Geri Dön
İstanbulDHA İSTANBUL BÜLTENİ - 1

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 1

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 1

1- CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, İSPANYA BAŞBAKANI PEDRO SANCHEZ'İ KABUL ETTİ

Tuğçe SEZER ODABAŞI/İSTANBUL,(DHA) - CUMHURBAŞKANI Erdoğan, İspanya Başbakanı Sanchez'i, İstanbul'da Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde kabul etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi törenle karşıladığı İspanya Başbakanı Pedro Sanchez'i, İstanbul'da Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde kabul etti. İkili arasındaki görüşmeye dair yapılan açıklamada, "Görüşmede, Türkiye ile İspanya ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel konular ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Türkiye ile İspanya arasındaki ticaret hacmini artırmak için çalışmaların sürdüğünü, iki ülkenin savunma sanayii ve ulaştırma başta olmak üzere birçok alanda iş birliğini ilerletmek için gayret göstermeye devam edeceklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İspanya'nın İsrail'in Gazze'deki soykırımına karşı dirayetli ve onurlu bir duruş sergilediğini, Türkiye'nin önceliğinin Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması olduğunu, ortaya konacak ortak çabalar neticesinde Filistin'de zulmün son bulacağına inandığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik hedefinde sapma olmadığını, üyelik sürecinin canlandırılması için Avrupa Birliği'nden yapıcı adım beklendiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın sona ermesi için Türkiye'nin gayretlerine devam ettiğini, Türkiye'nin Ukrayna ve Rusya arasında İstanbul'da gerçekleşen görüşmelerde ele alınan esir değişimi gibi konuları, güven artırıcı önemli bir adım olarak gördüğünü, savaşın bitirilmesi için ortaya çıkan fırsatın heba edilmemesi gerektiğini ifade etti. Görüşmeye, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç da katıldı" ifadeleri kullanıldı.

Görüntü Dökümü:

------------------------

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Pedro Sanchez'i kabulü

=======================

2- CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: 2026-2035 DÖNEMİNİ 'AİLE VE NÜFUS 10 YILI' İLAN EDİYORUZ

Tuğçe SEZER ODABAŞI-Harun ŞAHBAZOĞLU/İSTANBUL,(DHA)- ULUSLARARASI Aile Forumu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "28 Mayıs'ta doğum yardımı ödemelerini toplu olarak yapacağız. 163 bin 295 haneye yaklaşık 1,2 milyar liralık ödeme gerçekleştireceğiz. 2026-2035 dönemini 'Aile ve Nüfus 10 Yılı' ilan ediyoruz. Bu 10 yıl içerisinde, iş hayatından eğitime, kültürden şehir planlamasına, teknolojiden sosyal politikalara kadar tüm alanlarda aileyi merkeze alan güçlü adımlar atacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Aile Forumu'nda konuştu. Dijitalleşmeden demografik değişimlere, kültürel dinamiklerden sosyal politikalara kadar pek çok konunun ele alındığı 'Uluslararası Aile Forumu'nun kapanış programına Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, İstanbul Valisi Davut Gül, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören, 26 ülkenin aileden sorumlu bakanları ve yurt dışından çok sayıda davetli de katıldı.

Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün İstanbul'umuzda, medeniyetimizin kalbinde, insanlığın geleceği adına hayati bir konuyu ele almak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Türkiye'nin ev sahipliğinde gerçekleşen Uluslararası Aile Forumu'nun, ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yurt dışı ve yurt içinden gelen, foruma katkısı sunan tüm misafirlerimize, uzmanlarımıza ve kendi alanlarında seçkin isimlerin her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızı, Sayın Bakan ve mesai arkadaşlarını aileye sahip çıktıkları için, aile kurumunun güçlendirilmesine yönelik bu anlamlı programa öncülük ettikleri için tebrik ediyorum" dedi.

'AİLE TOPLUMUN TEMEL YAPI TAŞIDIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "26 ülkeden, aileden sorumlu bakanların iştirak ettiği bu forum, devlet olarak aile müessesesine verdiğimiz önemin en somut işaretidir. İnşallah forum kapsamında farklı başlıklarda sunulacak tebliğler, başta devlet adamları olmak üzere uluslararası aktörlere yol gösterecektir. Buna yürekten inanıyorum. Burada hepimizin bildiği şu gerçeğin, özellikle altını, evvel emirde çizmek isterim; aile, insanlık tarihinin ve insanlığın en önemli müesseselerinden biridir. Aile, en mukaddes varlığımız olmasının yanında toplumun da temel yapı taşıdır. Ailenin yeri doldurulamayacak, yerine başka hiçbir kurum, ilişki veya bağ kurulamayacak derecede mühimdir, değerlidir, kutsaldır. İlk insan Hz. Adem babamız ve Hz. Havva validemizden beri aile müessesesi vardır ve hep ola gelmiştir. On binlerce yıldır insanlar aile ortamında dünyaya gözlerini açmış, hayatı ilk orada öğrenmiş, ömürlerini bu şekilde idame ettirmiştir" icadelerini kullandı.

'AİLEYİ SAVUNMAK, İNSANI SAVUNMAKTIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kadın ve erkekten oluşan aile müessesesi, insan neslinin devamı için de vazgeçilmez bir role sahiptir. Dolayısıyla aile, toplumu hem ayakta hem de bir arada; huzur, güven, dayanışma ve kardeşlik içinde tutan bir çimentodur. Aile, huzur bulduğumuz, güven duyduğumuz ve kendimizi bulduğumuz en korunaklı limanımızdır. Aile, fertleri bir arada tuttuğu kadar, istikbalimizin teminatı olan çocukların da doğduğu, büyüdüğü, ilk eğitimlerini aldığı müşfik bir yuvadır. Tüm bunlarla birlikte aile; kadını koruyan, çocuğu büyüten, sosyalleştiren, insanı yaşatan bir yapıdır. Bakınız, tarih bize şu hakikati defalarca göstermiştir; modernleşmeyi ailesizleşme ve yalnızlaşma gibi iki kavram üzerine bina eden anlayışın, bireye de topluma da huzur vermesi mümkün değildir. Ailenin çöktüğü, çözüldüğü, yıprandığı her toplum; kökünden çürümeye, yozlaşmaya, çökmeye ve nihayetinde tarihe karışmaya mahkumdur. Aileye yönelik her türlü tehdit ve saldırıya karşı koymak; aile kurumunu yüceltmek ve tahkim etmek hepimizin, özellikle asli vazifesidir. Bunun için diyoruz ki; aileyi savunmak, insanı savunmaktır" dedi.

