Geri Dön
İstanbulDHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3

-1 BEBEK'TE ÇÖKEN İSKELE SÖKÜLDÜ

Hasan YILDIRIM-Özgür EREN/İSTANBUL,(DHA) BEŞİKTAŞ Bebek'te çöken restoranın iskelesi söküldü. 
Bebek Arnavutköy Caddesi'nde dün akşam saatlerinde restoranın iskelesi çöktü. Restoranda yemek yiyenler denize düştü. Denize düşenlerin bir kısmı kendi imkanları ile çıkarken bir kısmı da çevredekiler tarafından kurtarıldı. Yaralanan 4 kişi, sağlık ekiplerince hastaneye kaldırıldı.
KİŞİSEL EŞYALARI DALGIÇ ÇIKARDI
Restoran ise belediye tarafından mühürlendi. Denize düşenlerin kişisel eşyaları ise dalgıç yardımıyla karaya çıkarıldı. Denizden çıkarılanlar arasında çanta, cüzdan, telefon, anahtar ve personel kartları olduğu görüldü. Denizdeki masa ve fıçı ise belediye ekipleri çıkardı. Denizdeki kişisel eşyaların bulunması için çalışmalar devam ediyor.

ÇÖKEN İSKELE SÖKÜLDÜ
Restoranın yıkılan ve risk teşkil den bölümü İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından oksijen kaynağı ile kesildi. 

Görüntü Dökümü:
---------
Olay yerinden görüntü
Denize düşen eşyalar
Dalgıç yardımıyla eşyaların toplanması
Denizden çıkan eşyalar
Denizdeki masa ve fıçı
Vatandaşların çalışmaları takip etmesi
İskelenin sökülmesi
Yıkılan bölüm
Genel ve detaylar


==========================================

2- ATAŞEHİR'DE AMBULANS KAZA YAPTI 
 
Ali Kerem BENGİ / İSTANBUL, (DHA)- ATAŞEHİR'de hasta almaya gittiği iddia edilen ambulans emniyet şeridinden ana yolu girmeye çalıştığı sırada otomobille çarpışarak devrildi.
Kaza, saat 13.30 sıralarında TEM Otoyolu Ataşehir mevkii Üsküdar istikametinde meydana geldi. Hasta almaya giden özel ambulans emniyet şeridinden ana yola girmeye çalıştığı sırada aynı istikametten gelen otomobille çarpıştı. Devrilen ambulansta bulunan Yılmaz Eren ve Hasan Cebil kazayı yara almadan atlattı. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri, kaza yara almadan atlatan meslektaşlarına tedbir amaçlı müdahale etti. İtfaiye ve trafik polisleri kaza yerinde inceleme yaptı. İncelemelerin ardından araçlar çekici yardımıyla kaldırıldı.  
 
Görüntü Dökümü 
----------- 
-İBB kameralarına yansıyan görüntü 
-Kaza yeri 
-Trafik polislerin çalışması 
-Kaza nedeniyle yoğunlaşan trafikten detaylar 
-Genel ve detaylar 


==========================================

3- SAHTE DOKTORUN AMELİYATI SONRASI GÖĞÜSLERİNİ KAYBETTİĞİNİ ÖNE SÜREN İRANLI KADINDAN SUÇ DUYURUSU

Yalın Onat ERGÖR - Feridun AÇIKGÖZ/İSTANBUL,(DHA) - İSTANBUL'da Suriyeli sahte doktor tarafından yapılan ameliyat sonrası göğüslerini kaybettiğini öne süren İranlı Neda Farzadıfar, adliyeye giderek suç duyurusunda bulundu. Adliye önünde konuşan Neda Farzadıfar'ın kızı Sara Hemati "Göğüsleri tam bir erkek göğsü gibi oldu. Görüntüsü de çok kötü. Eski eşi İnstagram'dan o kliniği bulmuş. Şimdi eski eşi oraya ortak olmuş, 9 aydır orada çalışıyor" dedi.
49 yaşındaki Neda Farzadıfar, İstanbul'a taşınmadan önce göğüslerine silikon taktırdı. İstanbul'a yerleştiğindeyse 1.5 sene önce takılan protezlerin küçültülmesini istedi. Eski eşi İranlı Neda Farzadıfar'a İnstagram üzerinden Sultangazi'de bir tıp merkezi bulduğunu söyledi. Neda Farzadıfar o tıp merkezinde 60 bin TL ödediğini dile getirdi. Tıp merkezinde göğüs küçültme ameliyatına girdi. Neda Farzadıfar'ın iddiasına göre, protezler değiştirilmek yerine küçültülerek İranlı kadının göğüslerine tekrar takıldı. Neda Farzadıfar bir kaç gün sonra göğüslerinde enfeksiyon olduğunu ve göğüs uçlarının morardığını belirterek operasyonu geçirdiği tıp merkezine başvurdu. Tedaviye başlandı ama yine İranlı kadının iddiasına göre göğüs uçları düştü. Ozon tedavisi gibi tedavilere başlandığını dile getiren Neda Farzadıfar, Sultangazi'deki tıp merkezinin bu durumu düzeltmek için 15 kez kendisini ameliyata aldığını iddia etti. Yapılan işlemlerin sonundaysa Neda Farzadıfar göğüslerinin komple alındığını ve başka bir protez takıldığını öne sürdü. Neda Farzadıfar ve avukatı Begüm Merve Açıkgöz dün de Gaziosmanpaşa Adalet Sarayı'na giderek tıp merkezinden şikayetçi oldu. Operasyonları gerçekleştiren kişinin Suriyeli ve doktor olmadığı iddia edildi.

