Geri Dön
Politika'Terörsüz Türkiye' komisyonu, akademisyenleri dinledi

'Terörsüz Türkiye' komisyonu, akademisyenleri dinledi

TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, akademisyenleri dinlemek üzere toplandı. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Elimizi çabuk tutmak ve özellikle bölgesel ve küresel şartların Türkiye üzerine her geçen gün ağır yükler getirdiği bu ortamda bir an evvel kalıcı, nihai barışı temin etmek, huzur ile kardeşliği tesis etmek zorundayız" dedi.

'Terörsüz Türkiye' komisyonu, akademisyenleri dinledi

TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Komisyonun açılış konuşmasını yapan Kurtulmuş, "Bu komisyonun çalışmaları, hiç şüphesiz İmralı'nın, örgütün tamamıyla feshedilmesi ve silahların bırakılması gerektiği yönündeki çağrısı üzerine bu toplantılar gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla bu komisyonun öncelikli vazifesi, sürecin millet adına denetimi ile kontrolünün yapılması ve sürecin gerektirdiği yasal düzenlemelerle toplumsal mutabakatı da sağlayarak atılacak adımların belirlenmesidir.

Terörsüz Türkiye komisyonu, akademisyenleri dinledi

Bu çerçevede şunu açıklıkla söyleyebiliriz; bugün burada dinleyeceğimiz arkadaşların, Latin Amerika'dan Asya'ya, Afrika'dan Avrupa'ya kadar farklı bölgelerdeki çatışma çözümleri ile ilgili konularda fevkalade derin araştırmaları var. Bizim şu anda gerçekleştirmeye çalıştığımız husus bir Türkiye modelini ortaya koymaktır. Biz bu süreçte bütün çalışmaların, yapılan barış müzakerelerinin, çatışma çözümleri ile ilgili adımların detaylı bir şekilde analinizi gerçekleştireceğiz. Ancak şunun da farkındayız ki yaptığımız şey, Türkiye'ye has bir modelin ortaya koyulmasıdır. İnşallah en kısa süre içerisinde çalışmalarımızı tamamladıktan sonra dünya literatürüne ve demokrasi tarihine armağan edebileceğimiz başarılı bir Türkiye örneği olacaktır. Hiçbir örnek bir diğerinin aynısı olmaz, benzerlik göstermez. Ama dünyanın farklı yerlerindeki çatışma müzakerelerinden çıkaracağımız derslerin olduğunu biliyoruz. Buradan alacağımız dersler ile tamamıyla bize ait olan bir modeli ortaya koyabilecek siyasi gücü, toplumsal mutabakata, bilgiye ve demokratik tecrübeye sahibiz. Ümit ediyorum ki bugünkü çalışmalarımız bu çerçevede bize yeni bir perspektif açacak, çalışmalarımıza yeni bir boyut katacak" dedi.

Terörsüz Türkiye komisyonu, akademisyenleri dinledi

'BU BÜYÜK DESTEĞİN KIYMETİNİ BİLMEK ZORUNDAYIZ'

Kurtulmuş, sürece ilişkin farklı kanaatlerin olduğunu kaydederek, "Bu farklılıklara rağmen herkesin ortak cümlesi, 'Artık analar ağlamasın, silahlar konuşmasın, memlekette huzurun, barışın, selametin temin edilebilmesi için ilgili herkes üzerine düşen sorumlulukları yerine getirsin.' Hiç şüphesiz bu süreçte öne çıkan en önemli hususlardan birisi; örgütün bir an evvel silahlarını tamamıyla bırakarak ve bütün unsurlarıyla birlikte İmralı'dan yapılan çağrıya uyduğunu açıklaması ve bunun gerektireceği adımların atılabilmesi için Türkiye siyasetinin önünü açması ve rahatlatmasıdır. Bunun sağlanmasıyla birlikte yaptığımız işlerin çok daha güçlü bir şekilde ilerleyeceğini biliyorum.