'KÜLTÜR EMPERYALİZMİ AİLE MÜESSESESİNİ HEDEF ALMAKTADIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan "Dünyada, teknolojinin körüklediği büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Bu değişim dalgasının hızlandırdığı küreselleşme ve modernleşme, toplumun temeli olan aile kurumunu da dönüştürüyor. Hayatımızın her alanında dijitalleşmeyle birlikte, aile mefhumu başta olmak üzere birçok geleneksel kurum da anlam kaybına uğruyor. İnsani değerler zayıflarken, toplum merkezli anlayışın yerini ne yazık ki ben merkezli bir zihniyet alıyor. Modern çağın, insanlığın pek çok değeri gibi aile kurumu üzerinde de ciddi tahribatlara yol açtığını biliyoruz. Bireysel özgürlükler ve çağdaşlaşma adına, bizleri asırlardır ayakta tutan manevi değerlerin örselendiğini, önemsiz hale getirildiğini görüyoruz. Kişisel konforu önceleyen yaşam biçimi, gençlerden başlayarak maalesef toplumun kılcallarına doğru hızla sirayet ediyor. Kendi mecrasında yaşanan değişimin de ötesinde, küresel emperyalizmin aileyi özellikle hedef tahtasına koyduğunu müşahede ediyoruz. Şunu bugün artık açık açık söylememiz gerekiyor; kültür emperyalizmi, tüm araç, gereç ve aparatlarıyla aile müessesesini hacklemeye çalışmaktadır. Bunun gerisinde, paylaşan, bölüşen, dertleşen, sevilen, kaynaşan bir ailenin; kültür emperyalizminin varoluş dinamiklerine tehdit oluşturması bulunmaktadır" dedi.

'ÖZGÜRLÜK AMBALAJIYLA SUNULAN ESARET VE KÖLELİK DÜZENİDİR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: Şöyle ki; yediğini, giydiğini, kazandığını; hasılı, tüketime konu gereçlerin tamamını diğer aile fertleriyle paylaşan dayanışmacı aile yapısı, küresel pazar aktörlerinin tercih ettiği, tasvip ettiği, istediği bir durum asla değildir. Tüketim kültürünün özendirilmesiyle eş zamanlı olarak, aile kurumunun itibarsızlaştırılmasının en büyük sebebi işte budur. Birileri ısrarla kabul etmek istemese de ailesinden koparılmış, millet bağı zayıflamış bireyin özgür ve özgün olmasına imkan yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun, aile kurumunun irtifa kaybetmesiyle birlikte insanlar, popüler kültürün tüketim nesnesi haline gelmektedir. Özgürlük ambalajıyla sunulan ise aslında büyük bir esaret ve kölelik düzenidir. Bunun en çarpıcı örneğiyse hiç şüphesiz cinsiyetsizleştirme projesidir.

'İNSAN FITRATI, ORGANİZE BİR KUŞATMA ALTINDADIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün insanlık, kendi varlığının en temel hakikatleriyle sınanıyor. İnsan fıtratı, küresel ölçekte organize bir kuşatma altındadır. Adına özgürlük denilen, ancak özünde insanın yaradılışına karşı bir inkar hareketi olan bu ideolojik kuşatma, sadece aileyi değil; kadını da, çocuğu da, insan onurunu da tehdit ediyor. LGBT denilen sapkınlığın, çeşitli sebeplerle bunun önünü açan ülkelerde ne derece vahim boyutlara ulaştığını ibretle takip ediyoruz. 'Tercihlere saygı' denilerek meşrulaştırılan bu sapkınlık, bugün farklı hiçbir sese, görüşe tahammülü olmayan bir zorbalığa, kelimenin tam manasıyla, bir faşizme dönüşmüştür. Bu dayatmaların arkasında sadece bazı sivil inisiyatifler değil; çok uluslu şirketler, bazı uluslararası kuruluşlar ve belli başlı devletler de yer alıyor. Sırf LGBT belasını eleştirdiği için sanatçılar, iş adamları, siyasetçiler, bilim insanları linç edilmekte, adeta yaşayan birer ölüye çevrilmektedir. Bir başka acı verici gerçek ise şudur; cinsiyetsizleştirme projeleriyle insan fıtratını inkar edenler, çocuklarımızın bedenlerine geri dönüşü olmayan tıbbi müdahalelerde bulunarak, aslında masum çocukları da istismar etmektedir. Bu istismarı kesinlikle seyredemeyiz. Daha 4-5 yaşındaki yavrularımıza uzanan bu kirli ve rezil ellerin; insanı insanlığından utandıran çarpık ilişkileri meşrulaştırmaya çalışması elbette tesadüfi değildir. Bunlar insanlık düşmanıdır, kadın düşmanıdır, çocuk düşmanıdır. LGBT sapkınlığına karşı mücadele, aynı zamanda özgürlük mücadelesi, haysiyet ve insanlığın istikbalini kurtarma mücadelesidir. Bu konuda dünyada giderek artan bilinçlenmeyi çok olumlu karşılıyorum. Bilhassa farklı ülkelerde, aileyi kadın ve erkek arasındaki meşru birliktelik olarak tanımlayan yasal ve anayasal düzenlemelerden büyük memnuniyet duyuyoruz" diye konuştu.

