Bakan Güler: Ülkemiz hangi isim altında olursa olsun terör yapılanmasının devamına izin vermeyecektir
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Ülkemiz hangi isim altında olursa olsun güvenliğimizi ve bölgedeki huzuru tehlikeye atacak hiçbir terör yapılanmasının devamına izin vermeyecektir. Halihazırda sahadaki gelişmeleri dikkatle izliyor, tüm tedbirlerimizi her zamanki hassasiyetimizle almaya devam ediyoruz" dedi.

TBMM Genel Kurulu, Milli Savunma Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçelerini görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Tekin Bingöl başkanlığında toplandı. Bakan Güler, bütçe üzerine sunum yaptı. Küresel güvenlik mimarisinin temellerini derinden sarsan gelişmelerin yaşandığı bir dönemde Türkiye'nin benimsediği çok yönlü politikalar ve çözüm odaklı inisiyatifler sayesinde müzakere masalarının vazgeçilmez üyesi haline geldiğini ifade eden Bakan Güler, "Hudutlarımız, kahraman Mehmetçik'imizin cansiparane mücadelesi ve kurduğumuz yüksek teknoloji yoğunluklu güvenlik sistemleri sayesinde dünya standartlarında bir güvenlik şemsiyesine kavuşmuştur. Saha ihtiyaçları, tehdit durumu ve coğrafi koşullar dikkate alınarak sınırlarımızda modüler beton duvar, yüksek güvenlikli tel çit hatları, devriye yolları, hendekler, elektrooptik gözetleme kuleleri ve radar unsurlarıyla desteklenen kapsamlı bir fiziki emniyet kuşağı tesis edilmiştir. Artık tehditler sınırımıza ulaşmadan tespit edilebilmekte, kaçak geçiş teşebbüsleri, yasa dışı faaliyetler ve terörist sızmaları büyük bir başarıyla engellenebilmektedir. Memnuniyetle belirtmeliyim ki çok katmanlı güvenlik mimarisine sahip hudut hattımız, bugün pek çok NATO ve bölge ülkesi tarafından örnek alınan hatta akademik çalışmalara konu edilen bir model durumundadır" ifadelerini kullandı.
'TERÖR ÖRGÜTÜ PKK VE İLTİSAKLI TÜM GRUPLAR FESİH KARARINA UYMALI'
Bakan Güler, yakın coğrafyada büyük güçler ile devlet dışı aktörlerin vekil unsurları şekillendirmeye çalıştığı kritik bir dönemin yaşandığını kaydetti ve 'Terörsüz Türkiye' sürecinden bahsetti. Bakan Güler, "Sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve devam etmesi için terör örgütü PKK ve iltisaklı tüm gruplar fesih kararına uyarak, başta Suriye olmak üzere, bulundukları tüm bölgelerde derhal terör faaliyetlerine son vermeli ve koşulsuz olarak silahlarını teslim etmelidirler. Ne var ki son dönemde yapılan bazı açıklamalar ve uluslararası medyada yer alan analizler YPG/SDG terör örgütünün bölgesel aktörler tarafından bir aparat olarak kullanılmaya çalışılarak yeni jeopolitik mühendisliklere zemin hazırlanmak istediğini de göstermektedir. Bu durum yalnızca Suriye için değil Türkiye'nin milli güvenliğine yönelik de doğrudan bir tehdittir. Terörsüz Türkiye hedefimizin kalıcı biçimde tesis edilmesi için Suriye'deki silahlı unsurların merkezi yönetime hızlı bir şekilde entegre olması zorunludur. Örgütün de kendi içinden gelen silah bırakma ve entegrasyon çağrılarını dikkate alarak dış müdahaleleri engelleyecek şekilde bu dönüşümü geciktirmeden tamamlamasını bekliyoruz. Komşumuz Suriye ve Irak'la da bu konudaki yakın iş birliği ve koordinasyonumuzu sürdürüyoruz. Ülkemiz hangi isim altında olursa olsun güvenliğimizi ve bölgedeki huzuru tehlikeye atacak hiçbir terör yapılanmasının devamına izin vermeyecektir. Halihazırda sahadaki gelişmeleri dikkatle izliyor, tüm tedbirlerimizi her zamanki hassasiyetimizle almaya devam ediyoruz" diye konuştu.
'ANKARA'DA DÜZENLENECEK NATO ZİRVESİ ÜLKEMİZİN İTTİFAK İÇİNDEKİ GÜVENİRLİĞİNİ ORTAYA KOYMAKTADIR'
Türkiye'nin Ege-Doğu Akdeniz, Yunanistan, Kıbrıs, Suriye, Libya, Somali politikalarını anlatan Bakan Güler, "Türkiye'nin uluslararası güvenlik mimarisine yön veren bütüncül, simetrik ve stratejik bir inisiyatif anlayışının sahadaki somut tezahürleridir. Uluslararası güvenlik sisteminin merkezinde yer alan ülkemiz NATO'da da etkin bir konumdadır. Türkiye ittifakın ikinci büyük ordusu olarak geniş bir alanda sorumluluklarını örnek bir şekilde yerine getirmektedir. Savunma harcamalarında NATO'nun asgari yüzde 2 hedefini aşarak önümüzdeki yıllarda ulaşmayı amaçladığımız yüzde 5 hedefine doğru ilerlememiz ise ittifaka katkımızın bir diğer büyük göstergesidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürütülen etkin diplomasi neticesinde 2026 NATO Zirvesi'nin Ankara'da düzenlenecek olması da ülkemizin ittifak içindeki güvenirliliğini açıkça ortaya koymaktadır" dedi.