"GÖĞÜS UÇLARIM KAYBOLDU" 
Neda Farzadıfar, "Göğüslerimde İran'da yaptırdığım protezler vardı. Ben onların boyutlarını küçültmek istedim. Ameliyat oldum, memnun kalmadım. 2 gün sonra göğüslerimde enfeksiyon oluştu. Göğüs uçlarım morardı, 1 hafta sonra simsiyah oldu. Şu anda göğüsüm hiç yok, sadece cildim var ve çok yara var, göğüs uçlarım da kayboldu" şeklinde konuştu.

"GÖĞÜSLERİ TAM BİR ERKEK GÖĞSÜ OLDU"
Neda Farzadıfar'ın kızı Sara Hemati ise "Önceden protezleri vardı ama küçültmek istedi. Göğüslerini küçültmek için yanlış bir ameliyat yaptılar. Göğüsteki protezi çıkarmak yerine protezi küçülterek geri taktılar. Enfeksiyon yaşandı, annemin göğüsleri morararak simsiyah oldu ve düştü. Göğüsleri tam bir erkek göğsü gibi oldu. Bir protez taktılar ama o da sahte mi nedir bilmiyoruz. Görüntüsü de çok kötü. Eski eşi İnstagram'dan o kliniği bulmuş. Şimdi eski eşi oraya ortak olmuş, 9 aydır orada çalışıyor" dedi

"BATTANİYE DİKER GİBİ DİKİŞ ATMIŞLAR" 
Sara Hemati "Operasyonu doktor olmayanlar yaptı, nasıl cesaret edip bu operasyonları yaptılar. Annem gibi çok fazla mağdur var. Öyle bir dikiş atmışlar ki sanki battaniye dikmişler. Orada bir kaç kişi kaçak çalışıyor ve doktor değiller. Operasyonu yapanların bir tanesi Türk diğeri de Suriyeli" diye konuştu. 

"15 TANE AMELİYATA GİRMİŞ" 
Avukat Begüm Merve Açıkgöz ise, "Neda hanım yaklaşık 1.5 sene aslında estetik görüntüsü de olan göğüslerini daha güzel bir görüntü katmak adına estetik amaçlı bir operasyon için o zamanki eşinin yönlendirmesiyle bir tıp merkezine gidiyor. Burada yapılan operasyonlara ne yazık ki Türk olmayan ve Suriyeli, tıp diploması ve denkliği bulunmayan Deniz isimli bir kişi giriyor. Bu gerçek olmayan sahte doktorun ameliyatlara girmesiyle, hijyenik olmayan koşullarda operasyonun gerçekleşmesi ile müvekkilim de ilk operasyondan itibaren sıkıntılar çıkmaya başlıyor. Bu süreçte Neda Hanım göğüs uçlarını tamamen kaybediyor. 15 tane ameliyata giriyor" dedi.

"ÇOK CİDDİ BİR MAĞDURİYET SÖZ KONUSU" 
Açıkgöz "Genel olarak bu kurum ve işletmelerin hastalarını yurt dışından getirmesi sebebiyle yabancılar ülkemize geliyor ve gidiyor şikayet dahi edemiyorlar bunu yaşayan da bir çok kişinin olduğu bilgisini aldık. Bu aşamadan sonra artık suç duyurusunda bulunup sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz. Çok ciddi bir mağduriyet var bir kadın olarak tamamiyle göğüslerini kaybetmiş, içerisindeki yağlar boşaltılmış. Göğsünün her yeri dikiş izi, göğüs uçları tamamiyle yok, bacaklarından yağ alıp göğüslerine enjekte etmeye çalışıyorlar bu sürede bacaklarını mahvediyorlar. 15 kere ameliyat yapılması ve sürekli narkoz alması ne yazık ki kadının akciğer ve safra kesesine zarar veriyor. Bu kişilerin gerekirse tutuklu yargılanmasını ve işletmelerin de kapatılmasını istiyoruz" diye konuştu. 

"DURUM ANLATILDIĞI GİBİ DEĞİL" 
Öte yandan tıp merkezinin yetkilisiyse "Hastanın cildindeki iyileşme süreci ile ilgili bazı işlemler tekrar etmiştir. Tedavi ile ilgili bazı işlemler aynı kuruluş tarafından revizyon ameliyatı yapılıp hastalığı giderilmiştir. İl Sağlık Müdürlüğü'ndeki şikayet dilekçesinde kendisi şikayetinin giderildiğini söylemiş zaten. Durum anlatıldığı gibi değil" bilgisini verdi.