'ANOMALİNİN, NORMALLEŞTİRİLMESİNE GÖZ YUMMAYACAĞIZ'

Erdoğan "Bu yönde adım atan liderlerin maruz kaldığı saldırıların da gayet farkındayız. Ama ne pahasına olursa olsun, insanlığın bekasını ilgilendiren böylesine hayati meselede dik duruş sergilenmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye olarak, aileye savaş açan hiçbir ideolojiye, insanın doğasını inkar eden hiçbir zorbalığa eyvallah demeyeceğimizi burada özellikle ifade ediyorum. Şunun da bilinmesini isterim; her ne kadar ülkemiz içinde muhalefet partileri ve kimi kadın örgütleri tarafından himaye ediliyor olsa da, milli bünyemizi açıkça tehdit eden cinsiyetsizleştirme projeleriyle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Anomalinin, özgürlük ve kişisel tercih makyajıyla normalleştirilmesine göz yummayacağız. Uluslararası arenada bu konuda yük almaya, sorumluluk almaya, öncü rol üstlenmeye inşallah devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE'NİN DOĞURGANLIK HIZI 1,48'E GERİLEMİŞ DURUMDA'

Cumhurbaşkanı Erdoğan "Bugün cinsiyetsizleştirmeyi teşvik eden malum odaklar, daha önce de uzun yıllar boyunca nüfus kontrolü ve aile planlaması politikalarının savunuculuğunu yaptı. 1960'lardan itibaren dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi, ülkemizde de benzer politikalar uygulandı. Tıbbi zorunluluklar haricinde, özünde bir cinayet olan kürtaj, yine aynı çevreler tarafından masumlaştırıldı, sıradan hale getirildi. Neticede demografik dengemiz maalesef altüst oldu. Bugün bu yanlış, daha doğrusu art niyetli politikaların can yakıcı ve menfi sonuçlarıyla çok dramatik bir şekilde yüzleşiyoruz. Geçtiğimiz aylarda TÜİK'in açıkladığı veriler, ülkemizin karşı karşıya olduğu tehditleri açıkça ortaya koyuyor. Türkiye'nin doğurganlık hızı, tarihimizde ilk kez 1,48'e gerilemiş durumda. Bu, bir felaket. Bu rakam, kritik eşik olan 2,1'in çok altında bir seviyedir. İster iktidar, ister muhalefet olsun, hiç kimse buna kayıtsız kalamaz. Tabii biz bunu söyleyince hemen birileri 'ekonomi' diyor. Özellikle muhalefet, bu meseleyi sık sık istismar ediyor. Bugün muhalefetin adeta üzerinde tepindiği bir gerçeği de burada açıklığa kavuşturmakta fayda görüyorum; ülkemizde doğum hızının düşmesinin sebebi, asla ekonomide yaşanan dönemsel sorunlar değildir. Tam aksine, kişi başına düşen gelirin şu anki seviyenin beşte biri olduğu dönemlerde ülkemizin doğurganlık hızı yaklaşık iki kat daha fazlaydı. Yıllar içerisinde refah seviyesi yükseldikçe, birçok sebepten ötürü doğurganlık hızımız düşmeye başladı. Sadece Türkiye'de değil, dünyanın diğer ülkelerinde de benzer bir durum söz konusudur. Bakınız, bugün dünya ülkelerinin yarısından fazlasında doğurganlık hızı nüfus yenilenme seviyesinin altındadır. Küresel doğurganlık hızı, 1950'de 5 iken, 2024'te 2,3'e düşmüştür. Avrupa Birliği üye ülkelerinin toplam doğurganlık hızı ortalaması 1,38'dir. Malta, kişi başına düşen geliri 41 bin dolar olmasına rağmen, 1,06 oranıyla Avrupa içerisinde doğurganlık hızında en alt sıralardadır. 1,81 ile Avrupa'da en yüksek doğurganlık hızına sahip Bulgaristan'ın kişi başı geliri ise 16 bin dolardır. Ekonomik zorluklardan ziyade, popüler kültürün konforu, tüketimi ve nefsi hevesleri yücelten telkinleri bu sıkıntıların en önemli nedenidir. Karşı karşıya olduğumuz bu tablo, sadece bir istatistik değil, bizi harekete geçmeye çağıran açık bir ikazdır" dedi.

'AİLE VE GENÇLİK FONU'NU 81 İLİMİZDE HAYATA GEÇİRDİK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu anlayışla son dönemde, nüfusumuzu artıracak, evliliği teşvik edecek, 'en az 3 çocuk' çağrımıza uygun şekilde evlat sahibi olmayı özendirecek çok önemli politikaları devreye alıyoruz. 2024 yılında Nüfus Politikaları Kurulu'nu hayata geçirdik. Yine bu süreçte, 2025 senesini 'Aile Yılı' ilan ettik. Gençlerin evlenmelerini kolaylaştıracak ekonomik ve sosyal desteklerimizi ülke genelinde yaygınlaştırdık. 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde gençlere vaadimiz olan 'Aile ve Gençlik Fonu'nu, ilk etapta deprem bölgemizde, daha sonra da 81 ilimizde hayata geçirdik. Fondan faydalanmak için şimdiye kadar yaklaşık 114 bin kardeşimiz müracaat etti. Başvuranlar içinde, faydalanmaya hak kazanan çiftlerimizin sayısı ise 41 bine ulaştı. Ayrıca biliyorsunuz, bu yıl doğacak çocuklar için, çocuk sayısına göre artan destek paketleri sunduk. 28 Mayıs'ta doğum yardımı ödemelerini toplu olarak yapacağız. 163 bin 295 haneye yaklaşık 1,2 milyar liralık ödeme gerçekleştireceğiz. Bu da şimdiden hayırlı, uğurlu olsun diyorum. Aileyi güçlendirecek politikalarımıza yön vermesi amacıyla, bakanlığımız bünyesinde 'Aile Enstitüsü'nü kurduk. Ancak şurası da bir gerçek ki; aile ve nüfus bir yıla sığdırılacak kadar dar bir gündem değildir. Aile kurumu üzerindeki küresel baskılar ve nüfus yapımızdaki değişim, ancak uzun vadeli bir vizyon, kararlı ve bütüncül politikalarla yönetilebilir" diye konuştu.

