Geri Dön
İstanbul DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3

1- ESENLER'DEKİ TORNAVİDALI CİNAYETİN GÜVENLİK KAMERASI GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI

Derya EVREN/İSTANBUL,(DHA)-ESENLER'de, otomobiline çarpıp kaçan motosikletli Azat Aktaş tarafından tornavidayla göğsünden yaralanarak hayatını kaybeden Ruhat Karasu cenaze namazının ardından memleketi Batman'a götürüldü. Karasu'nun hayatını kaybettiği kavganın görüntüleri ortaya çıktı.

Olay, dün saat 21.10 sıralarında Menderes Mahallesi 301. Sokak'ta gerçekleşti. İddiaya göre, döner restoranında motokurye olarak çalışan 30 yaşındaki Azat Aktaş, paket servisi sırasında cadde üzerinde ilerleyen bir otomobile çarparak kaçtı. Bu durum üzerine otomobil sürücüsü Ruhat Karasu (33), Aktaş'ı çalıştığı restorana kadar takip etti. Restorana gelen Karasu ile Aktaş arasında başlayan tartışma, kısa sürede kavgaya dönüştü. Aktaş, çalıştığı restorandan aldığı tornavida ile Karasu'yu göğsünün ortasından yaralayarak olay yerinden kaçtı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, Karasu'yu ambulansla Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırdı. Tüm müdahalelere rağmen Karasu hayatını kaybetti.

MOTOKURYE YAKALANDI

Olay sonrası kaçan motokurye Aktaş, polis tarafından yaklaşık yarım saat sonra Güngören'de yakalandı. Adli Tıp Kurumu'na gelen Karasu'nun ailesi uzun süre sinir krizi geçirdi. Cenaze Bağcılar'da kılınan cenaze namazının ardından defnedilmek üzere Batman'a götürüldü. Öte yandan motokurye Aktaş'ın daha önce kasten yaralama, taksirle yaralama, motosiklet hırsızlığı ve oto hırsızlığı gibi suçlardan kaydının olduğu öğrenildi.

KAVGA GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI

Motokurye Aktaş ile Karasu arasındaki kavga anları güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, restoranın önünde tarafların kavga ettiği, çevredekilerin araya girmeye çalıştığı görülüyor.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Olayın güvenlik kamerası

-Motokurye sevk görüntüsü

=================================

2- (özel) KARTAL'DA LÜKS REZİDANSTA KADINI ÖLDÜRÜP AİLESİNİ 'İNTİHAR ETTİ' DİYE ARADI

Rojda ALTINTAŞ - Gamze ŞİMŞEK - Feridun AÇIKGÖZ / İSTANBUL, (DHA)- KARTAL'da lüks rezidansta müteahhit Ömer Öktem, estetisyen Selin Yalın'ı tabanca ile öldürdü. Öktem, kadının ailesini arayarak intihar ettiğini söyledi. Gözaltına alınan Ömer Öktem cinayeti itiraf etti.

Olay, Kartal'da bulunan rezidansta dün saat 23.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, evli ve 3 çocuk babası Ömer Öktem, bir süredir birlikte olduğu estetisyen Selin Yalın (39)'ı tabanca ile vurarak öldürdü. 47 yaşındaki Öktem daha sonra Yalın'ın eniştesi Mesut Toğay'ı arayarak intihar ettiğini söyledi. Mesut Toğay'ın ihbarı üzerine olay yerine giden Kartal Asayiş Büro Amirliğine bağlı ekipleri Yalın'ın koltukta sırt üstü yatar vaziyette olduğu, başının arka tarafında yoğun kanın bulunduğu gördü. Kadının bir elinde de tabanca olduğu tespit edildi. Ayrıca, başka bir kanepe üzerinde 8 fişek bulundu. Yaklaşık 8 yıldır imam nikahlı olduklarını iddia eden Öktem daireye saat 13.00 sıralarında geldiğini, Yalın ile alkol aldıklarını daha sonra tartışmaya başladıklarını ifade etti. Öktem dairede bulunan tabancayı çıkararak duvara ateş ettiğini ve daha sonra şarjördeki fişekleri çıkardığını, bu sırada Selin Yalın'ın tabancayı alarak intihar ettiğini iddia etti. Polis merkezine götürülen Öktem, önce yanlışlıkla Yalın'a ateş ettiğini söyledi ardından cinayeti işlediğini itiraf etti.

"BENİ ARADI SELİN'İN ÖLDÜĞÜNÜ SÖYLEDİ"

Olay yerine polis eşliğinde giden enişte Mesut Toğay, "Dün akşam saatlerinde saatleriydi. Saat 23.00 sıralarında bir telefon geldi. Bana Selin'in öldüğünü, intihar ettiğini söyledi. Ben de 'neredesiniz' dedim. Direkt eve gittim ama yolda giderken polisi aradım çünkü polisi aramadığını söylemişti, ambulansı ben aradım. Polis ekiplerini bekledim, ekipler ile birlikte yukarı çıktım. Çıktığımızda gördüğümüz manzara kötüydü. Kızcağız koltukta üstü örtülü vaziyette yatıyordu. Ondan sonra kendisinin ateş etmediğini, kızın kendi intihar ettiğini söyledi. Kendini yerlere atıyordu" dedi.

"SABAH EZANINDA İTİRAF ETTİ"

Toğay, "Daha sonra suçu kabul etmediğini söyleyince bizi emniyet aldı. Sabah 06.00 sıralarına kadar hepimiz emniyetteydik. Bizi de sorguya aldılar çünkü ilk ben arandım. Emniyet güçleri beni de sorguladı. Sabah ezanında suçu kabul etti. Kendisi yaptığını söyledi. İtiraf edince biz serbest kaldık. Kavgalar oluyordu ama cinayete gideceği aklımıza gelmezdi" dedi.

Görüntü Dökümü

--------------------------

-Selin'in fotoğrafı

-Ömer Öktem fotoğrafı

-Olay yerinden görüntü

-Olay yerine giden eniştesi ile röportaj

================================

3- BANU PARLAK'IN GÜZELLİK MERKEZİNİN KURŞUNLANMASI DAVASI: POLAT ÇİFTİ HAKİM KARŞISINA ÇIKTI - 5 (Ek bilgilerle)

Sevda SARIKAYA-İSTANBUL (DHA)- BANU Parlak'ın güzellik merkezine geçen yıl 1 Ekim'de düzenlenen silahlı saldırıyı Dilan ve Engin Polat çiftinin azmettirdiği iddia edilmişti. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nın düzenlediği iddianamede Dilan ve Engin Polat çifti ile Sezgin Polat'ın 'Birden fazla kişiyle birlikte silahla tehdit', 'Mala zarar verme' suçlarından toplamda ayrı ayrı 8 yıla kadar hapsi talep edilmişti. 11 sanıklı dava Küçükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başladı.Diğer yandan Banu Parlak dava için Küçükçekmece Adliyesi'ne geldi.

Sosyal medya fenomeni Banu Parlak'ın güzellik merkezine geçen yıl 1 Ekim'de aynı gün içerisinde 2 kez silahlı saldırı düzenlenmişti. Olay sonrası yürütülen soruşturma tamamlanmış Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlanmıştı. İddianamede Dilan, Engin ve Sezgin Polat için 'Birden fazla kişiyle birlikte silahla tehdit', 'Mala zarar verme' suçlarından toplamda ayrı ayrı 2 yıl 4 aydan 8 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilmişti. Diğer sanıkların da çeşitli suçlardan değişen oranlarda cezalandırılmaları istenmişti. Olaya ilişkin 11 sanıklı dava bugün Küçükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başladı. Diğer yandan Banu Parlak davaya katılmak için avukatlarıyla Küçükçekmece Adalet Sarayı'na geldi.

DİLAN POLAT GÖZYAŞLARINA BOĞULDU

Sosyal medya fenomeni Banu Parlak'ın güzellik merkezine geçen yıl 1 Ekim'de aynı gün içerisinde iki kez silahlı saldırı gerçekleştirilmesine ilişkin davanın ilk duruşması görülmeye başlandı.

Duruşmaya tutuklu sanıklar Sezgin, Engin ve Dilan Polat, bulunduğu cezaevinden getirildiler. Diğer sanıklar SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Dilan ve Engin Polat'ın kızı Nilda Polat, Engin Polat'ın kız kardeşi Kübra Uzun duruşmaya izleyici olarak katıldı. Taraf avukatları salonda hazır bulundu.Kimlik tespitinde Engin Polat, mesleğinin sorulması üzerine 'Serbest meslek' şeklinde cevap verdi. Mahkeme hakimi nasıl bir serbest meslek demesi üzerine Polat, 'Kozmetik şirketlerim var' dedi. Aylık gelirinin sorulması üzerine ise Engin Polat aylık 200 bin TL geliri olduğunu söyledi.