Görüntü dökümü
---------
Neda Farzadıfar'a yapılan işlemlerden birinin görüntüsü 
Neda Farzadıfar ile röportaj 
Sara Hemati ile röportaj 
Begüm Merve Açıkgöz ile röportaj 
Neda Farzadıfar'dan detaylar 
Neda Farzadıfar, avukatı ve kızının adliyeye girişi 
Gaziosmanpaşa Adliyesi'nden detaylar 


==========================================

4- OTİZM SPOR MERKEZİNE EĞİTMENLERİNE İHMAL SONUCU YARALAMA DAVASI

-KOLU KIRILAN OĞLU İÇİN KONUŞAN BABA: YASAL DÜZENLEME ÇIKMASI GEREKİYOR 

Özden ATİK / İSTANBUL, (DHA) - OTİZMLİ üç bireyin 2016 yılında kapatılan İstanbul Otizm ve Yaşam Kulübü Merkezi'nde eğitim gördükleri sırada ihmal sonucu yaralanmalarına sebebiyet verdikleri iddiasıyla spor eğitmeni olan 4 sanık 1'er yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Duruşmada otizmli çocuğun babası Ali Gödekoğlu, kurumun kazadan 1 yıl sonra ruhsat aldığına dikkat çekip "Çalıştırılan eğitmenlerin yasal yönetmelikler ve mevzuatlardaki gerekleri taşımadığı da ortadadır" diyerek şikayetçi olduğunu belirtti. Gödekoğlu duruşma çıkışında da, "Spor otizm merkeziyle ilgili bir yasal düzenleme çıkması gerekiyor" dedi. 
Otizmli bireyler Barış Gedikoğlu, Ahmet Sürücü ve Mustafa Recep Koç'un ailesi, çocuklarının Sarıyer'deki İstanbul Otizm ve Yaşam Kulübü Merkezi'nde eğitim aldıkları sırada yaralandıkları gerekçesiyle 2015 yılında şikayetçi oldu. 7 yıl süren soruşturma sonunda savcılık, mağdur çocukların spor hocalığını yapan Mehmet Arif P., Muhsin Noyan K., Erbil Ç. ve Selçuk T. hakkında, "Kendisini bedenen ve ruhen savunamayacak kişiye karşı ihmal suretiyle basit yaralama" suçlamasıyla 4'er aydan 1'er yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki ikinci duruşmaya tutuksuz sanıklar Muhsin Noyan K., Erbil Ç. ve Selçuk T. geldi. Mağdur çocukların aileleri Kadriye Koç, Ali Gödekoğlu, Hüseyin ve Zehra Sürücü ile Aile Bakanlığı avukatı da duruşmaya katıldı.

"FRENE BASMASINI SÖYLEDİM AMA KOMUT ALMADI"
Sanık Mehmet Arif P. savunmasında, spor yöneticiliği bölümünden mezun olduktan sonra söz konusu kurumda gönüllü çalışmak için başvurduğunu, 2013 yılında birkaç ay hafta sonları ve sömestr tatilinde çalıştığını belirtti. Kurum yetkilisi Erbil Ç.'nin kendilerine eğitim ve sunum verdiğini anlatan Mehmet Arif P.  mağdur Barış Gödekoğlu ile ilgilendiğini, babası Ali Gödekoğlu'nun oğlunun bisiklet eğitimi almasını rica ettiğini söyledi. Sanık Mehmet Arif P. "Barış'ın bacakları çok güçsüzdü. Pedal çeviremiyordu. Bir süre bu beceriyi kazandırmak için çalıştık. Yavaş yavaş bisiklete geçtik. Kurumun arkasında çimenlik alan vardı, ya da kulübün önünde düz yol var, çok araç geçmez orada yaptırırdık. Kurum içinde aileye verilmek üzere öncesi ve sonrasına dair video çekimleri de yapıyorduk. Olay günü Barış'ın kafasında kask vardı, dizlik ve kolluk yoktu. Barış bisikletle giderken tümseğe takıldı. Bir anda panikleyince bacaklarını açtı. Frene basmasını söyledim ama komut almadı. Kolundan tuttum ama yana doğru düştü. Kolunda çizikler vardı, başka bir sorunu yoktu. Koluna tentürdiyot sürdük. Akşam yemeğinden sonra uyudu. Ertesi gün kolunda şişlik fark ettim. Hastaneye götürdük, Barış'ın ağabeyi de hastaneye geldi. Bir hafta yoktum, döndüğümde Erbil Hoca, Barış'ın fizik tedavi gördüğünü söyledi. Hareket kısıtlılığı olmaması için de kolunu açıp kapatma yönünde çalışma yapmamızı söyledi. Ancak Barış kolunu açıp kapatırken bağırıyordu. Bu nedenle devam etmedik" dedi. Sanık, baba Ali Gedikoğlu'nun bisiklet öğretilmeden Barış'ın yola çıkarıldığı iddiasına ise "Kabul etmiyorum. Kendisi de kuruma geldiğinde Barış'ın bisiklet kullanabildiğini görüp videoya çekmişti. Beraatimi talep ederim" diye konuştu. Sanık Mehmet Arif P. Aile Bakanlığı avukatının "Kurumun doktoru var mıydı?" sorusuna ise "Yoktu, ecza dolabımız vardı" diye yanıt verdi. Diğer sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiklerini belirttiler.

TANIKLAR DİNLENDİ
Duruşmada tanıklar dinlendi. 20 yaşındaki otizmli kızını otizm merkezine gönderdiğini söyleyen tanık Bilge M. ise, 2012 yılından kapanana kadar kızı için hizmet aldıklarını, kurumla ilgili bir şikâyetinin olmadığını aksine kendilerine kattıklarından dolayı müteşekkir olduklarını söyledi. Kurumda çalışan tanık Veysel M. de, sanık Mehmet'in Barış'a bisiklet sürmeyi öğrettiğini, Barış'ın tümseğe takılması sonucu düştüğünü belirtti. 