'2026-2035 DÖNEMİNİ 'AİLE VE NÜFUS 10 YILI' İLAN EDİYORUZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yalnızca demografik göstergelere odaklanan değil; aynı zamanda aileyi ve insan fıtratını koruyan, değerleri yaşatan, toplumun sürekliliğini teminat altına alan kalıcı politikalar geliştirmek mecburiyetindeyiz. Bu yüzden 2026-2035 dönemini 'Aile ve Nüfus 10 Yılı' ilan ediyoruz. Bu 10 yıl içerisinde, iş hayatından eğitime, kültürden şehir planlamasına, teknolojiden sosyal politikalara kadar tüm alanlarda aileyi merkeze alan güçlü adımlar atacağız. Burada şunu özellikle vurgulamak arzusundayım; mutlu aile, mutlu bir birey ve mutlu bir toplum demektir. Millet olarak maruz kaldığımız onca saldırıya rağmen, bizi bu topraklarda yüzyıllardır dimdik ayakta tutan en güçlü vasfımız, aile bağlarımızdır. Aile bağlarımızın sağlamlığı ve dayanıklılığı sayesinde, asırlardır bu topraklarda özgürce var olduk; bütün tehditleri başarıyla bertaraf ettik. Yine bu sayede, tüm insanlığın gıptayla baktığı medeniyetler inşa ettik. Milletçe, bizi 'Türkiye Yüzyılı' ülküsüne taşıyacak en muhkem köprümüz yine aile olacaktır. Aile, küresel emperyalizm karşısında en korunaklı limanımız, en sağlam kalemiz, aşılmaz, yıkılmaz bendimizdir" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı: Aynı hassasiyetleri buradaki her bir misafirimizin, her bir kardeşimizin de paylaştığına yürekten inanıyorum. Aileyi ve aile kavramını hedef alan her türlü girişimin savuşturulmasında sizleri iş birliğine davet ediyorum. Aileye değer verenler olarak, hep beraber umudu çoğaltacak, dayanışmayı güçlendirecek, kendi hanemizden başlayarak inşallah dalga dalga mutlu, sıcak, sevgi dolu bir toplumu birlikte inşa edeceğiz. Bugün burada, 26 ülkenin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz bu forumun, tüm dünyaya açık ve güçlü bir mesaj teşkil ettiğini düşünüyorum. İnşallah burada ortaya koyacağımız ortak bildiri, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm uluslararası platformlarda yankı bulacaktır. (DHA)

Görüntü dökümü:

--------------

- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları

================================

3- AHMET ÖZER'İN YARGILANDIĞI DURUŞMA ERTELENDİ

Ayşe GÜREL / İSTANBUL (DHA) – TUTUKLANAN eski Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in, terör örgütüne üye olma suçundan yargılandığı davanın duruşması başladı. Özer savunmasında, " Benim irademin dışında üçüncü şahıslar arasında yapılan konuşmada adımın geçmesi nasıl mümkün olabilir Sırf bir insanın kendi iradesi dışında üçüncü şahıslar arasında adının geçmesi o kişiyi nasıl suçlu kılar, örgüt üyesi yapar" dedi. Mahkeme heyeti ara kararında HTS görüşme kayıtlarında ismi geçenlerin dinlenmesine karar vererek duruşmayı 14 Temmuz’a erteledi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 'Terör' soruşturması kapsamında 4 Kasım’da tutuklanan ve ardından görevden alınan, yolsuzluk soruşturması kapsamında ise, 'İhale yolsuzluğu' suçlamasıyla tekrar tutuklanan, görevinden uzaklaştırılan CHP’li eski Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in, 'Silahlı terör örgütü PKK/KCK üyesi olmak' suçundan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı duruşma başladı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen davanın duruşması, salonunun yetersiz kalması nedeniyle Silivri Adliyesi 1 numaralı salonunda görülüyor. Duruşmaya, tutuklu sanık Ahmet Özer ile avukatları, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve çok sayıda partili katıldı.

Tutuklu sanık Ahmet Özer, 150 bin lira aylık geliri olduğunu söyleyerek, "Böyle iddialarla muhatap olmak, barışa ve bilime kendini vermiş biri olarak beni yaralıyor. Yaşamım boyunca insan haklarından, demokrasiden ayrılmadım. 2011 yılından itibaren PKK ve başka bir ideolojik düşünceyle bağlantım olmadı. Böyle birşeyle itham edilmek benim için zuldür. 'Adlarımız farklı olsa da soyadımız Türkiye’ye aittir' sözü mesela bana aittir. Bugün barış sürecinde yürütülenler, benim yıllarca savunduğum görüşlerdir. Bu süreçten memnuniyet duyduğumu belirtmek istiyorum. Benim burada bulunmamın birinci nedeni Esenyurt Belediye Başkanı olmamdır. Ben Esenyurt Belediye Başkanı olmasaydım üniversitelerde belki de rektör olacaktım, profesör olacaktım. Ben üniversitelerde olsaydım belki de beni barış sürecinde konuşma yapmaya çağıracaklardı. Ben Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atayacakları için buradayım. Eskiden beri 'Esenyurt’u alan İstanbul’u alır, İstanbul’u alan Türkiye’yi alır' denir. Bana bu yapılanlara Esenyurt halkının yüzde 80’i itiraz ediyor." dedi.

