Liseliler, gıda krizine karşı yenilebilir otları tanıyor

Nevra UÇKAÇ/İZMİR, (DHA)-İZMİR'de lise öğrencilerinden oluşan Sürdürülebilir Kalkınma Gençlik Liderleri Eğitim Programı (SÜGEP) üyeleri, Ege'nin köklü yabani yenilebilir ot kültürünü tanımak amacıyla Unknown Heritage (Bilinmeyen Miras) adıyla proje hazırladı. Urla'nın Bademler köyünde hasat edilen otlar kullanılarak pişirilen yemekleri yiyen öğrenciler, deneyimlerini Atina'daki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) sempozyumunda anlatacak.
İzmir'deki lise öğrencileri, 'Bilinmeyen Miras' projesi kapsamında iklim değişikliklerine bağlı gıda krizine karşı dirençlilik oluşturmak üzere Ege'nin köklü yabani yenilebilir ot kültürünü tanımak için bir saha çalışması gerçekleştirdi. SÜGEP üyesi öğrenciler, Urla'da otların hasat edilmesinin ardından şeflerin özel olarak hazırladığı menüler eşliğinde keyifli bir gastronomi deneyimi yaşadı.
'DOĞAYA YÖNELECEĞİZ'
Dünyadaki iklim değişikliği ve artan kuraklık tehlikesine dikkat çeken SÜGEP Eğitim Koordinatörü ve biyolog Çiçek Dilsiz, şöyle konuştu: "Gelecekte açlık riski söz konusu. Bununla karşılaştığımızda yaşamımızı nasıl idame ettirebilir ve karnımızı nasıl doyurabiliriz, bununla ilgili bir çalışmamız var. Öğrencilerimizin yabani otların da insanların karınlarını doyurmak adına kullanılabileceğini anlamalarını, o otları tanımaları ve nasıl besin elde edip tüketebileceklerini bilmelerini istiyoruz. Sadece sentetik olarak tükettiğimiz hali, hazırdaki gıdalar besin değeri yüksekmiş gibi algılanıp tüketiliyor ama yarın bir gün bunlardan mahrum kaldığımızda doğaya yöneleceğiz. Bunun için doğadaki otları tanımamız, onların besin değerlerini, nasıl toplanabildiğini, nasıl pişirildiğini ya da çiğ olarak nasıl tüketildiğini öğrenmek istiyoruz."
'DEDELERİMİZİN BİLDİĞİ OTLARI ARTIK BİZLER DE ÖĞRENECEĞİZ'
Projenin doğayı koruma ve farkındalık sağlama amacıyla hayata geçirildiğini kaydeden Dilsiz, yurt dışı ayağının da önemini belirterek "Türkiye'de farkındalığı oluşmuş bilinçli çocukların bu işle ilgilenmesi çok özel. Bunu dünyaya bizim gençlerimiz tanıtacak. Projenin yurt dışı ayağı, nisan ayında bir haftalık bir süreyi kapsıyor. Çocuklarımız, UNESCO bağlamında davet edildiler. Bu projenin sunumunu oradaki farklı ülkelerden gelen 500'e yakın akranlarına yapacak ve Türk gençleri olarak göğsümüzü kabartacaklar" diye konuştu. Coğrafya öğretmeni Kübra Özçelik Özer ise ormanları gezdiklerini fakat otları tanımadıklarını kaydederek, "Bundan sonra daha dikkatli olacağız. Kaybolan mirasımız olan, dedelerimizin bildiği otları artık bizler de öğreneceğiz. Öğrencilerimiz restoranda bunu pişirerek, bilgilerini pekiştirmiş de olacak" dedi.
KARAHİNDİBA ÖZEL BİR BİTKİ'
Üretici ve uzman tadımcı Duygu Özerson Elekdar da öğrencilere bitkileri tanımanın ve doğadan toplamanın ipuçları hakkında bilgiler verdi. Urla'da yaşayan bir girişimci ve üretici olarak bölgedeki yenilenebilir otların değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Elekdar, "Gençlere hem zeytinyağını hem de yenilebilir doğayı anlattığımız eğitimler veriyoruz. Bugün de doğanın coştuğu, bütün yenilebilir otların Urla'yı sardığı bir dönemde meraklı gençlere elimden geldiğince otları anlatmaya çalıştım. Bu otlardan biri karahindiba. Vücuttaki toksinleri temizleyen, dünyanın her yerinde bulunabilen ama özel bir bitki. Çiğ olarak, haşlayarak, reçetelere dahil edilerek, bir meyve suyuna dönüştürülerek tüketilebiliyor. Vücudumuz için gerekli besin değerlerini içeren bir bitkidir. Manavda marul olarak bulduğumuz bitkinin atasıdır. Kocaman bir maruldan çok daha fazla besin değeri içeriyor" açıklamasında bulundu.
'BESİN ZİNCİRİMİZİ ÇEŞİTLENDİRMEK ZORUNDAYIZ'
Gıda krizine karşı yenilebilir otların her geçen gün daha büyük önem taşıdığını anlatan Elekdar, "Bu otların aslında sınırsız bir kaynak olmadığını, onları besin zincirimize dahil etmemiz gerektiğini anlatıyorum. Bugün çocukları biraz doğaya yaklaştırıp, bu otu tattırdık. 'Acı' dediler ama roka da acı. Ama biz ona alışkınız. Ön yargılarımızı kırarak insanların doğaya bakışını değiştirip, doğayla ilişkimizi yeniden yapılandırmak amaçlı eğitim veriyorum. Yerelde tüketmek, gıda kaynaklarına herkesin bulunduğu yerde ulaşabilmesi sürdürülebilirlik açısından temel bir gereksinimdir. Urla'da yenilebilir ot kültürünün bu kadar fazla mutfakta olmasının nedeni de zamanında yaşamış olduğu kıtlıktır. Besin zincirimizi çeşitlendirmek, daha ulaşılabilir ve ekonomik besin kaynaklarına ulaşmak standardize edilerek sunulan tek tip elma ya da domatesten kurtulmak ve ufkumuzu genişletmek zorundayız" diye konuştu.
'UNUTULAN KÜLTÜRÜMÜZÜ GERİ GETİRMEK İÇİN BU PROJEYE BAŞLADIK'
Daha önce hiç görmedikleri ve tatmadıkları otlarla tanıştıklarını anlatan 9'uncu sınıf öğrencisi Defne Tavlı (14) "Bizim projemiz aslında Ege'de unutulan otların yemek olarak değerlendirilmesi için hazırlandı. Yabani otları bulup, onlardan güzel güzel yemekler yapmayı öğreneceğiz. Şu an otları tanıyoruz. Unutulan kültürümüzü geri getirmek için bu projeye başladık, mutlu hissediyorum kendimi. Örneğin bu otlardan kuzukulağını biliyordum ama bilmediklerim de vardı. Hepsini inceledik. Birazdan pişecek merak ediyorum lezzetini" dedi. Naz Nakilist (15) ise "Bu proje hepimizin sürdürülebilir ve çevre dostu olma bilinciyle geliştirildi. Atina'da bu projeyi sunacağız" diye konuştu. (DHA)