"ÇOCUKLARIMIZI SPORCU OLSUN DİYE VERMİYORUZ"
Şikayetçi baba Ali Gödekoğlu ise Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın söz konusu otizm spor merkezine 2015 yılında onay verdiğini, kazanın ise 6 Şubat 2015'te yani onay tarihinden önce olduğunu ifade ederek "Kazadan sonra izin alınmıştır. 2016 Mart ayında kurum kapatılmıştır. Kurum 1 sene 26 gün çalışmıştır. Çalıştırılan eğitmenlerin yasal yönetmelikler ve mevzuatlardaki gerekleri taşımadığı da ortadadır. Sanığın bu davada hatası vardır. Çocuğuma diş fırçalamayı öğretmiştir. Ancak kaza ayrı bir konu. Tüm sanıklar kurum yetkililerini korumaya çalışmaktadır. Kurum yönetmeliklere ve fiziken de uygun alanlara sahip değildir. Böyle bir alanda bisiklet çalıştırılması mümkün değildir. Alan yokuş aşağıdır. Otizmli bir bireyin telkin ve komut alması mümkün değildir. Frene bas komutunu alamaz. Gerekli önlemler alınmamıştır. Şikayetim devam etmektedir" dedi. Gödekoğlu, keşif talebinde de bulundu. Mağdur Ahmet Sürücü'nün babası Hüseyin Sürücü de sanık savunmalarının gerçek dışı olduğunu, şikayetinin devam ettiğini belirtti. Mağdur Mustafa Koç'un annesi Kadriye Koç ise "Çocuğumun doktora götürdüğü ifadesi gerçek değildir. Kurumu korumaya yöneliktir. Çocuğumun kulağı apse yapmış iltihap toplamıştır. Biz çocuklarımızı buraya sporcu olsun diye vermiyoruz, iyi bakılması öfke nöbetlerinin azalması için yolluyoruz. Bu olmasaydı çocuğum şu an yaşıyor olacaktı" diye konuştu. 

DURUŞMA ERTELENDİ
Sanık avukatı ise otizm spor merkezi ile ilgili videoları göstererek "Çocuklar kuruma geldikleri andan sonrasına kadar beceri kazandırılmıştır. Her kusurlu hareket, ihmal veya kasti suçu oluşturmayacaktır. Atılı suç yönünden her kusurlu veya ihmali davranış kasten yaralama suçunun iddianamedeki tanımını oluşturmaz. Olayın demagojik yerlere çekilmemesi gerekir" dedi. Şikayetçi avukatlarına yazılı beyan vermeleri için süre verilmesine ve eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. 

"OTİZMLİLERİN SESİNİ DUYSUNLAR"
Duruşma sonrasında basın mensuplarının sorusu üzerine açıklama yapan şikayetçi baba Hüseyin Sürücü, "Bunlar spor okulu adı altında çocuklara yapmadıkları işkence, yapmadıkları darp, dayak yok. Nereden tutsanız bunların bir kanuni yönü de yok. Artık sesimiz duyulsun, 7 sene geçmiş. Geç gelen adalet adalet değildir, 7 senedir sinir bozucu bir süreçteyim. Kurumun yetkililerinden hocalarından şikayetçiyim. Otizmlilerin sesini duysunlar" dedi. 

"YASAL DÜZENLEME ÇIKMASI GEREKİYOR"
Baba Ali Gödekoğlu da, söz konusu kurumda spor yaparken gerekli önlemlerin alınmadığını, bu kurumların usulüne uygun çalışmaması, tedbirsizlik ve ihmaller sonucu kazaya sebebiyet verildiğini ifade etti. Otizmli çocukların 18 yaşından sonra spor yapmaya, hayatın her türlü alanına girmeye, sosyalleşmeye ihtiyacı olduğu için bu tür kurumlara bırakıldığını belirten Gödekoğlu, "Adapazarı'ndan İstanbul'un ötesine doğru tahminen 200-250 kadar spor otizm merkezlerinin olduğu, bunların yasal düzenlemelerinin olmadığı ve ortada kaldığı konusu var, endişe edici. Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı özel spor tesisleriyle ilgili bir yönetmeliğe bağlı çalışıyorlar. Ama bu yönetmelik, otizmli bireyin eğitimiyle ve gerekli denetimlerle ilgili yeterli değil. Spor otizim merkeziyle ilgili bir yasal düzenleme çıkması gerekiyor" dedi. Gödekoğlu, oğlunun kolunun merkezde kırıldığını ve hiçbir sağlık görevlisinin de merkezde bulunmadığını vurgulayarak "Spor jimnastik öğretmenlerinin otizm adına çocuklara her tür müdahalede bulunmaları ve bunun sonucunda da sakatlık yaşanması durumları var. O kurumda bu vardı ve benim oğlum da bundan zarar gördü. Kurum 2016'da kendini kapattı. Daha sık denetlenmesi ve yaptırım uygulanması ve yasal düzenlemeler gerekiyor" diye konuştu. 