'BUNU BİLMEM MÜMKÜN DEĞİLDİR'

Özer, "Öncelikle burada benimle ilgili olup olmadığı belli olmayan bu iddiaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ayrıca tanık 2019’da itirafta bulunmuş. Gizli tanık 2020’de itiraflarda bulunmuş. Madem o zamanlar itirafta bulunmuş, neden o zamanlar ismimi vermemiş. Hadi o zaman söylemediler, benim adaylığım ilan edildiğinde neden gidip emniyete konuşmamışlar. Ben Belediye Başkanı olduktan sonra, Türkiye’nin en büyük ilçesini yönetirken neden gidip ihbarda ve itirafta bulunmamışlar. Bulunamazlardı çünkü ne onlar beni tanıyor ne de ben onları. Bulunamazlardı çünkü olmayan bir şeyin itirafı, ifadesi de olmaz. Biliyorsunuz ki İmralı görüşmelerinde benim ismim geçiyor ki bu iddiaları kesinlikle reddediyorum. Benim irademin dışında üçüncü şahıslar arasında yapılan konuşmada adımın geçmesi nasıl mümkün olabilir Sırf bir insanın kendi iradesi dışında üçüncü şahıslar arasında adının geçmesi o kişiyi nasıl suçlu kılar, örgüt üyesi yapar. Bu akla, mantığa, hukuka uygun mudur. İkinci iddia taziye görüşmesi. Bir taziye telefonu nedeniyle suçlanıyorum. Van’da Mehmet Kaya’nın babası vefat etmiş. Mehmet Kaya’yı arıyorum, 'Başınız sağolsun, aileniz sizin gibi değerli evlatlar yetiştirdi' demişim. Meğerse bu Mehmet Kaya’nın iki kardeşi örgüt üyeliğinden içeride. Ben onlara bunu söyledim diye suçlanıyorum. Bunun neresi suç olabilir. HTS kayıtları iddiasına gelecek olursak, 694 teröristle görüşmüşüm. Takdir edersiniz ki aradığım kişilerin adli kayıtlarının olup olmadığını bilmem, görüşmelerden önce GBT araştırması yapamam. Kim nedir, bir yargılaması var mı, yok mu, adli işlem geçirmiş mi, geçirmemiş mi bunu bilmem mümkün değildir. Ayrıca bu 694 kişiyi ben mi aramışım, onlar mı beni aramış o da belli değil. Konuşmaların içeriği belli değil, ne zaman aramışım, aranmadan önce mi sonra mı adli işlemleri olmuş, bütün bunlar belirli değil" ifadelerini kullandı.

TANIK: 'TERÖR ÖRGÜTÜNDE, NASIL ÖRGÜTLENİLECEĞİNE DAİR PROGRAMLAR YAPTIĞINI BİLİYORUM'

Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan tanık Hicran Berna Ayverdi, "Ahmet Özer’i 1998 yılından tanıyorum. Terör örgütünde, nasıl örgütlenileceğine dair programlar yaptığını biliyorum. Parti binasında ve mahalledeki evlerde yapıyordu. Örgütün üst düzey yetkilileriyle görüşmeler yapıldığı partide konuşuluyordu. Ahmet Özer’i, Esenyurt Belediye Başkanı olduğunda hatırladım. Kendisinin bir görevi yoktu. Akademisyen kimliği ile tanıyordum. Göç politikalarında çalışıyordu. Cemal Kavak ile görüşüldüğü konuşuluyordu. 2020’de etkin pişmanlıktan yararlandım. Oradaki etkin pişmanlıkta Ahmet Özer hakkında bir beyanım geçmedi" ifadelerini kullandı.

GİZLİ TANIK SEGBİS İLE BAĞLANDI

Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan gizli tanık Hermes ise, "1998–1999 yıllarında İstanbul’da kalıyordum, Esenler’de faaliyet gösteriyordum. Kendisini Cemal Kavak’ın evinde, 1999’da, örgüt içerisinde faaliyet yürüttüğüm yıllardan tanırım. Ben hem çalışıyordum hem de örgüt içindeydim. Cemal Kavak, KCK şehir yapılanmasından sorumluydu. Orada Ahmet Özer’i tanıdım. Yurt dışına gidecek bir yakını için Cemal Kavak’tan yardım istedi. Yanımda görüşmeler yapıldı. Ayrıca yurt dışındaki kişilerden akrabası için yardım istedi. 1999 yılında paralar getirerek Cemal’e teslim etti. Daha sonra Ahmet Özer’in akrabasının yurt dışına çıkarıldığını duydum. Verilen paranın bir kısmını örgüt evleri için kullandık, bir kısmını da örgütsel işlerde kullandık. 2024 yılı seçiminden önce Ahmet Özer’in Diyarbakır’da örgütün üst düzeyleri ile görüştüğünü biliyorum. Ayrıca Ahmet Özer, 2023 Ocak ayından itibaren Ekrem İmamoğlu’nun Doğu-Güneydoğu siyasi koordinatörüydü. Örgütün ihtiyaçları oldukça bunları karşılıyordu. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmadım" şeklinde konuştu.

TANIK, MAHKEME BAŞKANININ SORULARINA YANIT VERMEDİ

Mahkeme başkanının, "Örgütle bağlantın devam ediyor mu?" sorusu üzerine gizli tanık Hermes, bununla ilgili cevap vermek istemediğini söyledi. Başkanın, "Yargılama ya da soruşturman var mı?" sorusuna da yanıt vermek istemediğini söyledi.

ÖZER: 'NASIL BÖYLE TANIMADIĞINIZ İNSANLARA İFTİRA ATIYORSUNUZ?'

