200 bin tondan fazla bomba atıldı. Hiroşima’ya atılandan 14 kat daha fazla bombayla Gazze’yi yerle bir ettiler. Şimdi bu durumda biz nasıl işleyen, bu sorunlara çözüm üreten, adaletsizliği engelleyen bir uluslararası sistemden bahsedebiliriz? Mevcut küresel güvenlik ve yönetişim mimarisine nasıl güvenebiliriz? Resmin bütününe baktığımızda karşılaştığımız manzara şudur; uluslararası kurumların çoğu bugün, kendisini gassalın ellerine bırakmış meyyit misali cansız, duyarsız, hareketsiz ve işlevsiz vaziyettedir. Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını layıkıyla savunabilmesi hem de dost, soydaş ve kardeşlerine yardım eli uzatabilmesi için ekonomik, askeri, diplomatik bakımdan güçlü olmak dışında bir seçeneği yoktur. Tecrübeyle sabit bu acı hakikat karşısında, biz de stratejilerimizi belirliyor, adımlarımızı planlıyor, yere sağlam basıyor, hiçbir işi şansa bırakmıyoruz" açıklamasında bulundu.

'ŞANLI BAYRAĞIMIZI DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA DALGALANDIRIYORUZ'

Erdoğan, içinde bulundukları asrı 'Türkiye Yüzyılı' yapmak için incelikle örülmüş, çok boyutlu bir politikayı adım adım hayata geçirdiklerini vurgulayarak, "Bu mücadelede ülkemizin dış ilişkilerinin icrasında merkezi bir konuma sahip olan Hariciye Teşkilatımıza tabiatıyla büyük sorumluluk düşüyor. Ekonomisiyle, ihracatıyla, turizmiyle, savunma sanayisiyle ve elbette uluslararası itibarıyla Türkiye büyüdükçe, Türkiye’nin küresel siyasetteki önemi ve ağırlığı arttıkça, sizin mesainiz de yoğunlaşıyor. Genişleyen diplomatik temsilcilik ağımızla, 264 dış temsilciliğimizle bugün şanlı bayrağımızı dünyanın dört bir yanında gururla dalgalandırıyoruz. Ne eksen kayması ne rota değişimi ne de köklerden kopma; dış siyasetimizde bunların hiçbirisi söz konusu değildir ve olamaz. Çift başlı Selçuklu Kartalı’ndan ilhamı alan bir bakış açısıyla, dünyanın her köşesiyle ekonomik, ticari, diplomatik, siyasi iş birlikleri tesis etmenin, karşılıklı saygıya dayalı samimi ilişkiler geliştirmenin çabasındayız. Özellikle son yıllarda kriz ve çatışmalarla anılan coğrafyamızda, herkesin kazançlı çıkacağı bir barış ve istikrar kuşağı oluşturmanın mücadelesini veriyoruz. Ne yapıyorsak bunun için yapıyoruz" ifadelerini kullandı.

'GAZZE'NİN İNŞASINA BİR AN ÖNCE BAŞLANMALI'

İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına ilişkin, ABD Başkanı Donald Trump ile New York’ta yaptıkları toplantı sonrasında başlayan sürecin, 10 Ekim’de ateşkes mutabakatıyla neticelendiğini belirten Erdoğan, "İsrail’in artan ihlallerine rağmen Hamas’ın serinkanlı tutumu sayesinde ateşkes büyük ölçüde korunuyor. Çeşitli kısıtlamalara karşın, insani yardım sevkiyatı peyderpey ilerliyor. 103 bin tonu aşan insani yardımla burada da farkımızı ortaya koyuyoruz. Bu aşamada önceliğimiz; ateşkesin kalıcı olması ve insani yardımların Gazze’ye engelsiz ulaştırılmasıdır. Gazze’nin yeniden inşasına da bir an önce başlanmalıdır. Bu amaçla temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz" dedi.