Görüntü Dökümü
-----------------------
-Duruşma bitiminde şikayetçi baba Hüseyin Sürücü'nün tepkisi
-Yargılanan spor hocalarının duruşmadan çıkışı
-Hüseyin Sürücü konuşması
-Ali Gödekoğlu konuşması
-Kadriye Koç'un ölen oğlu Mustafa Recep Koç ile fotoğrafı

============================================

5- İSLAM DÜNYASI ANAYASA YARGISI KONFERANSI RESMİ OLARAK KURULDU 

Gökçe KARAKÖSE - Mertcan ÖZTÜRK / İSTANBUL, (DHA)- İSLAM ülkeleri yüksek yargısına yönelik olarak düzenlenen İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı Açılış Kongresi, üye ülkelerin imzalarının ardından tüzüğün kabul edilmesiyle resmi olarak kuruldu. Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan, "Hem üye sayısı hem gözlemci sayısı artan ve uluslararası arenada etkili olan bir konferans olarak yoluna devam edecektir. Bu konferansın ilk dönem başkanlığını Türk Anayasa Mahkemesinin üstlenmesi de bizim açımızdan çok gurur verici bir olay. Türkiye, bu konudaki tecrübelerini bugün burada kurulan konferansa da yansıtacak" dedi.  
İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı Açılış Kongresi dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlendi. Kongrenin ikinci günü, Beşiktaş'taki bir otelde gerçekleşti. Konferansta farklı ülkelerin anayasa mahkemesi başkanları ve yüksek mahkeme başkanları yer aldı. Ülke temsilcileri, tüzüğü imzaladı. 32 ülkenin oylarıyla kabul edilen tüzükle 'İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı' resmi olarak kurulmuş oldu. Konferansın kapanış konuşmasını da Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan yaptı.  

"ULUSLARARASI ARENADA ETKİLİ BİR KONFERANS OLARAK YOLUNA DEVAM EDECEKTİR" 
Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan yaptığı kapanış konuşmasında, "İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı'nın resmi olarak kuruluşuna biraz önce atılan imzalarla birlikte hepimiz şahit olduk. Konferansın hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Hem İslam dünyasına hem tüm insanlığa umarım faydalı bir organizasyon olarak doğar ve büyür, yoluna devam eder. Bugün burada 32 ülke katılımcı ama ben bu sayının önümüzdeki süreçte artacağını düşünüyorum. Hem üye sayısı hem gözlemci sayısı artan ve uluslararası arenada etkili olan bir konferans olarak yoluna devam edecektir. Buna inanıyorum" dedi. 

"FİKİR VE TECRÜBELERİMİZİ KARŞILIKLI PAYLAŞMAK İÇİN BÖYLE BİR KONFERANS OLUŞTURDUK" 
Prof. Dr. Arslan, "Hepimizin yaptığı iş aynı. Ülkelerimizde hukukun üstünlüğünü sağlamak, anayasanın üstünlüğünü sağlamak ve temel hak ve özgürlükleri korumak. Bu temel değerleri en iyi şekilde korumak için canla başla hepimiz uğraşıyoruz. Büyük bir çaba veriyoruz. Bugünkü konferansla bu çabaları bir araya getiriyoruz. Anayasa yargısı alanında iş birliği yapmak için fikirlerimizi ve tecrübelerimizi karşılıklı paylaşmak için böyle bir konferansı oluşturduk. Bu konferansın ilk dönem başkanlığını Türk Anayasa Mahkemesinin üstlenmesi de bizim açımızdan çok gurur verici bir olay" ifadelerini kullandı. 

"TÜRKİYE TECRÜBELERİNİ KONFERANSA DA YANSITACAK" 
Prof. Dr. Arslan, "Dünya Anayasa Yargısı Konferansı'na, Avrupa Anayasa Mahkemeleri Konferansı'na, Asya Anayasa Mahkemeleri ve Muadili Kurumlar Birliği'ne üye olan ve Afrika Anayasa Yargısı Konferansı'na da gözlemci olan Türkiye, bu konudaki tecrübelerini bugün burada kurulan konferansa da yansıtacak. Konferansın başarılı bir şekilde yoluna devam etmesi ve etkili bir organizasyon olarak dünya genelinde yerini alması için elinden gelen gayreti gösterecektir. Türk Anayasa Mahkemesi bu kapasiteye sahiptir. Bundan hiçbirinizin en ufak bir şüphesi olmasın" diye konuştu.  
Konuşma sonrasında katılımcı ülkelerle aile pozu verildi. Ardından, Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Engin Yıldırım tarafından da deklarasyon okundu.  

Görüntü Dökümü: 
------------------------
-Salondan genel detaylar
-Prof. Dr. Zühtü Arslan'dan detaylar
-İmza seremonisinden detaylar
-Aile fotoğrafından detaylar
-Prof. Dr. Zühtü Arslan'ın konuşması
-Deklarasyon okunmasından detay


============================================

6- SULTANGAZİ'DE İETT OTOBÜSÜ KAZASI KAMERADA

Derya EVREN-Özgür KUMANOVALI/İSTANBUL, (DHA)- SULTANGAZİ'de İETT otobüsü, ara yoldan çıkan hafif ticari araca çarptı. Kazada hafif ticari araçta sıkışan İbrahim Bozkurt itfaiye ekiplerince kurtarıldı. Kaza anı güvenlik kamerasına yansıdı. 
Kaza, saat 10.30 sıralarında Habipler Mahallesi Eski Edirne Asfaltı Caddesi üzerinde meydana geldi. İETT otobüsü ara yoldan çıkan Enver B. idaresindeki 10 DG 371 plakalı hafif ticari araca çarptı. Çarpmanın etkisiyle hafif ticari araç kontrolden çıkarken araçta yolcu koltuğunda oturan İbrahim Bozkurt sıkıştı. Çevredeki ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri Bozkurt'u sıkıştığı yerden çıkaramayınca itfaiyeye haber verdi. Bozkurt, olay yerine gelen itfaiye ekiplerince sıkıştığı yerden çıkarıldı. Bozkurt ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı. Öte yandan kaza anı ise çevredeki bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. 

