Geri Dön
EkonomiTCMB Başkanı Karahan: Sıkı para politikası duruşumuz, dezenflasyonun devamını sağlayacak

TCMB Başkanı Karahan: Sıkı para politikası duruşumuz, dezenflasyonun devamını sağlayacak

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, "Enflasyon görünümünde iyileşme kaydettik. Bu görünüm altında para politikasında gerekli sıkılığı koruyacak şekilde temmuz ve eylül aylarında, politika faizini toplamda 5,5 puanlık bir indirimle yüzde 40,5 düzeyine çektik. Sıkı para politikası duruşumuz, dezenflasyon sürecinin devamını sağlayacak" dedi.

TCMB Başkanı Karahan: Sıkı para politikası duruşumuz, dezenflasyonun devamını sağlayacak

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, 1211 sayılı 'Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu' gereğince Merkez Bankası'nın faaliyetleri dinlemek üzere AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında topladı. CHP'li milletvekilleri komisyon toplantısına, 'Enflasyon sebebi yastık altındaki 500 milyar dolar' yazılı pankartlar getirdi. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, "Sayın Merkez Bankası Başkanımız siyasete uymuş durumda. Eskiden Türkiye'de sorun neydi? Faiz yükselse faiz, dolar yükselse dolar lobisi, sanal düşmanlar vardı; üst akıl. Patates, soğan lobisi vardı; bugün ise enflasyonun gerçek sebebini bulduk. Teyzeler, amcalar, dayılar, evde altın saklayanlar enflasyonun sorumlusu onlar. Yastık altında, enflasyonun sorumlusu yatak odası, yastık lobisi çıktı şimdi. Bunları kutlamak lazım, hiç suçları yok. Suç kimin; bazen patatesin, salatalığın, domatesin, faiz lobisi ve kim olduğunu bilmiyoruz ama üst akılın" ifadelerini kullandı.

'YÜKSEK BELİRSİZLİK DEVAM EDİYOR'

Ardından TCMB Başkanı Fatih Karahan, komisyonda sunum yaptı. Karahan, küresel ticaret politikasındaki belirsizliğin son dönemde yapılan ikili ticaret anlaşmaları sayesinde düştüğünü ifade etti. Karahan, "Bu çerçevede, küresel ticaret politikalarındaki belirsizlik bir miktar azaldı. Bununla birlikte, belirsizliğin halen yüksek düzeyini koruduğunu görüyoruz. Jeopolitik gelişmeler de küresel ekonomik görünüm üzerinde etkili olmaya devam ediyor. Küresel büyüme görünümü ocak ayına göre kısmen zayıf kalmaya devam etmiştir. Belirsizliğin göreli olarak azalması küresel büyüme görünümünün de toparlanmasına neden oldu. Birçok ülkede büyüme tahminleri, mayıs ayındaki dip seviyelerine kıyasla takip eden dönemde yukarı yönlü güncellendi. Bu toparlanmaya karşın, eylül ayı itibarıyla küresel büyüme görünümü, ocak ayına göre kısmen zayıf kalmaya devam ediyor. Dış talep göstergesi de ocak ayındaki düzeyinin gerisinde. Enerji fiyatları da jeopolitik gelişmelere bağlı olarak dalgalanma gösteriyor" diye konuştu.

'İŞSİZLİK GEÇMİŞ DÖNEMLERİN OLDUKÇA ALTINDA'

Karahan, sanayi ve hizmet üretiminin üçüncü çeyrekteki yatay seyrinin devam ettiğini, temmuz ayında ise sınırlı bir düşüş kaydettiğini dile getirdi. Karahan, "Oynaklığı yüksek sektörler dışlandığında ise sanayi üretimindeki ılımlı seyir daha belirgin. Hizmet üretim endeksi de ikinci çeyrekteki sınırlı yükselişi sonrasında temmuz ayı verilerine göre üçüncü çeyrekte yataya yakın görünümünü korudu. İş gücü piyasası, manşet işsizlik oranının ima ettiğine kıyasla daha az sıkıdır. İş gücü piyasasına baktığımızda, ikinci çeyrekte bir miktar artan manşet işsizlik oranının üçüncü çeyrekte gerilediğini görüyoruz. Buna göre işsizlik oranı geçmiş dönem ortalamalarının oldukça altında seyrederken, geniş tanımlı göstergeler ise yüksek seviyesini koruyor. İlan başına başvurulara dair derlediğimiz veriler de yüksek seyrediyor. Talep göstergeleri, dengelenmenin devamına işaret etmektedir. Bildiğiniz üzere, talebi yakından anlamak için satış ve tüketim göstergelerini düzenli şekilde takip ediyoruz. Bu göstergelerin de normal eğilimlerine kıyasla hangi düzeyde olduğunu anlamamız önem taşıyor" dedi.

