Geri Dön
Eğitim Akademisyenlere dijital okuryazarlık eğitimi veriliyor

Akademisyenlere dijital okuryazarlık eğitimi veriliyor

21’inci yüzyıl becerileri kapsamında akademisyenlerin yetkinliklerini geliştirmek, eğitimdeki dijital dönüşüme ayak uydurmalarını sağlamak için dijital okuryazarlık eğitimi veriliyor. 20 kişilik sınıflarda 90 saat süren eğitimler, yaşları öğrencilerden uzaklaştıkça araştırma görevlilerine, doçentlere ve profesörlere farklı biçimde anlatılıyor. ÖĞREM Koordinatörü Özlem Salı, “Gençler teknoloji kullanımında bizden çok iyiler, onlara yetişmeye çalışıyoruz” dedi.

Eğitimde dijital dönüşümün kaçınılmaz olduğunu aktaran İstinye Üniversitesi Öğrenme ve Öğretme Merkezi (ÖĞREM) Koordinatörü Özlem Salı, öğretim üyelerine verdikleri ‘Eğitimde Teknoloji Kullanımı’ ve ‘Eğitimde Dijital Okuryazarlık’ eğitimlerinin içeriğine yönelik bilgi vererek, hedeflerini anlattı.


“EĞİTİMDE DİJİTALLEŞMEMEK MÜMKÜN DEĞİL”


Salı, "Akademisyenlere dijital eğitimin nasıl olması gerektiğine yönelik bir eğitim programı tasarladık onu uyguluyoruz. 21’inci yüzyıl becerileri dediğimiz eğitimde teknolojiyi kullanma ve dijitalleşme giderek daha çok önem kazandı. O yüzden dijitalleşmeye daha çok yer veriyoruz. Çünkü artık eğitimde teknolojiyi kullanmamak, dijitalleşmemek mümkün değil. Artık dünyanın başka bir ucunda yaşayan öğrenci, herhangi bir ülkedeki eğitime erişmek zorunda" diye konuştu.


EĞİTİMDE DİJİTAL OKURYAZARLIK


Eğitimlerin içeriğini anlatan Salı, "Öğretim üyelerine ‘eğitimde dijital okuryazarlık’ ve teknoloji kullanımı eğitimi veriyoruz. Teknoloji nasıl kullanılır? Hangi tür teknolojiler eğitim için uygundur, faydalıdır? Dijitalleşme nedir? Bilgi uzaktan nasıl aktarılır? Öğrenci ve eğitmen arasındaki ilişki dijitalleşen dünyada nasıl daha sıkı ve yakın hale gelir? Bu sorulardan yola çıkarak akademisyenlere eğitim veriyoruz" ifadelerini kullandı.


Uzaktan eğitimin kalitesini artırmayı hedeflediklerini söyleyen Salı, "21’inci yüzyıl becerilerini eğitim kadromuza katmayı hedefliyoruz. Koronavirüs nedeniyle bütün kurumlar uzaktan eğitime geçti. Tam da dijitalleşen dünyanın üzerine gelen bir süreç oldu. Uzaktan da olsa eğitimin kalitesini düşürmeden hatta daha da artırarak, öğrencinin konforunu bozmadan, başıboş bırakmadan nasıl eğitim verilir, uzman olunur anlatıyoruz. Hocalarımız kendi alanında uzmanlar ama o bilgiyi karşı tarafa aktarmaya sıra gelince eğitimin yönetimi ve tasarımı eğitimlerine ihtiyaçları oluyor" dedi.


20 KİŞİLİK SINIFLARDA 90 SAATLİK EĞİTİMLER VERİLİYOR


20 kişilik sınıflarda 90 saatlik eğitim verdiklerini belirten Salı, "Eğitim psikolojisi, öğrenci psikolojisi, akademisyen ve öğrenci motivasyonu, ölçme-değerlendirme gibi konuları dijitalleşmiş bir ortamda nasıl veririz onu anlatıyoruz. Eğitim tamamen dijitalleşecek, biz bu konuda çok iyiyiz. Dijitalleşme ve yapay zekaya yönelik çok fazla yatırımımız vardı. Uzaktan eğitim sürecinde biz çok zorlanmadık” diye konuştu.


"ÖĞRENCİLER TEKNOLOJİ KULLANIMINDA BİZDEN İYİ"


Eğitimi anlatma biçimlerinin değişkenlik gösterdiğini dile getiren Salı, “Öğrenciler, yaşları nedeniyle 21’inci yüzyıl becerilerini çok rahat kullanıyor zaten, uzmanlar. Aslında onlar bize değil biz onlara yetişmeye çalışıyoruz. Dijital dünyada teknoloji kullanımında bizden çok çok daha iyiler. Hocalarımızın yaşları öğrencilerden uzaklaştıkça bu becerileri kazanmaları biraz daha zaman alıyor. O yüzden araştırma görevlilerine ayrı, doçent hocalarımıza ayrı, profesörlere ayrı eğitimler veriyoruz. Eğitim içeriği aynı olsa da akademisyenlere aktarma biçimi farklı oluyor” ifadelerini kullandı.


"Uzaktan (online) eğitim" ile "acilen geçilmiş uzaktan eğitim"in çok farklı iki kavram olduğunu söyleyen Salı, “Uzaktan (online) eğitimde bütün program ona göre tasarlanmıştır, daha profesyoneldir. Ders tasarımı, makaleler, ödevler, projeler online tasarlanmıştır. Akademisyenlere dijitalleşme eğitimini verme sebebimiz de “online eğitim” yapabilmektir. ‘Acilen geçilmiş uzaktan eğitim’den çıkmamız lazım” dedi.