Görüntü Dökümü
----------------------------------------------
-Olay anı güvenlik kamera görüntüleri
-Kaza sonrası cep telefonu görüntüleri
-Otobüsün çarptığı hafif ticari araçtan görüntüler
-Detaylar


==============================================

7- BEYOĞLU'NDA RUM LİSESİNDEN NOEL ETKİNLİĞİ

Yalın Onat ERGÖR - Feridun AÇIKGÖZ/İSTANBUL,(DHA) - BEYOĞLU'nda bulunan Özel Zoğrafyan Rum Lisesi öğrencileri ve öğretmenleri noel yürüyüşü düzenleyip vatandaşlara yılbaşı çöreği dağıttı
Beyoğlu'nda bulunan Özel Zoğrafyan Rum Lisesi'nin geleneksel noel etkinliği okulun içinde başladı. Rum Lisesi'nin öğrencileri, velileri, öğretmenleri ve mezunları 'Kalanda' söyledi. Zoğrafyan liseliler, okulun bulunduğu sokaktan başlayarak Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi'nin bahçesine doğru yola çıktı. Yol boyunca Kalanda söyleyen, öğrenci, öğretmen, veli ve mezunlara Noel Baba kıyafetli bir kişi de eşlik etti. Noel Baba kıyafetli kişi, çevredekilere yılbaşı çöreği ikram etti.

"İSTİKLAL CADDESİ'NDE GERÇEKLEŞTİRİYORDUK"
Özel Zoğrafyon Rum Lisesi Müdürü Yani Demircioğlu "12 senedir gerçekleştirdiğimiz, geleneksel noel etkinliğimizi gerçekleştirdik. Eski yıllarda ev ev dolaşılıp karşılık veya hayır için para toplanılırdı. Şimdi Rumlar azalması nedeniyle bu etkinliği vatandaşlarla kutlama kararı aldık. Kendilerine yılbaşı çörekleri dağıttık. İstiklal Caddesi'nde gerçekleştiriyorduk. Son 2 senedir, yasaklar neticesinde ara sokaklarda geleneği devam ettiriyoruz. İzin veren tüm makamlara teşekkürü borç biliyoruz. Öğrenciler, öğretmenler, veliler, mezunlar ve yurt dışındaki dostlarımız ve mezunlarımız da bu geleneğe katılıyor. Görenler büyük saygı gösteriyor. Az da olsa bazen trafiği engellemiş oluyoruz yine de herkes gülümsüyor" dedi. 

"BAYRAMIN ÇOŞKUSUNU BÖYLE SICAK BİR ŞEKİLDE YAŞAMAK GERÇEKTEN ÇOK GÜZEL" 
Katılımcılardan olan Maria Bakalopulos ise "Bizim noelimiz aslında yarın ama her sene 1 gün öncesinden etkinlik düzenleniyor. Okuldan başlayıp kiliseye kadar geliniyor. Kalanda söylüyorlar. Bayram ve coşkusunu böyle sıcak sıcak yaşamak o ambiyansı yaratmak gerçekten çok güzel" diye konuştu. 

Görüntü dökümü
-----------------------
Okuldaki Kalanda 
Okul önünde ve yolda Kalanda söylenmesi 
Noel Baba kıyafetli kişinin çörek dağıtması 
Kiliseye varış 
Genel ve detaylar 


===========================================

8- (ÖZEL) - KALASLI SALDIRGANIN CEZASI ONANDI

Özden ATİK / İstanbul, DHA - BEYOĞLU'nda iki yıl önce Galata Köprüsü alt geçidinde 2'si kadın 4 kişinin yolunu keserek yerden aldığı kalasla Hüseyin Sezer'in kafasına vurup ölümüne neden olan  Doğan Uslu'nun müebbet hapis ve 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası Yargıtay'da onanarak kesinleşti. 
Olay, Galata Köprüsü altındaki yaya geçidinde 4 Ekim 2020 tarihinde, saat 03.00 sıralarında meydana geldi. İddianameye göre, alt geçitten Hüseyin Sezer ve arkadaşları geçerken sanık Doğan Uslu kendilerinden para istedi. Barış Kaya sanığa 5 lira verdi, parayı beğenmeyerek fırlatan ve küfür eden sanık Doğan Uslu yerden kalas alarak şikayetçilere sallamaya başladı. raya giren Hüseyin Sezer'in kafasına vurdu. Hüseyin Sezer'in kafatası kemiğini kırılarak beyin kanaması geçirdi. Hastaneye kaldırılan Hüseyin Sezer, hayatını kaybetti.  Sanık Doğan Uslu'nun kalasla saldırısı sonrasında cebinden çıkardığı bıçağı şikayetçilere savurarak yağmaya teşebbüs ettiği anlatılan iddianamede, olayda kullanılan kalas silahtan sayıldı. Olay sonrası kaçan ve daha sonra polis tarafından yakalanan sanık Doğan Uslu hakkında 5 Ekim'de tutuklandı. Soruşturmayı tamamlayan savcılık, "Silahla kasten öldürme" suçundan müebbet hapis ve "Silahla yağmaya teşebbüs" suçundan ise 7 yıl 6 aydan 12 yıla kadar hapisle cezalandırılması talebiyle dava açtı.

