Geri Dön
Politika Özhaseki: Yalanlarla devam eden sanal dünyada kendilerini kahraman gibi gösterme yiğitliğini devam ettiriyorlar

Özhaseki: Yalanlarla devam eden sanal dünyada kendilerini kahraman gibi gösterme yiğitliğini devam ettiriyorlar

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “Yeni bir belediyecilik anlayışı çıktı. Koca koca, milyonlarca nüfus olan şehirlerde, ne yazık ki Cumhuriyet Halk Partili gelen arkadaşların hiçbirisinin, belediyecilik anlayışı, ne yazık ki üzülerek söylüyorum yok. Hizmet tarafında yoklar, temel atmama törenlerinde varlar. Hatta işe takoz olmakta varlar. Ve bir taraftan da öğrendikleri yeni bir şey var, asıl anlamakta güçlük çektiğim de o, algı belediyeciliği. Yalanlarla devam eden bir sanal dünyada kendilerini kahraman gibi gösterme yiğitliğini devam ettiriyorlar” dedi.

Özhaseki: Yalanlarla devam eden sanal dünyada kendilerini kahraman gibi gösterme yiğitliğini devam ettiriyorlar

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, yapımı tamamlanan projelerin açılışını gerçekleştirmek ve yeni projelerin temelini atmak üzere Bursa’ya geldi. Soğanlı Millet Bahçesi açılış törenine katılan Bakan Özhaseki’ye, eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı, AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Varank, AK Parti Yerel Yönetimler Genel Başkan Yardımcısı Recep Altepe, Vali Mahmut Demirtaş, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan da eşlik etti. Bakan Özhaseki, açılışta, Fatih Sultan Mehmet'in, 'Hüner, bir şehir bünyad etmektir. Reaya kalbin abad etmektir' sözleriyle konuşmasına başlayarak, “Günümüz Türkçesiyle, Fatih Sultan Mehmet Han diyor ki, ‘Elbette bir şehri imar etmek, ihya etmek hünerdir. Ama asıl olan vatandaşın gönlünü kazanmaktır. Onlarla birlikte hareket etmektir.’ Bunun en güzel örneklerinden birisinin Bursa'da verildiğini hep birlikte görüyoruz. Alinur Başkanımızın liderliğinde, Dündar Başkanımın da yıllarca emeği var. Bütün ilçelerde Bursa'mızı ayağa kaldırmak için bir taraftan kentsel dönüşümler yapılıyor, bir taraftan yeşil alanlar arttırılıyor, bir taraftan yaşayan insanların mutluluğunu sağlayabilmek için her türlü fedakarlıktan kaçınılmadan koşturmaya devam ediyoruz. Naçizane bu fakir kardeşiniz de 5 dönem Kayseri'de üst üste seçilerek görev yapmış birisiyim. Az çok belediyeciliği naçizane bildiğimi zannediyorum. Daha sonra da Sayın Cumhurbaşkanımızın davetiyle Ankara'da ona yol arkadaşlığı yapıyorum. Bu konuda da bakanlık yapıyorum” diye konuştu.


‘ŞEHİRLER CANLI ORGANİZMALAR, ŞEHİRLER YAŞIYOR’

Şehirlerin yaşadığına ve sadece yapılardan ibaret olmadığına dikkat çeken Bakan Özhaseki, “Şunu hepimizin bilmesi lazım. Şehirler canlı organizmalar. Şehirler yaşıyor. Onları taşla topraktan ibaret yapılar olarak görürsek, herhalde hayatta yapacağımız en büyük hata bu olur. Ve şehirlerin üzerine bakım lazım, ihtimam lazım, gayret lazım. İşi, gücü, bütün dünyası şehri ve insanları olacak, insanlar lazım. Şehirlerin hayatı biraz insanoğlunun hayatına da benzer. İnsanoğlu bakımlı olduğu zaman, sıhhatli olduğunda, kendine çeki düzen verdiğinde, nasıl ki gürbüz bir vaziyette yaşarsa, onun da nasıl ki doğarak, daha sonra büyüyen ve gelişen bir yapısı varsa, şehirler de aynen böyle. Eğer bu bakımı siz ihmal ederseniz o şehirler yavaş yavaş gerilemeye başlar. Güzel bir söz var şehircilikte, şehirlerin geleceği o şehirde yaşayan yöneticilerin ufuklarıyla ve uğurlarıyla doğru orantılıdır. Eğer buradaki yöneticiler iyi niyetli insanlarsa. Başta tabii ki mülki idaremiz olmak üzere, yerel yöneticilerimizin tamamı irade aynı şekilde siyasilerde olduğu için onlar, sivil toplum örgütleri, şehirlerini seviyorlar. Bir araya gelip uyum içerisinde onu ileriye taşımak için gayret ediyorlarsa şehirlerin geleceği aydınlık. Değilse, Allah korusun şehirler gerilemeye başlar. Biz büyükşehiriz, kadim şehiriz vesaire diyerek, hiçbirimiz emin vaziyette değiliz. Her an şehirlerimizin üzerinde gözümüzün olması lazım. Her an ihtimam göstermemiz lazım. Her an yeni olayları takip etmemiz lazım. Yani işimiz gücümüz şehrimiz olmalı. Bunun en güzel örneklerini burada görüyoruz. Bundan dolayıdır ki mutluluk duyuyoruz. Gerek Genel Başkan Yardımcılığım döneminde, gerekse eski bakanlığım ve şimdiki bakanlık döneminde, Bursa'dan bize eğer bir teklif gelmişse hiç itiraz ettiğimi ben hatırlamıyorum. Hepsi başımızın üstüne dedik. Ve birlikte bu işleri yapmak için koşturduk” ifadelerini kullandı.

‘KENTSEL DÖNÜŞÜME AYRILAN BÜTÇENİN 2 MİSLİ, ALGI OPERASYONLARI İÇİN AJANSLARA VERİLİYOR’

Konuşmasına CHP’li belediyeleri eleştirerek devam eden Özhaseki, şunları söyledi:

“Yeni bir belediyecilik anlayışı çıktı. 30 senedir bu işin içerisinde olan bir kardeşiniz olarak net söylüyorum, anlamakta güçlük çekiyorum. Koca koca, milyonlarca nüfus olan şehirlerde, ne yazık ki Cumhuriyet Halk Partili gelen arkadaşların hiçbirisinin, biraz önceki anlattığım gibi bir belediyecilik anlayışı, ne yazık ki üzülerek söylüyorum yok. Hizmet tarafında yoklar, temel atmama törenlerinde varlar. Hatta işe takoz olmakta varlar. Ve bir taraftan da öğrendikleri yeni bir şey var, asıl anlamakta güçlük çektiğim de o. Algı belediyeciliği. Yalanlarla devam eden bir sanal dünyada kendilerini kahraman gibi gösterme yiğitliğini devam ettiriyorlar. İstanbul'da düşünüyorum şimdi, kentsel dönüşüm için gece gündüz çalışmamız lazım değil mi? Bütün bilim adamları Adalar'daki segmentin kırılacağını ve kentsel dönüşüm yapılması gerektiğini söylüyorlar. Büyük depremden bahsediyorlar. Kentsel dönüşüm için ayrılan bütçe neyse İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, 2 misli bir para algı operasyonları için ajanslara veriliyor. Yani muhterem başkanımız diyor ki, ‘Ben çok güzel bir adamım. Ben tatile giderim ama siz beni çalışıyor gibi gösterin. Ben hatta buralara sığmam. CHP Genel Başkanı olmalıyım. O da yetmez bana. Cumhurbaşkanı olmalıyım. Alın şu parayı. Basın bana gazı. Devam edeyim, uçayım ben’. Böyle bir anlayışı gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum. Eğer bunu yaparken, kendi öz parasıyla cebinden vererek, ajanslara ‘Beni övün’ diyorsa nahoş karşılarım ama yine de saygı duyarım. Bana ne, ne yaparsa yapsın derim. Ama belediyenin imkanlarını, millete dönmesi gereken o imkanları dönüp de sizin ajanslara, yandaşlarınıza, büyük meblağlarla ‘Beni övün’ diyerek veriyorsanız, gerçekten anlamakta zorluk çekerim. Ve ben bunun da çok meşru bir iş olduğunu da düşünmüyorum.”