'TÜRKİYE KARADENİZ'DE DENGE, İSTİKRAR VE BARIŞIN KİLİT AKTÖRLERİNDEN BİRİSİDİR'
Bakan Güler, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada meydana gelen çok boyutlu ve aktörlü gelişmelerin stratejik yaklaşımları doğrudan etkilediğini vurgulayarak, "Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yüksek düzeyde risklerin devam ettiği Karadeniz'de Montrö titizlikle uygulanıyor. Deniz seyir güvenliği ve mayın tehditlerinin bertaraf edilmesi için hem milli olarak hem de çok uluslu girişimlerle çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Müttefiklerimiz Romanya ve Bulgaristan'la oluşturduğumuz Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu bu konuda Karadeniz'deki güvenirliliğe odaklanan faaliyetlerine başarıyla devam etmektedir. Ayrıca, son dönemde kendi münhasır ekonomik bölgemiz seyir, can ve çevre emniyetini tehdit eden saldırıların sonlandırılması için tüm taraflara gerekli ikaz ve uyarılarda bulunduk, bulunuyoruz. Bu bağlamda, deniz yetki alanlarımız ile kritik su altı ve üstü yapılarımızın güvenliği için gerekli tedbirleri alıyor, deniz ve hava unsurlarımızla seyir, keşif, gözetleme faaliyetlerine aralıksız devam ediyoruz. Şu bir gerçek ki Türkiye, Karadeniz'de denge, istikrar ve barışın tesisinde kilit aktörlerden birisidir. Bu çerçevede, Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın sona ermesi ve ateşkesin tesis edilmesine yönelik Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yoğun gayret sarf ederken uluslararası çabaları da destekliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
'GAZZE ÜLKEMİZİN BÖLGEDE BARIŞIN TESİSİNE YÖNELİK SAMİMİ ÇABALARININ GÖSTERGESİDİR'
Türkiye'nin Gazze'de ulaşılan kalıcı ateşkesin mimarları arasında yer aldığını aktaran Bakan Güler, "Gazze konusu ülkemizin bölgede barışın tesisine yönelik samimi çabasının en somut göstergesidir. Türkiye, Gazze Deklarasyonu'nun imzalanmasında yapıcı rol oynayan aktörlerden biri olarak hem insani yardımların bölgeye kesintisiz ulaştırılması hem de ateşkesin sahada denetlenmesiyle barış ve istikrarı temin edecek her adımda sorumluluk almaya hazırdır. Azerbaycan ve Ermenistan arasında son dönemde kaydedilen olumlu ilerlemeleri de memnuniyetle takip ediyoruz. Türkiye olarak sürecin sürdürülebilir ve tüm bölge ülkelerinin huzur ve refahına hizmet edecek şekilde sonuçlandırılmasına yönelik gayretleri destekliyor, bu hususta her türlü katkıya hazır olduğumuzu da belirtiyoruz" ifadelerini kullandı.
'ORDUMUZUN CAYDICILICIK VE OPERASYONEL ETKİNLİĞİ MİLLİ GÜÇ ÇARPANIDIR'
Bakan Güler, yerli, milli ve modern savunma sanayinin gurur kaynağı olduğunu dile getirerek, "Kahraman ordumuzun caydırıcılık ve operasyonel etkinliğini daha da tahkim eden büyük ve stratejik bir milli güç çarpanıdır. Bakanlığımız bünyesindeki askeri fabrikalar ve tersanelerimizde başta bakım, onarım ve inşa faaliyetleri olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm harekat kabiliyetlerini destekleyen ve geliştiren çalışmalarıyla milli üretimimize ve yerli savunma sanayimize müstesna katkılar sunmaktadır. Bu kapsamda, modernizasyon projelerimiz aralıksız sürerken milli uçak gemisi için, Bakanlığımız, Deniz Kuvvetlerimiz ve Savunma Sanayii Başkanlığımızın koordinasyonunda çalışmalara başlanmıştır. Ayrıca, İstanbul Tersanesi Komutanlığımızda TF-2000 hava savunma harbi muhribinin ilk blok inşasına, Gölcük Tersanesi Komutanlığımızda ise milli denizaltımızın ilk test bloku inşasına başlanmıştır. Özellikle belirtmeliyim ki TF-2000 hava savunma harbi muhribimiz, gelişmiş radar ve sensörleriyle, çelik kubbemizin denizdeki bileşeni olacak ve mavi vatanımızın hava savunmasında başat rol üstlenecektir. Savunma sanayisinde önemli gündem maddelerimizden birisi de yerli ve milli savaş uçaklarımız olan KAAN'ımızdır, HÜRJET'imizdir, KIZIL ELMA'mızdır ve ANKA-3'ümüzdür. Takip ettiğimiz üzere, geçtiğimiz günlerde, KIZIL ELMA'mız, yerli ve milli radarımız MURAD'ın tespiti ve gelişmiş GÖKDOĞAN füzemizin tam tespit isabetli vuruşuyla, jet motorlu hava hedefini imha edebilen ilk insansız savaş uçağı olmuştur. Bu şekilde tarihi başarılar elde ederek bizlere büyük bir gurur yaşatan farklı kabiliyetlere sahip silah ve sistemlerimiz hava üstünlüğümüzü en yukarılara taşıma vizyonumuzun da bir yansımasıdır" diye konuştu.