Dilan Polat Engin Polat'ın kimlik tespiti yapıldıktan sonra duruşma salonuna getirildi. Duruşmaya katılan Dilan Polat'ın beyaz tişört üstüne siyah bir takım giydiği görüldü. Dilan Polat salona girer girmez Engin Polat'la göz göze geldiği an gözyaşlarına boğuldu. Yan yana geldikleri an ise çift el ele tutuştu. Dilan Polat, Engin Polat'ın elini öptü birkaç dakika sonra ise Dilan Polat sandalyeye oturtuldu. Dilan Polat kızı Nilda'ya dokunmak istedi, 'Kızım seni çok seviyorum' dedi. Hakim temas etmenin yasak olduğunu söyledi.Dilan Polat'la aylık gelirinin 200 bin lira olduğunu söyledi.

"İŞ YERİNİN KURŞUNLANDIĞINI BASINDAN ÖĞRENDİM"

Hakim susma hakkını kullanabileceğini söyledi Dilan Polat savunma yapmak istediğini belirterek, "Ben Banu Parlak'ı tanırım kendisi 6 yıllık arkadaşım olur. Zaman zaman küsüp barıştığımız dönemler oluyordu.Kendisi güzellik merkezi açmadan önce hergün düzenli olarak görüşürdük. Merkezime gelip işlem yaptırırdı. İş yeri kurşunlanmadan 1 önce hafta önce benden işi için yardım ve destek istedi. Ben de yardım edebileceğimi söyledim. Daha sonra kendisinin haberlerde can güvenliği olmadığını bundan bizim sorumlu olduğumuza dair paylaşımlarını gördüm. Bu zamana kadar hiçbir sorunumuz yoktu. İşyerinin kurşunlandığını da basından ve sosyal medyadan öğrendim. Yargılandığımız kişileri de tanımıyorum. Hatta bu Daltonlar çetesi beni ve eşimi tehdit etmişti, bunlarla alakalı mesajlar da mevcut.

Hatta Can Dalton 'Senin namusunu elinden alacağım' diye eşime tehdit mesajları yollamıştı. Bizi tehdit eden şahıslarla neden aynı dosyadayız bilmiyorum. Bizim Gürcistan ile hiçbir bağlantımız yok. Ben hamileyken bir kere gezmek için gitmiştim. Bir kere de Rize şubemizin açılışında çalışanlarımız avukatlarımızla hep birlikte gezmek için gitmiştik. Dosyada tanık olarak dinlenen Halil İbrahim Kalkan'ı tanımıyorum hayatımda hiç görmedim. Sadece şunu biliyorum. Eşimden kayınpederimden alacağı olduğunu söyleyerek tehdit ettiğini biliyorum. Ben sosyal medyada fazla ön planda olan biriyim. Maddi durumumuzun iyi olması dolayısıyla bizden haraç kesmek istediğini düşünüyorum. Hatta Pendik şubemize giderek bu şube benim tabelaları indirin demişliği bile vardır. Çalışanlarımı da tehdit etmiştir. Benim Banu Parlak ile bir husumetim yoktu. Neden böyle bir konuda beni ve ailemi hedef gösterdi anlayamıyorum. Dosyada aile üyelerim hariç hiçkimseyi tanımıyorum. O dönemde bana sosyal medya üzerinden iftiralar atılmaktaydı. Bana herkes bir saldırı halindeydi. Kafam çok karışıktı. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.İddianamede bahsedilen videonun direk bir muhattabı yoktu. Genel olarak paylaşmıştım" dedi.

"YALANA VE İFTİRAYA UĞRADIK; 6 AYDIR BOŞ YERE TUTUKLUYUZ"

Engin Polat ise, "Banu Parlak'ı tanımam samimiyetim yoktu. Sadece eşimin arkadaşı olarak bilirim. Bir gün sosyal medyada kendisinin 'Benim başıma bişey gelirse bizden kaynaklandığını' söylemişti. Ben de eşime 'Bu senin arkadaşın değil mi ara sor' dedim. Oda bana 'Görüşmeyeceğim' dedi. Daha sonra ben Banu Parlak'ın ifadesinde gördüm karım kendisini iyi niyetlerle aramış. Kurşunlanma olayında bir etkim yoktur. O dönemde kara para aklamayla ilgili iddialar vardı. Bunların yalan olduğunu ilerleyen günlerde göreceğiz. Yalancı tanık Halil İbrahim Kalkan'ı hiç tanımam kendisi şubeleri arayıp benimle ve babamla görüşmek istediğini söyleyip tehdit ediyormuş. 'Bu tabelaları kaldırın, artık buralarda Dilan Polat yazmayacak. Ben buralara çöktüm' diyormuş. Biz ciddiye almadık ancak bir gün silahlı arkadaşlarıyla Pendik şubemize giderek çalışanları tehdit etmiş. Babama 'Bu böyle olmayacak gidip şikayet edelim' dedim. Gayrettepe Asayiş Şube'ye giderek şikayetçi olduk. Şikayetlerimiz sonucunda bu şahıs ceza aldı. Kendisi bizim ona borcumuz olduğundan aradığını söyleyip kılıf uydurmuş. Daha sonra bu yalanına Banu Parlak yalanını da eklemiş. Biz güya Banu Parlak'ın vurulmasını istemişiz bunun karşılığında 2 milyon lira verecekmişiz. Gürcistan'da hiçbir bağlantım yoktur. Ben Gürcistan'dan herhangi birini bir kez bile aramamışımdır. Biz 4.5 sene evvel 6 aile bungalov tatiline gitmiştik. O da günübirlikti. Rize şubemizin açılışı için 40- 50 arkadaş İstanbul'dan gittik. Yine oradan Gürcistan'a kulübe gitmiştik. Eşimin haberi de yoktu ondan da özür dilerim. Ben Daltonlardan kimseyi tanımıyorum. Ben bu çetenin liderinin Can Dalton olduğunu gazeteden öğrendim. Bu kişi bizi daha önce tehdit etmişti. Banu Parlak'ın işyeri kurşunlandılar, sonra benim dükkanım 3 kez kurşunlandı. Bizim işyerimizi kurşunlayanlar da bunlardır. Bu yüzden 'Şerefsizler' diye video atmıştım. O da bana cevaben 'Bundan sonraki mermi sana, şerefsizi göreceksin' şeklinde bir paylaşım yapmıştı. Yalana ve iftiraya uğradık. Ticari ve şahsi kişiliğimiz zarar gördü. 6 aydır da boş yere tutukluyuz. Bu olaydan dolayı iftiralara uğradık, en büyük mağdur biziz beraatimi talep ediyorum. Ben ve ailemde en ufacık bir delil bulunursa her türlü cezaya razıyım" dedi.

Müşteki avukatının sorusu üzerine Engin Polat "Emirhan Döner diye birini tanımıyorum böyle biriyle görüşmedim. Fatih Gezer benim çocukluk arkadaşımdır. Cezaevinden beni aradı. Medyada dükkanımızın kurşunlandığını görmüş. Bana kendi çabasıyla yardımcı olmaya çalıştı şunu tanıyorum bunu tanıyorum diye ama konuşmada Daltonlar çetesi adı geçmedi" dedi.

"BANU PARLAK'I BURADA GÖRDÜM; HİÇBİR BAĞLANTIM YOK"

Engin Polat'ın babası Sezgin Polat ise, "2017 yılında Halil İbrahim Kalkan diye bir adam bana 500 bin lira borç vermiş. Ben bu şahsı görmedim. 10 yıldır beni tanıyormuş. Ben bu şahsı hiç tanımıyorum. Kendisi benden bir kuruş borç alamaz. Sonra iş yerlerini aramaya başladı. Oğlum 'Baba kim bu?' dedi beni tehdit ediyordu. Ankara'ya kadar aramaya başladı. Baktık ki olacak gibi değil bizde polise gittik. Olaydan sonra bu şahsın gözaltına alındığını öğrendik. Sonra konu Banu Parlak'a kadar geldi. Ben Banu Parlak'ı şimdi burada gördüm. Hiçbir bağlantım yok. Bu tamamen bize atılan bir iftiradır. Banu Hanımın iş yerinin kurşunlanmasıyla ilgim alakam yok. Sanık ona borcum olduğunu söylemiş. Keske borç para alsaydımda ödeyip kurtulsaydım." şeklinde konuştu. Duruşmada Polat ailesi savunmalarının tamamlanmasının ardından SEGBİS ile duruşmaya katılan diğer sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi.