‘DEPREM BÖLGESİNDE MADDİ HASAR 100 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE’

Kahramanmaraş merkezli depremleri hatırlatan Bakan Mehmet Özhaseki, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bakanlığımızın adı üstünde, 3 tane isim var. Ağır da bir yükümüz var. Çevre zaten başlı başına bir iş. Aynı zamanda iklim değişikliği ve onun getirdiği sorunları belki birazdan da birkaç cümle de olsa bahsedeceğiz. Bir taraftan da şehircilik meselesi var. Ve bu ağır işler içerisinde, kendimize 2 tane daha hedef belirledik. Birisi bundan tam 1 sene önce yaşadığımız, 2 tane üst üste 9 şiddetindeki deprem neticesinde ortaya çıkan hasarları gidermek. İkincisi de Allah korusun Marmara'da olabilecek bir depremden dolayı, şehirlerimizin yeniden güçlü ve dirençli hale getirilmesi meselesi. Değerli kardeşlerim, hatırlarsınız çok geçmedi 1 sene 1 ay kadar oldu. 04.17’de ve gündüz saat 13.00 civarında 2 tane, 3 dakika kadar süren çok şiddetli 2 depremle sarsıldık. Bu depremden etkilenen il sayısı 18’i buldu. Zarar gören insanlarımızın sayısı tam 14 milyon. Yıkılan, tahrip olan konutlarımız, dükkanlarımız, iş yerlerimizin sayısı ise 850 bin. Dile kolay maddi hasar 100 milyar doların üzerinde. Manevi hasarı mı soruyorsunuz? Onu tarif edecek bir alet, bir ölçü, daha dünyada ortaya çıkmadı. Şimdi evleri inşa ediyoruz. Çay içmeye davet ettiklerinde, evlerine çıkıp oturuyoruz. Sohbet başlıyor, haliyle dönüyor dolaşıyor mesele deprem gecesine geliyor. Sorduğumuzda herkesi bir duygu seli alıyor. Gözyaşları adeta pınar oluyor. ‘Ben eşimi, çocuğumu kaybettim’ diyenler mi istersiniz, ‘Bana evi, lütfen şu mezarlığın tam karşısından verin. Bütün evlatlarım orada yatıyor’ diyen anneleri mi sorarsınız? O kadar büyük bir acı ki hala dürtmeye devam ediyor. Ama biz de büyük bir milletiz. Gece 04.17’den itibaren Sayın Cumhurbaşkanımız ayakta. Telefonla olayı anladıktan sonra bütün bakan arkadaşlarımızı oraya gönderdi. Bütün bakanlarımız oradaydı. Değerli Mustafa Varank şahitler. Valilerimiz, kaymakamlarımız, AFAD görevlileri, naçizane ben de o dönemde AK Parti'de yerel yönetimlerden sorumluyum. Bin 390 belediyeden 810 tanesi AK Parti’li. Cumhur İttifakımıza ait 235 tane Milliyetçi Hareket Partili belediye var. Allah razı olsun. Onlarla da bir araya geldik. Binden fazla belediyemiz, gittiler deprem bölgesinde gece gündüz demeden çalıştılar. Alinur Başkanım. Rica ettik Hatay'a gitti. Bakın Hatay Cumhuriyet Halk Partisi'nde biliyorsunuz. Ama en büyük belediyelerimiz, Bursa, Konya, Kocaeli, Denizli ve 100’e yakın belediyemizi de biz Hatay'a gönderdik. Neden, insan, bizim insanımız. Siyasi tercihleri başımızın üstüne. Kime istiyorsa oy versinler, önemli değil. Ama o insanları kurtarmak, o zor günlerinde yanında olmak, bir damla da olsa su vermek insanlığın en büyük göreviydi. Gitti kardeşlerim orada çalıştı.”

‘ONLARA DEPREM TURİSTİ DİYORUZ’

CHP’ye yönelik eleştirilerini Kahramanmaraş merkezli depremler üzerinden sürdüren Özhaseki, “Fakat üzüntüyle söylüyorum. Bütün bir millet ayaktayken, hiç kimse evinde oturup, huzurla akşam bir sıcak çorba içmeden, o depremzede kardeşlerimizi düşünürken, küçücük yavrularımız kumbaralarındaki paraları bozdurup oraya gönderirken, Azerbaycan'dan eski Hacı Muratların üzerine battaniye dizen bir kardeşimiz yola çıkmış ki ben yardım etmeliyim diye. Bu çileler çekilirken, nüfusu milyonlarca olan, konuştuğu zaman büyük büyük konuşan, biraz önceki belediye başkanı, özel jetlerle o bölgeye geldiler. Yanlarında 10-20 tane kamera, 10-20 tane fenomenler, sosyal medyacılar, selfieler çekindiler, bırakıp gittiler. Onlara da deprem turisti diyoruz. Resmen deprem turistiydi onlar da. Allah iyiliklerini versin. Ne diyelim başka diyecek bir şey yok. Bizim işimiz gücümüz hizmet. Hem genelde hem yerelde taş üstüne taş koymaya çalışıyoruz. Bu ülkeyi büyütmeye çalışıyoruz. Bizim tarihe karşı sorumluluğumuz var, misyonumuza karşı sorumluluğumuz var, insanlarımıza karşı borcumuz var. Sayın Cumhurbaşkanımız da öyle söylüyorlar, ‘İnsan odur ki bıraka bir eser. Eseri olmayanın yerinde yerler eser’. Biz buna inandık ve böyle devam ediyoruz. O günlerde inşaatlara başlarken deprem bölgesinde, bize diyorlardı ki ‘Aceleniz ne, ne oluyor? Durun bakalım daha artçılar var. Ne olur ne olmaz’. Halbuki biz bilim adamlarıyla konuşuyoruz. En sert zeminleri tercih ediyoruz. Alınan tüm önlemlerle birlikte inşaatlara başlıyoruz. O adamlar şimdi, ‘Nerede bu evler, kime vermişler’ vesaire diyorlar. 46 bin tane konutu teslim ettik, 8-10 ay içerisinde. Bu ayın sonuna kadar 75 bini bulacağız. Ve mayıs ayından itibaren de her ay 15-20 bin konutu depremzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. Ev çıkmadığında hüzünlenen, üzülen kardeşlerimize, onlara da diyorum ki bakın hiç merak etmeyin. Öbür ay çıkar, olmazsa diğer ay çıkar. Biz gece gündüz buradayız. ‘Sizler, Recep Tayyip Erdoğan'dan Allah razı olsun deyinceye kadar, sizden Allah razı olsun deyinceye kadar buradayız ve gitmeyeceğiz’ diye de onlara söz veriyoruz” diye konuştu.