Tanık beyanlarına karşı savunması sorulan Ahmet Özer ise, "Bir akademisyen olarak yüreğim titredi, hicap duyuyorum. Nasıl böyle tanımadığımız, bilmediğimiz insanlara iftira atıyorsunuz? Ben madem 1998 yılından beri PKK örgütünün içindeydim, niye itirafçı oldukları 2000 yılında benimle ilgili beyanda bulunmamışlar? Tanıklar benim yurt dışına çıktığımı söylüyor. Belirtilen yıllarda pasaport kayıtlarımdan görülebilir. Ben o yıllarda yurt dışına da çıkmadım. Benim Toroslar Belediye Başkan adaylığımı Fikri Sağlar ve Karayalçın istemiştir. Ben onların talebi üzerine aday oldum. Ben Cemal Kavak isminde birini tanımıyorum. Hermes isimli tanık da 2020 yılında itirafçı olmuş, 4 yıl boyunca benimle ilgili hiçbir ifade vermemiş. Niye benim kumpas dosyamdan sonra gelmiş iftira atmış? Kaldı ki benim hakkımdaki dosyada, ben tutuklandıktan sonra öğrendim hakkımda gizli tanık olduğunu. Tanık, benim Cemal Kavak ile birlikte bir akrabamı yurt dışına kaçırdığımı, her şeyin kendi yanında konuşulduğunu söylüyor, ama yurt dışına çıkarılan kişinin adını söylemiyor, hangi ülkeye gönderildiğini söylemiyor" dedi.

DURUŞMA ERTELENDİ

Mahkeme heyeti ara kararında HTS görüşme kayıtlarında ismi geçenlerin dinlenmesine ve eksik hususların giderilmesine karar vererek duruşmayı 14 Temmuz’a erteledi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, soruşturma kapsamında Özer hakkında teknik takip ve iletişimin dinlendiği bilgisine yer verildi. İddianamede Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki aramada ele geçirilen dokümanda, örgüt elebaşı Abdullah Öcalan ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinden oluşan heyetin görüşmesi sırasında, Ahmet Özer’in de aralarında olduğu bazı akademisyenlerin 'Demokratik Özerklik' projesine katkı sunmak istediğini terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a ilettikleri aktarıldı. İddianamede, Özer’in silahlı terör örgütüyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz edecek şekilde organik bağ kurarak terör örgütü üyesi olduğu anlatılarak, 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis istemiyle cezalandırılması talep edildi. (DHA)

Görüntü Dökümü

-----

- Özgür Özel'in konbvoyla geliş

- Özgür Özel'in duruşma salonuna gelişi

- Genel ve detay görüntüler

===============================

4- FATİH BELEDİYE BAŞKANI TURAN: FATİH BELEDİYESİ İLE İLGİLİ HER NE VAR İSE, BUGÜN AÇIKLASIN

Didem ERGİN- Hadican EROL/ İstanbul, (DHA) - FATİH Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yaptığı açıklama hakkında konuştu. Turan, "Hiç uzatmadan, hemen, şimdi Fatih Belediyesi ile ilgili her ne var ise, bugün açıklasın. Savcılığa da suç duyurusunda bulunsun" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in bugün yaptığı açıklama hakkında konuşan Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan, "CHP Genel başkanı Özgür Özel Bey, Silivri Cezaevi çıkışında bir cümle söylemiş. 'Sadece CHP dönemine bakıyorlar, hırsızlık yolsuzluk AK Parti döneminde ise bakmıyorlar. Önümüzdeki salı sayıştayın işlem yapın deyip bunların yapmadığı İstanbul’daki belediyelere teker teker kanıtlarıyla açıklayacağım. Salıya kadar AK Partili belediye operasyon yaparsa Fatih Belediyesi’nden başlayacağım' demiş. Fatih Belediyesi'nden bir yanlışlık olduğu, Fatih Belediyesi’nde sayıştayla ilgili sorun olduğu imajı oluşturmuş. Şimdi ben yaklaşık 25 yıldır siyasette olan birisiyim, bir genel başkana cevap vermek bir belediye başkanı işi değildir. Ama bir genel başkan da böylesine bir cümle kullandıysa, ona da buradan haddini bildirmem gerekiyor. Bakınız söylemem gereken hadise şudur. CHP Genel Başkanının AK partili Belediyelerle ilgili ve Fatih Belediyesi'yle ilgili elinde herhangi bir belge, bilgi, duyum, Sayıştay raporu, suç duyurusu varsa ahlaken ve vicdanen zaten, 'Bunu Salı gününe açıklayacağım' demesi hukuken de ahlaken de vicdanen de, tehdit etmesi hem ahlaken hem hukuken hem de vicdanen yanlış bir şeydirö dedi.

'SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNSUN, BEKLİYORUM'

Turan, "Ben şimdi buradan söylüyorum. Çok açık bir şekilde söylüyorum. Elinde ne varsa Fatih Belediyesi ile ilgili, burda şahsıma hitap etmeden Fatih Belediyesi'ni kullanıyorum. Fatih Belediyesi'yle ilgili, şahsımızla ilgili hemen bugün açıklasın elinde ne varsa. Bugün hemen, kendi vakti yoksa bunun da arkasındakilerden bir genel başkan yardımcısının eline versin, o açıklasın. Savcılığa suç duyurusunda bulunsun. Bunu acilen bekliyorum. Bakın bu kurumun bir sesi yok. Bu kurum, Fatih Belediyesi tek başına burada konuşamaz. Fatih Belediyesi'yle sesini duyuracak olan, onun adına cevap verecek olan kişi Fatih Belediye Başkanıdır. Burada 3 bin insan çalışıyor. Bugün günlerden cuma, 3 bin insanın aileleri var. Siz Fatih Belediyesi ile ilgili ayaküstü çıkarken bir metin de değil. İşte, 'AK Partili Belediyelerle ilgili bir takım şeyler var. Fatih Belediyesi ile başlayacağım' diyorsun. Ben de buradan açıklıkla söylüyorum. Hemen bugün 3 bin tane insanın aileleri Fatih Belediyesi'nde ne var diye sorar. Hemen, bugün ne var ise açıklayın. Bakın şimdi bunu söylemek durumundayım. Ben de Türkiye’de millete hizmet yolunda siyaset yapan birisiyim. Ömrünün yaklaşık 25 yılını, çeyrek yüz yılını ben de hizmetle geçirdim. Hem son dönemde bazı CHP’li Belediyelerle ilgili ilgili ortadaki iddialarla ilgili adalet arayışında bulunanların, yani işte, 'Efendim şunlar yapılıyor, bunlar yapılıyor, insanlar lekeleniyor, aileler lekeleniyor' söylemleri ile konuşanların, çala kalem, ayaküstü, ne konuştuğunu bilmeden insanları, kurumları itham etmesini de kamunun vicdanına bırakıyorumö ifadelerini kullandı.