YEREL MAHKEMENİN KARARI KESİNLEŞTİ
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nda yargılanan sanık Doğan Uslu, 24 Ekim 2021 tarihinde "Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infial sonucu kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına ve şikayetçi Barış Kaya'ya yönelik "Nitelikli yağmaya teşebbüs" suçundan da 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Tutukluluğunun devamına karar verilen Uslu'nun avukatı, müvekkili hakkında beraat kararı verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurarak kararı temyiz etti. 
Bunun üzerine kararı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, her iki suç yönünden yerel mahkemenin kararını yerinde bularak istinaf başvurusunu esastan reddetti. Sanık Doğan Uslu'nun avukatı, istinaf mahkemesinin ret kararını da temyiz etti. Temyiz üzerine dosya Yargıtay'a taşındı. Yargıtay 1. Ceza Dairesi de oy birliğiyle istinaf mahkemesinin ret kararının hukuka uygun olduğunu belirterek temyiz talebini esastan reddetti. Böylece sanık Doğan Uslu hakkındaki hüküm kesinleşmiş oldu. 

"KARAR KAMU VİCDANI ADINA YERİNDEDİR"
Olayda hayatını kaybeden Hüseyin Sezer'in aile avukatı Maşallah Maral, "Yerel mahkeme tarafından verilen kararın yerinde olduğu, bir üst mahkeme olan istinaf  ceza dairesi kararı ile de sabit kılınmıştır. Bunun üzerine sanık müdafi ve sanık tarafından haksız bir sebebe dayanılarak her ne kadar temiz talebinde bulunulmuşsa da, Yargıtay tarafından yerel mahkemenin ve istinaf dairesinin kararı onanmıştır. Burada herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamıştır. Söz konusu karar, kamu vicdanı adına yerindedir ve sanığa bu yönde ceza verilerek bir nebze de olsa ailenin acısını dindirmeye çalışılmıştır. Bu yönden de karara katılmaktayız" değerlendirmesinde bulundu. 

Görüntü Dökümü
---------------
 (ARŞİV)


=========================================

9- KARTAL'A 11 KATLI YENİ ONKOLOJİ MERKEZİ GELİYOR

Özlem YURTÇU KARABULUT, Hami YEŞİLYURT / İstanbul, (DHA) - KARTAL Şehir Hastanesi, İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu'nun da katılımıyla gerçekleştirilen bir açılışla, yeni Tüp Bebek Merkezi ve Çocuk Hematoloji Onkoloji Kliniği'ne kavuştu. Açılışta konuşan Prof. Dr. Memişoğlu, sadece kısırlığa yönelik tedavilerin değil, dünyada öne çıkan, 'daha embriyo aşamasında' hastalıkların genetik olarak ayıklanıp iyileştirilmesine yönelik manevraların bu merkezde yapılabileceğini söyledi. Hastane Başhekimi Prof. Dr. Recep Demirhan ise hastane kampusu içinde 44 bin metrekare alanda yapılacak 11 katlı Kartal Onkoloji Kliniği'nin inşaatının çok yakında başlayacağı müjdesini verdi.
Kartal Şehir Hastanesi iki yeni ünitenin daha açılışı ile, çocuk kanserleri ve tüp bebek tedavileri alanında İstanbul Anadolu yakasının en önemli merkezlerinden biri haline geliyor. Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Tüp Bebek Merkezi ve Çocuk Hematoloji Onkolojisi Kliniği'nin açılış törenine İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu'nun yanı sıra, Hastane Başhekimi Prof. Dr. Recep Demirhan, Çocuk Hematoloji Onkoloji Kliniği ile Tüp Bebek Merkezi hekimleri ve hastane sağlık personeli katıldı.

DAHA EMBRİYO AŞAMASINDA TEDAVİ MÜMKÜN
Açılışta konuşma gerçekleştiren Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, şunları söyledi: "Kartal Lütfi Kırdar, son 25 senedir aslında Anadolu yakasında kendi rüştünü ispat etmiş, kendi kültürünü oluşturmuş ve toplum tarafından güvenilir bir hastane haline gelmiş bir merkez. Bugün baktığımızda dünyada özellikle implantasyonla insanların hastalıklarını daha doğuştan veya döllenme aşamasında tespit edip onları engelleyici yetenekleri oluşturma çabası çok büyük her yerde. Bu hastanenin de buna ön ayak olacağına, özellikle tüp bebek merkezinin sadece kısırlık için değil, o anlamda da gelişeceğine eminim. Genetik analizlerle pre-implantasyonla hastalıkların daha embriyo aşamasına gelmeden, genetik bozuklukları tespit edip buna göre manipüle edip yönetebileceğine de inanıyorum"

44 BİN METREKARE ALANDA YENİ ONKOLOJİ MERKEZİ GELİYOR
Kartal Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Recep Demirhan ise "Tüp bebek merkezi, normal yoldan çocuk sahibi olamayan çiftlerin, yardımcı bir üreme tekniği ile çocuk sahibi olmalarını kolaylaştıracak bir merkez. Testisten biyopsi dahi yapılabilecek şekilde planlanan, içinde ameliyathanesi de olan bir merkez olarak açılışını yapıyoruz. Çocuk Hematoloji ve Onkoloji ünitemiz ise çocuk kanser ve kanser hastalıklarına tanı koyan, tedavi eden ve bu çocukların daha iyi yaşamasını sağlamak için oluşturulan bir klinik. Bizim nihai hedefimiz, hemen bu hastanenin bir parçası olan Kartal Onkoloji Kliniği'ni yapabilmek. Onun da duyduğuma göre, hazineden onayı çıktı. İnşallah kısa vadede planı projesi çizilmiş de olur. 44 bin metrekarede yaklaşık 11 katlı, içinde çocuk hematoloji onkolojisinden, erişkin hematoloji onkolojisine, tıbbi radyasyon merkezlerinin olduğu ve kampüsü tamamlayacak bir proje. İnşallah bunu da kısa vadede tamamlama şansımız olacak" dedi.