Terörsüz Türkiye komisyonu, akademisyenleri dinledi

Şunun farkındayız; bu çalışmalarımızın arkasında milletimizin büyük desteği olmasa bu komisyon 1 dakika toplanamaz. Bu büyük desteğin kıymetini bilmek zorundayız. Attığımız adımları iyi planlayarak, niçin ve hangi amaçlarla yaptığımızı gayet iyi hesap ederek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ancak bir taraftan da elimizi çabuk tutmak ve özellikle bölgesel ve küresel şartların Türkiye üzerine her geçen gün ağır yükler getirdiği bu ortamda bir an evvel kalıcı, nihai barışı temin etmek, huzur ile kardeşliği tesis etmek zorundayız" diye konuştu.

Terörsüz Türkiye komisyonu, akademisyenleri dinledi

TBMM Başkanı Kurtulmuş'un açılış konuşmasının ardından komisyon toplantısı, akademisyenlerin sunumlarıyla devam etti. Prof. Dr. Havva Kök Arslan, Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, Doç. Dr. Çerağ Esra Çuhadar, Fatih Ulusoy, Hüseyin Oruç, Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, Doç. Dr. Vahap Coşkun ve Prof. Dr. Talha Köse, komisyonda sunum yapacak.

Terörsüz Türkiye komisyonu, akademisyenleri dinledi

'GÜÇLÜ ULUS İNŞASINI YAPAMADIK'

Prof. Dr. Havva Kök Arslan, komisyonun kalıcı barışı inşa etme yönünde tarihsel sorumluluğu olduğunu belirterek, "Ülkemizin 1876-1908 yılında başlayan devleti güçlendirme süreci, 1920 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliği ve vizyonuyla güçlü bir devletin kuruluşuna dönüştü. Bugün bölgede en güçlü devletlerden birinin Türkiye olması, Atatürk vizyonunun ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Güçlü bir devlet kurduk ancak güçlü bir ulus inşasını yapamadık. Çünkü sanayileşmiş bir ülke değildik. Dolayısıyla başta TBMM olmak üzere hepimizin görevi, bu yarım kalan ulus inşa etme sürecini başarıyla tamamlamaktır" dedi.

Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, komisyonun zor bir görev üstlendiğini ifade ederek, "Aslında Türkiye'nin bu konudaki birikimi çok, bir önceki çözüm süreci önemli bir deneyimdi ve iyi bir birikim sağladı. Ayrıca Türkiye, bu dönem demokratik yeni bir anayasa etrafında çok büyük bir yol katetti. O da bu süreci ve sizin yapacağınız çalışmaları, önemli oranda destekleyecektir. Eğer bu süreç başarıya ulaşırsa hepiniz tarihe geçeceksiniz" diye konuştu.

'SİYASİ İRADEYİ SAĞLAM TUTMAMIZ GEREKİYOR'

Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, barış süreçlerinin uzun sürebileceğini ve kök nedenlere çözüm üretilmemesi halinde, çatışmalı dönemlerin yeniden başlayabileceğini dile getirerek, "Guatemala'da tarafların konuşmaya başlaması ve anlaşmaya varması arasındaki süre 10 yıl. Sudan'da ise 11 yıl. Her iki örnekte de tarafların, 'Dönülmeyecek noktadayız' demesi bu sürecin sadece son birkaç yılı. Filipinler'de barış süreci 17 yıl ve 4 başkan görmüş. Kolombiya'da bütün başarısız denemeleri de göz önünde bulundurursak 32 yıl ve 7 başkan görmüş. Burada umudu yitirmememiz ve siyasi iradeyi sağlam tutmamız gerekiyor. Kuzey İrlanda'da barış süreçlerini yöneten Jonathan Paul'a referans vermek istiyorum. Kendisi, barış süreçlerini bisiklette pedal çevirmeye benzetiyor. Yani bisikletin üzerinde olduğumuz sürece pedal çevirmeye devam etmemiz gerekiyor" dedi.

