Geri Dön
Politika Kurtulmuş: Dünya barışının merkezi, anahtarı Ortadoğu'dur

Kurtulmuş: Dünya barışının merkezi, anahtarı Ortadoğu'dur

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş "İsrail’in arkasındaki ülkeler de aynen dünyanın birçok yerinde demokrasiye ayar verdikleri gibi, İsrail’e destek vererek Ortadoğu’ya da ayar vermek istiyorlar. Dünya siyasetine de ayar vermek istiyorlar. Çok net ifade ediyoruz. Dünya barışının merkezi, anahtarı Ortadoğu’dur. Ortadoğu’da barış olmadan dünyada barış olmaz" dedi.

Kurtulmuş: Dünya barışının merkezi, anahtarı Ortadoğu'dur

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, ziyaret ve programlara katılmak üzere Sakarya’ya geldi. Sakarya Valiliği ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret eden TBMM Başkanı Kurtulmuş, Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce ile bir araya geldi. Kurtulmuş, daha sonra 15 Temmuz Milli İrade Derneği’nin Sakarya Valiliği ve Sakarya Üniversitesi iş birliği ile Sakarya Üniversitesi Turgut Özal Kongre Merkezi’nde düzenlediği '28 Şubat Postmodern Darbesi'nin Yıldönümü' adlı programa katıldı. 

'28 ŞUBAT İNCE İŞLENMİŞ BİR POSTMODERN DARBE TEŞEBBÜSÜYDÜ'

Türkiye’nin 28 Şubat öncesinde yaşadığı 2 darbenin nasıl gerçekleştiğini anlatan Kurtulmuş, "28 Şubat’ta tam tersi oldu. Onun için buna postmodern diyoruz. Öyle bilindik, alışılmış, şimdilerde birçok Afrika ülkesinde gördüğümüz, sabah kalkan ordu birliklerinin yaptığı bir darbe değil. Çok iyi planlanmış, belki aylar öncesinde yurt dışındaki bazı enstitülerde hazırlıkları yapılmış, ince işlenmiş bir postmodern darbe teşebbüsüydü. Meclis açık kaldı. Anayasal bir kuruluş olan Milli Güvenlik Kurulu marifetiyle sivil hükümete karşı sopa gösterildi. Ne yazık ki, o nesilden az kaldı ama kalanların bir kısmı da ağızlarını açtıklarında, 'Demokrasi' falan diyorlar. O günlerde anlı şanlı basın mensuplarının nasıl demokrasi düşmanlığı yaptığını dün gibi hatırlıyorum. Şimdi ağızlarını açtıklarında insan haklarından, özgürlüklerden bahsedenlerin, o gün, 'Ordu göreve' manşetlerini nasıl attıklarını, bu olay için altlık oluşturacak makaleleri nasıl hazırladıklarını çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla orduyu öne koyan güçler, 28 Şubat’ta aslında perde arkasından oyunun başrolünü aslında kendileri oynadılar. O zamanki sivil toplum kuruluşları, adı sendika olan ya da işveren dernekleri olan kuruluşların nasıl demokrasi düşmanlığı yaptıklarını dün gibi biliyoruz" diye konuştu.

'28 ŞUBAT SİYASETE MÜDAHALEDEN DAHA ÇOK, TÜRKİYE SOSYOLOJİSİNE MÜDAHALE ETMİŞTİR'

28 Şubat’ın bir darbeden öte toplum mühendisliği olduğunu söyleyen Kurtulmuş, açıklamalarına şöyle devam etti:

"Türkiye’de bütün bu darbeler sürecinin, hatta Osmanlı’nın son döneminde yaşanan darbelerin tamamının arkasında batı ve bu ülke üzerinde hiç de iyi niyetleri olmayan güçlerin etkisi vardır. 27 Mayıs’ın, 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın, 27 Nisan’ın ve 15 Temmuz’un karşısında kimler vardı, yanında kimler vardı? 15 Temmuz, artık Türkiye’de darbeler tarihini sona erdirmiş ve bir daha hiç kimsenin bırakın demokrasiye balans ayarını, bırakın demokrasiyi durdurmayı, demokrasiye, anti demokratik yollarla etki edemeyeceği bir Türkiye’nin kuruluşunu başlatmıştır. Bütün bu darbelerin içerisinde 28 Şubat’ın diğerlerine göre fark eden 1 özelliğinin de altını çizmek isterim. Diğer bütün darbelerin en temel etkisi, siyaset alanına etkisidir. Yani siyasi sonuçları olan darbelerdir. Ancak 28 Şubat sadece siyasi sonucu değil, hükümet indirilmiş, partiler kapatılmış, bir takım siyasi sonuçları olmuştur. Ama esas sonucu Türkiye sosyolojisine müdahaledir. Bunun altını çizerek ifade etmek istiyorum. 28 Şubat siyasete müdahaleden daha çok, Türkiye sosyolojisine müdahale etmiştir. Yoksul, fakir ve kendisi için gelecek arayan Anadolu insanının önünü kesmek için, onların siyasi ve toplumsal alandaki görünürlüğünü ortadan kaldırmak için harekete geçmiştir. Bu darbeyi yapanlar, bu darbenin arkasındaki akıl sahipleri, ‘1 metrelik başörtüsünü önlesen ne olur, önlemesen ne olur?’ sorusunun cevabını bilmiyorlar mı? Ama mesele 1 metrelik başörtüsü, yani inançları gereği başını örten insanların tasviye edilmesinden öte, hakir gördükleri, kıyıda gördükleri, köşede gördükleri, bir şey anlamaz zannettikleri o insanların çocuklarının gelip, okuyarak toplumda güçlü bir yer edinmesini önlemek için o yasağı ortaya koydular."

28 Şubat sonrasında yayınlanan bir makaleyi hatırlatan Kurtulmuş, "28 Şubat’ın muktedir komutanlarından Çevik Bir, daha sonra yabancı bir dergiye Amerikalı bir profesörle birlikte 2 imzalı yazdığı bir makalede, ‘Türkiye’de esas mesele, mevcut hükümet özellikle Ortadoğu’da İsrail ile arasında olan ilişkileri bozmaya başladı. Türkiye’yi geleneksel İsrail yanlısı politikalardan uzaklaştırmaya başladı. Bunun için 28 Şubat’taki Milli Güvenlik Kurulu’nda kendisine bir şekilde ayar verilerek düzeltilmeye çalışıldı’ demiştir. Sonraki dönemlerde, zaman zaman Sayın Cumhurbaşkanımıza da ‘Türkiye’nin ekseni kayıyor’ diyerek hatırlatma yapanların söylediklerine ne kadar benziyor değil mi? Türkiye eksen falan kaydırmıyor. Türkiye’nin eksenini kaydırmaya çalışan bazılarına bu millet darbelere karşı çıkarak yol vermiyor, onların önünü açmıyor. Türkiye kendi eksenini takip ediyor. Çevik Bir’in bu makalesini şunun için hatırlattım. ‘İsrail’le olan geleneksel ilişkilerini zayıflatarak Türkiye’nin dış politikasını tehlikeye atıyor’ cümlesi, ne kadar çok bugünü anlatıyor değil mi? Bugün eğer İsrail bu bölgede bu kadar pervasız bir şekilde hareket ediyorsa ve Türkiye bunun karşısına her bakımdan güçlü bir şekilde çıkmayı, karşısında durmayı başarabiliyorsa, bunda hiç şüphesiz demokrasinin güçlü olmasının büyük rolü vardır. Ama yetmez" ifadelerini kullandı.

'ORTADOĞU’DA BARIŞ OLMADAN DÜNYADA BARIŞ OLMAZ'

Kurtulmuş, dünya barışının kapısının Filistin olduğunu belirterek, "Biz bugün bu toplantıya gelirken İsrail, Gazze’de Refah Sınır Kapısı’na yardımlar dolayısıyla sıkıştırdığı gariban, masum Filistinlilerin üzerine yine ateş açtı. Öyle görünüyor ki, 100’e yakın Filistinli şehit oldu. Bir dilim ekmek alabilmek için oraya gelen tamamı sivil, neredeyse tamamı kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan bir kitleyi şehit etti. 5 aya yakın bir süredir bütün dünya izliyor. İsrail’in arkasındaki ülkeler de aynen dünyanın birçok yerinde demokrasiye ayar verdikleri gibi, İsrail’e destek vererek Ortadoğu’ya da ayar vermek istiyorlar. Dünya siyasetine de ayar vermek istiyorlar. Çok net ifade ediyoruz. Dünya barışının merkezi, anahtarı Ortadoğu’dur. Ortadoğu’da barış olmadan dünyada barış olmaz. Dünya barışının kapısı ise Filistin davasıdır. Filistin davasının inşallah en güzel şekilde ileriye götürülmesi için Türkiye her bakımdan mücadelesine devam edecek" dedi.