YUMURTA VE SPERM DONDURMA İLE SONRADAN ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İSTEYENLERE DE AÇIK
Tüp Bebek Merkezi sorumlusu Dr. Öğr. Üyesi Ali Yılmaz da  "Tüp bebek merkezinin özellikle halkın ulaşabilmesi adına kamuda olması çok önemli. Anadolu yakasında iki tane büyük merkez vardı. Bununla üç oldu. Burası çok daha büyük bir merkez olarak hizmet verecek. O yüzden çok mutluyuz. Son derece lüks bir şekilde ve modern cihazlarla donatılmış bir merkez. Pre-implantasyon, genetik tanı ve özellikle bu konuda da önemli bir ihtiyaç var toplumumuzda. Bunun için de önemli bir merkezi olacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda erken dönemde yumurtalık rezervi ve azalan bekar kadınlar da uygun hekim raporları düzenlendiği takdirde, yumurta dondurma tedavisi alabilecekler burada. Yine onkoloji, kemoterapi alacak ya da ameliyat olacak testiküler fonksiyonlarını kaybedecek erkek hastalarda da sperm dondurma gibi ilave destek tedavilerini de verebileceğiz. Bilinmeyen şey, devletin bu konularda belli kriterlerde destek oluyor olması. Özellikle maddi açıdan bu tedaviler son derece külfetti tedaviler. O nedenle de kamuda böyle bir merkezin olabilmesi çok önemli" diye konuştu.

YENİ YATAK KAPASİTESİ İLE ÇOCUK HASTALAR RAHATLAYACAK
Çocuk Hematoloji Onkoloji Kliniği sorumlu hekimlerinden Doç. Dr. Yılmaz Ay ise 20 yataklı yeni bir ünitenin açılmasının, İstanbul'da kanser tedavisi alan çocuklar açısından çok önemli olduğuna vurgu yaparak "Çocuk hematoloji onkoloji kliniklerinin aslında belli bir standardı var. Biz öncelikle bu standardı elde ettik bu yeni ünitemizle. Fiziki olarak, altyapı olarak, bu hastaların tanı, tedavi ve izlemi; komplikasyonların yönetimi açısından altyapımız oldukça uygun. Hematoloji onkoloji uzmanlarımız sayı olarak görece düşük olsa da bu hasta gruplarında asıl sıkıntı, yatak kapasiteleri. Türkiye genelinde de bu sıkıntı olmakla beraber özellikle İstanbul'da nüfusa göre yatak sayısı çok sınırlı. Kliniğimizin yatak kapasitesini düşündüğümüzde, bir avantaj, rahatlama sağlayacak. Ayrıca binamızın dizaynı, yeni olması da hastalar açısından büyük avantaj, zira enfeksiyon riski açısından önemli bir avantaj yaratacak" iafdelerini kullandı.

Görüntü dökümü:
Prof. Dr. Memişoğlu konuşma
Prof. Dr. Demirhan konuşma
Dr. Ali Yılmaz röp
Doç. Dr. Yılmaz Ay röp
Açılıştan genel ve detay görüntüler
Kliniklerden genel ve detay görüntüler


=======================================

10- ESENYURT'TA "ŞOK EV" OPERASYONU: KAÇAK GÖÇMENLERE EV KİRALAYANLARA CEZA

Derya EVREN/İSTANBUL, (DHA)- ESENYURT'ta kaçak göçmenlerin kaldığı ve "şok ev" adı verilen 105 adrese operasyon düzenlendi. Operasyonda 101 kaçak göçmen yakalanırken kaçaklara ev kiralayan 7 site yöneticisi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlara her bir kaçak göçmen başına 2 bin 574 liradan toplam 259 bin 974 lira ceza kesildi.
İstanbul Emniyeti Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekipleri, Esenyurt'ta kaçak göçmenlerin kaldığı 105 adresi tespit etti. Söz konusu adreslere operasyon düzenleyen polis, 101 kaçak göçmen yakaladı. Geri gönderilmek üzere İl Göç İdaresi'ne gönderilen kaçak göçmenler, polise verdikleri ifadelerinde evleri kiralamalarına site yöneticilerinin yardım ettiklerini belirtti. İfadelerin ardından polis bu sefer de evleri kiraladıkları tespit edilen 7 site yöneticisine yönelik operasyon düzenledi. Operasyonda Ş.K., R.K., F.E., F.T., M.G., M.İ. ve T.E.D. isimli 7 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin her birine kaçak göçmenlere ev kiralayarak haksız kazanç elde ettikleri gerekçesiyle her bir göçmen başına 2 bin 574 liradan toplam 259 bin 974 lira ceza kesildi.

Görüntü Dökümü
-------------------------------------
-Şok evlere girilmesi
-Şok evlerde arama yapılması
-Kaçak göçmenlerin otobüslere bindirilmesi

İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Sıradaki Haber