‘ALLAH SİZİ ISLAH ETSİN’

Konuşmasında sözü CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, deprem bölgesiyle ilgili açıklamalarına da getiren Özhaseki, “Allah kimseyi vatan garip etmesin. Kolay değil. Evinizi, yakınlarınızı kaybetmişsiniz. En sevdiklerinizi kaybetmişsiniz. Gidip konteyner kentte kalıyorsunuz. Ne kadar zor. O yüzden önce borcumuzun orada olduğunu biliyoruz. Bunun içindir ki gece gündüz o bölgede hizmet etmeye devam ediyoruz. Bu arada bizim siyasiler çıkıyorlar. Ana muhalefetin genel başkanı 1 ay kadar oluyor. ‘Nerede yapmışlar ya. Ben hiç görmedim. Yani Recep Tayyip Erdoğan söz verdi. Sonuç sıfır sıfır’ falan gibi tuhaf tuhaf elinde bir tabelayla bir şeyler söylüyor. Bir başka genel başkan çıkmış diyor ki, ‘Ev verdik diyorlar ya. Olsa olsa AKP'lilere vermişlerdir bunlar. Akrabalarına vermişlerdir canım’. Ya Allah sizi ıslah etsin diyorum. Size tek tek şantiyelerimizi göstereyim. Tam şu anda, 110 bin kişilik bir orduyla çalışıyoruz orada. 110 bin kişi. 4 bin 333 köyde köy evleri yapıyoruz. Hem de çelikten. Çelikten evler yapıyoruz. Şehirlerin meydanlarını inşa ediyoruz. Hadi gelin sizi gezdireyim. Göstereyim tek tek. Yanınıza düşeyim. Hayır kimse gelmiyor. Nasrettin Hoca'ya demişler ki, ‘Adam olmanın yolu nedir? Kulaktır oğlum’ demiş. ‘Ya hocam nasıl laf öyle?’ Demiş ki, ‘Evladım, karşındaki ne diyorsa can kulağıyla dinleyeceksin. Önce onu bir anlayacaksın. Bu çok önemli bir şey. Bir de konuşurken ne söylüyorsun, onu da kulağın duyacak.’ Ya bizimkiler ne söyleneni anlıyorlar, ne kulakları duyuyor. Garip bir haldeler. Allah iyiliklerini versin ya. Diyecek başka bir şey yok onlara” ifadelerini kullandı.

‘BÜYÜK BİR TEHDİT VE BELA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ’

Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğiyle ilgili de konuşan Bakan Mehmet Özhaseki, “Bilim adamları diyorlar ki, dünyada son yüzyılda ısı 1,1 derece arttı. Akdeniz Havzasında 1,5 derece arttı. Allah korusun bu 2 dereceye çıkarsa işte kriz de o zaman başlar. Göçler o zaman başlar. Çünkü Türk milletinin bile Orta Asya'dan çıkmasının bir sebebi, evet güvenlik de vardır bu işin içerisinde ama. Çölleşmedir, tarım alamamadır, verim alamamadır. O yüzdendir ki büyük bir tehditle ve bela ile de karşı karşıyayız. Bunun sebebi ise özellikle sanayi devriminden sonra çok üretmemiz, sonra çok tüketmemiz, çok tükettikten sonra da çok kirletmemizdir. Toprağı, suyu, havayı kirletmemizdir. En büyük sebep bu. Cenabıallah evreni ve dünyayı içerisinde bir denge ile yaratmış. Ne fazladan, ne eksik bir şey var. Fakat biz gelip çok kirletip, her tarafı tahrip edip, bu dengeyi bozunca işte karşımıza bir sürü belalar çıkıyor. Heyelan çıkıyor, kuraklık çıkıyor, seller geliyor. Yangınlar bir taraftan başlıyor. Müsilaj oluyor. Ve geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde binden fazla bir bela ile de Türkiye karşı karşıya kaldı. Merkezdeki dengeleri bozmamak lazım. Bu anlamda Türkiye de büyük bir mücadele veriyor. Bir taraftan Paris İklim Anlaşması’na taraf olduk, bir taraftan 2040 yılına kadar kirletme oranımızı yüzde 41 geriye çekeceğimizle ilgili söz verdik. İklim Kanunu hazırlıyoruz, uluslararası anlaşmalara tarafız, bir taraftan da yeşili arttırmaya çalışıyoruz. Cenabıhak bile cenneti tarif ederken yeşilliklerden, bağlardan, bahçelerden, altından ırmaklar akan güzel yerlerden bahsediyor. Demek ki dünyayı güzelleştirmenin de bir yolu bu. Bizim de millet bahçesi projemiz var. 500’den fazla. 234 tanesini bitirdik. Hedefimiz 100 milyon metrekare yeşil alan oluşturmak. Cumhurbaşkanımız öyle hedef koydu” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerine, ‘100 milyon metrekare yeşil alan hedefi’ verdiğini ve projeleri yakından takip ettiğini hatırlatan Özhaseki, şöyle konuştu:

“Zaten Cumhurbaşkanımızla çalışıyorsanız uykuyu bir kere unutacaksınız. ‘Ben biraz birkaç gün tatile gitsem mi’ falan gibi bir lafı unutacaksınız. Gece 3’te telefonunuz çalabilir. Pazar günü, ‘Sen neredesin?’ diye sorabilir. Mustafa Varank Bakanım senelerce de arkadaşlık yaptı. Yanında ona yardımcı oldu. Bu işlere de şahittir. O hedefler koyar. Bu hedef bittiğinde de kolay kolay, ‘Tamam, iyi olmuş’ falan demez. ‘Öbürü ne oldu?’ der. Öyle bir çalışma hastası. Biz de onun yol arkadaşıyız. Onun koyduğu hedefler doğrultusunda sonuna kadar koşturuyoruz. O bize, ‘100 milyon metrekare yeşil alan yapacaksınız’ dedi. Şu anda 78-80’e yaklaştık değerli bakanım. Ve 234 tanesini açtık. 250’den fazlasının inşaatlarda devam ediyor. Bursa'mızda da 3 milyon metrekareden fazla. Bizim bakanlık olarak desteklediğimiz, yapmaya çalıştığımız da neredeyse 2,5 milyon metrekare civarında. 5 tanesini açtık. 2 tanesi bitti ama açılış için bekliyor. 3 tanesi de şu anda inşaatları devam ediyor veya proje safhasında.”

‘SIFIR ATIK PROJESİ’NDEN 96 MİLYAR LİRA GELİR ELDE ETTİK’

Emine Erdoğan’ın liderliğinde sürdürülen Sıfır Atık Projesinin de devam ettiğini vurgulayan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “Bir taraftan da sıfır atık gibi bir markayı dünyaya kazandırdık. Emine Erdoğan Hanımefendi sağ olsun bu işin liderliğini üstlendi. Takip ediyor yakından. Onun takip ettiği işte şu, önce evlerimizde ayrıştırıyoruz atıklarımızı. Sonra onu ekonomiye kazandırıyoruz. Ve kalan organik atıkları da gübreye çeviriyoruz. Sıfır atık olur mu, evet oluyor, aynen böyle. Bunu dünya kabul etti. Zaten Danışma Kurulu Başkanlığına Emine Hanımefendi seçildi. Birleşmiş Milletler düzeyinde. 31 Mart da Dünya Sıfır Atık Günü ilan edildi. Bizim Türkiye’nin, dünyaya kazandırmış olduğu bir marka oldu. Bunu yaparak, biz 2023 senesi sonunda Türkiye'deki tüm atıkların, çöplerin yüzde 35’ini geri kazandık. Bundan elde ettiğimiz gelir 96 milyar lira. Arkadaşlar çöp diyerek dışarı attığımız her şey bir değer. Eğer evlerimize gerçekten hanımefendiler, kağıtları ayrı bir poşete, camları, şişeleri ayrı bir poşete, petleri ayrı bir poşete, organik atıkları ayrı poşete koyarak, bizim belediye görevlilerine teslim ederse, onların müthiş bir geri dönüşümü oluyor. Seçimlerden sonra biz bakanlık olarak o poşetleri dağıtacağız. Tüm belediyelerimize biz dağıtacağız. Onlar da evlere verecekler. Evlerde inşallah hanım kardeşlerimiz atıkları bundan sonra ayrıştırarak koyacaklar. Ve onlar da ekonomiye kazandıracağız. Dediğim gibi geçtiğimiz yıllarda elde ettiğimiz gelir 96 milyar lira. Sadece kağıt atıklardan dolayı, 432 milyon ağaç kesilmekten kurtuldu” diye konuştu.