'ADIMLARIN DİKKATLE PLANLANMASI GEREKİYOR'

Doç. Dr. Çerağ Esra Çuhadar, Türkiye'nin tarihi eşiklerden birini geçtiğini söyledi ve çatışma çözümleri ile ilgili Venezuela, Kamerun, Afganistan, Filistin, Güney Sudan ve Kolombiya süreçlerini izlediğini ekledi. Çelik, "Uzun yıllar süren ve karmaşık nedenleri olan silahlı çatışmaları sonlandırmak zamana yayılan çeşitli adımları içerir. Bu adımlar kısa, orta ve uzun vade olarak ele alınabilir. Her sürecin kendine özgü durumları olmasına rağmen, hemen hepsinde ortak noktaların olduğunu gözlemlemekteyiz. Öncelikle barış sürecinde atılacak adımların dikkatle planlanması ve uygulanması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

‘MHP KÖKENLİ BİRİSİ OLARAK SÖYLEYEYİM; ABDULLAH ÖCALAN'IN YAPTIĞI ŞEY GERÇEKTEN BİR LİDERLİK ÖRNEĞİDİR’

Komisyon toplantısında sunumların ardından milletvekilleri akademisyenlere sorular yöneltti. Prof. Dr. Havva Kök Arslan, "Sorunumuzun kökeni de biricik, çözümü de böyle olmak zorunda. Biz bunu sadece Türkiye Cumhuriyeti’ni değil, bölgeyi düşünerek de bir çözüm bulmak zorundayız. Bu kadar büyük bir mesuliyet içerisindeyiz, dolayısıyla bu kolay bir şey değil. Tarih yazan liderler gibi düşünmek zorundayız. Fatih'i örnek gösterebilirim, çok önemli bir dönemde önemli bir atılım yaptı. Bizler de öyle düşünmek zorundayız. Eğer Atatürk olmasaydı; Gazze, Ukrayna gibi olabilirdik. Tüm dış dinamiklerin aleyhimize olmasına rağmen bir Türk- Kürt çatışması yoksa yani elbette iki taraf da çok büyük hatalar yaptı. Rüzgar ektik, fırtına biçtik, yaptığımız hataların farkında değildik ama bütün bunları aşmak zorundayız, gelecek kuşaklar için bunu yapmak zorundayız. Önümüzde örnekler var; Fatih, Atatürk, Selahattin Eyyubi var hatta belki Meclis'te bunu söylemek doğru değil ama ben MHP kökenli birisi olarak söyleyeyim; Abdullah Öcalan'ın yaptığı şey gerçekten bir liderlik örneğidir" ifadelerini kullandı. Arslan'ın sözlerine Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, Mustafa Kemal Atatürk ile PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın 'eşitlendiğini' belirterek tepki gösterdi. Arslan ise eşitlik amacıyla söylemediğini ve Öcalan'ın sorun ile ilgili paradigma değişikliğine gittiğini ifade etti. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ise sözlerinden dolayı Aksakal'a tepki gösterdi.

'ÇOK BAŞARILI BİR MÜCADELE YÜRÜTÜLDÜĞÜ SÖYLENEMEZ'

Ardından Kuzey Makedonya Büyükelçisi Fatih Ulusoy ile İHH Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Hüseyin Oruç, Filipinler- Bangsamoro örneği ile ilgili sunumlar yaptı. Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak ise Kürt sorununun yalnızca Türkiye'yi değil bölgeyi de yakından etkilediğini ve Orta Doğu'da İsrail'in tetiklediği bir değişim çalışmasının yürütüldüğünü söyledi. Kaynak, "Bizim meselemiz yerel değil. Terörden bahsettiğimizde en az 4 ülkeyi kapsayan, uluslararası hale gelmiş ve üstelik küresel güç dengelerinin kesişme noktasında yerleşik, içerisinde Amerika, Rusya, Almanya, Avrupa Birliği'nin, şimdilerde Çin'in, bölgesel olarak ise İran ve İsrail'in dahil olabileceği devasa bir meseleden söz ediyoruz. Meselenin yalnızca bir noktasını ele aldığınız zaman işin içerisinden çıkmak mümkün değil. Bir teröristi öldürerek sorunu bitiremezsiniz, devlet böyle düşündüğünde durumun nereye geldiğini gördük. Çok başarılı bir mücadele yürütüldüğü söylenemez. Birkaç yüz kişi eğer binlerce insanın dağa çıkmasına ve milyonlarca insanın sempatizan haline gelmesine yol açtıysa burada bir başarıdan söz edemeyiz" diye konuştu. Kaynak ayrıca, Türkiye'nin genel anlamda demokratikleşmesini ve kalıcı barışın tüm bölge için hedeflenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

