Geri Dön
Dünya Bakan Çavuşoğlu, Blinken görüşmesi sonrasında basına açıklamalarda bulundu

Bakan Çavuşoğlu, Blinken görüşmesi sonrasında basına açıklamalarda bulundu

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken görüşmesi sonrasında basına açıklamalarda bulundu.

Bakan Çavuşoğlu, Blinken görüşmesi sonrasında basına açıklamalarda bulundu

Çavuşoğlu toplantıyı şöyle değerlendirdi;

“Biraz önce Antony Blinken ile Stratejik Mekanizmasının bakanlar düzeyinde ilk toplantısını gerçekleştirdik. Toplantıya geçmeden önce basına kısa demeçler de verdik, belki takip etmişsinizdir. İkili ilişkilerimizle ilgili konuları ele aldık. Başta ticaret hacmimizin 100 milyar dolar hedefine ulaşması için atmamız gereken adımlar ve bazı ürünler üzerinde kısıtlamalar var, ilave vergiler var, gümrük vergileri, onların kaldırılması gibi. Geçen sene yaklaşık 28 milyar dolara ulaştık pandemiye rağmen, bu önemli bir rakam. Bu, 100 milyar dolar hedefimize ulaşmak için bizleri daha da umutlandırdı. Diğer taraftan savunma sanayi ürünlerinin Türkiye’ye verilmesi, F16 konusunda gündeme getirdik. Enerji iş birliğimizin önemini vurguladık. Ukrayna’daki durum, Ermenistan ile normalleşme, Güney Kafkasya’daki durum, yine Suriye, Libya ve diğer bölgesel konuları da ele aldık. Ukrayna’da devam eden savaşın bir an önce sonlandırılması gerektiğini ve Ukrayna’nın da beklentisi olan güvenlik garantileri konusunda potansiyel garantör ülkeler olarak çalışmaları koordine etmemiz gerektiğini de vurguladık. Afganistan’daki durumun etkileri ortada dolayısıyla birçok bölgesel konuları değerlendirme imkanımız oldu.”

“Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya adaylık için başvurularında hem basına verdiğimiz demeçte gündeme getirdik hem de toplantıda ele aldık. Halkbank davası var biliyorsunuz. Bize göre tamamen siyasi motifli bir davadır. Diğer taraftan ABD’nin özellikle Suriye’nin kuzeydoğusunda YPG ve PKK’ya verdiği destek, bundan duyduğumuz rahatsızlığı, sadece İsveç ve Finlandiya değil ABD başta olmak üzere bazı müttefiklerin de desteğinin olduğunu, bunların sonlandırılması gerektiğini de toplantıda gündeme getirdik.”

“Bu mekanizmanın amacı var olan sorunları çözmektir. Özellikle Biden ile Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın Roma’da yaptığı ikili görüşmede kararlaştırıldı. Amaç ne? Aramızda anlaşmazlıklar var, sorunlar var, bu sorunları çözelim. Bu sorunların bir kısmını biraz önce söyledim. Özellikle iki tanesini vurguladım. Diğer taraftan ikili ilişkileri, özellikle ticaret hacmi dahil ekonomik ilişkileri nasıl daha ileri götürebiliriz, ayrıca bugün farklı alanlardaki NATO içinde ve ötesinde olan iş birliğini yeni alanlarda nasıl geliştirebiliriz. Sadece iş birliğini geliştirmeye değil, sorunların çözülmesine de odaklanacağız bu mekanizma çerçevesinde. Bu anlamda da son derece pozitif bir görüşme gerçekleştiğini size söyleyebilirim.”   

“Diğer taraftan F16’yla ilgili Dışişleri Bakanlığının kongreden gelen bir mektuba verdiği cevabi mektup önemli. F16’ların Türkiye’ye verilmesinin sadece Türkiye için değil bir müttefik olarak NATO için ve ABD için önemli olduğunu vurguluyor kısaca söylemek istediği bu. Şu anda teknik düzeyde, askerler arasındaki görüşmede son derece olumlu seyrediyor. Tabi Kongre üzerinde de çalışılması gerekiyor. Şu ana kadar Kongre’den gelen mesajların ekseriyeti de olumlu.”  