"SİLAHLA ATEŞ ETTİM TUTUKLULUK YAPTI"

Ateş etme eylemini gerçekleştiren tutuklu sanık Nizamettin Bilgili savunmasında, 4 el ateş ettiğini belirterek, "Ben Banu Parlak, Polat ailesini, Barış Boyun, Batın Can ve Beratcan'ı tanımam diğer sanıkları tanırım. Olay günü evimde alkol almıştım. Arkadaşım Yunus Emre Yıldız geldi beni motorla aldı. Bana 'benim husumetlilerim var yardımcı olur musun' dedi. Aldığım alkolün verdiği özgüvenle 'tamam' dedim. Olayı yaptıktan sonra 'sana harçlık vereceğim' dedi. Paraya ihtiyacım vardı. Ama neresi kurşunlanacak, bir şey demedi. Telefonuma gelen konumu açtı, bana gösterdi. Silahla bir el ateş ettim tutukluk yaptı. Oradan ayrılıp mahalle aralarını gezdik. Bir saat sonra geri döndük. Olay yeri inceleme polisi vardı. Yunus Emre Yıldız beni, 'bacağını kırarım' diye tehdit etti. Tekrar gittik. Bu sefer polis yoktu. Tekrar gittiğimizde 3-4 kez ateş ettim. Ben sözde telefon verilerimi silmişim. Ben tuşlu telefon kullanırım. İddianamede para detayı var. Ben para almadım. Bana kimse para vermedi" dedi.

"TEKLİFİ HİÇ DÜŞÜNMEDEN KABUL ETTİK"

Yunus Emre Yıldız ise Nizamettin Bilgili'nin iddialarının asılsız olduğunu söyleyerek, "Bize hiçbir canlıya zarar gelmeyeceği, sadece camların aşağıya indirileceği söylendi. Bizim de paraya ihtiyacımız vardı. Bu yüzden Batuhan İnci'ye gelen teklifi hiç düşünmeden kabul ettik. Bu mesaj bize Batın Can Gökdemir'den geldi. İşi maddi olarak yaptık ama onu da elimize yüzümüze bulaştırdık" dedi.

O sırada Dilan Polat ve Engin Polat sanık sandalyesinde aralarında konuştular. Dilan Polat yakınlarının nerede olduğunu sordu Engin ise içeriye birinci derece yakınların alındığını ifade etti. Dilan Polat 'basın nerede' diye de sordu.Duruşma devam ederken Dilan Polat'ın kızıyla konuşup ağladığı da görüldü.Diğer sanıklar da suçlamaları kabul etmedi.

İDDİANAMEDEN

Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianamede Dilan Polat ile müşteki Banu Parlak arasında husumet bulunduğu belirtildi. Dilan Polat'ın sosyal medya hesabından yayınladığı bir videoda "Tedbir kararının anasını göreceksin, iftiranın danasını göreceksin. Bitti bitti.Sana bu prim fazla bile.Sana daha ne mesajlarım var sıra sıra" şeklinde yaptığı açıklamayla Parlak'a tehdit mesajı gönderdiğine yer verildi. Bu mesajdan kısa bir süre sonra Sezgin, Engin ve Dilan Polat'ın ortak kararıyla, Engin Polat, Banu Parlak'ın işyerine tehdit amaçlı silahlı saldırı düzenlenmesi için Gürcistan ülkesindeki bağlantılarıyla kamuoyunda "Daltonlar çetesi" olarak bilinen suç örgütünün firari yöneticilerinden olan Beratcan ve kardeşi Batın Can Gökdemir ile irtibat kurduğu kaydedildi. İddianamede şüpheliler Barış Boyun, Beratcan Gökdemir ve Batin Can Gökdemir'in hakkında yakalama kararı çıkartıldığı, belirtildi. Barış Boyun, Beratcan ve Batin Can Gökdemir'in 'Silahlı suç işlemek amacıyla örgüt kurma', 'Birden fazla kişiyle birlikte silahla tehdit', 'Mala zarar verme' ve 'Ruhsatsız silah taşıma' suçlarından ayrı ayrı toplamda 8 yıl 4 aydan 23 yıla kadar hapsi istendi. Dilan, Engin ve Sezgin Polat için ise 'Birden fazla kişiyle birlikte silahla tehdit', 'Mala zarar verme' suçlarından toplamda ayrı ayrı 2 yıl 4 aydan 8 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Ayrıca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaları istendi. Diğer 5 sanığın da çeşitli suçlardan değişen oranlarda cezalandırılmaları talep edildi.

Görüntü Dökümü

----

- Banu Parlak'ın adliyeye gelişi

- Genel ve detay görüntüler

==============================

4- DİLAN POLAT'IN YAKINLARI DURUŞMA SONRASI BANU PARLAK'A TÜKÜRDÜ

Sevda SARIKAYA/İSTANBUL, (DHA)-BAHÇEŞEHİR'de, geçen yıl 1 Ekim'de, iddiaya göre Dilan ve Engin Polat çiftinin azmettirmesiyle Banu Parlak'ın güzellik merkezine düzenlenen silahlı saldırıya ilişkin davanın ilk duruşması görüldü. Mahkeme tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek dosyanın İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosya ile birleştirilmesine karar verdi. Duruşma sonrası Dilan Polat'ın yakınları, tepki gösterdikleri Banu Parlak'a tükürdü. Küçükçekmece Adalet Sarayı önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Banu Parlak, çocuklar için üzgün olduğunu belirterek, "Ben de kendi çocuğumun güvenliğini düşünüyorum. Sürekli kızımla tehdit ediliyorum. İnsanların gözünde kendilerini mağdur gösterip kumpas kurulduğunu söyleyerek beni kötü göstermeye çalışmalarından çok yoruldum. Beni tanımadığını söyleyen Engin Polat ile olan videolarımı da mahkemeye sunacağım" dedi.

Mahkemenin kararının ardından Banu Parlak'a tepki gösteren Dilan Polat'ın yakınları, Parlak'a bağırarak tükürdü. Parlak, Polat'ın yakınlarından şikayetçi oldu.

İşlemlerinin ardından Küçükçekmece Adalet Sarayı önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Banu Parlak "Gerçekten çocuklar için üzgün olduğumu belirtmek istiyorum. Mahkeme salonunda da kızlarını gördüm. Fakat benim de bir evladım var. Ben de onun arkasında durmak zorundayım. Ben de kendi çocuğumun güvenliğini düşünüyorum, can güvenliğinden endişe ediyorum. Duruşma sonrası yine kızımla tehdit edildim. Ben neden sürekli kızımla tehdit ediliyorum? Gerçekten artık bunu yaşamak istemiyorum. Ağızlarında resmen tükürüğü biriktirmişler. Anlık bir şey değil yani. Anlatabiliyor muyum? Sakızı çiğnemişler, çiğnemişler, tükürmüşler. Bu olay adliyenin polislerinin içerisinde oluyor. Bu nasıl bir cesaret? Bu nasıl bir özgüven gerçekten anlamanın imkanı yok" dedi.

"ENGİN POLAT İLE OLAN VİDEOLARI MAHKEMEYE SUNACAĞIM"

Polat ailesinin 'bize kumpas kuruldu' söylemlerine ilişkin de konuşan Parlak, "Kumpas deniliyor. Bakın benim bunu yapma kudretim yok. Tamam mı? Artık insanların lütfen gözünde bu algıyı yaratmaya çalışmaktan vazgeçsinler. Benim nasıl bir kudretim olabilir bunu yaptırmaya? Lütfen artık insanların gözünde kendilerini mağdur gösterip kumpas kurulduğunu söyleyerek beni kötü göstermeye çalışmalarından çok yoruldum. Mahkemeye Engin Polat ile olan videolarımı tabii ki sunacağım. Yani böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Benim en yakın arkadaşım eşi oluyor. Her gün güzellik merkezine gidiyorum. Beni tanımıyor, inandınız mı böyle bir şeye?" ifadelerini kullandı.

Görüntü dökümü:

------------------------

-Banu parlak açıklama

-Genel ve detay görüntüler

=============================

5- DİLAN POLAT'IN YARGILANDIĞI KURŞUNLAMA DAVASI BARIŞ BOYUN DAVASIYLA BİRLEŞTİRİLDİ

Sevda SARIKAYA-İSTANBUL (DHA) BAHÇEŞEHİR'de geçen yıl 1 Ekim'de, iddiaya göre Dilan ve Engin Polat çiftinin azmettirmesiyle Banu Parlak'ın güzellik merkezine düzenlenen silahlı saldırıya ilişkin dava İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesindeki Barış Boyun'un örgüt davasıyla birleştirme kararı verildi. Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.Sanık savunmalarının tamamlanmasının ardından müşteki Banu Parlak'ın ifadesine geçildi.