'SÜREÇ BAŞARIYA ULAŞIRSA LİTERATÜRE 'TÜRKİYE MODELİ' ARMAĞAN EDİLMİŞ OLUR'

Doç. Dr. Vahap Coşkun, sürecin nihai hedefinin doğru belirlenmesini ve iç politikada yaşanan çekişmelerin sürece zarar verilmemesi gerektiğini aktardı. Coşkun, "Türkiye'nin bugün izlediği yol; geçmişte izlediği yollardan ve dünya örneklerinden son derece farklıdır. Çünkü bu süreçlerde son adım olarak düşünülen silahsızlanma burada ilk adım olarak gündeme geldi. Eğer süreç başarıya ulaşırsa çözüm süreçleri literatürüne, 'Türkiye modeli' diye bir model armağan edilmiş olur. 1 Ekim 2024'te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin cesur hamlesiyle başlayan süreç zarfında Türkiye önemli tarihsel kavşaklardan geçti. Lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla PKK, kendini feshetti ve silahlarını yaktı. 3 nedenin altını çizebilirim; Bunlardan en mühimi ise Kürt sosyolojisindeki değişimdir. 1970 veya 1990'lardaki sosyolojiden bahsetmiyoruz. Daha kentli, okuryazar, orta sınıf, Kürt kimliğine bağlılığı daha fazla olan Türkiyeli bir sosyoloji var" değerlendirmesinde bulundu. Coşkun, terörsüz Türkiye süreci kapsamında Türkiye'nin Suriye politikasını güncellemesini ve SDG ile ilişkilerini geliştirmesi gerektiğini belirtti.

'TOPLUMSAL DESTEĞİN OLDUĞUNU SAHADA GÖRÜYORUZ'

Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse ise terörsüz Türkiye sürecini, ülke içi şartlar ile bölgesel ve küresel şartların dayattığını kaydetti. Köse, "Türkiye'de daha önce tecrübe edilen süreçler çoğunlukla siyasi konjonktürün kırılganlığına bağlı olarak yürütülmüş, toplumsal desteği geniş tabana yayılamamış, bölgesel istikrarsızlıklar örneğin Suriye'deki istikrarsızlıklar, örgütün şehir yapılanmalarının olumsuz etkileri burada bahsedilebilir. Bunlar süreci engellemiştir. Buna karşılık şu anda yaşadığımız süreç biraz daha farklı bir noktadadır. Özellikle devletin kurumsal bütünlüğüyle bu meseleyi sahiplenmesi, Meclis zemininde yürütülen yasal ve siyasi adımların desteklenmesi, toplumsal desteğin farklı kesimlere yayılması yani gerçekten ciddi bir toplumsal destek olduğunu biz de sahada görüyoruz. Yalnızca güvenlik boyutunun değil, demokratik uzlaşı ve yasal çerçevenin kalıcı olarak inşasına odaklanması sayesinde daha önce ulaşılamayan kritik bir eşiğe gelinmiştir" dedi.

'BARIŞIN KALICI HALE GETİRİLMESİ İÇİN MECLİS KOMİSYONUMUZA ÖNEMLİ ROLLER DÜŞMEKTEDİR'

Köse, terör örgütü PKK'nın silahları bırakmasıyla negatif barış şartları içerisinde olunduğunu vurgulayarak, "PKK'nın kendini feshetmesi ve silahları bırakma kararı alması negatif barışın gerçekleştiğini bu aşamada göstermektedir. Ancak pozitif barışın inşası için daha etkili adımların atılması ve barışın karıcı hale getirilmesi, hukuki olarak da bunun garanti altına alınması gerekmektedir. Bu bağlamda Meclis komisyonumuza da önemli roller düşmektedir. Türkiye'nin terörizmle mücadele geçmişi ve bugün yürüttüğü terörsüz Türkiye süreci kendi içinde özgün ve yerli bir barış modeli olarak değerlendirilebilir. Ben de şahsen 12 maddeyle farklı bir Türkiye modeli olarak ifade etmek, Türkiye modeli olarak kavramsallaştırmanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Şu ana kadar basına, kamuoyuna yansıyan ve ilgili aktörlerin şu ana kadar gördükleri bir arada düşünüldüğünde bu modelin unsurlarını da ele almamız gerekir. Kendine has bir model oluşmuştur ve bundan sonraki dönemde ekleme çıkartmalarda bu model daha da net bir şekilde şekillenecektir" ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE BÖLGESEL BARIŞ MİMARİSİNE KATKI SUNMA NİYETİNİ DE GÖSTERMEKTEDİR'

Türkiye'nin bürokrasi ve siyasetiyle sorunlarını aşabilecek bir kapasiteye ulaştığını belirten Köse, sürecin ilerleyen aşamalarda kamuoyu desteğinin daha da artacağını belirtti.