'SURİYE HÜKÜMETİNE GEREKEN HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERİYORUZ'

Suriye'de de benzer bir çaba içerisinde olduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "8 Aralık 2024 tarihinde Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte Suriye’nin önünde tarihi bir fırsat kapısı aralandı. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın liderliğinde, Suriye’nin uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yolunda kısa sürede ciddi mesafe alındı. Sadece ülkemizden Suriye’ye dönen mültecilerin sayısı 580 bini buldu. Suriyeli muhacirlerin gönüllü, güvenli, onurlu geri dönüşleri Suriye’deki huzur ortamı kalıcı hale geldikçe şüphesiz hızlanacaktır. Ancak bunun biraz daha zaman alacağı anlaşılıyor. İsrail’in Suriye’ye yönelik mütecaviz eylemleri, halihazırda bu ülkenin kalıcı güvenlik ve istikrarının önündeki en büyük engeldir. Suriye’de DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin varlığı, bir başka sorun alanıdır. DEAŞ belasıyla göğüs göğüse çarpışmış tek NATO müttefiki olarak, Suriye hükümetine gereken her türlü desteği veriyoruz. Ayak direnmesi halinde krize dönüşme riski barındıran 10 Mart mutabakatının uygulanması için de gerekli telkinlerde bulunuyoruz. Suriye’nin parçalanmasından, bölünmesinden, milli birlik ve bütünlüğünün zafiyete uğramasından kimin çıkar sağlayacağı açıktır. Suriye’yi oluşturan tüm kesimlerin, yarınlarına güvenle bakabilmesi ancak ortak tarih ve ortak gelecek tasavvuruyla mümkündür. Her zaman söylüyorum; biz bin yıldır buradayız, beraberiz, komşuyuz. İnşallah kıyamete kadar da burada olacağız, birlikte yaşayacağız. Müslümanların kanından beslenenlerin oyununa gelmenin vebalini kimse taşıyamaz. Dimyat’taki pirincin peşine düşmenin, evdeki bulgurdan da edebileceğini hiç kimse unutmamalı. Sağduyunun, hırsa ve ihtirasa galip geleceğine inanıyor, Türkiye olarak bunun için çalışmaya devam edeceğimizin bilinmesini istiyorum" diye konuştu.

'HER İKİ TARAFA DA İKAZLARIMIZI İLETİYORUZ'

Ardından Rusya-Ukrayna Savaşı'na değinen Erdoğan, "Özel ilişkilerimizin bulunduğu her iki ülkeyi bu yıl İstanbul’da üç defa bir araya getirdik. İstanbul süreci neticesinde insani alanda elde edilen kazanımlar, Türk diplomasisi için kayda değer bir başarı teşkil etmiştir. İstanbul sürecinin yanı sıra, Ukrayna Savaşı çerçevesinde bugüne kadar Karadeniz Tahıl Girişimi ve esir tutuklu değişimleri gibi pek çok inisiyatife öncülük ederek insani sahada somut sonuçlara ulaştık. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak, savaşın Karadeniz’e sirayet etmesine mani olduk. Fakat son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırılar, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmektedir. Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmaz. Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz" dedi.

'ERMENİSTAN'LA NORMALLEŞME SÜREÇLERİMİZİ İLERLETİYORUZ'

Erdoğan, Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerine yönelik de "Yıllardır barışa hasret kalan Güney Kafkasya, bugün tarihi bir dönemden geçiyor. Azerbaycan ve Ermenistan barış anlaşması imzalamaya hiç olmadıkları kadar yakınlar. Sürece paralel olarak, Azerbaycan'la diyalog halinde; biz de Ermenistan'la normalleşme süreçlerimizi ilerletiyoruz. İnşallah gelecek sene başından itibaren bazı sembolik adımlar atacağız" diye konuştu.

'YURT DIŞINDA YAŞAYAN VATANDAŞLARIMIZ TEHDİTLERLE KARŞI KARŞIYA'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye’nin profili, sadece mücavir bölgelerde değil; uzak coğrafyalarda da yükselmekte, ülkemizin önünde yeni iş birliği kapıları açılmaktadır. Türkiye’ye yönelik ilginin arttığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Hiç ummadığınız yerlerde, dünyanın en ücra köşelerinde Türkçe konuşan, Türkiye’yi bilen, tanıyan, takip eden sayısız insanla karşılaşıyoruz. Türkiye mezunu öğrenciler, bugün bakan, üst düzey bürokrat, iş adamı, siyasetçi, diplomat olarak ülkelerine başarıyla hizmet ediyor. Sizin de gayretlerinizle inşallah bu tarihi fırsatları en güzel şekilde, en etkin şekilde değerlendireceğiz. Büyük devlet olmak, nerede yaşarsa yaşasın vatandaşına sahip çıkmak demektir. Dünyanın yüzde 90’dan fazla ülkesinde hayat kurmuş, bu şekilde kök salmış 7 milyonluk Türk diasporası, millet olarak bizim canımızdan bir parçadır. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, İslam ve yabancı düşmanlığı başta olmak üzere ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunuyor. Vatandaşlarımıza yurt dışında gerekli hizmetlerin sağlanması ve haklarının savunulmasında büyükelçilerimizin canla başla çalıştığının farkındayım. Sizlerden aynı hassasiyetle çalışmaya devam etmenizi bekliyorum" ifadelerini kullandı.