‘BİR MİLLET AYAKTAYDI ADETA’

Bursa’da, İstanbul Caddesi Kentsel Dönüşüm Alanı Anahtar Teslim Töreni ile Yiğitler, Arabayatağı, Karapınar, 1050 Konutlar Kentsel Dönüşüm Toplu Temel Atma Töreni'ne de katılan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, burada yaptığı konuşmada da Kahramanmaraş merkezli depremleri hatırlatarak, milletçe dayanışma örneği sergilendiğine dikkat çekti. Bakan Özhaseki, “Malumunuz 1 sene kadar önce büyük bir deprem felaketiyle karşı karşıya kaldık. Kahramanmaraş merkezliydi. 9 saat arayla, 3 dakika kadar süren uzun bir deprem. Bazen yanlışlıkla Japonya'yla kıyaslıyorlar. Hiç kıyas kabul etmez. Sebebine gelince. Japonya'da genelde olan depremler, açık denizlerde 30-40 kilometre kadar altlarda ve yerleşim yerlerine çok uzak. Ama bu deprem şehirlerimizin altından geçti. 3-4 kilometre, 5 kilometre gibi bir mesafeden geçti. Tam 18 ilimiz etkilendi bundan. Ve 14 milyon insanımız da zarar gördü. Ortaya çıkan hasar korkunç. 850 bin konut ve iş yerimiz yerle bir oldu. Maddi zarar 100 milyar doların üzerinde. Manevi zararı zaten tarif edemiyoruz. Her ocakta hala acı ve gözyaşı yükselmeye devam ediyor. İlk günden itibaren büyük bir çaba içerisine düştük. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün bakanlarımız, devlet görevlileri iş başındaydı. Bütün belediyelerimiz çalıştılar. Bir millet ayaktaydı adeta. O bölgeye gelen yabancı misyon şefleri, büyükelçiler, bakanlar bu hasarları gördükten sonra hep şöyle söylediler, ‘Bu hasarın eğer 4’te 1’i bizde olsaydı biz bunun altından kalkamazdık’. Biz millet olarak o büyük felaketi, adeta bir asrın dayanışmasına döndürdük” dedi.

‘BAKANLIK OLARAK ADETA SEFERBERLİK İLAN ETTİK’

Deprem bölgesindeki kentsel dönüşüm çalışmalarının hız kesmeden devam ettiğini söyleyen Bakan Özhaseki, “İlk günlerde bulabildiğimiz sert zeminlerde inşaatlara başladık. Zaten şu anda 300 bin civarında inşaat devam ediyor. Geçtiğimiz ay itibariyle 46 bin konutu teslim ettik. Ay başına kadar 30 bin konutu daha teslim etmeye devam edeceğiz. Ve ondan sonra da her ay 15-20 bin civarında konutu inşallah hak sahiplerine orada dağıtacağız. Söz verdik. İnsanlar konteyner kentteler. Evlerinin dışındalar. Onlar, bu zorluk içerisinde yaşarken emin olun bizlerin rahat etmeye hakkı yok diye düşünüyoruz. Bakanlık olarak adeta seferberlik ilan ettik. Bir bakan yardımcısı arkadaşımız devamlı deprem bölgesinde. Ayrıca bizim ekiplerimiz oradalar. Şu anda tam 100 bin kişilik bir çalışan ordusuyla hizmet ediyoruz. Allah'a hamdolsun sözlerimizi yerine getiriyoruz” diye konuştu.

‘ŞU KİRLİ DİLİNİZİ ÇEKİN ÜSTÜMÜZDEN’

Muhalefet partilerinin eleştirileri üzerinden konuşmasını sürdüren Özhaseki, şunları söyledi:

“Durmadan da bizlere dönüp, ‘Nerede bu evler’ diyenler var. ‘Gelin, gel göstereyim size’ diyorum. Hiçbirisi gelmiyor. ‘Herhalde akrabalarınıza dağıtıyorsunuz. AKP'lilere veriyorsunuz’ diyen genel başkanlar var. Diyorum ki ne olur? Şu kirli dilinizi, elinizi çekin. Dilinizi bir çekin milletin üstünden. Deprem bir siyaset üstü meseledir. Sizin dilinizle siyaset yapılacak bir konu değildir. Lütfen bu konuda eğer gerçekleri öğrenmek istiyorsanız, gelin deprem bölgesinde önünüze düşeyim. Tek tek göstereyim yaptıklarımızı. Binden fazla şantiyemiz var. 4 bin 333 köyde inşa etmeye devam ediyoruz. O bölgelerde böyle hummalı bir çalışmamız var. Ama dışarıdan da ne yazık ki üzülerek söylüyorum, yaptığımız bu çalışmalar karşısında, durmadan siyaset yapmaya çalışan da bir yapı var. Deprem ilk olduğunda hatırlarsanız, bazı partilerin genel başkanları ve yardımcıları şöyle konuşuyorlardı, ‘Bu depremin altında kalır bu iktidar. Görürsünüz, bunlar götürürler’. Ya kardeşim millet can derdinde ya orada can derdinde, can derdinde. Her bir yıkıntının altından feryat yükseliyor. Siz hala başka derttesiniz. Allah size iyilik versin. Ne diyelim ki.”

‘EN KÜÇÜK MÜŞTEMİLATI BİLE DEPREME GÖRE YAPMALIYIZ’

Türkiye’nin deprem ülkesi olduğuna bir kez daha dikkat çeken Özhaseki, “Türkiye bir deprem ülkesidir, nokta. Şu anda hareketli 500’e yakın fay hattı var. Hangi saatte nasıl kırılacak, kimlere hasar verecek emin olun bilmiyoruz. Ama hareketli olan şu anda 500 civarında fay hattı var. Bilim adamları diyorlar ki, ‘Türkiye Himalayalar'dan başlayarak, Alplere kadar uzanan sıra çizgi üzerinde deprem riski taşıyan 5 ülkeden birisidir. En riskli 5 ülke var. Birisi Türkiye’ diyorlar. Geçtiğimiz yüzyıl içerisinde, bizim anakaramızda ve denizlerde meydana gelen, 6 ve üzerinde şiddette yıkıcı diye tarif ettiğimiz deprem sayısı 231. Yani her sene 2 veya 3 yıkıcı deprem oluyor. Bu müthiş bir olay. Ve depremlerin de açtığı hasarları hepimiz biliyoruz. 130 bin kardeşimiz ölmüş. Milyarlarca dolar zarar çıkmış karşımıza. Ve üç hat devamlı hareketli. Birisi Van Gölü civarında doğarak, daha sonra Erzincan, Tosya, Niksar, Bolu, Abant'la gelip şu anda Adalar’da bekleyen Kuzey Anadolu Fay Hattı. Ve bütün bilim adamları sürenin dolduğunu ve akşam, sabah her an bir deprem olabileceğinden bahsediyorlar. İkincisi aynı bölgeden başlayarak, işte bundan 1 sene kadar önce kırılan Doğu Anadolu Fay Hattı. Yani, Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş, Hatay'dan, Akdeniz'e doğru inen fay hattı. Üçüncüsü de Ege Bölgesi. Bu hatlar binlerce yıldır kırılmaya devam ediyor. Şimdi bizler ne yaparsak yapalım, bu gerçekliği bilerek yapmak durumundayız. Bırakın konutlarımızı, iş yerlerimizi, en küçücük müştemilatı bile yaparken deprem gerçeğini göz önünde bulundurarak yapmak zorundayız. ‘Efendim ben Müslüman’ım. Kadere de inanıyorum. Allah büyük’. Arkadaşlar elhamdülillah hepimiz Müslüman’ız. Bunu ölçmüyoruz ki. Kadere de inanıyoruz. Allah da büyük. Eyvallah. Ama bilimsel gerçekliği ve bu gerçekliğin, tabiatın şu andaki yaratmasıyla meydana gelen bu ortamı bilmeden hareket edersek, bize de çok akıllı insanlar demezler. Şimdi Allah büyük diyerek yola çıkılır mı? Her türlü tedbiri alarak bizim önümüze bakmamız icap ediyor” diye konuştu.

'KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN OLMAZSA OLMAZ 3 AYAĞI VAR'

Özellikle Marmara Bölgesi’nde kentsel dönüşüm çalışmalarının bir an önce tamamlanması gerektiğini söyleyen Bakan Özhaseki, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Marmara bizim göz bebeğimiz. İstanbul, Bursa bizim can damarımız. Türkiye ekonomisi burada dönüyor. Yüzde 50’si neredeyse değerlerin, tek tek rakam vermek istemiyorum. 20 milyon insan yaşıyor. Böyle bir bölgede, bizim gece gündüz demeden bu kentsel dönüşüm işini başarmamız lazım. Çünkü kadim şehirlerimiz var. Özellikle 2000’den önce yapılmış olan konutlarımızın hepsi risk altında. 2 statüye tam uygun olarak yapılsa bile risk altında. Peki ne yapmamız lazım? Dünyada bir tek yolu var bu işin, kentsel dönüşüm. Kentsel dönüşümden başka çaresi yok bu işin. Bir an önce bizim dönüşüme başlamamız icap ediyor. 2012 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bir yasa çıkardık ve o günden bugüne kadar, 11 yıl içerisinde 2 milyon 250 bin konutu yenileriz, değiştiririz. Şu anda 400 binden fazlası devam ediyor. Fakat bu bizi kesmediği için yeni bir yasa daha çıkardık. İşimizi kolaylaştırıyoruz ve bu konuda da destek vermeye devam ediyoruz. Biz bakanlık olarak AK Parti hükumetleri döneminde Bursa'mıza tam 98 milyar liralık yatırım yaptık. Şu anda da 11 milyar liralık yatırım devam ediyor. Ve kentsel dönüşümde de 39 binden fazla konutu değiştirdiğimiz gibi, 9 bin civarında da inşaatlar burada sürüyor. Ama bir konunun altını özellikle çizmek istiyorum. Değerli arkadaşlar kentsel dönüşümün üç tane ayağı var. Bu olmazsa olmaz. Bunlardan biri eksik kalırsa kentsel dönüşüm başarılamaz. Birincisi bakanlık, ikincisi belediye, üçüncüsü de vatandaş tarafı bu işin. Bakanlık olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yasalar çıkarıyoruz, bütçeler koyuyoruz. Kendi içimizde biz teşkilat şemamızı yeniliyoruz. Ve sonuna kadar bu konuda hazırlıklarımızı yapıp, kentsel dönüşümün önünü açacak her ne varsa, hepsini yerine getiriyoruz. İstekliyiz. Her gittiğim yerde açık duyuruda bulunuyorum. Diyorum ki belediye başkanlarımız hangi partili olursanız olun kapı sonuna kadar açık size. A partili, B partili, C partili, hangi partiliyseniz gelin. Burada sizin bir kardeşiniz oturuyor. Elimde ne imkan varsa sizlerle paylaşacağım. Arsa mı lazım? Arsa vereceğim. Para mı lazım? Para vereceğim. Arkanızda durmak mı icap ediyor? Yasa çıkarmak mı icap ediyor? Onu da yapacağız. Yeter ki sizler bu işi yapın. Evet, bakanlık olarak biz hazırız. Bu duyuruda her zaman bulunuyoruz. Ama belediye ayağımız zayıf bizim. 10 yıl, 20 yıl, 25 yıl belediye başkanlığı yaptığı halde asla bu işlere girmeyen, ‘Ya aman o riskli iş ya. Kim vatandaşın ağız kokusunu dinleyecek canım’ diyen adamlar da var. Hayretler içerisinde bunları da izliyoruz.”

‘RANTSAL DÖNÜŞÜM YAPMAYA ÇALIŞANIN ALLAH CEZASINI VERSİN’

2 gün önce İzmir’de olduğunu hatırlatan Özhaseki, “25 senedir ilçeleriyle beraber, tamamı Cumhuriyet Halk Partisi'nde. Yahu ne olur, 25 yıl önce bir ucundan tutsaydınız İzmir'in yarısını değiştirirdiniz. İzmir'de o gördüğünüz kordon boyunun arka taraflarına lütfen bir gidin. Köylerimizden hiç farkı yok. Evler rastgele yapılmış. Briketten, omuzlasan yıkılacak gibi. Ama kentsel dönüşüm gelince hepsi kaçıyorlar. Öğrenmişler bir laf bizim Cumhuriyet Halk Partililer, ‘Efendim biz kentsel dönüşüme değil de rantsal dönüşüme karşıyız’. Vallahi biz de karşıyız, rantsal dönüşüme niye karşı olmayalım. Bizim derdimiz ev yapmak. Hadi yapın ya ne olur rica ediyoruz sizden. Finansal dönüşüm yapmayın asla. Zaten rantsal dönüşüm yapmaya çalışanın Allah cezasını versin. Kentsel dönüşüm yapın hadi bir tane. Bir Allah'ın kulu bile ortaya çıkmıyor. Engel olmak için de her numarayı yapıyorlar” dedi.

‘BİZ BU İŞİ SİYASET ÜSTÜ GÖRÜYORUZ’

Eski bakanlığı döneminde Hatay Antakya Belediyesi’ni ziyareti sırasında, bölge halkı tarafından kentsel dönüşümün kabul edilmediğini söyleyen Özhaseki, altından fay hattı geçen o mahallenin, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yerle bir olduğunu söyleyerek, “Bize mani oldular, yaptırmadılar. Yapacak bir şey yok. Kavga mı edelim, ne yapalım. Panzerlerle mi girelim insanların evini yıkalım. Yapacak gerçekten başka bir şey kalmadı. Ve deprem sabahı ilk aradığım benim Gaziantep Belediye Başkanımız Fatma Hanım'dı. Fatma Hanım saat 5 civarında İslahiye tarafından Nur Dağı'na gitmiş. Gördüğü manzaradan dolayı hüngür hüngür ağlıyordu. Sonra Antakya'daki tanıdıklarımı aradım. Hiçbirinden ses yok. Resmi görevlileri aradım. Benim gidip yapmaya çalıştığım o mahalle tamamıyla yıkılmıştı, yerle bir olmuştu. Emek Aksaray Mahallesi ve herkes ölmüştü. Değerli arkadaşlar, kıssadan hisse. İşte o ölüm gelmeden, o bela gelmeden hepimizin bir an önce kentsel dönüşümü yapması lazım. Bu konuda belediye başkanlarımıza yardımcı olmamız lazım. Anlayışlı davranmamız lazım. Ve elimizden ne geliyorsa hep birlikte yapmalıyız. Biz bu işi biraz siyaset üstü görüyoruz. Siyasi bir mesele gibi görmüyoruz. Hangi belediye gelirse gelsin kapım açık derken bunun için söylüyorum. İnsan bizim insanımız. Şimdi Hatay'da mesela deprem olduğunda bizim 4 tane büyük belediyemiz vardı. Bursa, Kocaeli, Konya, Denizli. Hatay'da gitti, gayret etti arkadaşlarım. Hatay'daydılar hepsi. Hatay CHP'li dedik mi, böyle bir şey denebilir mi? 100’e yakın belediyemiz aylarca orada çalıştılar. Şimdi altyapılarını yapıyoruz şehirlerin. Dünya Bankası'ndan bir kredi elde ettim. En büyük payı yine Hatay'a ayırdım ben. Fakat Reyhanlı'da suyu getirdik, Hatay'ın Cumhuriyet Halk Partili Belediyenin sular idaresi, elektrik idaresine başvurup da o aboneliği yaptırmıyor. Nasıl çalışacaksınız ya arkadaşlar. Biz partililik yapmıyoruz. Tövbe estağfurullah. Bu derdimiz bizim Türkiye derdi. Ama böyle insanlarla nasıl yol alacaksınız” diye konuştu.