TCMB Başkanı Karahan: Sıkı para politikası duruşumuz, dezenflasyonun devamını sağlayacak

'KİRA ENFLASYONU ÖNGÖRÜLENDEN YÜKSEK'

Dezenflasyonun yavaşlamasında gıda fiyatlarının etkili olduğunu savunan Karahan, şöyle devam etti:

"Eylül ayında yıllık tüketici enflasyonunda bir yükseliş gördük. Bu seyirde, gıda ile hizmet fiyat gelişmeleri öne çıktı. Nitekim aylık hizmet enflasyonu okula dönüş etkisi öncülüğünde yükselirken, gıda fiyatları üzerinde arz yönlü unsurların etkisini hissettik. Diğer yandan, sizlerle bir önceki buluşmamıza kıyasla, tüketici enflasyonu yüzde 33,3'e gerileyerek 4,6 puanlık bir düşüş kaydetti. Temel mal enflasyonu, nisan sonrası dönemde kur gelişmelerinin etkisiyle bir miktar yükselse de bu durum geçici oldu. Gıda enflasyonunda süregelen yavaşlama ise kuraklık kaynaklı etkilerle son 2 ayda yön değiştirdi. Bunun yanı sıra, hizmet enflasyonu son 5 aylık dönemde önemli bir düşüş gösterse de bu grupta yıllık enflasyon halen yüksek seyrediyor. Geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek kalemler, dezenflasyonu yavaşlatmaktadır. Hizmet grubundaki dinamikleri yakından incelediğimizde, zamana bağlı fiyat belirleme ve geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek olan kalemlerin, hizmet enflasyonundaki ataleti artırdığını görüyoruz. Nitekim, son bir yıllık dönemdeki enflasyon gelişmelerine baktığımızda; eğitim ve kira kalemleri öne çıkıyor. Lokanta, otel gibi talep koşullarına duyarlılığı yüksek olan hizmet alt kalemlerinde ise görece ılımlı fiyat artışları söz konusudur. Kira enflasyonu öngörülenden yüksek seyretmektedir."

Karahan, hizmet enflasyonunda eğitim öğretim döneminin başlamasının 0,7 puanlık etkisi olduğunu ekledi.

'ENFLASYON GÖRÜNÜMÜNDE İYİLEŞME KAYDETTİK'

Enflasyon beklentilerinin sektörler genelinde gerilediğini vurgulayan Karahan, "Tablo olarak, piyasa katılımcılarının farklı vadelerdeki enflasyon beklentilerine de yer veriyoruz. Buna göre, enflasyondaki düşüşün kademeli bir şekilde sürmesi bekleniyor. Ancak beklentiler iyileşse de halen enflasyon tahminlerimizin üzerinde seyrediyor. Bu yönüyle beklentiler, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ediyor. Şu ana kadar özetlediğim verilerin ve gelişmelerin verdiği net bir mesaj var: Sıkı para politikamızı sürdürmeye ve sonuçlarını da kademeli bir şekilde almaya devam ediyoruz. Enflasyon gelişmeleri kısmında belirttiğim gibi, enflasyon görünümünde iyileşme kaydettik. Bu görünüm altında para politikasında gerekli sıkılığı koruyacak şekilde temmuz ve eylül aylarında, politika faizini toplamda 5,5 puanlık bir indirimle yüzde 40,5 düzeyine çektik. Sıkı para politikası duruşumuz, dezenflasyon sürecinin devamını sağlayacak. Ayrıca, ekonomik birimlerin beklentilerindeki ayrışma ve olası oynaklıklara karşı, parasal aktarımı makroihtiyati tedbirlerle destekliyoruz. Bunun yanında likidite koşullarına göre etkin bir likidite yönetimi uygulamaya da devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.