'FATİH BELEDİYESİ İLE İLGİLİ HER NE VAR İSE, BUGÜN AÇIKLASIN'

Turan, "Yine açık söylüyorum başka bir konu da oldu, Beyazıt Meydanı ile ilgili elektriklerin karartılması konusunda. Kendi yaptıkları savunma psikolojisi içerisinde ortada bir takım durumlar var. Ben bir yönetici olarak burada bir sürü suç iddiası konular var. Bazı CHP’li Belediyelerle ilgili hukuki sonuçlar doğmadan kimseyi suçlu ilan etmek benim tarzım değil. Ama ortaya dökülmüş bir sürü meseleler var. Bir sürü itiraflar var. Ama bunlarla ilgili, bunlara cevap vermekte gittikçe zorlandıkça bu sefer AK Partili belediyeler üzerinde bir ithamlar oluşturmaya çalışıyorlar. Bunları kabul edecek bir tarafımız yok ve açıklıkla şunu söylüyoruz. Bakın hiç uzatmadan, hemen, şimdi Fatih Belediyesi ile ilgili her ne var ise, bugün açıklasın. Savcılığa da suç duyurusunda bulunsun. Dediğim gibi, eğer vakti de yoksa bir genel başkan yardımcısına ya da herhangi bir arkadaşını görevlendirsin ve açıklasınlar. Biz de merakla bekliyoruz. Acaba bu büyük yolsuzluk olayı neymiş? Onu da beraberce dinlemek istiyoruz. Bir şey daha anlaşılmıştır ki, gerçekten muhataplarımızın gerçek bir adalet, hak, hukuk, iyi ve kötü ayrışması arayışında olmadıkları ortadadır. Hem insanları vicdan muhasebesine telkin eden, yani işte insanların aileleriyle alakalı, kurumlarda ilgili adalet çağrıları yapan insanların ayaküstü, çala kalem binlerce insanı çalıştığı bir kurumla alakalı ithamlarda bulunması ve onu da 'Evet açıklıyorum. Salı günü de bunu açıklayacağım' demesi de çok ahlaki olmayan bir durumdur. İşte onun için, en azından bunu bugün açıklamasını talep ediyorum. Eğer varsa bir şey bugün açıklasın. Açıkça çağrı yapıyorum. Ben de hangi açıklamayı yaparsa buradayım. Onlara da cevap vereceğim" dedi.

Görüntü Dökümü

-------------

- Fatih Belediye Başkanı Turan'ın açıklaması

===============================

5- SULTANBEYLİ'DE OKUL BAHÇESİNDE ARKADAŞINI BIÇAKLAYAN ŞÜPHELİ TUTUKLANDI

Leyla YILDIZ/İSTANBUL, (DHA) - Sultanbeyli'de bir lise öğrencisi, okul bahçesinde arkadaşını bıçakladı. Şüpheli C.A. çıkarıldığı mahkemece tutuklanırken, yaralanan öğrencinin hastaneden taburcu olduğu öğrenildi.

Olay dün Hasanpaşa Mahallesi'nde bulunan bir lisenin bahçesinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, C.A.(17) isimli 11'inci sınıf öğrencisi, teneffüs sırasında aralarında husumet bulunduğu iddia edilen A.T.(17) isimli öğrenciyi bıçakladıktan sonra okuldan kaçtı. İhbar üzerine okula polis ve acil sağlık keipleri geldi. Sağlık ekibi tarafından olay yerinde ilk müdahalesi yapılan yaralı öğrenci, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatan polis ekipleri, kaçan öğrenciyi kısa sürede yakalayarak gözaltına aldı.

‘OLAY ANLIK OLDU’

Şüpheli C.A.'nın savcılık ifadesinde, "Görüntülerde 00.25'inci saniyede yanıma gelen arkadaşım M.E.'dir. Biz orada şakalaşıyorduk. Daha sonrasında M.E.'nin yanına gelen aynı okuldan K. isimli şahıstır. Benim samimiyetim yoktur. 00.48'inci saniyede M.E. ile konuşmam, göz temasım kesiliyor. Karşıdan A. geliyor, onunla bakışıyorduk. 00.59'uncu saniyede ona sesleniyorum. Dönmüş oluyor. Sonrasında kaçtı, bende bırakıp okuldan çıktım. Ben bıçağı sürekli taşırım, o güne özel almadım. Kendimi korumak amaçlı taşıyorum. Olay bir anlık öfkeyle oldu. O anda karar verdim. Hatamın farkındayım, pişmanım. Geçmişi değiştirebilseydim, değiştirirdim. Husumetimizle alakalı yargılama yapıldı. Ceza verildi ancak denetimli serbestlik oldu. Bu olay anlık oldu, kimse böyle bir olayın olacağını tahmin edemezdi" dedi.

‘ÖLDÜRMEK İSTESEYDİM BACAKLARINA SAPLAMAZDIM’

Tutuklama talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edilen C.A., buradaki sorgusunda ise, "Öldürmek isteseydim bacaklarına saplamazdım. Ben belden yukarısına zarar vermedim. Öldürmek istemedim, zarar vermek istedim. Anlık öfke sebebiyle 3 defa bıçakladıktan sonra arkasından kovaladım. Amacım kesinlikle öldürmek değildi. Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum" dedi.