‘CHPLİ BELEDİYELER 1 TANE KENTSEL DÖNÜŞÜM GÖSTERSİNLER’

CHP’li belediyeleri eleştiren Özhaseki, şöyle konuştu:

“İzliyoruz sosyal medyadan, bir yalan dünyası var orada. Cumhuriyet Halk Partisi'nin ayarladığı bir de troller ordusu var. Ben bir şey konuşuyorum, bizden birisi bir şey konuşuyor. Diyorlar ki ‘Küfredin buna.’ Sabaha kadar saydırıyorlar bize. Ya siz bilirsiniz, ne diyelim ya. Onlara bakarak canımızı sıkacak halimiz yok. Vallahi onlara bakarsanız, söylediklerine bakarsanız iş yapılmıyor ki. Kurbağalar arasında bir yarışma varmış, bir duvara tırmanma yarışı. Hep beraber bağırıyorlarmış. ‘Siz tırmanamazsınız, yapamazsınız, edemezsiniz’. Kurbağanın biri kulağını kapatmış, tırmanmış, çıkmış. ‘Nasıl başarılı oldun’ demişler. ‘Bu kötüleri dinlemedim ki’ demiş. Bu kötüleri dinlersen gerçekten iş yaptırmazlar adama. Söylesinler ya ben merak ediyorum. Belki de bilmiyorum, o yüzden soruyorum. Şu anda Cumhuriyet Halk Partili bir belediye, herhalde 200’den fazla belediyeleri var. Ankara, İstanbul gibi, İzmir gibi büyük belediyeler var değil mi? Bir tane kentsel dönüşüm göstersinler. Yaptıklarını söylesinler. Geçenlerde eskiden başlamış, 100 tane İstanbul'daki konuttan bahsediyorlar. Hayretler ediyorum. Biz halbuki şimdi İstanbul'da başladık, 15 gün kadar önce 5 bin konut. 1 hafta kadar önce 5 bin konut. Haftaya yine 5 bin konut. Hem yapım hem de yıkım işi. İnşallah bunu devam ettireceğiz. Türkiye’yi biz geleceğe hazırlayacağız. Dirençli şehirlerimiz olacak bizim. O yüzden de büyük bir gayret içerisindeyiz. Dışarıda çiçekle, böcekle uğraşmak kolay. Akşam düğünlere gidip nikah kıymak kolay. Güzel, sosyal faaliyetler eyvallah. Bunlar da olsun. Ama işin en riskli tarafı, en zor tarafı, işte şimdi buradaki yapılanlar.”

‘KENTSEL DÖNÜŞÜM KOLAY DEĞİL, HER BABAYİĞİT BU İŞE GİRMİYOR’

Bursa’da Yıldırım Belediyesi Mevlana Kentsel Dönüşüm Alanı Anahtar Teslim Töreni’ne katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, kentsel dönüşüm çalışmalarını sadece AK Parti’li belediyelerin yaptığını söyledi. Özhaseki, “Alinur Başkanım Bursa için 100 bin konut, Oktay Bey 30 bin konuttan bahsetti. Büyük hedefler bunlar. Bu konuda bakanlık olarak üzerimize ne düşüyorsa, para vermek icap ediyorsan para, arsa vermek icap ediyorsa arsa, bunun dışında imkanlarımızdan, kira yardımları gibi her türlü desteği sonuna kadar vereceğimi ifade ediyorum. Yeter ki arkadaşlarım yapsınlar. Çünkü kentsel dönüşüm kolay iş değil. Her babayiğit bu işe girmiyor. Allah razı olsun sırf bizim başkanlar giriyorlar. Vatandaşla tek tek görüşeceksiniz. Herkesin bir tane evi var. Eviyle ilgili de hayalleri var. Gelecekle ilgili beklentileri var. Daha güzel bir ev sahibi olmak istiyor. Çok meşru ve doğru. Ve onların tek tek görüşülüp ikna edilmesi, sonra projelerin hazırlanması, sonra bu işin finansının temin edilip, şu gördüğümüz güzelliğe kavuşabilmemiz zor ve çileli bir iş. Bu çileye emin olun bir tek Recep Tayyip Erdoğan gönül verdi. Onun yoldaşları gönül verdi ve belediye başkanlarımız gönül verdi. Şimdi bizim Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin belediyecilik anlayışını gerçekten anlamakta çok güçlük çekiyorum. Arkadaşlarımız kentsel dönüşüme asla girmiyorlar. ‘Finansal dönüşüme karşıyız’ diyerek kenardan kaçıveriyorlar. Yandaşlarını çağırıp onlara konferanslar verdiriyorlar. Kültür merkezlerinde büyük paralar ödeyerek kendilerine göre sanatsal aktivitelerde bulunuyorlar. Düğün dernek, güzel güzel geziyorlar. Bak bunlara karşı değilim. Bunların hepsi olsun. Ama birinci iş bugün Türkiye'mizde kentsel dönüşümdür. Nokta” dedi.

‘DÜNYADA BAŞKA BİR FORMÜL İCAT OLMADI’

Kentsel dönüşüm çalışmalarının bir an önce tamamlanması gerektiğini ifade eden Özhaseki, “En ufacık yaptığımız birim ev de olsa, dükkanda olsa, müştemilat da olsa bu gerçekliği bilerek hareket etmeliyiz. Biraz önce Yıldırım'ın ara sokaklarından kardeşlerimizi, ablalarımızı, ağabeylerimizi dinledik. 35-40 yıldır oturuyorlar. Buralar nasıl olacak. Buralarda da yapılacak tek iş, dünyanın bulduğu tek çözüm, kentsel dönüşüm. Dünyada başka bir formül icat olmadı. Bu evlerimizi zamanında başımızı sokabilmek için yaptık, doğru. 30 yıldır, 40 yıldır oturuyoruz, doğru. Helali hoş olsun. Ama şimdi gereken bugünün gerçekliğinde bir an önce kentsel dönüşüme başlamak, evlerimizi yenilemek, depreme dirençli hale getirmek. Bunu yapanlar tarihe karşı vicdanen müsterih olabilirler. ‘Borcumuzu ödedik’ diye çok şükür gururla gezebilirler. Ama bunu yapmayanlar, laf salatasıyla vakit geçirenler, durmadan bir şeyler söyleyerek kaçanlar, tarih önünde de insanlar önünde de büyük sorumluluk altındalar. Belediye başkanları, gerçekten 5 yıllık süre içerisinde sizin verdiğiniz mührü ve imkanı bütçeyi kullanmak için önce kentsel dönüşüm işine başlamalılar. Buna başlamayanlar tarih önünde hesap veremezler arkadaşlar. Çok net söylüyorum. Çünkü biz deprem bölgesinde yaşıyoruz. Bu konuda da çok net ve altını çizerek söylüyorum, AK Parti'den başka gayret eden belediye başkanları görmedim ben. Sadece bizim arkadaşlarımız gayret ediyorlar” diye konuştu.