“Gerek bu iki aday ülkeden gerekse müttefiklerden? Bugün güvenlik tehditleri var, farklı kaynaklardan farklı sebeplerden dolayı. NATO nedir? Bir güvenlik ittifakıdır. Aynı zamanda bu dayanışma gerektirir. Yani müttefiklerin herhangi birisi bir tehditle karşı karşıya kaldığı zaman buna karşı diğer müttefiklerin destek vermesi gerekir. Şimdi ne diyor NATO? Ukrayna’daki savaşa taraf olmayacağız ama herhangi bir NATO ülkesine bir saldırı olursa gereken cevap verilecektir. Bu bir dayanışma göstergesidir. Dolayısıyla müttefiklerin veya aday olmak isteyen ülkelerin bizi hedef alan terör örgütlerine destek vermesi kabul edilemez. Bu sadece siyasi destek değil, örneğin İsveç silah da temin ediyor. DEAŞ’la mücadele için bunları veriyorlarmış. Peki verdiğimiz bu silahlarla bize saldırıyorlar. Güvenlik görevlilerimiz, askerimiz, sivil insanlarımız şehit oluyor. Bu silahlarla yapıyorlar. Diğer taraftan müttefiklerin ya da müttefik olmak isteyenlerin başka bir müttefike karşı savunma ürünleriyle ilgili kısıtlama getirmesi de kabul edilemez. Bu ancak düşman gördüğün bir ülkeye alınacak bir tedbirdir. Gerekçesi nedir? Yine gerekçesi bizim PKK ile yaptığımız mücadele. Yani PKK’yı kendilerine daha yakın görüyorlar. Şimdi bu kabul edilebilecek bir şey mi? Diğer taraftan diyelim ki üye oldu. ‘Üye oluncaya kadar Türkiye’nin güvenlik endişelerini karşılayalım ondan sonrasına bakarız’ yaklaşımı olabilir. Dolayısıyla biz şundan da emin olmak istiyoruz. Şuandaki müttefiklerimizin ya da NATO üyesi olmak isteyen ülkelerin olası bir üyelikten sonra da aynı tutumu sergilemesi gerekiyor. Bunların garantisi olması lazım.”      

“İsrail’le ilişkilerin normalleşmesi bu anlamda yani buradaki Amerikan Yahudi toplumuna pozitif etkisi oluyor. Bu kaçınılmaz bir şekilde oluyor. Bizim ABD ile ilişkilerimizi sadece buna bağlamak da doğru değil. Öncelikle Yunanistan ve Kıbrıs konusunda tüm dünya biliyor, kim nerede alkışlanırsa alkışlansın, BM de çok iyi biliyor bugüne kadar 55 yıldır tüm planları tüm çözümleri reddeden Rum tarafı oldu. Bu gerçeği değiştirmez. Annan planının kimin reddettiği herkes tarafından biliniyor. O yüzden kimin nerede alkışlandığı önemli değil. Amerikan Kongresi’nde konuşan herkes ayakta alkışlanıyor hatta sık sık ayakta alkışlanıyor. Biz NATO’yla birlikte gittiğimizde gördük, NATO toplantısında, bu bir gelenektir. Olabilir, bundan da gocunacak hiçbir şeyimiz yok. Bugün yaptığımız görüşmede, mevkidaşım Blinken’e Kıbrıs konusunda ve Yunanistan Türkiye politikalarında hep bir denge güdüyorlardı. Ama son zamanlarda bu dengeyi kaybettiklerini ve bu dengeyi korumaları gerektiğini söyledim. Kendisi de bu dengeyi koruyacaklarını söyledi.”