"ENGİN BENİ TANIMADIĞINI SÖYLÜYOR AMA VİDEOLARIMIZ VAR"

Şikayetçi olduğunu söyleyerek savunmasına başlayan Parlak, "O gün akşam saat 21'00'de Dilan beni aradı. 'Sıla'yı içeri aldılar. Engini ve beni de alacaklar. Bak yapma' dedi. O gece dükkanım kurşunlandı. Buna ilişkin bir hikaye paylaşımım oldu. Dükkanım kurşunlandı, oraya gidiyorum dedim. Tekrar dükkanım kurşunlandı. Ben bu suçun mala zarar verme olduğunu düşünmüyorum. Engin beni tanımadığını söylüyor ama bizim videolarımız var. Mahkemeye sunarım" dedi.

Dilan Polat o sırada avukatına 'Ben böyle birşey söylemedim' dedi. Polat ayrıca sürekli arkasına dönüp 'Yalan söylüyorlar' diye fısıldadı.İfadesinin devamında Parlak, "Sıla Doğu ile ilgili bir video yayınlandı . O videoyu benim yayınladığımı düşündüler. Daha sonra dükkanım kurşunlandı. Korkuyorum. Dilan Hanım 'O dönem çok kişi üstüme geliyordu, ben Banu'ya demedim sözkonusu videodaki sözleri diyor; ama ben o videoyu benim için çektiğini düşünüyorum. Çünkü bahsettiği kişilerin kızı yok. Sadece benim kızım var. Ben bunları Dilan Polat'ın yaptırdığını düşünüyorum, daha doğrusu Polat ailesinin yaptırdığını. 2019 yılına kadar biz gerçekten yakın arkadaştık. Ben güzellik merkezi açınca bütün olaylar başladı. Bu kurşunlanma olayından sonra benim dükkanlarım kapandı. Ben kendimden çok kızımın can güvenliğini düşünüyorum" dedi.

"BEN 130 ŞUBE İŞLETEN GÖZ ÖNÜNDE BİR İNSANIM"

Müşteki ifadesinin ardından sanıklara tekrar söz hakkı verildi. Banu Parlak'ın ifadesini şaşkınlık içerisinde izlediğini söyleyen Dilan Polat, "Tamamen beni hedef gösterip karalama amaçlı böyle birşey yaptığını düşünüyorum. Ben 130 şube işleten gözönünde bir insanım. Hiçbir suçum, bağlantım yok" dedi. Engin Polat, "Banu Parlak, benim hayatımın hiçbir zaman kıyısında, köşesinde olan biri değil. Kendisi bizi hayatının merkezine koymuş. Ben kendisini tanımıyorumö şeklinde konuştu.Dilan Polat kızına sarılıp ağladı.Savcı, firari olan 3 sanık hakkında yakalama kararlarının ve diğer sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti.Mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek dosyanın İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosya ile birleştirilmesine karar verdi.Öte yandan duruşma çıkışı Dilan Polat'ın yakınları Banu Parlak'a bağırarak tükürdü. Parlak'ın, Polat'ın yakınlarından şikayetçi olacağı öğrenildi.

İDDİANAMEDEN

Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianamede Dilan Polat ile müşteki Banu Parlak arasında husumet bulunduğu belirtildi. Dilan Polat'ın sosyal medya hesabından yayınladığı bir videoda "Tedbir kararının anasını göreceksin, iftiranın danasını göreceksin. Bitti bitti.Sana bu prim fazla bile.Sana daha ne mesajlarım var sıra sıra" şeklinde yaptığı açıklama ile Parlak'a tehdit mesajı gönderdiğine yer verildi. Bu mesajdan kısa bir süre sonra Sezgin, Engin ve Dilan Polat'ın ortak kararıyla, Engin Polat, Banu Parlak'ın işyerine tehdit amaçlı silahlı saldırı düzenlenmesi için Gürcistan ülkesindeki bağlantılarıyla kamuoyunda "Daltonlar çetesi" olarak bilinen suç örgütünün firari yöneticilerinden olan Beratcan ve kardeşi Batın Can Gökdemir ile irtibat kurduğu kaydedildi. İddianamede şüpheliler Barış Boyun, Beratcan Gökdemir ve Batin Can Gökdemir'in hakkında yakalama kararı çıkartıldığı, belirtildi. Barış Boyun, Beratcan ve Batin Can Gökdemir'in 'Silahlı suç işlemek amacıyla örgüt kurma', 'Birden fazla kişiyle birlikte silahla tehdit', 'Mala zarar verme' ve 'Ruhsatsız silah taşıma' suçlarından ayrı ayrı toplamda 8 yıl 4 aydan 23 yıla kadar hapsi istendi. Dilan, Engin ve Sezgin Polat için ise 'Birden fazla kişiyle birlikte silahla tehdit', 'Mala zarar verme' suçlarından toplamda ayrı ayrı 2 yıl 4 aydan 8 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Ayrıca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaları istendi. Diğer 5 sanığın da çeşitli suçlardan değişen oranlarda cezalandırılmaları talep edildi.

=============================

6- BAKAN KACIR İLE AB KOMİSERİ IVANOVA'DAN ORTAK BASIN TOPLANTISI

Altan ÇİMEN - Burak KESKİNCİ / İSTANBUL - (DHA) SANAYİ ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye - AB Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısı sonrası AB Komiseri Iliana Ivanova ile ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Kacır konuşmasında "Avrupa'nın inovasyon ve teknoloji ekosistemine dinamizm ve ivme kazandıran genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyetinin kritik önemi haiz olduğunu belirtmek istiyorum. Aynı zamanda Gümrük Birliğinin mevcutta yaşanan sıkıntılar ve küresel ticarette yaşanan gelişmeler dikkate alınarak revizyonu, Türkiye ile AB arasında karşılıklı ticaretin ortak fayda temelinde daha ileriye taşınması için bir zorunluluk halini almıştır" dedi.

Bilim, araştırma, teknoloji ve yenilik alanında ikincisi düzenlenen Türkiye - Avrupa Birliği Yüksek Düzeyli Diyalog toplantısı Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisinde düzenlendi. İlki Belçika'da yapılan toplantının ikincisi Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın ev sahipliğinde İstanbul'da yapıldı. Toplantıda Kacır'ın yanı sıra Türkiye ve AB tarafından çok sayıda üst düzey temsilci katıldı. Yaklaşık 4 saat süren toplantının ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve AB Komiseri Iliana Ivanova ile ortak basın toplantısı düzenledi.

"TEKNOLOJİ TRANSFERİ VE GİRİŞİMCİLİK ALANINDA İŞBİRLİĞİ FIRSATLARINI DEĞERLENDİRDİK"

Bakan Kacır basın toplantısında, "Yüksek Düzeyli Diyalog, ikili ilişkileri daha odaklı bir şekilde, en üst seviyede ele almayı amaçlayan bir mekanizma. AB ile ikili ilişkilerimizi en ileri seviyede ele alarak önemli ve kapsamlı bir gündem etrafında verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Bilim ve teknoloji politikalarından, sanayinin yeşil ve dijital dönüşümüne; ülkemizin AB fonlarından daha etkin yararlanmasından bilim ve Ar-Ge ile ilgili AB yapılarına katılımımızın artması yönünde önemli konularda istişarelerde bulunduk. Ülkemizin Avrupa Araştırma Alanı'na entegrasyonunu artırabilmek amacıyla önerilerimizi ve iyi uygulama örneklerimizi karşılıklı olarak paylaştık. Bilim, teknoloji ve inovasyon politikalarımızdaki önceliklerimizi ortaya koyduk. Yeşil ve dijital dönüşüm alanında son dönemde kaydettiğimiz gelişmeleri paylaştık. İkiz dönüşümde ortak hedeflerimizin gerçekleştirilmesi için Ufuk Avrupa ve Dijital Avrupa başta olmak üzere birlik programlarıyla, Katılım Öncesi Yardım Aracı arasındaki sinerjinin artırılması gerekliliğini ele aldık. Son olarak inovasyon ekosistemlerimizin entegrasyonunu sağlamak amacıyla teknoloji transferi ve girişimcilik alanında işbirliği fırsatlarını değerlendirdik" ifadelerini kullandı.