'BRÜT REZERVLER 183 MİLYAR DOLARA YÜKSELDİ'

Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat (KKM) uygulamasına son verildiğini hatırlatan Karahan, mevcut KKM bakiyesinin ise 7 milyar dolara gerilediğini aktardı. Karahan, Türkiye'ye yönelik sermaye girişlerinin olumlu seyirde devam ettiğini belirterek, "Mayıs ayında finansal piyasalardaki oynaklığın ve küresel risk iştahının iyileşmesi Türkiye’ye yönelik sermaye girişlerini destekledi. Bu dönemde, gelişmekte olan ülkelerle birlikte Türkiye’ye yönelik sermaye girişleri olumlu seyretti. Yurt dışı yerleşik yatırımcıların Türk varlıklarında pozisyonlanması haziran ve temmuz aylarında belirgin artış gösterirken, yılın ikinci yarısında genel itibarıyla ılımlı bir seyir izliyor. Sıkı para politikası, risk ve oynaklık göstergelerinde iyileşmeye katkı sağlamaktadır. Bu ortamda, risk primindeki aşağı yönlü eğilimin de sürdüğünü gözlemliyoruz. Risk primi göstergesinin yanı sıra piyasa bazlı oynaklık göstergeleri de istikrarlı bir görünüm sergiliyor. Sıkı para politikası duruşumuz rezervleri desteklemektedir. Yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına olan güveninin artması rezervlerimize de olumlu yansımaya devam ediyor. Brüt rezervler son dönemde belirgin bir artış göstererek 26 Eylül 2025 tarihinde 183 milyar dolara yükseldi. Swap hariç net rezerv ise 57 milyar dolar düzeyine yükseldi" diye konuştu.

 

'ENFLASYONDA CİDDİ DÜŞÜŞ OLMASINA RAĞMEN DÜŞÜŞ BEKLEDİĞİMİZDEN DAHA YAVAŞ'

TCMB Başkanı Karahan, komisyonda milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Karahan, enflasyon ile ilgili sorumluluğun Merkez Bankası'nda olduğunu belirterek, "Sebebi kontrolümüz dışında olduğu durumda dahi sorumluluk bizde. Yani zirai don, kuraklık, okula dönüşün etkisi oldu ve elbette bunlar bahane değil. Böyle olduğu için sorumluluktan kaçacak değiliz. Biz sadece enflasyondaki hedeflerden sapmanın tespitlerini yapmaya çalışıyoruz ki bu sapmalara doğru politikalarla tepki verebilelim. Yani gerek burada, gerekse de iletişimlerimiz: yaptığımız teknik analizler sonucunda çıkan değerlendirmelerin bir özetini kamuoyu ve sayın milletvekilleriyle paylaşabilelim. Sunum da belirttiğimiz gibi Eylül ayında yıllık enflasyonda bir yükseliş gördük. Bu dönemde tüketici enflasyonun seyrine gıda fiyatlarındaki artış ve okula dönüşün etkisiyle hizmet fiyatları gelişmeleri öne çıktı. Kira ve eğitim gibi kalemler hizmet enflasyondaki ataleti yüksek tutmaya devam ediyor. Gıda fiyatlarının eylül ayı enflasyonuna katkısı 1,1 puan. Birçok hizmet kalemine yayılan okula dönüş etkisinin aylık enflasyonuna katkısı ise 0,7 puan. Bu gelişmeler dezenflasyon sürecinde bir yavaşlamaya neden oldu. Diğer taraftan olumlu tarafa bakmak gerekirse mevsimsellikten arındırılmış baktığımızda, kira enflasyonu hız keserek 4'lü seviyelerden son birkaç ay içinde 3,3'e geldiğini görüyoruz. Daha uzun bir dönem için bakmak gerekirse; parasal sıkılaşma ile birlikte enflasyonda yüzde 75'lerden yüzde 33'e ciddi bir düşüş kaydedildi. Yani, 'Enflasyon hiç düşmedi' söylemine katılmıyoruz. Hatta geçen seneki koşulları düşündüğümüzde enflasyonun seviye olarak çok daha yüksek seviyelere ulaşması mümkündü. Daha yüksek seviyelere ulaşmasını önce engelledik, yüzde 75'te sınırlı kaldı. Şu anda yüzde 33'lere gelmiş durumda. Ancak ciddi bir düşüş olmasına rağmen bu düşüşün beklediğimizden daha yavaş olduğunu hem sunumda hem de daha önceki iletişimlerimizde kabul ettik" ifadelerini kullandı.