STK TEMSİLCİLERİ VE İŞ İNSANLARIYLA BULUŞTU

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Sakarya’daki programları kapsamında STK temsilcileri ve iş insanları ile bir araya geldi. Serdivan ilçesindeki bir restoranda gerçekleştirilen toplantıya Kurtulmuş ile birlikte Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz ve çok sayıda davetli katıldı.

'74’ÜNCÜ YILINA GİRDİĞİMİZ ÇOK PARTİLİ SİYASİ HAYATIMIZDA 5 TANE DARBE İLE KARŞILAŞTIK'

Türkiye’nin demokraside güçlü olmasının bütün milletin sorumluluğu olduğunu söyleyen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Bu memlekette millete rağmen, milleti yönetme iddiasında olan ve 10 yıllar boyunca milletin tepesinde, milletin ensesinde, millete rol biçme, yön tayin etme, ‘Bu millet anlamaz, bu millet bilmez. Biz anlarız, biz biliriz’ diyerek millete bir şekilde hayat tarzı, siyaset yönü tayin etmek için kendilerini vazife eden zümreler her zaman olageldiler. Öyle olduğu için de 74’üncü yılına girdiğimiz çok partili siyasi hayatımızda 5 tane darbe ile karşılaştık. Çok sayıda da darbe teşebbüsüyle karşılaştık. Çünkü istedikleri kalıba girmeyen milletin ortaya koyduğu milli iradeden rahatsızlık duyanlar, o milli iradenin tecelli ettiği siyasi mecraları değiştirmek arzusunda oldular. Bunu kendileri yapamadıkları için, sandık yoluyla yapamadıkları için de bu anlamda demokrasi dışı yollara tevessül ederek milletin önünü kesmek istediler. Bunları sadece bir hatıra olarak, sadece geçmişi yad etmek, geçmişteki şahıslar üzerinden olayları tartışmak ve hatta o olayların bizatihi kendisini tartışmak için değil, oralardan ders çıkartarak, çok ağır bedellerle kazandığımız bu demokratik kazanımları daha ileri ileriye götürebilmek için müzakere etmemiz lazım. Bu anlamda Türkiye'nin 74 yıllık çok partili siyasi hayatındaki yaşadığı bu anti demokratik müdahaleleri de hiç unutmadan, esas amacımız olan yeniden güçlü bir Türkiye istikametinde yürüyeceksek, böyle bir Türkiye en temel dileklerimden birisi olan demokraside güçlü hale getirilmesini de hep birlikte tesis edeceğiz" dedi.

'DÜNYADA BEDELİ EN AĞIR ÖDENMİŞ DEMOKRASİ TÜRKİYE'DEKİ DEMOKRASİDİR'

Türkiye’nin demokrasi yolunda ağır bedeller ödediğini belirten Kurtulmuş, "Dünyada bedeli en ağır ödenmiş demokrasi Türkiye'deki demokrasidir. Bu demokrasiye gözümüzün içi gibi bakmak, bunu kendi en öz varlığımız olarak telakki etmek, daha da ileriye taşımak mecburiyetindeyiz. Türkiye Yüzyılı dediğimiz konu Türkiye'nin bir gelecek idealidir. Hele bizim gibi bir ülkenin, hele bizim gibi bir milletin gününü gün eden ve vakit geçiren sağdan soldan esen rüzgarlara göre istikametini tayin eden bir şekilde yürümesi mümkün değildir. Eğer öyle yürüseydi ecdadımız bugün bize miras olarak bırakılan bir Anadolu'dan, bir vatandan bahsedemezdik. Hep hedefleri oldu. Zor zamanlar yaşadılar. Büyük mücadeleler içerisinde oldular. Büyük engellemelerle karşılaştılar. Ama Anadolu topraklarına adım attığımız ilk günden itibaren hep hedefimiz daha ilerisi oldu. Öyle olduğu için de bugüne kadar geldik. Şimdi bundan sonra büyük hedefler ortaya koymak zorundayız" diye konuştu.