"486 PROJE ARACILIĞIYLA 243 MİLYON AVRO HİBE DESTEĞİNİ TÜRKİYE'YE KAZANDIRDIK"

'Milli Teknoloji Hamlesi' doğrultusunda, Ar-Ge ve inovasyon altyapısını güçlendirilerek teknolojide öncü Türkiye'nin inşa edildiğini vurgulayan Bakan Kacır, "Bilimde, teknolojide ve inovasyonda uluslararası iş birliklerini bu vizyonun olmazsa olmaz bir parçası olarak görüyoruz. Bu bakış açısıyla; araştırmacılarımıza, girişimcilerimize, sanayicilerimize ve KOBİ'lerimize Avrupalı diğer ortaklarıyla beraber çalışma imkânı sunan AB Programlarına katılımı ve bu programların sunduğu imkanlardan en üst düzeyde yararlanmayı stratejik öncelik olarak belirledik. 2003 yılından bu yana aktif olarak yer aldığımız AB Araştırma ve yenilik Programlarında son yıllarda elde ettiğimiz başarılar, Türkiye'nin Avrupa araştırma ve inovasyon ekosisteminin önde gelen paydaşları arasında olduğunu gösteriyor. Türk araştırmacılar ve yenilikçi firmalarımız; bu programlardan etkin şekilde faydalanmamızda en fazla katkı sağlayan aktörlerdir. Araştırma ve inovasyon alanında, Avrupalı diğer ortaklarımızla somut iş birliğimizin örnekleri arasında dünyanın en büyük sivil Ar-Ge programı Ufuk Avrupa'da ülkemizin elde ettiği başarılar yer alıyor. 2021 - 2027 yıllarını kapsayan Ufuk Avrupa Programında; 2021 yılından bu yana bin 107 Türk yürütücünün dâhil olduğu 486 proje aracılığıyla; 243 Milyon Avro hibe desteğini Türkiye'ye kazandırdık. Buna ilave olarak, çok ortaklı projelerde koordinatör olarak yer alan kuruluş sayısını da 40'a yükselttik. 700 milyon Avro'yu aşan fon büyüklüğüyle yeşil ve dijital dönüşüm başta olmak üzere, Ar-Ge, teknoloji transferi ve ticarileştirme projelerini destekleyen Katılım Öncesi Yardım Aracı IPA, AB - Türkiye arasındaki bilim, teknoloji ve inovasyon işbirliğini kuvvetlendirmede kilit rol üstleniyor" dedi.

"VİZE MUAFİYETİNİN KRİTİK ÖNEME HAİZ OLDUĞUNU BELİRTMEK İSTİYORUM"

Türkiye'nin Ar-Ge ve teknoloji ekosistemi, nitelikli nüfusu ve yenilikçi girişimcileriyle Avrupa'nın kalbinde yer aldığının altını çizen Kacır, "Avrupa ve Türk Araştırma Alanının entegrasonunu sağlamak adına somut işbirliği mekanizmaları geliştiriyoruz. Bu mekanizmaları ve programları sadece ülkemize kazandırdığımız fon ve finansal olanaklar olarak değerlendirmiyoruz. Aynı zamanda Türk ve diğer Avrupalı paydaşları bir araya getiren, birlikte çalışmaları için fırsat sağlayan yapılar olarak görüyoruz. Bu nedenle; Türk araştırmacılarımızın, mühendislerimizin ve yenilikçi firmalarımızın diğer Avrupalılarla birlikte çalışmalarını; teknoloji ve Ar-Ge transferlerini kolaylaştırmak adına yapay engelleri kaldırmamız elzemdir. Avrupa'nın inovasyon ve teknoloji ekosistemine dinamizm ve ivme kazandıran genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyetinin kritik öneme haiz olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum. Aynı zamanda Gümrük Birliğinin mevcutta yaşanan sıkıntılar ve küresel ticarette yaşanan gelişmeler dikkate alınarak revizyonu, Türkiye ile AB arasında karşılıklı ticaretin ortak fayda temelinde daha ileriye taşınması için bir zorunluluk halini almıştır. Bu kapsamda Avrupalı ortaklarımızla karşılıklı somut girişimlerimiz ve çalışmalarımız devam edecek. Türkiye'nin AB ile sürdürülebilir, güçlü, tam üyelik hedefiyle uyum içinde olan, bilimsel ve teknolojik işbirliğine dayalı taahhüdü, karşılıklı ilerleme ve ortak refah elde etmeye yönelik gösterdiği özverinin bir kanıtıdır" diye konuştu.

"BİLİM İNSANLARI VE TÜRKİYE'DEN YENİLİKÇİLER SON 20 YILDA PROGRAMLARIMIZDAN 743 MİLYON AVROLUK DESTEK ALDI"

Basın Toplantısında konuşan AB Komiseri Iliana Ivanova ise, "Bugün burada araştırma, yenilik, eğitim konularında yeşil ekonomiye geçişte ne kadar kritik bir rol oynadıklarını görüşüyoruz. Bu bizim ülkelerimiz, halklarımız ve gezegenimiz için son derece önemli. Avrupa Birliği'nin IPA Avrupa programı son derece önemli ve bunun Avrupa Yenilik Konseyi, Avrupa Araştırma Konseyi, Avrupa Yenilik ve Teknoloji Konseyi bileşenleriyle son derece yakın çalışıyoruz. Ayrıca IPA katılımı öncesi yardım aracında bütün girişimlerimizi destekliyor. Bu diyalogda bazı çok önemli kilometre taşlarını gündeme getirdik. Bilim insanları ve Türkiye'den yenilikçiler son 20 yıldır gayet rekabetçi bir araştırma ortamında programlarımızdan 743 milyon Avroluk destek aldılar. Ayrıca biz Avrupa Komisyonu'nun bu yıl Türkiye ağını koruyacağız. Türkiye'nin özellikle sanayi ortaklıklarında özellikle de bu noktada endüstriyel karbonsuzlaştırma konusundaki aktif rolünün altını çizdik. Bunun dışında akıllı şehirler ve okyanuslar, sular konusundaki çalışmalarımızın altını çizdik. Bunun dışında Avrupa Komisyonu'nun en önemli yol haritalarından biri olan bölgesel akıllı uzmanlaşma stratejilerini görüştük. Bu açıdan baktığımızda yerel ekosistemler, kamu ve özel sektörü, sivil toplumu bir araya getiriyoruz ve katılım öncesi yardım desteği hiç şüphesiz bu ortaklığımızı çok güçlendirdi. 2007'den beri 700 milyondan fazla yatırım gelmesini, teknoloji transferi ve yenilikçi tedbirleri desteklemesini sağladı. Aynı zamanda bu çabalar çığır açıcı, yıkıcı teknolojilerin devreye girmesiyle kentlerimizin, endüstrilerimizin daha insan odaklı, daha dirençli, daha sürdürülebilir olmasını sağlıyor. Ağlar açısından baktığımızda, bilim ve teknolojiyle işbirliği ve araştırmacılarımızı biraraya getiriyor araştırmaları destekliyor. Araştırma programı, eğitim, beceri ve araştırmacıların hareketliliğini destekliyor ve uluslararası doktora programlarına destek veriyor. Bugün diyalogumuz bizim için çok ender bir fırsat. Çünkü bu sayede dijital eğitim ve girişimcilik becerilerindeki ortak çalışmalarımızda gözden geçiriyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

----------------

-Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır'ın konuşması

-AB Komiseri Iliana Ivanova'nın konuşması

-Genel ve detay görüntüler

===========================

7- İMAMOĞLU: İSTANBUL'UN SU MESELESİNİ CİDDİYE ALIYORUZ

Muharrem ÇAM/ İSTANBUL,(DHA)- İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İSKİ Cumhuriyet İçme Suyu Arıtma Tesisi 2. Kademe İnşaatı temel atma törenine katıldı. Törende bir konuşma yapan İmamoğlu, " Arıtma tesisimiz hızla tamamlanarak Asya yakasında ve Avrupa Yakasında ihtiyaç duyulan noktalara özellikle buradan aktarılacak olan suyla ilgili süreçleri en verimli hale getireceğiz. İnşallah kesintisiz hijyenik su konusunda ciddi bir rahatlama yaşayacağız " şeklinde konuştu. İmamoğlu, " İstanbul gibi bir şehrin su ihtiyacını karşılamak büyük bir meseledir, zorunluluktur.Biz İstanbul'un su meselesini ciddiye alıyoruz." dedi.

"İSTANBUL'UN SEFERBERLİK ANLAYIŞIYLA YÖNETİLMESİ ŞARTTIR"

Temel atma törenine katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu " İSKİ Cumhuriyet İçmesuyu Arıtma Tesisi 2. kademe inşaatımız başlıyor. Temel atma törenini birazdan hep birlikte yapacağız.

İstanbullular 31 Mart'ta bize bir kere daha görev vermiştir. Biz de bunun hakkını vermek konusunda kararlı bir ekibiz. Çünkü İstanbul'un seferberlik anlayışıyla seferberlik ruhuyla yönetilmesi şarttır. Biz İstanbul'un tüm işlerine o yüksek seferberlik duygusuyla bakıyoruz. İstanbullular bu duygumuzu anladığı için, 'Bu şehrin sorunlarını bu ekip çözer bizim başımızı öne eğmez bize yanlış yapmaz. Hem sorunlarımızı çözer hem de şehrimizin geleceğini en iyi şekilde çocuklarımıza ve gençlerimize hazırlar' diyerek bize bu görevi verdiklerini düşünüyorum.İstanbul gibi bir şehrin su ihtiyacını karşılamak büyük bir meseledir, zorunluluktur. Dünyada yaşadığımız iklim krizinin şehrimize olan tesiri ve su teminiyle ilgili yapacağımız projeler çok daha önem arz etmekte. 22 yılın en düşük sevilerine düşmüştü geçen yıl itibariyle. Tabii bu trend sadece geçen yıla özgü değil. Bu bizim her an başımıza gelebilecek bir dönem. Ne yazık ki ülkemiz ve dünyamız iklim krizinden yüksek seviyede etkileniyor. Ne yazık ki bu konuda hassasiyet göstermekle ilgili ülkemiz de sorunlu birtakım işleri yapan ülkelerden bir tanesi. Bunu düzeltmek ve iyileştirmek de hepimizin büyük sorumluluğu. Biz İstanbul'un su meselesini ciddiye alıyoruz. " diye konuştu.