'EN BÜYÜK GÜCÜMÜZ MİLLETİMİZİN GÜCÜDÜR'

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ise toplantı nedeniyle olumlu bakış açısının kuvvetlendiğini ve sürecin başarıya ulaşmasının zorunlu olduğunu belirtti. Kurtulmuş, "Tabii bu sürece ilişkin çok önemli tespitlerden birisi, kimse Türkiye'yi tek başına bırakmaz. Tarihsel olarak büyük bir jeopolitik kırılmanın, bölgenin ve dünyanın yeniden şekillendiği bir dönemden geçiyoruz. Bu durumun Türkiye'ye karşı nice düşmanca tavırları da içinde barındırdığından hepimiz gayet açık bir şekilde farkındayız. Ama akıl akıldan üstündür. Onlar ne yapmak istiyorsa biz onların yapmak istediğinden daha büyük bir iradeyle, bu topraklarda ve bu bölgede birliği, beraberliği, kardeşliği ve huzuru tahkim etmek için çalışıyoruz ve inşallah sonuç alacağız. En büyük gücümüz milletimizin gücüdür. Bu komisyon çalışmaları kendi başına ortaya çıkmış değildir. Örgütün silah bırakma çağrısı sonrasında bu bir devlet politikasına dönüşmüştür" diye konuştu.

'TÜRKİYE'NİN TECRÜBESİNİN YETERLİ OLDUĞU KANAATİNDEYİM'

Komisyonun güçlü olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, çalışmaların güncel siyasi çekişmelerden uzak bir şekilde devam etmesi nedeniyle milletvekillerine teşekkür etti. Terörsüz Türkiye sürecinde 3'üncü bir aktöre ihtiyaç olmadığını belirten Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

"Bizim nihai amacımız bu ülkede ve bu bölgede tamamıyla pozitif barışın kurulması, artık bir daha insanların şiddet diliyle, silahlar aracılığıyla konuşmaktan ziyade, dostça, kardeşçe, kazan- kazan prensibi içerisinde elindeki imkanlarını çoğaltarak yeni bir Türkiye ve yeni bir bölge inşa edilmesidir. Bu çerçevede de Türkiye'nin tecrübesinin yeterli olduğu kanaatindeyim. Bu salonda da 2013'teki çözüm sürecine katılmış olan arkadaşlarımız var. Hem öğretim üyesi arkadaşlarımız da hem milletvekili arkadaşlarımız var. Çözüm sürecinden elde ettiğimiz birikim ve ondan önceki süreçlerde elde edilen birikimlerin hepsi, o zaman başarısız görünse bile onları bir kenara koymamak lazım. Oradaki her bir çabanın bugün bu sürecin olgunlaşmasına önemli katkılar sunduğunu görüyorum. Bunlardan iyi bir şekilde istifade etmek herhalde hepimizin vazifesidir. Son olarak şunu söyleyeceğim; pozitif barış aynı zamanda bir gelecek tasarımını da içermektedir. Biz bu topraklar için, vatanımız için gerçekten güçlü, büyük Türkiye hedefi doğrultusunda yeni bir gelecek tasarımını ortaya koymak durumundayız. Bu da hiç şüphesiz kardeşlikten geçiyor, milli dayanışmamızı artırmaktan geçiyor, demokratik standartlarımızı yükseltmemizden geçiyor. Komisyonumuzun adına koyduğumuz bu kelimeler de sadece tesadüfen seçilmiş bir kelimeler değildir. Her birisinin birbiriyle irtibatlı olduğuna inandığımız ve birisindeki yükselişi diğerlerini de yükselteceğini bildiğimiz konulardır."