‘KENDİNİ PARLATMAK İÇİN MEDYACILARLA DÜŞÜP KALKIYOR’

CHP’li Nilüfer, Ankara ve İstanbul belediyelerini hedef alan Özhaseki, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu da sert sözlerle eleştirerek, şunları söyledi:

“Bir de nüfusları milyonlarca, ellerindeki bütçe hepimizden çok çok fazla ama dönüp de kentsel dönüşüm tarafında bir adım dahi atmayan Cumhuriyet Halk Partili belediyeler var. Şimdi biraz önce Nilüfer'den bahsetti başkanımız. 20-25 senedir iktidardalar. Ne olur ya, 25 tane konutu değiştirseydiniz bari. Bugün konuşmanın ne manası var ki. Zaten sizin seçimden önce söylediklerinizin hiçbirine inanmıyoruz. 2019’da da çıktınız insanların önüne, neler söylemediniz ki. Önce dediniz ki, ‘Hiçbir işçiyi işten atmayacağız. Emekçinin ekmeğiyle oynamayacağız. Eğer emekçinin, işçinin belediyede çalışanın ekmeğiyle oynarsak, dışarı atarsak, namussuzuz, şerefsiziz’ dediniz değil mi. Kılıçdaroğlu dahil olmak üzere. Ne oldu iş başına gelir gelmez, 10 binlerce adamı işten attınız ya. Ekmeğindeki garibanlardan ne istiyorsunuz siz. Kentsel dönüşüm yaptınız mı, yok onu da yapmadınız. Ne söz verdiyseniz yerine getirdiniz mi, hayır. Ankara'daki vatandaş, 58 kilometre metro dedi, 58 santimin projesini dahi yapmadı. Ya bari projeye başla da dön insanlara de ki; ‘Ne yapalım, uzun bir süreç. Bak projeyle uğraşıyoruz’ de. Onu da yapmadı. Bu arkadaşlar seçimlere gelirken başka, söz verirken başka, iş başına gelince başka. Benim anlayamadığım bir şey var. Şimdiki arkadaşlar ajanslara milyonlarca lira para veriyorlar. Algı operasyonları çekiyorlar. Hele hele İstanbul'daki arkadaşımız sağ olsun, İstanbul kesmiyor arkadaşı. ‘Beni Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanlığına hazırlayın. Bu da olmadı. Ora da kesmez beni. Cumhurbaşkanlığı istiyorum ben. Beni parlatın, oraya doğru götürün.’ Ajanslara verdiği para, İstanbul'un kentsel dönüşümü için ayrılan paranın tam 2 misli. Adam kendini parlatmak için medyacılarla yatıyor kalkıyor, düşüyor kalkıyor. Sosyal medyacıları buluyor, fenomenler buluyor, ajanslar buluyor. Değişik adlar altında belediye bütçesini, sizin hakkınızı, ‘Beni parlatsınlar’ diye ajanslara veriyorsa benim hakkım helal değil arkadaşlar. Hiç kimse de hakkını helal etmesin bunlara. Bunların dünyası bu. Seçimlere gelirken başka, seçimler gidiyor başka.”

‘NE OLDU SİZE ASLAN PARÇALARI, KARŞIMIZA ÇIKIP MUHALEFET EDİYORSUNUZ?’

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler için yeniden aday gösterilmeyen AK Parti’li belediye başkanlarına da eleştiriler yönelten Özhaseki, “Zamanında gelip gözümüzün önünde, dün Balıkesir'de de olduğu için söyledim, Bursa'da da var. Cumhurbaşkanımıza dönüp, ‘Efendim, Allah size uzun ömürler versin. Elinizi öpeyim, ayağınızı öpeyim. Ne güzel insansınız ya. Allah'ın bir lütfusunuz. Ben dava adamıyım’ diyenler, bir gün geldiğinde eğer, ‘Sen müsaade et kardeşim. Bak bir değişim dönüşüm gerekiyor’, eskiden belediye başkanlığı yaptıysa, ‘Anketlerin gerçekten çok kötü. Seni çok sevdik, destekledik ama sen çalışmamışsın, bir kenara çekil lütfen rica ediyoruz’, veyahut da görevini hakkıyla yapmadığı için, ‘Sen bir nöbet değişimine gel kardeşim’ dediğimizde öyle bir nefsine uyuyor ki, ‘Hayır, benden iyisi yok. Ben aday olacağım’, çıkıyor karşımızda şimdi neler söylüyor. İyi de dün Cumhurbaşkanımıza dua ederken, elini ayağına kapanırken, bugün ne oldu size aslan parçaları, birdenbire karşımıza çıkıp da muhalefet ediyorsunuz. Adam dediğinde biraz omurga olur omurga. Çizgisi olur bir adamın hiç değilse. Ne yazık ki bu dönemde de böyle tiplerle de karşılaşmaya başladık” dedi.

’17-0’LIK BİR SONUÇLA ÜZERİMİZE DÜŞEN GÖREVİ ALIRIZ’

Yerel seçimleri işaret eden Bakan Özhaseki, Bursa’da 17 belediyenin de tamamına talip olduklarını söyleyerek, “5 senede bir elimize mühür geçiyor, imkan geçiyor. Lütfen karşınıza gelen insanlara sorun. Bunu bana defalarca sordular. Onun için söylüyorum. ‘Kardeşim sana biz yetki verdik. Elinde mühür var. Kocaman bir bütçe verdik. Ne yaptın’ diye. Alinur Bey gelsin şimdi size 1 saat anlatır. Oktay Bey gelsin vallahi yemin ediyorum 2 saat anlatır. Çünkü yaptıklarına ben şahidim. Ben de genel başkan yardımcısıydım. Birebir takip ediyorum, anketlerine bakıyorum. Vatandaş çok seviyor. Bir de Cumhuriyet Halk Partililere sorun hadi, İstanbul'a sorun, Ankara'ya sorun, buradaki Nilüfer Belediye Başkanı'na sorun, ‘Ne yaptın’ deyin. Hadi bir tane sorun bakalım ne diyecekler. İnşallah sizler burada değerli Alinur Başkanımın liderliğinde, bütün ilçelerimizde yine AK Parti’mize destek verirseniz, 17-0’lık bir sonuçla, bizler de üzerimize düşen görevi alarak, sonuna kadar kardeşlerimizi destekleriz ve başarıyla çıkan bir Bursa, yerel yönetimlerde gerçek belediyeciliğin ne olduğunu bir kere daha gösterir diye ümit ediyorum” ifadelerini kullandı.

'BU COĞRAFYADA FİTNE ODAKLARI BİR TÜRLÜ BİTMEK BİLMEZ'

Bursa'nın Yıldırım ilçesinde 'Türkmenbaşı-Erdoğan Caddesi Bağlantı Yolu Açılış Töreni'nde konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Türkiye'nin, dünyanın en güzel coğrafyasında yer aldığını söyledi. "Ancak her güzelin bir kusuru vardır" diyen Bakan Özhaseki, şöyle konuştu:

"Bu coğrafyanın da bir kusuru var. Hatta bir değil, iki tane kusuru var. Birisi fitne odakları bir türlü bitmek bilmez. Yerin altında gözükürler. Yurt dışından da tahrik ederler onları. Ve bunun neticesinde de başımıza bela olur. İkincisi de depremsellik. Böyle iki tane kusurumuz var. Bir evvelki bakanlık dönemimde hatırlarsınız 'Çukur eylemleri' vardı. Binlerce ev yakılıp yıkılmıştı. Ben de gidip orada evler yapmaya çalışıyorum. Kürt kardeşlerime hizmet ediyorum. Evlerini yapıyorum, onların sularını getiriyorum. Bir taraftan kanalizasyonlarını yapıyorum, uğraşıyorum. Haliyle PKK zulmünden de biraz yılmış insanlar. Öyle bir zor dönemde çalışırken, bir açılış töreninde muhataplarıma dedim ki, oradaki bulunan arkadaşlara, Cizre'de, 'Bakın dün sabaha kadar siz bana küfrettiniz. Sosyal medyanızdan tuttuğunuz adamlar, 'Kayserili faşist bakan ne işin var burada? Defol' diye bağıra bağıra bir hal oldunuz. Doğru Kayseriliyim. Türkmen çocuğuyum ama Allah böyle yaratmış. İçinizde, bu dünyaya gelmeden Cenabıallah'a dilekçe veren var mı? Falan ırktan olmak istiyorum, falan milletten olmak istiyorum, kişinin oğlu veya kızı olmak istiyorum, falan tarihte gelmek istiyorum. Cenabıallah'a böyle bir dilekçe vereniniz var mı? Yok. Yüce takdir istediği yerde, istediği zamanda insanı dünyaya getiriyor. Biz neden sorumluyuz? Yaptıklarımızdan, insanlığımızdan, davranışlarımızdan, onun dışında hiçbir şey ne suç ne de ceza. Bana niye geldin diye bağıranlara soruyorum. 50 metre aşağıdan itibaren Suriye toprakları başlıyor. Orada da Conilerin üsleri gözüküyor. Onlara sorsanıza. 10 bin kilometre öteden buraya niye gelmişler, üsleri orada niye kurmuşlar, milyarlarca dolar niye harcıyorlar? Çocuklarınızı eline silah verip, dağlara niye götürüyorlar? Sonra da o silahlar hepimize dönüyor. Kardeşliğimize kurşun sıkıyor. Bin yıldır beraber yaşadığımız, etle tırnak gibi olduğumuz bu topraklarda, kardeşliğimize son vermek isteyerek ta 10 bin kilometre öteden gelen Conilere sorsanıza, niye geldiniz diye. Bana soruyorsunuz. Ben hizmet etmeye geldim. Kürt kardeşlerimin evini yapıyorum. O gariban insanları evlere oturtuyorum. Dicle Nehri'ni ıslah ediyorum. Suyunuzu getirdim. Kanalları bağladım. Deli gibi çalışıyorum ben. Bana niye soruyorsunuz ya niye geldin diye. Conilere sorun Conilere, niye gelmişler buraya? Ses yok. Dedim ki, 'Herhalde diyorsunuz ki devletin bakanı geldi. Bu adam da deli gibi çalışıyor. Bize de hizmet ediyor. Evlerimizi yapıyor işte, fakir fukaraya evler veriyor. Kırmayalım, üzmeyelim ya bu adamı. Ama biz ne yaptığımızı biliyoruz. Ne biliyorsunuz? Efendim bunlar var ya Coniler, özgürlük getirecekler, eşitlik getirecekler, insan haklarını geliştirecekler öyle mi? Eğer buna inanıyorsanız vallahi dünyanın en saf adamısınız' dedim. Bunlar nereye gittiler de şimdiye kadar insanlık götürdüler, nereye gittiler de şimdiye kadar özgürlükleri genişlettiler, insan haklarını genişlettiler. Her gittikleri yere bela götürdüler, kan götürdüler, şer götürdüler. Biz kardeşliğimizi kimseye inşallah böldürmeyeceğiz. Hele hele bunlara hiç taviz vermeyeceğiz. Çok şükür bu konuda üzerimize düşeni yapıyoruz. Bu coğrafyada beraber yaşıyoruz. Hiç kimsenin yaşam tarzı bizi ilgilendirmiyor. İnsanlar ister modern bir yaşamı tercih etsinler, isterse muhafazakar bir yaşamı tercih etsinler, başımızın üstünde yeri var. Aynı gemide yaşadığımız için, birbirimizi sevmekten, kol kola girmekten başka da çaremiz yok."

'SORUMLULUK HİSSEDİYORUZ'

AK Parti hükümetlerinin ve belediyelerinin hiç kimseyi, inancına ve siyasi görüşüne göre ayırmadığını vurgulayan Bakan Özhaseki, "Fatih Sultan Mehmet Han diyor ki idarecilere, 'Bakın ey idareciler insanlara dönüp namaz kılıyor musunuz diye sormayın asla. Oruç tutuyor musun diye sormayın asla. Siz neyi soracaksınız, haliniz nasıldır, geçiminiz nasıldır, keyfiniz var mı, ihtiyacınız var mı, sizin için yapacağımız bir şey var mı? Siz bunu sorun' diyor. Biz de emin olun bu düsturla 22 yıldır hareket ediyoruz. Hem genelde hem yerelde aynı şekilde bu prensiplerle hareket ediyoruz. O yüzden de elhamdülillah sizler de bütün vatandaşlarımızda teveccüh ediyorlar. Hala Cumhurbaşkanımızı seviyorlar ve oy veriyorlar. Biz de sorumluluk hissediyoruz, gayret ediyoruz, çalışıyoruz” dedi.

'BİRBİRİMİZİN AYAĞINA ÇELME ATARAK BİR YERE VARAMAYIZ'

Türkiye’nin içinde yer aldığı coğrafyanın ikinci kusurunun da depremsellik olduğunu söyleyen Bakan Özhaseki, İstanbul Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Projesi üzerinden muhalefete dayanışma çağrısında bulunarak, şunları söyledi:

"Çırpınıyoruz, yırtınıyoruz, ‘Türkiye deprem ülkesi, bir an önce kentsel dönüşüm yapalım. Eşlerimizi, yavrularımızı kaybetmeyelim' diye dillerimizde tüy bitti. Sayın Cumhurbaşkanımız uykusunu yitiriyor. Bizler gece gündüz her yerde seferberlik ilan ettik. Ama ne yazık ki bu arkadaşların hiçbirisinin kentsel dönüşüme girmeye niyeti yok. Bir de alışmışlar, 'Efendim hukuk her zaman önemli. Vatandaşlık hakkımız anayasal bir haktır'. Dava üzerine dava. Eğer bir idare mahkemesinden beğenmezlerse kararı, öbür idare mahkemesine. O istediklerini vermezse, öbür idare mahkemesine. Bir evvelki bakanlık döneminde Fikirtepe diye bir yer var. Binlerce insan dışarıya çıkmış, evlerini boşaltmış, alan boşalmış, kocaman bir alan, ortada sadece 2 odalı bir briketten ev var. Oturan da yok. Bomboş bir tarla düşünün. Ortada briketten bir ev duruyor. Avukatlar buranın üzerinde ideoloji mücadelesi veriyorlar. Davalar açmışlar, yürütmeyi durdurma almışlar. O mübarek ve muhterem 2 katlı briket, tek katlı briket ev çok kıymetli. Ama binlerce dışarıdaki insanın yaşam hakkı hiç kıymetli değil. Ve senelerce süründürdüler. Birçok insan orada battı. Emeklilerin çoğu öldüler, evlerine kavuşamadılar. Hala inşaatlar devam ediyor. Ve bu arkadaşlarımızın işi gücü, hayırla yürüyecek işlere dava açmak. Biraz önce esnaf bir kardeşimiz geldi. Binlerce insana sanayi sitesi yapılacak. Aynı şekilde onlara dava aç, planlarını iptal ettir bir daha dava aç. Onları da mahvet. Birbirimizi yiyerek bir yere varamayız. Birbirimizin ayağına çelme atarak bir yere varamayız. Hasetlikle bir yere varamayız. Bir araya gelerek akıl ne icap ediyorsa, doğruluk neyse, iyilik neyse, kol kola girerek ve yardımlaşarak işi çözebiliriz. Kentsel dönüşüm de böyle bir şey."