"KESİNTİSİZ HİJYENİK SUDA CİDDİ BİR RAHATLAMA YAŞAYACAĞIZ"

İmamoğlu, " Temelini atacağımız İSKİ Cumhuriyet İçme Suyu Arıtma Tesisi 2. kademesi önemli bir iştir iyi planlanmış bir iştir. Devreye girdiği andan itibaren mevcut tesisin 720 bin m3 olan kapasitesini yüzde 50 oranında artıracaktır. Farklı ünitelerinin bunun 2 katı seviyesinde tasarlanması neticesinde daha küçük bir yatırımla rahatlıkla bu kapasite bir kat daha artacaktır. Bu yönüyle inşallah arıtma tesisimiz hızla tamamlanarak Asya yakasında ve Avrupa Yakasında ihtiyaç duyulan noktalara özellikle buradan aktarılacak olan suyla ilgili süreçleri en verimli hale getireceğiz. İnşallah kesintisiz hijyenik su konusunda ciddi bir rahatlama yaşayacağız" şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Ekrem İmamoğlu'nun konuşması

-Temeli atılan 2. kademe su arıtma tesisinden görüntü

-Genel ve detay görüntüler

==============================

8- YENİ EVLENECEKLERE BEYAZ EŞYA UYARISI

Mikail BIYIKLI/Fırat ALKIZ/İSTANBUL,(DHA)- TÜRKİYE Beyaz Eşya Sanayiciler Derneği (TÜRKBESD), 2024 yılının ilk çeyreği değerlendirme toplantısı yaptı. TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, enflasyonun artmasıyla birlikte beyaz eşya fiyatlarında da artış olacağını belirterek, "Enflasyon hala yüksek. Türk parasının değer kaybı da, kuru da takip ediyoruz. Bunların her ikisi de maalesef fiyatların artarak devam edeceğini gösteriyor. İhtiyacı olan bir an evvel alsın ürünlerini. Çünkü ileride taksit sayısında azalma sıkıntısı yaşayabilirler ya da taksitler daha maliyetli hale gelebilir." dedi.

Türkiye Beyaz Eşya Sanayiciler Derneği (TÜRKBESD) 2024 yılı ilk çeyreğinin değerlendirmesini yapmak için basın toplantısı düzenlendi. Şişli'de özel bir otelde düzenlenen basın toplantısına, TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, TÜRKBESD Yöneyim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Özkadı, TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Yavuz ve Semir Kuseyri katıldı. Sağın, toplantıda açıklamalar yaparak basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"İÇ PAZARDA GEÇEN YILA GÖRE YAKLAŞIK YÜZDE 28'LİK BİR ARTIŞ VAR"

TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, "Türkiye beyaz eşya dünyası, ilk çeyreği iki yönlü geçirdi. İç pazarda yukarıya doğru, ihracatta ise aşağıya doğru. İç pazarda geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 28'lik bir artış var. Aynı zamanda ihracata baktığımız zaman ise yaklaşık 5 puanlık bir küçülme gördük. Bu 5 puanlık küçülme aslında son birkaç çeyrektir devam eden trendin son aşaması oldu. Özellikle Avrupa pazarındaki küçülme, tüketicinin ihtiyaçlarını ötelemesi ve alışverişten soğuması yüksek ihracat hassasiyeti olan bizim sektörümüze, özellikle Avrupa ihracatı neredeyse yüzde 70'lere varan toplam ihracat içerisindeyse sektörleri ciddi etki etti. Dolayısıyla buradaki kayıp birkaç çeyrektir devam ediyor. İç pazar dinamizmi ise elbette Türkiye'nin kendi dinamikleriyle gayet olumlu şekilde devam ediyor. Hane sayısındaki artış, yeni hanelerin kurulması ve aynı zamanda Tüketicinin fiyat artışlarından çekinerek veya taksit sayılarındaki azalma ihtimalini görerek mümkün olduğunca ötelememesi ihtiyacını bu rakamları iç bazı açısından belirleyici oldu. İki rakamı bir araya koyunca toplam rakama baktığımızda ise biz şu ana kadar üretimimize geçen seneyle mukayese ettiğimizde negatif bir yansıma olmadı. Üç aşağı beş yukarı aynı seviyedeyiz geçen senenin ilk üç ayıyla. Dolayısıyla istihdamı koruduk diyebiliriz" dedi.

"TAKSİTİ ORTADAN KALDIRMAK TÜKETİCİLERİ DAHA VERİMSİZ TERCİHLER YAPMAYA YÖNLENDİREBİLİR"

Bankaların taksit sayılarının düşürmesinin sektöre yansımalarını değerlendiren Sığın, "Satın alma açısından baktığınız zaman da hanenin harcamasının önemli bir kısmını temsil ediyor ilk baştaki harcamalar. Dolayısıyla bu kadar büyük harcamaların ve bu kadar uzun süre haneye hizmet eden ürünlerin daha iyi taksit sayılarıyla alınması, elbette tüketici açısından hem manalı, mantıklı hem de destekleyici. Çünkü taksitleri ödemek çok daha kolay. Aynı zamanda artık modern yaşam içerisinde, evinizde, buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinesi ve fırınınızın olması bir lüks değil bir ihtiyaç. Dolayısıyla bunların yenilenme zamanının gelmesi artık ömrünü doldurmuş ürünlerin daha enerji birimine ve değiştirilmesi hanenin çok doğal bir ihtiyacı. Dolayısıyla taksit burada tüketicinin bu yenilemeyi yaparken daha rasyonel davranmasını ve daha verimli, daha iyi ürünleri hem teknolojik olarak hem de enerjik bir kaynak verimliliği olarak en iyi ürünleri seçmesine sebep oluyor. Taksiti ortadan kaldırmak bu konuda tüketicileri daha verimsiz tercihler yapmaya yönlendirebilir. Çünkü şöyle örnek vereyim; 9 taksit ile 6 taksit arasında bir ürünü almak arasında taksit büyüklükleri açısından yüzde 50 fark var. Bu çok büyük bir fark, haneyi ciddi şekilde etkileyecektir" diye konuştu.

"FİYATLARIN ARTARAK DEVAM EDECEĞİNİ GÖSTERİYOR"

Düğün sezonunun yaklaşmasıyla beyaz eşya sektöründe hareketlilik yaşanmasının doğal olduğunu belirten Gökhan Sığın, enflasyonun yükselmesinden kaynaklı beyaz eşya fiyatlarının da ilerleyen günlerde artmasını beklediklerini ifade etti. Sığın, "Enflasyon hala yüksek. Türk parasının değer kaybı da, kuru da takip ediyoruz. Bunların her ikisi de maalesef fiyatların bir müddet daha eskisi kadar hızlı olmasa bile artarak devam edeceğini gösteriyor. İhtiyacı olan bir an evvel alsın ürünlerini. Çünkü ileride hem taksit sayısında azalma sıkıntı yaşayabilirler ya da taksitler daha maliyetli hale gelebilir. Elbette fiyat artışları da olmaya devam edebilir. Çünkü malzeme fiyatları özellikle demir çelik ve petrol türevi gibi önemli satın alma hacmini oluşturan malzemelerin fiyatları uluslararası piyasalarda yabancı para biriminden oluşuyor. Türk parasının değer kaybı buralarda direkt maliyeti haline geliyor. Bunlardan kendilerini korumak istiyorlarsa ihtiyaçlarını geciktirmesinler. Finans kurullarının yılsonu kurları ve yılın ortalama kurlarına yönelik beklentileri şu anda bulunduğumuz seviyeden yukarıda. Dolayısıyla bu hiç olmazsa yabancı paralı maliyetli malzemelerimizin pek çoğunda maliyetlerin zaman içerisinde bu şekilde artacağını gösteriyor. Diğer taraftan da taksit sayısından da bahsettim. Yani şu anda çok sınırlı sayıda banka sadece 9 taksit yapıyor. Pek çoğu yapmıyor diye gözlemliyoruz. Bu da zaten brim ödemelerini arttıran bir gerçek. Bunların ikisini bir araya koyduğumuz zaman bir an evvel ihtiyaçlarını gidersinler söylediğim gibi ihtiyaç ürünleri bunlar. Kimse evin ikinci buzdolabını almıyor, ikinci çamaşır makinesini almıyor" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:

-------------------------

-Basın toplantısına katılanlardan detay

-Türkbesd Başkanı Gökhan Sığın röp

-Toplantıdan genel detaylar

==============================

9- KADIKÖY'DE SOPALI DEHŞETTE ŞÜPHELİNİN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI

Erdal Çaycı: Nöbet listeleri yüzünden tartışıyorduk

Oğuzhan UYSAL /İSTANBUL, (DHA) - KADIKÖY Göztepe Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nde güvenlik amiri yardımcısı Atilla Ay'ı sopayla döverek öldüren güvenlik amiri Erdal Çaycı tutuklanarak cezaevine gönderildi. Erdal Çaycı hakimlikteki ifadesinde, " İki aydır nöbet listeleri yüzünden tartışıyorduk. Birkaç kez kendisini bu sebeple uyardım. Beni dinlemedi. Üstüne küfür etti. Önce o yanında duran sopaya yöneldi. Bende sağ tarafımda duran sopayı elime aldım. Savurduğumda omzuna vurmayı amaçladım ama başına geldi. Birkaç kez vurdum" dedi

Olay, 23 Nisan Salı günü saat 19.00 sıralarında Göztepe Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nde meydana geldi. Hastanede güvenlik amiri olarak görev yapan Erdal Çaycı (43) ile 15 yıllık arkadaşı güvenlik amiri yardımcısı Atilla Ay (47) arasında tartışma çıktı. Vardiya tartışması kısa sürede kavgaya dönüştü. Hastanenin sistem odasındaki kavgada Erdal Çaycı, sopayla Atilla Ay'ı darbetmeye başladı. Atilla Ay olay yerinde hayatını kaybederken, Erdal Çaycı polisi arayarak iş arkadaşını öldürdüğünü söyledi. Olay yerine gelen polis ekipleri, Atilla Ay'ı yerde hareketsiz halde yatarken buldu. Yapılan olay yeri incelemelerinin ardından Atilla Ay'ın cenazesi adli tıp kurumuna götürüldü. Saldırgan ise gözaltına alınarak Kadıköy Asayiş Büro Amirliğine götürüldü.

TUTUKLANDI

Emniyetteki işlemlerinin ardından şüpheli Erdal Çaycı Anadolu Adliyesine sevk edildi. Savcılık ifadesinin ardından hakimliğe sevk edilen şüpheli Erdal Çaycı 'Kasten öldürme' suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.

"İKİ AYDIR NÖBET LİSTELERİ YÜZÜNDEN TARTIŞIYORDUK"

Erdal Çaycı hakimlikteki ifadesinde, "İki aydır nöbet listeleri yüzünden tartışıyorduk. Birkaç kez kendisini bu sebeple uyardım. Beni dinlemedi. Üstüne küfür etti. Önce o yanında duran sopaya yöneldi. Bende sağ tarafımda duran sopayı elime aldım. Savurduğumda omzuna vurmayı amaçladım ama başına geldi. Birkaç kez vurdum" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü

-------

-Ölenin fotoğrafı

-Şüpheli

-Hastaneden görüntü

=============================

10- ATATÜRK'E HAKARET EDEN ŞÜPHELİYE 3 YIL 9 AY HAPİS CEZASI

Oğuzhan UYSAL/İSTANBUL, (DHA) - BEŞİKTAŞ'ta, 10 Kasım'da, Cuma Namazı hutbesinde Atatürk'e dua edilmesine tepki göstererek camiden çıkan ve sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımla Atatürk'e ve ona dua eden imama hakaret eden Ahmet Bostancı, 3 yıl 9 ay hapis cezasıyla cezalandırıldı.

Anadolu 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuksuz yargılanan sanık Ahmet Bostancı katıldı. Duruşmada taraf avukatları hazır bulundu.

Bir önceki celse mütalaasını açıklayan Cumhuriyet savcısı, sanığın suç tarihinde sosyal medya hesabından yapmış olduğu farklı paylaşımlarla Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret suçunun zincirleme şeklinde işlendiğinin anlaşıldığını ifade etmiş ve sanık hakkında 1 yıl 9 ay 15 günden 7 yıl 9 ay 15 güne kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını istemişti.

'PUŞT' KELİMESİNİ GÜVENİLMEZ ANLAMINDA KULLANDIM

Duruşmada savunma yapan sanık Ahmet Bostancı, "Tahliye edildikten sonra yaptığım araştırmada, attığım iddia edilen 'ben de bunun sinkaf ediyorum' şeklinde tweeti atmadım. Onu kabul etmiyorum. 'Puşt' şeklinde yazdığım tweet, hakaret amacıyla değil, güvenilmez manasında kullanmıştım. Ben ceza alacağım bir husus göremiyorum. İslam hukukuna göre inançsız ölen kişinin arkasından dua edilmemesi gerekir. 2 ay cezaevinde kaldım. Bu yeterli bir cezadır. Beratimi talep ediyorum" dedi.

3 YIL 9 AY HAPİS

Kararını açıklayan mahkeme, sanık Ahmet Bostancı'nın Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi.

Görüntü dökümü:

------------------------

-Arşiv

===========================

11- MARTININ KAPTIĞI KULAK DAVASINDA KARAR

Oğuzhan UYSAL /İSTANBUL, (DHA) - Büyükada'da 2016 yılında Eyüp Çelik'in şiddete uğrayan bir kadını kurtarmak isterken çıkan kavgada kulağı koptu. Yerdeki kulağı bir martı kaparak uzaklaştı. Olayla ilgili süren davada karar açıklandı. Eyüp Çelik'in kulağını ısırarak kopmasına neden olan sanık Danyal Tolgahan Alpaslan Seyrek 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırıldı.

Adalar Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 22. duruşmaya Eyüp Çelik katılırken, sanık Danyal Tolgahan Alpaslan Seyrek katılmadı. Duruşmada taraf avukatları hazır bulundu. Cumhuriyet savcısı sanık Dalyan Tolgahan'ın cezalandırılması talep etti.

"KURTAR, KURTAR ŞEKLİNDE BAĞIRIYORDU"

Duruşmada söz verilen Eyüp Çelik, "Olay tarihinde diğer sanığın saldırmış olduğu kız 'Kurtar, kurtar' şeklinde bağırıyordu. Alelade bir tartışma olsa ben zaten dahil olmam. Ben olay anında gözümü hastanede açtım. Sanığın bana şiddet uygulamasını olay yerinde bulunan kadınlar engellemiş" dedi.

3 YIL 4 AY HAPİS

Kararını açıklayan mahkeme, Danyal Tolgahan Alpaslan Seyrek'in Eyüp Çelik'e karşı 'Yüzde sabit iz oluşturacak şekilde kasten yaralama' suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Eyüp Çelik ise Danyal Tolgahan Alpaslan Seyrek'e karşı 'Kasten yaralama' suçundan beraatine karar verildi.

"BEN MÜDAHALE ETTİM KULAĞIMI ISIRIP, KOPARDI"

Karar sonrasında adliye önünde açıklama yapan Eyüp Çelik, "Verdiğim hukuk mücadelesinin bugün sonuna geldik. Mahkeme kanunlarımızı uyguladı. Şiddeti önledik. Kız arkadaşını adaya getirmişti. Burada canice dövüyordu. Ben müdahale ettim kulağımı ısırıp, kopardı. Yine burada bir kadının darbedildiğini görsem yine müdahale ederim" dedi.

"ÖRNEK BİR KARAR OLDU"

Eyüp Çelik'in avukatı Hilal Gültepe Öztürk, "Bugün Eyüp Çelik'in Adalar Asliye Ceza Mahkemesinde yaklaşık 7 yıldır süren duruşmasını nihayete erdirdik. Yapılan yargılama sonunda Eyüp Çelik'in yaptığı müdahale nedeniyle hakkında beraat kararı verildi. Kadına şiddet uygulayan erkek arkadaşın Eyüp Çelik'e yönelik yaralaması nedeniyle hapis cezasıyla cezalandırıldı. Bu bütün kadınlar için hem örnek bir olay hem de kadınların hayatlarını kurtarmak maksadıyla erkeklerin yaptığı müdahalelerin cezasızlıkla neticelenmesi örnek bir karar oldu" diye konuştu.