'DÜNYANIN EN BÜYÜK 11'İNCİ SAVUNMA İHRACATÇISIYIZ'

Erdoğan, ekonomi ve ticareti dış politikadan ayrı tutmanın mümkün olmadığını kaydederek, "Türkiye, yılda sadece 36 milyar dolar ihracattan yıllık 270 milyar dolar ihracat yapan bir ülke haline geldiyse, sizin bunda büyük emeğiniz var. Yine sizin de çabalarınızla 61,1 milyar dolar turizm gelirine, 60 milyon 500 bin turist rakamına ulaştık. Dış ticarette, özellikle savunma sanayiinde hedef büyüterek yola devam ediyoruz. Halihazırda dünyanın en büyük 11’inci savunma ihracatçısıyız. Yılın ilk 10 ayında 6,7 milyar dolarla önemli bir ivme yakaladık. 2028 için hedefimiz, savunma ve havacılık ihracatımızı 11 milyar dolara çıkarmak ve dünyanın ilk 10 ihracatçısı arasına girmektir. El ele verecek, uyum içinde çalışacak ve bu hedefe inşallah ulaşacağız" dedi.

Terörle mücadelenin önemine de değinen Erdoğan, "15 Temmuz darbe girişiminin faili FETÖ’nün yurt dışındaki uzantılarıyla mücadeleyi aynı kararlılıkla devam ettirmeliyiz. Türkiye düşmanlarının maşasına dönüşen bu ihanet şebekesinin, ülkemiz ve demokrasimiz açısından tekrar bir tehdit oluşturmasına izin veremeyiz. Türkiye Maarif Vakfı’nın desteklenmesi, bu noktada elimizi güçlendirecektir" diye konuştu.

'DÜNYADA ÖRNEK TEŞKİL EDEN BİR GİRİŞİM HALİNE GELDİ'

Çevre sorunları, kirlilik ve iklim krizinin insanlığın geleceğini tehdit ettiğini vurgulayan Erdoğan, "2053 vizyonumuz çerçevesinde burada da sorumluluk alıyor, iklim kriziyle küresel mücadeleye gerekli desteği sunuyoruz. Eşim Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayesinde yürütülen 'Sıfır Atık' projemiz, bugün dünyada örnek teşkil eden bir girişim haline geldi. Önümüzdeki dönemde sıfır atığa ilişkin farkındalığı artırmamız, dünya genelinde en iyi sıfır atık uygulamalarını tespit ederek bunları ulusal ve küresel düzeyde hayata geçirmemiz önem taşıyor. Biliyorsunuz, gelecek sene COP31 Zirvesi’ne Antalya’da ev sahipliği yapacağız. NATO liderler zirvesiyle 13'üncü Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi de Türkiye’de gerçekleştirilecek. İnşallah bu zirveleri, sizlerin de katkısı, desteği, gayretiyle Türkiye’ye ve Türk milletine yakışır şekilde icra edeceğiz" dedi.

'TÜRKİYE YÜZYILI HEDEFİMİZE KOŞAR ADIM İLERLEYECEĞİZ'

Türkiye’yi en güzel yerlere taşımak için gece gündüz demeden çalıştıklarını belirten Erdoğan, "2025 senesi içinde 24 yurt dışı seyahatimiz oldu. Devlet ve hükümet başkanı düzeyinde 91 lideri ülkemizde ağırladık. Görüşme ve kabul olarak 270 temas gerçekleştirdik. Yine devlet ve hükümet başkanlarıyla 176 telefon görüşmesi yaptık. Yani, 'Aşkla koşan yorulmaz' şiarıyla milletimize karşı vazifemizi yerine getirmek için çok yoğun bir mesai içinde olduk. Rabb'im ömür ve sağlık verdikçe tempomuzu asla düşürmeyeceğiz. Karamsarlığa kapılmadan, yılmadan, yorulmadan, duraksamadan inşallah 'Türkiye Yüzyılı' hedefimize doğru koşar adım ilerleyeceğiz. Bunun için sadece daha fazla çalışmaya, kendimize ve devletimize daha fazla güvenmeye, hedeflerimizi daha sıkı kovalamaya ihtiyacımız var. Gerisi Allah’ın izniyle gelecektir. Rabb'im yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyor, Allah utandırmasın diyorum" ifadelerini kullandı. (DHA)

İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Sıradaki Haber