TUTUKLANDI

Şüpheli C.A. çıkarıldığı sulh ceza hakimliği tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. (DHA)

Görüntü dökümü:

--------------

ARŞİV

- Olay anı güvenlik kamerası

================================

6- YENİDOĞAN ÇETESİ SORUŞTURMASI SAVCISINI TEHDİT EDEN MUSTAFA KEMAL ZENGİN VE ÖRGÜT ÜYELERİNİN 36 YILDAN 72 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ

Ceyda BIYIKLIOĞLU/İSTANBUL, (DHA) - CUMHURİYET Savcısı Yavuz Engin’i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan fezlekede şüpheliler Mustafa Kemal Zengin, Aylin Arslantatar ve Gökhan Güler hakkında 'Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs' ve 'Suç işlemek amacıyla örgüt kurma' suçlarının da aralarında bulunduğu 8 ayrı suçtan toplamda 36'şar yıldan 72'şer yıla kadar hapis cezası talep edildi.

Yenidoğan Çetesi Soruşturması sırasında Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan fezlekede Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Bürosu Savcısı Yavuz Engin’in hedef alındığı belirtilerek 'Silahlı Hafiyelik Örgütü' olarak değerlendirilen örgütün, kamu kurumlarıyla bağlantılar kurarak devlet görevlilerinden teknik destek aldığı ve el bombası, tabanca, mermi gibi silahları temin etme ve kullanma kapasitesine sahip olduğu kaydedildi. Savcı Engin'e yönelik suikast girişimi için kapsamlı hazırlık yaptığı öne sürülen örgütün, ulaşım için silahlı araçlar da bulundurabildiği ifade edildi.

YARGI SÜRECİNE MÜDAHALE EDİLMEYE ÇALIŞILDI

Mustafa Kemal Zengin liderliğinde organize olduğu belirtilen yapılanmanın, hiyerarşik yapı içerisinde hareket ederek kişisel verilere izinsiz eriştiği ve yargıya etki etmeye çalıştığı vurgulandı. Soruşturmanın Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’in 4 Eylül 2024 tarihinde yaptığı başvuru üzerine başlatıldığı belirtilen fezlekede, Engin'in başvurusunda aracının izlendiğini, evinin gözetlendiğini ve sosyal medya üzerinden hedef gösterildiğini belirttiği kaydedildi. Ayrıca Savcı Engin'in başvurusunda, şüpheli Aylin Arslantatar'ın kendisini arayarak, 17 yaşındaki bir tetikçinin tutulduğunu, tutuklu sanık Tuğçe Toptemel’in tahliye edilmemesi halinde suikastın gerçekleşeceğini, aksi takdirde Ankara’da yaşayan kız kardeşinin hedef alınacağını söylediği ifade edildi. Arslantatar’ın, "Hayatta kalmak istiyorsan söylediklerimi yap, ailen var" diyerek baskı kurmaya çalıştığı da fezlekede yer aldı.

TEHDİT MESAJLARI FEZLEKEDE

Ayrıca, 1 Ekim 2024’te Aylin Arslantatar ve Mustafa Kemal Zengin’in Savcı Engin’in makamına gelerek tehditte bulundukları, Zengin’in kendini eski İçişleri Bakanlığı müsteşarı ve istihbarat görevlisi olarak tanıttığı aktarıldı. Zengin’in, "Attığın her adımdan haberimiz var, ailenle ilgili her şeyi biliyoruz" diyerek açık tehditte bulunduğu belirtildi. Savcıya yönelik, "Kızını, eşini, anne babanı kötü şekilde acıtmak istiyorlar" ifadelerinin de kullanıldığı fezlekeye yansıdı.

36 YILDAN 72 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ

Hazırlanan fezlekede Mustafa Kemal Zengin, Aylin Arslantatar ve Gökhan Güler hakkında, 'kişiyi kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs' ve 'Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak' başta olmak üzere 8 ayrı suçtan 36'şar yıldan 72'şer yıla kadar hapis cezası talep edildi. Fezleke Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. (DHA)

Görüntü dökümü:

-------------

ARŞİV

=========================

7- AVCILAR GİŞELERİNDE SERBEST GEÇİŞ SİSTEMİ ÇALIŞMALARI; GİRİŞ- ÇIKIŞLAR KAPATILDI

Emre KURT/İSTANBUL,(DHA)- AVRUPA Otoyolu Avcılar gişelerinde, Serbest Geçiş Sistemi için başlatılan çalışmalar nedeniyle gişe giriş ve çıkışları 6 gün süreyle trafiğe kapatıldı, sürücüler ise alternatif güzergahlara yönlendirildi.

Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğundaki O-3 Avrupa Otoyolu’nun Avcılar Ücret Toplama İstasyonu’nda Serbest Geçiş Sistemi kurulması çalışmaları saat 23.00 itibarıyla başladı. Çalışmalar kapsamında mevcut beton gişe adaları yıkılacak. 24 saat esasına göre yürütülen çalışmaların 6 gün içinde tamamlanması planlanırken, bu süre boyunca Avcılar gişelerinden otoyola giriş ve çıkışlar çift yönlü olarak kapatıldı.

Yetkililer, sürücülerin mağduriyet yaşamamaları için belirlenen alternatif güzergahlara yönlendirdi.

Serbest Geçiş Sistemi’nin devreye alınmasıyla birlikte, bölgede trafik akışının daha hızlı ve kesintisiz hale gelmesinin hedeflendiği belirtildi. (DHA)

Görüntü dökümü

---------------

-Gişelerde başlatılan yıkım çalışmaları

-İş makinesi ve personelden görüntü

-Yeni kurulacak olan hızlı geçiş sisteminden görüntü

-Gişelere giden yolların ışıklı tabela ve dubalarla kapatılması

-Oluşan trafik

-Genel ve detaylar

İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Sıradaki Haber