OLAYIN GEÇMİŞİ

29 Temmuz 2016'da Büyükada İskelesi yakınlarında 29 yaşındaki Eyüp Çelik'in iddiasına göre, Almanya'da oturan Danyal Tolgahan Alpaslan Seyrek kız arkadaşına şiddet uyguluyordu. Olayı gören Eyüp Çelik duruma müdahale etti. Eyüp Çelik ile Danyal Tolgahan Alpaslan Seyrek arasında tartışma çıktı. Alpaslan Seyrek, Eyüp Çelik'in kulağını ısırarak kopardı, kulaktan kopan parçayı yere attı. Yerdeki kulak parçasını ise bir martı alarak uzaklaştı. Olaya çevredekiler müdahale etti. 2 taraf da birbirinden şikâyetçi oldu. Eyüp Çelik'e basit yaralama suçundan Alpaslan Seyrek'e 'Yüzde sabit iz kalacak şekilde yaralama' suçundan dava açıldı.

Görüntü Dökümü:

-------

-Arşiv

-Eyüp Çelik'in bugün adliye önünde yaptığı açıklama

- Avukat Hilal Gültepe Öztürk'ün bugün adliye önünde yaptığı açıklama

==============================

12- AVCILAR'DA KALDIRIM ÇÖKTÜ; BİNA BOŞALTILDI -2 (Ek bilgiyle)

İhsan DÖRTKARDEŞ / İSTANBUL, (DHA)- AVCILAR'da bir binanın önündeki kaldırım ve basamakların olduğu bölüm çöktü. Bina tedbir amacıyla boşaltıldı.

Merkez Mahallesi Nurel Sokak'taki 4 katlı binanın önündeki kaldırım ve binanın merdivenleri saat 12.30 sıralarında büyük bir gürültü ile çöktü. İhbar üzerine bölgeye itfaiye, AFAD ve polis ekipleri sevk edildi. Ekipler, olay yerinde incelemelerde bulundu. Şans eseri yaralanan kimsenin olmadığı olayda çökmenin toprağın altının boşalması nedeniyle gerçekleştiği belirlendi. Görevliler bölgede önlem alırken, binanın giriş ve çıkışını sağlamak için tahtalar birbirine çakılarak portatif bir yol yapıldı. Avcılar Belediyesi ekipleri de incelemelerde bulundu. Ekiplerin incelemesinin ardından ise bina tedbir amacıyla boşaltıldı.

Görüntü Dökümü:

--------------------

-Çöken kaldırım ve bina merdivenlerinden görüntüler

-Sevk edilen ekiplerden görüntüler

==============================

13- ŞİŞLİ'DE YOL ÇÖKTÜ; ARAÇLAR İÇİNE DÜŞTÜ -2 (Araçların vinçle çıkarılması)

Zeki GÜNAL / İSTANBUL, (DHA)- Şişli Yeşilçimen Sokağı'nda yolda çökme meydana geldi. Park edilmiş bir otomobil ve minibüs çöken yolun içine düştü. Ekipler, araçları kurtarmak için çalışma başlattı. Ekiplerin çalışması sonucu 2 araçta düştüğü yerden vinç yardımıyla çıkarıldı. Olayda şans eseri yaralanan olmadı.

Görüntü Dökümü:

-------------------

-Yoldan görüntü

-Göçmenin olduğu alan

-Ekiplerin çalışması

-Araçların düştüğü yerden çıkarılması

-Genel görüntüler

===========================

14- BAYRAMPAŞA'DA YOKUŞ AŞAĞI KAYAN KİMYASAL YÜKLÜ KAMYONET ELEKTRİK DİREĞİNE ÇARPTI; KAZA KAMERADA

Özgür EREN / İSTANBUL, (DHA)- BAYRAMPAŞA'da yokuş aşağı kayan kimyasal yüklü kamyonet önce bir büfenin balkonuna sonra elektrik direğine çarparak durabildi. Kazada ölen ya da yaralanan olmazken kaza anı saniye saniye güvenlik kamerasına yansıdı.

Olay, Yıldırım Mahallesi Şehit Kamil Balkan Caddesi'nde saat 12.00 sıralarında meydana geldi. Erhan Yılmaz idaresindeki 31 D 0228 plakalı kimyasal yüklü kamyonetle trafik ışıklarında durduğu sırada henüz bilinmeyen bir nedenle yokuş aşağı geri geri kaymaya başladı. Kaldırıma çıkan kamyonet önce bir büfenin balkonuna ardından elektrik direğine çarparak durabildi. Kazanın etkisi ile direk sokakta park halinde bulunan hafif ticari aracın üzerine devrildi. Şans eseri kazada ölen ya da yaralanan olmazken elektrik direği ve 2 araçta hasar oluştu. Kazaya karışan araçta bulunan kimyasal maddenin bir kısmı ise yola döküldü.

İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri kaza ile ilgili soruşturma başlatırken, kaza anı güvenlik kamerasına yansıdı.

Caddede esnaf olan İhsan Özkan, "Kamyonet yukarıdan aşağıya hızlı bir şekilde geldi. Bize freninin patladığını söyledi. Direksiyonu kırıp duvara vurmak için kaldırıma çıktı. Araçta kimyasal varmış herhalde. Elektrik direğini devirdi. Burada oturan insanlar vardı ancak o anda kimse yoktu kaldırımda" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

------------------

(Güvenlik Kamerası)

-Kamyonetin yokuş çıkması

-Kamyonetin geri geri kayması

-Kaldırıma çıkması

-Büfenin balkonuna çarpması

(Aktüel)

-Kamyonetten görüntü

-Olay yerinden görüntü

-kamyonetin askında klaması

-Elektrik direğinden görüntü

-Kamyonetteki kimyasaldan görüntü

-Park halindeki araçtan görüntü

-Yere akan kimyasaldan görüntü

-İhsan Özkan ve Ahmet Çepni ile röportaj

============================

15 - SULTANGAZİ'DE MOTOSİKLET SÜRÜCÜSÜ OTOMOBİLİN AÇILAN KAPISINA ÇARPTI

Emin YEŞİL/İSTANBUL, (DHA) SULTANGAZİ'de, araçlara yeşil ışık yandığı sırada otomobil sürücüsü ön kapısını açtı. Bu sırada araçlar arasında ilerleyen motosiklet sürücüsü açılan kapıya çarparak yere düştü. Motosiklet sürücüsünün yaralandığı kaza anı, bir başka aracın araç içi kamerasına yansıdı.

Kaza, Uğur Mumcu Mahallesi Atatürk Bulvarı Caddesi’nde dün öğlen saatlerinde meydana geldi. Kırmızı ışıkta bekleyen araç sürücüleri, yeşil ışığın yanmasıyla hareket ederken, bir otomobil sürücüsü kapısını açtı. Bu sırada, araçların arasında ilerleyen motosiklet sürücüsü açılan kapıya çarptı. Çarpmanın etkisiyle motosikletiyle yere düşen sürücü yaralandı.Haber verilmesi üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerince ilk müdahalesi olay yerinde yapılan yaralı motosiklet sürücüsü ambulansla hastaneye kaldırıldı.Kaza anı, bir başka otomobilin araç içi kamerasına yansırken, motosiklet sürücüsünün sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.

Görüntü Dökümü

-----

(Araç kamerası)

- Kaza anı

- Trafikten görüntü

- Yere düşen motosikletliden görüntü

- Yaralıya yardım edenlerden görüntü

============================

16- AVCILAR'DA POLİS BASKININI FARK EDİNCE UYUŞTURUCU İMALATHANESİNİ ATEŞE VEREN İKİ ŞÜPHELİ YAKALANDI

İhsan DÖRTKARDEŞ/İSTANBUL, (DHA)-AVCILAR'da seraya çevirdikleri çatı katını uyuşturucu imalathanesine çeviren 2 kişi, polis ekiplerinin operasyon için binaya girdiğini görünce evi ateşe verdi. Yangın itfaiye ekipleri tarafından söndürülürken 2 kişi gözaltına alındı.

Olay, Ambarlı Mahallesi, Balaban Caddesi'ndeki dört katlı binanın çatı katında meydana geldi. Dublex dairenin seraya çevrilerek uyuşturucu imalathanesi haline getirildiği yönündeki ihbar üzerine çalışma başlatan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, evin bir yıl önce başka bir kişi tarafından kiralandığı, seraya çevrilen evde Hint keneviri yetiştirildiği ve yetiştirilen Hint kenevirlerinin evde uyuşturucu madde haline getirildiği belirlendi. Yapılan çalışmanın ardından eve operasyon yapıldı. Polislerin geldiğini gören iki şüpheli evde bulunan kimyasal maddeleri ve eşyaları ateşe verdi. Polis ekipleri tarafından kapı kırılarak evde bulunan iki şüpheli gözaltına alındı. Evde çıkan yangın ise itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü.

Görüntü Dökümü:

İtfaiye ekiplerinin yangına müdahalesi

Şüphelilerin polis aracına bindirilişi

Genel ve detay görüntüler

İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Sıradaki Haber