'VATANDAŞLARIMIZI HİÇBİR ŞEKİLDE ENFLASYONDAN SORUMLU TUTMADIM'

Talep ve beklentilerin dezenflasyon süreci açısından risk oluşturduğunu kaydeden Karahan, sıkı para politikası, etkin iletişim ve ara hedeflere bağlı kalarak enflasyondaki düşüşün devam edeceğini ekledi. Karahan, "Birçok milletvekilimiz yastık altı altın meselesi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Geçen hafta cuma günü Hollanda'da, 'Küresel Makro Finansal İstikrar' konulu bir panelde konuşmacı olarak yer aldım. Bu konuşmada doların değişen rolü ne? Dolardaki son dönemde ortaya çıkan değer kaybına ve bunun sonucu oluşan dünyadaki altın talebine ve bunun sebep olduğu altın fiyatlarındaki artışa vurgu yaptım. Dolardaki düşüşün gelişmekte olan ülkeler için normalde pozitif arz şoku olduğunu yani enflasyonu düşürürken büyümeyi güçlendirdiğini vurguladım. Normalde gelişmekte olan ülkelerde, 'Doların değer kaybetmesi' demek hem büyümenin güçlenmesi hem de enflasyonun düşmesi demek. Fakat bu dönemdeki hareketlerin Türkiye ekonomisi için farklı etkileri olabileceğinden bahsettim çünkü ülkemizde ciddi anlamda bir yastık altı altın stoku olduğu tahmin ediliyor. Nereden tahmin ediliyor? Bizim tahminlerimiz, çeşitli analizlerimiz sonucu yastık altı altın stokunun 400-500 milyar dolar aralığında olduğunu işaret ediyor. Şimdi bu kadar ciddi bir altın stoku olduğunda son 1 yıldaki fiyat artışını düşündüğümüzde ülkemizde bunun varlık etkisi 100 milyar doları geçiyor. Yani altın fiyatlarındaki artış da bu varlık etkisi kanalıyla tüketim talebini destekliyor. Bu yeni söylediğim bir şey de değil. Zaten bu konuya dair araştırmalarımız vardı. Bunu biz Mayıs ayında bir blog çalışmasıyla web sitemizde paylaşmıştık. Ben de aslında bu geçen hafta olan Hollanda'daki panelde bu bulguları paylaştım. Yeni bir iletişimde bulunmadım. Dolayısıyla özetlemek gerekirse benim yaptığım konuşmada, konuşma hiçbir şekilde vatandaşlarımızı enflasyondan sorumlu tutmadım" diye konuştu.

'MART-NİSAN AYLARINDA BRÜT REZERVLER 171 MİLYARDAN 139 MİLYAR DOLARA GERİLEDİ'

Karahan, Merkez Bankası'nın bağımsız politikalarla hareket ettiğini aktardı ve Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat (KKM) ile ilgili sürecin şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşıldığını söyledi. Karahan, Merkez Bankası'nın rezerv yönetimiyle ilgili, "Özellikle mart ayı ve sonrasındaki rezerv satışlarıyla ilgili sorular oldu. Daha önce açıkladığımız gibi aşırı oynaklık gözlenen piyasa koşullarında; döviz piyasası koşullarında arz- talep dengesinin sağlanması amacıyla gerekli döviz likiditesini sağlıyoruz. Yurtiçi ve yurtdışı gelişmelerin etkisiyle mart ve nisan aylarında baktığımızda aslında mart ayında 171 milyar dolar olan brüt rezervler 2 mayıs tarihinde 139 milyar dolara gerilemişti. Sonra tekrar artış eğilimine girdi ve 26 Eylül itibariyle 183 milyar dolar seviyesinde. Enflasyon görünümünde bir bozulma olmaması için o dönem o adımları atmak zorundaydık. Tüm politikalarımızı enflasyon gönlüne odaklı ve veri bazlı bir yaklaşımla alıyoruz" dedi.

Karahan ayrıca Konkordato ilan eden şirketlerin ekonomi paylarının oldukça sınırlı olduğunu da ekledi. Karahan'ın cevaplarının ardından komisyon toplantısı sona erdi.